Sayın Bakanımızın 4.Recca Toplantısı Kapsamında Afganistan Dışişleri Bakanı Zalmay Resul İle Yaptığı Ortak Basın Toplantısı Metni


SAYIN BAKANIMIZ:
RECCA (Afganistan Bölgesel Ekonomik İşbirliği Konferansı), Afganistan’da ekonomik kalkınmanın temini suretiyle Afganistan’ın uluslararası toplumda hak ettiği yeri almasını sağlamak bakımından son derece önemli bir platformdur. Bildiğiniz gibi bu sene Afganistan konusunda çok çeşitli uluslararası toplantılar gerçekleştirildi. Türkiye olarak biz de bu toplantıların bir kısmına ev sahipliği yaptık. Bu sene başında Ocak ayında Türkiye-Afganistan-Pakistan Dördüncü Üçlü Zirvesi’ni gerçekleştirmiştik. Hemen akabinde de Afganistan’a yönelik bölgesel sahiplenmeyi güçlendirmek ve komşu ülkelerin Afganistan’a katkısını daha da artmasını sağlamak amacıyla, yine Ocak ayında, Afganistan’a Komşu Ülkeler Bölgesel Toplantısı’nı gerçekleştirmiştik ve bu toplantı, bu çerçevede, bölgesel nitelikte yapılan ilk zirveydi. Daha sonra Kabil Konferansı yaz aylarında gerçekleşti. Afganistan’da başarılı bir parlamento seçimi yapıldı. Afganistan’da arada Barış Jirgası toplandı. Bütün bunlar gerek Afganistan içinde gerek Afganistan’a komşu ülkeler ve uluslararası toplum nezdinde yapılan önemli çalışmalardı. Bugün bunun bir başka halkasını gerçekleştirdik. Komşu ülkeler ve bölgesel alanda Afganistan’a ciddi katkı sağlayan ülkelerin katılımıyla 4. RECCA toplantısını gerçekleştirdik. Bugünkü toplantılara 27 ülkeden, 14 uluslararası kuruluştan 200’ü aşkın temsilci katıldı. Bu çok ciddi bir katılımdır.

Ayrıca, biz daha önceki RECCA toplantılarından ki… Biliyorsunuz ilki 2005’te Kabil’de, ikincisi 2006’da Yeni Delhi’de, üçüncüsü de 2009 yılında İslamabad’da gerçekleşmişti, bu dördüncüsü. Biz bu toplantılarda bu RECCA zeminine iki önemli unsuru daha kattık. Dün, Boğaziçi Üniversitesi’nde bir Akademik Forum tertiplendi ve böylece Afganistan’a yapılacak katkının akademik boyutu, bilimsel araştırmalarla incelendi. 40’ı aşkın bilim insanının katılımı ve değerli dostum Sayın Zalmay Resul’un da bizzat katılımıyla çok başarılı bir toplantı gerçekleşti. Maalesef ben çok arzu etmeme rağmen Çin’de bulunduğum için katılamadım. Bugün ise yine değerli dostum kardeşimiz Zalmay Rasul ile öğleden sonra İş Forumu’na katıldık. Sabahleyin RECCA’nın açılışını eşbaşkanları olarak yapmıştık. İş Forumu’nda da TOBB, DEİK gibi önemli Türk kuruluşları yanında bölge işadamlarının katılımıyla iş imkânları, Afganistan’ın kalkınmasına özel sektörün katkısını ele aldık.   Dün de Yüksek Düzeyli Memurlar Toplantısı yanında birçok alt komisyon çalışmalarını yapmıştı. Dolayısıyla hem bu alt komisyonlarla teknik düzeyde, hem bugün siyasal düzeyde, hem akademik çalışmalarla, hem de işadamlarıyla tabiri caizse RECCA ile tam teşekküllü  bir forum oluşturduk. Bu vesile ile değerli dostum kardeşim Zalmay Rasul’u Türkiye’de ağırlamaktan da büyük mutluluk duyduk.

