Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu CNN Türk'te Yayınlanan "Baştan Sona" Programına Konuk Oldu, 12 Aralık 2014

SUNUCU- İyi akşamlar, hoş geldiniz. Baştan Sona’da bu akşam konuğumuz Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.

Sayın Bakan, hoş geldiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İyi akşamlar.

SUNUCU- İyi akşamlar.

Ayağınızın tozuyla Selanik’ten geldiniz, neydi oradaki gündeminiz, onu soracağım en başta. Dış politikaya dair birçok başlık konuşacağız, ama bazı iç siyaset başlıkları da hazırladım, o konuda da soracağım sorular var. Bundan sonraki kariyerinizi de kapsayan o üç dönem kuralı mesela ve genel olarak işte selefiniz olan Başbakan’la ve dış politikaya çokça ağırlık vermeye başlayan Cumhurbaşkanıyla münasebetlerinize kadar. Önce dış münasebetlerinizi konuşalım ama. Ne kadar oldu siz başlayalı Dışişleri Bakanlığı’nda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geçen gün Volkan Bey dedi, 100 gün oldu Bakan olalı, dolayısıyla 102. gün galiba, 102 ya da 103 gün. Volkan Bey tabii yeni bakan olduğu için o her gün sayıyor, biz AB Bakanlığı yaptığımız için…

SUNUCU- O da sizden devraldı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ona takıldım böyle.

SUNUCU- Şimdi 100 gün aslında önemli bir süre. Çünkü bizim hani Türk siyasetinde, özellikle de bizim matbuat geleneğinde ve siyasi muhalefet geleneğinde yeni iş başına gelen iktidara 100 gün mühlet vermek vardır, hani 100 gün pek ellemezler, ilişmezler, 100 gün kredi açarlar, 100 günün sonunda da hesap sormaya başlarlar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Keşke bütçe görüşmesi 100’den önce olsaydı, Pazar günü bütçe görüşmesi olacak, demek ki zorlu geçecek.

SUNUCU- Dışişleri’nin bütçesi Pazar günü mü?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Pazar günü.
SUNUCU- Bütçeyi de aslında soracağım, belki izleyiciler de merak ediyordur, mesela Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar, hangi gider kalemlerine harcanıyor bu para, onu da konuşmak istiyorum. Dolayısıyla Pazar’dan önce mini bir prova yapma fırsatınız olacak canlı yayında. Selanik’ten ayağınızın tozuyla geldiniz, neydi oradaki programınız, niçin gittiniz? Çünkü daha 1 hafta olmadı Atina’daydınız Başbakan’la beraber.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Selanik’te Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin Bakanlar Toplantısı vardı. Yunanistan, bu yılın sonuna kadar dönem başkanlığını yürütüyor ve Yunanistan’ın daveti üzerine bu toplantıya katılmak için dün gece konuklarımızı uğurladıktan sonra, İtalya Başbakanıyla program vardı, onu tamamladıktan sonra Selanik’e gittik ve yoğun bir gün geçirdik. Sabah 8:30’da değerli dostum Yunanistan Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Venizelos’la kahvaltıyla güne başladık. Sonra Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin Bakanlar Toplantısının açılışına katıldık, konuşmamızı yaptık ve aile fotoğrafından sonra Selanik merkeze gittik. Orada Başkonsolosluğumuzu ve Atatürk’ün evini ziyaret ettim. Gerçekten burada özellikle Kültür ve Turizm Bakanımız Ömer Çelik’e de teşekkür etmek istiyorum.

SUNUCU- Yol vardı, bitti mi o, açıldı galiba orası?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Açıldı, güzel bir şekilde restore edilmiş. Artık Türkiye’den ve yine Selanik’ten, Yunanistan’dan elde edilen belgeler, dokümanlarla beraber güzel bir müzeye dönüştürülmüş. Görseller de var orada, çok da etkilendim. Ve arkasından Dedeağaç’a geçtik, oradan Gümülcine’ye. Gümülcine’de yine Başkonsolosluğumuzda yoğun bir program vardı, oradaki Türk toplumunun, soydaşlarımızın temsilcilerinin katıldığı bir toplantı yaptık, Yunanistan Parlamentosunda üç tane Türk kökenli milletvekili var. Onların da katıldığı, seçilmiş müftülerin katıldığı, siyasi partilerin temsilcilerinin katıldığı ve halkın temsilcilerinin katıldığı güzel bir toplantı yaptık. Sonra halkı ziyaret ettik, esnafı ziyaret ettik, yine Müftülüğü ziyaret ettik ve yine sokakta vatandaşımızı, yani esnafı, soydaşımızı ziyaret ettik. Bu arada Yunan vatandaşlarını da, esnafları da ziyaret ettik, çok hoşlarına gitti. Sonra akşam yine milletvekillerimizle ve vatandaşlarımızla etkinliklere katıldık, sonra kısa bir akşam yemeğinden sonra ayrılıp sizin programa yetişmek için İstanbul’a geldik.

SUNUCU- Vallahi bayağı bir maraton gibi olmuş bu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Güzel fakat çok yoğun bir program oldu. Aslında biraz önce kaç gün oldu diye sordunuz. Volkan Bey 100 gün deyince ben inanamadım bu kadar çabuk nasıl geçtiğine. Her gün böyle bir maraton içeride ve dışarıda. Bu da tabii dış politikamızın ve Türkiye’nin üstlendiği misyonun bir gereği olsa gerek.

SUNUCU- Türkiye’nin dış politikada pek çok zorlukları da var tabii. Bu akşam asıl bizim de yoğunlaşacağımız başlıklar onlar. Onlardan önce şimdi geçen Cumartesi’ydi, Cuma-Cumartesi Başbakan 10 kadar bakanla, siz de vardınız, Atina’ya çıkarma yaptı. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı gerçekleştirildi orada. Atina’da Yunan Hükümeti’nden de 10 kadar bakan ve Başbakan o toplantıda karşınıza dizildiler ve bir toplantı yapıldı.

Şimdi Yunanistan, 500 küsur milyar euro borcu olan batık durumda bir ekonomiye sahip, öyle biliyoruz. Biz de gaza basmış gibi bir görüntü veriyoruz. Şimdi sizin anlattıklarınızla Atina programını birleştiriyorum, siz de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Toplantısı için tekrar Selanik’e gittiniz. Biz hangi ekonomik beklentilerle, hangi ekonomik hedeflerle Yunanistan’la ilişkilere böyle ağırlık vermeye başladık? Ne umuyoruz, ne olacak yani sonunda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bizim Türkiye olarak 17 ülkeyle yüksek düzeyli işbirliği konseyimiz ya da stratejik işbirliği konseyimiz var. Gürcistan Dışişleri Bakanı birkaç gün önce Ankara’daydı. Daha sonra Kars’ta Gürcistan-Türkiye-Azerbaycan üçlü toplantısını gerçekleştirdik. Ankara’da Gürcistan’la da ilişkilerimizi yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi düzeyine çıkarma kararı aldık. Bunun duyurusunu da basın toplantısında yaptık. 18 ülke oluyor. Bu ülkelerle adeta ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıyoruz. Tabii ekonomik konular var, siyasi konular var, kültür konuları var, eğitim konuları var ve birçok alanda işbirliği yapıyoruz ya da yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla ilgili bakanların katıldığı ortak bir bakanlar kurulu toplantısına dönüşüyor. Yunanistan’a da 9 bakanla Sayın Başbakanımız katıldı.

SUNUCU- Onlar 10 bakanla galiba…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onlar da 10 bakanla katıldılar. Sayın Başbakanımız, daha fazla bakan arkadaş getirecektim ama yarısından fazla yurt dışında olursa Hükümet düşüyor, o yüzden getirmedim diye Yunanlı meslektaşına bunu da şaka yoluyla da anlattı.

SUNUCU- Birlikte yatırıma girecek, alışverişe girecek parası var mı Yunanistan’ın?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu sadece ekonomik ilişkiler için değil, tabii ekonomi önemli. Bakınız Yunanistan ekonomisi bugün Avrupa’daki ve dünyadaki krizden etkilendi, toparlanmak için gayret sarf ediyor. Ama böyle bir Yunanistan’ın Türkiye’deki doğrudan yatırım miktarı nedir biliyor musunuz? 6.7 milyar dolar, az bir rakam değil.

SUNUCU- Halen.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Az bir rakam değil. Bu sene Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 700 bin, ama Türkiye’den Yunanistan’a giden turist sayısı 1 milyonu aştı. Ve ikili ticaretimize baktığımız zaman yine 6 milyara yaklaşmış potansiyeli var. Ama şu andaki Yunanistan’daki ekonomik kriz ve diğer krizlerden dolayı ticaret hacmimizde istediğimiz ivmeyi yakalayamadık. Fakat Yunanistan’la bizim ilişkilerimiz siz de takdir edersiniz ki sadece ekonomik boyutu olan ilişkiler değil. Siyasi boyutu var, Ege var, Kıbrıs var, NATO var, birçok konular var, yani siyasi boyutu şu andaki ekonomik boyutundan çok daha önemli. Mevcut sorunlar var, azınlıklar var, azınlıkların hakları var, işte Batı Trakya’ya gittik. Avrupa Birliği üyesi bir ülke olan Yunanistan hala oradaki soydaşlarımızın haklarını vermediği gibi, bazı haklarını geri almak için de adım atıyor. Biz de tam tersini yapıyoruz. Burada Rum Ortodoks Kilisesinin ve vakıfların haklarını geri veriyoruz; mülkleri dahil, ondan sonra diğer hakları. Hatta her türlü vatandaşlık verme dahil kendilerini idame ettirmeleri için her türlü yardımı yapıyoruz.

O yüzden bizim Yunanistan’la ilişkilerimiz sadece ekonomik boyutuyla değerlendirilirse eksik kalır. Ama ekonomik boyutuna baktığımız zaman da, artık iki taraf da şunu anladı: Aslında birbirimizle rekabet eden ülke değil, birçok sektöre baktığımız zaman aslında turizm de dahil birbirini tamamlayıcı iki ülke. Yeter ki Ege sorunu, Kıbrıs sorunu gibi sorunları çözelim.

SUNUCU- Madem açtınız, yeri gelmişken onu da konuşalım; Kıbrıs konusunda bir ilerleme var mı? Sizin bugün bir beyanatınız oldu, daha doğrusu bir teklifiniz oldu. Yunanlı muhatabınıza, mevkidaşınıza dediniz ki; gel beraber Kıbrıs’a gidelim, iki tarafı da ziyaret edelim. Ne cevap aldınız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Güldü, belki seçimlerden sonra dedi ya da çözüme yakın bir zamanda dedi.

SUNUCU- Ne zaman orada seçimler?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci başladı, biraz erkene aldılar. Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçiliyor. İlk iki turda 300 oy alması gerekiyor cumhurbaşkanının, daha sonra üçüncü turda da seçilemezse Meclis kendisini feshediyor.

SUNUCU- Genel seçime gidiyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, kendisini feshediyor. Dolayısıyla burada bir süreç var, bu süreç milletvekilliği seçimine kadar gidebilir. Fakat tabii Kıbrıs sorununun çözümü sadece Türkiye’nin elinde değil, karşılıklı anlayışın olması lazım.

SUNUCU- Mesela sembolik bir şey önermişsiniz, bunu niye kabul etmezler?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu öneri aslında Sayın Başbakanımız Davutoğlu’ndan geldi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığımız ziyaret sırasında Sayın Başbakanımız basın toplantısında; buradan işte Yunanistan Başbakanına çağrıda bulunuyorum, gelin adaya beraber gidelim, kuzeye de gidelim, güneye de gidelim ve iki tarafı ziyaret edelim. Güven artırıcı adım mı, tedbir mi istiyorsunuz, işte bundan daha iyisi olmaz dedi. Biz gerçekten bu konuda samimi adımlar atıyoruz ve önerilerde bulunuyoruz.

SUNUCU- Niye karşılık bulmuyor peki?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özellikle iç siyasetten dolayı. Sayın Başbakanımız hatta Dışişleri Bakanımız iken müzakerecilerin çapraz ziyareti, yani Rum kesiminin müzakerecisi Ankara’ya geldi, KKTC’nin müzakerecisi de Atina’ya gitti. O zaman Sayın Başbakanımız Dışişleri Bakanı iken müzakerecileri Dışişleri Bakanları kabul etsin, ben kabul etmeye hazırım dedi. Ama Yunanistan yine iç siyasi kaygılardan dolayı bunu kabul etmedi. Yani biz diyoruz ya, her zaman Kıbrıs konusunda herkesten bir adım öndeyiz, güven artırıcı tedbirler bakımından da öndeyiz. Attığımız adımlar da, süreci destekleme bakımından da, samimiyet bakımından da öndeyiz ve bu politikamızı da devam ettireceğiz. Çözüm için, şu anda bir tıkanma oldu biliyorsunuz, özellikle tek taraflı sondaj çalışmalarından dolayı…

SUNUCU- Şimdi tam ona geldim, bu Yunanistan meselesinden çıkalım istiyorum, en son onu konuşalım. Kıbrıs açıklarında petrol ve doğalgaz sondajı yapıyorlar. İsrail ve Mısır’la işbirliği söz konusu Rum tarafının. Bizim buna tepkimiz var, biz de gemi gönderdik oraya. Ne durumdayız şu an? Sizin bugünkü ziyaretiniz, geçen haftaki Başbakanın sizlerle beraber yaptığı ziyaret, hep konuşuldu bunlar. Kriz aşıldı diyebilir miyiz, kritik eşik geçildi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aşılması için çaba sarf ediyoruz, onu söyleyebilirim, şu anda tam anlamıyla aşılmış değil. Şimdi Akif Bey, biz burada…

SUNUCU- Bir daha söyleyelim mi izleyiciler için, tam olarak biz ne istiyoruz orada? Birlikte çıkaralım ve haklar iki taraf arasında eşit olarak paylaşılsın mı diyoruz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, şimdi Kıbrıs etrafındaki gaz ve petrol rezervleri üzerinde Kıbrıs Türk halkının hakkı var mı? Var. Biz bunu söylüyor muyuz? Evet. Peki, Yunanistan söylüyor mu? Evet. Anastasiadis söylüyor mu? Evet, var. Peki şu andaki tek taraflı sondaj çalışmaları ve oradaki yürütülen faaliyetler, tek taraflı yürütülen faaliyetler Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altına alıyor mu? Hayır. Biz buna karşıyız. Yani biz tek taraflı ister sondaj, ister sismik araştırma olsun, ne olursa olsun buradaki yapılan tek taraflı faaliyetlere karşıyız. Neticede biz de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin isteği üzerine Barbaros Hayrettin Paşa’yı gönderdik. Peki, bu süreç aşılabilir mi? Aşılabilir. Karşılıklı anlayış olması lazım.

