DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, bugün yine başkentimizde, Ankara’mızda çok değerli bir heyeti ağırlamaktayız. Kıymetli kardeşim, Yeni Suriye’nin Yeni Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’yi ve Suriye Milli Savunma Bakanını, İstihbarat Başkanını Ankara’da ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bu kıymetli heyetimiz bugün önce Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildiler. Sayın Cumhurbaşkanımız heyete, kendilerinin Suriye halkına ve yeni yönetimine olan sarsılmaz desteğini tekrar ifade ettiler. Bilahare, kıymetli mevkidaşım ve heyetiyle beraber Dışişleri Bakanlığımızda, Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’in, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Sayın İbrahim Kalın’ın katılımlarıyla da bir uzun çalışma toplantısı yaptık. Burada Suriye’deki güvenlik durumunu ele aldık, ülkede istikrarın tam olarak tesisi için atılması gereken adımlar üzerinde durduk; siyasi, ekonomik ve insani meseleleri değerlendirdik. Türkiye olarak Suriye’ye her alanda destek sağlamaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Bu çerçevede, ikili iş birliğimizi daha kurumsal hale nasıl getirebileceğimizi ele aldık.
Değerli arkadaşlar, Esad rejiminin devrilmesinin üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti. Suriye’de yeni bir sayfa açıldı, bu fırsatın Suriye’deki yeni yönetim ve uluslararası toplum tarafından doğru kullanılması gerekiyor. Bu kapsamda Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde kapsayıcı bir siyasi süreç tesis edilmesi büyük önem taşıyor. Suriye’deki tüm dini, etnik ve mezhepsel grupların artık kucaklaşma zamanı gelmiştir. Yeni yönetimin kapsayıcı bir anlayışla hareket etmesi memnuniyet vericidir. Türkiye olarak Ulusal Diyalog Konferansı’nın Suriye’deki tüm bileşenlerin iradesini yansıtmasına yönelik çabalarını destekliyoruz.
Bu tarihi dönüm noktasında uluslararası topluma düşen görev, Suriye’ye her türlü desteği sağlamaktır. Suriye halkının kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmalıyız. Suriye’yi bir rekabet alanı değil, bir iş birliği alanı olarak görmeliyiz. Geçtiğimiz hafta sonu Riyad’da düzenlenen ve Sayın Şeybani’nin de iştirak ettiği toplantıda bu hususları derinlemesine ele aldık. Öncelikle, yeni yönetimle temasların ve yapıcı angajmanın sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Esad rejiminin kötü bir mirası olarak Suriye’ye yönelik yaptırımlar maalesef halen yürürlükteler. Yaptırımların kaldırılması için yoğun bir diplomatik çaba devam etmekte. Bunun neticesinde Amerika’nın yaptırımlara kısmi muafiyet getirmesi mümkün oldu. Avrupa Birliği’nin de yaptırımlara muafiyet sağlama konusunda bir çalışma yürüttüğünü anlıyoruz. Temel kamu ve altyapı hizmetlerinin verilebilmesi için yaptırımların kaldırılması gerekmekte. Yaptırımların kalkması halinde ülkenin normalleşme süreci hızlanacaktır, milyonlarca Suriyelinin ülkelerine geri dönmesini mümkün kılacak koşullar yaratılacaktır. Suriye’nin DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele kapasitesi artacaktır. Uluslararası toplum, devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması ve kapasite inşası alanında da Suriye’ye destek olabilir. Biz Türkiye olarak bu konulardaki tecrübelerimizi aktarmaya hazırız. Bu doğrultuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm devlet kurumlarına gereken talimatları verdiği malumlarınızdır.
Değerli basın mensupları, biliyorsunuz 12 yıllık aranın ardından geçen ay Şam Büyükelçiliğimizi açtık, Halep Başkonsolosluğumuz da inşallah 20 Ocak günü faaliyete geçecek. İnşallah, Türk Hava Yolları uçuşlarına da yakında başlanacağını göreceğiz.
Esad rejimi Suriye’de senelerce terör örgütlerine ev sahipliği yaptı, terör ihraç etti. Yeni Suriye’de PKK, YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine yer yok. Yeni yönetimin terörle mücadele konusundaki azminden memnuniyet duyuyoruz. Şimdi, bunun uygulamaya geçmesi gerekiyor. Terör örgütleriyle mücadele alanında üçüncü ülkelerle iş birliği konusunda önemli bir tecrübemiz var. Yeni Suriye yönetimiyle de benzer bir iş birliği tesis etmek istiyoruz. İstihbarat paylaşımından askeri kabiliyet geliştirmeye, bu alandaki imkanlarımızı kullanmaya hazırız. Aynı şekilde, DEAŞ’la mücadele konusunda da operasyonel destek sağlamaya hazır olduğumuzu kendilerine ve komşu ülkelere ifade ettik. Nitekim bu konuda geçtiğimiz günlerde bazı adımlarımız da oldu. Her zaman söylediğimiz gibi, DEAŞ kamplarının ve ceza evlerinin yönetimi konusunda yeni yönetime gereken yardımı yapmaya da hazırız.
