İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) Üye Ülkelerin Kralları, Devlet ve
Hükümet Başkanları olarak, Filistin Devleti’nde meydana gelen ciddi
gelişmelere mukabele amacıyla İsrail’in Filistin halkına yönelik devam eden
acımasız saldırganlığı ve ABD’nin Kudüs Büyükelçiliğinin yasadışı şekilde
açılması sonucunda Filistin Devleti’nde meydana gelen vahim hadiselere
mukabele amacıyla İİT İslam Zirvesi 13. Oturumu Dönem Başkanı ve Türkiye
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine 3 Ramazan 1439
Hicri – 18 Mayıs 2018 Miladi tarihinde İstanbul’da tertiplenen Yedinci
Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı münasebetiyle biraraya gelen bizler,
Filistin Devleti’nin işgal altındaki topraklarındaki endişe verici durumu
ve artan gerilimi değerlendirmiş olarak,
Ümmetimiz açısından bu denli büyük öneme sahip bir konudaki bu Zirve’yi
toplantıya çağırması ve Zirve’ye evsahipliği yapması nedeniyle Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’a derin minnetlerimizi ifade ederek,
5-6 Mayıs 2018 tarihlerinde Dakka’da gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları
Konseyi’nin 45. oturumunda Filistin davası ve Filistin Devleti’nin başkenti
olan Kudüs konusunda kabul edilen kararları takdirle karşılayarak,
29. Arap Ligi Zirvesi’nde Filistin ve Kudüs konusunda kabul edilen
kararları memnuniyetle karşılayarak ve bunun İki Kutsal Caminin Hizmetkarı
Kral Salman bin Abdul Aziz Al Suud tarafından “Kudüs Zirvesi” olarak
adlandırılmasını takdir ederek,
İİT’in merkezi misyonunun ve varoluş sebebinin Kudüs-ü Şerif’in ve bu
şehrin tarihi ve yasal statüsü ile manevi konumunun korunması, İsrail
tarafından işlenen ihlallere ve bu rejimin sömürgeci ve ırkçı
politikalarının herhangi bir tarafça desteklenmesine son verilmesi amacıyla
gerekli tüm tedbirleri almak olduğunu vurgulayarak,
Filistin’le ve halkıyla tam dayanışma içinde İslam Ümmeti’nin üzerine düşen
tarihi, ahlaki ve hukuki sorumluluk çerçevesinde hareket ederek,
1- İşgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle Gazze Şeridi'nde,
insanlık dışı ve kesinlikle yasadışı işgale karşı meşru barışçıl protesto
haklarını kullanan silahsız Filistin halkına yönelik olarak İsrail
güçlerince gerçekleştirilen kriminal eylemleri en güçlü ifadelerle kınar;
özellikle son olarak 14 Mayıs'ta meydana gelen ve az 60 sivilin kasten
öldürülmesi ve yaklaşık 2.700 kişinin yaralanması başta olmak üzere, işgal
altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirilen ağır vahşet olaylarından
işgalci güç olarak İsrail'i tamamen sorumlu tutar;
2- İsrail işgal güçleri tarafından işlenen ve vahşi suç teşkil eden bu
eylemlerin, BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail işgalini hesap vermekten korumak
suretiyle, ABD Yönetimi’nin desteğiyle işlendiğini teyit eder; ayrıca, bu
suçların ABD Yönetimi’nin İsrail’deki Büyükelçiliğini İsrail’in işgali
altındaki Kudüs şehrine resmi olarak taşıması yönündeki yasadışı kararının
arka planında işlendiğini, bunun da İsrail Hükümeti’ni Filistinli sivil
halka yönelik pervasız davranışı konusunda daha da cesaretlendirdiğini not
eder;
3- BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası topluma Filistin’le
ilgili uluslararası hukuk ve düzeni korumaya yönelik yasal yükümlülüklerini
yerine getirme; işgalci güç İsrail’in fütursuzca işlemekte olduğu bu
denetlenmemiş suçlarından ötürü hesap verebilirliğini sağlama ve bu
zulümlere son vermek için yasal ve ahlaki yükümlülükleri doğrultusunda
hareket etme ve Filistin halkına uluslararası koruma sağlama çağrısında
bulunur;
4- Uluslararası barış gücü gönderme yolu da dahil olmak üzere, Filistin
halkına uluslararası koruma sağlanması çağrısında bulunur;
5- İİT Genel Sekreteri’nden, Gazze Şeridi’ndeki barışçı ve silahsız
göstericilere karşı İsrail güçleri tarafından işlenen suç ve katliamların
