Suriye’nin Lazkiye/Kesep bölgesinde son dönemde yoğunluk kazanan çatışmalar sırasında, Türkiye’nin muhalif güçlere topraklarını kullandırmak suretiyle veya diğer şekillerde destek sağladığı yönünde bazı kesimlerce ortaya atılan iddialar bütünüyle mesnetsiz ve gerçek dışıdır.
Bu kesimlerin, sözkonusu iddialardan hareketle, Kesep bölgesinde yaşanan olaylar ile geçmişte yaşanan bazı üzücü hadiseler arasında paralellik kurulması girişimlerini de çatışmacı bir siyasi propaganda çabası olarak değerlendiriyor ve özellikle kınıyoruz.
Türkiye, Suriye rejiminin geçtiğimiz üç yıla damgasını vuran şiddet ve saldırgan politikasının yol açtığı ihtilaftan en fazla etkilenen ülkedir. Bir yandan 23 Mart tarihinde görüldüğü üzere ulusal güvenliğimize yönelik tehdit ve saldırıları bertaraf etmeye gayret gösterirken, diğer taraftan rejimin mezaliminden kaçan, hangi etnik, dini, mezhepsel kökenden olursa olsun, tüm Suriyelilere kapılarımızı açarak uluslararası insancıl hukukun ve vicdanın gereklerini yerine getirmek hususunda tüm imkânlar seferber edilmektedir.
Bu çerçevede, hâlihazırda 800 bin civarı Suriyeliye, ülkemizde barınma olanağı sağlanmakta ve tüm ihtiyaçlarının mümkün olabildiği ölçüde karşılanmasına çaba sarfedilmektedir.
Türkiye, insani ve vicdani sorumluluğunun bir gereği olarak, esasen Kesep bölgesinde mukim Suriyeli Ermenilerin de ülkemize kabul edilebileceği ve bu kişilere koruma sağlanabileceği hususunda ilgili BM organlarına bildirimde bulunmuş, resmi kanallardan Ermeni cemaati temsilcileri de keyfiyetten haberdar edilmişlerdir. Bu konudaki temaslar sürdürülmektedir. Diğer tüm Suriyelilere olduğu gibi, Suriyeli Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli adımlar atılacaktır.