Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Ürdün Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Yurtdışında Yaşayan Ürdünlüler Bakanı Ayman Safadi ile Ortak Basın Toplantısı, 6 Ocak 2025

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, bugün Ankara’da birbirinden kıymetli üç konuğumuz var Ürdün’den. Değerli kardeşim Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı Sayın Ayman Safadi, yine Ürdün Genelkurmay Başkanı Sayın Yusuf el-Huneyti, Ürdün İstihbarat Servisi Başkanı Sayın Ahmed Husni bugün Ankara’da misafirimizler.

Biliyorsunuz, Ürdün’le aramızda 3+3 olarak nitelendirdiğimiz bir mekanizma var. Bu mekanizma özellikle kriz anlarında, bölgedeki olağanüstü gelişmeler anında bir araya gelen bir mekanizma. Bu mekanizmada Dışişleri Bakanlarının koordinatörlüğünde, Milli Savunma, Genelkurmay Başkanlarımız ve İstihbarat Başkanlarımız bulunuyor. Bugün, değerli kardeşim beraberinde Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanıyla buraya geldiler. Biz de az önce 3+3 formatında yaptığımız görüşmeleri bitirdik. Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Sayın İbrahim Kalın toplantıya iştirak ettiler, 3+3 toplantımız bitti.

Değerli basın mensupları, gündemimizde hepinizin tahmin edeceği gibi başta Suriye olmak üzere temel bütün bölgesel gelişmeler vardı.

Suriye’den başlayacak olursak, zaten Esad rejiminin ilk düştüğü günden itibaren değerli kardeşimle ve Ürdün Hükümetiyle çok yakın bir koordinasyon içerisinde bu meseleyi beraber yürütüyorduk, bölgedeki diğer ortaklarımızla, ayrıca Avrupa’daki ve Amerika’daki diğer ortaklarımızla.

Suriye’de özellikle kalıcı istikrarın önemini hep beraber vurguladık. Burada yeni idarenin uluslararası çapta, bölgesel çapta desteklenmesi, özellikle kuşatıcı bir hükümetin kurulması, bir an önce temel hizmetlerin ve istikrarın sağlanması yolunda atılması gereken adımların ne olacağına ilişkin görüşlerin kendilerine iletilmesi ve Suriye halkıyla ve yeni yönetimle tam bir dayanışma içerisinde bu amaçla olunması konusunda hemfikir kaldık. Bu konudaki görüşlerimizi birbirimizle paylaştık.

Diğer bir konu, peki Suriye’yi nasıl yeniden inşa edeceğiz? Nasıl kalkındıracağız, temel problemlerine nasıl çözüm getireceğiz onlarla iş birliği içerisinde? Bugün önemli bir konu başlığımız da buydu. Değerli kardeşlerimle bu konuda yaptığımız istişareler neticesinde iki ülkenin kendi milli makamlarının koordinasyon içerisinde bulunarak özellikle ulaştırma, enerji, tarım, gıda güvenliği gibi konularda bir araya gelerek bir an önce Suriye’deki kardeşlerimize yardım etmeye koordineli bir şekilde başlayalım. Bu konuda da karşılıklı kararlılığımızı teyit ettik, kendimize bir yol haritası çıkardık.

Diğer taraftan, Suriye’de ve bölgede etkisini devam ettiren DEAŞ tehlikesine karşı hep beraber neler yapabiliriz? Suriye’deki yeni ortamdan eğer DEAŞ istifade etmek isterse, hem askeri yetkililerimiz hem istihbari yetkililerimizle masada onları da harita üzerinde beraber tartıştık. DEAŞ’ın şu anki konjonktürde neler yapabileceğini, nereden bir kalkışmada bulunabileceğini, buna mukabil atacağımız ortak adımların ne olacağı, nasıl olacağı… Taktik ve stratejik düzeyde bunları çok geniş bir şekilde tartıştık. Müteakip düzeyde özellikle terörle mücadele başta olmak üzere diğer konuları da kapsayacak şekilde, bölgede başta Irak olmak üzere diğer ortakların da bu masa etrafında bir araya gelerek bizimle aynı konuları tartışması konusunda mutabık kaldık.

Aynı şekilde, yine PKK’yla alakalı hassasiyetlerimiz, bölgede PKK’nın, YPG’nin mevcut durumdan istifade etmemesi, silahlarını bırakarak yeni yönetime bir an önce dahil olması, teröristlerin bölgeden çıkması konularında da kardeşimizle konuştuk.

Müteakip toplantılarda tekrar hem Irak’ın hem Suriyeli yetkililerin olduğu bir formatta da bir araya gelip konuları özellikle komşu ülkeler formatında da tekrar nasıl ele alabiliriz, onu da gözden geçirdik. Biliyorsunuz şu anda Suriye’nin Türkiye, Irak ve Ürdün’le sınırları var, Lübnan’la sınırları var. Başta Irak olmak üzere, Ürdün ve Türkiye’nin bir araya gelip bu konuları görüşmesi şu anda elzem gözüküyor değerli arkadaşlar.

