SAYIN BAKANIMIZ: Değerli basın mensupları, bugün Avrupa’nın en seçkin devlet adamlarından, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Sayın Jagland'ı ülkemizde misafir etmekten büyük bir onur duyuyoruz. Bildiğiniz gibi Kasım ayında Türkiye, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını üstlenecek. Biz Sayın Jagland'la Şubat ayındaki ziyaretinde bir ilk yoğun temas olarak bu dönem başkanlığında yapılacak faaliyetler konusunda ilk istişareleri gerçekleştirmiştik. Daha sonra da değişik vesilelerle kendisiyle görüştük; benim Strazburg ziyaretimde de mümkün olduğu kadar Avrupa Konseyi’nin bizim Dönem Başkanlığımızda etkin bir tempo içinde çalışması ve bir yenilenme dönemine girmesi konusunda mutabakata varmıştık. Bu çerçevede bazı adımlar atmaya kararlıyız, çünkü Avrupa Konseyi sadece Avrupa kıtası için değil, evrensel olarak taşıdığı, savunduğu tüm değerler bağlamında tüm insanlık için çok güzel bir örnek teşkil ediyor. 47 ülkenin 800 milyon nüfusunda, üstün demokratik değerlerin yerleşmesi ve bu değerler etrafında daha güçlü ve insan hakları temeli sağlam zeminlere oturtulmuş bir Avrupa idealinin gerçekleşmesi yönünde şu anki en önemli kurumdur Avrupa Konseyi. Tabii Avrupa Birliği var, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı var, ama hiçbirisinin Avrupa Konseyi’ni ikame etmesi mümkün değil. Çünkü Avrupa Konseyi ortak değerler etrafında, daha 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında kurulmuş ve Pan-Avrupa anlamında bütün Avrupa’yı kuşatan bir özelliğe sahip.
Biz ilk günden itibaren Avrupa Konseyi üyesi bir ülke olarak dönem başkanlığını en iyi şekilde taçlandırmaya kararlıyız. Onun için de, geçtiğimiz dönem içerisinde, Sayın Jagland gibi çok tecrübeli, Avrupa siyasetinin en önemli devlet adamlarından birinin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne gelmiş olmasını, büyük bir şans olarak görmüştük. Bu şansı en iyi şekilde değerlendirmeye ve birlikte çalışmaya kararlıyız. Türkiye de Avrupa Konseyi’ndeki etkin rolü nedeniyle dönem başkanlığını bu çerçevede yürütecektir. Ayrıca tabii Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı’nın Sayın Çavuşoğlu olması, bu konudaki koordinasyonumuzu daha da kolaylaştıracak.
Biz yaptığımız temaslarda, dönem başkanlığımızda beş temel konuya öncelik vermeyi planladık.
Birincisi, Avrupa Konseyi’nin reformu. Avrupa Konseyi’nin diğer birçok uluslararası kurum gibi, uluslararası örgüt gibi, uluslararası yapı gibi değişen şartlara ve uluslararası şartlara intibak etmesi, çok büyük bir önem taşıyor. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Avrupa Konseyi’nin böyle bir yenilenmeye ihtiyacı vardı. Biz bu reformun sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için yoğun bir temas içinde olacağız.
İkincisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin reformu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, insan hakları konusunda en fonksiyonel, en etkin çalışan kurum. Bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi reformu konusunda daha önce yapılan toplantıları sürdürmeye kararlıyız ve o toplantılarda elde edilen kararları hayata geçirmek için Türkiye üzerine düşeni yapacaktır.
Üçüncü unsur olarak, Avrupa Konseyi’nin bağımsız denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi yer almaktadır. Bağımsız denetim mekanizmaları, evrensel değerlerin üye ülkelerde yerleşmesi ve bunun gözlenmesi açısından büyük bir önem taşıyor. Bunu üçüncü hedef olarak ortaya koyduk.
Dördüncüsü, Avrupa Birliği’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olması. Şimdiye kadar Avrupa Birliği üyesi ülkeler birer birer, tek tek buna taraf oldu. Şimdi Avrupa Birliği bir bütün olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olacak. Bu sürecin bizim dönemimizde bitirilmesi için de ben geçtiğimiz günlerde ülkemizi ziyaret eden Belçika ve Macaristan Dışişleri Bakanlarıyla, ki bizim Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı’nda onlar da Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstlenecekler, da bu konuları görüştüm. Birlikte çalışma konusunda ilke mutabakatına vardık. Uzun zamandır süregelen bu konu ümit ederiz ki, bizim Dönem Başkanlığımız döneminde bir nihayete kavuşur.
