İklim değişikliği insanlık ve yerküremiz için ciddi sonuçlar doğurabilecek bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdide karşı küresel düzeyde çözüm bulunması ihtiyacı aciliyet kazanmıştır. Bu amaçla BM şemsiyesi altında, tüm ülkelerin katılımıyla müzakereler sürdürülmektedir.
Bu kapsamda son olarak, 28 Kasım – 9 Aralık 2011 tarihlerinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Durban şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 17. Taraflar Konferansı (COP 17) ile Kyoto Protokolü 7. Taraflar Toplantısı (CMP 7) sonunda, Kyoto Protokolü 1. taahhüt döneminin sona ereceği 2012 yılından sonra geçerli olacak iklim değişikliği rejiminin belirlenmesine ilişkin bir yol haritası üzerinde anlaşmaya varılmış olması memnuniyetle karşılanmıştır.
Durban’da üzerinde mutabık kalınan paket, diğer hususlar yanında, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda tüm ülkeleri bağlayan hukuki bir belgenin 2015 yılına kadar kabul edilmesini ve bu belgenin en geç 2020’de yürürlüğe girmesini öngörmektedir.
Durban Taraflar Konferansında ayrıca, özel konumu Marakeş (2001) ve Cancun (2010) Taraflar Konferanslarında tanınmış olan Türkiye’ye, salım azaltımı, iklim değişikliğine uyum, teknoloji geliştirilmesi ve transferi, kapasite oluşturma ve finansman alanlarında sağlanacak desteğin modalitelerinin belirlenmesine ilişkin görüşmelerin sürdürülmesi karara bağlanmıştır. Bu karar uyarınca gerekli adımların atılması için girişimlerimiz önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdürülecektir.
Türkiye öteden beri, iklim değişikliğiyle mücadelede “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ve “her ülkenin kendi imkan ve kabiliyetlerine göre değerlendirilmesi” ilkeleri çerçevesinde, adil, kapsamlı, kurallara dayalı ve hukuken bağlayıcı bir uluslararası düzenlemeye gidilmesini savunagelmektedir. Ülkemiz bu anlayışla, sürece gereken katkıyı sağlamaya devam edecektir.