Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyelerini, kıymetli
Milletvekillerimizi ve Başkanlık Divanını şahsım ve Bakanlığım adına
saygıyla selamlıyorum.
Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 Mali Yılı bütçe tasarısının görüşülmesi
vesilesiyle huzurunuzda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürütmekte olduğumuz
bağımsız ve milli
dış politikamız, kadim coğrafyamızın ve şanlı tarihimizin
mirasını, köklü devlet geleneğimizi, insani ve vicdani değerlerimizi
yansıtmaktadır.
Dış politikamızı bu ilkelerden aldığımız güçle yürütmekte, dünyanın her
bölgesinde ülkemizin çıkarları ve bekası doğrultusunda
azimle çalışmaktayız.
Dışişleri Bakanlığımızın,
milli güvenlik sistemimizin temel bir parçası olduğu
bilinciyle hareket etmekteyiz.
360 derece dış politika anlayışıyla
her kıtada
ayak izimizi bulundurmaktayız. Tehditlere karşı dururken,
fırsatları da değerlendirmekteyiz.
Barışta kararlı, bölgesinde güçlü ve dünyada saygın bir dış politika
yürütmekteyiz.
Kazandığımız tecrübeler, meselelere
daha iyi mukabele etmemizi ve hedeflerimizi hayata geçirmemizi
sağlamaktadır.
Günümüz dünyasında artık uluslararası ilişkilerin
çok boyutlu, çok katmanlı ve çok paydaşlı
niteliği öne çıkmaktadır.
Biz de dış ilişkilerimize bu perspektiften yaklaşmaktayız.
Ülkemizin
güvenlik, savunma, istihbarat, teknoloji, ekonomi, ticaret, enerji,
ulaştırma, sağlık, kültür, turizm
dahil birçok alandaki
hedeflerini bütüncül olarak ele almaktayız.
İlgili kurum ve kuruluşlarımızla
yakın ve etkin bir eşgüdüm içinde çalışmaktayız
.
Bu yolda Yüce Meclisimizin desteği bizim
için son derece değerlidir.
Bütçe görüşmeleri vesilesiyle, 2024 yılının muhasebesini yapmak ve dış
politikamızda öne çıkan konulara ilişkin tespit ve değerlendirmelerimizi
sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Değerlendirmelerimizin daha kapsamlı halini,
sizlere dağıtılan kitapçıkta
bulabilirsiniz.
Sayın Milletvekilleri,
Ülkemiz çok boyutlu ve zorlu sınamalarla kuşatılmış bir coğrafyada yer
almaktadır. Bölgemizdeki son gelişmeler, bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Uluslararası alanda ciddi kırılmaların yaşandığı, uluslararası sistemin
temellerinin sarsıldığı, rekabetin arttığı, jeopolitik ve ekonomik
denklemin yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz.
Donmuş ve aktif çatışmalardan
düzensiz göçe, yabancı düşmanlığı ve İslâm karşıtlığından
iklim krizine, sosyal
adaletsizlikten yeni teknolojilerin
yol açtığı risklere kadar pek çok sınama ile karşı karşıyayız.
Uluslararası normların giderek daha fazla
aşınması ve artan kutuplaşma,
mevcut şartları daha da kötüleştirmektedir.
Korumacı ve tek taraflı yaklaşımlar giderek öne
çıkmaktadır.
Küresel ekonomideki durağanlaşma ve krizler, ülkeleri
farklı coğrafyalarda yeni kaynak arayışlarına yöneltmektedir.
Kritik minareller ve hammaddelere sahip ülkeler, farklı
güçlerin rekabet alanına dönüşmektedir.
Terör örgütleri, ideolojik emelleri doğrultusunda Ortadoğu,
Afrika ve Asya başta olmak üzere farklı coğrafyalarda eylemlerini
sürdürmektedir. Bazı ülkeler tarafından da kendi çıkarları doğrultusunda
eğitilen ve donatılan terör örgütleri, risk olmaya devam etmektedir.
Bölgemiz, kuzeyde Rusya ve Ukrayna
arasındaki savaşın, yanıbaşımızdaki Suriye ve Irak’taki
terör belasının ve güneyde İsrail’in İran’ı da içine alan
bölgesel bir savaş çıkarma girişimlerinin
istikrarsızlaştırıcı etkileri
altındadır.
Kara, hava, deniz ve uzayın yanısıra, siber alan,
beşinci savaş
cephesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medya ve siber ortam, mevcut
tehditleri daha da derinleştirmektedir.
Tüm bunların bilinciyle politika önerilerimizi
oluşturmakta; devletimizin
izleyeceği hareket tarzı ve ön alıcı adımları
tespit etme, fırsatları ortaya koyma ve dış ilişkilerimizi güçlendirme
yönünde azimle çalışmaktayız.
Bu itibarla bu yılki bütçe kitapçığımızın başlığını “Belirsizlikler
Çağında Kararlı ve Güçlü Türk Dış Politikası” olarak belirledik.
Saygıdeğer Milletvekilleri,
Başta Filistin olmak üzere bölgemiz, İsrail’in
saldırganlığının, mezaliminin ve savaş tehdidinin baskısı altındadır.
Gazze’de uyguladığı soykırımı, Batı Şeria ve Doğu
Kudüs’teki mezalimini tüm şiddetiyle sürdüren İsrail, yaklaşık
44 bin Filistinliyi katletmiş, geride kalanları ise açlık ve bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye mahkûm
etmiştir.
Şu ana kadar Lübnan’da hayatını kaybeden sivillerin
sayısı üç bini aşmıştır.
