Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TBMM Genel Kurulu Hitabı, 10 Aralık 2024, Ankara

Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri,

Yüce Meclisimizi şahsım ve Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.

Dışişleri Bakanlığımızın 2025 Mali Yılı bütçe tasarısının görüşülmesi vesilesiyle huzurunuzda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

Değerli Milletvekilleri,

Dünya kapsamlı ve başdöndürücü bir değişim ve dönüşüm döneminden geçmektedir.

Teknolojideki atılımlar bu değişimi daha da hızlandırmaktadır.

Devletlerin her alandaki politikalarında bu dönüşüm çağına ayak uydurma çabalarının izlerini görmekteyiz.

Bugün uluslararası ilişkiler, esasen yeni bir denge arayışındadır.

Çevremizde ve farklı coğrafyalarda eş zamanlı yaşanan çatışma ve savaşlar 2024 yılında hız kesmeden devam etmiştir.

Hasım ülke ve gruplar arasındaki siyasi, askeri ve ekonomik gerilim had safhadadır.

2025 yılında da Orta Doğu, Rusya-Ukrayna ve Afrika’daki istikrarı bozucu sınamaların devam edeceğini söylemek mümkündür.

Bu durum karşısında ülkeler, savunma sanayiindeki yatırımlarını ve savunma işbirliklerini güçlendirmektedir.

Son 10 yıldır artmakta olan küresel savunma harcamaları, 2023 sonu itibarıyla 2,4 trilyon doları aşarak rekor seviyeye yükselmiştir. Bu artış eğiliminin sürmesi beklenmektedir.

ABD’de 20 Ocak itibarıyla Trump Yönetimi iktidarı devralacaktır.

Yeni yönetimin politikalarının birçok bölgede izdüşümünün olmasını bekliyoruz.

Asya coğrafyasında ABD-Çin rekabetinin ve iki ülkeyi karşı karşıya getirebilecek durumların artabileceğini öngörmekteyiz.

Çin’in küresel nüfuzunu arttırma girişimleri,Batılı ülkeler tarafından malumunuz endişeyle karşılanmakta, aralarındaki ilişki rekabetten tehdit ilişkisine doğru evrilmektedir.

Öte yandan, uluslararası ticaret, jeopolitik gerilimlerin tedarik zincirleri üzerindeki etkileri nedeniyle kritik bir dönemden geçmektedir.

Yüksek gümrük tarifelerinin ve korumacı politikaların benimsenmesi, ticaret savaşlarına ve daha fazla bloklaşmaya yol açacaktır.

Diğer taraftan, dünyadaki rekabet son yıllarda uzaya da taşınmıştır.

Çok taraflı platformlarda, uzay çalışmalarında uzlaşı ve işbirliği zemini oluşturulmasında ciddi zorluklar yaşanmaktadır.

Aynı zamanda, siber ortamdaki rekabet ve tehditler de ülkeler için ciddi sınamalar haline gelmiştir.

Günümüzde tüm bu uluslararası sınamalar iç içe geçmiş durumda, aynı zamanda birbirini tetiklemektedir.

Bu durum, sözkonusu sınamaların bertaraf edilmesini daha da güçleştirmektedir.

Bu sınamalara mukabele güçlü bir uluslararası yapılanma ve dayanışmayı gerektirmektedir.

Ancak maalesef uluslararası sistem bu sınamalara cevap vermekten uzaktır.

Uluslararası normlar sürekli bir aşınma halindedir.

Bu nedenle 2025 yılı, uluslararası alanda belirsizliklerle dolu bir dönem olacaktır.

Değerli Milletvekilleri,

Kırılgan bir coğrafyanın merkezinde olan ülkemizin müreffeh bir geleceğe sahip olması, ancak ve ancak, bu risklerin önceden doğru bir şekilde tahlil edilmesi ve bunlarla etkin şekilde mücadeleyle mümkündür.

Bu nedenle Türkiye bir yandan küresel dönüşümleri yakından takip ederken, bir yandan da milli çıkarları ve hedefleri doğrultusunda “etkin, yönlendirici ve belirleyici” bir dış politika izlemektedir.

Dışişleri Bakanlığımız, milli güvenlik sistemimizin temel bir unsurudur.

Dolayısıyla Bakanlığımız, köklü diplomasi geleneğinden aldığı güçle ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için yılmadan çalışmaktadır.

Türkiye, 261 dış temsilciliğiyle, en geniş diplomatik ağa sahip 3. ülke konumundadır.

Geniş diplomatik ağımız bize, önalıcı politikalar izleme ve muhataplarımız nezdinde güçlü girişimler yapma imkanı sağlamaktadır.

Ülkemiz sahadaki güçlü mevcudiyetinin yanı sıra, çok taraflı platformlarda da etkin politikalar yürütmektedir.

