Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Ortak Basın Toplantısı, 2 Şubat 2025

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME] https://www.youtube.com/live/OKpMpwOAeTY?si=JCwnioW9_Cyzy8bT

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim, Sayın Başbakan, değerli kardeşim.

Kıymetli basın mensupları, iki ay aradan sonra tekrar burada huzurlarınızda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Kardeşim Sayın Başbakan, Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman’a ev sahipliği için teşekkür ediyorum, dostluğu için teşekkür ediyorum.

Değerli basın mensupları, ziyaretimize bu sabah Sayın Emir Şeyh Temim tarafından kabul edilerek başladık. Kendilerine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en içten, samimi selam ve muhabbetlerini ilettik. Ve gündemde olan konuları gözden geçirme imkanımız oldu. Daha sonra değerli kardeşimle bugün çok detaylı, verimli bir görüşme yaptık gerek heyetlerarası gerek diğer formatta.

Kendisinin de ifade ettiği gibi, gerçekten iki ülke arasındaki ilişkiler stratejik seviyede seyretmekte. Bu ilişki, belli bir samimiyete, profesyonelliğe, kardeşliğe, inanca dayalı ve sağlam temelleri olan bir ilişki. Yıllardır, liderlerimiz tarafından özenle tuğla tuğla örülmüş bir ilişki. Tabii, bu ilişkinin bölgenin barışına, güvenliğine, refahına ve ekonomisine kattığı olumlu hususları herkes görüyor. Bunu inşallah daha da ileri götürmemiz lazım.

Aramızdaki ikili ilişkinin kurumsallığını, niteliğini sadece ikili ticari ilişkilerde, ekonomik ilişkilerde, siyasi ilişkilerde bir yere taşıma konusunda değil, aynı zamanda bölgenin problemlerine de çözüm getirme açısından da kullanıyoruz. En son elimizde olan konu Suriye meselesi. Suriye meselesinde biliyorsunuz, 8 Aralık’tan sonra Suriye’de yeni oluşan gerçeklik, Suriye halkının yönetimi ele alması. Ve şu anda içinde bulunduğu geçiş durumuna bizler bölge ülkeleri olarak nasıl yardımcı olabiliriz, bu konuda yoğun bir koordinasyon ve çalışma içerisindeyiz.

Değerli kardeşimle daha önce Filistin/Gazze meselesinde olduğu gibi, orada hem ikili olarak Türkiye-Katar yeteneklerini kullanma, hem de bölge ülkeleriyle bir araya gelerek, hatta küresel aktörlerle bir araya gelerek Suriye meselesine nasıl yardımcı olabiliriz, bu üçlü formatta sürekli çalıştık hem ikili, hem bölgesel, hem küresel olarak.

Burada özellikle ülkenin yeniden inşasında ihtiyaç olan enerji ve hava ulaştırması konusunda bir an önce ciddi adımların atılması gerekiyor. Ben kendilerine de buradan gösterdikleri ilgi için çok teşekkür ediyorum. Özellikle Suriye’nin bu acil ihtiyaçlarına acil çözümler üretmede hem beraber çalışıyoruz, hem de Katar’ın kendi geliştirdiği birtakım inisiyatifler var. Bugün de kendilerinden onu dinleme imkanım oldu. Gerçekten memnuniyet verici adımlar. İnşallah bunlar hayata geçtiği zaman Suriye’de daha farklı bir kalkınmanın hemen başladığını göreceğiz.

Diğer taraftan, uluslararası yaptırımların kalkması tabii ki önemli. Suriye’deki güvenlik konusunun bütün Suriye’nin tamamında sağlanması önemli. Ve tabii ki silahlı grupların ulusal ordu altında bir araya gelmesi önemli. Türkiye için de aynı zamanda Suriye için de önemli olan diğer bir konu, terörle mücadelede DEAŞ’la savaşıldığı gibi aynı zamanda PKK/YPG’yle de mücadelenin devam etmesi. Şu anda Şam yönetiminin özellikle YPG’ye yönelik ulaşma ve bir çözüm bulma gayretleri devam etmekte. Türkiye olarak biz bunu yakından takip ediyoruz. Umudumuz, kan dökülmeden bu sorunun çözülmesi. Fakat bunu, ifade ettiğim gibi, çok yakın bir şekilde takip ediyoruz. Terörün Suriye’de yer bulmasına, devam etmesine müsamaha gösterme şansımız yok, gerekçeleri ne olursa olsun. Bu konudaki koordinasyonumuz tam.