Hamas ve Hizbullah hedef alınırken asıl amaç,
Filistinlileri kendi topraklarında yaşayamayacak hale getirmek ve göçe
zorlamaktır.
Birleşmiş Milletler temelli
uluslararası düzen büyük yara almıştır.
Uluslararası hukukun yanı sıra,
insanlığın da rafa kaldırıldığı
bir döneme girilmiştir.
İsrail, cezasız kalmanın verdiği özgüvenle, Filistin’deki mezalimini sona
erdirmek bir yana, savaşı Lübnan’a ve diğer bölge
ülkelerine taşımıştır.
İsrail ve İran arasında doğrudan yaşanan gerginlikle
savaşın yayılma riski daha da artmıştır.
İsrail, Lübnan’da ülkemizin de katkı sağladığı BM
Geçici Görev Gücü-UNIFIL’i hedef almış;
Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nı
(UNRWA)
yasaklama kararı almıştır.
Ülkemiz daima Filistin halkının yanında olmuş ve soykırıma sessiz
kalmamıştır.
İsrail’in amacının savaşı bölgeye yaymak olduğuna başından beri dikkati
çekmekteyiz.
Yürüttüğümüz yoğun temaslarla bu gerçekliği her platformda dile getirdik.
“İki Devletli Çözüm” haricinde bir yol olmadığını
vurguladık ve bunu hayata geçirmek için daha ilk aylarda “garantörlük
mekanizması” önerisinde bulunduk.
İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Filistin Temas
Grubu, ülkemizin yönlendirmesi ve katkısıyla hayata geçirildi.
Grup üyeleriyle birlikte ateşkesin sağlanması, insani yardımların
ulaştırılması ve Filistin’in devlet olarak tanınması için
18 başkent ve uluslararası kuruluşta
girişimde bulunduk.
İsrail üzerinde baskı uygulamak üzere diplomatik çabalarımıza da hız
kesmeden devam ediyoruz.
Bu girişimler sayesinde, bir yıl önce ateşkesten
bahsetmekten çekinen ülkelerin, bugün, ateşkes ve “İki
Devletli Çözüm” savunucusu olduğunu görmek memnuniyet verici.
Nitekim son dönemde İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya dahil
9 ülke daha Filistin’i tanımıştır.
Girişimlerimiz neticesinde Filistin, ilk kez BM Genel Kurulu’nda üye
ülkeler arasında masada yer almıştır.
Temas Grubu olarak Ankara dahil çeşitli başkentlerde1 iki devletli çözümün uygulanması için toplantı dizisi başlattık. Böylelikle
uluslararası toplumu harekete geçirdik.
Mayıs ayında
İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini hatırlayacağınız gibi
durdurmuştuk.
Ayrıca İsrail’e silah ambargosu uygulanmasının BM Güvenlik
Konseyi tarafından gündeme alınmasını teminen Birleşmiş Milletler’de bir
girişim başlattık.
Bu çerçevede hazırlanan ortak mektup, 52 ülkenin ve İslam
İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi’nin imzasıyla 1 Kasım’da BM Genel
Sekreterliğine tevdi edilmiştir. İsrail’e silah satışının durdurulması için
çabalarımızı sürdüreceğiz.
İsrail’in uluslararası hukuk önünde hesap vermesini teminen,
tüm uluslararası mekanizmaların işletilmesi
için de gayret göstermekteyiz.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda
açtığı davaya müdahillik başvurumuzu 7 Ağustos’ta sunduk.
Ekonomik bir platform olan D-8’in, ilk kez siyasi bir
gündemle Filistin için İstanbul’da toplanmasını sağladık.
İsrail’in bazı ülkelerden temin ettiği diplomatik, ekonomik ve askeri
yardımı da açıklıkla ortaya koyarak, bu ülkelere İsrail’e
yardımlarını kesme çağrısında bulunuyoruz.
İsrail’i uluslararası toplum içinde tecrit etmek ve
uluslararası toplumu harekete geçirmek
için her türlü gayreti gösteriyoruz.
Aynı zamanda Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz.
Bugüne kadar gönderdiğimiz 88 bin ton insani yardımla
Gazze’ye en çok ayni yardım gönderen ülke konumundayız.
İsrail’in Doğu Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın statüsünü değiştirmeye
yönelik politikalarına tepkimizi en güçlü şekilde ortaya
koymaktayız.
Bu krizi aşmanın tek yolu,
1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve
coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin
vücut bulmasından geçiyor.
Bu yöndeki çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.
Saygıdeğer Milletvekilleri,
Ülkemizi doğrudan etkileyen bir diğer çatışma alanı da kuzeyimizde üç
yıldır süregelen Rusya-Ukrayna savaşıdır.
Savaşın bölgesel ve küresel etkilerinin azaltılmasına ve ülkemize yönelik
risklerini bertaraf etmeye yönelik çabalarımızı 2024 yılında da hız
kesmeden sürdürdük.
Küresel bir gıda krizinin önlenmesini sağlayan
Karadeniz Girişimi
ile yaklaşık 33 milyon ton tahıl ürününün dünyaya
ulaştırılmasına vesile olmuştuk.
2024’te de gıda piyasalarının istikrarsızlığa sürüklenmemesi ve savaşın
Karadeniz’e sıçramaması için
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyeti sağlanmasına dönük çalışmalara ağırlık verdik.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi konusunda
tüm barış girişimlerine
destek verirken, her iki tarafın da yer aldığı kalıcı çözümün gerekliliğini
dile getirdik.