Ayrıca, biz ikili olarak da bir toplantı gerçekleştirdik ve bundan sonra atılacak adımları gözden geçirdik. İnşallah Aralık ayında ECO zirvesi marjında Bölgesel Ekonomik İşbirliği Zirvesi marjında 5. Türkiye-Pakistan-Afganistan zirvesini de gerçekleştirmeyi düşünüyoruz, böylece bu çalışmalarımız bir ritim içinde devam edecek, ta ki Afganistan barışa, sükûnete, refaha kavuşana kadar. Bugün İş Forumu’nda da vurgulamıştım; bizim için Afganistan’a hizmet etmek, Türkiye’ye hizmet etmek gibidir. Orada çalışan diplomatlarımız, Büyükelçimiz kendi ülkesine hizmet ediyormuşçasına çalışmaktadır. Oraya giden işadamlarımızı Türkiye’ye yatırım yapıyorlarmışçasına teşvik ediyoruz. Karşılaştıkları her sorunu çözmeye kararlıyız. Bugün vize sorunundan bahsettiler. Bizim için Afganistan kaderi, tarihi, geleceği bizimle aynı olan dost ve kardeş bir ülkedir. Afganistan’ı hiçbir zaman, hiçbir zeminde yalnız bırakmayacağız. Bütün uluslararası forumlarda Afganistan’ın sözcüsü olduk, olmaya devam edeceğiz. Afganistan’ın her metrekaresinde katkıda bulunmaya çalıştık, katkıda bulunmaya devam edeceğiz. İki tane PRT’mizle, Vardak ve Cevizcan’da faaliyet gösteriyoruz. Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı dış yardım programını Afganistan’a uyguluyoruz. Şu anda Kabil’deki güvenlikten sorumlu olan bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimiz’in Afganistan’da görev yapan değerli subayları, erleridir, askerleridir. Afganistan ordusunu eğitmeye devam edeceğiz. Daha önce olduğu gibi Afganistan’a Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi de her türlü kapasite geliştirme ve kurumsal faaliyetleri güçlendirme babında da yardımları sürdüreceğiz. Bugün RECCA toplantısına ev sahipliği yapmak bizim için Afganistan’a yapılan bir katkı değil, bizim kendimiz için öz görevimizdir. Bu ev sahipliği bizim için zaten yapmamız gereken bir vecibe olan bir görevdir. Ve bunu yapmaktan da büyük bir onur, büyük bir mutluluk duyduk. Bu ev sahipliği dolayısıyla bu katkılarımızı dediğim gibi Afganistan’da barış, sükûnet ve refah gelene kadar ve her bir Afgan kardeşimizin barış içinde yaşaması sağlanana kadar da sürdüreceğiz. Tekrar hoşgeldiniz Sayın Zalmay Rasul, lütfen buyrun.

KONUK BAKAN: Çok teşekkürler değerli kardeşim ve dostum bu değerli sözleriniz için, nazik sözleriniz için çok teşekkür ediyorum. Öncelikle Türk Hükümeti’ne ve Türk halkına teşekkür ediyorum. Afganistan’a sağladığınız tüm desteklere teşekkür ediyorum. Sadece bugün değil Afganistan’ın zorlu günlerinde geçmişte sağladığınız yardıma teşekkür ediyorum. Sizi temin ederim ki, her bir Afgan’ın kalbinde Türkiye’nin özel bir yeri vardır. Bu geçmişte de böyle oldu, bugün de böyle, gelecekte de böyle olacak. Aynı zamanda bu son derece önemli ve zamanında düzenlenmiş RECCA Zirvesi’ni organize ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Hakikaten 2010-2011 önemli bir dönem olacak, çünkü Kabil Konferansı’ndan çıkan kararlar gündeme gelecek ve bölgesel işbirliği, barış ve uzlaşma ve güvenlik konusundaki sorumlulukların devri ve Afgan Ulusal Güvenlik Güçlerine güvenlik meselesinin devri sözkonusu olacak. Bütün bunlar tabii ki bölgesel işbirliği olmaksızın mümkün olamaz. Keza ekonomik bir işbirliği de gerekir, çünkü barış geldiği zaman halkımız bunu bizim temin ettiğimizi görmeli. Dolayısıyla bu konferans çok önemliydi, çok zamanında düzenlendi ve biz bu konferansın sonucundan büyük memnuniyet duyuyoruz. Sonuçları hayata geçirmeye çalışacağız. Hem Afgan halkı hem Afgan Hükümeti Türk halkının ve Türk Hükümeti’nin bizim için yaptıklarına minnettar. Bir kez daha çok teşekkür ediyoruz bu önemli toplantı için.

