G-8 Grubu ve “Heiligendamm Süreci”

Münife DANACI (*)

 

Kurucu bir uluslararası anlaşmaya dayanmayan, merkezi ve bürokratik yapısı ile bir “hayalet örgüt” olarak değerlendirilen; yıllık zirveleri öncesi tüm dünyanın gösterilerini izlediği binlerce protestocu tarafından “emperyalist ve sorumsuz” bir yapılanma olarak görülen 8’ler Grubu (G-8) uluslararası ekonomik ve siyasal düzenin başat konumuna oturan gayri resmi bir forumdur.

 
Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Rusya Federasyonu’ndan oluşan G-8, dünya nüfusunun yaklaşık % 14 ünü teşkil etmesine rağmen dünyanın ekonomik verimlilik ölçüsü olan brüt iç hasılanın üçte ikisinden sorumludur yani dünya ekonomisinin yaklaşık % 65 ini temsil etmektedir. Avrupa Birliği (AB) de forumda, AB Komisyonu Başkanı ve AB üyesi G-8 ülkelerince yerini almaktadır.

 

Dünya politikasını belirleyen Grubun aldığı kararların bağlayıcılığı tartışıladursun, sekiz ülke ve AB’nin küresel konularda karar alırkenki temsil kabiliyetine de şüphe ile bakılmaktadır. Uluslararası ekonomik ve siyasal düzeni yönlendiren Grup gücünü kuşkusuz % 65’lik ekonomik temsilden almaktadır. Avrupa Komisyonu Başkanı Manuel Barroso’ya göre ise G-8’in en önemli gücü dünya liderlerine, önemli sorunlar karşısında kişisel sorumluluklar alma ve gelişmekte olan ülkelerle beraber herkesi etkiyecek tehditlere karşı taahhütlerde bulunma olanağı tanımasıdır.[1] Burada dikkat çekilen husus bir bakıma yön verenlerin güç-sorumluluk bilinci altında politika belirlemekte olduğudur. Bu makale, G-8’i kısaca tanıtıp, Almanya dönem başkanlığı ve Heiligendamm Sürecine odaklanacaktır.

 

Gelişmiş Ülkelerin Forum Fikri 

 

Dünyanın büyük endüstrileşmiş demokrasilerinin “liderler forumu” fikri, 1973 petrol krizini takiben gelen küresel durgunluktan sonra ortaya çıkmıştır. 1975 yılında Fransız Başkanı Valery Giscard d'Estaing, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri hükümet başkanlarını Rambouiller'de toplantıya davet etmiş ve bundan sonra dönemsel bir başkanlık altında organize edilecek yıllık toplantıları G6-altılı grup şeklinde yapılandırmanın temelini atmıştır. 1976 yılında, Birleşik Devletler Başkanı Gerald Ford'un talebi ile Kanada’nın gruba katılması grubu G7  haline dönüştürmüştür.  Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Rusya daha aktif şekilde G7 toplantılarına katılmaya başlamıştır. Böylelikle Rusya, NATO’nun Doğu Avrupa’ya doğru genişlemesine itiraz etmemesi ve izlediği ekonomik reformlar nedeniyle 1998 yılından itibaren Gruba dahil olarak bir anlamda,  uluslararası alanda yürütmek istediği rolü kapmış görünmektedir. AB Komisyonu da grubun toplantılarında temsil edilmektedir.

 