Taraflarla sürdürdüğümüz düzenli siyasi diyaloğumuz ve adil aracı
rolümüzle, barışın sağlanması için
yoğun çalışan bir ülkeyiz.
Kırım Tatarları başta olmak üzere siyasi tutukluların,
savaş esirlerinin ve sivillerin ailelerine kavuşturulması için
girişimlerimizi sürdürdük.
Değerli Milletvekilleri,
İsrail’in savaşı yayma girişimleri, Astana Süreci ile oluşan ve
Suriye’de kan dökülmesini durduran ortamı tehdit etmeye başlamış ve her türlü
belirsizliğe açık hale getirmiştir.
Bu itibarla Suriye’ye yönelik politikamızın ana unsurları,
terör unsurlarının temizlenmesi, ülkenin birlik ve toprak bütünlüğünün
korunması, siyasi süreçte ilerleme sağlanması, ayrıca Suriyelilerin güvenli
ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmesinden oluşmaktadır.
Terör örgütü PKK/YPG/SDG’nin hiçbir meşruiyeti olmayan
sözde “yerel seçim” tertipleme gayretlerini kararlı duruşumuz sayesinde
akim bıraktık.
Bu tür girişimlere önümüzdeki dönemde de izin vermeyecek, bölücü terör
örgütüne karşı mücadelemizi tavizsiz devam ettireceğiz.
Nitekim, 23 Ekim’de TUSAŞ’a gerçekleştirilen hain
saldırının ardından Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine
yönelik hava harekatımız bu kararlılığımızın göstergesidir.
Sahada sükunetin devamı amacıyla Rusya ve İran ile
Astana Platformu
çerçevesindeki çabalarımız önemlidir.
Bir yandan da ABD ile Suriye konusunda başlattığımız
istişareleri sürdürmekteyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
stratejik bir yaklaşımla önerdiği diyaloğun,
Rejim tarafından Suriye halkının yararını önceleyecek bir yaklaşımla
değerlendirilmesi temel beklentimizdir.
Saygıdeğer Milletvekilleri,
Irak’ın istikrarı ve güvenliği, bölgenin barışı ve refahı
için önemlidir. Irak’ın Ortadoğu’daki şiddet sarmalının içine çekilmemesi
gerektiğini temaslarımızda vurgulamaktayız.
Irak’ın güçlendirilmesi ve yeniden inşa çabalarına
en önemli desteği
ülkemiz vermektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Nisan ayında Irak’a gerçekleştirdikleri
ziyaret, ilişkilerimizde kritik bir dönüm noktası teşkil etmiştir.
Ziyarette ilişkilerimizin kurumsal çerçevesinin güçlendirilmesi için
27 hukukî belge imzalanmıştır.
Irak’la işbirliği mekanizmalarını etkin şekilde
işletmekteyiz.
Doğal ortağı olduğumuz Kalkınma Yolu projesine tam destek
veriyoruz.
2024 yılında
Irak’la güvenlik ve terörle mücadele odaklı temaslarımızı
yoğunlaştırdık.
PKK’nın Irak tarafınca “yasaklı örgüt” ilan edilmesi
kritik bir adımdır.
Irak’ın, PKK’yı resmen “terör örgütü” olarak tanıması ve topraklarından
tamamen tasfiye etmesi yönündeki beklentimiz bakidir.
Meşru güvenlik endişelerimiz karşılanmadıkça, uluslararası hukuka uygun
olarak icra ettiğimiz terörle mücadele operasyonlarımız hız
kesmeden devam edecektir.
Diğer yandan,
Türkmen soydaşlarımızın hak ve menfaatlerini koruma
yönündekigirişimlerimizi de sürdüreceğiz.
Yıllarca iç savaş, terör ve işgalle uluslararası güvenlik sistemini
etkileyen Afganistan’da, istikrarın ve güvenliğin
sağlanması bölgesel düzeyde yeni fırsatları ortaya çıkaracaktır.
Türkiye bölgesel çabalarını sürdürmekte ve Afganistan’ın yeniden inşası
için elini taşın altına koymaktadır.
Ülkedeki tüm kesimlerin temsil edildiği, haklarının gözetildiği, adil bir
yapıya sahip, güvenli Afganistan vizyonumuzu sorunun taraflarıyla
paylaşmaktayız.
Kardeş Pakistan’ın yanı sıra, dostane ilişkilere sahip
olduğumuz tüm bölge ülkeleriyle karşılıklı yarara dayalı ilişkilerimizin
geliştirilmesi, dış politikamızın önemli hedeflerindendir.
Bölgemizde son dönemde yaşanan gelişmeler, İran’la
diyaloğun önemini arttırmıştır.
Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 8. Toplantısı’nı,
24 Ocak’ta Ankara’da gerçekleştirdik.
Müteakip dönemde ikili ilişkilerimizi ilerletmenin
yanısıra, bölgesel konularda da istişarelerimizi ilk elden
yürüttük.
Güney Kafkasya’da kalıcı barış, bugün hiç olmadığı kadar
yakındır.
Kuşkusuz, bu noktaya gelinmesinin temelinde, kardeş
Azerbaycan’ın Karabağ’daki topraklarında işgale son vermesi
bulunmaktadır.
Azerbaycan’la ikili ilişkilerimizi örnek seviyede
sürdürmekteyiz. Birçok uluslararası meseleye çözüm getirme gayretini
ortaklaşa sergilemekteyiz.
Ermenistan’ın savaş sonrasında tercihini barış ve
istikrardan yana kullanmaya devam etmesi memnuniyet vericidir.