Diğer taraftan, Gazze’de devam eden ateşkesin inşallah kesintisiz, aksaksız bir şekilde devam etmesi bizim için öncelik. Bu vesileyle, daha önce yaptım ama, burada kendisiyle beraberiz, basının huzurundayız, başta Katar Devleti’ne, Sayın Emir’e ve değerli kardeşim, meslektaşım Sayın Başbakan Muhammed bin Abdurrahman’a çok teşekkür etmek istiyorum. Bu Gazze ateşkes anlaşmasında ortaya koyduğu inanılmaz çaba, fedakarlık, mesai her türlü takdirin üstünde. Tabii, buradan Mısırlı kardeşlerimize ve emeği geçen diğer kardeşlerimize de ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.

Bu, insaniyet adına önemli bir kazanım. İnşallah, bunun devam etmesini istiyoruz. İsrail’in bölgede uyguladığı soykırımın bir daha yenilenmemesi için her türlü adımın atılması gerekiyor.

Şimdi, ateşkesten sonra insani yardımların kesintisiz bölgeye ulaştırılması konusu var. Bu konuda da atılması gereken adımlarda zaman zaman sıkıntılar yaşandığını görüyoruz. İsrail’in bu konudaki engelleyici tavırlarından bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Uluslararası toplum özellikle insani yardımların ulaştırılması konusundaki hassasiyeti kaybetmemeli, burada elinden geleni yapmaya devam etmeli. Türkiye olarak, insani yardımlar konusunda baştan beri Cumhurbaşkanımızın çok büyük bir hassasiyeti var. Bütün kurumlarımız seferber edilmiş durumda. Hem Mısır’la hem diğer ortak ülkelerle koordine kurarak yardımlarımızı en iyi şekilde ve en hızlı şekilde Gazze’ye nasıl ulaştırabiliriz, onun gayreti içerisindeyiz.

İnşallah Filistin meselesi iki devletli çözümle taçlandırılarak çözülür ve bölgemiz önemli bir kazanım sağlamış olur. Aksi takdirde, yenilenen çatışmalar, yenilen kavgalar her zaman için bölgemizde istikrarsızlığı tetiklemeye devam edecek.

Bölge ülkeleri olarak, Filistin ve Suriye’de yaptığımız gibi, bundan sonraki konularda da bölge sorunlarını bölge ülkeleri olarak sahiplenmeye, onlara bölgeye özel çözümler getirmeye devam edeceğiz. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın kararlılığı tam, iradesi tam. Bölge ülkeleri kendi sorunlarını kendi çözme iradesini ve kabiliyetini göstermeli, bu yolda adımları da atmalıyız.

Ben tekrar değerli kardeşime ev sahipliği için çok teşekkür ediyorum.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Sorum Sayın Başbakana. İkinci aşamadaki görüşmelere katılıyor musunuz ve burada bu mevcut müzakereler devam ediyor mu ve umutlu musunuz?

İkinci sorum da Sayın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’na. Suriye’deki geçiş sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle yeni geçici Cumhurbaşkanı üzerine bir anlaşmaya varıldı mı ve Katar ve Türkiye arasında Suriye’nin yeniden imarı konusunda çalışmalar var mı diye soracağım.

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME] https://www.youtube.com/live/OKpMpwOAeTY?si=lv92VyryWLp5_Opg&t=870

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Suriye’deki geçiş sürecinde de gerek Suriye hükümetiyle gerek dostlarımızla, başta Katar olmak üzere, yakından çalışıyoruz, koordine ediyoruz. Tabii Suriye’de yeni hükümetin kurulması, devlet başkanının atanması, ilan edilmesi önemli bir gelişme, özellikle ülkedeki bazı belirsizliklerin ortadan kalkması adına.

