KKTC CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR-
https://www.youtube.com/watch?v=McbhpXd4PTQ
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ediyorum Sayın Cumhurbaşkanım.
Değerli basın mensupları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmekten duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’a ve diğer bütün kardeşlerimize en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Konuşmamın başında Kıbrıs Türküne, Ada’daki Türk halkına Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en içten selamlarını ve iyi dileklerini getirdiğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli basın mensupları, Kıbrıs Türkünün son 50 yıldır maruz kaldığı izolasyon, biliyorsunuz neredeyse sessiz bir insanlık suçu haline dönüşmüş durumda. Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu insanlık suçunun maalesef sessiz ortakları var ve birçoğu bunu ya bilerek ya bilmeyerek icra ediyorlar. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin maruz kaldığı bu izolasyondan en az şekilde etkilenmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Bütün kurumlarımızla, Bakanlıklarımızla, organlarımızla, şirketlerimizle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle her türlü alanda, tarım, ekonomi, ulaştırma, enerji, telekomünikasyon başta olmak üzere, iş birliğini arttırmaya devam edeceğiz. Bu konuda en ufak bir tereddüdümüz yok.
Bildiğiniz gibi son 50 yılda Ada’da bir gerçeklik oluşmuş durumda. Bu gerçeklik, Kıbrıs’ta iki ayrı toplumun iki ayrı kesimde birbirinden ayrı, kendilerini yöneterek bugüne kadar gelmesini sağlamıştır. Bu gerçekliğin artık bir hukuksallığa bürünerek, iki devletli bir çözümle, Kıbrıs’ın yoluna devam etmesi gerekiyor. Var olan gerçekliği göz ardı ederek, 50 yıl önceki statükoyu bugün bile kendilerinin kabul etmediği bir çözüm formülüyle masaya getirip, buradan Kıbrıs sorununa çözüm üretmeye çalışmak gerçekten beyhude zaman harcamaktır. Bunu, konuştuğumuz muhatapların kendileri de biliyorlar. İki devletli çözüm dışında Ada’daki Türk varlığının statüsünün tescil edilmesi, devlet statüsünün tescil edilmesi, bağımsızlığının tescil edilmesi dışında başka bir seçenek olmadığını herkes görüyor. Diğer çözüm yolları gerçekten büyük bir samimiyetle denendi, hayata geçirilmeye çalışıldı, ama hiçbir yere bildiğiniz gibi gidilemedi. Bu süreç içerisinde de yeni bir gerçeklik oluştu. Hayat devam ediyor, çocuklar büyüyorlar, ekonomi gelişiyor, hayat kendi yolunu akıp buluyor. Bu gerçeklik içerisinde bizim hâlihazırda gerçeklikle bağdaşmayan zorlama bir yöntemi hayata geçirmeye çalışmamız uluslararası sistem açısından, uluslararası hukuk açısından iyi bir husus değil. Şimdi burada Kıbrıs’a baktığımız zaman gerçekten Allah vergisi cennetten bir köşe, Ada olarak. Kıbrıs’ta iki devletli çözümün vuku bulması akabinde buranın her türlü şekilde, enerjisiyle, ekonomisiyle, turizmle büyük bir kalkınma hamlesi içerisinde olacağı kesindir.
Birbirine güvenen, birbirinin egemenliğine, sınırına, güvenliğine saygı duyan, Ada’da bulunan iki devlet geliştireceği çeşitli iş birlikleri modelleriyle, belki bir arada aynı çatı altında bulunmaktan çok daha fazla olumlu etkiyi, ekonomik kalkınmayı, barışı, istikrarı, bölgeye onun ötesinde muazzam bir katkı getirme potansiyelini de beraberinde taşıyacaktır. Fakat bunu görmezlikten gelip ifade etmeye bile cesaret edemeyen, çünkü herkesin kendi iç politik endişeleri var, buradaki siyasetçilerin kendi politik tartışma alanları var, Rum kesimindeki siyasetçilerin tartışma alanları var, herkes kendi ezberini bozmadan mümkün olduğunca güvenli alanda bulunarak, risk almadan siyasi olarak yoluna devam ediyor. Peki, bu Ada’ya bir çözüm getiriyor mu? Getirmiyor. Geçen yılların oluşturduğu ekonomik kayıpları telafi ediyor mu? Etmiyor. Bizim geçmişten ders çıkartıp Kıbrıs’ta güneyiyle, kuzeyiyle iki devletli bir çözüm içerisinde artık Ada’nın yoluna devam etmesi gerekiyor. Bunun bölgeye yapacağı katkı, kendi halklarına yapacağı katkı, küresel barışa yapacağı katkı inanılmaz derecede büyük olacak. Dolayısıyla biz uluslararası toplumu bu konuda pozisyon almaya, bu hususa destek vermeye davet ediyoruz. Alternatifinin pratikte mümkün olmadığı, tek çözümün Kıbrıs Türklerinin diğer tarafın bir azınlığı olarak muamele görmesi olduğu başka türden çözüm modellerinin dayatılma şanslarının bir yere gitmeyeceğini herkes biliyor. Uluslararası ortamlarda beraber kaldığımız zaman var olan gerçekliğin artık bir hukuksallığa büründürülmesi gerektiği konusunda herkes hemfikir. Doğu Timor’da oldu, Güney Sudan’da oldu, neden Kıbrıs’ta olmasın? 1974’ten bu yana, dikkat edin, iki kesimli hayata geçildikten sonra kan döküldü mü? Dökülmedi. Savaş oldu mu? Olmadı. Rum Kesimi ekonomisiyle kalkınıp gidiyor mu? Gidiyor. Yatırım alıyor mu? Alıyor. Turizm alıyor mu? Alıyor. Savaş tehdidi var mı? Yok. Terör tehdidi var mı? Yok. Hakeza burası kendi yoluna barışla devam ediyor mu? Ediyor. Bunu daha yapısal hale neden getirmiyoruz? Uluslararası toplum bunu neden görmemezlikten geliyor?