Beşincisi ve bizim açımızdan en önemlisi, Türkiye’nin ortaya attığı bir fikirdir. Benim şahsen de Sayın Genel Sekreter’e daha önceki Türkiye ziyaretinde gündeme getirdiğim bir husus; çok somut bir hedefti; bu da bir akil adamlar heyetinin, seçkin kişiler grubunun oluşturulmasıdır. Avrupa’da yükselişe geçen olumsuz eğilimlerle, yani ırkçılık veyahut diğer kültürlere karşı hoşgörü eksikliğine karşı neler yapılabileceği konusunda bir akil adamlar heyetinin oluşturulması fikrine önem veriyoruz. Biz bunu Sayın Genel Sekreter’le Türkiye’de de paylaşmıştık ve bizim Dönem Başkanlığımızda böyle bir heyetin oluşturulması ve bu heyetin bir rapor hazırlayarak Avrupa’yı bekleyen bu en ciddi tehlike karşısında, alınması gereken tedbirler konusunda bize bir rapor sunmasını teklif etmiştik. Sayın Genel Sekreter bunu benimsediklerini ve iyi bir fikir olduğunu ifade ettiler. Daha sonra birlikte istişare ederek bu grubu oluşturduk. Eski Almanya Şansölye Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Joschka Fischer’in başkanlığında ve Edward Mortimer’in raportörlüğünde bir heyet oluştu, Türkiye’den de saygın bir sosyal bilimcimiz, Sayın Ayşe Kadıoğlu burada görev aldı. Bunun ilk duyurusu geçtiğimiz haftalarda Brüksel’de Sayın Genel Sekreter, Sayın Joschka Fischer ve Büyükelçimizin katılımıyla yapıldı. Maalesef ben programımın yoğunluğu nedeniyle katılamadım. Tabii Sayın Büyükelçimiz Türkiye’nin inisiyatifi olan bu konuda, orada bizi temsil ederek bu konuya verdiğimiz önemi göstermiş oldular. Dönem Başkanlığı’nı devralır almaz tekrar bu heyeti toplayarak bu konuda atılacak adımları birlikte planlayacağız ve bu heyet Mayıs ayında İstanbul’da yapılacak Bakanlar Komitesi’ne katkı yapacak, Bakanlar Komitesi’ne bir rapor sunacak. Dolayısıyla bu 5 temel hedef etrafında, biz bu dönemi Avrupa Konseyi hedeflerinin gerçekleşmesi konusunda yoğun bir tempo içinde geçireceğiz.
Ayrıca, tabii Avrupa gündeminde olan diğer birçok konu var. O konularda da ortaya çıkabilecek krizler veya şu anda yaşanmakta olan potansiyel risk alanları var. Balkanlar’da, Doğu Avrupa’da, Akdeniz’de bu konularda da Türkiye aktif bir rol üstlenerek, Avrupa Konseyi değerlerinin yaygınlaştırılması ve barış ortamının sağlanması için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Ben Sayın Jagland’ın, ülkemizi tekrar ziyaret etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kendisiyle önümüzdeki dönemde bir arada çalışacak olmaktan duyduğum memnuniyeti şimdiden ifade etmek istiyorum. Kendisiyle sohbet etmek, konuşmak da her zaman büyük bir zevktir. Bundan sonra Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı ve Genel Sekreterlik olarak çok daha sık görüşeceğiz ve çok daha kapsamlı bir şekilde ortak kıtamızın, Avrupa’nın geleceğini birlikte şekillendirmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ederim, hoş geldiniz.