SUNUCU- Gördünüz mü, ışığı var mı karşılıklı anlayışın?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir çerçeve üzerinde görüşmelerimiz var. Bu sabah Venizelos’a sabah kahvaltısında da bunu görüşme imkanı bulduk. Şu anda çözüm konusunda bazı yakınlaşmalar var, ortada taslak metinler var çalışıyoruz nasıl aşabiliriz diye. Çünkü bunun yaptığımız çalışmanın 11 Şubat’ta iki lider tarafından açıklanan ortak deklarasyona eklenmesi gerekiyor ve Kıbrıs Türk Halkının hakkı garanti altına almamız lazım. Bunu alırsak biz de çekeriz…

SUNUCU- Anlaşmaya yanaşmazlarsa ne olacak, diyelim ki anlaşmadılar, tek taraflı petrol ve gaz aramaya devam ettiler Kıbrıs açıklarında?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de bunun karşılığını veririz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını savunmak için biz herşeyi yaparız ama ben o ihtimali şu anda konuşmak bile istemiyorum, çünkü çözüm için şu anda Yunanistan’la birlikte çalışıyoruz.

SUNUCU- Umut var diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Umut var. Aslında bu olay Yunanistan’ı da olumlu anlamda harekete geçirdi. Daha önce bu çözüm sürecine Yunanistan’ın anavatan ve garantör ülke olarak bir katkısı yoktu. Sürekli Türkiye teşvik ediyor, sürekli Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı, iktidarda ve muhalefette olan siyasi partiler, sivil toplum örgütleriyle her zaman iç içe birlikte hareket ediyor ve sürekli teşvik ediyor; müzakereden çekinmeyelim, herkesten bir adım önde olalım, ama Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını da sonuna kadar birlikte savunalım diyordu. Ama Yunanistan bir kenarda duruyordu. Özellikle Yunanistan iç siyasetinde hassas dengeler var şimdi, yeni partiler ortaya çıktı, Syriza işte birinci parti gözüküyor anketlerde, erken seçim olma durumu var, koalisyon iktidarı var, kriz var, birçok sebepten dolayı Kıbrıs konusuna pek girmek istemiyordu. Ama burada bir tıkanma olduktan sonra –hakkını verelim- Yunanistan da aktif bir şekilde işin içine girdi. Böyle olmasını istiyoruz ve böyle devam etmesini arzu ediyoruz. Yunanistan’la birlikte çalışmak da istiyoruz bu süreçte. Katkı sağlayalım, yeter artık Kıbrıs’ta bir çözüm olsun, Kıbrıs’ta kalıcı bir barış olsun ve barış adasına dönüşsün ve adanın etrafındaki petrol, doğalgaz gibi tüm kaynaklar adanın refahı için kullanılsın. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne inşallah bu yılsonu veya yılın başına doğru akmaya başlayacak su, Anamur bölgesinden Adaya götürdüğümüz su barış suyu olsun, her iki halka da hizmet versin, her iki halk da kullansın; biz bunları istiyoruz. Ama Rum tarafında da ve Yunanistan’da da bu anlayışın olması lazım.

SUNUCU- İsterseniz diğer başlıklara geçelim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bugün Anastasiadis’i aradım Amerika’da biliyorsunuz bir operasyon geçirdi, kendisine de söyledim. Kendisi de işte bitirelim artık bu işi döndükten sonra, siz iyileşin de, biz şimdi altyapısını hazırlıyoruz, siz döndükten sonra müzakereler tekrar başlasın, geçmiş olsun telefonu ettik. Zaten daha önce Sayın Başbakanımız da bir açıklama göndermişti, daha doğrusu geçmiş olsun mesajı göndermişti.

SUNUCU- Diğer başlıklara ilerleyelim istiyorum, çünkü konuşmak istediğim çokça başlık var.

Bakanlığın bütçesi kaç lira?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bizim Bakanlığın bu seneki bütçesi, yani geçtiğimiz yıl, 2014 yılı bütçesi 1 milyar 868 milyon TL idi. 2015 bütçemiz ise 2 milyarı biraz geçti, 2 milyar 81 milyon civarında.

SUNUCU- Sıralama hakkında bir fikriniz var mı, diğer Bakanlıkların bütçeleriyle kıyaslandığında?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece bütçe içindeki oranı biliyorum. Ama Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesiyle karşılaştırdığınız zaman çok fazla.

SUNUCU- Siz Avrupa Birliği Bakanlığından geldiğiniz için…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Birliği Bakanlığının bütçesi en düşük olandı bakanlıklar arasında, 200 küsur milyondu.

SUNUCU- Oradan 2 milyarlık bütçeye geldiniz şimdi siz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi 2 milyarlık bir bütçeye geldik. Ama bütçe içindeki oran da daha önce binde 43’tü, şimdi binde 46’ya çıktı.

SUNUCU- Binde 3’lük bir artış var yani size tahsis edilen bütçede. Bu paranın harcandığı ana gider kalemi nedir, personele mi gidiyor bu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi her bakanlıkta olduğu gibi tabii personele ciddi bir miktar gidiyor. Bizim şu anda 6 binden fazla personelimiz var, 6480 civarında personelimiz var hem yurt içinde, hem yurt dışında, dengeli bir dağılım var.

SUNUCU- Toplam, yani büyükelçiliklerde çalışan personel dahil bütün personel sayısı bu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. 1200 civarında da meslek memurumuz var.

SUNUCU- 6 bine dahil değil mi onlar?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dahil, idari memur, konsolosluk ihtisas memuru, sözleşmeli uzmanlarımız var, memurumuz var ve de meslek memurumuz var.

SUNUCU- Şoförü, hizmetlisi, her şey dahil buna.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yurt dışında görevli olan arkadaşlarımız var, merkezde olan arkadaşlarımız var ki artık büyüyen bir bakanlığız. Sadece personel bakımından değil yurt dışındaki misyonlar bakımından da büyüyen ve şu anda misyon sayısı bakımından dünyada 7’inciyiz ve önümüzdeki süreçte açacağımız yeni misyonlarla beraber dünyada ilk beşe, hatta ilk üçe girebiliriz.

SUNUCU- Kaç sefaretimiz var?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda bizim 280 küsur tane misyonumuz var tüm dünyada. Fakat Büyükelçilik olarak Afrika’da şu anda 40’a ulaştık, daha doğrusu 39’du, Ekvator Gine’siyle beraber, ona da açmaya karar verdik 40’a ulaştık. Latin Amerika ülkelerinde Büyükelçilik sayımızı 12’ye çıkardık. Aynı şekilde şimdi küçük ada ülkelerinde bile misyon, Büyükelçilik açıyoruz. Önümüzdeki yıllarda açacağımız Büyükelçilikler var, Karayip ülkelerine açıyoruz, mesela Fiji’ye açıyoruz, yani Pasifik ada ülkelerine de Büyükelçilikler açıyoruz. Şu anda dünyada 7. sıradayız. Ama Türkiye’deki Büyükelçilik sayısı ya da misyon sayısı da artıyor, o da 260’ı geçti şu anda. Sadece Büyükelçilik değil tabii uluslararası örgütlerin de temsilcilikleri var, Başkonsolosluklar var, Büyükelçilikler var. Mesela Afrika ülkelerinin bizdeki Büyükelçilik sayısı 30’a ulaştı.

SUNUCU- Bizim onlardaki 40 ama.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizde işte 39, şimdi Ekvator Gine’siyle beraber 40 oluyor.

SUNUCU- Peki bu 2 milyar liralık bütçenin büyük bölümü doğal olarak personele ve belki bu yurt dışı misyonların kira giderlerine, diğer cari giderlerine gidiyor. Onun dışında var mı sizin bir temel harcama kaleminiz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yatırım yapıyoruz, sadece kira değil.

SUNUCU- Satın alma, mülk satın alıyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii mülk satın alıyoruz, arazi satın alıyoruz, onun üzerine kançılarya, hem rezidans, hem de kançılarla binaları yapıyoruz. Aynı şekilde binalar satın alıyoruz, restore ediyoruz, çünkü verdiğimiz kiraya baktığımız zaman, gerçekten satın almak daha karlı oluyor. Yeni yatırımlar yapıyoruz, şimdi Strazburg’da işte büyük bir yatırım yapıyoruz; hem Daimi Temsilciliğimiz, hem Başkonsolosluğumuz. New York’ta biliyorsunuz Türkevi var 10 katlı. Türkevi’ni yıkıp yeniliyoruz, bazı komşu binaların hava hakkını satın almak için arkadaşlarımız görüşmeler yapıyor, ona dayalı kat sayısı belli olacak. Çünkü komşu binaların hava hakkını satın alırsanız daha fazla kat yapabiliyorsunuz, New York’ta böyle bir sistem var. Bizim bu seneki yatırım bütçemiz, yani gerek inşaat, gerekse işte arazi alma gibi amaçlar için ayrılan bütçemizin miktarı da 353 milyon TL’dir. Ama bu miktar artırılabiliyor. Örneğin, cazip bir yer buluyor arkadaşlarımız Afrika’da veya başka bir yerde, kaçırılmaması gereken bir fırsat, o zaman işte Maliye Bakanlığına durumu arz ediyoruz, bildiriyoruz, tek bütçe alabiliyoruz.

SUNUCU- 353 milyonluk arazi demek, 353 milyonluk daha dünyaya yayılıyoruz, yani dünyada toprak alıyoruz, sahibi oluyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Toprak alıyoruz ya da yıkıyoruz yapıyoruz ya da inşaat yapıyoruz ya da satın alıyoruz.

SUNUCU- Peki, Osmanlıca tartışması var Türkiye’de, personel işinden de çıkmadan bunu sorayım…

Reklama gitmem gerekiyormuş, reklamdan sonra sizin kurumunuzda, Dışişleri Bakanlığında Osmanlıca bilen kaç personel var, böyle bir veri var mı elinizde, Arapça bilen sayısı nedir? Binalar tamam da, onu da konuşalım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tamam.

SUNUCU- Kısa bir aradan sonra.
SUNUCU- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuğumuz, dış politika meselelerini konuşacağız Türkiye’nin, ara ara iç siyasete de gireceğiz.

Reklama girmeden önce Osmanlıca kalmıştık. Şimdi Türkiye’de çok sıcak canlı bir tartışma var, Osmanlıca zorunlu mu olsun, mecburi okutulsun mu ortaöğretimde, okutulmasın mı, seçmeli mi olsun? İşte seçmelide şu an durum, meslek liselerinde, imam hatiplerde zorunlu, öbürlerinde seçmeli olacak. Reaksiyon da oldu buna tabi. Şimdi niye Osmanlıca? İşte köklerimizle, dünümüzle bağımız kopmasın diye gerekçelendiriliyor. Dünümüz de bir İmparatorluk, 22 milyon kilometrekareye ulaşmış bir İmparatorluk. Şimdi böyle bir İmparatorluğun varisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığında çalışan diplomatların kaçı Osmanlıca biliyor, yani dünle bağları devam ediyor? Kaçı Arapçaya vakıf, kaçı Arapçaya hakim, kaçı Farsça biliyor? Bulunduğumuz coğrafya belli işte, yani sevsek de, sevmesek de Ortadoğu denen bölgede yaşıyoruz, komşularımız belli, meselelerimiz belli.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi diplomaside dil çok önemli. Bakanlığımız da özellikle yeni yapılanmayla, yeni Teşkilat Yasasıyla, bir taraftan kendi içindeki yapılanmasıyla daha esnek bir hüviyete kavuştu, diğer taraftan da özellikle farklı dillerin eğitimine çok önem vermeye başladı. Ama şu anda kariyer diplomatı olarak Bakanlığımızda Osmanlıca bilen bir arkadaşımız yok, fakat 15 tane Osmanlıca bilen arşivci arkadaşımız var. Şimdi Bakanlığımız çok güzel bir arşiv oluşturuyor, arkadaşlarımız güzel bir çalışma yapmış, Bakan Yardımcımız Naci Bey bunu iyi yürütüyor, aynı şekilde İletişim ve Bilişim Merkezimize gerçekten mükemmel, Naci Bey bu konulara da çok önem verir.

Burada yeni yapılanmayla, yeni arşiv sistemiyle önümüzdeki süreçte ilk etapta 65 milyon belgeye gazeteciler, araştırmacılar, akademisyenler, öğrenciler ulaşabilecekler ve bu belgelerin birçoğu Osmanlıca ve…

SUNUCU- Tarih aralığını biliyor muyuz, yani hangi tarihten bugüne kadar 65 milyon belge?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Arkadaşlarımız şimdi Osmanlı döneminden başladılar…

SUNUCU- Hariciye vekaleti döneminden bu tarafa.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Geçenlerde şöyle hızlı bir dolaştık, başladılar. Bazı dosyalar şimdi mesela Londra’da, bazı dosyalar başka Büyükelçiliklerimiz’de var, onları getirebilir miyiz, getiremez miyiz, bunları da konuşuyoruz. Fakat daha bu ilk etapta çok daha belge var.

SUNUCU- Gizli damgalı belgeler mi bunlar, yani diplomatik yazışmaları mı içeriyor, nedir bunların mahiyeti?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii bunlar zamanında gizli damgalı, bizim belgelerin bazıları hala gizli, herkese açık değil. Ama biz mesela Ermeni meselesiyle ilgili konuda ne dedik? Arşivlerimizi açalım dedik, her türlü belgeyi açalım dedik, Ermenistan’a böyle bir teklifte bulunduk. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken o zamanki Ermenistan Devlet Başkanına böyle bir mektup da yazdı; o ayrı.

Ama bizim şu anda hala gizli olması gereken belgelerimiz var, Dışişleri Bakanlığı’nın her belgesi açılmaz, ama zamanında gizli belge olup da şimdi açılmasında mahsur olmayan belgeler de var.

SUNUCU- Zaman aşımına uğramış.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki.