G-8 ülkeleri arasında sırasıyla deruhte edilen Başkanlık her yıl başı bir ülke tarafından üstlenilmekte ve bu ülke tarafından belirlenen çeşitli konularda Bakanlar toplantıları düzenlenmektedir. Bunlardan en önemlisi G-7 formatında yapılan (Rusya hariç)  Maliye Bakanları toplantısıdır. Üye ülkelerin hükümet başkanlarının katılımları ile yıl ortasında dönem başkanının ev sahipliğinde gerçekleştirilen yıllık ekonomi zirvesi ise G-8’in en önemli faaliyetidir. Dünya politikasına yön veren kararlar bu zirve sırasında alınmaktadır. Ancak, faaliyetler yalnızca zirve ve Bakanlar toplantıları ile kalmamakta ve yıl içerisinde konferanslar ile politik araştırmaları da kapsayan çalışmalar yürütülmektedir. Başkanlığı elinde bulunduran ülke, grubun yıllık gündemini de belirlemektedir. Yıllık gündemler başlangıçta ekonomik ve ticari konularla ilgiliyken, son dönemde sağlık, kanun uygulama, iş, ekonomik ve sosyal gelişme, enerji, çevre, dış ilişkiler, adalet ve içişleri, terörizm ve ticaret gibi çok geniş bir yelpazeye dağılmıştır. Hatta; gelişmekte olan ülkeler,  küresel güvenlik, Orta Doğu, Irak’ın yeniden imarı gibi konuların da gündemde geniş yer işgal etmeye başlamıştır. G-8 ülkeleri politikalar ve hedefler tespit etmekte ve bunlara ilişkin taahhütler vermekte ancak, bunların uygulanmasında gönüllük esas alınmaktadır.

 

Grubun gündeminin tartışmalı küresel konular olması nedeniyle,  G-8,  ‘dünyanın gayr-ı resmi hükümeti’ olarak da anılmaktadır. Zirve toplantıları küreselleşme karşıtı gösterilere sahne olmaktadır. Şimdiye kadar olan G-8 toplantılarının gündeminde en fazla yer alan konular arasında, sağlık, küresel ısınma, terörizm ve Afrika’ya yardım gelmektedir. Ancak, örneğin Afrika’nın kalkınmasına ilişkin verilen yardım sözleri bir taraftan alkışlanırken, “aslında bugün Afrika'nın sorunlarına çözüm bulmaya çalıştıklarını söyleyenlerin, gerçekte sorunun parçası olduklarını kimseye fark ettirmemeye çalıştıklarının” da altını çizenler yok değildir![2] Resmin arka yüzünde ne olursa olsun, yardım sözlerini verenlerin dışındakilere bu sözlerin yerine getirilip getirilmediğini takip etmek kalmaktadır! Zaman zaman G-8 ülkeleri politikaların izlenmesini uluslararası örgütlere havale etse de, en önemli denetleme mekanizmasını sivil toplum örgütlerinin raporları ve eleştirileri oluşturmaktadır.

 

G-8 ülkelerinin sözleri ile ne kadar uyumlu davrandığına ilişkin en kapsamlı izlemeyi Toronto Üniversitesi G-8 Araştırma Grubu yapmaktadır. Buna göre, yıllar geçtikçe verilen sözlerin sayısı 14’den 317’ye kadar 40’dan fazla konuyu kapsayacak şekilde artmış olmakla beraber ülkelerin sözlerinde durma oranları da değişiklik göstermiştir. Sonuçlara göre, en kötü performans İtalya, Japonya ve özellikle Rusya tarafından sergilenmiştir.[3]

 

2007 Heiligendamm Zirvesi

 

2007 yılının başkanlık görevini yürüten Almanya, dönem başkanlığı için belirlediği temayı “Büyüme ve Sorumluluk” olarak açıklamıştır. G-8’in 33. Zirve toplantısı toplantısı Almanya/Heiligendamm'da 6-8 Haziran'da gerçekleştirilmiştir. Zirvenin odak noktası ise küreselleşmeye yön vermek ve Afrika’nın gelişmesine yardım etmek olmuştur.

 

AB dönem başkanlığı ile aynı süreçte böylesi bir görevi yürüten Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in başarısına ilişkin övgüler Zirve sonrası dünya basınında oldukça geniş biçimde yer bulmuştur. Bu zirvenin gündemi ve sonuçlarını yapılan eleştirileri de dikkate alarak  değerlendirmek yerinde olacaktır.

 

İklim Değişikliği

 

Zirvenin en başarılı sonucu iklim değişikliği konusunda varılan uzlaşı olarak görülmektedir. Sera gazlarının azaltılmasına yönelik ortak hedefler konusunda  küresel gaz emisyonlarının 2050 yılına kadar %50 azaltılması kararına varılmıştır. Bundan daha ötesi, G-8 liderleri iklimin korunması konusundaki bu çabaların bir BM sürecine sürüklenmesi gerekliği yönünde mutabık kalmışlardır. Hukuki bağlayıcılığı olan taahhütlerin sadece BM çatısında kurulabileceğ fikrinden hareketle, bu uzlaşıya daha fazla ülkenin dahil olması istenmektedir. Bu konuda kapsamlı bir küresel anlaşmanın BM tarafından 2009 yılına kadar hazırlanması beklenmektedir. Yorumcular G-8 Zirvesinin BM iklim müzakerelerine en azından uygulayacı seviyede bir ivme kazandırdığını vurgulamaktadır. [4]

 

Öte yandan, iklim değişikliği ile mücadele ve enerji güvenliğinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu da belirtilmiştir.