Hem Azerbaycan’ı hem de Ermenistan’ı bu tarihi fırsatın kaçırılmaması için
teşvik etmekteyiz.
Nitekim taraflar uzun bir aradan sonra
ilk kez üçüncü bir ülkenin dahli olmadan İstanbul’da
başbaşa bir görüşme gerçekleştirmiştir.
Kuşkusuz, Güney Kafkasya bağlamında
Ermenistan’la yürüttüğümüz normalleşme süreci
de önemlidir.
Yapıcı irademiz, ikili ilişkilerimizin kademeli olarak
Azerbaycan’la eşgüdüm içinde normalleştirilmesi
yönündedir.
İstanbul’da Ekim’dedüzenlediğimiz 3+3 Bölgesel
İşbirliği Platformu toplantısında, bölgeyi ilgilendiren tüm
konuları yapıcı bir anlayışla ele aldık.
Güney Kafkasya’da bölgesel sahiplenmenin güçlü bir tezahürü olan
Platform,
kurumsal bir yapıya doğru evrilmektedir.
Bölgeye barış ve istikrarın gelmesiyle, bölgede yalnızca insani şartlar
değil, ticaret, bağlantısallık ve kalkınmaya dönük hamleler atılacağını hep
beraber izleyeceğiz.
Saygıdeğer Milletvekilleri,
Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği hedefine bağlılığını
korumaktadır.
Beş yıl aradan sonra Avrupa Birliği üye devletleri,
ülkemizi Brüksel’de düzenlenen Gymnich Dışişleri Bakanları toplantısına
davet etmiştir.
Toplantıdaki olumlu atmosfer ve ülkemizin stratejik önemine yapılan vurgu,
AB üst düzey yetkilileri ile temaslarımızda da gündemi belirlemiş,
ilişkilerin geliştirilmesi mesajları öne çıkarılmıştır.
Ancak, Avrupa Birliği tarafında kısa vadeli ve günün koşullarına uygun
olmayan politikaların ağır bastığını görmekteyiz.
Temaslarımızda, AB’den beklentimizin,
ilişkilerimizde geleceğe yönelik, kapsayıcı ve vizyoner bir tutum
benimsemesi
olduğunu vurguluyoruz.
Milli davamız Kıbrıs meselesinde, bizimle de temas
sonrasında, BM Genel Sekreteri Kıbrıs Şahsi Temsilcisi’nin hazırladığı
rapor, taraflar arasında ortak zemin bulunmadığını ortaya koymuştur.
Dolayısıyla
Ada’da iki ayrı halk ve iki ayrı devlet bulunduğu gerçeği
bir kez daha teyit edilmiştir.
Kıbrıs Türk halkının
egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü için
girişimlerimizi devam ettirmekteyiz.
KKTC ile doğrudan uçuşlar ve doğrudan ticaretin başlaması
ve
KKTC liderliğine üçüncü ülkelerdeki muhataplarıyla temas imkânı
sağlanması
konularını öne çıkarmaktayız.
Nitekim bu çabalarımız sonucunda
KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı Zirvelerine en üst düzeyde katılımı
sağlanmıştır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Gerilimin yüksek olduğu alanlarda siyasi sorunlara çözüm bulmak
imkansız hale gelmektedir. Bu nedenle sorunlu alanlarda nispi sakinleşme
sağlayarak yaratıcı çözümler bulmaya önem vermekteyiz.
Yunanistan’la üst düzey görüşmelerde,
pozitif gündemin
geliştirilmesine yönelik çabaları yoğunlaştırarak, diyalog mekanizmalarımızı
daha işlevsel kıldık.
Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi’nden hareketle, Yunanistan’ın provokasyonlardan uzak durması yönündeki
beklentimizi Yunan tarafının dikkatine getirmekteyiz.
8 Kasım’daki Yunanistan ziyaretimizde bu yönde
yakın istişarede bulunulması için somut adımlar
atıldı.
2025 yılı başında Ankara’da düzenlenecek 6.
Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı,
Aralık ayında yapılacak
Siyasi Diyalog ve Pozitif Gündem Ortak Eylem Planı toplantıları
ilişkilerimizin
kurumsal zeminini daha da güçlendirecektir.
Batı Trakya Türk Azınlığı
ve Onikiadalar’da yaşayan soydaşlarımız,
Yunanistan’la ilişkilerimizdeöncelik verdiğimiz konulardan
biri. Yakın zamanda temsilcileriyle biraraya geldiğimiz Batı Trakya Türk
Azınlığı’nın sorunlarının çözülmesinin takipçisiyiz.
Diğer yandan, Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı
hassasiyetle korumaya devam etmekteyiz. Son Atina ziyaretimizde de bu
konudaki kararlı tutumumuzu ortaya koyduk.
Küresel aktörlerin rekabet coğrafyalarından olan Balkanlar
’da ülkemiz, etkin bir aktör olmaya devam etmektedir. 2024’teki
temaslarımızda her bir Balkan ülkesi ile geliştirdiğimiz stratejik
ilişkilerle, ticaretten yatırıma, savunma ve güvenlik işbirliğinden
kültürel etkileşime işbirliklerimizi derinleştirdik.
Her bakımdan ayrılmaz bir parçası olduğumuz bölgede
yapıcı, öncü ve tüm aktörlerle etkileşimi önceleyen bir rol oynamaktayız.
Balkanlar’daki soydaş ve akraba topluluklarımızla yakın
temas halinde, onların huzur ve refahı için ilgili ülke makamlarıyla
işbirliği yapmaktayız.