SUNUCU- Bir şey var mı, belirmiş bir tarih var mı? Mesela şu sınıftaki gizli belgeler 10 yıl sonra açıklanabilir, şu sınıfa girenler 50 yıl sonra…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok. Bizde öyle bir, yani Meclisteki kapalı oturumda konuşulanlar 10 sene açıklanamaz diye biliyorsunuz iç tüzük var, kanunlar var. Gerçi bunların da bir anlam kalmadı, bakıyorsunuz Mecliste kapalı oturum olduğu zaman işte internetle, ondan sonra IPad’le canlı yayın yapan arkadaşları da görüyoruz Mecliste ama…

SUNUCU- Amerika’yı biliyorsunuz, yani adamlar belli bir zaman geçtikten sonra filan ülkede, Irak’ta bilmem darbeye karıştı bizim CIA falan diye belge de açıklıyorlar ve özür diliyorlar falan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii bu bir insan hakları ihlali işkence, ağır bir suç ve şeffaflık bakımından iyi. Başka bir konuya geçtik şimdi…

SUNUCU- Onu da sormak istiyorum size tepkiniz nedir diye CIA işkence…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ona sonra gelelim.
Ama şimdi bizim Dışişleri Bakanlığımızın belgelerine zaman koyamayız, yani şu kadar sonra açıklanabilir diyemeyiz, çünkü o belgenin gizli olmadığı ondan sonraki süreçteki gelişmelere bağlı, bazen belgenin gizlilik derecesi o konuyla ilgili ülkeler arasındaki gelişmelere bağlı, dolayısıyla zamanı geldikçe diplomat arkadaşlarımız, uzman arkadaşlarımız karar veriyor.

Şimdi bazı anlaşmalar imzalıyoruz, çekincelerimiz oluyor. Niye çekince koyuyoruz? Türkiye’nin o günkü şartlarından dolayı çekince koyması gerekiyor, ya ekonomik yük getirecektir, o zaman Türkiye ekonomi güçlü değildi, ama o tür şeyler artık Türkiye ekonomisine yük olmuyor. Şimdi bu çekinceleri kaldırabiliyoruz, gözden geçiyoruz ya da o zaman başka sebeplerden dolayı çekince koymuşuz, şimdi o çekincenin bir anlamı kalmamış, kaldırabiliyorsunuz; ama buna baştan süre koyamayız.

SUNUCU- Gizliliği kaldırma kararı kime ait, o yetki Bakanda mı, sizde mi mesela?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi bunu uzman arkadaşlarımız, diplomat arkadaşlarımız inceliyorlar, ilgili arkadaşlarımız, bunlar.

SUNUCU- Ama onaya tabi mi, yani bu size arz ediliyor mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, hassas belge olursa onaya tabidir, ama bizim arkadaşlarımız -yani övünmek gibi olmasın da- yetkin bu konuda biliyorsunuz. Bizim diplomat arkadaşlarımız gerçekten dünyada herkesin saygı duyduğu, ondan sonra hayranlıkla izlediği arkadaşlarımızdır. Ben Bakan olmasam daha rahat söylerim bunu ama…

SUNUCU- Monşer yok mu aralarında? Malum bir de meşhur monşer tartışmamız var. Sizin mensuplarınız arasında hiç monşer olmaz mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben şu ana kadar karşılaşmadım, ama arkadaşlarıma takılıyorum bazen…

SUNUCU- Eski dönemde mi kaldı monşerler?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi monşer tabi anlamı, yani söyleniş anlamına baktığımız zaman halktan kopuk, yukarıdan bakan insan anlamına geliyor, yani bizim en azından Türkçe dilinde böyle anlaşılıyor. Ama bizim arkadaşlarımıza baktığımız zaman, ben 13 yıldır aktif milletvekili olarak diplomasinin içinde, milletvekili olduğum günden bu yana diplomasinin içindeyim ve çok sayıda da diplomat arkadaşım var o zamandan tanıştığım, şimdi bizim memurumuz ama, birçoğuyla değişik ziyaretlerde ya da Avrupa Konseyi’nde ya da başka alanlarda birlikte çalıştık. Özellikle yeni nesli de görüyoruz, herkes değişiyor, Türkiye değişiyor, Bakanlığım da yeni yasayla değişim sürecine giriyor. Ama bizim arkadaşlarımızın bir özelliği, ben açıkça söyleyeyim, özellikle bizimle de beraber siyasette de değişim oldu, siyasetçi profili de değişti, bizim arkadaşlarımız mesleğinde profesyonel, Ortadoğu’yu biliyorsa o konuda profesyonel, başka konudaysa, hangi alanda çalışıyorsa konusunu çok iyi bilir, ama halkla teması da çok iyi. Ben şu ana kadar gördüğüm arkadaşlarımda bunu görüyorum, bazen de şaka yollu takılıyoruz, işte monşer olmayın, bu monşer yaklaşımı gibi…

SUNUCU- Hariciyemizde artık monşerler çalışmıyor yani.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi dediğim gibi, Türkiye değişirken Hariciyemiz de değişiyor. Ama sadece Osmanlıcayla sınırlı tutmamak lazım tabi…

SUNUCU- Tabii tabii, Arapça, Farsça. Şimdi bulunduğumuz bölge belli, bu Ortadoğu’nun Arapça konuşan ülkelerinin hemen tamamında, Mısır’la kötüleştik, onu da ayrıca konuşacağız ama, sefaretlerimiz var, konsolosluklarımız var. O mahalli dili bilmeleri büyük bir avantaj, bilmiyorlarsa da haliyle dezavantaj.

Bir de iddiamız var bu bölgede, yani sonuçta bu coğrafya bizim hinterlandımız, yani imparatorluk bakiyesi bir coğrafyadan söz ediyoruz. Kaç kişi Arapça biliyor, kaç diplomatımız Arapça biliyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda yaklaşık 40 diplomatımız Arapça biliyor, ama Arapçaya artan ilgiyi de görüyoruz. Şimdi biz arkadaşlarımızı yurt dışına gönderiyoruz ya da Türkiye’de dil eğitimi alıyorlar, yani İngilizce biliyor ya da Fransızca biliyor. Bugün baktığımız zaman meslek memurları içinde 500’den fazla arkadaşımız 1 dil biliyor, 400’den fazla arkadaşımız 2 dil biliyor, 150 civarında arkadaşımız da 3 dil biliyor, onun dışında çok ilginç dil bilen arkadaşlarımız var, Çince bilen arkadaşlarımız da var, Sırpça bilen arkadaşlarımız da var.

Şimdi arkadaşlarımıza hangi dillere ilgi duyuyorsunuz diye soruyoruz ve arkadaşlarımızdan aldığımız cevaplara baktığımız zaman, şu anda en çok Arapçaya ilgi var. Bu sene 79 arkadaşı dil eğitimine göndermişiz Türkiye’de ve dışarıda ve 19 arkadaşımız Arapça öğrenmek istemiş, yani birinci sırada Arapçaya ilgi, ikinci sırada Rusça var, yine 18 arkadaşımız da Rusça öğrenmek istemiş.

SUNUCU- Halen Rusça bilen kaç kişi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda Rusça bilen 20’den fazla arkadaşımız var, içlerinde Büyükelçi arkadaşlarımız da var, iyi derece bilen arkadaşlarımız.

SUNUCU- Biz biraz tabii Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte yüzümüzü Batıya döndüğümüz için, Tanzimat’tan da bu tarafa özellikle, işte frankofon çoktur memleketimizde, Hariciyemizde de öyle, Fransızca konuşan, İngilizce konuşan tamam, ama hemen doğumuzda, kuzeyimizde işte Rusya’ydı, Arap ülkeleriydi, İran’dı, Farsçaydı, bunlara herhalde ilgi yeni yeni başlıyor. Bu yanlış bir bilgi değil mi? Yani benim bildiğim minimum düzeydeydi, yani en yakın coğrafi komşularımızın dillerine daha yeni ilgi duymaya başlıyoruz, geç kalmadık mı bunda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğrudur, geç kaldık. Türkiye’de görev yapan birçok ülkenin diplomatları Türkçeyi çok iyi biliyorlar. Ama Bakanlığımız yeni yapılanmayla beraber arkadaşlarımızın önünü açtı. Eskiden işte İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca gibi çok bilinen dillerin dışında Arapça öğrenen arkadaşlarımız var ya da önceden Arapça bilip sonradan geliştiren. Mesela Ahmet Yıldız var Sayın Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı, Büyükelçimiz lise yılarında Arapçayı öğrenmiş, daha sonra da Libya’da, Suriye’de, Irak’ta görevler yaptı ve Arapçası çok iyi düzeydedir; üniversite yıllarında da zaten Arapçası iyiydi.

Fakat şimdi arkadaşlarımızın önünü açınca tabii değişik dilleri öğrenmeye başladılar, Bakanlığımız teşvik ediyor farklı dilde. Ama biz bu işi kökten çözmek istiyoruz…

SUNUCU- Nasıl yapacaksınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda Bakanlığımızın Diplomasi Akademisi ki çok önemli bir görev görüyor, birçok ülkeden genç diplomatları Ankara’da ağırlıyor, birçok ülkenin dışişleri bakanlarıyla ya da diplomasi akademilerimiz arasında işbirliği var, karşılıklı diplomat gönderiyoruz, özellikle genç diplomatları gönderiyoruz. Fakat biz bu diplomasi akademisini bir üniversite gibi 4 yıllık bir eğitimle diplomat yetiştiren bir okul haline, akademi haline dönüştürmek istiyoruz. İşte Moskova’da MGIMO diye Dışişleri Bakanlığına bağlı bir diplomasi akademisi var ve dünyanın en saygın diplomasi okullarından bir tanesi, başka ülkelerin dışişleri bakanlıklarının böyle akademileri var. Biz de bizim diplomasi akademimizi 4 yıl eğitim veren bir üniversiteye, fakülteye ya da akademiye dönüştürmek istiyoruz ve…

SUNUCU- Bir ihtiyaç planlaması yapacak mısınız, yani bizim şu dili bilen, Rusça bilen şu kadar diplomata ihtiyacımız var, ona göre bir eğitim mi vereceksiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette. Tüm bu ihtiyaç duyduğumuz dilleri bu akademide 4 yıllık süre içinde öğretmeye çalışacağız. Ve ilgi duyan, başlangıçta belki hiçbir dil bilmeyebilir, ama yeteneklidir, başarılıdır, baştan alıp 4 yıl boyunca diplomat yetiştiren bir akademiye dönüştüreceğiz. Tabii yurt dışına yine gönderme olacak, tüm dilleri öğretemediğimize göre, çünkü çok ilginç dillerle ilgi duyan arkadaşlarımız var. Tabi ki içeride ekstra dil eğitimleri olacak ama şu andaki diplomasi akademimizi gerçek anlamda bir akademiye dönüştürdüğümüz zaman, diplomat yetiştiren bir hüviyet kazandırdığımız zaman bu eksiklerimizin birçoğunu da gidermiş olacağız.

SUNUCU- En azından benim için güzel, sevindirici bir haber bu. Ciddi sorun görüyordum çünkü orada, yani yeterince Rusça, yeterince Farsça, Arapça bilen diplomatımız olmadığı düşüncesiyle orada sorun görüyordum, en azından onu aşmak için birtakım çabalar sergilendiğine dair bilgiler verdiniz.

Amerika’yla ilişkilere geçelim isterseniz ve en sıcak güncel tarafından başlayalım. Şimdi herkesin aklına hemen Suriye gelebilir, onu da konuşacağız, ama çok daha canlı, alevli bir tartışma var şu an, CIA’in işkence yöntemleri kullandığına dair bir senato raporu ortalığı karıştırdı biliyorsunuz ve dünyada da ciddi infial yarattı, yani Alman Dışişleri Bakanı da köpürdü, başka Avrupa Birliği ülkelerinden de ciddi tepkiler gösterildi Amerika’ya. Bu insan hakları, demokratik değerlere tamamen aykırı, Amerika’nın kendi iddiasına da aykırı bir şey. Amerikan Başkanı da bu konuda özeleştiri yapıp o da kendi kendilerini eleştirdi. Şununla avunuyorlar: En azından bizim demokrasimiz bununla yüzleşme olgunluğuna sahip bir demokrasi.

Biz bir tepki verdik mi? Yani Türk Dışişleri Bakanlığı bu işkence raporu için yeterli netlikte ve sertlikte bir tepki, tavır koydu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Net bir açıklama yaptık, herşeyden önce bu şeffaflığı takdir ettik, fakat bu yapılanların, yani işkencenin boyutuna baktığınız zaman gerçekten insanların tüyleri ürperiyor ve irkiliyorsunuz. Yani bir insan bir insana nasıl bu kadar işkence yapabilir boyutuna baktığımız zaman, kabul edilebilir bir şey değil, bunu da vurguladık ve cezalandırılması gerekiyor. Şeffaflık önemli, özeleştiri önemli…

SUNUCU- Uzak olmayan bir geçmişten bahsediyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi, yakın geçmişten bahsediyoruz.

SUNUCU- Yani 8-10 yıl öncesinde uygulanmış…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Akif Bey, herkesin birbirine insan hakları, demokrasi, ondan sonra işkenceyle mücadele mesajları ve dersleri verdiği bir dönemde bu işkenceyi görüyoruz. Yani herkesin gözü önünde, yani raporlara baktığımız zaman açık…

SUNUCU- Tabii tabii, 2000’li yıllarda herkesin gözü önünde cereyan eden bir olay.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Cereyan eden bir olay. Dolayısıyla, biz bu işkenceyi yapanların tabii ki hukuki anlamda sürecin işletilip cezalandırılmasını da isteriz, bekleriz.

SUNUCU- Açıklamada, şimdi açıklamayı birebir hatırlamadım, var mıydı bu husus?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, açıklamada…

SUNUCU- Yani bunun sonuçlarını görmek istiyoruz diye, sorumlularının cezalandırılmasını istiyoruz diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette, Bakanlığımız net bir açıklama yaptı. Ben de yine, bir basın toplantısında bu soru sorulmuştu, hem yine şeffaf bir şekilde bu raporun açıklanmasını doğru bulduğumuzu ve raporu baştan sona incelemekte olduğumuzu, 5 bin sayfadan fazla bir rapor incelediğimizi, ama tabi ki bunun cezalandırılması gerektiğini de vurguladık.