 

Kalkınma Yardımları ve Afrika

 

2005 yılında Gleneages’te yapılan Zirvede G-8 ülkeleri Resmi Kalkınma Yardımlarının (ODA) 2010’a kadar yıllık 50 milyar dolar artırılacağı taahhüdünde bulunmuşlardı. Afrika’ya yapılan yardımların ikiye katlanması anlamına gelen bu taahüdün ancak güçlü ve tutarlı bir baskı altında yerine getirilebileceği bilinmekteydi ve 2006 yılında yapılan yardımlar 103,9 milyar dolara ulaşsa da, bunun verilen taahhüdün hayli gerisinde olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca bu miktarın fakir ülkelerin silinen borçlarını da içerdiği için şişirilmiş ve aldatıcı olduğu düşünülmektedir.[5] 

 

Heiligendamm Zirvesinde, G-8 ülkelerinin sözlerinin arkalarında olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Ancak, Almanya resmi kalkınma yardımlarında 750 milyon dolar gibi bir miktar belirterek artış taahhüdünde bulunan tek G-8 ülkesi olmuştur. Bu adım takdir edilmekle beraber diğer ülkelerin somut bir miktarı dile getirmemeleri taahhüdlerin yerine getirilmesine yeniden şüphe ile bakılmasına sebep olmuştur.

 

Zirve sırasında, G-8 Afrika Temsilcilerinin G-8 Afrika Ortaklığı konusunda İlerleme Raporu da yayınlanmıştır.

 

HIV/AIDS , Malarya, Tüberküloz

 

Zirve’de az sayıdaki somut yardım sözlerinden biri HIV/AIDS, sıtma (malarya) ve tüberkülozla savaş ile ilgilidir. Özellikle önleme programları ve az gelişmiş ülkelerdeki sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi için her yıl ilave olarak 60 milyar ABD doları sağlanacağı taahhüt edilmiştir. Almanya 2015 yılına kadar 4 milyar Avro yardım sözü vermiştir.

 

ABD’nin verdiği beş yıl içinde 30 milyar dolarlık yardım sözü, aslında ABD tarafından halihazırda yıllık olarak yaklaşık 6 milyar dolar harcama yapıldığından Başkan Bush’un durumu yeniden pazarlamasından ibaret olduğu yönünde eleştiri konusu olmuştur. Kaldı ki, HIV-AIDS ile mücadele için ayrılan miktarın,  BM AIDS Programını verilerine göre gerekli olan  yıllık 23 milyon doları karşılamadığı söylenmektedir. [6]

 

Öte yandan, Geleneagles’de yapılan zirvede on yıl içinde Afrika’daki tüm HIV vakalarının tedavi edilmesinin hedeflendiği ve diğerleri ile birlikte buna 50 milyar dolar kaynak kullanılacağının açıklandığı, ancak bu zirve sırasında HIV vakası tedavi hedefinin yarı yarıya azaltıldığı ve aradan geçen iki senede ciddi şekilde harcama yapılmadığının tespit edildiği eleştiriler arasındadır.

 

Mülkiyet Hakları ve Patentler

 

İnnavasyonun ve araştırma-geliştirmenin teşvik edilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunması için G-8 ülkelerinin korsanlık ve sahtecilikle mücadelede daha etkin rol oynaması konusunda mutabık kalınmıştır. Bu bir yandan olumlu değerlendirilse de, diğer yandan G-8’in yoksullukla mücadele ve iklim değişikliği  konularındaki  çabalarını yok etmiş olacağı yönünde eleştirilmektedir; çünkü, katı patent yasalarının fakir ülkeler için vahim sonuçları olacak; özellikle yüksek fiyatlardaki ilaçların ve  teknolojinin bu  ülkelere ulaşması engellenecek, dolayısıyla fakir ülkeler HIV/AIDS ile mücadele programları ve yenilenebilir enerji teknolojilerini kullanamayacaktır.