soruşturulması ve İsrail makamlarının bu konudaki cezai sorumluluğunun
belirlenmesi amacıyla uluslararası bağımsız bir uzmanlar komitesi ihdas
edilmesi ve bu komitenin bulgularının ilgili uluslararası organlara
iletilmesi için acilen harekete geçmesi talebinde bulunur;
6- BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu, BM Genel Sekreteri, BM İnsan
Hakları Konseyi, özel raportörler ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri’ne
Gazze Şeridi’ndeki son zulümlere ilişkin olarak uluslararası bir soruşturma
komitesi kurulması için gerekli adımları atmaları ve bu komitenin belirli
bir zaman dilimi içinde saha soruşturması başlatmasının, İsrail
makamlarının cezai sorumluluğunun belirlenmesinin, kurbanlara yönelik
adaletin tesis edilmesinin ve faillerin cezai muafiyetinin sona
erdirilmesinin sağlanması amacıyla sarih bir mekanizmanın hayata
geçirilmesi çağrısında bulunur;
7- BM Güvenlik Konseyi’ne, Genel Kurulu’na ve İnsan Hakları Konseyi'ne bu
husustaki sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısında bulunur ve tüm
ülkeleri bu konunun acil olarak BM Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi ve İnsan
Hakları Konseyi gündemine getirilmesi için çabalarını seferber etmeye davet
eder;
8- BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olarak Kuveyt’in rolünü, Gazze’deki
kanlı olaylara süratli tepkisini ve 15 Mayıs 2018 tarihinde Güvenlik
Konseyi’nden acil toplantı talebinde bulunmasını takdir eder, Kuveyt’in
sivillerin korunması konusunda bir karar tasarısı sunmasını ve ABD’nin bu
talihsiz olaylara cevaben bir basın açıklaması yapılmasını engellemesinden
duyduğu üzüntüyü ifade etmesini memnuniyetle karşılar;
9- Bu konuda Arap Ligi, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği dahil uluslararası
ve bölgesel kuruluşlarla eşgüdüm sağlama ve birlikte çalışma ihtiyacını
teyit eder;
10- Filistin davasının ve Kudüs-ü Şerif’in İslam Ümmeti bakımından
merkeziliğini teyit eder; kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967
sınırlarında, başkenti Kudüs-ü Şerif olan kendi bağımsız ve egemen Filistin
Devleti’ni kurma hakları dâhil olmak üzere, vazgeçilemez milli haklarını
elde edebilme çabalarında Filistin halkına yönelik ilkeli desteğimizi
yineler ve tüm ülkeleri Filistin Devleti’ni resmen tanımaya davet eder;
11- ABD Başkanı’nın Kudüs’ü işgalci güç İsrail’in sözde başkenti olarak
tanıyan yasadışı kararını reddettiğini yineler; bunu hukuken hükümsüz ve
geçersiz ilan eder, uluslararası meşruiyeti haiz kararların ihlali anlamına
gelen bu kararı Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına
bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama ve
uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görür;
ABD’nin Kudüs’te Büyükelçilik açmasını kınar, bunun Müslüman Ümmete,
Filistin ulusal haklarına ve uluslararası hukuka karşı bir tahrik ve
düşmanlık eylemi teşkil etmenin yanısıra, BM de dâhil olmak üzere,
uluslararası düzene yönelik bir saldırı olduğunu; aynı zamanda, işgalci güç
İsrail'i Filistin halkına karşı yasadışı eylemlerini hızlandırmaya teşvik
ettiğini kabul eder;
12- Kudüs-ü Şerif’in Filistin'in ebedi başkenti olarak kalacağı şeklindeki
tutumunu, ABD’nin Kudüs’te Büyükelçilik açmasının işgal altındaki şehrin
yasal statüsünü değiştirmediği gibi işgalci güç İsrail’in yasadışı ilhakını
meşrulaştırmadığı hususundaki tutumumuzu yineler;
13- Majesteleri Kral II. Abdullah bin Hüseyin’in, Filistin Devleti Başkanı
Mahmud Abbas ile 31 Mart 2013’te imzaladığı anlaşmada vurgulanan,
Majesteleri Kral II. Abdullah bin Hüseyin’in Kudüs-ü Şerif’teki Müslüman ve
Hıristiyan kutsal mekanlarının tarihi hamiliğine ve Kudüs ve Mescid-i Aksa
İşleri Bölümü ile El Aksa Camii İslami Vakfı’nın, Mescid-i Haram’ı koruma
ve savunma rolüne desteğini ifade eder;
14- Kudüs Komitesi Başkanı Fas Kralı Majesteleri Kral VI. Muhammed’in