KONUK GENEL SEKRETER: Sayın ekselansları, sevgili dostum, tekrar Ankara’da olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Hemen akabinde de sizin konuşmanızdan öğrendiğim kadarıyla Avrupa Konseyi’nin Dönem Başkanlığını yürüteceğiniz dönem için belirlemiş olduğunuz gündem maddelerinin tamamen bizim gündem maddelerimizle örtüştüğünü görmekten duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Şu anda Türkiye’nin başkanlığında bu dönem içerisinde gerçekleştirilecek olanlar ortak değerlerimiz çerçevesinde gerçekleştireceğini düşündüğümüz hususlardır ve Türkiye bölgede pek çok ülkeyi de kapsayacak barış ve istikrar çabalarına katkı sağlayacaktır. Ve bunda en önemli olan konulardan bir tanesi, Türkiye’nin de gündeme getirmiş olduğu Avrupa kıtasında çok dilli ve çok kültürlü bir büyük toplum olarak nasıl beraber yaşayabiliriz fikrinin işlenecek olmasıdır. Avrupa’nın bu konuda zihniyetini değiştirmeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü farklı olanlarla beraber yaşadığımız takdirde farklı dil, farklı dinden gelenlerin beraber yaşamasını sağlayacak bir zihniyet değişikliğinin sağlanması Avrupa için de çok büyük bir avantaj teşkil edecektir. Zaten bu zihniyet, Türk kültürünün bir parçası olarak mevcut olduğu için bu fikrin ve Avrupa’nın zihniyetinin değiştirilmesine yönelik liderliğin Türkiye tarafından yapılması Avrupa Konseyi açısından da büyük bir avantaj teşkil edecektir. Bu çerçevede, beraber çalışmamızın iyi netice vereceğine inanıyorum. Ve şunu da söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum ki; Avrupa Konseyi adına bu sözleri zikrediyorum, Türkiye Avrupa’da çok önemli bir oyuncudur, sadece Avrupa’da değil aynı zamanda bu bölgede çok önemli bir oyuncudur ve böyle iyi bir dostla işbirliği yapıyor olmayı da dört gözle bekliyorum.
Teşekkür ederim.
SAYIN BAKANIMIZ: Sorulara geçmeden bir konuda daha bir açıklama yapmak istiyorum. Sayın Genel Sekreter çok zamanlı bir inisiyatifle 20 Ekim’de Avrupa’da Romanlar Konferansı planladılar. Bu çok doğru ve belki de Avrupa’da en yoğun dışlama ve ayrımcılığa tabi olan bu toplulukların problemlerini gündeme getirmesi bakımından, çok zamanlı bir girişimdir. Biz de buna katılacağız. Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik, son dönemde Türkiye’de Romanlar’ın sorunlarıyla ilgili yürüttüğü çalışmalar perspektifinde bu çalışmaya Türkiye’yi temsilen katılacaklar. Türkiye’den bazı Roman temsilciler de o günlerde Strazburg’da bulunacak. Bu çok zamanlıca girişim dolayısıyla ben Sayın Genel Sekreteri tebrik ediyorum ve bütün girişimlerinde, açılımlarında her zaman Türkiye’yi yanlarında göreceklerini belirtmek istiyorum.
SORU: Benim sorum Sayın Genel Sekreter’e olacak. Şubat ayında yaptığınız ziyaret, Türkiye’de Anayasa çalışmalarının rafa kalktığı bir dönemdi; aradan 8 ay geçti. Türkiye bir anayasa paketi kabul etti ve sonrasında da referandumda bu paket onaylandı. Şunu sormak istiyorum; “insan hakları ve azınlık sorunları gibi gündemde olan birçok konuyu toparlayacak bir Anayasa” demiştiniz o dönemde; “Türkiye için gerekli olan bu” demiştiniz. Bu 8 aylık süreç sonrasında, Türkiye’deki tabloyu bu değerler çerçevesinde anayasa değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkürler.
KONUK GENEL SEKRETER: Evet, referandumun son derece başarılı geçmiştir. Elde edilen neticeler Strazburg tarafından çok olumlu karşılanmıştır ve Sayın Adalet Bakanı’yla yaptığım görüşmelerde de Venedik Komisyonu’nun, ki bu komisyonun Avrupa Konseyi’nin bir parçası olduğunu biliyoruz, görüşlerini referandum sonrasında ortaya konan anayasa değişikliğini mevzuata uyarlamak ve uygulamaya geçirmek anlamında, almaktan memnun olacaklarını dile getirmişlerdir. Bütün bu gelişmeler Strazburg tarafından olumlu karşılanmaktadır.
SAYIN BAKANIMIZ: Teşekkürler.