Sayın Bakanımızın Sudan Dışişleri Bakanı Ali Ahmed Karti ile Ortak Basın Toplantısının Metni


SAYIN BAKANIMIZ:
Değerli basın mensupları, bugün çok değerli dost ve  kardeş bir ülke olan Sudan’ın değerli Dışişleri Bakanı, aziz kardeşim Sayın Ali Ahmed Karti’yi Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Türkiye-Sudan ilişkileri güçlü tarihi derinliğe sahip çok köklü ilişkilerdir. 16. yüzyıla giden bu köklü ilişkiler bugün de en kapsamlı şekilde sürmektedir ve Türkiye Sudan’ın refahını, istikrarını, bütünlüğünü, geleceğini gerek Afrika istikrarı açısından, gerek dünya istikrarı açısından çok büyük ve bir önemli bir unsur olarak görmektedir, çünkü Sudan bütün özellikleri ile aslında küçültülmüş bir Afrika gibidir ve Afrika’da son derece önemli jeostratejik bir konuma sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, son dönemde Sudan’da yaşanan gelişmeler hem kardeş ve dost Sudan halkı için hem Afrika istikrarı için hem de dünya barışı için büyük bir önem taşımaktadır. Bu kritik süreçte, Türkiye, her zaman olduğu gibi, siyasi görüşlerine farklı yaklaşımla bakmaksızın, Sudanlı bütün kardeşlerimizin yanında olmuştur, olmaya devam edecektir.  Bugün ben tekrar değerli kardeşim Ali Ahmed Karti’ye bu konudaki desteğimizi ifade ettim ve Türkiye’nin Sudan’ın bu kritik geçiş sürecinde yapabileceği her türlü katkıyı vermeye hazır olduğumuzu bir kere daha teyit ettim. 

Bugün gerek Sudanlı kardeşlerimizin gerek Afrika’daki diğer komşu ülkelerin ve uluslararası toplumun son derece erdemli ve teenni ile hareket etmesi gereken bir dönemde yaşıyoruz, çünkü Sudan biraz önce de söylediğim gibi, bir yönüyle doğu Afrika, kuzey Afrika, güney Afrika’ya uzantıları olan ve Afrika’daki bütün dengeleri etkileyebilecek son derece önemli bir ülkedir. O bakımdan bugün biraz önce değerli dostumdan, kardeşimden son gelişmelerle ilgili çok detaylı bilgiler aldım ve bu sürecin barışçıl şekilde devamı noktasında yapabileceklerimiz konusunda da fikir alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki dönemde kapsamlı barış anlaşmasının uygulanması ve güney Sudan ve daha sonra Abiye bölgelerindeki referandumların barışçıl bir ortamda gerçekleşmesi büyük bir önem taşımaktadır. Sonuçlar ne olursa  olsun, kuzey Sudan’daki ve Güney Sudan’daki kardeşlerimizin bir arada yaşama iradesi olumsuz etkilelenmemelidir, çünkü bu kardeşlerimiz asırlar boyu bir arada yaşamışlardır, bundan sonra kıyamete kadar da bir arada yaşamaya devam edeceklerdir.  Bu çerçevede ekonomik, sosyal, siyasi ilişkilerinin en iyi düzeyde geliştirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. 

Ayrıca Darfur’daki gelişmeleri de kapsamlı şeklide ele aldık. Orada da özellikle dost ve kardeş Katar’ın yürütmekte olduğu ulusal uzlaşı çalışmalarına verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Türkiye olarak bu konuda da her iki tarafla ve diğer ilgili taraflarla tarihi bağlarımız olması hasebiyle Darfur’la da bu sürecin barışçı şekilde ve Sudan’ın bütünlüğü içinde çözümü konusunda elimizden gelen her türlü desteği vermeye kararlıyız ve bu konuda da Katar’la yakın bir işbirliği ve istişare içindeyiz.  Bildiğiniz gibi, geçen Mart ayında da Türkiye ve Mısır İslam Konferansı Örgütü ile birlikte Darfur ile ilgili bir Donör Konferansı düzenledik. Bu konuda da elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.  Önümüzdeki günlerde Kuveyt’te tertip edilecek olan doğu Sudan’la ilgili konferansa da aktif şekilde katılacağız.