Ülkemizin yoğun girişimleri neticesinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreterliği’ne Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu seçilmiştir.

Büyükelçi Sinirlioğlu’nun değişik coğrafyalardan, farklı stratejik çıkarları temsil eden 57 ülkenin oydaşmasıyla seçilmiş olması, ülkemizin saygınlığına ve yürüttüğü dış politikaya güvenin önemli bir yansımasıdır.

Sayın Milletvekilleri,

Suriye halkı ve Suriye, 8 Aralık itibarıyla yeni bir döneme girmiştir.

Suriye krizinin başladığı ilk günden itibaren 13 yıldır devletimiz bütün kurumlarıyla bu krizi çok yakından takip etmektedir.

Malumunuz, Suriye sadece Türkiye’nin komşusu olmakla kalmıyor, diğer ülkelerin de komşusu ve aynı zamanda küresel ve bölgesel hegemonların menfaat arayışında olduğu, düzen kurduğu, oyun kurduğu bir bölge haline gelmiştir.

Herkesin farklı stratejik hesaplarının olduğu, bu stratejik çıkarların kimin, ne zaman, nerede işine yarayacağının belirlenmediği, belirsizliklerle dolu bir coğrafyada Türkiye’nin 13 yıldır stratejik sabırla, hikmetle, büyük bir azimle, dikkatle yürüttüğü politika bugün itibarıyla başka bir noktaya evrilmiştir.

2016’dan itibaren Türkiye, Astana Süreci ile çatışmaların durdurulmasını sağlamıştır.

Malumunuz hem önceki görevimde hem şimdiki görevimde 13 yıldır krizin bütün aşamalarında, bütün boyutlarında, bütün muhataplarıyla beraber içerisinde olduk.

Fakat, rejim, yaratılan zamandan ülkenin çok yönlü sorunlarının çözümü için istifade etmemiştir.

2016’da savaşın durdurulmasından sonra muazzam bir zaman vardı. Bu zaman içerisinde rejim ve müttefikleri Suriye halkına demokratik, kuşatıcı bir anayasa, bir umut, iyi bir altyapı verebilirdi. En azından bunun için çalışma yapabilirdi. Ancak rejim kendi halkını tehdit görme dışında bir yaklaşım sergilememiştir.

Bizim her zaman için niyetimiz net ve samimi, metodumuz da şeffaf olmuştur.

Gün geçtikçe devlet siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan çöküşe doğru gitmiştir.

Özellikle son iki yılda, devlet bütün yapılarıyla iflas etmiş durumdaydı.

Halkta yükselen memnuniyetsizlik dalgası, rejimin saldırıları nedeniyle yaşanan sivil kayıplarla birleşince Suriye rejimi tarihe karışmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye’de yaklaşan süreci öngörerek ülkemizle diyalogun başlatılması ve muhalefet ile ulusal uzlaşının sağlanması çağrısında bulunmuştur.

Ancak, maalesef rejim, Suriye halkı yerine, kendi dar çıkarlarını düşünerek bu fırsatı değerlendirmemiştir.

Suriye halkına her zaman, her hal ve şartta elini uzatan Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle Türkiye olmuştur.

Uluslararası toplumun Suriye halkını kaderiyle başbaşa bıraktığı bir ortamda Türkiye tek başına Suriye halkının yanında durmaya devam etmiştir.

Bundan sonraki süreçte de tüm desteğimizi vermeye hazırız.

Huzurun ve barışın hakim olduğu, farklı dini ve etnik grupların yan yana sulh içinde yaşadığı bir Yeni Suriye’nin hayata geçmesini bekliyoruz.

Komşuları için istikrarsızlık üretmeyen bir Suriye’yi görmeyi arzu ediyoruz.

Suriye’de yeni yönetim düzenli bir şekilde kurulmalıdır.

Suriyeli muhaliflerin birlik içinde olması ve kapsayıcı bir hükümet tesis etmeleri önemlidir.

Artık ülkeyi birleştirme ve yeniden inşa etme zamanıdır.

Savaş yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler artık kendi topraklarına dönebilecektir.

Türkiye,Suriye'nin ulusal birliğine, istikrarına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve refahına büyük önem vermektedir.

Bu amaca yönelik olarak bölge ülkeleriyle ve uluslararası aktörlerle çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

Geçen hafta gerçekleştirilen Doha Forumu’nda Rusya, İran ve Arap ülkeleriyle gerçekleştirdiğimiz çok sayıda temasın yanısıra, şimdi de pekçok ülkeyle yoğun bir diplomasi trafiği yürütmekteyiz.