SORU: Her iki Bakana da 2010’u nasıl tanımlarsınız diye soruyorum. Afganistan’da ne derece ilerleme kaydedildi ve 2011 için hedefleriniz nelerdir efendim? Teşekkür ediyorum.

KONUK BAKAN: Bence 2010 son derece önemli bir yıl oldu, çünkü savaş ve terör stratejisi gündeme geldi ve 9-10 yıl sonra geriye dönüp bakacağız ve hangi alanda başarı kaydedildi, hangi alanda üretken olunamadı, özellikle güvenlik açısından, bunlar gözden geçirilecek. Dolayısıyla bir Londra Konferansı düzenlenmişti, Afganistan ve ortakları, müttefikleri Afganistan için bir strateji oluşturmuştu ve tabii bunun takibi de Kabil Konferansı’nda gündeme geldi. 2010’daki başarı şudur; askeri çözüm tek çözüm değildir savaşı sona erdirmek için ve barışı getirmek için. Aynı zamanda siyasi bir sürece de ihtiyacımız var uzlaşma ve yeniden bütünleşme için, ama aynı zamanda bölgesel işbirliği gerekli. Aksi takdirde uç noktadaki terör tehdidini bertaraf edemeyiz, çünkü bu terör bütün bölgenin güvenliğini tehdit ediyor. Dolayısıyla 2010 çok önemli bir yıldı. Aynı zamanda bir geçiş sistemi üzerinde çalışıyoruz. Bunun üzerinde Londra’daki konferansta mutabık kalındı. 2011’de başlayıp 2011’de sona erecek bir süreç bu. Afgan Ulusal Güvenlik Güçleri, ülkenin güvenliğinden sorumlu olacak ve uluslararası güvenlik güçleri de yavaş yavaş böyle bir eğitim gücüne dönüşecek ve arka planda destek gücü olacak.

SAYIN BAKANIMIZ: Afganistan için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Tabii Afganistan’ın sıkıntıları ve yaşadıkları 2010 yılında da zor dönemler olmuştur. Ancak üç konuda ciddi ilerleme sağlandığını söyleyebiliriz. Birincisi Afganistan’ın iç konsolidasyonu bağlamında, Afganistan içinde siyasi otoritenin meşruiyet zeminini güçlendirici çalışmalar bağlamında iki önemli gelişme yaşanmıştır. Birisi “Peace Jirga” yani “Barış Jirgası” toplanmıştır. İkincisi de Afganistan’da parlamento seçimleri yapılmıştır. Her ikisi de Afganistan için çok önemli gelişmelerdir, çünkü jirga geleneği Afganistan’da toplumsal meşruiyet açısından büyük bir önem taşır. Başarılı bir jirga toplantısı gerçekleştirilmiştir ve bizim açımızdan da bu jirga toplantısının belki de en anlamlı kararı ulusal uzlaşı çalışmalarında Türkiye’ye de, bütün o Afgan temsilcilerin, Türkiye’ye de özel bir görev vermeleridir. Bu barış Jirgası’nda ulusal uzlaşı faaliyetinde Türkiye’nin katkısı talep edilmiştir. Parlamento seçimleri de suhuletle yapılabilmiştir, bu da önemli bir gelişmedir.

