Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Sky News Arabia’ya Verdiği Mülakat, 24 Temmuz 2024

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Bu özel mülakatta konuğumuz Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan.

Sayın Bakan, hoş geldiniz, Sky News Arabia kanalımızın davetini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hoş bulduk.

Ben teşekkür ederim, sağ olun davetiniz için.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İsterseniz Gazze’deki savaş konusuyla başlayalım. Birçok ülkede, başkentte, ateşkese yönelik çabalar, diplomasi trafiği var, Türkiye bu trafiğin neresinde?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gazze meselesi son 10 aydır maalesef özelde İslam dünyasının, genelde de tüm dünyanın kalbine saplanmış bir hançer gibi. Bütün insanlık kurallarının ayak altına alındığı bir soykırımı canlı yayında maalesef bütün insanlık izliyor. Bunu durdurmak için yoğun bir çaba var, Gazze halkının yaralarını sarmak için muazzam bir seferberlik var dünyada ve Filistin Devleti’nin tanınması için muazzam bir seferberlik var, bütün bunların hepsi aynı anda oluyor. Savaşın durdurulması için yapılan ateşkes çalışmaları biliyorsunuz özellikle Mısır’ın ve Katar’ın müzakerede arabuluculuk rolleri çok kıymetli, çok değerli, biz bunları çok değerli buluyoruz. Amerika İsrail adına bunu yürütüyor, İsrail de kendisi direkt olarak katılıyor. Biz de Türkiye olarak bütün taraflara elimizden gelen desteği ateşkes konusunda vermeye çalışıyoruz, Hamas’la da bu konuda temaslarımız var, konuşuyoruz, hem istihbaratımız, hem Bakanlığımız yoğun bir diplomasi trafiği içerisinde. Yani bir an önce amacımız bu savaşın, bu katliamın durması, bunun için uğraşıyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sizler müzakerelere vakıfsınız taraflara yakınlığınız hasebiyle, anlaşmaya varılmasına yönelik engel olan şey nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aslında anlaşma tabii aylardır belli aralıklarla devam ediyor, aktörlerin çeşitli pozisyonları var, ama birkaç cümleyle özetleyecek olursak özellikle son durumu, Filistin tarafı anlaşma hükümlerini kabul etmede çok büyük adımlar attı, bunda tabii bizim dahil olduğumuz tarafların telkinlerinin büyük rolü var bunu kabul ettirmede. Ama son tahlilde şunu diyebilirim: Gerek Amerikalılar, gerek Batılılar da bu konuda hemfikirler, Netanyahu burada adım atmaktan imtina ediyor, çünkü Netanyahu’nun başka bir ajandası var, Filistin’de ateşkes Netanyahu’nun politik amaçlarıyla örtüşmüyor.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Hamas liderlerinin Doha’dan kovulması için tabiri caizse baskılar var. Türkiye’de konuk edilmesi söz konusu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu konuda şu anda bunlar dedikodu biliyorsunuz, yani bunları Katarlı kardeşlerimizle konuşuyoruz böyle bir konu yok, böyle bir konunun teorisini de, pratiğini de açıkçası tartışmıyoruz, böyle bir konu söz konusu değil.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Fakat bu konu gündem edilirse Türkiye olası ev sahibi olabilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Dediğim gibi şu anda hâlihazırda Türkiye Hamas’ı bir siyasi parti olarak tanıyor. Filistin’in bütün siyasi partilerini tanıdığımız için, Filistin Devleti’nin çatısı altında bulunan bütün Filistin partilerini tanıdığımız gibi Hamas’ı da siyasi parti olarak tanıyoruz. Filistin direnişinin İsrail’le olan askeri kavgası, mücadelesi başka bir boyut, ama şu anda Doha’dan çıkmaları söz konusu değil.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Gazze içinden bazı sesler yükselmeye başladı, Hamas’ı eleştiren sesler, Hamas’ın metotlarını, işte Hamas bu savaşı başlattı, kendinden büyük bir savaşa girdi ve tedbirleri almadı şeklinde eleştiriler var. Hamas’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz, Ankara Hamas’ın geleceğini nasıl görüyor? Süreç sonrası Hamas Gazze’yi bu olanlardan sonra yönetmeye kadir mi hala?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii Hamas esas itibarıyla sizin de bildiğiniz gibi Filistin mücadelesi tarihinde aktörlerden sadece bir tanesi. Hamas esas itibarıyla bir sebep değil bir sonuç, Filistin topraklarının işgalinin bir sonucu. Bugün Hamas olmaz yarın daha başka bir örgüt olur, ama direniş hep devam edecek. Mesele Filistin direnişinin ne olacağı meselesi, biz Türkiye olarak buradan bakıyoruz. Bazı yanlış portre çizimleri var Türkiye’yle ilişkisine dair, yani çok fazla Hamas’a müzahir veya değilmişiz gibi. Bizim müzahir olduğumuz konu, desteklediğimiz konu, Filistin’in haklı davası ve Filistin’in haklı direnişi. Bunların Batı Şeria’da, Kudüs’te veya Gazze’de olması fark etmiyor, önemli olan Filistinlilerin uluslararası sistem tarafından kendilerine verilmiş olan 1967 sınırları içerisinde başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete sahip olmaları. Şu anda toprakları işgal altında ve bu işgale karşı çeşitli direnişler var, geçmişte El Fetih buna öncülük yapıyordu, şimdi Hamas yapıyor, gelecekte başka birisi yapacak.