SUNUCU- Şimdi bunun üzerinde durmanın bir sebebi de, Türkiye’de ne zaman bir hadise olsa, yani demokrasi ve insan hakları açısından tartışmalı bir durum ortaya çıksa, ilk ve en sert, hatta en yoğun tepkileri Amerika’dan görüyoruz, Washington’dan görüyoruz, buradaki, Ankara’daki Büyükelçiliği de ses veriyor o durumda. Ama Washington’da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsüne doğal olarak çoğu zaman da Türk gazeteciler oradaki günlük brifinglere katılıp soruyorlar ve tepki alıyorlar. İşte Beyaz Saray’da Beyaz Saray Sözcüsüne soruluyor, yeri geldiğinde Dışişleri Bakanları ya da bizzat Başkan da bu konuda demeç verebiliyor.

Amerika’da mesela Ferguson olayları oldu, son jüri kararından sonra, yani elinde silah olmayan siyahi genci vurup öldüren polisin görevine hükmetti jüri ve yargılanmasına gerek olmadığına karar verdi, buna tepki olarak en son yeniden Ferguson hadisesi patladı, çok ciddi olaylar oldu, tekrar sivil bir vatandaş vuruldu. Amerika’da polisin bu olaylara müdahalede kullandığı aşırı güç çok gene dünyadan tepki aldı, Birleşmiş Milletler mesela uyardı, başka Avrupa Birliği kurumlarından doğrudan uyarılar gitti Amerika’ya, ne yapıyorsunuz, aşırı güç kullanıyorsunuz vesaire diye. Biz gene sessiz mi geçirdik, yani biz de ses vermedik mi? Dışişleri Bakanlığımız ses verdi de biz mi duymadık, yani düşük frekanslı bir ses miydi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ya da soruldu da cevap verdiniz mi demek istiyorsunuz.

SUNUCU- Çok haklısınız, çok doğru bir şey söylediniz, çünkü çoğu zaman Amerikan Dışişleri Bakanlığı işte Türkiye’ye şu lafı etti diye haber olan açıklamaların arkasında bizim meslektaşlarımızın, Türk gazetecilerin onlara sorduğu sorular var, biz gidip kendimizi soruyor, yani bizde şöyle bir olay oldu, buna ne olay oldu diye. Kimsenin aklına gelmiyor mu Türk Dışişleri Bakanlığı’na da, ya Amerika’da böyle böyle işler oldu, ne diyorsunuz buna diye sormak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi CNN belki Ferguson’dan da 8 saat canlı yayın yapsaydı belki bize de sorarlardı.

SUNUCU- CNN’i protesto ettiler biliyorsunuz, Amerika’da Amerikalılar Amerikan CNN’i protesto etti bu olayları yeterince görmediniz, görmüyorsunuz diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama Taksim’den 8 saat canlı yayın yapıyordu biliyorsunuz, sadece CNN değil, BBC de, diğer kanallar da bu yayını yapıyordu.

Şimdi biz…

SUNUCU- Yani bir yerde şöyle mi hissediyorsunuz: Top ayağınıza geldi, şimdi sıra size geldi gibi mi hissediyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Akif Bey, biz Batıdaki ve dünyadaki çifte standardı söylemekten bıktık, yani baştan beri söylüyoruz, Cumhurbaşkanımız çok net söylüyor, Başbakanımız söylüyor. Ve yaklaşık 12 sene Avrupa Konseyi’nde aktif görev yapmış bir siyasetçi olarak ben her zaman söylüyordum, orada da söylüyordum, Başkan da söylüyordum, üye olarak da söylüyordum.

SUNUCU- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yaptınız siz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yaptığım dönemde de söylüyordum, özeleştiri de yapmak lazım, bir çifte standart içindeysek bir ülkeye karşı ve olaylara karşı. Maalesef bu çifte standardı her yerde görüyoruz, darbe konusunda da görüyoruz, idam cezası konusunda da görüyoruz, demokratik standartlar konusunda da görüyoruz, işkence konusunda da görüyoruz, polisin toplumsal olaylara ya da şüpheliye yaklaşımı, insanlara yaklaşımı, halka yaklaşımı veya uygulaması konusunda da bunu çok net bir şeklide görüyoruz. Ama Türkiye’de; ben şimdi kötü şeyleri kıyaslamak istemem, yani acı acıyla kıyaslanmaz, Türkiye’de de buna benzer bir şey olduğu zaman, işte Gezi olayları oldu, ne kadar Türkiye’ye demokrasi vermeye çalışanlar oldu. Biz vandallardan bahsediyoruz, bakınız diyoruz esnaf, simitçi, sokakta geçen bir araba, bunları yakıyorlar, bunun Gezi olaylarıyla ve özgürlük talebiyle ne ilgisi var? Yok. Bunlara karşı polis gaz sıkamaz, polis su sıkamaz.

Ben her zaman polisin aşırı güç kullanmasına karşıyım, işkenceye de karşıyım, kötü muameleye karşıyım…

SUNUCU- Bizim de hatalarımız olmuyor mu? Yani Türkiye’de aşırı güç kullanma…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim polisimizin de toplumsal olaylarda eksiği oluyor, yanlışı oluyor ve Gezi olaylarında ve sonrasında insanlar da öldü, yani teröristler tarafından, vandallar tarafından öldürülen gençler de var, polisin işte nefsi müdafaa yaparken, görüntülerde de izliyoruz, ama polisin uyguladığı kötü muamele de var, bunları da gördük.

SUNUCU- Bunlarla da yüzleşmemiz gerekiyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlarla da yüzleşmemiz gerekiyor. Ama şimdi bir kıyaslama yapıyorsunuz, yani soruyorsunuz siz, Amerika’da şimdi polise verilen yetki belki dünyada hiçbir yerde polise bu kadar yetki verilmemiştir Amerika’da verildiği gibi, normal şartlarda da öyle. 11 Eylül olaylarından sonra bu yetki daha da arttı ve işte polise doğru yaklaştığın zaman polis, görüyorsunuz kaç tane işte siyahi genç öldürüldü, 8 mi, 9 mu oldu, biz artık sayamıyoruz.

SUNUCU- Jüri kararı öncesinde olağanüstü hal ilan ettiler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olağanüstü hal ilan etti. Bakınız, Hamburg bölgesinde Almanya’da olanları görseniz polisin müdahalesini veya Fransa’da veya İngiltere’de…

SUNUCU- 3 kişi yan yana yürüyemiyordu bir ara Hamburg’da, 2 sene önce galiba olaylar olmuştu, orada da yasak bölge ilan etiler, günlerce 3 kişi gösteri, toplantı, yürüyüş kanununa aykırı diye yan yana yürüyemiyordu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İşte Gezi olaylarından sonra Avrupa Konseyi’nin bir raporu var Avrupa’daki gösteriler ve polisin tutumuyla ilgili, bakınız hangi ülkede neler olduğunu orada açıklıyor, ne olduğunu. Şimdi biz hepsine karşıyız işin doğrusu. Ama Türkiye’de olduğu zaman…

SUNUCU- Yanlış bizde de yapılsa, bizim polis de yapsa yanlış, Amerikan polisi de yapsa yanlış.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama bizde en ufacık bir olay olduğu zaman, yani polis halkın huzurunu sağlamak için, kamu düzenini sağlamak için tedbir almak zorunda kaldığı zaman reaksiyona bakın, Batıda olduğu zaman ya da Amerika’da olduğu zaman reaksiyona bakın. Amerika’daki olaylara baktığınız zaman gerçekten 9 tane kişinin, gencin kısa bir süre içinde polis tarafından öldürülmesi, işte elinde oyuncak vardı da onu biz silah zannettik de. Almanya’da havuzun içinde yarı çıplak bir erkek polise doğru işte yaklaşıyor, küçük bir çakı var elinde, polis tak diye vurdu; bu doğru bir şey değil. O insan sarhoş olabilir, başka şey olabilir…

SUNUCU- Aklı muvazenesi bozuk olabilir.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bozuk olabilir. Yani ilk etapta bizim polisimiz gerçekten çok sabırlı. Ben burada polisi övmek için ya da polisin varsa eksiği onu örtmek için söylemiyorum, objektif değerlendirme yapıyorum. Bizim polisimiz son derece insani yaklaşıyor ve en fazla, bakın o kadar olaylar oldu, en çok eleştirildiği konu ne istisnaların dışında? Fazla gaz sıktı, fazla su kullandı. Polis şimdi o toplumsal olayları durdurmak için ne yapması gerekiyor? Bir tedbir alması gerekiyor.

SUNUCU- Toplumsal olaylarda özellikle belki ilave eğitime ve yeni müdahale yöntemlerine, bu yöntemleri öğrenmeye ihtiyacı var bizim polisimizin de.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle.

SUNUCU- Polisin eleştirilecek tarafları var, siz de kabul ettiniz. Ama burada ağırlık vermek istediğim o şey değil. Ben Dışişleri Bakanını bulmuşken karşımda şunun üstünde durmak istiyorum. Yani izleyiciler bilsinler, o kısmını görmezden geldiğim için değil, ama asıl meselem o değil. Meselem şu: Dünyadan Türkiye’ye bir bakış var, Batılı dünya, demokratik dünya dediğimiz dünyadan, Türkiye’nin müttefikleri dünyasından, bu bakış ciddi bozuldu, bizim imajımız ve algımız bozuldu diye Türkiye’de biz de bunu görüyoruz ve konuşuyoruz, tartışıyoruz. Burada Türkiye’nin buna yol açan hataları, buna fırsat veren yanlış tutumları olmuş olabilir, ama galiba sadece bununla da ilgili bir şey değil. Yani mesela kendilerinde olduğunda çok sıradan ve makul karşıladıkları işler Türkiye’de cereyan ettiğinde otoriterleşme, diktatörleşme diye yaftalanıyor. Avrupa Birliği’nden, Birleşmiş Milletler’den Amerikan polisinin orantısız güç kullanımına tepki denildi ama, kimse Amerika diktatörleşiyor, Amerika otoriterleşiyor demedi, çok sert ve otoriter bir müdahale tutumu sergiledi oysa Amerikan polisi. Gerçekten otoriter müdahale demek bile az kalır. Fakat kimse…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Almanya’daki farklı mıydı?

SUNUCU- Almanya’da da, ama kimse bunu o boyuta vardırmadı, yani kimse Amerikan demokrasisini, Alman demokrasisini bunun üzerinden sorgulamaya kalkmadı. Türkiye olunca başka oluyor, demokrasiyi sorgulamaya kalkıyorlar ya da Türkiye diktatörleşiyor, otoriterleşiyor falan demeye başlıyor. Nedir bunun sebebi? Keyfe keder yapmıyorlar herhalde bunu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Avrupa’da bir trend var. Bir iktidar üst üste seçim kazanıyorsa, özellikle bu sağ iktidarsa, merkez sağ iktidarsa hemen bunu zayıflatmak için bir trend başlatıyorlar. Ne oluyor? İşte sizin söylediğiniz gibi demokrasiden uzaklaşıyor. Bakıyorsunuz seçim şeffaf mı? Evet şeffaf. Halkın desteği artmış mı? Artmış. Peki, gözlemciler gelmiş mi? Gelmiş, izlemiş, seçimleri gözlemlemiş. Fakat bu trend birçok Avrupa ülkesinde görüldü. Ve çok çabuk halk tarafından, medya tarafından satın alınabilecek argümanlar kullanıyorlar. Nedir o? Demokrasiye aykırı, insan haklarına aykırı, otoriterleşme var, ondan sonra demokrasiden uzaklaşıyor ve Türkiye’ye karşı bu çok sık kullanılmaya başlandı. Özellikle Gezi olaylarıyla beraber önceden hazırlanmış bir kampanya şeklinde Türkiye’nin üzerine gidilmeye başlandı. Peki, Türkiye’ye karşı şu anda bir algı operasyonu var mı? Evet var. Şimdi Almanya’da, İngiltere’de, Amerika’da ideolojik olarak da tamamen birbirinden farklı olan, hatta zıt olan gazetelerin aynı sözcüklerle, aynı manşetlerle, aynı cümlelerle, aynı başlıklarla Türkiye’ye yönelik haber yapması tesadüf olabilir mi? Kesinlikle tesadüf değil, bu bir kampanyanın ürünüdür. O yüzden son iki yılda Türkiye’ye karşı böyle bir kampanya yürütülüyor. Türkiye sözünü sakınmayan bir ülke. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı doğruysa doğru diyor, yanlışsa dünya sussa bile yanlış olduğunu söylüyor, eleştiriyor. Şimdi İsrail’in yaptıklarını herkes eleştiriyor, herkes bizim kadar eleştirmiyor, herkes sustuğu zaman da biz eleştiriyoruz, belli tonda. Biz söylediğimiz zaman hemen ne oluyor? İşte Erdoğan Yahudi düşmanı ya da antisemitik, hemen böyle etiketleştirmeye çalışıyorlar, yani damgalama yapıyorlar. Siz bunu bize düşman olduğunuz için söylüyorsunuz. Oysa biz Yahudi düşmanı değiliz, Musevi düşmanı değiliz. Bizim ülkemizde yaşayan Musevileri de biz çok seviyoruz, dünyadaki Musevilerle de hiçbir zaman sorunumuz yok, sorunu olanlara da her zaman kapımızı açmışız. Bizim derdimiz İsrail, İsrail’in yanlış politikaları daha doğrusu, İsrail’in zulmü, onun pervasızlığı, masum insanları öldürmesi. Şimdi bunu söyleyince ne oluyor? Hemen siz bunu İsrail’e ve Musevilere karşı olduğunuz için söylüyorsunuz, hemen kolaya kaçıyorlar.

SUNUCU- Bir ön yargı oluştuğunu düşünüyorsunuz siz Hükümetinize, AK Parti’ye karşı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ön yargının ötesinde böyle planlı bir kampanya var, çok planlı bir kampanya var ve bunu destekleyenler de var.

SUNUCU- Şöyle bir şey oldu mesela, yazdım da bunu: Ferguson olaylarında daha evvel Türkiye’de sokak olaylarında Hükümet sözcüleri ya da devlet yetkilileri, işte vali, başka isimler; dışarıdan gelenler karıştırıyor, ajitatörler var, provokatörler var falan dediklerinde bununla alay eden, bununla kafa bulan Guardian gibi Avrupa gazetesi, İngiliz Gazetesi, New York Times gibi Amerikan gazetesi Ferguson olaylarında aynı dili kullanmaya başladı. İşte Ferguson’a dışarıdan gelenler buna sebep oldu, ajitatörler var, provokatörler var falan diye aynı kelimeleri kullanmaya başladılar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ne söyledik biraz önce çifte standart, daha ağır tabirler var da kullanmak istemiyorum.