İkincisi, Afganistan içi konsolidasyon dışında bölgesel sahiplenme artmıştır. Üçlü zirveler devam etti. Ayrıca, bölge zirvesi yapıldı. Şimdi de Bölge Ekonomik İşbirliği Zirvesi yapıldı. Dolayısıyla bölgede, gittikçe artan bir Afganistan’ı sahiplenme bilinci oluştu. Üçüncüsü de uluslararası toplum, işte Londra Konferansı, Kabil Konferansı ve diğer çalışmalarla uluslararası toplum, artık Afganistan’ın sadece bir güvenlik riski oluşturan bir sorun olarak değil, yeniden inşa faaliyetinin yapılması gereken ve ulusal uzlaşı faaliyetlerinin desteklenmesi gereken yeni bir sürecin başlaması konusunda bir kararlılık sergilemiştir. Gerçekten de bir taraftan güvenlik şartları iyileştirilmeli, diğer taraftan ekonomik yeniden inşa faaliyetleri yapılmalı ve ulusal uzlaşı faaliyetleri de sağlanmalı. Aslında bu da 2011 için bize  önemli kilometre taşlarını gösteriyor. 2011 yılında Afganistan yönetimine, Afganistan’ın dostları olan bizlere, komşularına, uluslararası topluma bu üç alanda büyük görev düşüyor. Afganistan süratle normalleşmeli, kapasitesi ve devlet organlarının gücü, kurumların gücü arttırılmalı, güvenlik sağlanmalı. Bu çerçevede konsolidasyon daha hızla devam etmeli, bölgesel sahiplenme artmalı ve hepimiz Afganistan’a bu konuda mutlak bir taahhütte bulunmalıyız ki Afganistan’ın istikrarına katkıda bulunabilelim.

Uluslararası toplumun Afganistan’a ilgisi devam etmeli, ancak bu ilgi Afganistan’ın egemenliğine saygı ilkesine dayalı bir ilgi olmalıdır. Afganistan’da bizim mevcudiyetimiz hiçbir zaman yabancı bir mevcudiyet gibi idrak edilmemelidir. Afganistan’ın egemenliği ve sürecin  Afganlaşması ilkesi en önemli ilkelerdir. Herkes Afganistan’ın egemenliğine saygı duymalı, herkes Afgan halkının, bu onurlu halkın duyguları ve hedefleri konusunda onlarla birlikte hareket etmelidir. Biz bu konuda uluslararası toplumun da gittikçe daha artan bir duyarlılıkla  davrandığı kanaatindeyiz. İnşallah önümüzdeki günler daha parlak olacak. Fakat ne yaşanırsa yaşansın Afganistan’la  dayanışmamız sürecek.

SORU: Şimdi 2001’den bu yana Afganistan’a 40 milyardan fazla gönderildiğini biliyoruz, ama bunun yüzde 10’undan azı Afganistan’ın kalkınmasında kullanılmıştır. Bunu yanlış görüyor musunuz ve öyleyse bu toplantıda bunu geçmek için ne yaptınız?

KONUK BAKAN: Afganistan’ın bir şeffaflık sorumluluğu vardır. Yüzde 10’u da olsa, yüzde 20’si de olsa paranın kullanılan kısmı, görevimiz bunun nasıl kullanıldığını, Afgan halkı yararına nasıl kullanıldığını göstermek, şeffaf olmaktır. İkincisi, basında çıkan haberlerde ne denirse densin, Afganistan uluslararası camianın da desteğiyle, 2001’den bugüne kadar ciddi ilerleme kaydetti. Daha önce de şunu ifade etmiştim sanıyorum; hakikatten çok ciddi ilerleme kaydettiğimiz alanlardan biri eğitim oldu. Yedi milyon çocuk, yüzde 40’ı kız olmak üzere okullara gidiyor. Uluslararası camianın desteğiyle bunun yolu açıldı, Afgan tarihinde olmadığı kadar. Sağlık konusunda da Afgan halkının yüzde 60’ı temel sağlık ihtiyaçlarının yüzde 70’inin karşılanabildiğini görüyor. Demokratik süreç de gündeme geldi, işte seçimler, özgür basın, bütün bunlarda ilerleme kaydedildi, ama “neden para hiçbir zaman şuraya gitmedi” diye bana böyle bir soru yöneltmeyin.

SAYIN BAKANIMIZ  : Sayın Bakanın olaylari içinden yaşayan bir yetkili olarak yeterli bir cevap verdiği kanaatindeyim. Ancak para kaynaklarınin en iyi şekilde kullanımı konusunda da her zaman uluslararası toplumla Afganistan yönetimi arasinda yapılan görüşmelerde bu konular hep ele alınır. Önemli olan, bu kaynakların Afgan halkına iletilebilmesi ve yeniden inşa faaliyetinde kullanılması, çünkü yeniden inşa faaliyeti olmaması halinde alınacak her türlü güvenlik tedbiri anlamını kaybedecektir. Dolayısıyla bu kaynakların en iyi şekilde kullanılacağına inanıyoruz.

