Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri vesilesiyle bazı AB ülkelerinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreciyle ilgili olarak yapılmakta olan olumsuz beyan ve açıklamaları teessürle izlemekteyiz. Birçok kritik sorunla karşı karşıya bulunan Avrupa’daki bazı ülkelerde Türkiye konusunun bu sorunların önüne geçirilmesi talihsizliktir.
Türkiye’nin AP seçimlerine ilişkin kampanya ve tartışmalara müdahale etmesi tabiatıyla sözkonusu değildir. Bununla birlikte, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini gerçek zemininden saptıran beyan ve açıklamalara kayıtsız kalınması da mümkün değildir. Bu vesileyle, aşağıdaki hususların Avrupa kamuoylarının dikkatine getirilmesinde yarar görülmektedir:
- Bazı siyasetçilerden özellikle seçimler öncesi dönemlerde yükselen farklı seslerin tarihi, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımlardan güçlü bağlara dayanan dostluk ilişkilerine zarar vermemesi için Türk Hükümeti şimdiye kadar büyük çaba sarfetmiştir. Orta ve uzun vadede ülkemizin Avrupa kamuoylarında çok daha iyi anlaşılacağına inandığımızdan, bu çabalarımızı sürdürme konusunda kararlıyız.
- Çeşitli siyasi partiler ve şahsiyetler tam üyeliğe alternatif olarak “Avrupa ekonomik ve güvenlik ortak alanı” ve “ayrıcalıklı ortaklık” gibi içi boş formüller önermişlerdir. Ayrıca, AB üyeliğine alternatif olmadığı AB ülkeleri tarafından 13 Temmuz 2008 tarihli Paris Zirvesi’nde en üst düzeyde teyit edilmiş olan “Akdeniz için Birlik” oluşumu da son günlerde bu bağlamda tekrar gündeme getirilmiştir.
- Türkiye, iyiniyetle bağdaştırılması mümkün olmayan bu söylemleri reddetmektedir.
- Türkiye’nin katılım müzakerelerinin özel statülere ulaşmak amacıyla sürdürülmesini kabul etmesi sözkonusu değildir. Bu tutumumuz öteden beri, her düzeyde AB içindeki muhataplarımıza ifade edilegelmektedir. Hal böyle iken, bu söylemlerin tekrar seçim kampanyası malzemesi yapılması Avrupa seçmenini yanıltıcı, özellikle yabancı düşmanlığını körükleyici bir ortam yaratmaktadır. Bu sürecin sun’i engellerle yıpratılması ne AB’ye ne de Türkiye’ye fayda getirecektir.
- AB müzakere süreci sona erdiğinde, gerek Türkiye gerek AB üyesi ülkeler üyeliğimize ilişkin kararı o tarihte vereceklerdir. Bu anlayışla, içinde bulunduğumuz aşamada bütün tarafları sağduyulu olmaya, halklar arasındaki ilişkilere zarar verebilecek beyanlardan kaçınmaya davet ediyoruz. Beklentimiz, üye ülkelerin yükümlülüklerine sadık kalarak katılım sürecini çeşitli iç politika mülahazalarından uzak tutmalarıdır.