 

Zirvede ayrıca, şeffaflık, sürdürülebilir büyüme, gelişmekte olan ülkelerede iyi yönetişimin desteklenmesi ile yolsuzlukla mücadelede ortak çabaların yoğunlaştırılacağı taahhüt edilmiş, Doha Müzakerelerinin sonuçlanması için çağrıda bulunulmuştur.

 

Dış Politika ve Güvenlik

 

Zirve sırasında,  terörizmle mücadele, silahsızlanma nükleer güvenlik, Irak, İran, Ortadoğu Barış Süreci, Sudan/Darfur, Afganistan, Kolombiya, Kuzey Kore, Dağlık Karabağ, Lübnan konularında da görüş alış verişinde bulunularak açıklamalar yapılmıştır.

 

Yatırım Fonları

 

Ağırlıklı olarak New York ve Londra’da işletilen fonlar için bir “Davranış Kodu” hazırlanarak fonların yatırım stratejilerinin ve mali kaynaklarının açıklanmasını sağlamak amacıyla sunulan plana ABD ve İngiltere kendi ülkelerinde iş yapan ve vergi ödeyen şirketleri zor duruma sokmamak için karşı çıkmış, uzlaşma sağlamamıştır. Ancak bu fonların  mali piyasaların istikrarına katkısı kabul edilerek, sistematik riskleri azaltmak için Mali İstikrar Forumunun çalışmalarının takip edileceği bildirilmiştir.

 

Heiligendamm’da, gelişmekte olan ülkeler ve yükselen ekonomiler ile diyalogunun G-8 gündemindeki konularla ne kadar ilişkili olduğu bir kez daha belirginlik kazanmıştır.

 

G-8 ve Outreach Ortakları  

 

Son dönemdeki ekonomik göstergeler, G-8 ülkelerini dünyanın ekonomik olarak en güçlü 8 ülkesi unvanını kaybetmiş olduğu yönündedir. Yaşanan süreç, G-8 ülkelerini, dünya ekonomik ve politik alanındaki etkin rollerinden dolayı yükselen ekonomilerle- Çin, Hindistan, Meksika, Brezilya ve Güney Afrika- diyaloga girmeye zorlamıştır.

 

Gelişmekte olan ülkelerle diyalog bu ülkelerin bazılarının 2000 yılında Japonya, 2003 yılında ise Fransa tarafından toplantılara davet edilmesi ile başlamıştır.[7] Beş yükselen ekonomiyi kapsayan, G-8+5 Outreach grubu 2005 yılında Gleneagles’de İngiltere evsahipliğinde yapılan 31. G-8 Zirvesinde bu ülkelerin de görüşmelere davet edilmesi ile oluşmuştur. Doha’daki ticaret müzakerelerine yeni bir ivme kazandırma ve iklim değişikliği konusunda daha derin bir işbirliği yaratmada, böylelikle oluşturulacak daha güçlü ve temsilci bir grubun katkısı ümit edilmiştir. Yükselen ekonomiler ile biraraya gelen ülkeler uluslararası işbirliği için yeni bir örnek yaratılması konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu, önde gelen sanayileşmiş ülkelerin karşılaştıkları zorluklarla artık daha fazla kendi kendilerine baş edemeyeceklerinin, yükselen ekonomilerin de önemli görevleri olduğu gibi yükselen ekonomilerle diyaloga ihliyaç duyulduğunun bir göstergesi olmuştur.

 

Oluşan diyalog, Almanya’nın Heiligendamm Zirvesinde yeni bir boyut kazanarak, hem G-8’in genişleme tartışmalarına son vermiş hem de bir anlamda kurumsallaşmıştır. Heiligendamm’da her iki grup bundan böyle kesintisiz olarak daha yakın işbirliği yapma yönünde kararlarını açıklamışlardır..