Sayın Milletvekilleri,
NATO’nun karşı karşıya bulunduğu karmaşık güvenlik
sınamaları; kabiliyet, kapasite ve Müttefiklik ruhu itibariyle Türkiye’nin
İttifak içerisindeki önemini bir kez daha göstermiştir.
Yoğun girişimlerimiz sonucunda, Temmuz ayında Vaşington’da düzenlenen
NATO Zirvesi’nde, terörizmle mücadelede NATO’nun rolünün
güçlendirilmesi ve Müttefikler arasında savunma sanayii ticaretindeki
kısıtlamaların kaldırılmasında mutabık kalınmıştır.
NATO Kosova Gücü Komutanlığı’nı başarıyla tamamlayarak
Ekim 2024’te İtalya’ya devrettik.
Ülkemizin öncülüğünde Romanya ve Bulgaristan’la birlikte
Karadeniz’de Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu’nu Temmuz ayında operasyonel hale getirdik.
2025’te
NATO Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısına ve 2026 yılı NATO
Zirvesi’ne evsahipliği yapacağız.
Değerli Milletvekilleri,
Türk savunma sanayiinin kaydettiği gelişim, birçok
uluslararası aktörle tesis ettiğimiz savunma işbirliğinin de itici gücünü
oluşturmaktadır.
Öte yandan,
müttefiklik ilişkileriyle bağdaşmayan ülkemize yönelik yaptırım ve
kısıtlamaların kaldırılmasıyla ilgili taleplerimizi, temaslarımızda
güçlü ve ısrarlı biçimde gündemde tutmaktayız.
Çalışmalarımızın neticelerini almaya başlamaktan memnuniyet duyuyoruz
.
Bu kapsamda, yıl içinde Kanada ve Norveç ülkemize yönelik
kısıtlamaları kaldırma kararı almıştır. Almanya’yla
yürüttüğümüz süreç de olumlu istikamette ilerlemektedir.
ABD Yönetimiyle yıl boyunca temaslarımızda, PKK/YPG/SDG ile
işbirliği, FETÖ’ye yönelik tutum ve tek taraflı yaptırımların
ilişkilerimize zarar verdiğini her fırsatta vurguladık.
Ekonomi, ticaret, enerji, iklim, savunma, terörle mücadele, bölgesel
konuları kapsayan Stratejik Mekanizma çerçevesinde
gerçekleştirdiğimiz istişarelerle diyaloğumuzu güçlendirdik.
F-16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık.
Y eni ABD Yönetimiyle milli çıkarlarımız
doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz.
Öte yandan, Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizi ortak
çıkarlar temelinde stratejik düzeyde her alanda güçlendirmekteyiz.
Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Dışişleri Bakanları
toplantısı 8 yıl aradan sonra gerçekleştirilmiştir.
Toplantıda, Türkiye-KİK Eylem Planı onaylanmıştır. Türk şirketlerimizin
Körfez’le işbirliğinin arttırılması sağlanmıştır.
Körfez ülkeleriyle çok taraflı platformlarda bölgesel
konularda işbirlikleri yapmaktayız.
Yemen’deki ihtilafın, kalıcı bir siyasi çözümle sona
erdirilmesini desteklemekteyiz.
Her kesimle diyalog kanallarını açık tutarak güvenlik
hassasiyetleri nedeniyle ticari faaliyetlerimizde yaşanan aksaklıklara
müdahale edebilmekteyiz.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesindeki çalışmalara
yıl içinde aktif katılım gösterdik.
2025 yılında İİT 51. Dışişleri Bakanları Konseyi
toplantısına İstanbul’da evsahipliği yapacağız.
Mısır’la ilişkilerimizde normalleşme süreci, liderlerin
karşılıklı ziyaretleri ve ilk
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi
toplantısıyla tamamlandı.
Mısır’la bölgesel istikrar ve refah odaklı bir işbirliği dönemine girdik.
Bu süreçte, Doğu Akdeniz’de gerilimin azaltılması, Filistin sorununun
çözülmesi ve Libya’da birliğin sağlanması yönünde ortak adımlar atmaktayız.
Keza Arap ülkeleriyle gelişen ilişkilerimiz kapsamında
Arap Ligi
ile de ilişkilerimiz canlandı. 10 Eylül’de Kahire’de düzenlenen
Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi
toplantısına 13 yıl aradan sonra katıldık.
Libya’nın birliği ve bütünlüğü ile bu ülkede kalıcı
istikrar ve barışın tesisi önceliğimizdir.
Sahadaki mevcudiyetimiz, sükunetin korunmasına ve siyasi
sürecin ilerletilebileceği zeminin pekişmesine katkı sağlamaktadır.
Libya’da tüm kesimlerle diyaloğumuzu arttırmaktayız.
Ülkemiz, Afrika Ortaklık Politikamız doğrultusunda
kıtanın barış, istikrar ve refahına ikili ve çok taraflı zeminde katkıda
bulunmaya devam etmektedir.
Bu kapsamda son olarak 2-3 Kasım’da Cibuti’de
Türkiye-Afrika Ortaklığı III. Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı’nı
gerçekleştirdik.
Afrika’yla katlanarak artan ticaretimiz ve yatırımlarımız,
ilişkilerimizin ulaştığı boyutun göstergesidir.
Afrika kıtasında, istikrar ve güvenliğin tesisi yönündeki
ihtiyaçlara cevap vermekteyiz.
Somali ile Etiyopya arasındaki gerginliğin çözümüne katkı
sağlamak amacıyla, iki ülkeyi Ankara Süreci kapsamında bir
araya getirdik.
