Bugün Fransız Hükümeti tarafından lağvedildiği açıklanan “Bozkurtlar” isimli bir hareket olmadığı esasen bilinmektedir. Sözkonusu ülkenin münferit birtakım kişilere ve bu kişilerin eylemlerinden hareketle böyle bir hareket ve oluşum varmış gibi hayal mahsulü kararlara tevessül etmesi içinde bulunduğu çelişkili psikolojinin son tezahürü olmuştur.
Öte yandan, hayal ürünü olan bu oluşumu ele alırken, dünyanın pek çok ülkesinde de kullanılan son derece yaygın ve kanun dışı hiçbir boyutu olmayan sembollerin yasaklanması kabul edilemez.
Ne yazık ki, kendileri sözkonusu olduğunda ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde sınırlanamayacağını savunanlar, başkaları sözkonusu olduğunda ifade özgürlüğüne rahatça kısıtlama getirebilmektedir. Bu ikiyüzlü anlayış artık alıştığımız çiftestandartlı yaklaşımın son örneğidir.
Bu karar aynı zamanda Fransız Hükümetinin artık tamamen Ermeni çevrelerin esiri haline geldiğini de göstermektedir.
Yıllardır ülkesinin her köşesinde açık faaliyet gösteren terör örgütü PKK ve FETÖ uzantısı derneklere müsamaha eden, Fransa’daki Türk çıkarları ve toplumuna yönelen şiddeti, gösteri ve ifade özgürlüğü gerekçesiyle cezasız bırakan Fransız Hükümetinin, bugün alelacele bu adımı atması ibretliktir.
Fransız Hükümeti böylelikle, ülkesindeki fanatik Ermeni diasporasının son aylarda dozu giderek artan ve vatandaşlarımız ile diplomatik temsilciliklerimizi hedef alan kışkırtma, tehdit ve saldırılarını görmezden gelmeye devam ettiğini bir kez daha göstermiştir. Şiddetin önüne geçmek bahanesiyle bugün sergilenen bu ikiyüzlü tutum ve alınan provakatif karar diplomatlarımızın canına kasteden terör örgütü ASALA başta olmak üzere Fransa’dan himaye ve destek gören PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadelede Fransa’nın olumsuz sicilini de yeniden hatırlatmaktadır.
Fransa’daki Türk toplumunun örgütlenme, ifade ve gösteri özgürlüğünün evrensel insan hakları ve düzenlemeleri bağlamında muhafaza edilmesi gerektiğini ve alınan bu karara karşı en sert şekilde mukabele edeceğimizi vurguluyoruz.