Sudan’la ilgili bu gelişmeler dolayısıyla bundan sonra da istişarelerimizi sürdürmeye karar verdik ve her konuda Türkiye’nin desteğinin süreceğini bir kez daha teyit ettim. Çünkü Sudan barışı Afrika barışı demektir, Afrika barışı insanlığın barışı demektir. Biz bütün çabaları en güçlü şekilde destekleyeceğiz. İkili ilişkilerimizi de kapsamlı şekilde ele aldık. Sudan’la çok güçlü siyasi ekonomik kültürel ilişkilerimiz var. Bunu geliştirmeye kararlıyız.  Gördüğünüz gibi, biraz önce diplomatik pasaportların vize muafiyeti konusunda bir anlaşma imzaladık. Ayrıca, bu anlaşmayı daha da geliştirerek önümüzdeki dönemde teknik hazırlıkları tamamlayıp iki ülke arasındaki vizelerin tümüyle kalkması konusunda da güçlü bir irademiz mevcut. Bunu da en kısa zamanda gerçekleştirmeyi arzuluyoruz. Ayrıca, yine biraz önce Dışişleri Bakanlıkları arasında Diplomasi Akademileri arasında, diplomatik eğitim bağlamında bir işbirliği anlaşması imzaladık. Değerli dostumla da bu konuda hiçbir sınır tanımaksızın karşılıklı olarak Dışişleri Bakanlıklarımızın diplomat eğitimi konusunda birlikte çalışmasına karar verdik.

Ekonomik ilişkilerimiz de son derece iyi seyrediyor.250 milyon dolarlık bir ticaret hacmimiz var ve artma eğiliminde. Bu konuda da işadamlarımızın teşviki hususunda kararlıyız. Yarın  değerli dostum İstanbul’da işadamlarıyla çok kapsamlı toplantılar yapacak. Geçen sene Karma Ekonomik Komisyon toplantısı yapılmıştı. Kısa zamanda bu toplantının tekrar yapılmasına karar verdik.  Ayrıca TİKA ve Kızılay, Sudan’daki kardeşlerimize yardım konusunda da kapsamlı projeler yürütüyor. Dün değerli kardeşim, TİKA’yla ve Kızılay’la da toplantılar yaptı. Bu konuda gerek hastane yapımı, Nyala Hastanesi gibi, gerekse su kuyularının, su kuyularının açılarak Sudan’daki tarımın sulama ihtiyacının karşılanması konusundaki desteğimiz devam edecek.  Sudan’ın kalkınması için her türlü teknik ve ekonomik yardımı yapmaya kararlıyız ve bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İnşaat firmalarımız da Sudan’da çok etkin şekilde faaliyet gösteriyorlar. Bu faaliyetleri daha da artacak şekilde destekleyeceğiz ve gerekli hukuki altyapıyı da, anlaşmaları da bu konuda tamamlayacağız. 

Ayrıca, Sudan’la diğer Afrika ülkelerinde işbirlikleri konusunu da ele aldık ve bölgesel Afrika, Somali gibi Afrika ile ilgili bölgesel konular dışında Türkiye’nin Afrika’ya açılımı ve Afrika’da stratejik işbirliği konularında da görüşmeler yaptık. Uluslararası örgütlerde işbirliğimiz de mükemmelen seyretmektedir. Karşılıklı olarak bir çok konuda birbirimizin adaylıklarını destekliyoruz. Bu konuda Sudan’a Türkiye’nin adaylıklarına verdiği destek dolayısıyla teşekkür ediyoruz.  Son olarak şunu vurgulamak isterim; Türkiye ile Sudan’ın benzerlikleri, aynı anda birçok bölgede etkin olabilme ve bulundukları bölgelerde merkezi bir konuma sahip olmalarıdır.  Benim kitabımın Arapça çevirisini hediye ettiğimde konuşuyorduk, Sudan’ın da stratejik derinliği son derece güçlüdür. Ümit ederiz ki, stratejik derinlik Sudan’ı ekonomik olarak, siyasi olarak uluslararası toplumda hak ettiği yere getirecektir ve bu gayretlerinde Türk kardeşleri her zaman Sudanlı kardeşlerinin yanında olacaktır. 