Kutsal Şehri korumaya ve Filistin halkının direncini desteklemeye yönelik
süregiden çabalarını över ve Kudüs Komitesi’nin Kudüs Beytülmal Ajansı
tarafından gerçekleştirilen çabalarını takdir eder;
15- ABD Yönetimi’nin hareketini veya diğer ülkeler tarafından benimsenen
benzer bir adımı takip eden, kabul eden veya zımnen onaylayan herhangi bir
devletin, uluslararası düzeni ve uluslararası hukuku baltalamakla suçlu
olduğunu düşünür; bu utanç verici eylemlere uygun tedbirlerle mukabele etme
hususundaki kararlılığımızı ifade eder ve diğer ülkelerin ABD’nin yasadışı
örneğinden hareketle Büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımalarının engellenmesi
için gerekli tüm adımları atma kararı alır ve bu bağlamda Guatemala’nın
Büyükelçiliğini Kudüs-ü Şerif’e taşımasını kınar; Kudüs’ü İsrail’in
başkenti olarak kabul eden veya Büyükelçiliklerini oraya taşıyan ülkelere
karşı uygun siyasi, ekonomik ve diğer tedbirleri alma konusundaki
kararlılığımızı beyan eder; bu çerçevede alınabilecek uygun tedbirler
konusunda tavsiyeler hazırlama konusunda Genel Sektererliği görevlendirir;
16-Tüm Üye Devletlere, bu eylemi açıkça kınamaları ve Filistin’in ulusal
haklarını, ABD veya başka bir taraftan gelen tüm düşmanca ve yasadışı
eylemlerden korumak için mevcut tüm yasal ve diplomatik yolları izlemeleri
ve son zamanlarda Filistinlilerin haklarının geliştirilmesi için Filistin
liderliği tarafından kabul edilen kararları desteklemeleri çağrısında
bulunur;
17- Uluslararası görevlere adaylığını koyan ve adaylığına İİT’nin desteğini
isteyen ülkelerin Filistin ve özellikle Kudüs’e yönelik tutumlarına göre
değerlendirileceğini teyit eder;
18- İİT üyesi devletlerin Filistin davasına ilişkin kararlara karşı duyarlı
olmaları, müşterek davamız lehine oy kullanmaları ve bu adil davayı
savunmaya katkı sağlayacak şekilde harekete geçme taahhüdünde bulunmaları
gerektiğini vurgular ve Filistin davasına bağlı olmayanlara karşı gerekli
tedbirlerin alınması çağrısı yapar;
19- Üye Devletlerden, Genel Sekreterlikten, İİT alt organlarından, ihtisas
ve bağlı kuruluşlarından Kudüs-ü Şerif’in işgalci güç İsrail tarafından
ilhakını tanıyan, ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs-ü Şerif’e taşıma kararını
izleyen ülke, makam, parlamento, şirket ve bireylere ekonomik kısıtlamalar
uygulanması amacıyla gerekli önlemleri almalarını ve işgal altındaki
Filistin topraklarındaki İsrail sömürgeciliğini kutsayan her türlü önlemle
mücadele etmelerini talep eder;
20- Üye Devletlere ve uluslararası topluma yasadışı İsrail yerleşimlerinde
üretilen ürünlerin piyasaya girmesini engellemeleri, işgalin ve yerleşim
rejiminin daimi kılınmasında dahli bulunan veya bundan yarar sağlayan birey
ve oluşumlara karşı önlem almaları çağrısında bulunur;
21- Filistin halkının meşru hak ve isteklerini İsrail'in ısrarcı sömürgeci
ve saldırgan rejiminden, aynı zamanda bu baskı rejimini savunan ve
destekleyen devletlerden savunmak amacıyla, mümkün olan tüm kullanılabilir
tedbirleri almayı, tüm siyasi, hukuki ve diplomatik yolları takip etmeyi
kararlaştırır;
22- 1967’de işgal edilen Filistin Topraklarının ayrılmaz bir parçası olan
Kudüs şehrine ilişkin uluslararası meşruiyet kararlarına bağlı kalması için
Amerika Birleşik Devletleri’nden talepte bulunur ve ABD’yi İsrail’in gerek
bölgenin gerek tüm dünyanın barış ve güvenliğine tehdit teşkil eden
sömürgeci planlarına ve ciddi ihlallerine son vermesi için çağrıda
bulunmaya davet eder;
23- ABD’ye İsrail’in sömürgeci işgaline karşı durması ve her daim müşterek
uluslararası çabaların parçası olarak, ilgili BM kararları, uluslararası
hukuk, barış süreci ilkeleri, Arap Barış Girişimi ve iki devletli çözüm
ilkesine dayanan kapsamlı barışın tesisi konusunda tarafsız olması
çağrısında bulunur;
24- 6 Mart 2016 tarihinde Cakarta’da düzenlenen Beşinci Olağanüstü İslam
