Kıymetli Mesai Arkadaşlarım,
Değerli Büyükelçilerim,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
15. Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle sizlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Her biriniz, dünyanın dört bir yanında Devletimizi temsil ediyor, bayrağımızı dalgalandırıyorsunuz.
Özveriyle çalışıyorsunuz.
Vatanınıza hoş geldiniz diyor, Konferansımızın devletimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Bu yılki Konferansımızın temasını, “Türkiye’nin Diplomasi Hamleleri ve Küresel Yansımaları” olarak belirledik.
Bu çerçevede, küresel ve bölgesel sınamalar karşısında yürüttüğümüz milli ve bağımsız dış politikamızın etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.
Konferansımızın içeriği, bu yıl da oldukça zengin.
Dış ilişkilerimizin önemli boyutlarını teşkil eden, savunma, güvenlik, istihbarat, ekonomi, finans, bağlantısallık, sanayi, ulaştırma, adalet, iletişim, çevre, enerji, göç ve kültür gibi alanları kapsayan panellere geniş yer ayırdık.
Ayrıca, akademik bir gün düzenleyerek dış ilişkilerde teori ile pratiği biraraya getirmeyi hedefledik.
Dış ilişkilerimizin önemli bir ayağı da ekonomi ve ticaret.
Ülkemize yeni pazarlarda yeni iş fırsatları sağlama, yatırımları teşvik etme, ekonomik gücümüzü diğer ülkelere tanıtma gibi oldukça önemli ticari ve ekonomik aktivitelerle meşgulüz.
Bu nedenle iş adamlarımızın yurtdışındaki sorunlarına çözüm bulmak, yeni projelerde yer almalarını sağlamak da önemli görev alanlarımızdan.
Bu düşünceyle, Konferansımızda, DEİK İş Konseyleri ile Büyükelçilerimizin istişarede bulunabilecekleri yuvarlak masa toplantıları organize ettik.
Konferansımızın önemli bir kısmını da Büyükelçilerimizle genel müdürlerimizin gerçekleştireceği iç değerlendirme toplantıları oluşturacaktır.
Bölgesel ve tematik oturumlarda, çok boyutlu dış politikamızın muhtelif veçhelerini ele alacağız.
Farklı coğrafyaları, siz kıymetli Büyükelçilerimizin bakış açısından dinleyerek, merkez ve yurtdışı teşkilatımızın sahip olduğu görüş ve değerlendirmeleri bütüncül bir yaklaşımla ele alacağız.
Stratejik aklı, istişare kültürüyle harmanlayarak içerisinde bulunduğumuz belirsizlik çağına ışık tutmaya çalışacağız.
Uluslararası alanda etkinliği giderek artan ülkemizin küresel sistem içerisindeki rolünü daha da güçlendirmeye matuf çalışmalarımızı bir kez daha gözden geçireceğiz.
Gerçekleştireceğimiz kapsamlı görüş alışverişleri, önümüzdeki dönemde atılabilecek adımlara da ışık tutacaktır.
Konferans vesilesiyle ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilerek, Zat-ı Devletleri’nin talimat ve değerlendirmelerini alacağız.
Demokrasimizin tecelli ettiği Yüce Meclisimizi de ziyaret edecek, parlamenter diplomasimiz dahil olmak üzere ortak çalışmalarımızı ele alma imkanımız olacak.
Değerli Arkadaşlar,
Uluslararası sistemin içerisinde bulunduğu durumu doğru okumak; daha isabetli analiz yapmak ve doğru politikalar üretmek için olmazsa olmazımızdır.
Günümüzde iç içe geçmiş tehditler, birbirini besleyen çatışmalar, terörizm, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, iklim krizi ve siber tehditler gibi muhtelif sınamalarla karşı karşıyayız. Bunları siz her gün alanda yaşıyorsunuz.
Uluslararası kuruluşların tüm bu sorunlara çözüm üretmede yetersiz kalışı küresel ortamdaki karmaşıklığı ve belirsizliği artırmaktadır.