SUNUCU- Siz bunun ön yargı gibi basit bir nedenle değil planlı bir kampanya sonucu olduğunu düşünüyorsunuz. Bunu aşmak için yapabileceğiniz bir şey yok mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var.

SUNUCU- Bir kere Türkiye’nin gerçekten demokrasi eksiklikleri de var, yani bizim de kabul etmemiz gereken bir durum var. Türkiye’nin insan hakları standartlarında, demokrasisinde hala kat etmesi gereken mesafeler var. Bir yandan bunları yapıp, bir yandan da kendimizi doğru düzgün, daha iyi bir dille anlatamaz mıyız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biz eksikliklerimizi biliyoruz. O nedenle de yeni stratejiyle, mesela Avrupa Birliği sürecinde 2015-2019 arasında hangi reformları yapmamız gerekir bunları belirledik. Daha önceki süreçte de, ben AB Bakanı’yken de, Egemen Bey AB Bakanı’yken de tüm bu çalışmaları bu süreçte biz yapıyoruz ve eylem planı ortaya çıkarıyoruz ve bunu da uyguluyoruz. Ama bizim eksiğimizin olduğunu kabul ederken bugüne kadar 12 sene içinde, 14 sene içinde yaptıklarımızı da inkar etmeli miyiz ya da inkar edilmeli mi, görmemezlikten mi gelmeliyiz; şimdi buradaki soru bu. Bir bakıyorsunuz bu kampanya, sanki 14 sene içinde hiçbir şey yapılmamış, Türkiye tamamen geri gitmiş, hiç reform yapmamış, demokratikleşmemiş, 12 Eylül darbesinin izlerini ortadan kaldırmamış, sanki Türkiye’yi sivilleştirmemiş, sanki Türkiye’de hiç önemli yasalar çıkmamış. Zamanında ne deniyordu, bunlar sessiz devrim, Türkiye’yi takip etmekten başımız dönüyor, adeta hızına yetişemiyoruz, yani yaptığımız reformlardan dolayı diyorum. Yani bu kadar reformdan sonra şu söylenebilir: Tamam bunlar yapıldı, ama daha atmanız gereken adımlar var, yapmanız gereken şeyler var, reformlar var. Bunu söylerse tamam, ben de bunu söylüyorum, ben de Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak diyorum ki çok şey yaptık, ama daha yapmamız gereken şeyler var.

SUNUCU- Şimdi AK Parti’nin ve iktidarınızın geçmişteki o reformlarını, gerçekleştirdiği o demokratik reformları yere göğe koyamayanlar şimdi aleyhe döndü. Bunda bütün suç, bütün sorumluluk onların kötü niyetinde midir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece kötü niyetinde aramayız tabii ki, eksikliğimiz de olabilir. Ama şimdi Türkiye’yi, yani algı operasyonundan bahsediyoruz da, peki Türkiye’yi dışarıya şikayet edenlere ne demeli? Bir muhalefet var Türkiye’de, Ana Muhalefet her platformda, Sosyalist Enternasyonal’de, Avrupa Konseyinde, Avrupa Parlamentosunda, dünyanın her yerinde, mektuplar göndererek, bizzat Genel Başkan tek tek herkese mektup gönderiyor ve Türkiye’yi şikayet ediyor. Türkiye’de demokrasi bitmiş diyor. Türkiye’de işte diktatör var diyor, tırnak içinde söylüyorum, Türkiye’de bu var. Bir de paralel yapı var, içeride ve dışarıda zaten bunu yapıyor. Dolayısıyla bir de başka yöntemler var, onlara da girmek istemiyorum ama her yönüyle Türkiye’yi şikayet edenler de var.

SUNUCU- Bolca malzeme veriyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bakın işadamları geliyor, bize geliyorlar soruyorlar. Bırakın siyasetçi, bankaya geliyor değil mi ya da bir finans şirketine geliyor, sakın Türkiye’ye yatırım yapmayın Türkiye’ye şeriat geliyor diyorlar. Bana geliyor arkadaşlarım, gerçekten Türkiye’ye şeriat mı geliyor? Sen görebiliyor musunuz böyle bir şey? Yok, ben göremiyorum, ama bana böyle söyledi bankacı diyor. Bu çok güçlü bir firma mesela. Böyle Türkiye’ye karşı kendi içimizde Türkiye’nin aleyhine bir kampanya oluşturmak doğru mu? Haksızlık. Ama her şeyi buna bağlamamak lazım. Biz çok şey yaptık, sessiz devrimler yaptık. Ama Türkiye değişiyor, dünya değişiyor, halkımızın beklentileri değişiyor. Bir taraftan mevcut sorunları çözmemiz lazım, bir taraftan halkımızın beklentileri doğrultusunda ileri demokrasi için adım atmaya devam etmemiz lazım. Çünkü yaptıklarımızla yetindiğimiz zaman, o zaman heyecanımız da gider, o zaman yaptıklarımızın da çok fazla bir anlamı kalmaz. Yaptıklarımızı destekleyici adımları atmaya devam edeceğiz. Zaten bunun stratejisi de var, bunun politikası da var, ama her şeyden önemlisi siyasi kararlılığımız var. AK Parti iktidarının bu kararlılığı devam ediyor.

SUNUCU- Türkiye’yi yalnızlaştırmak için bir proje var, birileri bir proje uyguluyor fikrinde misiniz siz, bunu seslendirenler var çünkü. Böyle mi düşünüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye’nin yalnız kaldığını söyleyen çok, yani iddia edenler var içeride ve dışarıda. Fakat baktığınız zaman Türkiye yalnızlaşıyor mu? Evet bazen. Mısır’daki darbe konusunda Türkiye yalnız kalıyor. Yani Mısır’daki darbeye darbe diyor ve darbe yönetiminin yaptığı zulme zulüm diyor, katliama katliam diyor ve idam cezalarına bu idam cezası diyor. Fakat demokrasiyi, insan haklarını savunan, zamanında Türkiye’de idam cezası kalksın diye baskı yapanlara bakıyorsunuz sessiz kalıyor. Bunlara soruyoruz, Cumhurbaşkanımız bizzat soruyor, Başbakanımız soruyor, ben soruyorum; peki, siz demokrasiyi savunuyorsunuz, Mısır gibi bir ülkede darbe varken, idam cezaları varken niye sessiz kalıyorsunuz, niye diktatörü destekliyorsunuz? Diyorlar ki bunlarla temasta olursak belki antidemokratik uygulamalardan vazgeçer. Peki, bugüne kadar temasınızdan dolayı idam cezalarını önleyebildiniz mi? Hayır. Beş bin kişiyi bir günde öldürmesini durdurabildiniz mi? Hayır. İçerideki siyasi mahkumların çıkmasını sağlayabildiniz mi? Hayır. Demokrasi yolunda bir adım attırabildiniz mi? Hayır. Seçim yaptığı, güya seçim diyor, sizi gözlemlemeniz için davet etti mi? Hayır. Peki, bugüne kadarki temasınızın ne faydası oldu bu anlamda? Yok. Yani burada yalnız kalabilirsiniz.

Biz Suriye konusunda üç sene önce, dört sene önce söylediklerimize de çok fazla destek görmüyorduk. Ne olacağını, neler olabileceğini senaryosuyla beraber ortaya koyduğumuz zaman buna fazla destek bulamadık. Ama dört sene sonra Amerika’da, İngiltere’de keşke o gün Türkiye’yi dinleseydik, bizim yüzümüze de söylüyorlar, toplantılarda da söylüyorlar. O günkü tespitlerimizi dikkate alsalardı belki Suriye’deki bu tablo yaşanmayacaktı, belki değil yaşanmayacaktı.

SUNUCU- Şimdi dolayısıyla belli konularda, yani Mısır’da, dört yıl önce Suriye’de Türkiye yalnız kalsa da…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak’ta Maliki rejiminin neler yapabileceğini söylerken yalnız kaldık. Başta Amerika olmak üzere hayır böyle olmayacak dedi.

SUNUCU- O doğru, sonra aynı noktaya geldiler. Sünnilere karşı bir Şii milliyetçisi politika uygulandığını Türkiye söylüyordu ve bunun soruna yol açacağını, toplumsal patlamaya yol açacağını söylüyordu. O patlama gerçekleştikten sonra açık açık kabul etmeye başladılar hatalarını.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bugün DEAŞ’i destekleyen unsurlardan bir tanesi ne? O zamanki dışlanan insanlardan tabanda destek buldu terör.

SUNUCU- Devrimci Sünni aşiretler diye bir olgu var Irak’ta, şimdi bunu böyle söyleyince hani oradaki sosyal realiteyi bilmeyenler yanlış anlayabilirler ama böyle bir olgu var orada. Maliki’nin politikalarına Türkiye eleştiri getirdi, bu doğru.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru. Ama şimdi yeni yönetime destek veriyoruz ve en çok desteği biz veriyoruz. Yeni sayfa açtık. Başbakanımız gitti, Caferi’yi Ankara’da ağırladım, yeni sayfa açacağız dedik, şimdi destek veriyoruz. Orduyu, güvenlik güçlerini yeniledikleri zaman onlara destek vereceğiz. Peşmerge’ye verdiğimiz desteğin daha fazlasını vereceğiz. Hem İçişleri Bakanı, hem de Milli Savunma Bakanı bizi davet etti yardım edin diye.

SUNUCU- Bizim de şöyle bir denge de gözetmemiz gerekmiyor mu? Mısır’da izlediğimiz siyaseti, yalnız kaldığımız halde izlediğimiz siyaseti, hatta İsrail’de yalnız kaldığımız halde gösterdiğimiz tepkiyi bir tek şeyle izah ediyoruz; ahlaki sorumluluk. Yani ahlaki sorumluluğumuzun bize bunu emrettiğini söylüyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İlkesel tutum, ahlaki sorumluluk. Mazlumların vicdani olma hasletimiz.

SUNUCU- Güzel, şöyle de bir denge de gözetmemiz gerekmiyor mu bu ahlaki tutumları alırken, bu ilkesel tutumları ve tavırları ortaya koyarken. Aynı zamanda ülkenin milli menfaatlerini de gözetmemiz ve ikisini bir dengede tutmamız gerekmiyor mu? Yani pire için yorgan yakmak tabiri tam oturmaz buraya, çünkü ciddi insani trajediler var orta yerde. Fakat bunu daha başka türlü yönetemez miyiz, öyle söyleyeyim?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz hiçbir zaman İsrail halkını da hedef almadık, Mısır halkını da hedef almadık. Mısır halkı bizim kardeşimizdir ve her zaman kardeşimiz olacaktır. Biz burada Mısır halkına yapılan zulme karşı çıktık. Bunun karşılığında da İsrail’e karşı veya İsrail’e karşı tutumumuz son derece net, ona sonra geleceğim, Mısır’a karşı işte şöyle yaptırım uygulayalım, Mısır ekonomisini sarsalım veya şöyle kötü davranalım gibi bir yaklaşım içinde olmadık biz.

SUNUCU- Mısır halkını cezalandırıcı bir…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tutum içine de hiçbir zaman girmedik. Tam tersi şu andaki Sisi yönetimi aldığı tedbirlerle, mesela Türkiye’yle ticareti kısıtlamaya çalışıyor, aslında onun yaptığı bizim Türk ekonomimize bir zarar getirmez, çünkü bizim güçlü bir ekonomimiz var çünkü.

SUNUCU- Ama orada iş yapan iş adamlarımız vardı, onlar olumsuz etkilendiler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama en çok, bizim iş adamlarımız orada yatırım yaptığı zaman kaç insan çalıştırıyor? Hepsi 500’er insan çalıştırıyor.

SUNUCU- En çok Mısır halkı zarar görecek diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır ekonomisi şu anda bu rejimi destekleyen ülkelerin verdiği paralarla kendisini idame ettiriyor. Şu andaki ekonomik yapısı maalesef son derece kötü, çok kötü hem de.

SUNUCU- Maliki’nin Şii despotizmi yüzünden Irak’a tavır aldık mesela, çok büyük iş yapan Türk iş adamları ve firmaları vardı Irak’ta. Bugün Türkiye’nin haklılığı ortaya çıkmış olsa bile, o günkü politikasından dolayı hepsi olumsuz etkilendiler, işleri yürümedi, kapılar kapandı onlara.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, maalesef öyle.

SUNUCU- Bu bedelleri ödetmeden biz bu ahlaki tutumları alamaz mıydık?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Maliki’nin yaptığı şeye biz yanlış dedik. Biz yanlış dedikçe, bu politikalar yanlış, Irak halkını böler dedikçe ne oldu Maliki’nin cevabı? Türkiye bunu söyledi, o zaman Türk iş adamlarını cezalandıralım. Türk iş adamları Irak’ta iş yapmazsa gidiyor Körfez’de yapıyor, gidiyor Afrika’da yapıyor, Afrika ülkelerinin hepsinde bizim iş adamlarımız var. Gidiyor Rusya’da yapıyor, Orta Asya’da yapıyor, artık Latin Amerika’ya gitti, dünyanın her yerinde bizim iş adamlarımız var. Bugün itibariyle ürünlerimizin girmediği bir ülke bile kalmadı, en küçük ada ülkelerine kadar bizim ürünlerimiz gitmiş iş adamlarımızın sayesinde. Ama Irak’ta Türk iş adamları cezalandırırken kim cezalandırıldı? Irak halkı. Sonra ne oldu? İşsiz insanlar, dışlanmış insanlar marjinalleşmeye başladı, radikalleşmeye başladı, yönetime güveni azaldı. Bunun içinde sadece Sünniler yoktu ki, en sonunda Şiiler de isyan etti ve bu Maliki bizi kaosa götürüyor, götürmeye başladı dedi ve herkes isyan edince değişti.