Zirvesi ile 13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Kudüs-ü Şerif’e
dair Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı kararları başta olmak üzere,
Filistin Davası ve Kudüs-ü Şerif hakkında düzenlenen olağan ve olağanüstü
İslam Zirvelerinde kabul edilen tüm kararlara bağlılığını teyit eder; Üye
Devletlere, özellikle dünyanın diğer bölgelerindeki ve uluslararası
kuruluşlardaki muhataplarıyla olan günlük münasebetlerinde ve dış politika
gündemlerinde bu kararlara saygı duyulmasını temin etmeleri yönünde çağrıda
bulunur;
25- Uluslararası hukuka uygun olarak hareket etmeyi, uluslararası hukuku ve
uluslararası sistemi savunmak için değerlerimizi paylaşan devletler ile
işbirliği yapmayı sürdüreceğimizi yineler; kendi kaderini tayin etme ve
uluslararası hukuk ve mevcut BM kararları bağlamındaki yegâne kabul
edilebilir uluslararası çözümü oluşturan iki devletli çözüme -uluslararası
ilkeler ve 2005’te Mekke’de düzenlenen Olağanüstü İslam Zirvesi
Konferansı’nca benimsenen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uygun şekilde
sarsılmaz bağlılığımızı teyit eder; bu bağlamda, 20 Şubat 2018 tarihinde BM
Güvenlik Konseyi’nde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas tarafından
sunulan Filistin siyasi girişimini destekler;
26- Kudüs-ü Şerif kentinin İslami ve Hıristiyan kimliğini değiştirmeye – ya
da tarihini tahrif etmeye – yönelik her teşebbüse karşı koymak için, Kudüs
Eski Şehrini ve Surlarını Dünya Mirası olarak belirleyen UNESCO ile
işbirliği yapmak dahil, gerekli olan tüm kaynakları tahsis etme yönündeki
kararlığını vurgular, ve bu kapsamda, İsrail işgal kuvvetlerinin süregelen
saldırıları ve İsrailli terörist yerleşimci grupların mukaddes Mescid’i
Aksa Külliyesi’nin kutsallığına düzenli olarak saygısızlıkta bulunmalarına
izin verilmesi dahil, Mescid’i Aksa Külliyesi’nin ve aynı zamanda Kudüs-ü
Şerif’teki diğer dini ve kutsal mekânların statükosunu değiştirmeye yönelik
süregelen İsrail işgalini kınar;
27- Kudüs şehrine yönelik İslami finansmana ilişkin önceliklerin
belirlenmesi amacıyla bir çerçeve teşkil eden Kudüs’ün çok sektörlü
stratejik planının finansmanı konusunda geçmişte kabul edilmiş İİT
kararlarının uygulanması çağrısında bulunur; ayrıca 2018-2022 gözden
geçirilmiş stratejik planı çerçevesinde Üye Devletlere Kudüs şehrinin,
kuruluşlarının ve halkının ihtiyaçlarını ve başta eğitim sektörünün
desteklenmesi dahil olmak üzere, bu planda kayıtlı projeleri desteklemeleri
çağrısında bulunur ve Genel Sekreterliği bu planın Filistin Devleti’yle
eşgüdüm içinde uygulanmasının takibiyle görevlendirir;
28- 5.3 milyonu aşkın Filistinli mülteciye hayati hizmetler sunan Birleşmiş
Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık
Ajansı’nın (UNRWA) özel öneminin altını çizer ve Üye Devletlere UNRWA’nın
sürdürülebilir bütçesinin idame ettirilmesine yönelik girişimlerine daha
fazla destek sağlamaları çağrısında bulunur;
29- İslam Kalkınma Bankası tarafından sunulan ön çalışmada işaret edildiği
üzere, Filistinli mültecilere ve evsahibi ülkelere daha fazla destek
vermenin, Üye Devletlerin müşterek desteğinin arttırılmasının ve UNRWA’nın
sahadaki insani yardım, kalkınma ve sosyal koruma faaliyetlerinin tutarlı
ve sürdürülebilir şekilde finansmanının güvence altına alınmasının aracı
olarak, Kalkınma Vakıf Fonu'nun kurulmasını memnuniyetle karşılar ve
Kalkınma Vakıf Fonunun faaliyete geçişinin hızlandırılması için Üye
Devletlere çağrıda bulunur;
30- BM Genel Kurulu'nun 194 sayılı kararı doğrultusunda, Filistinli
mültecilerin inkar edilemez nitelikteki evlerine geri dönme haklarına
yönelik desteğini yineler; ayrıca, adalet ve barışı sağlamak için gerekli
ilk adım olarak, bundan yetmiş yıl önce gerçekleşen Nakba (büyük felaket
günü) sırasında Filistin halkına karşı işlenen etnik temizlik ve cinayet
suçlarının tanınmasının gerekliliğini yineleriz.