Bu belirsizlik, beraberinde kutuplaşmanın derinleşmesini ve büyük güçler arasında rekabetin artmasını getirmektedir.
Bu durum, bölgesel ve küresel gerilimleri daha da tehlikeli boyutlara taşımaktadır.
Ülkeler savunma sanayilerini güçlendirmekle kalmıyor; enerji, kritik sektörler, altyapı ve tedarik zincirlerinin güvenliği gibi alanlardaki yatırımlarını da giderek arttırıyorlar.
Bu gelişmeler, çoktaraflılığın ve kurallara dayalı uluslararası sistemin erozyona uğramasının bir tezahürüdür.
Her hal ve karda İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yönetişim sistemi, bugünün sorunlarına çare olamamaktadır.
İsrail’in Gazze’de sürdürmekte olduğu ve bugüne dek 44 binden fazla Filistinli kardeşimizin hayatına mal olan soykırıma, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dur diyememesi, küresel yönetişim krizini ve Birleşmiş Milletlerin reform ihtiyacını açık şekilde ortaya koymaktadır.
Diğer yandan, giderek Doğu-Batı savaşına dönme riski artan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın barındırdığı geniş kapsamlı çatışma riski, son dönemde karşılıklı atılan adımlarla ne yazık ki daha da arttı.
Her iki çatışma da, binlerce sivilin hayatını kaybetmesine yol açmıştır.
Ayrıca, beraberinde küresel enflasyon, ekonomik durgunluk ve gıda güvenliği gibi sorunları da getirmiştir.
Bu zorlu konjonktür, Dışişleri Bakanlığımıza düşen sorumluluğu daha da artırmaktadır.
Bunun bilinciyle hareket ederek Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon doğrultusunda bölgemizin vicdanının sesi olmaya ve çözüm üretmeye yönelik çalışmalarımıza öncelik veriyoruz.
Dış politikamızı köklü devlet geleneğimiz ile insani değerlerimiz ışığında yürütüyor, dünyanın her bölgesinde ülkemizin çıkarları ve bekası için çalışıyoruz.
Ülkemizi her alanda daha etkin ve güçlü kılmayı hedefleyen vizyonumuz, siz Büyükelçilerimizin değerli katkılarıyla sahada ilerlemektedir.
360 derece perspektifiyle izlediğimiz bu politika, Türkiye eksenli, bağımsız ve milli bir nitelik arzetmektedir.
Bugün de uluslararası sistemin içinde bulunduğu krizler ve çatışmalar sarmalında;
- “yeni fikirleri ve kavramları”,
- “alternatif rotaları”,
- “çözüm yollarını”,
- dolayısıyla “umut ışığını”, ortaya koyan bir Türk Hariciyesiyiz.
Dış politika; birçok oyunun aynı anda oynandığı ve daima evrilen bir alandır.
Bu itibarla dış politika stratejimizi hayata geçirirken, dış ilişkilerin büründüğü çok paydaşlı, çok katmanlı ve çok disiplinli niteliği de göz önünde bulunduruyoruz.
Bünyelerinde etkin bir eşgüdüm mekanizması sağlayan devletler, uluslararası sistem içerisinde mukayeseli üstünlüğe sahip olmaktadır.
Bu gerçekten hareketle, bütüncül ve kapsayıcı bir strateji izliyor, eşgüdüm görevimiz çerçevesinde dış ilişkilerimizin bütün boyutlarının envanterini titizlikte tutuyoruz.
Krizlere mukabele ederken, ortaya çıkan fırsatları da eş zamanlı olarak değerlendirmek, başarılı bir dış politikanın olmazsa olmaz özelliğidir.
Bu yöndeki refleks ve kabiliyetlerimizi daha da geliştirmeye önem atfetmekteyiz.
Günümüzde hızla gelişen teknolojiyi çalışmalarımıza yansıtmak, Bakanlığımızı daha ileri noktalara taşıyacaktır.
