Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Belçika Dışişleri, Avrupa İşleri, Dış Ticaret ve Federal Kültürel Kurumlar Bakanı Bernard Quintin ile Ortak Basın Toplantısı, 2 Ocak 2025

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, bugün Belçika Dışişleri Bakanı değerli mevkidaşım Sayın Quintin’i ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz.

Yeni görevi dolayısıyla kendisini tebrik ediyor, bir kez daha kendisine ve değerli ekibine hoş geldiniz diyorum.

Kendisiyle uzun ve verimli bir görüşmemiz oldu, çok çeşitli konuları görüştük. Tabii ki konuların başında ikili ilişkilerimiz geldi. İkili ilişkilerimize ilaveten Suriye, Gazze, Ukrayna ve Avrupa Birliği’yle ilişkileri de içine alan geniş bir görüşme ajandamız oldu.

Değerli basın mensupları, Türkiye ve Belçika gerçekten NATO üyesi iki komşuluk ilişkisi iyi olan ülke. Dostluk ilişkileri uzun yıllardır var. Aramızdaki ticari ilişkiler, ekonomik ilişkiler giderek daha da ilerliyor. Özellikle, Türk yatırımcıların giderek daha fazla Belçika’ya yatırım yapıyor olmaları ikili ekonomik ilişkilerimizde önemli bir adım.

Diğer taraftan, savunma sanayii ilişkilerinde de giderek Belçika’yla daha fazla adım atmayı, Belçikalı firmalarla Türk firmalar arasındaki ilişki trafiğini daha da artırmayı düşünüyoruz.

Diğer taraftan, Belçika’daki Türk toplumu gerçekten Belçika toplumuna iyi entegre olmuş durumda. Ciddi katkı veren, iki ülke arasında köprü rolü oynayan bir toplum. Oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın durumu da gerçekten iyi durumda.

Diğer taraftan, kendileriyle terörle mücadele konusunu da konuştuk. Özellikle, PKK’nın, DHKP-C’nin ve FETÖ’nün Belçika’da kendilerine zemin bulması, oradaki yerel hukuktan, politik sistemden istifade ederek bir suistimal alanı genişletmesi ve bu genişlettikleri alanı Türkiye’nin aleyhine kullanmasının önlenmesi konusundaki görüşlerimizi kendilerine de aktardık.

Kendileriyle Avrupa Birliği meselesini de konuştuk. Özellikle, Belçika’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine verdiği destek, diğer taraftan özellikle Gümrük Birliği meselesi, vize serbestisi konusu, bu konuda atılması gereken adımlar, Avrupa Birliği’nin şu an içerisinde bulunduğu birtakım sorunlar, karar alma mekanizmaları, Türkiye’yle olan üyelik ilişkisinin tarihinin problemleri… Bunları da masaya yatırdık.

Bölgesel konular itibarıyla Ukrayna’dan başlayacak olursak, Ukrayna’da tabii ki bir ateşkesi, bir barışı hemen istiyoruz. 21. yüzyılda Avrupa’nın ortasında yüz binlerce insanın hayatına mal olan ve koskoca bir ülkeyi yerle bir eden bir savaşın bir an önce durmasıyla; bu savaşın yol açtığı göç, ekonomik krizler ve diğer krizlerin bir an önce Avrupa ve dünya genelinde sona ermesiyle ilgili düşüncelerimizi gündeme getirdik. Kendileriyle bu konuda görüş alışverişi içerisinde olduk.

Suriye konusunda aynı yerde duruyoruz. 50 yıllık Esad rejiminin, zulüm rejiminin bitmiş olması tabii ki Suriye halkı için, bölgemiz için büyük bir mutluluk kaynağı. Umuyoruz, diliyoruz bir an önce Suriye halkı kendi geleceğini büyük bir hızla inşa edecek, bunun için uluslararası toplumun nitelikli desteğine ihtiyacı var. Türkiye gerek kendi imkanlarını gerek uluslararası toplumun imkanlarını mobilize etmede, seferber etmede elinden geleni yapmakta. Bu çerçevede, değerli dostumla da görüş alışverişinde bulunduk.

Özellikle, Suriye’nin yeni hükümetinin bu aşamada iç bütünlüğünü sağlarken, güvenliğini sağlarken, toprak bütünlüğünü, siyasal egemenliğini sağlarken, aynı zamanda ülkenin yeniden inşası için gerekli olan ekonomik ve finansal araçların, ticari araçların bir an önce sağlanması konusunda da görüş birliği içerisinde olduk ve bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ettik.

Aynı şekilde, Gazze konusunda da Gazze’de devam eden soykırımın, insanlığa karşı işlenen suçların sadece Gazze’deki Filistinlileri tehdit etmekle kalmadığı, aynı zamanda uluslararası sistemi, Avrupa Birliği başta olmak üzere inanılmaz derecede zor bir duruma düşürdüğü, bunun bir an önce son bulması gerektiği konusundaki görüşlerimizi kendisine de ilettik.

Türkiye’yle Belçika arasındaki ilişkilerin giderek her alanda daha da ilerlemesi ve daha verimli olması için biz Türkiye olarak elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Bundan sonraki dönemde de değerli dostumla, Belçika Hükümetiyle, Belçika Dışişleriyle gerek ikili ilişkilerde gerek bölgesel politikalarda gerek Avrupa Birliği içerisindeki diğer konuları beraber çalışmada bütün emeğimizi ortaya koyma devam edeceğiz.

Kendisine ve değerli ekibine bir kez daha hoş geldiniz diyorum.