Bu görüşmelerin de ışığında, uluslararası alanı yönlendirmeye, ülkede kurulacak dengelerin sağlıklı, sürdürülebilir ve ülkemiz çıkarlarını gözetecek şekilde olması yönünde çalışmaktayız.

Suriye’deki gelişmelerin izleyebileceği seyir, ülkemize yönelik olası yansımalarıyla birlikte etraflıca değerlendirilmekte ve bu bağlamda gerekli tedbirler alınmaktadır.

Suriye’den tahliye süreçleri ve sınırımızdaki hareketlilik bağlamında kriz merkezini aktive ettik.

Değerli Milletvekilleri,

İsrail’in uluslararası hukuku yine yok sayarak bu kez Suriye’deki gelişmelerden çıkar sağlama çabalarına hız verdiğini de maalesef görmekteyiz.

Suriye topraklarına giren İsrail, işgalci zihniyetiyle Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef almaktadır.

Suriye halkının barışa ve huzura yaklaştığı süreci tehlikeye sokmaktadır.

Gazze’yi yerle bir eden İsrail, şimdi de Suriyeli kardeşlerimizin geleceğini tehdit etmektedir.

Netanyahu, açıkça Golan Tepelerinin İsrail toprağı olduğunu açıklamakta beis görmemektedir.

Zihniyet değişmiyor.

İsrail’in saldırganlığı, mezalimi ve hukuksuzluğu devam ediyor.

Türkiye olarak her zaman olduğu gibi Suriyeli kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.

Öte yandan, herkes şunu da iyi bilmeli ki: Suriye’nin terörizmin yuvası olmasına izin vermeyeceğiz.

DEAŞ ve PKK’nın mevcut durumdan faydalanmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.

Terörizmle mücadelemizi çok boyutlu ve dinamik stratejiler geliştirerek sürdüreceğiz.

Dost ve müttefiklerimize bu mücadelemizde işbirliği beklediğimizi her fırsatta dile getirmekten geri durmayacağız.

Kıymetli Milletvekilleri,

Malumunuz olduğu üzere ülkemiz, iki savaşın ortasında yer almaktadır.

Gazze’de yaşananlar, İsrail’in durmak bilmeyen saldırıları, bu saldırıların bölgede sebep olduğu tırmanma ve istikrarsızlık karşısında kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Ukrayna’da ise son dönemde savaşta yaşanan tırmanma ve diplomasinin arka plana itilmesi, bölgeyi ateş çemberine doğru sürüklemektedir.

Ülkemiz; kuzeyindeki ve güneyindeki amansız savaşların ortasında, barış ve istikrardan yana, ilkeli politikalarıyla fark yaratmaktadır.

Türkiye, savaşın ilk gününden bu yana İsrail’in yaptıklarını dünya çapında gözler önüne sererek, Filistinlilerin yaşadığı mezalime son vermeyi hedeflemiştir.

Gazze’de yaşanan soykırımın ve İsrail’in tüm bölge güvenliğini tehdit eden saldırılarının durdurulması gündemimizdeki öncelikli konulardandır.

İsrail, en az 16 bini çocuk olmak üzere 44 bini aşkın Filistinliyi katletmiştir.

Netanyahu hükümeti, açlığı bir silah olarak kullanmaktadır.

Filistinlileri açlık ve bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye mahkum etmektedir.

Gazze tamamen tahrip edilmiştir. İnsani yardımların girişine izin verilmemiştir.

İsrailli Bakanların ve siyasilerin Batı Şeria’nın ilhakı çağrıları ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan provokasyonları riskleri daha da arttırmıştır.

Gazze’de ve Filistin’de yaşananlar insanlık adına utanç vericidir.

Türkiye başından beri bu yaşananlara sessiz kalmamıştır.

Bir taraftan uluslararası toplumu harekete geçirmeye çalışırken, diğer taraftan tüm imkanlarımızı seferber ettik.

Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz. Bugüne kadar 88 bin ton yardım gönderdik.

İsrail’in Lübnan’a saldırıları sırasında da bu ülkeye en fazla yardım gönderen ülkelerden biri olduk.

Filistin’e verdiğimiz desteği kötü niyetle karalamak isteyen çevrelerin iddialarının aksine 2 Mayıs’tan itibaren İsrail’le ticaretimizi tamamen durdurduk.

Filistin konusunda siyasi, ekonomik ve diplomatik hamlelerimizin yanısıra, hukuki alanı da ihmal etmedik.

İsrail’in uluslararası hukuk önünde sorumlu tutulması için uluslararası mekanizmaların işletilmesine gayret etmekteyiz.

Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahillik başvurusunda bulunduk.

Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı istişari kararı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin çıkardığı yakalama kararı, adaletin tecellisi ve soykırım sorumlularının cezalandırılması için önemli bir adımdır.