Değerli basın mensupları, şu hususu bir kez daha açıkça ifade etmek istiyorum: Bölgenin geleceğinde teröre yer yoktur. Suriye’nin parçalanmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Bölge yeteri kadar savaşlardan çekti, zaman artık terörden ve silahtan, şiddetten arınma zamanı. Zaman barış, dayanışma, kardeşlik, kalkınma ve refah zamanı. Bu konuda Türkiye, imkan ve kabiliyetleriyle gerekli adımları süratle atmaya muktedirdir.
Değerli basın mensupları, Türkiye ve Suriye arasındaki dostluk bağları son derece güçlüdür. Ülkemiz, Suriye ihtilafı boyunca milyonlarca Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yaparak bunu kanıtlamıştır. Suriye’de başlayan bu yeni dönemde de güçlü bağlarımız ve iş birliğimiz pekişecektir. Türkiye’nin tek arzusu barış, huzur, refah ve güvenlik içinde yaşayan bir Suriye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.
Değerli kardeşim Şeybani’ye ve değerli heyetine bu tarihi ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
SURİYE’DEKİ YENİ YÖNETİMİN DIŞİŞLERİ BAKANI ESAD HASAN ŞEYBANİ- [SİMULTANE TERCÜME]
https://www.youtube.com/live/s4b15PD6DPs?si=aqzgIb__pc_rqNw1&t=414
SORU- Benim sorum Sayın Bakanımıza olacak. Efendim, Suriye’de yeni bir dönemin başlamasıyla birlikte Türkiye ve Suriye arasında ikili iş birliği mekanizmalarının da yenilenmesi öngörülüyor mu? İkili iş birliklerinin kurumsallaşmasından bahsettiniz hitabınızda, bunu birazcık daha açmanız mümkün olur mu? Özellikle, terörle mücadele ve güvenlik boyutunu da merak ediyorum bu konunun. Sayın Bakan Şeybani’yle görüşmenizde bu konuyu da ele aldınız mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, konuşmamda ifade ettiğim gibi değerli heyetle yaptığımız görüşmede, özellikle yeni dönemde ilişkilerimizi daha etkili, daha yapısal ve daha hızlı nasıl hayata geçirebiliriz, bunu görüştük. Savunmadan, güvenlikten, terörle mücadeleden, tarım, sağlık, enerji, trafik, ulaştırma gibi birçok alanda atılması gereken adımlar var. Biliyorsunuz, iki önceki Kabine Toplantımızda Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle oluşturulan bir koordinasyon mekanizması var, biz kendi içimizde iç hazırlıklarımızı yaptık. Hem uluslararası aktörlerle görüşüyoruz hem değerli mevkidaşımla ve ekibiyle. Tabii kendilerinin, daha şurada bir aydan biraz fazla oldu, Suriye’nin yeni devletinin kendisini yeniden inşa etmesi, özellikle bürokratik organları ve uluslararası muhataplık düzeyine çıkması biraz zaman alacak. Biz bu sürede aşamalı olarak, yani en basitinden en karmaşığına kadar yapılabilecek konuları uygun zaman diliminde yapma konusunda irade beyanında bulunduk, kendileri de bunu memnuniyetle kabul ettiler. Şu anda Türkiye gerek kamu kurumlarıyla gerek özel kurumlarıyla, STK’larla hem dayanışma hem yardım hem de ticaret konuları neyi gerektiriyorsa bu konuda iş birliğine devam edecek. Tabii ki her şey mükemmel olmayacak ilk etapta, dediğim gibi büyük bir yıkımla baş başa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda, onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik hayat, bir sosyal hayat var. Bunların zaman içerisinde inşallah hayata geçmesini umuyoruz. Ama önemli olan tekrar altını çiziyorum, bizim bıkmadan, usanmadan bu hedefe doğru sistemli bir şekilde, profesyonel bir şekilde çalışmamız.
Terörle mücadele konusunu da, güvenlik konusunu da tabiatıyla konuştuk, DEAŞ konusu, PKK konusu, YPG konusu. Özellikle DEAŞ’la mücadele konusunda neler yapılması gerekiyor, o konuda kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel iş birliğine muhakkak ki ihtiyaç var. YPG konusu özellikle kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir husus. O konuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık.