KONUK BAKAN: Bismillahirrahmanirrahim.  Ben bugün çok önemli bir ülke olan Türkiye’ye ziyarette bulunuyorum. Hem bölgesinde çok etkili bir ülke olduğunu ve dünya uluslararası da etkin bir ülke olduğunu ziyaret ediyorum.  Bildiğiniz gibi 1600’lerden şu ana kadar Türkiye-Sudan arasında çok güçlü ilişkiler bulunmaktadır. Bu ilişkilerimiz hem kültürel bakımdan, hem tarihi, hem sosyal bakımdan çok güçlü ilişkilerdir.  Yani Sudan’ın Türkiye Osmanlı döneminden başlayan bu ilişkiler  Osmanlı döneminde, gerçekten Osmanlı ile çok ilişkilerimiz güzeldi, o dönem bittikten sonra oradaki kalmış olan bütün Türk soydaşlar Sudan  vatandaşları ile kaynaşmışlar ve hala ülkelerimizde bulunmaktadırlar. Bu vesileyle hediye etmiş olunan bu güzel kitaba gerçekten çok teşekkür etmek istiyorum. Çok değerli bir kitaptır ve çok değerli bir çalışma, stratejik bir vizyondur. Bizim biraz önce bahsettiğiniz gibi Sudan çok önemli bir stratejik bir konuma sahip olan bir ülkedir. Beraber inşallah ileride daha güzel  çalışmalara imza atmaya sizi davet ediyorum ve tarihteki bütün hataları beraber el birliğiyle düzeltmeye çalışacağız inşallah.

Bazı kanallara, muhalif kanallara rağmen, yazarlara rağmen, Türkiye gerçekten bölgemiz için çok önemli bir ülkedir ve bu bölgenin tüm ülkeleri Türkiye’ye ihtiyaç duymaktadır, Ortadoğu, Afrika ülkeleri ve biz her attığı adımda Türkiye’ye tam desteğiz ve her zaman arkasında olacağımızı vurgulamak istiyorum.  Yani bu coğrafyadaki  tüm Müslüman ülkelerin sorunlarını üstlenen kimse Allah onu muzaffer eylesin, her zaman o adını tarihe yazdıracaktır.

Ekonomik ilişkilerimizle ilgili son zamanlarda Türkiye’den ciddi bir atak var ve Sudan’daki Türk işadamları ciddi çalışmalar, projeler gerçekleştirmişlerdir. Temenni ediyoruz ki önümüzdeki günlerde ülkemizdeki yeraltı-yerüstü kaynakları beraberce işletelim, iki halkımız için yararlı olacağına inanıyoruz. İkili görüşmemizde ele alınan konulardan bir tanesi Sudan barışı ve Sudan birliği ile ilgili Sudan’ın güneyi. Bildiğiniz gibi önümüzdeki aylarda Sudan’da bir referandum yaşanacaktır, Sudan’ın güneyi tek ülke çatısı altında mı kalacağız, yoksa ayrı iki ülke mi olacak, onu da birlikte ele aldık ve sorunların neler olabileceğini de ele aldık. Onun dışındaki her iki ülke, ayrılırsak Sudan, Yeni Sudan ve Kuzey Sudan olarak, Türkiye ile işbirliği konularını, stratejik konuları ele aldık.