Uluslararası platformlarda çok sayıda girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz.

Son olarak; İsrail’e silah satışının durdurulması için Birleşmiş Milletler’de ortak mektup girişimine öncülük ettik. 52 devlet ve iki uluslararası kuruluş mektuba ortak imzacı olmuştur.

İsrail, bölgedeki saldırganlığını bazı ülkelerin diplomatik, ekonomik ve askeri yardımıyla sürdürmektedir.

Bu nedenle, İsrail’i uluslararası toplum içinde tecrit etmek için de çaba gösteriyoruz.

Ülkemizin de üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı – Arap Ligi Temas Grubu, Gazze’de ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması, Filistin’in devlet olarak tanınması için 18 ülke veya uluslararası kuruluşu ziyaret etmiştir.

Bu süreçte 9 ülke daha Filistin’i tanımıştır.

Her hal ve karda, Ortadoğu’da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçmektedir.

Öte yandan, Lübnan’da sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşıladık.

Ancak, Lübnan’da sağlanan ateşkes bölgemizdeki yangını söndürmeye yeterli değildir.

Filistin’de akan kan durmadıkça bölgede barış ve huzur olmayacaktır. O nedenle Gazze’de de kalıcı ateşkes sağlanması için çabalarımızı diğer ortaklarımızla beraber devam ettiriyoruz.

Değerli Milletvekilleri,

Rusya-Ukrayna savaşı da son dönemde yeni bir aşamaya geçmiştir.

Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğünü her daim destekliyoruz.

Batı ülkelerinin Ukrayna’ya sağladığı askeri destekle Ukrayna’nın Rusya topraklarını hedef alması, Rusya’nın ise Kuzey Kore ve Çin’den destek sağlaması bölgedeki gerilimi tırmandırmada yeni bir aşamaya getirmiştir.

Savaşın, hem coğrafi olarak genişlemesi hem de nükleer silah kullanımı gibi çok daha tehlikeli bir boyuta evrilmesi ihtimalini yadsımıyoruz. Hatırlayacaksınız daha önce burada yaptığım sunumlarda da buradaki tehlikeye dikkat çekmiştim. Maalesef yavaş yavaş bu iki tehlikenin giderek ilerlediğini görüyoruz.

Savaşın küresel gıda krizine yol açtığı anda da tarafları anlaşmaya yönelten biliyorsunuz ülkemiz olmuştu.

Bugün de Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyeti sağlanmasına dönük çalışmalarımız sürmektedir.

Kırım Tatarları başta olmak üzere siyasi tutukluların, savaş esirlerinin ve sivillerinin ailelerine kavuşması için girişimlerimizi sürdürdük ve sürdüreceğiz.

Dördüncü yılına girmekte olan Ukrayna’daki savaşın bir an önce müzakereler yoluyla sona erdirilmesi yolunda çalışmalarımıza 2025 yılında da devam edeceğiz.

Değerli Milletvekilleri,

Bu çatışma bölgelerindeki süreçleri yönetirken, komşularımız ve diğer coğrafyalardaki gelişmelerde sorumluluk bilinciyle istikrar ve refah üretmeye de gayret etmekteyiz.

Irak’la son dönemdeki yakın işbirliğimizi sürdürürken, ülkenin bölgesel şiddet sarmalının dışında tutulması ve istikrarının muhafazası için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz.

PKK terör örgütü, Türkiye ve Irak’ın ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil etmektedir.

Bu müşterek tehditle ortak bir mücadele gayesiyle, 2024 yılında Irak’la ortak güvenlik ve terörle mücadele odaklı temaslarımızı yoğunlaştırdık.

Irak, 2024 yılında PKK’yı “yasaklı örgüt” ilan etti.

Terör örgütünün Irak topraklarından tamamen tasfiye edilmesine yönelik çabalarımızı sürdürmekteyiz.

Ayrıca Suriye’deki gelişmelerden sonra Irak ile ilişkilerimiz daha bir önem kazanmış durumda. Irak ve Türkiye’nin uzun bir sınırı bulunmaktadır. Özellikle terörle mücadele ve güvenlik alanları olmak üzere ortak bir işbirliğine geçmek için her türlü adımı atıyoruz.

İran’la ilişkilerimiz ve yakın işbirliğimiz bölgemizin içinde bulunduğu mevcut durum ve Orta Doğu’daki güç dengeleri düşünüldüğünde önem arzetmektedir.

İran’a bölgede istikrarın sağlanması yönünde gerekli telkinlerde bulunmaya devam ediyor, bu yönde birlikte çalışıyoruz.

İlişkilerimizi daha da kurumsallaştırma ve ekonomik işbirliğimizi kuvvetlendirme çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor.