Ben burada asıl çağrımı gerçekten Kıbrıs Rum Kesimindeki vatandaşlara ve siyasi liderliğe yapmak istiyorum. Onlar da Kıbrıs Adası’nı daha ileriye, modern bir şekilde kalkınmış olarak barışçıl bir şekilde ve güvenliği sonsuza kadar teminat altına almak istiyorlarsa bu türden çözümleri hayata geçirmede cesur davranmaları gerekiyor. Ben buradan kendilerini bu konuda cesur olmaya davet ediyorum. İnanıyorum bu konuda sağduyusu olan insanlar ellerinden geleni yapacaktır.
İki devletli çözümden sonra Ada’nın otorite sahipleri, inisiyatif sahibi siyasetçileri iki taraftan da bir araya gelip Ada’yı çok daha ileri götürmek için ellerinden geleni yapacaklar. Yunanistan ile Türkiye arasında cereyan eden olumlu havanın, siyasi havanın biz Ada’da da yankı bulmasını, Yunanistan’ın, Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Rum Kesiminin hep beraber bir araya gelerek daha iyi bir geleceği bölgemizde inşa etmemiz mümkün. Bu gelecek dün de bizi bekliyordu ama bu formülü hayata geçirmediğimiz için dünü kaybettik. Geleceği bari kaybetmeyelim. Dört kesim bir araya gelelim ve bölgemizde hem Ege’de hem Akdeniz’de beraber inşa ettiğimiz barış dolu, huzur dolu bir geleceği inşa edelim. Bu sadece kendi halklarımıza değil, bölgeye de muazzam bir refah ve barış getirecek.
Değerli basın mensupları, ifade ettiğim gibi bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle dayanışmamız, iş birliğimiz artarak devam edecek. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki iradesi ortada, bizler de elimizden geleni yapıyoruz. Uluslararası diplomaside de her türlü desteği vermeye, konuyu barışçıl yöntemlerle daha yapıcı bir şekilde ilerletmeye devam edeceğim. Ben tekrar başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Başbakanımıza, diğer hükümet yetkililerine Kıbrıs davasına verdikleri destekten dolayı, Kıbrıs Türk halkına yaptıkları hizmetlerden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
SORU- TRT Haber, Cansu Doğan. Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a bir sorum olacak.
Efendim, Kıbrıs meselesinde iki devletli çözüm hakkında konuştunuz, ama bu çözüm mümkün müdür? Bu konuda siz umutlu musunuz ve muhataplarınızın Kıbrıs meselesine yaklaşımını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, bu konuda umutlu muyum? Umutluyum. Şundan dolayı umutluyum: Biz teklif ettiğimiz bir konuda başka yerlerde olan sorunların aksine, uluslararası ilişkilerde şimdi ismini vermek istemeyeceğim başka coğrafyalar da var, burada getirdiğimiz teklifle, alanda var olan bir gerçekliği değiştirmeyi hedeflemiyoruz. Şu ana kadar çözüme kavuşan bütün barış anlaşmaları üç aşağı beş yukarı alandaki gerçeklikleri öyle veya böyle değiştirmişlerdir. Bizim teklifimiz, çalışmamız, alandaki gerçekliğin tescil edilmesi hususu. Yani Kıbrıs iki devletli çözüme kavuştuğu zaman şu anki halinden farkı ne olacak? Sınırlar aynı, insanlar aynı yerde yaşıyor, gündelik hayat ertesi sabah yine aynı şekliyle devam edecek. Buna ilave Ada’da daha büyük bir kalkınmanın, daha büyük bir refahın yolunu da açmış olacağız. Ben bu konuda, iyi anlattığımız takdirde, yapıcı ilişkiler geliştirdiğimiz takdirde uluslararası toplumun da Kıbrıs Rum Kesiminin de Yunanistan’ın da gerek siyasetinin gerek halkının bu fikre alışacağına inanıyorum. Bunun öncesinde bile, değerli arkadaşlar, iki kesimin kendi arasında gerçekten daha belli noktalarda nihai çözüme gitmeden ortak menfaat alanlarını kullanabileceğine inanıyorum. Enerjiyle alakalı, ekonomiyle alakalı iki medeni toplumun kuzeyiyle, güneyiyle bir araya gelerek atabilecekleri adımlar var. Fakat görüyoruz ki, radikal duruşlar, ötekileştirme, baskı altına alma, uluslararası izolasyonu her türlü şekliyle uygulatmaya çalışma. Zaman zaman önüme raporlar geliyor, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti lehine olan minnacık hususlar: İşte bir gümrükten birisinin geçmesini engelleme, bir uçuşun yasaklanması, üniversiteyle ilgili sorunlar, ticaretle ilgili sorunlar, iş adamlarının tutuklanması, vesaireler. Bunlarla bu tarihsel yolculuk engellenmez. Onun yerine inisiyatif sahibi liderlerin daha büyük resme bakıp, yani bu Ada’daki beraberlikten biz daha büyük nasıl bir refah üretebiliriz, barış üretebiliriz buna yoğunlaşmaları lazım. Bunu düşünecek kadar, ileri götürecek kadar vizyoner ve cesur insanlar var mı? Bekleyip göreceğiz.
KKTC CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR-
https://www.youtube.com/live/McbhpXd4PTQ?si=uJ-9IcKikSCDDJmS&t=1366
* Interpress deşifresidir.