Malumunuz, hem ülkede çözüm bekleyen adil sorunların çözülmesi, hem de uluslararası muhataplığın sağlanması için bir devlet yönetimine ve kabineye ihtiyaç vardı. Ben bunun ilk adımı olarak özellikle ana grupların bir araya gelerek devlet başkanını ilan etmesi ve akabinde de inşallah kapsayıcı bir hükümetin kurulmasıyla önemli bir belirsizlik aşamasının kalkacağına inanıyorum. Bundan sonraki siyasi sürecin Suriye’deki yönetim tarafından kuşatıcı bir şekilde, olgun bir şekilde, demokratik bir şekilde götürülmesi fevkalade önemli.

Diğer taraftan, halkın çözüm bekleyen birtakım sorunları var. Uluslararası toplum olarak nasıl biz buna katkıda bulunabiliriz, Katar’la Türkiye bu konuda çok yakın bir iş birliği içerisindeler. Firmalarımız beraber bir araya geliyorlar, kurumlarımız bir araya geliyorlar. Enerji konusunda, ulaştırma konusunda, haberleşme konusunda neler yapılabilir, onlar şu anda büyük bir hızla çalışılıyor. Bu konuda şu anda birtakım kesinleşmiş projeler de var, amacımız bir an önce bu projeleri ortaklaşa hayata geçirmek.

SORU- Sayın Bakan Fidan’a olacak sorum. Efendim, Filistinlilerin özellikle Gazze’den uzaklaştırılması son dönemde gündemde. Ve dün de Kahire’de bir toplantı yapıldı ve Arap devletleri bu toplantıya katılmıştı ve bunun söz konusu olmayacağı yönünde bir açıklama geldi, ki bu durumun bölgede aslında saldırıları da yoğunlaştıracağına dikkat çekildi. Bu noktada Türkiye’nin değerlendirmesi nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli kardeşimle bu konuyu da görüştük. Türkiye olarak yapılan bildirinin arkasındayız, bu bildiriyi destekliyoruz. Özellikle Filistin halkının Gazze’den sürülmesi, yerlerinden edilmesi, bunların başka ülkelere gönderilme projesine tamamıyla karşıyız. Bu gerçekten insanlık hukukuna aykırı bir teklif, bunun karşısında durmak herkesin görevidir diye düşünüyoruz.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Sorum her iki Bakana da olacak. Anayurtlarından sürgün edilecek Filistinli mahkumlar hakkında her iki ülke ne yapıyor? Katar ve Türkiye, ateşkes anlaşması uyarınca topraklarından sürülecek Filistinli mahkumları kabul etmeyi düşünüyor mu? Ayrıca, Gazze’de tedavi bekleyen hastalar bağlamında, binlerce hasta Gazze’den çıkartılmayı beklerken şimdiye kadar yalnızca 37’sine izin verilmiş dıurumda. Bu hastaların Gazze’den çıkartılmalarının kolaylaştırılması konusunda ne yapılıyor?

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME] https://www.youtube.com/live/OKpMpwOAeTY?si=LEcJkhgtbEPFmDe_&t=1260

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz de yapılan ateşkes anlaşmasını destekliyoruz baştan itibaren, bunun şartlarından biri olan taraflar arasında varılmış mutabakatta belli Filistinli mahkumların serbest bırakıldıktan sonra Filistin topraklarında kalmaması konusu var. Biz bu hususa Gilad Shalit olayında da şahit olmuştuk. O zaman da bizden bazı Filistinlileri almamız talep edilmişti, kabul etmiştik. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanımız anlaşmaya destek vermek için diğer ülkelerle beraber tabii ki Türkiye olarak da bazı Filistinlilere, serbest bırakılanlara ev sahipliği yapmak konusunda hazır olduğumuzu ifade ettiler. Bu konuda Türkiye, diğer ülkelerle beraber inşallah üzerine düşeni yapacak. Yeter ki ateşkes anlaşması hayata geçsin ve devam etsin, bizim dileğimiz bu. Bu konuda her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.