Ülkemiz açısından kritik önemdeki Güney Kafkasya bölgesinde barış için bir umut ışığı bulunmaktadır.

Azerbaycan-Ermenistan barışının tesis edilmesinde de yakın bir noktaya geldik.

Barışın sağlanması, bölgeyi kalkındıracak ve yeni fırsatları beraberinde getirecektir.

Türkiye, bu süreçteki tüm çabalara destek vermektedir.

Ülkemiz, taraflar arasında arabulucular olmadan ikili temelde yürütülen müzakereleri desteklemektedir.

Diğer taraftan, Gürcistan’daki parlamento seçimi sonrasında yaşanan gelişmeler, bölgedeki hassas dengelerin mevcudiyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

İktidar ile Cumhurbaşkanı ve muhalefet arasındaki siyasi kutuplaşmanın giderek derinleşmekte olduğunu görmekteyiz.

Üçüncü tarafların müdahil olması, Gürcistan’da gelişmeleri daha da karmaşık hale getirebilecektir.

Bölgesel sahiplenme anlayışımızın bir tezahürü olan 3+3 Bölgesel İşbirliği Platformu’nu somut projeler yoluyla geliştirme ve kurumsallaştırma yönünde bu sene önemli mesafe kat ettik.

Afganistan’ın istikrarı bölgenin güvenliği açısından da önem taşımaktadır.

Afganistan’da kapsayıcı bir yönetimin olması, tüm kesimler arasında uyum ve istikrar demektir.

Türkiye, bu yöndeki tüm çabalara destek vermektedir. Aynı zamanda Afganistan’a sınırı olan ve diğer ülkelerle bu yönde yoğun koordineli bir çalışma içindeyiz.

Kardeş ülke Pakistan’la ilişkilerimiz özel önem taşıyor. Pakistan’la ikili ilişkilerimizi ekonomiden güvenliğe, kültürden eğitime her alanda ilerletmeye gayret etmekteyiz.

Değerli Milletvekilleri,

Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecimizin canlandırılmasına yönelik adımlar atmaktayız, atmaya da devam ediyoruz.

Avrupa Birliği’nden beklentimiz de aynı yönde tutumun sergilenmesidir.

Bu hususu, temaslarımızda defaatle muhataplarımızın dikkatine getirmekteyiz.

Mevcut konjonktürün tehdit ve sınamalarını bertaraf etmek, ayrıca fırsatlarından yararlanmak için Avrupa ülkeleriyle olan yakın ilişkilerimizi 2025 yılında da çok boyutlu olarak güçlendirmeyi hedefliyoruz. Biliyorsunuz Avrupa Birliği ülkeleriyle çok dengeli, iyi işleyen bir ticaret ilişkimiz var.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin silahlandırılması, adada yeni bir silahlanma yarışını da tetikleyebilecektir.

Milli davamız Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinden ve eşit uluslararası statüsünden vazgeçmemiz söz konusu olamaz.

Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm platformlarda bu hususu vurgulamaktayız.

Yunanistan’la pozitif gündem doğrultusunda çalışmayı sürdürüyoruz.

Batı Trakya Türk Azınlığı ve Onikiadalar’da yaşayan soydaşlarımızın haklarının korunması yönündeki girişimlerimize devam ediyoruz.

Diğer yandan, Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı hem sahada hem masada kararlılıkla koruyoruz.

Balkanlar’da ülkemiz, tüm bölge ülkeleriyle yakın ilişkilere sahip, etkin bir aktör olmaya devam edecektir.

Soydaş ve akraba topluluklarımızın hak ve menfaatlerinin korunması için yoğun çaba harcamaktayız.

Bölgedeki tüm kesimlerle açık ve samimi bir diyalog tesis ederek, bölgede istikrar ve refahın başlıca güvencesi olduğumuzu ortaya koymaktayız.

Sayın Milletvekilleri,

Ciddi gelişim kaydettiğimiz savunma sanayiimiz dış politikamızın önemli aracı haline gelmiştir.

Milli ve yerli ürünlerimiz sadece ülkemizin güvenliğine değil dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de katkı sağlamaktadır.

Muhtemel tehditler karşısında savunma yeteneklerimizi geliştirmeye ve savunma işbirliklerimizi ilerletmeye önem vermekteyiz.

Ülkemiz İttifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesiyle, müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO’ya güçlü desteğini sürdürmektedir.

Temmuz ayında Vaşington’da düzenlenen NATO Zirvesi’nde, terörizmle mücadelede NATO’nun rolünün güçlendirilmesi ve Müttefikler arasında savunma sanayii ticaretindeki kısıtlamaların kaldırılmasında mutabık kalınması ülkemizin yoğun girişimlerinin neticesinde olmuştur.