SORU: Uluslararası camia Afganistan’a olan ilgisini önümüzdeki 2-3 yıl içinde yavaş yavaş geri geçecek. Sayın Bakan, Türkiye dost olmaya devam edecek Afganistan’a dediniz. Acaba Türkiye hangi şekilde bu yardımı sürdürmeye devam edecek?

SAYIN BAKANIMIZ: Bizim için Afganistan’la olan dostluğumuz kalıcı ve devam eden geçmişi çok köklü olan geleceğe dönük olarak da devam edecek olan bir dostluktur. Şu anda Afganistan’da Türkiye NATO üyesi bir ülke olarak ISAF’a katkı veren ve Kabil Bölge Komutanlığı’nı üstlenen, güvenlik katkısı da yapan bir ülkedir. Afgan ordusunun eğitimine de katkıda bulunuyoruz. 1930’lu, 1940’lı yıllarda  yine Türkiye-Afgan ulusal ordusunun oluşmasına katkıda bulunulmuştur. Bu çerçevede, NATO üyesi olarak yaptığımız katkılar dışında ulusal kapasitemizle de yürüttüğümüz faaliyetler var; hastaneler yapıyoruz, eğitim kurumları, okullar açıyoruz, birçok sosyal yardım faaliyetleri yapıyoruz, tarım sektöründe çalışıyoruz. Dediğim gibi Afganistan’da en kapsamlı ekonomik yardım projesini yürütüyoruz. Dolayısıyla sizin dediğiniz tabii herhangi bir karara müstenid değil, 2-3 yıl içinde uluslararası toplumun Afganistan’ı terk edeceği düşüncesi, ama Türkiye hem uluslararası toplumun bir parçası olarak, uluslararası toplum ve NATO orada bulundukça bu katkılarını sürdürecek. Ondan sonra da her zaman Afganistan’da bütün bu alanlarda çabasını sürdürecek. Nedir bu alanlar? Ekonomik yeniden inşa faaliyeti. Güvenliğin temin edilmesi ve güvenlik güçlerinin süratle “Afganlaştırılması” ve Afgan ulusal ordusunun, bütün Afgan etnik kompozisyonundan beslenecek şekilde inşa edilmesi. Üçüncüsü de ulusal uzlaşı faaliyeti. “Peace Jirga”nın, Barış Jirgasının bize verdiği bir görevdir bu, çünkü Türkiye Afganistan’daki bütün farklı etnik gruba sahip olan, farklı dil kullanan, farklı meslekten olan bütün Afganlı kardeşlerini eşit görmektedir, hepsiyle yakın diyalogu vardır. Afganistan yönetimi de bizden talep ettiği sürece, biz bu ulusal uzlaşı faaliyetlerine her türlü katkıyı verdik, vermeye devam edeceğiz; ta ki Afganistan’da barış, esenlik, sükûnet ve refah kurulana kadar, biz Afganistan’ın yanında olmaya devam edeceğiz.

SORU: Sayın Zalmay Rasul’e bir sorum olacaktı. Son dönemde basında bazı haberler görüyoruz, direnişin unsurlarıyla görüşmeler yapıldığına dair. Ne kadar olgunlaşmıştır bu süreç, bundan sonra nasıl ilerleyecek ve komşularınızdan beklentiniz ne bu süreç konusunda? Teşekkür ederim.

KONUK BAKAN: Öncelikle bu direniş hareketi değil. İkincisi evet bir barış süreci sürdürülüyor. Jirga üzerinde mutabık kaldı bu barış sürecinin. Afganistan’ın barışa ihtiyacı olduğu kararına varıldı, ama bir kırmızı hat da çizildi şartlar konusunda. Şimdi barış süreci çerçevesinde görüşmeler yapılacak ve daha önce bugün Anayasamız’a saygı duyan bunu kabul eden önceki mücadeleci gruplarla görüşülebilir. İnsan hakları kuruluşları, kadın kuruluşları bu konudaki ilerlemeleri biliyor, ama El Kaide ve terör grupları buna dâhil değil. Bir Barış Konseyi kuruldu.  Tabii barışı yerleştirmek zaman alıyor. Bu kolay bir mesele değil, ama eminim ki bu süreçte barışı ve güvenliği Afganistan’a getirebileceğiz.