Bizim zaten uluslararası kamuoyuna, başta Amerika olmak üzere hep söylediğimiz şey şu: İşgali sona erdirmezseniz daha detay aktörlerle uğraşırsanız, büyük resmi kaçırırsınız. Önemli olan, işgalin sona ermesi ve Filistinlilere devletlerinin verilmesi, diğer konular tali konular.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakan, özellikle İsrail ve Netanyahu savaş sonrasından bahsediyor. Türkiye’nin savaş sonrası vizyonu, görüşü nedir ve bölgede görevlendirilecek bir barış gücünde ya da başka bir güçle Türkiye katkı sunabilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim savaş sonrasıyla ilgili aslında görüşlerimiz, savaş öncesiyle ilgili görüşlerimizle aynı görüşler. Ben savaş başlar başlamaz şunu söyledim: Daha önce biz Gazze savaşında da arabuluculuk rolü üstlenmiştik, o dönem İstihbarat Başkanıydım, orada da yine bu konuların içerisinde yer aldık, şimdi de Türkiye olarak aynı meseleyle karşı karşıyayız.

Şimdi bu yakın tarihimizden çıkan ders şu: Eğer biz iki devletli bir çözümü şimdi hayata geçirmezsek, bir dördüncü Gazze savaşı veya beşinci Batı Şeria savaşı, yedinci Kudüs savaşı sürekli çıkacak. Dolayısıyla bizim istediğimiz, bundan ders alarak bir an önce İsraillerin de güvenliği için, Filistinlilerin de güvenliği için ve bütün bölgenin güvenliği için bir an önce iki devletli çözüme gitmemiz lazım. Bizim şu anda gerek Avrupa’da, gerek Asya’da, gerek diğer ülkelerden, Orta Doğu’dan, Arap dünyasından dost ve kardeş ülkelerle yürüttüğümüz politika bu, bir an önce iki devletli çözümün hayata geçirilmesi. Aksi takdirde bölgede daha çok Filistin’le ilgili savaş göreceğiz ve Filistin’den kaynaklı başta İslam ülkelerinde radikalleşme olmak üzere birçok problemi de beraberinde göreceğiz. Biz bölgemizde savaşın yaygınlaşmasını istemiyoruz, biz bölgemizde hem İsraillilerin, hem Filistinlilerin güven içerisinde yan yana yaşadıkları iki devletli çözümü istiyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, iki devletli çözüme varmak için bir uluslararası güç hakkında konuşuluyor. Türkiye buna katkıda bulunacak mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim pozisyonumuz şu: İki devletli çözüm konusunda anlaşma olursa Türkiye garantörlük mekanizmasını öne sürmüştü. Biliyorsunuz iki devletli çözümün muarızları, yani ona karşı çıkanların söyledikleri hep şu oluyor: Peki bu nasıl uygulanacak, İsrail’in güvenliği nasıl olacak vesaire? Evet, Filistinlilere de devlet verilirse biz diğer İslam ülkeleriyle konuştuk, başka ülkelerle de konuştuk, Türkiye de dahil başka ülkeler bu devletin ve barış anlaşmasının ayakta kalması için elini taşın altına koymaya hazırız, bunda bir sıkıntımız yok.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, size Türkiye’nin Arap ülkeleriyle ilişkileri hakkında soracaktım, geçmişte bazı gerilimler vardı bazı ülkelerle, fakat şu an Türkiye bu ülkelerle barışıyor birçoğuyla. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şu anda elhamdülillah gerçekten ilişkilerimiz mükemmel bir düzeye ulaşıyor Arap kardeşlerimizle. İhtilafların olması normal, ama yetişkin devletlerin, olgun devletlerin bunları belli bir stratejik çerçeve içerisinde olgun bir şekilde yönetmesi gerekiyor, çünkü bölgede çok saygın diğer devletler de var, bu devletlerle her zaman aynı şekilde düşünmeyebiliyoruz, ama bizim kardeşliğimizi unutmamamız lazım, aramızdaki bağları unutmamamız lazım ve bölgede bir ittifak mekanizması kurmayla ilgili ihtiyacı unutmamamız lazım. Biz Türkiye olarak hem ilişkilerimizi çok ileri düzeye taşımak, hem de güvenlik krizleri başta olmak üzere başka türden krizler yaşamamak için çalışıyoruz, çünkü yakın tarihten çıkan çok ders var.