Diğer taraftan, hem Türkiye’nin hem Ürdün’ün ortak sınırlarının olduğu Irak var. Irak’la ilgili gelişmeleri de beraber görüştük. Irak’la ikili ve çok taraflı ilişkilerimizin nasıl ilerlemesi gerektiği, Irak’a hep beraber nasıl daha fazla yardımcı olabiliriz? Bölgesel kalkınmayı ve refahı nasıl artırabiliriz, bölgesel istikrar nasıl daha ileri gidebilir? Bu konularda da görüş alışverişinde bulunduk.

Aynı zamanda Ürdün’ün biliyorsunuz Lübnan’a da sınırı var. Lübnan’da mevcut devam eden ateşkesin şu anda problemli alanları nelerdir, ateşkesten sonra ne olabilir, muhtemel senaryolar nelerdir? Lübnan’da istikrarın sağlanması için neler yapılabiliriz, oradaki hassasiyetler neler? Biz bölge ülkeleri olarak nasıl katkıda bulunuruz? O konuda da görüş alışverişinde kendisiyle ve heyetle bulunduk.

Tabii ki değerli arkadaşlar, olmazsa olmazımız Gazze ve Filistin meselesi. Biliyorsunuz, Ürdün’ün özellikle Mescid-i Aksa’yla ilgili önemli rolleri ve sorumlulukları var. Biz başta Gazze olmak üzere, Batı Şeria olmak üzere, şu anda bölgede devam eden İsrail soykırımını ve neticelerini tekrar gözden geçirdik. Değerli kardeşimle, Temas Grubu’nda son 1,5 yıldır gerçekten çok yoğun bir dayanışma içerisinde uluslararası platformlarda muazzam bir çabayla elimizden geleni hep beraber yapmaya çalıştık. Kendisi de bu konuda zaten çok iyi neticeler alan girişimleri de yapıyor. Kendisine de bu vesileyle burada çok teşekkür ediyorum.

Gazze konusunda atılabilecek ilave adımlar neler olabilir? Kendisiyle bu konuları da tekrar gözden geçirdik. Hem Türkiye-Ürdün hem Temas Grubu’nun diğer üyeleri hem de daha geniş kümedeki ortaklarımızla Gazze meselesinde, Filistin meselesinde atılabilecek adımları da kendisiyle istişare ettik.

İkili ilişkilerimiz oldukça iyi seyretmekte. Savunma sanayiinden ticarete kadar çok çeşitli alanlarımız var beraber ilerletmekte olduğumuz, ama Suriye’deki yeni ortamla özellikle alternatif ticaret yollarının tekrar eski verimliliğiyle hayata geçme ihtimali belirdiği için, buradan da önemli bir ekonomik fırsat çıkacağını da aynı zamanda beraber kayda geçirdik.

Ben tekrar kendilerine Türkiye-Ürdün ilişkilerine ve bölgesel gelişmelere yaptıkları katkıdan ötürü teşekkür ediyorum.

ÜRDÜN BAŞBAKAN YARDIMCISI, DIŞİŞLERİ VE YURTDIŞINDA YAŞAYAN ÜRDÜNLÜLER BAKANI AYMAN SAFADİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/d8lO79-FqIk?si=2rerCDeDJ4IiGWFF&t=463

SORU- Efendim, benim her iki Bakana da sorum olacak. Öncelikle Türkiye her platformda Suriye’nin geleceğinde terörün yeri olmadığını vurguluyor. Hem DEAŞ hem de PKK ile mücadele edilmesi gerektiğini sıklıkla dile getiriyor. Konuya ilişkin muhataplarınızla görüşmelerinizde ele aldığınız bir çözüm var mıdır?

Ayrıca, Ürdün Dışişleri Bakanına ise, terör örgütü PKK ve DEAŞ’la mücadele konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

ÜRDÜN BAŞBAKAN YARDIMCISI, DIŞİŞLERİ VE YURTDIŞINDA YAŞAYAN ÜRDÜNLÜLER BAKANI AYMAN SAFADİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/d8lO79-FqIk?si=NuJPCOtCrbqAk8Ad&t=1187

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, biliyorsunuz Türkiye terörle mücadelede yıllardır amansız bir çaba içerisinde. Özellikle Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan bu mücadelede ve bütün terör örgütlerine karşı çok şükür muazzam bir zafer kazandık. Fakat, sadece ülkemizde bu zaferi kazanmak yetmiyor, maalesef başta DEAŞ olmak üzere birçok terör örgütü aslında sınırlarımızın ötesinde varlığını devam ettiriyor.

DEAŞ’tan başlayacak olursak, değerli arkadaşlar, DEAŞ Müslüman toplumlar için bir zehirdir. Dinimizi kullanarak, sınırsız şiddet uygulayarak, vahşice insanların öldürülmesi, terör yoluna gidilmesi ve toplumların ve devletlerin bu yolla ifsat edilmesi, istikrarsızlığın oluşturulması, kaosun oluşturulması tabii ki bizim sessiz kalacağımız bir durum değildir. Sadece kendi ülkemizde değil, sınırlarımızın ötesinde de İslam toplumlarının ortak problemi olan bu beladan kurtulmak için büyük bir hassasiyetle mücadele ediyoruz.