Neticede şimdi burada ilkesel tutumunuzdan vazgeçtiğiniz zaman, yarın bizim orada iş adamlarımıza zarar gelecek diye sustuk-söylemedik, fakat Irak kaosa gittiği zaman, Irak’ta iş savaş başladığı zaman, Irak’ı terör örgütleri bugün Irak’ın topraklarının yüzde 35’ten fazlasını kim kontrol ediyor, DEAŞ kontrol ediyor. Yarın terör örgütünün eline geçtiği zaman bizim orada iş adamlarımız iş yapabilir mi, biz ticaret yapabilir miyiz, ihracat yapabilir miyiz?

SUNUCU- Yine ekonomik olarak etkilenecek diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yine etkilenecek sonuçta, ama her şeyden önce istikrar, her şeyden önce huzur, barış. Bölgede bir yangın var, bu yangını söndürmek için tedbir almazsanız, öneriler getirmezseniz, düşüncelerinizi söylemezseniz, susarsanız, görmezden gelirseniz bu ateş size de sıçrar.

SUNUCU- Bir zamanlar AK Parti’nin ilk dönemlerinde en büyük dış politika argümanlarından, Türkiye’nin elindeki değerlerinden bir tanesi; aynı anda hem doğuyla hem batıyla, hem İsrail’le hem İran’la, hem Amerika’yla hem İran’la konuşabilen ülke olmaktı. Şimdi deniyor ki; konuşabilecek kimse kalmadı etrafımızda. Öyle midir durum? O hani yalnızlaşma denen şey de bu zaten. Türkiye’nin konuşacağı kimse var mı şu anda? Bütün taraflarla çatışmalı, tartışmalı, ihtilaflı mı, bütün taraflarla görüşebiliyor mu hala Türkiye?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kastettikleri İsrail ise sebebi belli, şartlarımız da belli. Bugüne kadar…

SUNUCU- Mavi Marmara hadisesini söylüyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Bugüne kadar İsrail şartlarımızdan sadece bir tanesini yerine getirdi, özür diledi resmi bir şekilde biz de kabul ettik. Tazminat konusu ve de Gazze ve Filistin üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırma taahhüdü var, yani bizim şartlarımızdan bir tanesi bu. Bu konuda da kendileriyle birlikte çalışabileceğimizi de söyledik. Bu konuda alttan arkadaşlarımız çalıştılar, yani üst düzey bürokratlarımız, diplomatlarımız bir çalışma yaptılar. Ama İsrail hala bunu onaylamaya yanaşmadı. Tam tersi ne zaman bir çözüme yaklaşsak, ne zaman müzakerelerin başlaması gündeme gelirse İsrail başlıyor masum insanları bombalamaya, Gazze’yi bombalıyor, kadınları çocukları öldürüyor. Müslümanların en kutsal mekanlarını pervasızca çiğniyor ve en son işte Bakanı da yine bu illegal yerleşimden sorumlu ve duvardan sorumlu Bakanı da öldürdüler, Filistinli Bakanı da öldürdüler. Şimdi biz bu konuda tutumumuzu değiştirirsek, ilkemizi değiştirirsek, bizim kendimize saygımız olmaz her şeyden önce. Kastettikleri buysa evet.

Onun dışında bugün İran’la görüşüyor muyuz? Görüşüyoruz. 17’sinde İran’a gidiyorum. Ve Cumhurbaşkanımızın Başbakan olarak ziyareti oldu, Başbakanımız Dışişleri Bakanı olarak defalarca gitti. Aynı şekilde Ruhani Türkiye’ye geldi, her düzeyde görüşüyoruz. Suriye konusunda aynı fikirde değiliz, ama görüşüyoruz. Rusya’yla görüşüyor muyuz? Görüşüyoruz. Rusya Devlet Başkanı Ankara’daydı. Ukrayna konusunda ve Kırım konusunda ve de Suriye konusunda Rusya’yla aynı düşünmüyoruz. Ama Rusya’yla birçok projemiz var, Rusya bizim ikinci en büyük ticaret ortağımız Almanya’dan sonra, 35 milyar doların üzerinde şu anda ticaret hacmimiz, bu daha da artacak. Yeni teklifler var, yeni projeler var. Peki Amerika Birleşik Devletleri’yle görüşüyor muyuz? Evet. Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli Obama’yla telefonda görüşüyor. Sayın Başbakanımız Brisbane’de Obama’yla görüştü. Ben Sekreteri Kerry ile Dışişleri Bakanı Kerry ile onlar öyle söylüyor biliyorsunuz, bakan demiyor, İngiltere de öyle söylüyor, sürekli görüşüyoruz telefonla, yüz-yüze.
SUNUCU- Görüşme sıklığınız nedir Kerry’le?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aşağı yukarı işte ayda birkaç defa telefonla görüşüyoruz. Ama NATO’da beraberdik, AGİT toplantısında beraberdik, birçok toplantılarda da beraber oluyoruz, ikili görüşmelerimiz oluyor, işte DEAŞ’a yönelik toplantılar oldu, herhalde bakan olduğum günden bu yana yüz yüze en az 12-13 defa görüştük, telefonla daha fazla görüştük, sürekli görüşüyoruz kendisiyle.

SUNUCU- Konuşabildiğimiz kimse kalmadı, yalnızlaştık durumu yok diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle yanlış. Şimdi Suriye’deki zalim Esad rejimiyle görüşmüyoruz. Şartlarımız yerine gelinceye kadar İsrail’le şu anda görüşmüyoruz ve de darbeci Sisi’yle görüşmüyoruz. Bunun dışında görüşmediğimiz bir ülke de yok.

SUNUCU- Ama görüştüğümüz ülkelerden bir bölümüyle eskiden çok iyiydi aramız, şimdi o kadar iyi değil ya da kötüleşti.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olabilir, güncel dış politikada dengeler değişebilir, gündem değişebilir. Mesela Mısır’daki darbe yüzünden…

SUNUCU- Suudilerle aramız nasıl, halihazırda iyi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suudilerle aramız iyi. 6 Kasım’da ziyarete gittim. Tabii Suudilerle Mısır konusunda ayrı düşünüyoruz. Onlar Mısır’daki darbe konusunda bizden farklı düşünüyor. Biz bir ülkeyle farklı düşünüyoruz diye ya da bir konuda farklı düşünüyoruz diye tüm ilişkilerimizi askıya almayız, almayı da arzu etmeyiz, onların da aynı saygıyı göstermesi lazım, yani tüm ülkeler için söylüyorum bunu.

Bakınız yalnızlaşıyor diyorlar Türkiye, şimdi 100 gün içinde kaç tane zirveye katıldık?

SUNUCU- Kaç tane?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Üç tane zirve, hem de çok önemli. Bir tanesi NATO. NATO Zirvesinde Cumhurbaşkanımız vakti yetmedi, birçok devlet başkanıyla Obama başta olmak üzere görüştü, Merkel’le görüştü, Cameron’la görüştü, ondan sonra birçok devlet başkanıyla ve başbakanıyla. Sonra Brisbane’de G-20 Zirvesine katıldık ve Başbakanımız orada tüm devlet başkanları ve başbakanlarla toplantı marjında ya da ikili düzeyde görüşmeler yaptı. Arkasından nereye gittik? Afrika’ya, Ekvator Gine’sine gittik 2. Türkiye-Afrika Birliği Zirvesine katıldık Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber. Şimdi G-20 Zirvesinin Dönem Başkanlığını, G-20’nin Dönem Başkanlığını üstlenen bir Türkiye var ve önümüzdeki 1 yıl için G-20’ye başkanlık yapacak bir ülke. Bakıyorsunuz şimdi ülkeye gelen ziyaretçiler sayısına bakıyorsunuz, başta Putin olmak üzere şu son 10 gün içinde…

SUNUCU- Papa geldi, İngiltere Başbakanı geldi…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Papa geldi, İngiltere Başbakanı geldi, Litvanya Cumhurbaşkanı geldi, İtalya Başbakanı geldi, aynı şekilde bizim ziyaretlerimiz oldu. Benim bugüne kadar 41 tane ziyaretim olmuş.

SUNUCU- 100 gün içinde.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Temasım olmuş, bunların büyük bir bölümü dışarıda ziyaret ve Türkiye’ye gelen dışişleri bakanlarının sayısını hatırlamıyorum bile. Bu hafta içinde 4-5 tane dışişleri bakanını ağırladım.

SUNUCU- Sizin anlattığınız tabloya bakınca insan hani bu mu yalnızlık ya da böyle yalnızlığa can kurban diyesi geliyor insanın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Başka örnekler de vermek istiyorum.

SUNUCU- Verin ama, ben izin verin araya gireyim. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine ikinci kez aday oldu Türkiye ve iyi de gidiyordu. Hatta New York ziyaretinde, Birleşmiş Milletler seyahatinde ben de vardım Cumhurbaşkanının, oradaki havayı da yazmıştım, 130 oyu bulduk, yani 140’ların üstüne falan çıkacağız gibi bir hava vardı, neredeyse ikinci kez garanti gibiydi, ama ikinci turda 60 küsurda kaldık.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 140 ülke Türkiye’yi destekleyeceğine dair taahhütte bulundu ve birçoğu da yazılı taahhüt bunların. Şimdi…

SUNUCU- Ne oldu peki, niye alamadık oylarını, niye 60’ta kaldık ikinci turda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine biz iki ülkeden 4-5 yıl sonra aday olduk, yani rakibimiz olan iki ülke; Yeni Zelanda ve İspanya. Bu doğru muydu, yanlış mıydı, bunun tartışmasına girmek istemiyorum, neticede aday olduk. Fakat bazı ülkelerin, burada özeleştiri yapalım; bazı ülkeler bu kadar 2009-2010’dan sonra bu kadar kısa süre içinde aday olan bir ülkeye ilkesel olarak tepki de gösterdiler. Ben bunu New York’ta gördüm. Bizi çok seven, ama bu kadar kısa süre içinde olmamanız gerekirdi diyen ülkeler de var, ama bu azınlıkta, bu sonucu etkileyecek bir tepki değil.

Diğer taraftan, bizim o ülkelerden 5 yıl sonra adaylığımızı açıklamamızın şöyle bir negatif etkisi oldu: Birçok ülke o 5 yıl içinde İspanya’ya ve Yeni Zelanda’ya yazılı taahhütte bulundu. Ülkelerin ismini söylemek istemiyorum, ama birkaç tane ülke bize yönelik bu anlaşmayı değiştirmek de istedi. Ama biz dedik ki; bakınız ülkelerin itibarı bir oyla önemlidir, kesinlikle böyle bir şey yapmayalım.

Bir de, oylama sırasında iki tane gündemde konu vardı.

SUNUCU- Araya gitmem gerekiyor Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir tanesi Kobani’den dolayı aleyhimize bir gündem oluşturdu Türkiye niye girmiyor diye. İkincisi ise; yine Mısır’dan dolayı bazı ülkelerin aleyhimize ciddi bir kampanya yürütmesi. Mısır’daki darbeye karşı çıkmamızdan dolayı çok ciddi bir şekilde aleyhimize lobi yürüttüler.

SUNUCU- Buna devam edelim bu bahse. Yalnızlaşıyor muyuz, yalnızlaştırılıyor muyuz, başka örneklerim var dediniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun devamını reklamlardan sonra açıklayacağım, yani buradaki rakamlarla nasıl oynandı onu söyleyeceğim.

SUNUCU- Peki, kısa bir ara, sonra tekrar birlikteyiz.

SUNUCU- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla kaldığımız yerden konuşmaya devam ediyoruz.

Sayın Bakan, bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine ikinci kez aday olup kaybettiğimizde 130-140 oy beklerken ki onun altında bir oyla zaten seçim zor. 60 küsurlarda kalınca işte Türkiye’nin yalnızlaştığına delil diye bu sunuldu sizde öyle olmadığını söylüyordunuz ama tam anlaşılmadı daha doğrusu henüz tam ikna ettiğinizi söyleyemeyeceğim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi aleyhimize olan dengeleri anlattım zaten. Fakat, burada ilk turda 109 oy aldık biz ve Yeni Zelanda ilk turda seçildi, ondan sonra İspanya’yla beraber ikinci tura gittik. Burada herşey o zaman tüm dengeler değişiyor, farklı dengeler burada devreye giriyor.

SUNUCU- Oy verme motivasyonu mu değişiyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii. Nasıl değişiyor? İlk turda üç ülke var üç tanesinden iki tanesine oy verebiliyorsunuz. Ama iki ülkeyle ikinci tura kaldığınız zaman bir tanesine vermek durumundasınız, ya o ya o. O zaman oylar ister istemez değişiyor. Burada tabii Avrupa Birliği devreye giriyor, yani Avrupa Birliği ülkesi olma devreye giriyor İspanya’nın başarısını küçümsediğim için demiyorum, ama gerçeği söylüyoruz. Bir de Latin dayanışması giriyor, derken…

SUNUCU- Türkiye’nin aleyhine olan dinamikler var söylemiştiniz. Sırf tavrından dolayı bazı Ortadoğu, Arap ülkeleri…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dinamikleri zaten söyledik ve oylar bölünüyor yani burada esas kriter ilk turda aldığımız 109 oy. Ama daha önceki seçildiğimiz zaman aldığımız oydan da düşük tabii onu da kabul etmek lazım. Ama daha sonra oylar işte turlar arttıkça oylar düşüyor. Bir an evvel bitsin diye insanlar tabii ikinci turda daha fazla oy alan ülkeye de yükleniyor.

SUNUCU- Biz Türkiye ilk Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine seçildiğinde kaç oy almıştı hatırlıyor musunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 150 civarında oy aldı.