Çığır açan teknolojilerdeki gelişmelerin dış politikaya yansımalarını ve bu konuda oluşan uluslararası müktesebatı yakından takip etmekte ve ilgili Kurumlarımızla bu konuları değerlendirmekteyiz.
Ayrıca, bu gelişmeleri Bakanlık çalışmalarına nasıl daha fazla yansıtabiliriz diye kafa yormaktayız.
Vizyonumuzu ve kurumsal kapasitemizi çağın gerekliliklerine uyarlamaktayız.
Uluslararası sistemde çeşitlenen ve artan bölgesel bloklar karşısında, her yapı ve aktörle ilişkilerimizi geliştirmeye ve fırsatları değerlendirmeye özen göstermekteyiz.
Ülkemize hem siyasi hem de ekonomik alanda yeni ufuklar açacak birçok girişimi eş zamanlı olarak hayata geçirmekteyiz.
Değerli Büyükelçilerim,
Dün Suriye’de yaşanan gelişmeler, bizlere umut ışığı olmuştur.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası aktörlerin, Suriye halkına elini uzatıp kapsayıcı bir yönetimin oluşturulmasına destek vermesini bekliyoruz.
Suriye’de kalıcı çözüm ile barış ve istikrarın ancak ulusal uzlaşıyla sağlanabileceğini en başından beri söylemekteydik.
Ancak bütün gayretlerimize ve kendisine tanınan fırsatlara rağmen rejim, halkıyla barışma yoluna gitmedi.
Bilhassa rejimin, Cumhurbaşkanımızın yaklaşan süreci öngörerek yaptığı çağrılara olumlu yanıt vermemesi ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkaran gelişmelerin yaşanmasına sebep oldu.
Gelinen noktada Suriye’de yeni bir dönem başlamıştır.
Artık ileriye odaklanmak gerekmektedir.
Bundan sonraki süreçte, farklı etnik ve dini grupların kapsayıcı bir yönetim anlayışı ve barış içerisinde yaşadığı bir Suriye’yi arzu ediyoruz.
Komşularıyla iyi ilişkilere sahip olacak, bölgesine barış ve istikrar katacak bir Yeni bir Suriye görmek istiyoruz.
Bunun için gereken desteği vermeye hazırız.
Bu amaçla, bölgesel aktörler başta olmak üzere tüm taraflarla gerekli diyaloğu ve eşgüdümü sürdüreceğiz.
Türkiye, bundan sonra da Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, refah, güvenlik ve istikrarının sağlanması için üzerine düşen her türlü sorumluluğu üstlenmeye devam edecektir.
Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması ve ülkenin yeniden imarı için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Zor günlerinde Suriyeli kardeşlerine el uzatmış olan Türkiye, Şam’da açılan yeni sayfada da yanlarında olacaktır.
Suriye halkının da bu altın fırsatı iyi değerlendireceğine inanıyoruz.
DEAŞ ve PKK’nın mevcut durumdan fayda sağlamasının önlenmesi, Suriye’yi terörizm için güvenli liman olmaktan çıkaracaktır.
Bunun için de her türlü çalışmamıza kararlılıkla devam edeceğiz.
Kıymetli Büyükelçilerim,
Suriye, bizlere diplomasinin ne kadar uzun soluklu ve sabır gerektiren bir iş olduğunu bir kez daha göstermiştir.
13 yıldır yılmadan gerek ikili ilişkilerimizde gerekse çoklu platformlarda doğru bildiğimizi savunduk.
Herkes Suriyelileri terk ettiğinde, Türkiye, yanlarında durdu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi, umudunu kaybeden Suriyeliler için umut ışığı olmaya devam etti.
Adaletin, bölgesel barışın ve istikrarın tecellisi için her türlü güçlüğü omuzladık.