Yaralılar konusuna gelince, bu konuda da Cumhurbaşkanımız ilgili kurumlara gereken direktifi verdiler. Özellikle Filistin’den çıkarılacak yaralılara Türk hastanelerinde, ileri derecede bakıma ve tedaviye ihtiyaç olanların ihtiyaçlarına cevap verilmesi konusunda şu anda hazırlıklarımız var. Hem bölgeye gönderdiğimiz sahra hastaneleri var, hem de sahra hastanelerinde tedavi edilemeyecek durumda olan hastaları Türkiye’de tedavi etmek için gerekli hazırlıklarımız tamam. Sağlık Bakanlığımız bu konuda şu anda üzerine düşen hazırlıkları yaptı ve bekliyor.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakan, İsrail ve Hamas ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasıyla ilgili yarın mı müzakereye başlayacaklar ve bu konuda yeni gelişmeler var mı?

İkinci sorum da, Sayın Donald Trump Filistinlilerin Gazze’den göç ettirilmesi önerisini tekrarladı. Bu hususta bir ihtilaf olması muhtemel mi Katar Devleti ve Sayın Trump arasında?

Sayın Hakan Fidan’a sorum da, Trump Amerika’nın askerlerini Türkiye’den çekmesi önerisinde bulunacak mı ve Suriye’nin kuzeydoğusu konusunda ne dersiniz?

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/OKpMpwOAeTY?si=V8Akg2wj4oUtQc9X&t=1530

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Malumunuz kuzeydoğu Suriye’de Amerika’nın PKK/YPG’yle iş birliği Obama döneminde geçici süreyle başlatılan bir iş birliği idi. En azından bize öyle sunulmuştu, ama biz başından itibaren bunun belli komplikasyonları ortaya çıkartacağını öngörüyorduk. Süreç içerisinde örgütün giderek Amerikalıları ve diğer Batılı ülkeleri suistimal etmesi ve verdiği hapishane hizmetleri karşılığında Türkiye’ye yönelik terör tehdidinde ciddi bir artış olması bizim açımızdan kabul edilemez bir durum olmuştu. Biz bu tenakuzu Amerikalı dostlarımızla defaatle paylaştık.

Şimdi geldiğimiz noktada ideal olan şudur: Burada Amerikalılar için aslında, siz “Güvenlik meselesi ne olacak?” diye sorduğunuz zaman, güvenlik sorununda şunu netleştirmemiz lazım: Buradaki temel konu, YPG’nin DEAŞ tutuklularını hapishanede tutma hizmetini veriyor olması ve kamptaki insanlar. Bunun dışında başka güvenlikle ilgili konu yok. DEAŞ’la mücadele, terörle mücadele konusunda YPG’nin tek başına zaten herhangi bir ne kabiliyeti var, ne bir sorunu var, kendisi zaten terör örgütü. Bu konuda gerek Türkiye, gerek Irak, gerek Suriye, gerek Ürdün bir araya gelerek DEAŞ’la gerekli mücadeleyi vermeye muktedirler, inşallah bu yönde de yakın zamanda dört ülke olarak bir adım atacağız, bunun ön görüşmelerini yaptık.

Burada umarız ki Amerikalı dostlarımız Türkiye’ye tehdit oluşturan bu politikadan vazgeçerler. Aynı zamanda DEAŞ tutuklularının da hapishanede kalmasını mümkün kılacak başka bir formülde hareket edebiliriz. Bu konuda Suriye’deki yeni yönetimin sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğunu biz duyduk. Aynı zamanda Türkiye de bu konuda her türlü desteği vermeye hazır. Biz umuyoruz ki, Sayın Trump’ın alacağı kararla bölgede devam eden bu yanlışa inşallah son verilecek. Yani bu hem bölgede istikrarsızlığı tetikleyen bir konu, hem de Türk-Amerikan ilişkilerini gerçekten zedeleyen açık bir yara, bunun kapanmasını diliyoruz.

* Interpress deşifresidir.