SUNUCU- 150-60 burada yani bunu başka dinamiklere bağlıyorsunuz yalnızlaşma alameti, belirtisi değil bu diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi yalnızlaşma dediğiniz tek başınıza kalırsınız ya da tamamen her şeyden dışlanırsınız o zaman anlarım, ama oylama olduğu zaman insanlar Yeni Zelanda’ya veya başka bir ülkeye de oy verebilir bu bir oylama neticede. Ama tüm Birleşmiş Milletler’den dışlandıysanız yalnız kalmışsınız demektir. Ama Birleşmiş Milletlere baktığımız zaman en önemli inisiyatiflere Türkiye eşbaşkanlık yapıyor. Mesela, bugün dünyadaki en büyük sorun ne? Dünyada artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, aşırıcılık… Bunun önlenmesinin en etkin yolu ne? Medeniyetler İttifakı. Kim eş başkanlık yapıyor? İspanya’yla beraber Türkiye. Bugün dünyanın her yerinde çatışma var, problem var, savaş var, dondurulmuş itilaflar var. Peki, bunun çözümü nedir? Arabuluculuk. Barış için Arabuluculuk mekanizmasına, inisiyatifine kim eşbaşkanlık yapıyor? Finlandiya ve Türkiye. Peki, en büyük sorunlardan bir tanesi ne? Terör. Terörle mücadele platformuna, inisiyatifine kim eşbaşkanlık yapıyor? Türkiye’yle Amerika Birleşik Devletleri. Bakınız önümüzdeki yıl sadece G-20’ye dönem başkanlığı yapmıyoruz, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da Başkanlığını üstleniyoruz. Aynı şekilde ilk defa Birleşmiş Milletlerin düzenleyeceği insani zirveye ev sahipliği yapıyoruz ve daha önce en az gelişmiş ülkeler zirvesinin devamı olan toplantıyı Türkiye’de yapıyoruz. Enerji konusunda ithal eden ülkeyiz ya da transit ülkeyiz 2016 yılında Dünya Enerji Zirvesini Türkiye üstleniyor, yani ben size birçok daha üstlendiğimizi inisiyatif ya da düzenleyeceğimiz zirveleri sayabilirim. Göç ve Kalkınma Küresel Forumu’nun Temmuz’dan bu yana 1,5 yıllığına Başkanı Türkiye. Afrika’ya açılan bir ülke, dünyanın her yerinde var olan. Çok şükür yalnız değiliz bazı konularda Mısır gibi konularda bazen ilkesel tutumumuzdan dolayı böyle bir izlenim görünüyor, ama böyle yalnızlığı da ben şahsen tercih ederim, ilkeli yalnızlığı tercih ederim.

SUNUCU- Bu konudan da çıkacağım son olarak ben soruyu en başta konuya girerken Türkiye’ye yönelik bir yalnızlaştırma projesi mi var diye sormuştum. Dolayısıyla, hani yalnızlaşmak başka bir şey, yalnız kalmak başka bir şey bir de yalnızlaştırılmaya çalışılıyor olması Türkiye’nin başka bir şey. Böyle bir şey olduğunu söyleyenler var sizde bu fikirde misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben bunu zaten başlangıçta söyledim yani Türkiye’ye karşı yürütülen algı operasyonunu amacı bu zaten, izole etmek. Ama bir de Türkiye içinde ve dışarıda Türkiye yalnız kaldı iddiasında bulunanlar var ikisine birden cevap vermiş oldum.

SUNUCU- Türkiye’nin bu izolasyon ya da yalnızlaştırılma eğer varsa böyle bir çaba ve proje, kampanya buna maruz kalmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi galiba Suriye’de izlediği politika doğru mudur?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriye’de izlediğimiz politikada daha doğrusu Suriye politikamızla ilgili başlangıçta söylediklerimizi kabul etmeyenler şu anda Suriye sorununu nasıl çözebiliriz diye Türkiye’yle birlikte çalışıyorlar, çalışmak istiyorlar. Buna Körfez ülkeleri de dahil, buna müttefik ülkelerde dahil, koalisyonunun içindeki ülkelerde dahil.

SUNUCU- Tamam, yani bizim pozisyonumuza yaklaştılar, Türkiye’nin haklılığını şimdi yavaş yavaş teslim etmeye başladılar diyorsunuz, bunu hani ikili görüşmelerde, uluslararası toplantılarda da açıktan da söylediklerini söylediniz bu yayında. Fakat, Türkiye’nin talepleri var mesela diyoruz ki biz, Amerika hani koalisyona aktif biçimde katılın, şu rolleri üstlenin diye Türkiye’den bir talep ve beklenti içinde. Buna mukabil Hükümetinizde siz, Başbakan, Cumhurbaşkanı da diyor ki, biz de Suriye’de ve uçuşa yasak bölge istiyoruz. Bu ikisi olmadan IŞİD’e karşı başarı elde edilemez. Esad da bu sorunun parçası. Esad kaldığı sürece de IŞİD’le mücadele başarıya ulaşmaz, şimdi Türkiye’nin resmi pozisyonu da bu. Ne kadar bu konudaki ihtilaf giderilebildi, buna ne kadar yakın Türkiye, Amerika ile bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilebildi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu söyledikleriniz konusunda tüm müttefiklerimizle hemfikiriz, yani Esad’ın gitmesi lazım, ama nasıl gitmesi lazım deyince bu sefer tutumlar farklı oluyor, görüşler farklı oluyor…

SUNUCU- Yöntem konusunda ayrılık var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, yöntem konusunda. Şimdi terör örgütleriyle ve DEAŞ’la mücadele etmeliyiz ve yok etmeliyiz tamam mı? Tamam. Peki, nasıl yapacağız? Bu sefer görüş farklılıkları ortaya çıkıyor, yani hava saldırıları yapabiliriz diyen de var, hava saldırılarıyla olmaz sadece kara operasyonu da, karadan da operasyon yapılması gerekli diyen ülkeler de var, en son NATO toplantısında Suudi Arabistan başta olmak üzere birkaç ülke bunu gündeme getirdi, ama en güçlü bir şekilde Suudi Arabistan söyledi.

SUNUCU- Havayla olmaz bu iş.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Tüm bu konularda üç sene önce, dört sene önce nasıl tespitlerimiz objektif, dengeli ve arazideki gerçeği yansıtıyorsa bugün Suriye’ye istikrarın gelmesi, huzurun gelmesi ve terörden kurtulması için ortaya koyduğumuz tespit ve öneriler gerçekçidir. Yani Esad gitmesi lazım çünkü, bataklığın sebebi o. Bugün DEAŞ’ı yok ettiniz, yarın başka bir terör örgütü çıkar, başka terör örgütleri de var. Son dört yılda birçok terör örgütü ortaya çıktı, bazıları bazen birbirleriyle savaşıyorlar, bazen rejime karşı savaşıyorlar, bazen de rejimle birlikte hareket ediyorlar, yani burada bir karmaşa var.

SUNUCU- Bir vakum var orada, bir boşluk var…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bir vakum var. Esad rejimi gitmediği sürece, burada bu bataklık kurutulmadığı sürece terör örgütlerinden burayı temizleyemeyiz.

SUNUCU- Yöntem konusunda peki ihtilaf nasıl giderilecek?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yöntem konusunda da şimdi hava saldırılarının IŞİD’İ ya da DEAŞ’ı durduramayacağı ortaya çıktı mı? Evet, çıktı. Bırakın yok etmeyi durduramadı, yavaşlatamadı bile.

SUNUCU- O zaman niye dediğinize gelmiyor Amerika? Tamam hadi güvenli bölge kuralım…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi şunu yapalım, bunu yapalım kara operasyonuna biz girmeyiz kamuoyu hassasiyetimiz var, İngiltere böyle söylüyor. Bizimde kamuoyu hassasiyetimiz var, ama yanı başımızda da bir tehdit var. O zaman ne oluyor? Biz havadan DEAŞ’a karşı operasyon yapalım, karadan da ılımlı muhalefet, Özgür Suriye Ordusu mücadele etsin.

SUNUCU- Eğit, donat yapalım dedi Türkiye’nin önerisi o.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun eğitilmesi, donatılması, eğitilip donatıldıktan sonra mücadeleyi yaparken bir taraftan Esad rejimiyle savaşıyorlar, bir taraftan DEAŞ’la savaşıyorlar. Peki, birisiyle mücadele ederken diğerinin hava saldırısını önlemek lazım değil mi? Şimdi iki tarafla aynı anda mücadele eden bir gücün başarılı olma ihtimali zayıf. O zaman başarılı olamayacaksa niye bu eğit, donata giriyoruz amaç ne?

SUNUCU- Şu an eğit, donat programı var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Eğit, donat konusunda henüz başlanmadı. Tüm bu konularda yani uçuşa yasak bölge, onun İngilizce başka tanımları da oluyor, ortaya çıkıyor daha doğrusu teklifler geliyor.

SUNUCU- No fly zone dışında…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önemli olan nasıl işleyeceğidir ve bunu nasıl garanti altına alacağımızdır. Neticede tüm bunları kapsayan bir çerçeve için görüşmelerimiz devam ediyor, yakınlaşmalar var. En kısa zamanda inşallah sonuçlandırırız ve bu çalışmalar hızlandırılır eğit, donat ve diğer konulardaki çalışmalarımızı hızlandırırız ve yanı başımızda ki bu tehditlerin ortadan kalkması için bazı adımlar atılır. Şu andaki problem kapsamlı bir strateji konusunda maalesef biz uzlaşı yok, bunu sadece Türkiye’yle, Amerika arasındaki bir mesele olarak değerlendirmemek gerekiyor. Koalisyonun içinde aktif olarak görev yapan şu anda 60’dan fazla ülke var herkesi ilgilendiren. Ama bu stratejinin olmadığını NATO marjında bir toplantı yapıldı, koalisyon toplantısı ve orada da çok açık, net bir şekilde tüm meslektaşlarıma yaptığım konuşmada da söyledim. Yani bu konuda yakınlaşmalar var ama henüz böyle herkesin uzlaştığı bir strateji yok. Ama Esad’ı destekleyenlerin net stratejileri ve duruşu var. Zaten Esad’ın bugüne kadar ayakta kalmasını da sebebi budur.

SUNUCU- Rusya ve İran başta olmak üzere onlar net öbür tarafta kafa karışıklığı devam ediyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.

SUNUCU- Kobani’ye biliyorsunuz Peşmerge takviyesine Türkiye kapı açtı, yol verdi ve geçtiler oraya. Bu orada da bir değişim oldu oraya giden 150 kadar Peşmerge işte değişti yenileri geldi, yorulanlar geri gitti. Buna muhalefetin sert tepkisi oldu, yani yabancı asker geçişi başlığı altında buna tepki gösterdiler. Ayrıca Peşmerge’nin sadece yabancı asker niye toprağımızdan geçiyor değil, birde niye Peşmerge yani Peşmerge’ye özel, Peşmerge’ye özel, Peşmerge’ye mahsus bir alerjide ortaya çıktı ne diyorsunuz muhalefetin o eleştirilerine?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi muhalefet geçmelidir ya da geçmemelidir derse farklı görüş deriz, ama bu hukuka uygun değil derse o zaman onlara katılmayız. Meclis’ten geçen tezkereyi okusunlar. Bu sefer Peşmerge’ye karşı bir tepkileri varsa onu da söylesinler sebebini söylesinler. Yani Peşmerge anayasal bir güçtür, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bir gücüdür, yani güvenlik gücüdür, ama Irak Anayasasına göre kurulmuştur. Nasıl Irak Anayasasına göre biz Kuzey’den petrol anlaşması yaparak petrol aldıysak buradaki güvenlik gücü de anayasaya göre kurulmuş bir yapıdır. Şimdi yeni yönetimle beraber aslında…

SUNUCU- İllegal bir unsur değil yani.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İllegal değil. Biz zaten onlara DEAŞ’a karşı mücadelede de destek verdik, eğit, donat konusunda da destek veriyoruz.

SUNUCU- Yanı Kuzey Irak’tan Peşmerge’ye oradaki IŞİD’e karşı mücadelesi…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak ordusu şimdi yeni yapılanmada valiliklere bağlı da güvenlik güçleri olacak, biz Irak ordusunu da yeni yapılandırılan Irak ordusuna da biraz önce aynı desteği vereceğimizi söyledik zaten. O nedenle Peşmerge Irak’ta anayasaya göre kurulmuş legal bir güvenlik gücüdür ve bu bakımdan da hukuka aykırı bir geçiş değildir.

SUNUCU- Türkiye, Suriye başta olmak üzere siz yakınlaşıyoruz dediniz ama şimdi Rusya’yla da yakınlaşınca işte Putin geliyor vesaire ve Ukrayna’daki ihtilafta Suriye’de ters düşüyor olmamıza rağmen dış politikada, Rusya’yla çok bariz bir yakınlığımız var ve karşılıklı çok sitayişkâr, çok övgü dolu mesajlarda gidiyor, geliyor. Dolayısıyla, Rusya’yla yakınlaşması Türkiye’nin Amerika’yla uzaklaşıyor muyuz sorularına yol açıyor, var mı böyle bir durum, arayı açıyor muyuz Amerika’yla?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bakınız hiçbir zaman Amerika’yla olan ilişkimizi ya da Rusya’yla olan ilişkimizi birbirine alternatif görmedik ve görmüyoruz da. Yani son zamanlarda işte Rusya’ya karşı yaklaşımımızda bilmiyorum hangi iltifatlardan bahsediyorsunuz.

SUNUCU- Putin mesela, Cumhurbaşkanı Erdoğan için çok işte yakın arkadaşımdır, çok yakın dostumdur, iyi görüşüyoruz vesaire gibi çok ziyaret öncesi övücü sözler söyledi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok eskiden beri yakın dostu, başından beri Putin’le, Sayın Cumhurbaşkanımız yakın dostlar bu zaten gizli bir şey değil, Obama’yla da yakın dost. Yani bunları birbirine rakip olarak görmemek ya da alternatif olarak görmemek lazım. Tam tersi bizim çok yönlü politikamızda bu ilişkilerimiz, Amerika’yla olan ilişkilerimiz, Rusya’yla olan ilişkilerimiz birbirine tamamlayıcıdır. Avrupa Birliği süreci bizim en büyük dış politika projemizdir. Avrupa Birliğinin dışında diğer uluslararası örgütlerle olan temaslarımız ya da dünyanın başka kısmıyla olan ilişkilerimiz Avrupa Birliğine alternatif değildir, tam tersine tamamlayıcıdır. O nedenle çok yönlü proaktif dış politika izleyen bir Türkiye bazı konularda farklı düşünebilir, Amerika’yla da farklı düşündüğümüz konular var, ama bizim müttefikimiz model ortağımız. Rusya’yla da dediğimiz gibi Suriye ve bazı konularda Kırım konusunda tamamen farklı düşünür ve çok açık, net bir şekilde bu konudaki düşüncelerimizi ve yanlışlarını Putin geldiği zaman söyledik, Putin’e söyledik.

SUNUCU- İlginç şeyler oldu basın toplantısında zaten bu konuda görüş ayrılığı çok açık biçimde seslendirildi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.