Diplomatik hamlelerimizi yaparken, sadece kendi milli güvenliğimiz ve huzurumuz için değil bölgemiz için huzur ve refah istediğimizi de samimiyetle gösterdik.
Benzer diplomatik yaklaşımımızı güneyde İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma karşı da ilk günden itibaren en güçlü şekilde ortaya koyduk.
Bölgesel garantörlük teklifiyle, sorunun iki devletli çözüm temelinde olması gerektiğini ilk günden itibaren vurgulayan yine Türkiye olmuştur.
İsrail’le ticareti durdurduk.
Filistin’in uluslararası alanda daha fazla devlet tarafından tanınmasını sağlayan, ayrıca İsrail’e silah satışlarının durdurulması çağrısında bulunan uluslararası girişimlere bu Hariciye öncülük etti.
Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya müdahil olduk.
Kurulmasına öncülük ettiğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Filistin Temas Grubu üyeleriyle çeşitli ülkelerde defalarca üst üste girişimlerde bulunduk.
Ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve Filistin’in devlet olarak tanınması için yoğun bir diplomasi mesaisi yürüttük.
Bu temasların da etkisiyle, bir yıl önce ateşkesi zikretmekten dahi çekinen birçok ülkenin, özellikle Batılı ülkelerin bugün, ateşkes ve “İki Devletli Çözüm” savunucusuna dönüştüklerini memnuniyetle görmekteyiz.
Filistinli kardeşlerimize desteğimizi, insani yardımlarımızla da ülke olarak gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz.
Lübnan’daki ateşkesin kalıcı olması ve Gazze’de de ateşkesin sağlanarak nihai çözüme gidilmesi için çalışmalarımıza bütün gayretimizle devam edeceğiz.
Filistin’e desteğimiz, 1967 sınırları temelinde bir Filistin Devleti kurulana dek devam edecektir.
Kıymetli Büyükelçiler,
Önemli bir diğer diplomasi hamlemizi Rusya-Ukrayna savaşında gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.
Savaşın sona erdirilmesine ve Karadeniz’de seyrüsefer emniyeti sağlanmasına yönelik çabalarımızı aralıksız sürdürmekteyiz.
Taraflar nezdinde sahip olduğumuz güvenilir muhatap konumumuzdan istifadeyle, son gelişmelerle birlikte ortaya çıkan tırmanma riskini bertaraf etmek üzere gerekli temasları sürdürmekteyiz.
Bölgemizde refah ve barışın temini için Ortadoğu’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya kadar her coğrafyada ilişkilerimizi geliştirme gayretlerimize aralıksız devam ediyoruz.
- Komşumuz Irak ile güvenlik başta olmak üzere muhtelif alanlardaki işbirliğimizi derinleştirmemiz,
- İran ile ikili ve bölgesel ilişkilerimizi ilerletmemiz,
- Güney Kafkasya’da barış ve istikrarı sağlamaya dönük girişimlerimiz,
- Yunanistan’la ilişkilerimizi pozitif gündem çerçevesinde geliştirmemiz
bunların sadece birkaç başat örneğidir.
Balkanlarda barış ve istikrar bizim için kritik önemdedir. Her bakımdan ayrılmaz bir parçası olduğumuz Balkanlarda yapıcı, öncü ve tüm aktörlerle etkileşimi önceleyen rolümüzü muhafaza etmekteyiz.
Türk dünyasıyla bütünleşme hamlemiz doğrultusunda, Türk Devletleri Teşkilatı’nı her geçen gün daha da güçlendirmekte ve küresel sistemde bir güç merkezi haline getirecek çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler’e yönelik açılım politikamız çerçevesinde, buralarda bulunan onlarca ülkeyle ilişkilerimizi sizler sayesinde çeşitlendirmekteyiz.
Avrupa Birliği ile tam üyelik perspektifinden ilişkilerimizi ilerletme niyetimiz bakidir.