Arabuluculuk alanındaki tecrübelerimiz ve yarattığımız
güven itibariyle Afrika ülkelerinin,
ülkemizden kolaylaştırıcılık taleplerinde artış yaşanmıştır.
Orta Asya’daki kardeş Cumhuriyetlerle, üst düzey stratejik
işbirliği ve istişare mekanizmalarını etkin şekilde işletmekteyiz.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), bu yıl iki Zirve
gerçekleştirdi.
TDT’nin kurumsal temelinin güçlendirilmesi ve ortak vizyonunun
uyumlaştırılmasında önemli yol kat edildi.
Türk Dünyası Şartı ve
Ortak Türk Alfabesi bunlardan sadece birkaçı.
Böylece Türk dünyasında birlik bir hayal olmaktan çıkmış; TDT, uluslararası
ilişkilerde söz ve etki sahibi olan bir aktör haline gelmiştir.
Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle çok yönlü
işbirliğimiz güçlenmeye devam etmekte, stratejik fırsatlar
değerlendirilmektedir.
Asya ülkeleriyle ikili boyutta ivme kazanan
ilişkilerimizin yanı sıra, kıtadaki bölgesel ve uluslararası teşkilatlarla
diyaloğumuzu ve işbirliğimizi stratejik bakış açısıyla geliştirmekteyiz.
Yeniden Asya Girişimimiz de bu yolda önemli bir araç
teşkil etmektedir.
Sayın Milletvekilleri,
Ukrayna ve Ortadoğu’daki durum nedeniyle
ulaştırma ve enerji koridorları
bağlamındakiprojelerde öne çıkan
bağlantısallık
ihtiyacı, ülkemizin jeostratejik konumunu pekiştirmiştir.
Enerji dönüşümü, kritik hammadde ve minerallere erişimdeki rekabet,
dijitalleşme, yapay zeka
alanındaki gelişmeler,
çevre konularına ilişkin diplomasiyle
iç içe geçmiştir.
Ülkemiz bu alanlarda etkin faaliyet göstermek için gereken adımları
atmaktadır.
Enerji arz güvenliğimizi sağlamak
amacıyla, yerli kaynaklarımızın verimli kullanılmasının
yanı sıra, hidrokarbon tedariklerimizi çeşitlendirmeye,
yenilenebilir enerjiye odaklanmaya ve
nükleer enerji
ile ilgili çalışmalarımızı sürdürmeye kararlıyız.
Doğu-batı ekseninde güvenilir bir alternatif rota olan
Orta Koridor’un gelişimi için çalışmaktayız.
Kıymetli Milletvekilleri,
Ülkemizin terörizmle mücadele stratejisi çerçevesinde,
uluslararası işbirliğini ikili ve çok taraflı girişimlerimizle
güçlendirmekteyiz.
Terörizmin her biçim ve tezahürüyle aynı kararlılıkla mücadele edilmesi
gerektiğini
vurgulamaktayız.
PKK ve FETÖ başta olmak üzere tüm terör
örgütüyle mücadelemizde
üçüncü taraflara uyarılarımızı yapmakta
ve gerekli adımları atmaktayız.
Uluslararası farkındalığın arttırılması yönünde
gayretlerimize önem vermekteyiz. Nitekim, TUSAŞ’a yönelik hain saldırı
akabinde kurumlarımızla eşgüdüm halinde tüm yabancı misyonlara
bilgilendirmede bulunduk ve NATO’daki müttefiklerimize bilgi verdik.
Müttefiklerimizin terörle mücadelemize tam desteğinin önemini vurguladık.
Değerli Milletvekilleri,
İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı da,
başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Filistin meselesiyle önümüzdeki dönemde daha büyük bir sosyal kaosa yol
açma potansiyeline sahiptir.
Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda kutsal kitapların
tahkir edilmesini dini nefret ve uluslararası hukukun ihlali olarak
tanımlayan kararların alınmasında öncü rol oynadık.
Bu girişimlerimizi hassasiyetle sürdüreceğiz.
Sayın Milletvekilleri,
Yurtdışındaki vatandaşlarımızın ve
soydaşlarımızın
ülkemizle bağlarını ve çıkarlarını koruma yönündeki çalışmalarımızı
kararlılıkla ve titizlikle yürütmekteyiz.
70’in üzerinde farklı konuda konsolosluk hizmetiyle,
vatandaşlarına
en fazla sayı ve çeşitlilikte konsolosluk hizmeti sunan ülkelerden
biriyiz
.
2024 yılının başından beri
2,5 milyonu aşkın konsolosluk işlemi
gerçekleştirilmiştir.
Aynı dönemde,
45 farklı şehirde 35 Gezici Konsolosluk Hizmeti
verilmiştir.
Bakanlığımızın Konsolosluk Çağrı
Merkezi, yurtdışındaki vatandaşlarımızın ana
başvuru merkezi haline gelmiştir. Bu Merkez, 2024 yılı başından beri
660 bini aşkın çağrı yanıtlamıştır.
Merkez, vatandaşlarımızın Lübnan ve Filistin’den tahliyesi
sürecinde de etkin şekilde çalışmıştır.
Lübnan’daki olaylar akabinde iki gemimiz ivedilikle
tahliye çalışmalarına yönlendirilmiş, havayoluyla da
seferler organize edilmiştir.
Bakanlığımız, ikili ilişkilerimizin gelişmesine sekte vurmayan, ancak milli
güvenliğimizi de gözeten akılcı bir vize politikası
uygulamaktadır.