Çok ülkenin iş birliğini gerektiren bu konuda özellikle Ürdün gibi ortak ve dost, kardeş ülkelerle bir araya gelip başta istihbarat paylaşımı olmak üzere, ortak operasyon yapmak üzere bütün metotları kullanıyoruz, işletmeye koyuyoruz. Bölgemizde DEAŞ’ın tekrar yükselmemesi bizim için çok önemli. Biliyorsunuz biz sadece bölgemizde değil, Afrika’da da Müslüman toplumları ifsat eden DEAŞ’la ve türevleriyle mücadelemizi yapıyoruz ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü, DEAŞ gibi örgütler var olduğu sürece, değerli arkadaşlar, sadece toplumları ve devletleri ifsat etmekle kalmıyor, aynı zamanda emperyal güçlerin bizim topraklarımıza girmesine zemin hazırlıyor. Diğer terör örgütlerinin ve istihbarat servislerinin örgüte hulul ederek zemin bulmasına, onların menfaatine çalışmasına yol açıyor. Ve herkesin hizmetine koşan bir taşeron haline geliyor. Dolayısıyla, biz kimden emir aldığı belli olmayan, sadece şiddet için şiddet yapan bu sapkın örgütle mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz.

Diğer taraftan, PKK meselesi arkadaşlar, PKK’yla mücadelemiz biliyorsunuz devam ediyor. Kürt kardeşlerimizin asil duygularını sömürerek onlar üzerine kurdukları şiddet imparatorluğu artık çökmek üzere. Çok şükür Türkiye’de büyük bir temizlik yapıldı. Irak’taki kardeşlerimiz Sincar’daki işgale göz yumuyorlar. O niye oluyor onu bilmiyoruz, o herhalde bir müddet sonra kalkar ortadan. Ama diğer taraftan, Suriye’de şartlar değişti. Suriye’deki PKK/YPG’nin varlığının ortadan kaldırılması ise inşallah an meselesi diye düşünüyoruz.

Biliyorsunuz, başta Amerikalılar olmak üzere bazı Avrupalı ülkelerin YPG’ye biçtikleri gardiyanlık rolünü saklayarak “Aslında burada bir DEAŞ’la mücadele var” diye bu konuyu ortaya sunmaları da gerçekle çok fazla bağdaşan bir husus değil. Bunu buradan bütün dünyaya tekrar açıklıkla söylüyorum. PKK/YPG’yi, Türkiye’nin düşmanını, NATO üyesi olan bir ülkenin düşmanını siz sırf hapishane hizmetleri versin diye, gardiyanlık yapsın diye alıp başka bir boyutta hem kendi siyasetinize prezente ediyorsunuz, kendi toplumunuza prezente ediyorsunuz, onlara yalan söylüyorsunuz başta. Hem de bütün dünyaya farklı bir şekilde prezente ederek, sunarak, bütün dünyaya yalan söylüyorsunuz. Yok. Burada bir hapishane hizmeti var, bir gardiyanlık hizmeti var, El-Hol kampında bulunanlar da diğer hapishanelerde bulunan DEAŞ mensupları da çok daha farklı şekilde gözetimde tutulabilir. Hapishane şartlarını, Suriye’deki yeni yönetim de sağlayabilir, Türkiye de bu konuda katkı verebilir. Bunu biz defaatle söyledik, buradan tekrar söylemek istiyorum. Ama bölgede emelleriniz farklıysa, DEAŞ’ı bahane ederek, PKK’yı güçlendirerek, ayakta tutarak, Kürt kardeşlerimizi de sömürerek, tıpkı DEAŞ örneğinde olduğu gibi, başka bir politikaya hizmet edilmek isteniyorsa, ona da geçit yok arkadaşlar. O konuda da gerçekten çok hassasız, çok yakından takip ediyoruz, her türlü oyunu görecek durumdayız. Sadece görecek durumda değil, aynı zamanda bozacak durumdayız.

SORU- Benim sorum Sayın Konuk Bakana. Şam’ı ilk ziyaret eden Arap ülkesi Dışişleri Bakanısınız. Burada şunu sormak istiyorum: Başta Arap ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerin yeni yönetimle iletişime geçme eğilimini, angaje olma eğilimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca Suriye’ye yönelik bazı yaptırımlar da söz konusu, bu konuda değerlendirmeleriniz nelerdir?

ÜRDÜN BAŞBAKAN YARDIMCISI, DIŞİŞLERİ VE YURTDIŞINDA YAŞAYAN ÜRDÜNLÜLER BAKANI AYMAN SAFADİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/d8lO79-FqIk?si=Gl2Xeak5C-2Gm1eY&t=1704

* Interpress deşifresidir.