Sürecin dar siyasi hedeflerle akamete uğratılmasının, herkesten evvel, Avrupa Birliği için stratejik kayba yol açtığını her platformda dikkate getirmekteyiz.
Türkiye ayrıca, NATO içindeki stratejik konumunu muhafaza etmeye devam edecektir.
Ülkemiz, güçlü ordusu ve her geçen gün gelişen savunma sanayii ekosistemiyle, İttifak’ın imkan ve kabiliyetleri ile caydırıcılığına anlamlı katkılarda bulunmaktadır.
Müttefiklerimizden PKK, FETÖ, DHKP/C gibi terör örgütleriyle mücadelede yanımızda olmalarını beklemekteyiz.
Aynı şekilde ihracat kısıtlamaları gibi, Müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan eylemlerden kaçınmaları da ayrıca taleplerimiz arasındadır.
Kıymetli Büyükelçiler,
Bildiğiniz üzere dış politika, güvenlik ve istikrarın temini kadar, refah ortamının sağlanmasıyla da yakından ilgili bir alan.
Biz görevimizde başarılı olduğumuzda, kalkınma için gerekli şartları da doğal olarak oluşturmuş oluyoruz.
Farklı coğrafyalara yönelik açılım politikalarımız, dış politika ve ekonomi arasındaki bağlantının kanıtı niteliğindedir.
Nitekim, Afrika’yla 2002’de 4.3 milyar Dolar seviyesinde olan ticaretimiz bugün 40 milyar Doları aşmış durumdadır.
Tabiatıyla Latin Amerika ve Asya-Pasifik ülkeleriyle ticari münasebetlerimiz de gelişmekte.
Dolayısıyla çalışmalarımızın hem ülkemiz, hem de muhataplarımız bakımından oluşturduğu refah arttırıcı sonuçlarını memnuniyetle görüyoruz. Yeni Büyükelçilik açtığımız kıtalarda ticari ve ekonomik faaliyetlerimizin arttığını görüyoruz. Bu da hem bize hem evsahibi ülkelere katkı sağlıyor.
Dış politika-ekonomi ilişkisinden bahsederken, bağlantısallık konusunun stratejik önemini de vurgulamamız gerekiyor.
Avrupa, Ortadoğu ve Asya’yı birbirine bağlayan konumu gereği Türkiye, pek çok bağlantısallık projesinin de doğal ortağı konumundadır.
Avrupa ile Asya arasında enerji, mal ve hizmetlerin transferi bakımından büyük önem taşıyan Hazar geçişli Orta Koridor’a ve bununla bağlantılı projelere stratejik önem atfetmekteyiz.
Bölgemiz ve ötesinde kesintisiz bağlantısallığın geliştirilmesi için çalışıyor, ülkemizi mücavir coğrafyaların enerji arz ve güvenliğinde başat bir aktör haline getirmek üzere gerekli adımları ilgili kurumlarımızla beraber atıyoruz.
Çok taraflı ulaştırma koridorlarının hayata geçirilmesine, tedarik zincirlerindeki stratejik konumumuzu tahkim etmeye öncelik vermekteyiz.
Değerli Büyükelçiler,
Tabiatıyla güvenlik, refah ve istikrar, adaletten ayrı düşünülemez. Daha adil bir dünya düzeni kurulmadan, barış, istikrar ve refah sağlamaktan söz edilemez.
Mevcut sınamalar karşısında etkisiz kalan çoktaraflı sistemin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daha adil, kapsayıcı ve temsil niteliğini haiz bir yapıya kavuşturulması elzemdir.
Bu amaç doğrultusunda, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlılıkla çalışmayı sürdürüyoruz.
Önemli bir bölgesel güvenlik kuruluşu olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreterliğine yoğun diplomasi girişimlerimiz neticesinde bir Türk diplomatının seçilmesi sağlanmıştır.
Bu, Türk diplomasisine duyulan uluslararası güvenin bir tezahürüdür.