Bir de Türk Hükümeti’ne şükranlarımı da sundum, özellikle Darfur ile ilgili, Darfur’da barışın gerçekleştirilmesi için, oradaki savaşın sona ermesi için vermiş olduğu bütün destekler, hem insani yardımlar, hem yatırımlar ve sağlık, hastane yapımı ve su içme kuyuları ve oradaki altyapıların geliştirilmesi için Türkiye bizim her zaman yanımızda ve Sudan’a desteği sonsuzdur. Aynı zamanda Türkiye’ye de teşekkürlerimizi sunduk. Özellikle Darfur’un imarı ile ilgili üstlenmiş olduğu eşbaşkanlığı kapsamında, Sudan’a çok yardımcı olduğunu ve önümüzdeki konferansta desteğini de bekliyoruz. Afrika politikası ile ilgili biz ve Türkiye bir görüş birliğine vardık, bu stratejiyle ilgili, inşallah beraber çalışacağız ve Afrika açılım politikasında Türkiye’ye destek olacağız. Sudan olarak onların Afrika’da bu politikanın bir ayağı olacağız inşallah ve bu stratejileri geliştirmeye hazır olduğumuzu da Sayın Bakanımız’a bildirdik. Yatırımla ilgili aynı konuda mutabık olduğumuz birçok noktalar vardı, özellikle sulama ve tarım alanlarında birçok ortak görüşümüz var ve Türkiye de her alanda bizim  ülkemizde yer almasını arzu ediyoruz; ekonomide, sanayide, tarımda ve beraber inşallah geliştirebileceğimiz birçok projeler bulunuyor.

Ayrıca, Türkiye’ye çok teşekkür etmek istiyoruz. Özellikle doğu Sudan’ın imarıyla ilgili göstermiş olduğu şimdiye kadarki ciddi girişimlere teşekkür etmek istiyoruz.  O bölgede gerçekten birçok Osmanlı kalıntıları bulunmaktadır. Osmanlı’dan kalan eserlerle ilgili Türkiye’nin verdiği söz var. Orada şu anda projeler üretilmektedir. Bildiğiniz gibi Türkiye ile Sudan arasında birçok imzalanmış anlaşma bulunuyor. Bununla birlikte Sudan ve Türkiye arasındaki karşılıklı heyet ziyaretleri gerçekleştiriliyor. Bu aktivitelerin hepsi ilişkilerin güçlendirilmesini, derinleştirilmesini hedefliyor. Bugün imzalamış olduğumuz diplomatik alandaki işbirliği ve eğitimle ilgili çok önemli, özellikle vizyon ve strateji geliştirici belgelerin iki ülkenin işbirliği kabiliyetini artıracağına  inanmaktayız.

Aslında, ziyaret programı dün başlamıştı, önce TİKA’yı ve Kızılay’ı ziyaret ettik. Yarın İstanbul’a gideceğiz, orada işadamlarıyla bir araya geleceğiz.  Yani bu ziyaret programımız aramızdaki ilişkileri tam olarak yansıtmamaktadır; yani işbirliği alanlarından bir kısmını kapsamamaktadır. İlişkilerimiz daha geniş bir yelpazeye sahiptir. Bütün alanlarda, biz önümüzdeki günlerde inşallah ilişkileri daha ileri, daha yüksek bir seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz.  Son olarak Sayın Bakan Dr. Ahmet’e teşekkürlerimi sunmak istiyorum, davet ettiği için teşekkür etmek istiyorum ve aynı zamanda Türkiye her zaman bölge ülkeleriyle yakın ilişkiler içinde olduğunu belirtmek istiyorum. Bunun  en büyük kanıtlarından biri Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şu anda Pakistan’da bulunmasıdır. Tekrarlamak istiyorum, biz her zaman Türkiye’nin arkasındayız,  destekleyeceğiz. Uluslararası arenalarda her noktada desteğimiz tamdır.

SORU: Efendim iki sorum olacak size, bunlardan birincisi Rum lideri Hristofyas’ın dün bir demeci oldu ve “Mağusa Limanı’nın denetiminin Türkiye’den BM’ye geçmesi halinde Mağusa Limanı’na AB ile birlikte ticaret yapılmasına yeşil ışık yakabiliriz” dedi. Bu teklifi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir diğer sorum da Amerika Savunma Bakanlığından üst düzey bir yetkilinin yeni kurulacak füze sistemiyle ilgili açıklamaları oldu. Bilindiği üzere, bu sistemin NATO kapsamında gerçekleştirilmesi planlanıyor ve Türkiye’yle de görüşmelerin gerçekleştiğini, iyi ve derin görüşmeler sürdüğünü söyledi, “Türkiye önümüzdeki günlerde bir karar verecek” dedi. Efendim bu sistem, bu füzeler Türkiye’de konuşlandırılacak mı?