SORU- Efendim, Suriye’nin yeni yönetimi olarak Türkiye’ye hoş geldiniz, ilk ziyaretinizi gerçekleştiriyorsunuz. Efendim, ülkenin toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını her platformda dile getirdiğinizi biliyoruz. Bu durumda sözde “Suriye Demokratik Güçleri”, YPG/PKK/PYD varlığı Suriye için tehdit oluşturuyor dediniz, bunu da az evvel sözlerinizde dile getirdiniz ve siyasi yapılanmada yer bulamayacağının altını çizdiniz. Bu konuda alacağınız inisiyatif ve aynı zamanda El-Hol kampı noktasında alacağınız inisiyatifler nelerdir?
SURİYE’DEKİ YENİ YÖNETİMİN DIŞİŞLERİ BAKANI ESAD HASAN ŞEYBANİ- [SİMULTANE TERCÜME]
https://www.youtube.com/live/s4b15PD6DPs?si=Ova5CEtCzf4O6oup&t=1020
SORU- Benim sorum Konuk Bakana olacak öncelikle tekrar Türkiye’ye hoş geldiniz. Suriye’de kurucu bir nitelik taşıyacağını anladığımız Ulusal Diyalog Konferansı’nın hazırlıkları ve muhtemel davetlileri hakkında bilgi verebilir misiniz?
SURİYE’DEKİ YENİ YÖNETİMİN DIŞİŞLERİ BAKANI ESAD HASAN ŞEYBANİ- [SİMULTANE TERCÜME]
https://www.youtube.com/live/s4b15PD6DPs?si=wcxN46i39pCATf9_&t=1104
SORU- Sorum Sayın Bakan Fidan’a olacak. Efendim, İsrail’le Hamas arasında ateşkes mutabakatının sağlandığına dair haberler geliyor, nasıl değerlendirirsiniz? Bir diğer sorum da bu mutabakatın kalıcı olması için ne gerekiyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, inşallah yakın zamanda bunun resmi olarak ilanını duyacağız. Ben şimdiden bu konuda çok emeği geçen arkadaşlarımdan rol çalmayayım, burada durayım. Yani özellikle Katarlı, Mısırlı arkadaşlarımızın çok emeği geçti.
Şimdi, biz Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik. Çünkü, oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin, imkansızlığın, yıkımın bir an önce durması gerekiyor değerli arkadaşlar. Bu sadece bir insanlık dramı, suçu değil, aynı zamanda bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması tabi ki önemli bir adım ve bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor, insani yardımların bir an önce başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanın yıkılmış da olsa evlerine, arazilerine dönmesi gerekiyor. Bunların gece-gündüz devam eden hava saldırılarından artık emin olması gerekiyor, katliamın durması gerekiyor. Bu konuda atılacak her türlü adımı Türkiye olarak biz destekliyoruz. Burada Cumhurbaşkanımız başından beri özellikle olayın insani boyutunun altını çizerek bir uluslararası seferberlik başlattı. Bu tabii ki belli güçler tarafından sürekli ertelendi, ötelendi, çünkü anlı şanlı birçok uluslararası aktörün esas itibarıyla yaptığı birçok diplomatik faaliyetin gerçekte İsrail’in operasyonlarına zaman kazandırmak olduğunu bütün uluslararası toplum gördü. Ne oldu? 50 bine yakın insan, çoğunluğu kadın ve çocuk, katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi, uluslararası sistem öldüğünü ve defnedildiğini ilan etti ve Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar meşruluk, ahlaki üstünlük, erdem gibi alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü, sadece İsrail askeri hedeflerine ulaşabilsin diye.
Buna karşı verilen her türlü mücadele erdemlidir. Türkiye’nin bu noktadaki duruşu, insanlığın ortak değerleri adına yapılmış bir duruş oldu her zaman için. Kendi ideolojik duruşumuz değil insanlığın ortak değerleri adına oldu. İnsanlığın ortak vicdanını taşıyan aktörler tarafından da gerek Doğu’da, gerek Batı’da bu duruş makes buldu. Bu duruşu sürdürmeye devam edeceğiz arkadaşlar. Hedefimiz, iki devletli bir çözümle bölgeye barış gelmesi. İsraillilerin, Arapların, bölge halkının, hepimizin barış içerisinde, huzur içerisinde yaşaması. Suriyeli mevkidaşım da burada, İsrail şu an için onların topraklarını da biliyorsunuz belli miktar işgal etmiş durumda, İsrail yayılmacılığı bu haliyle herkese tehdit teşkil etmekte. Kendi güvenliğini sağlamak için birçok ülkeyi güvensiz kılıyor ve yıllardır da bu durum böyle. Bu denklemden çıkmanın, herkesi güvenli ve huzurlu yapmanın tek yolu, eğer kabul edilirse, iki devletli çözüm ve herkesin belli bir sınıra razı olması. Dolayısıyla, bu noktadaki çabalarımız devam edecek. İnşallah, önümüzdeki dakikalar içerisinde resmi olarak ateşkes ilan edilir, biz de yeni bir iyi haber almış oluruz değerli arkadaşlar.
* Interpress deşifresidir.