Öte yandan,
vatandaşlarımızın vize konusunda yaşadığı zorluklar
Bakanlığımızca yakından takip edilmekte ve ilgili ülkelerin somut adımlar
atmaları için çözüm önerileri getirilmektedir.
Sayın Milletvekilleri,
Bakanlık olarak Büyükelçiler Konferansı ve Antalya Diplomasi Forumu gibi
düzenlediğimiz etkinliklerle uluslararası alandaki güncel meselelerin ele
alınmasına ve farklı görüşlerin tartışılmasına imkan sağlamaktayız.
Mart ayında üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz
Antalya Diplomasi Forumu’nda 148 ülkeden 4.700'den fazla katılımcıyı ağırladık. Dördüncü ADF’yi
11-13 Nisan 2025’te gerçekleştireceğiz.
Değerli Milletvekilleri,
Karşı karşıya bulunduğumuz sınamalarla etkin ve çok boyutlu şekilde
mücadele edebilmek, güçlü bir diplomatik teşkilata sahip
olmayı gerektirmektedir.
Dünyada toplam 261 misyon ile
en geniş dış temsilcilik ağına sahip ilk 3 ülke
arasında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Dünya ölçeğinde bir Dışişleri Bakanlığı olma anlayışıyla, 2024’te
Bakanlığımız bünyesinde
fiziki, organizasyonel, hukuki, teknik ve personel
alanlarında düzenlemeler gerçekleştirdik.
1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile dış
ilişkilerimizin genişlemesini, her coğrafyada temsilimizin olmasını, güçlü
diplomatik ağımızı yansıtacak bir merkezi yapılanma
öngördük. Genel Müdürlüklerimizin sayısını arttırdık.
İran-Irak, Afrika ve Latin Amerika gibi genel müdürlükleri önceliklerimizle
ve açılımlarımızla orantılı olarak yapılandırdık.
Ayrıca
arabuluculuk, insani ve teknik yardımlar, bilim ve teknoloji
politikaları gibi güncel ihtiyaçlara cevap verecek
tematik bazlı
genel müdürlükler ihdas ettik.
Genel Müdürlükler içerisinde de uzmanlaşmaya önem vererek
siyasi, ekonomik, sosyal, güvenlik-savunma gibi farklı alanlara odaklanacak
birimler oluşturduk.
İkili ekonomik ilişkilere ve savunma sanayi ilişkilerimize
odaklı ayrı birimleri de kurduk.
Vatandaşlarımıza daha hızlı cevap verebilecek bir çalışma anlayışını
konsolosluk alanında faaliyet gösteren birimlerimize
yansıttık. Göç politikaları ve vize işlemlerini ayrı bir
uzmanlık olarak odaklı bir yapıya dönüştürdük.
Birçok ülkenin Dışişleri Bakanlığı yapısında olduğu üzere, Bakanlığımızda
da “Diplomatik Güvenlik” konusuna odaklanacak ve bilgi
güvenliği, personel güvenliği, fiziki güvenlik alanlarının
güçlendirilmesine çalışacak ayrı bir yapıyı da hayata geçirdik.
Bakanlığımızı teknoloji çağıyla uyumlu hale getirmek,
verimlilik ve güvenlik açısından zaruridir. Bunun bilinciyle teknik
altyapımızı güçlendiren, bilişim, yapay zeka, kuantum gibi çığır açan
teknolojik gelişmeleri çalışmalarımıza yansıtacak adımlar atmaktayız.
Aynı zamanda bilgi güvenliğimizi de garanti altına alan
siber güvenlik tedbirleri almaktayız.
Kurumsal gelişime verdiğimiz önem çerçevesinde
Diplomasi Akademimizin
imkanlarını arttırdık. Bağımsız binaya kavuşan Akademimizde, çağdaş
birikimle yetiştirilecek genç diplomatları kadromuza katmaktayız.
Sayın Milletvekilleri,
2024 yılında2 Sayın Cumhurbaşkanımıza refakaten 10’u çok taraflı
toplantı olmak üzere toplam 16 yurtdışı ziyaret; 27’si çok
taraflı toplantıya katılım olmak üzere, toplam 58
yurtdışı ziyaret gerçekleştirdik.
Yurtiçinde ise 142 görüşme ve kabul düzenledik;
103
telefon görüşmesi gerçekleştirdik.
Çeşitli kurum ve kuruluşlarımızla 308 eşgüdüm faaliyeti
düzenledik.
Sayın Milletvekilleri,
Ülkemizin ve vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini en iyi şekilde korumaya
yönelik milli dış politikamızı etkin biçimde yürütürken, Bakanlığımıza
tahsis edilen bütçeyi etkili ve verimli bir şekilde
kullanmaktayız.
2023 yılı Kesin Hesabına göre, Bakanlığımıza toplam
17,8 milyar TL
ödenek tahsis edilmiştir. Yılsonu harcamamız
17,3 milyar TL
olarak gerçekleşmiştir.
Dolayısıyla, tasarruf tedbirlerine uyarak etkin şekilde
kullandığımız bütçemizin gerçekleşme oranı %97’dir.
Bakanlığımızın 2023 yılına ait Kesin Hesabı malî mevzuatta belirlenen
şekilde hazırlanarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na iletilmiştir.
Kesin hesap cetvelleri bir kitapçık olarak da
Komisyonumuzun bilgisine sunulmuştur
.