SAYIN BAKANIMIZ: Şimdi birinci soruyla ilgili bu konudaki tutumumuz ilkeseldir ve net bir tutumdur. Maraş konusu genel müzakereleri ilgilendiren ve toprakla ilgili bir konudur. Dolayısıyla bunun AB’nin zaten yükümlülüğü olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü, ki Avrupa Konseyi’nde onaylanmıştır, yani gündeme getirilmişti.. Zaten yükümlü olan bir konuyu Maraş’la denkleme oturtmak doğru değil. Biz Kıbrıs’ta son derece iyi niyetli olarak orada yürüyen müzakereleri destekliyoruz ve güçlü bir siyasi irade olması durumunda kısa dönemde bir çözüm olacağına dair inancımızı sürdürüyoruz. Ancak Rum tarafı, maalesef Türk tarafının bütün iyi niyetine rağmen konuyu zamana yayıyor, bir takvim oluşmasına karşı çıkıyor; Türk tarafının getirdiği çok yaratıcı önerileri, özellikle son olarak mülkiyet alanındakileri, bunları tartışmaktansa konuyu başka yerlere yönlendirme çabası içinde. Biz kapsamlı çözüm için daha yoğun bir şekilde çaba sarf edilmesine önem veriyoruz.

Diğer konuda ise, Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün ve Mağusa’nın açılması bu bir AB yükümlülüğüdür. Bunun AB tarafından 2004’te alınan kararın artık uygulamaya geçmesini bekliyoruz. Kıbrıs Türk tarafının haksız ambargolarla cezalandırılmasına izin vermeyiz, cezalandırılmaları hiçbir şekilde meşru görülemez. Maraş konusu ise dediğim gibi kapsamlı çözümle ilgili bir husustur.

Füze savunma sistemleri konusunda NATO içinde yürütülen müzakereler mevcutur. Bu gece veya yarın sabah Brüksel’e geçeceğim. NATO Dışişleri Bakanları ve Savunma Bakanları toplantısı var. Bu konu orada da ele alınacak ve İttifak sistemi içinde ortak bir strateji etrafında neler yapılabileceğini birlikte değerlendireceğiz.

SORU: Efendim önce Sayın Bakanıma. Güney Sudanlılar Sudan’dan ayrılmak istiyor. Türkiye’nin bu konuda Güney Sudanlılar’la onları vazgeçirmek amacıyla herhangi bir diyaloğu oldu mu? İkincisi neden genel vize muafiyeti olmadı da sadece diplomatlara has bir muafiyet oldu?

SORU: Şimdi Sudan güney ile kuzey arasında, güneyliler Sudan’dan ayrılmak istiyorlar. Acaba bu ayrılık kolay mı olacak, zor mu olacak, kanlı mı olacak?

KONUK BAKAN: Aslında Sudan’ın güneyinde ayrılık isteyen grup azınlıkta, fazla değil; ama Sudan’ın güneyinde çok etkinler. Aslında referandum bizim için çok önemlidir, onun için bizim bütün ilişkilerimizi kullanarak Afrika ülkeleri, Arap Birliği, uluslararası bölgesel ülkelerin hepsinin desteğiyle bu referandumun sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini temin etmeye çalışacağız. Azınlık grubun iradesinin egemen olmasına izin vermeyeceğiz. Eğer gerçekten güney Sudanlılar’ın çoğunluğu ayrılık istiyorsa bizim kabulümüzdür. Aslında bizde süreç barışla başlamış, barış anlaşması imzalanmış ve sonunda barış içinde bitmesini arzu ediyoruz, iki taraf tekrar savaşa girmek istemiyoruz. Aramızdaki belirsiz çok konu var. Eğer gerçekten Sudan’ın güneyi ile kuzeyi arasında bir ayrılık olursa, muallak olan konulardan bir tanesi Sudan’ın kuzeyinde yaşayanların akıbeti ne olacaktır, yerleşmiş kalmışlar orada. İkinci konu iki bölge arasındaki sınır çizilmesi konusundadır. Bu sınır nasıl çizilecektir? Şimdi bunu işte yeraltı zenginliği, yerüstü zenginliği, bütün servetler, sıkıntımız bugün zaten petrolün %70’i güney Sudan’da, yüzde 30’u kuzey Sudan’da. Bir de Sudan’ın borçları, yani biz borçluyken bir tek ülkeydik. Şimdi Sudan üzerinde birçok borç var, bu borçların  paylaşmasıyla ilgili neler yapılacak? O sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır.  Sormak istediği veya sorduğu sorulardan bir tanesi de Türkiye, güney Sudan ile acaba ilişkiler kurabilecek mi? Biz Sudan olarak buna biz karşı değiliz. Şu anda Türkiye’nin, güney Sudan’da bir (fahri) konsolosluğu var, ileride iki ayrı ülke olursa belki Büyükelçilik kurma konusunda, pratik ilişkiler kurma amacıyla karşı çıkmayacağız. Tam tersine bölgenin barışı ve istikrarı için Türkiye’nin o bölgede bulunması gerekmektedir.