SUNUCU- Orada dururken işte darbeciler seçimle geldi Suriye halkının Esad’a desteği devam ediyor şeklinde şeyler söyleyince Putin, Cumhurbaşkanı da basın toplantısında diktatörler çok oyla gelir gibi bir karşılık verdi. Gözler önünde bir görüş ayrılığı var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok net bir şekilde bir doğru, bir yanlış gösteriyoruz tabii olabilir ama burada görüş ayrılığımız var diye 35 milyar dolarlık ticaretimizi de yok etmemiz gerekmez.

SUNUCU- Artık süremizin sonlarına geliyoruz, iç politikaya geçeceğim çok kısa yanıtlarsanız son dış politika sorum. Dünyanın birçok bölgesinde Afrika’da, Latin Amerika’da Büyükelçiliklerimizi artırıyoruz, yeni Büyükelçilikler açıyor, işte 260-280 yabancı misyonumuz var, dış misyonumuz var dediniz. Ama işte iki yerde de en azından benim bildiğim iki yerde de kapandı Mısır ve İsrail. Tamamen kilit mi vurduk ne düzeyde orayla diplomatik münasebetlerimiz şu an hem Mısır, hem İsrail? Yani bir normalleşme bir gün normalleşeceğiz diye bir şey bıraktık mı geride?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Karşılıklı Büyükelçilerimizi çektik biliyorsunuz Mısır Büyükelçisini geri çekti, biz de Büyükelçimizi geri çektik, İsrail’de de aynı şekilde. İsrail’le ilişkilerimizin düzelmesinin şartlarını biraz önce söyledim. Tazminat konusunda anlaşırsak ve Gazze ve Filistin üzerindeki kısıtlamaları, blokajları kaldırırlarsa normalleşme olur.

SUNUCU- Mısır’la normalleşme ne zaman olur?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır’da da darbe yönetimi Sisi’yle bizim şu anda ilişkilerimizin normalleşmesi öngörülmüyor. Ama ticari ilişkiler olabilir, alt düzey temaslar olabilir ya da bu rejim gerçekten ülkeye demokrasiyi götürürse ve gerçekten bu idam cezasına çarptırılan insanlar serbest bırakılırsa ya da bu kadar siyasi mahkum serbest bırakılırsa, zulüm ortadan kalkarsa bizde bazı adımlar atabiliriz, ama gerçek demokrasiye geçerlerse. Öyle sözde işte aynı Suriye’de olduğu gibi bir sözde bir seçimle olmazlar dolayısıyla biz hiç kimseyle ilişkilerimizi kötü düzeye getirmek istemeyiz ve bu seviyede de tutmak istemeyiz, her zaman daha iyiye götürmek isteriz. O nedenle ülkelerle olan ilişkilerimiz hep böyle yüksek düzeyli stratejik işbirliği ya da ya da yüksek düzeyli işbirliği düzeyine çıkarıyoruz veya stratejik düzeye çıkarıyoruz.

SUNUCU- Peki, Dışişleri Bakanlığında 100 gününüzü daha yeni geride bıraktınız programın başında konuştuk. Selefiniz sizden önceki Dışişleri Bakanı şimdi Başbakanımız. Başbakanımız da şimdi Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı olarak dış politikaya ağırlık veriyor şu an mesaisinin önemli bölümünü dış politikayla geçiriyor dış politika meşguliyetleriyle. Bu sizi zorluyor mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazen zorluyor tabi. Sayın Başbakanımız çıtayı yükselterek gitti bizimde altında fazla kalmamamız gerekiyor. Ama genel anlamda benim için büyük bir avantaj çünkü, dış politikayı bilen bir Başbakanımız var ve son derece meselelere hakim, anlatması da kolay, ondan sonra yapacağımız işlerde belli ve çok destek görüyorum Sayın Başbakanımızdan. Cumhurbaşkanımız dış politikada aktif ve kendisiyle de, Sayın Cumhurbaşkanımızla da yakından çalışıyoruz. Ama şöyle zorluklar oluyor: Çok sayıda ziyaretler var, arka arkaya görüşmeler var Başbakanlıktan çıkıp misafirimizi bir Başbakan olduğu zaman Cumhurbaşkanını da karşılayıp çıkarmak için önceden koşmamız lazım ama bunlar tatlı telaşlar hepsi. Ama biz çok yönlü bir dış politikayı Cumhurbaşkanımızla beraber, Başbakanımızla, Dışişleri Bakanlığımız olarak ve diğer ekonomiyle ilgili bakanlarımız, AB Bakanımız, diğer bakanlarımızla yani kısaca Bakanlar Kuruluyla çok aktif bir şekilde yürütüyoruz. Ama benim en büyük avantajım bakanlığımızda çalışan profesyonel diplomatlarımız, bu konuda çok şanslıyım onu da söylemek isterim.

SUNUCU- Onları altını çizerek takdir ettiniz birkaç kez programda da. paralel yapıyla mücadele kısa kısa geçersek birkaç soru var ve vakit çok daraldı. Bunun dış boyutu var, yurt dışındaki okullar meselesi var, Amerika’dan istedi Cumhurbaşkanı ve Başbakan da benzer şeyler söyledi bu konuda bir dosya tekemmül etti mi, Dışişleri boyutunda nasıl cereyan ediyor bu paralel yapıyla mücadele?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi paralel yapıyla mücadele biliyorsunuz Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararla artık kırmızı deftere girdi ve devletin her biriminin ve kurumun olduğu gibi Dışişleri Bakanlığı da bu yapıyla mücadele etmelidir. Gerek içinde varsa içinde, gerekse ülkemize yönelik tehditler oluşturduğu zaman biz bununla mücadele ederiz.

SUNUCU- Nasıl ediyorsunuz mesela?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim Bakanlığımızın biliyorsunuz en gizli toplantısı bunlar tarafından dinlendi ve servis edildi dolayısıyla, bizim Bakanlığımız herkesten daha fazla hedef oldu, Başbakanımız Dışişleri Bakanıyken hedef oldu. Dolayısıyla, bizim Bakanlığımızda paralel yapıyla mücadele de her zaman kararlı bir şekilde devam edecektir ve sürdürecektir, devletin içinde paralel bir yapı olmaz. Biz hepimiz yurt dışındaki okullar olsun, eğitim konusunda her zaman çok büyük destekler verdik başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere.

SUNUCU- Şimdi terse mi döndü, o okulları kapattırmaya mı çalışıyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biz okulları kapatmaya yönelik bir çalışma içinde olmayız, sadece paralel yapının ne olduğunu, bize ne yaptığını çünkü 17 Aralık ve 25 Aralık darbeleri, darbe girişimleri, daha doğrusu ortada ve bunun yansımaları da ortada. Buna yönelik birçok çalışmalar oldu, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, ondan sonra diğer alınan tedbirler tabii tüm bu tedbirler alınırken yapılan çalışmaları anlatmakta bizim görevimiz, bunların hangi boyutta ne olduğunu anlatmakta bizim görevimiz.

SUNUCU- Dünyaya anlatıyorsunuz bunu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette soruyorlar zaten nedir diyorlar, hele bunların aktif olduğu ülkelerden bize soruyorlar. Neden böyle oldu, ne düşünüyorsunuz diye? Biz de ne olduysa onu net bir şekilde söylüyoruz, anlatmak durumundayız. Bize bir soru sorulduğu zamanda anlatmak durumundayız. Evet, buyurun.

SUNUCU- Sözünüzü kestim hızlı geçiş yapacağım Antalya’ya gidelim biraz da. Siz Antalya Milletvekilisiniz üçüncü döneminiz galiba aynı zamanda son dönem yani hem üç dönem kuralını soracağım ama önce Antalya’yla ilgili bir tartışma var. Rixos Otellerinin sahibi Fettah Tamince Antalya’daki bir toplantıda turizmciler toplantısında bir demeç verdi dedi ki; yani yılbaşı geliyor bu sezonda kış sezonunda da Antalya 2 milyon turist alıyor dünyadan fakat, şehirde doğru düzgün ışıklandırma yok. Yılbaşı ışıklandırması yok, bir süsleme yok neden bunu yapmıyoruz ben talibim dedi. İşte belediye başkanı bölge gösterdi ona o bölgeyi o ışıklandıracakmış, başka belki turizmciler başka bölgeleri. Ne diyorsunuz siz yani bu Antalya’nın yılbaşı için ışıklandırılmaması, süslenmemesi AK Parti belediyesinin muhafazakar kaygılarından mı ileri geliyor, siz süslendirme taraftarı mısınız, süsleme taraftarı mısınız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Antalya’mız 12 milyon turiste ev sahipliği yapıyor ve baktığımız zaman farklı dinlerden ve Müslüman olmayan turistlerin de geldiğini, çoğunluğunun Müslüman olmayan turistler olduğunu da görüyoruz kış ayları da dahil. Değişik amaçlarla geliyorlar kültür, deniz, kum tatili, golf oynamak için geliyorlar. Özellikle kış aylarında yılbaşı döneminde de Antalya’ya çok sayıda turist geliyor ve Antalya’da şimdi yaşayan çok sayıda yabancı da var, yani farklı ülkelerden gelen yeni Antalyalılar, yeni Alanyalılar var. Tabi bunlar çoğunluğu Hıristiyan. Şimdi yılbaşı aslında dini bir kutlama değil, artık tüm dünyada kutlanıyor. Dolayısıyla, bu kadar turistin geldiği yerde böyle bir ışıklandırma yapılabilir. Bu anlamda söylediyse Fettah Bey’i destekliyorum, ama AK Parti geldi bu ışıklandırma yapılmıyor anlamında böyle söylediğine inanmak istemiyorum, ama öyle söylediyse katılmam çünkü, Antalya’da bu gelenek oluşmadı. Daha önceki belediye de Cumhuriyet Halk Partisi belediyesi de böyle ışıklandırmayı yapmadı. Esasen Antalya’nın…

SUNUCU- Yani mesela bir önceki dönem Akaydın’dı, Sayın Akaydın Belediye Başkanı CHP’li, ışıklandırıyordu da AK Partili Belediye Başkanı Menderes Türel tekrar seçilince hayır bu Hıristiyan adetidir, ben de muhafazakar AK Partiliyim diye mi ışıklandırmamaya başladı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, öyle bir şey yok, öyle bir anlayış bizde hiçbir zaman olmaz. Biz her zaman herkesin başta dini inanç olmak üzere inançlarına, düşüncelerine saygı duyarız. Menderes Bey de her zaman saygı duyar, çok değerli bir arkadaşımızdır, çalışkandır.

SUNUCU- Şehrin süslenmesine karşı değilsiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, kesinlikle karşı değilim. Bakınız biz özenti bir millet olmamalıyız. Kendi örf, adetlerimizi korumalıyız, kültürümüzü korumalıyız, kendi inancımızı en iyi şekilde yaşamalıyız, ama başkalarına da saygı duymalıyız, ama özentili bir millet de olmamalıyız. Şimdi ben bazı şeyler söyleyeceğim yanlış anlaşılmasın mesela, yılbaşında hindi yemek hindiyi Amerikalılar şükran gününde yer, yani 24 Kasım’da. İngilizlerse Christmas’da yer. Şimdi yılbaşında illa hindi kesilecek diye bir şey bizim adetimiz değil. Örneğin, ben karşı değilim, ama başkalarına özenerek onların bayramlarını kutlamaya çalışan bir toplum da olmamalıyız. Ama yılbaşını kutlamak bir dine mensup insanların hakkı değildir, bir yılın bitişi bir yılın başlangıcıdır bu kutlanır ve bunun içinde ışıklandırma da yapılır, kutlama da yapılır herkes istediği gibi bunu kutlayabilir. Belediyeler de bu imkanı sağlamalıdır belli ölçülerde.

SUNUCU- Bu ışıklandırmalarda şehrin süsü çok yakışıyor şehirlere hele kış mevsiminde, hele gece falan yani sonuçta bir güzellik katıyor şehre.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle buna katılıyorum. Diğer anlamda söylediğine ihtimal vermiyorum, ama Antalya’ya bu kadar turist geliyor, yılbaşında ışıklandırılması lazım, daha güzel olması lazım fikrini de destekliyorum.

SUNUCU- Albenili cazip hale getirilebilir.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle.

SUNUCU- Artık son 1 dakika. Üç dönem kuralı sebebiyle sizde bu dönemin sonunda ara vereceksiniz, yani yeniden milletvekilliğine ara vereceksiniz, yeniden aday olmayacaksınız. Karşı mısınız, bu sizi rahatsız ediyor mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, hiçbir zaman karşı değilim. Üç dönem kuralını destekliyorum ve partimizde milletvekili olacak çok değerli arkadaşlarımız var. Teşkilatlardan da yetişiyor, Genel Merkezden, gençlik kollarından, kadın kollarından ve böyle bir değişimi doğru buluyorum. Kaldı ki, siyaset sadece Parlamento’da yapılmaz. Örneğin, ben son 14 yıldır yaklaşık milletvekiliyim Türkiye Büyük Millet Meclis’inde geçirdiğim zamana baktığım zaman belki bir 6 bile değildir.

SUNUCU- Siz hep dış politika ağırlıklı çalıştınız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hep dışarıda parlamenter diplomasisi yaptım ama başka yerde yaptım. Dolayısıyla üç dönemden sonra milletvekili olmadığım dönemde de partim ondan sonra liderlerimiz bize nerede görev verirse şu görevi yap, bu görevi yap onu yaparız. Her şey milletvekilliği değildir ben bu partimizin bu politikasını ve bu kararını destekliyorum.

SUNUCU- Peki, Sayın Bakan çok teşekkür ederim yoğun programınız arasında geldiniz ve sorularıma cevap verdiniz, tekrar tekrar teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.

SUNUCU- Sevgili seyirciler kısa bir araya gidiyoruz, sonra kapanış için tekrar karşınızda olacağım.

SUNUCU- Baştan Sona’nın sonuna geldik, bu akşam da burada noktalıyoruz. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu konuğumuzdu. Dış politikada Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorluklar başta olmak üzere, hemen bütün dış politika başlıklarını az-çok konuştuk. Ve akabinde tabii arada bazı iç siyaset konularına da girdik, sorulması gereken soruları sorduk Sayın Bakan da açık yüreklilikle cevap verdi. Bir kez daha teşekkür ediyorum Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na. Baştan Sona, burada sona eriyor hepinize iyi akşamlar, iyi geceler, iyi hafta sonları.

Hoşçakalın.