2025’te NATO Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısı’na ve 2025’ten sonraki NATO Zirvesi’ne evsahipliği yapacak olmamız, İttifak’a verdiğimiz önemin göstergesidir.

ABD ile Stratejik Mekanizma temelinde terörle mücadeleden enerjiye, ticaretten savunma sanayiine birçok konuda istişarelerde bulunuyoruz.

72 yıllık müttefiklik ilişkimiz çerçevesinde bazı görüş ayrılıklarımıza rağmen, bölgesel ve küresel meselelerde temaslarımızı sürdürmekten kaçınmıyoruz.

Yeni ABD Yönetimiyle bu çerçevede yapıcı ve açık diyalogu sürdürmeye kararlıyız.

Değerli Milletvekilleri,

Körfez ülkeleriyle hem ikili hem de bölgesel planda ilişkilerimizi ortak çıkarlar temelinde güçlendirmekteyiz.

Son dönemde Filistin ve Suriye meselelerinde yakın temas içerisinde ve istişare ile hareket etmekteyiz.

8 yıl aradan sonra Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısının gerçekleştirilmesi, ikili ilişkilerimize ayrı bir ivme kazandırmıştır.

İmzalanan çok sayıda işbirliği belgesiyle ve yüksek düzeyli mekanizmalarla işbirliğimizi daha da kurumsallaştırmakta ve derinleştirmekteyiz.

Yemen’deki ihtilafın kalıcı çözüme ulaştırılması bölgesel istikrar açısından önem taşımaktadır. Türkiye bu yöndeki çabalarını sürdürmektedir.

İslam alemini ilgilendiren konuları istişare etme imkânı bulduğumuz İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki faaliyetlere aktif katılım göstermekteyiz.

İslam İşbirliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısı’na 20-21 Haziran 2025 tarihlerinde İstanbul’da evsahipliği yapacağız.

2025 yılında Dönem Başkanlığımızda Filistin meselesini İİT’in gündeminde ön sırada tutarak Filistinli kardeşlerimize desteğimizi sürdüreceğiz.

Ayrıca, Dönem Başkanlığımız kapsamında İslam karşıtlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz.

Afrika kıtasıyla ilişkilerimizin ve işbirliğimizin geliştirilmesi için çalışmalarımıza ikili düzeyde ve bölgesel kuruluşlar bünyesinde devam ediyoruz.

2024 yılında imzalanan anlaşmalarla Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik. Bu sayede, Türk firmalarının birçok Afrika ülkesinde önemli altyapı projelerinde rol üstlenmesinin önünü açtık.

Türkiye, Kuzey Afrika’nın güvenilir bir ortağı ve dostudur.

Attığımız adımlar hem bölge ülkelerinin kalkınmasına hem de ülkemizin ekonomik ve stratejik çıkarlarına hizmet etmektedir.

Mısır’la ilişkilerimizdeki normalleşme, kıtadaki işbirliğimiz açısından son derece önemli olmuştur.

13 yıl aradan sonra Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına katılmamız ve Arap Ligi Genel Sekreteri’nin ülkemizi ziyareti, bu kuruluşla ilişkilerimizin geliştirilmesi açısından önemli adımlar teşkil etmiştir.

İlkelere dayanan ve ülkeye bir bütün olarak yaklaşan Libya siyasetimizi, 2024 yılında da başarıyla yürüttük.

Tüm kesimlerle irtibatımızı kesintisiz gerçekleştirdik.

Önümüzdeki süreçte Libya’da sükunetin korunması ve siyasi sürecin ilerletilmesi önceliklerimiz arasındadır.

Ülkemiz açısından Afrika Boynuzu bölgesinde barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması da önem teşkil etmektedir.

Somali ile Etiyopya’nın ülkemize duyduğu güvenden hareketle, tarafları bir araya getirmek ve soruna diplomatik çözüm bulmak için Ankara Süreci’ni başlattık.

Ankara Süreci devam ediyor ve taraflar sürece bağlılıklarını koruyor. İnşallah yarın iki ülkenin Devlet Başkanı ve Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanımızın misafiri olarak Ankara’ya gelecek ve süreç devam edecek.

İnsani ve çok boyutlu dış politikamızın bir sonucu olarak Sudan’da çatışmaların yarattığı insani krizi hafifletmek için ilgili kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla yardımlarımızı sürdüreceğiz.

Değerli Milletvekilleri,

Ülkemizin beş kıtada gerçekleştirdiği insani ve kalkınma yardımları ülkemizin önemli yumuşak güç araçlarındandır.

Nitekim, ülkemizin insani yardımları da içeren resmi kalkınma yardımları, 2023 yılında 6,7 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemiz bu alanda küresel çapta öndegelen ülkelerden biri olmaya devam etmiştir.