SAYIN BAKANIMIZ: Tabii üzerinde anlaşılmış bir yol haritası var ve Sudan’da referanduma gidiliyor. Bu yol haritasının barışçıl bir şekilde uygulanması önemli. Sudan’da kapsamlı barış anlaşması çerçevesinde bir yol haritası var ve bunun barışçıl şekilde uygulanması şu anda en öncelikli meseledir.  Tabii önümüzde iki ihtimal var. Biz isteriz ki referandumlar Sudan’ın birliği ve bütünlüğü içinde neticelensin ve güney Sudan ve kuzey Sudanlılar tarihte olduğu gibi, bir arada, siyasi olarak da yaşamaya devam etsinler.  Ama eğer bu Güney Sudan tarafından mümkün olmayacaksa, yani ayrılma iradesi ortaya çıkarsa, bu durumda ikinci senaryoda da hepimize düşen görev ayrılan iki varlığın tekrar dostça, kardeşçe bir arada yaşamasını temin etmek üzere gerekli siyasi, ekonomik, kültürel tedbirleri almaktır. 

Biz, her iki senaryo konusunda da Türkiye’nin aktif desteğini Sudan’a ifade ediyoruz. Birincisinin olması için elimizden geleni yapmaya hazırız ki, Sudan’ın o büyük potansiyeli ile birarada yaşaması, sınır bütünlüğü içinde yaşaması mümkün olsun. Eğer bu olmaz da, ikincisi senaryo ortaya çıkarsa da, Türkiye bütün imkânlarıyla bu iki varlığın, ekonomik olarak karşılıklı olarak bir arada yaşaması için bütün imkânlarını seferber edecektir. Bu konuda  etraflı görüşmeler yaptık kendisiyle. İstiyoruz ki siyasal ayrılma olsa bile ekonomik, kültürel, sosyal beraberlik devam etsin ve barış hâkim olsun. Değerli kardeşimin söylediği gibi, güney Sudan’da açmayı öngördüğümüz Başkonsolosluğun ileride koşulların gerektirmesi ve sonra Büyükelçiliğe dönüşmesi durumunda da orada tabiatıyla tek bir misyonumuz olacaktır. Bu en önemli misyonumuz, hedefimiz bu kardeş halklar arasında kalıcı barışı tesis etmek ve sürdürmek konusunda çaba sarf etmek olacaktır. Bu konuda da hiçbir fedakârlığı, hiçbir çabayı esirgemeyeceğiz. Bu konuda  mutabakat halindeyiz. 

İkinci konu tamamıyla teknik bir konudur. Biz, vizelerin tümüyle kaldırılmasını istiyoruz. Bunun için yapılacak teknik hazırlıkları kısa sürede tamamlayacağız. Bütün Sudanlılar bizim kardeşimizdir ve değerli kardeşimin de beyan ettiği gibi, Osmanlı döneminden beri Sudan’da yaşayan Türk kökenli çok ciddi bir nüfus ve çok sayıda Türk eseri de vardır. Biz, kendi ülkemiz gibi oraların istikrarına önem veriyoruz. Türkiye, Sudanlı kardeşlerimize engel tanımaksızın ülkemize gelmelerine imkân tanımak için her türlü çabayı gösteriyor.  Teknik hazırlıklar tamamlanınca aradaki vize engeli kalkar. 

Teşekkür ederim.