57 ülkenin adayımıza verdiği destekle oydaşma sonucu seçilen Büyükelçi Sn. Feridun Sinirlioğlu’nu tebrik ediyoruz. Kendisine görevinde üstün başarılar diliyoruz.
Değerli Mesai Arkadaşlarım,
Hedeflerimiz büyük. Karşı karşıya olduğumuz sınamalar ciddi.
Kapsamlı altyapı yatırımları ile büyüyen ekonomimiz, dış politikada önemli bir nüfuz aracına dönüşmektedir.
Bu ekonomik güç, ülkemizin farklı kıtalarda yatırımlarını genişletmesine, küresel fırsatlara daha kolay erişim sağlamamıza ve yeni ortaklıklar kurmamıza imkan sağlamaktadır.
Güçlü ekonomi; güvenlik ve refahın olduğu kadar güçlü dış politikanın da teminatıdır.
Yerli ve milli savunma projelerimiz, SİHA teknolojisinde görüldüğü üzere pek çok bölgede ve operasyon sahasında oyun değiştirici etkiler yaratmaktadır.
Bu yatırımların mümkün kıldığı savunma sanayii işbirliği, pek çok ülkeyle ilişkilerimizi stratejik boyuta taşıyarak, daha öngörülebilir, istikrarlı ve uzun vadeli bir ortaklığa dönüştürmektedir.
En önemli dış politika araçlarımızdan olan kamu diplomasimizin çok aktörlü niteliğinden de istifade etmekteyiz.
Ülkemiz, insani yardımlar bakımından da gayrı safi milli hasılasına oranla dünyadaki en cömert ülke konumundadır.
Geniş diplomatik ağı sayesinde hızlı hareket eden ve tüm coğrafyalarda etkinlik gösteren Türk Hariciyesi, en uzak coğrafyalara dahi insani ve kalkınma yardımları ulaştırabilen ve vatandaşlarına nitelikli hizmet sunan bir hariciye olarak fark yaratmaktadır.
Bu doğrultuda çalışmaya devam edecek olan Bakanlığımız, siz değerli Büyükelçilerimizin rehberliğinde, bünyesine kattığı genç mensuplarıyla dinamik ve yenilikçi vasfını daha da güçlendirecektir.
Barışta kararlı, bölgesinde güçlü ve dünyada saygın bir dış politika yürütmeyi sürdüreceğiz.
Tüm hedef ve angajmanlarımızda en büyük kuvvet çarpanımız, siz kıymetli Büyükelçilerimizin tecrübesi ve fedakarlıkla yürüttüğünüz özenli çalışmalarınızdır.
Kazandığımız tecrübeler, meselelere daha iyi mukabele etmemizi ve hedeflerimizi hayata geçirmemizi sağlamaktadır.
Büyükelçilerimizin görev yaptığı ülkelerde, ülkemizin izlediği çok katmanlı dış politika doğrultusunda gelişmeleri titizlikle takip ederek, ortaya çıkabilecek kriz ve fırsatlara dair değerlendirmeleri, dış politikamıza yön vermektedir.
Sizler, farklı coğrafyalarda Devletimizin gören gözü, duyan kulağı, konuşan dilisiniz.
Gurbetteki vatandaşlarımızın her an yanlarında hissettiği ailelerisiniz.
Siz ne kadar anlatırsanız o kadar anlaşılacak, ne kadar tanıtırsanız o kadar tanınacak ve en nihayetinde ne kadar başarılı olursanız o kadar başarılı olacağız.
Değerli arkadaşlar, bu nedenle sorumluluğunuz büyük.
Devletimiz ve milletimizin sizlere duyduğu güven ve imkanlarla ülkemizi daha güçlü ve müreffeh yarınlara taşıma yolunda azim ve kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğinize gönülden inanıyorum.
Bu vesileyle, vatan uğruna canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum.
Sizleri ve sizlerin nezdinde tüm çalışma arkadaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Konferansımızın tekrar hayırlara vesile olmasını diliyorum.