Orta Asya’dan Afrika’ya, Balkanlar’dan Latin Amerika’ya kadar yayılan bir coğrafyaya kalkınma ve insani yardım götüren Türk kuruluşlarının faaliyetlerinde Bakanlığımız üzerine düşeni yerine getirmektedir.

Öte yandan, göç sorununun sadece evsahibi ülkelerin meselesi olmadığını, adil yük ve sorumluluk paylaşımı çerçevesinde, uluslararası toplumun bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini anlatmaya devam ediyoruz.

Değerli Milletvekillleri,

Orta Asya, enerji kaynakları ve bağlantısallık açısından pekçok ülkenin ilgi alanındadır.

Biz ise tarih ve kültürel bağlarımızın da katkısıyla bu ülkelerle ilişkilerimizi her alanda derinleştirmekteyiz.

Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Dünyası’nda bütünleşme çabalarımızın ana kurumudur. Bu sene teşkilatın kurumsal temelinin güçlendirilmesi, işbirliği alanlarımızın çeşitlendirilmesi ve ortak vizyonumuzun uyumlaştırılması yolunda büyük mesafe kat ettik.

Mevcut 18 Büyükelçilik ve 1 Başkonsoloslukla varlık gösterdiğimiz Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde görünürlüğümüzü ve işbirliğimizi daha da arttırmayı hedefliyoruz.

Nikaragua’daki Büyükelçiliğimizin de faaliyete geçmesiyle bölgedeki Büyükelçilik sayımız 19’a çıkacaktır.

Saygıdeğer Milletvekilleri,

Enerji güvenliği günümüzde ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.

İkili ve çok taraflı düzeyde işbirliği ve eşgüdüm gerek enerji gerek ulaştırma koridorları bağlamında önem kazanmıştır.

Küresel plandaki jeopolitik ve jeostratejik rekabet, Ukrayna ve Ortadoğu’daki durum, enerji ve ulaştırma koridorlarına yönelik projelerde bağlantısallık ihtiyacını giderek daha da öne çıkarmaktadır.

Ülkemiz birçok kritik projenin tam da merkezinde yer almaktadır.

Ülkemizin enerji alanındaki başlıca hedefleri, enerji arz güvenliğini sağlamak, enerji tedariklerimizi çeşitlendirmek, yerli ve milli kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasıdır.

Bakanlığımız bu alanda çalışmalarını sürdürmektedir.

Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği yeşil dönüşüm ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda çevrenin korunması ve iklim değişikliğiyle mücadele alanında da uluslararası alanda önemli adımlar atmaktadır.

Değerli Milletvekilleri,

Türkiye, çoktaraflı sistemin kalbinde yer alan Birleşmiş Milletler’le yakın işbirliğini sürdürmektedir.

İstanbul’un bir BM merkezine dönüştürülmesi ve çoktaraflı diplomasinin başkentlerinden biri haline getirilmesi vizyonunu korumaktayız. Halihazırda toplam 13 BM kuruluşuna evsahipliği yapmaktayız.

Türkiye, arabuluculuk alanında artan etki, ağırlık ve görünürlüğüyle, uluslararası düzlemde desteği aranan, itibar gören ve çalışmaları yakından takip edilen bir aktör haline gelmiştir.

Değerli Milletvekilleri,

İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı başta Avrupa olmak üzere, tüm dünyada endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Ocak 2023’ten bu yana Avrupa’daki bazı ülkelerde Kur’an-ı Kerim yakılarak 600’den fazla nefret suçu işlenmiştir.

Filistin meselesinin Avrupa’da aşırı sağ başta olmak üzere siyasi çevrelerce istismar edilmesi nedeniyle bu olaylar önümüzdeki dönemde daha da şiddetlenme potansiyeline sahiptir.

Sorun, ulusal ve uluslararası düzeyde acil tedbir alınmasını gerekli kılmaktadır.

Uluslararası platformlarda İslam karşıtlığıyla mücadeleye dair girişimleri desteklemeye devam edeceğiz.

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın ülkemizle bağlarını ve çıkarlarını korumak, konsolosluk hizmetlerinin standartlarını en üst seviyeye çıkarmak, temel önceliklerimiz arasındadır.

Vatandaş odaklı yaklaşımımızın doğal bir sonucu olarak yurtdışındaki vatandaşlarımıza sunulan konsolosluk hizmetlerinde önemli bir artış ve çeşitlenme sağlanmıştır.

Yurtdışındaki temsilciliklerimizce vatandaşlarımıza sunulan 70’in üzerinde farklı konuda konsolosluk hizmetiyle, vatandaşlarına en fazla sayı ve çeşitlilikte konsolosluk hizmeti sunan ülkelerin başındayız.