BELÇİKA DIŞİŞLERİ, AVRUPA İŞLERİ, DIŞ TİCARET VE FEDERAL KÜLTÜREL KURUMLAR BAKANI BERNARD QUINTIN- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/VMnRKskf7OY?si=sT8-sOPMyg5VD56b&t=337

SORU- [SİMULTANE TERCÜME]

İki sorum olacak, ilk sorum Sayın Quintin’e. Belçika halen Suriye’deki yabancı savaşçılarla ilgili olarak ne gibi bir rol öngörüyor, Türkiye’nin nasıl bir rol oynamasını bekler? Aynı soruyu Sayın Fidan’a da sormak istiyorum. Türkiye nasıl bir rol oynayabilir?

BELÇİKA DIŞİŞLERİ, AVRUPA İŞLERİ, DIŞ TİCARET VE FEDERAL KÜLTÜREL KURUMLAR BAKANI BERNARD QUINTIN- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/VMnRKskf7OY?si=fQjbOfjDzmoP2LyT&t=872

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu önemli bir konu, özellikle kamplarda ve hapishanelerde bulunan DEAŞ tutukluları meselesi. Bu konuda Türkiye uzun yıllardır net bir pozisyon ortaya koymakta. Özellikle, kamplarda ve hapishanelerde tutulan DEAŞ tutukluları… Bunlar ait oldukları ülkeler tarafından geri alınmalılar. Bunların burada belirsiz bir süre için tutulması, herhangi bir yargılama prosedürüne tabi tutulmaması ve geleceklerinin ne olduğuna dair herhangi bir planın veya ajandanın olmaması bölgede gerçekten büyük bir kriz kaynağına dönmüş durumda. Özellikle de DEAŞ tutuklularını orada tutmak için başka bir terör örgütünü getirip, PKK’yı, bu işle memur etmek gerçekten uluslararası sistemin şu anda baş başa kaldığı büyük bir açmaz ve kriz. Türkiye olarak hem uluslararası sistemin baş başa kaldığı bu krizi en iyi şekilde çözmek hem de Türkiye’nin güvenlik endişelerini ortadan kaldırmak hem de Suriye’deki ulusal bütünlüğü, toprak bütünlüğünü sağlamak, başta Kürtler olmak üzere yakın coğrafyada bulunanların güvenliğini de sağlamak için tekliflerimiz hazır. Bir an önce Suriye Hükümetinin kampların ve hapishanelerin güvenliğini devralıp, olmazsa Türkiye de bu konuda elinden gelen desteği vermeye hazırdır.

Diğer taraftan, Suriye’de kamplar dışında da bulunan yabancı terörist savaşçılarla alakalı özellikle PKK saflarında bulunan, ülkenin birliğine, bütünlüğüne karşı duran, sadece Suriye’nin birliğine, bütünlüğüne karşı durmakla kalmayıp, Türkiye’nin ve çevre ülkelerin de birliğini, bütünlüğünü tehdit altına alan unsurların da bir an önce ülkeyi terk etmelerini istiyoruz.

SORU- İlk sorum Sayın Bakan Hakan Fidan’a olacak. Suriye’de zaman zaman azınlıklar konusunda kaygıların olduğunu biliyoruz ve bu azınlıkların hedef alındığına dair haberler de çıkıyor. Bu konudaki değerlendirmeleriniz neler? Onları almak istiyorum.

Bir diğer sorumsa konuk Bakana olacak. Suriye’de DEAŞ tutuklusu vatandaşlarınızı geri alacak mısınız? Gazze’de yaşanan soykırım konusunda Belçika’nın değerlendirmesi nedir? Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya taraf olmayı planlıyor musunuz? Ayrıca, Netanyahu hakkında yakalama kararının gereğini yerine getirecek misiniz? Filistin Devleti’ni tanımanız ihtimali söz konusuydu, bu hususta bir adım atılacak mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz değerli arkadaşlar, Türkiye dış politikasında belli prensiplere dayalı hareket etmekte. Özellikle, bir konuyu kimin yaptığına veya kime yapıldığına değil, ne yapıldığına ve nasıl yapıldığına bakıyoruz. Esad rejiminin zulmü esnasında milyonlarca Sünni Arap yerlerinden terk ettirildiler, bunların içerisinde Türkler de var, başka ülkelere gitmek zorunda kaldılar, Türkiye bu zulüm karşısında kendisine sığınan mültecileri kabul etmekte tereddüt göstermedi. Onların derdiyle dertlenmekte, Suriye’nin geleceğinde onların da huzur içinde yaşayacağı bir ortam bulmasında adım atmakta nasıl tereddüt etmediyse bu yeni dönemde de kendisini sıkıntıda ve endişede hisseden Suriye’de herhangi bir çoğunluk veya azınlık varsa, Nusayriler olur, Aleviler olur, Yezidiler olur, Hıristiyanlar olur, kimler olursa olsun… Türkiye, diğerlerinin olduğu gibi bunların da hamisidir, koruyucusudur. Bunların Suriye’de başına bela gelmemesi için her türlü girişimde bulunuyoruz. Suriye’nin yeni yönetimi de bu konuda fevkalade hassas. İnşallah hiçbir şey olmaz, ama olması durumunda, Cumhurbaşkanımız bu konuda son derece hassas, prensipleri belli. Kim zulme uğrarsa biz zulme uğrayanın yanında yer alırız, onunla gerekli dayanışma içerisinde bulunuruz. Dolayısıyla, kime olduğuna değil, ne yapıldığına bakıyoruz.

BELÇİKA DIŞİŞLERİ, AVRUPA İŞLERİ, DIŞ TİCARET VE FEDERAL KÜLTÜREL KURUMLAR BAKANI BERNARD QUINTIN- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/VMnRKskf7OY?si=jGK-IR_vgUUJOjA_&t=1249

* Interpress deşifresidir.