 

Yılda bir kez toplanmanın yetersiz olacağından hareketle, OECD’nin kurumsal çatısı altında bir forum oluşturulmuştur. İşbirliği sağlanacak konuları takip etmek üzere, OECD içerisinde her sene G-8 dönem başkanlığını yürütecek ülkenin gönüllü katkıları ile faaliyet gösterecek bir “G-8 Heilingendamm Süreci Destek Birimi” kurulması 12 Temmuz 2007 tarihindeki OECD Konseyi toplantısında kabul edilmiştir. Süreç kapsamında, OECD Genel Sekreterinin de davet edileceği G-8 ve O-5 ülkelerinin “Sherpa”ları ya da Bakan Yardımcıları düzeyinde kurulacak Yönlendirme Komitesi sürece siyasi olarak yön verecektir. OECD’nin ilgili direktörlükleri her başlık için teknik seviyede sürece destek olacaktır.

 

Ortaklar 2009’a kadar, buluşların desteklenmesi ve korunması, kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerini güçlendirilmesini de kapsayacak şekilde adil yatırım koşullarının yaratılması, enerji güvenliği ve teknolojik işbirliğini geliştirecek bilgiye ortak erişimin sağlanması (CO2 emisyonlarının düşürülmesine katkı sağma amacı ile beraber) gibi somut sonuçlara ulaşma niyetinde olduklarını belirtilmişlerdir. Özellikle Afrika’ya odaklanarak kalkınma konusunda ortak sorumlulukların tespiti de ulaşılmak istenen amaçlar arasındadır.

OECD’nin sağlayacağı platform 2007 yılının ikinci yarısında devreye girmiştir. Japonya’da gerçekleştirilecek olan 2008 yılı zirve toplantısında bir ilerleme raporu sunulacaktır. Diyalogun sonuçlarını ortaya koyan final raporu ise 2009 yılında İtalya’da yapılacak zirvede sunulacaktır.

 

Böylelikle, yükselen ekonomilerle oluşturulan diyalogun düzenli, yapısal ve kurumsal hale dönüşmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Heiligendamm’ın en önemli sonuçlarından birisinin yapısal anlamda bu süreç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sözkonusu outreach, G-8in dünyayı temsil kabiliyetini biraz olsun legalize etmiş görünürken, geriye kalan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ile uluslararası yapılanma açısından da sorgulanmaya değerdir!

 

 

(*) İdari Ataşe, T.C. Tirana Büyükelçiliği

 

 

Kaynakça

 

  • ·    Bals, Christoph, “Bali as litmus test for Heiligendamm, An analysis of the climate revelance of the G-8 Summit 2007” Avaliable at http://www.germanwatch.org/klima/G-8clim07.pdf
  •  
  • ·    Barroso, Jose Manuel,  President ofthe European Commission, G-8, EU NEWS 56/2006-2006/07/14
  •  
  • ·    Begüm Tatari, “Ağımıza Takılanlar” http://www.izto.org.tr/NR/rdonlyres/67A75C25-5DFA-47E7-9759 B66B00820576/8381/G-8.pdf
  •  
  • ·    Ellmers, Bodo,  “The Heiligendamm G-8 Summit- Deine Stimme gegen Armut appraises the Summit from a develeopment perspective”, June 2007,
  •  
  • ·    Karan, Ceyda,  Radikal, 4/7/2005The Guardian, June 6, 2007
  •  
  • ·    www.g-8.de
  •  
  • ·    http://www.g7.utoronto.ca/

 

 

  



 

 

[1] Jose Manuel Barroso, President ofthe European Commission, G-8, EU NEWS 56/2006-2006/07/14

[2] Ceyda Karan,  Radikal, 4/7/2005

[3] “Who keeps their G8 promises”, The Guardian, June 6, 2007

[4] “Christoph Bals, “Bali as litmus test for Heiligendamm, An analysis of the climate revelance of the G8 Summit 2007”  Avaliable at http://www.germanwatch.org/klima/g8clim07.pdf

[5] Bodo Ellmers, “The Heiligendamm G8 Summit- Deine Stimme gegen Armut appraises the Summit from a develeopment perspective”, June 2007, available at

[6] Ibid.

[7] G8 Research Group- ‘Outreach  5’ Country Objectives Report

http://www.g8.utoronto.ca/oxford/g8rg-ox-objectives2007.pdf