2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle Bakanlığımıza
39 milyar TL (39.035.706.000)
ödenek tahsis edilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca,
6,1 milyar TL’si (6.117.930.000) Ulusal Ajans ve AB programlarına
katılım olmak üzere,
AB Başkanlığı için 6,8 milyar TL (6.797.254.000),
Türk Akreditasyon Kurumu için 394 milyon TL (394.441.000)
tutarında ödenek de Komisyonumuzun onayına sunulmuş durumdadır.
Değerli Milletvekilleri,
Harcamalarımızın denetimi konusunda
Sayıştay Başkanlığımızla
yakın işbirliğini sürdürmekteyiz.
Bakanlığımızın çalışmalarına olumlu katkı sağlayan bulgular birimlerimizce
dikkatle incelenmekte ve ilgili kurumlarla bilistişare gerekli düzenlemeler
yapılmaktadır.
2023 yılına ilişkin Sayıştay Denetim Raporu’nda
4 adet bulgu yer almaktadır.
Bu bulgular muhasebe kayıtları ve mevzuat düzenlemelerine yönelik önerileri
içermektedir.
Raporun “Denetim Görüşü” bölümünde finansal raporlama çerçevesi kapsamında
Bakanlığımızın mali rapor ve tablolarının tüm önemli yönleriyle doğru
ve güvenilir bilgi içerdiği kanaatine varıldığı açıkça
zikredilmektedir.
Mali iş ve işlemlerini
mali disiplin ve saydamlık anlayışına uygun şekilde
, muhasebe ilkeleriyle uyumlu çerçevede sürdürmekte olan
Bakanlığımız, Sayıştay Denetim Raporları’nda işaret edilen hususlarda
gerekli tedbirleri hızla hayata geçirmektedir.
Dış politika vizyonumuzu yansıtan ve 6 amaç altında, 22 hedef ve 54
performans göstergesinden oluşan
2024-2028 dönemi Stratejik Planımız, bütçemizin kullanılmasında yol haritamızı teşkil etmektedir.
Stratejik Planımıza ilaveten,
2025 yılı Performans Programımız
ve 2023 yılı İdare Faaliyet Raporumuz Komisyonumuzun
bilgisine sunulmuştur.
Kıymetli Milletvekilleri,
Belirsizlik ve öngörülemezliğin yaşandığı, çatışmaların devam ettiği bir
ortamda,
2025 yılının zorluklar barındıracağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Tabiatıyla,
İsrail’in Filistin halkına yönelik mezaliminin sona erdirilmesi ve
Filistin’in uluslararası alanda eşit statüde yerini almasına yönelik gayretlerimizi kesintisiz sürdüreceğiz.
2025 yılında,
Orta Doğu, Rusya-Ukrayna ve Afrika’da istikrar ve barışın
tesisine destek vermeye devam edeceğiz.
Asya bölgesi, 2025 yılında büyük güçlerin rekabetine sahne
olmaya devam edecektir.
Yeni ABD Yönetimi’nin izleyeceği hareket tarzı da birçok
konuya tesir edecektir.
Tüm bu hususları ve olası etkilerini önceden analiz ederek ön alıcı
adımlarımızı şimdiden hazırlamaktayız.
Sayın Milletvekilleri,
Yüce Meclisimizin çalışmalarımıza sağladığı destekten dolayı
müteşekkiriz. Önümüzdeki dönemde de siz değerli Milletvekillerimizin
desteğini istirham ediyoruz.
Bu kapsamda Bakanlığımızın işleyişiyle ilgili
bazı düzenleme tekliflerimizi
onayınıza ilerleyen günlerde sunacağız.
Diplomasi mesleğinin gerektirdiği görev ve sorumluluklar, Bakanlığımız
personelinin genel kamu çalışanlarından ayrı düzenlemelere
tabi tutulmasını elzem kılmaktadır.
Bu itibarla genel idari hizmetler sınıfından bağımsız olarak “Dış
Politika ve Diplomasi Hizmetleri Sınıfı” şeklinde ayrı bir hizmet
sınıfı oluşturulması için desteğiniz önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, siz değerli Milletvekillerimizin yürüttüğü
parlamenter diplomasi
faaliyetleri, dış ilişkilerimizin önde gelen bir sac ayağını
oluşturmaktadır.
Özellikle Meclislerin siyasi sistemde etki gücünün yüksek olduğu
ülkelerdeki temaslarınız, dış politika önceliklerimizi hayata geçirmek
açısından önemlidir.
Sayın Başkan,
Saygıdeğer Milletvekilleri,
Sizlere genel bir kesitini sunduğum çalışmalarımızı, 2025 yılı Performans
Programımız ve Yeni Stratejik Planımız doğrultusunda hız kesmeden
sürdüreceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği Türkiye Yüzyılı
vizyonu çerçevesinde 2025’te de dış politikamızı
çok boyutlu ve etkin
şekilde yürüteceğiz.
Belirsizlikler ortamında yönü ve hedefi belli, kararlı ve güçlü bir aktör
olarak,
her alanda hazırlıklı olmaya ve büyük bir azimle çalışmaya devam
edeceğiz.
Yüce Meclisimizden aldığımız güç çalışmalarımıza
ışık tutmaya
devam edecektir.
Özverili çalışmalarından dolayı mesai arkadaşlarıma da
huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Bu çerçevede, 2025 bütçemizin hayırlara vesile olmasını
diliyor, Sayın Başkanımız başta olmak üzere tüm Plan ve Bütçe Komisyonu
üyelerimize destekleri için şükranlarımı sunuyorum.
1 Riyad (30-31 Ekim), Brüksel, Kahire, Oslo, Amman, Ankara vb.
2 01 Ocak-19 Kasım 2024 dönemidir.