Aralık 2024 itibarıyla yaklaşık 2,7 milyon konsolosluk işlemi gerçekleştirilmiştir.

Vatandaşlarımızın çevrimiçi ortamda sunulabilecek hizmetlere erişimine ve bu hizmetlerin teknik altyapılarının oluşturulmasına öncelik verilmektedir.

Konsolosluk Çağrı Merkezi’nin hizmetlerimiz arasında özel önemi bulunmaktadır. Merkez, Aralık 2024 itibarıyla yaklaşık 720 bin çağrı yanıtlamıştır.

Çağrı Merkezimizin standartlarını daha da yükseltmek ve teknolojik imkanlardan en yüksek oranda faydalanmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Dış temsilciliklerimizin her birinin devletimizin itibarını temsil ettiğini göz ardı etmiyoruz.

Temsilciliklerimizin, yurtdışındaki vatandaşlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verecek fiziki şartlara kavuşturulması için altyapılarını güçlendiriyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

2024 yılında[1] Sayın Cumhurbaşkanımıza refakaten 11’i çok taraflı toplantı olmak üzere toplam 16 yurtdışı ziyaret; 31’i çok taraflı toplantıya iştirak olmak üzere, toplam 62 yurtdışı ziyaret gerçekleştirdik.

Yurtiçinde ise 145 görüşme ve kabul düzenledik. 131 telefon görüşmesi gerçekleştirdik.

Çeşitli kurum ve kuruluşlarımızla 309 eşgüdüm faaliyeti düzenledik.

Ayrıca, bu hafta düzenlemekte olduğumuz Büyükelçiler Konferansı ile tüm Büyükelçilerimizle gerek kurumsal gerek konu bazlı istişareler gerçekleştirmekteyiz.

Çeşitli coğrafyalardan ve ülkelerin katılımıyla düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu’nda ise pekçok konuyu farklılıklarıyla özgürce bu sene de tartışma imkanı bulduk.

Değerli Milletvekilleri,

Bakanlığımız 2023 Kesin Hesabına göre yılsonu harcamamız 17,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Kesin hesabımızı, mali mevzuatta belirlenen esaslara uygun şekilde hazırladık ve zamanında Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ilettik.

2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle Bakanlığımıza 39 milyar TL ödenek tahsis edilmesi öngörülüyor.

Buna ilaveten, 6,1 milyar TL’si Ulusal Ajans ve AB programlarına katılım olmak üzere, AB Başkanlığı için toplam 6,8 milyar TL’lik, Türk Akreditasyon Kurumu için ise 394 milyon TL’lik bütçe teklifi de onayınıza sunulmuştur.

Dış politika vizyonumuz çerçevesinde hazırladığımız 2024-2028 Stratejik Planımızda bu harcamaları hangi amaç ve hedeflere ulaşmak için kullanacağımızı açıkladık.

Mali iş ve işlemlerini mali disiplin ve saydamlık anlayışına uygun şekilde, keza muhasebe ilkeleriyle uyumlu çerçevede sürdürmekte olan Bakanlığımız, Sayıştay Denetim Raporlarında işaret edilen hususlarda gerekli tedbirleri hızla hayata geçirmekte ve Sayıştay Başkanlığımızla yakın işbirliğini sürdürmektedir.

Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri,

Küresel plandaki jeopolitik ve jeostratejik rekabetin arttığı bir dönemde bölgesinde güçlü bir devlet olarak Türkiye’nin uluslararası sistemin dönüşümüne katkıda bulunması için önü açıktır.

Dış politikamızı önümüzdeki dönemde bütüncül bir anlayışla yürüteceğiz.

Yüce Meclisimizin rehberliği de bu konuda önemli bir rol oynamaktadır.

Meclisimizin parlamenter diplomasi alanında yürüttüğü çalışmalara müteşekkiriz.

Meclislerin siyasi sistemde etkin bir yere sahip olduğu ülkelerdeki temaslarınız, dış politika alanındaki hedeflerimize ulaşmak açısından önem taşımaktadır.

2025 yılında dış ilişkilerimizde bir yandan kazanımlarımızı koruyup pekiştirmeye çalışacak, bir yandan da hizmetlerimizi vatandaşlarımıza en uygun koşullarda sunabilmek amacıyla vizyoner ve yenilikçi adımlar atmaya devam edeceğiz.

Ülkemizin ve vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini en iyi şekilde korumaya yönelik milli dış politikamız doğrultusunda azimle çalışmayı sürdürecek olan Bakanlığımızın 2025 yılı bütçesinin tasarruf tedbirlerine titizlikle uyularak, etkili ve verimli bir şekilde kullanılacağını belirterek hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Dikkatiniz için teşekkür ediyorum.