Bakın, Irak’ta işgal oldu, Suriye’de iç savaş çıktı, Yemen’de olan olayları biliyorsunuz, şu anda Gazze ve bölgedeki bütün ülkeler diken üstünde, herkesin bir güvenlik ihtiyacı var, herkesin kalkınma yolunda attığı adımlar var. Bizim bu güvenlik ihtiyacına yönelik Türkiye olarak özellikle Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik sorununu kökünden çözecek bir perspektifimiz var.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı çağrıları olmuştu Suriye’yle yakınlaşma hususunda. Başkan Esad buna olumlu yaklaştı, fakat bazı şartlar koymuştu. Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir açıklaması olmuştu. Türkiye’nin nihai duruşu nedir Suriye’yle yakınlaşma konusunda?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bütün bölgedeki kardeş ve dost ülkelerle normalleştiğimiz gibi Suriye’yle de belli noktalarda adımları tabii ki atmak istiyoruz, yani Cumhurbaşkanımız bu konuda en üst düzeyde zaten politika ilanını yaptı. Nedir o? Biz aramızdaki mevcut sorunları çözmek için her türlü diyaloğu her türlü seviyede Cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere yapmaya hazırız. Bu, çok kıymetli ve önemli bir çağrıdır, çünkü sorunları çözmek için bir araya gelmeye ve konuşmaya ihtiyaç var. Bizim 2017’den itibaren çeşitli kanallarla yürüttüğümüz görüşmeler oldu, çoklu ortamlar oldu ve bu ortamlarda yapılan tartışmalar var ve bunların faydasını da gördüğümüz anlar oldu.

Suriye’den bölge ülkelerine gitmek zorunda kalmış hayatlarından endişe eden milyonlarca insan var. Ürdün’e gittiler, Lübnan’a gittiler, Körfez ülkelerine gittiler, 1 milyon Avrupa’ya gitti, birkaç milyonu Türkiye’ye geldi, yani milyonlarca Suriyelinin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında. Bunların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi gerekiyor, bir.

İkincisi, terörizm konusunun Suriye’den temizlenmesi gerekiyor özellikle PKK’nın işgal ettiği Arap toprakları var büyük ölçüde, ele geçirdiği petrol tesisleri var. Yani Suriye halkının kaynaklarını gasp eden bir örgüt var, yani bununla savaşıp bunun elindeki petrolü, enerji kaynaklarını alıp Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor, çünkü bu insanlar kazandıkları parayla, çaldıkları servetle hem Suriye halkına karşı hem Türk devletine karşı bir savaş içerisindeler.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Terörden bahsetmiştiniz fakat Şam’ın bahsettiği bir terör var, teröre yönelik ortak bir perspektif var mı? Suriye muhalefetinin geleceği, siyasi muhalefet ve silahlı muhalefetin geleceği hakkında, bunları Suriye ordusuyla birleştirme konusunda ne dersiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi bunlar tabii çok ileri tartışma konuları. Suriye muhalefeti, Suriye muhalefetinin altında, kontrolünde olan bölgeler var, yani bunlar Birleşmiş Milletler’in ilgili kararları çerçevesinde tartışılması, görüşülmesi gereken konular. Ben daha önceki beyanatlarımda da ifade etmiştim, burada Suriye’nin uluslararası toplum tarafından, sistem tarafından tanınan meşru muhalefetinin görüşü ve tercihleri esastır. Yani onların da rejimle beraber Cenevre’de katıldıkları anayasa çalışmaları var, bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde gitmesi lazım. Aslında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi aldığı 2254 sayılı kararla fevkalade kısa ve öz bir iç uzlaşma yol haritasını ortaya koydu. Hem muhalefetin hem rejimin bir araya gelip ne yapması gerektiğine ilişkin çok net bir yol haritası var, bu uluslararası sistemin koyduğu bir harita. Biz ikisinin bu harita çerçevesinde çalışmasını destekliyoruz. Buna ilaveten Türkiye olarak bizim Suriye devletiyle beraber atmamız gereken adımlar var. Sınır güvenliği, terörle mücadele başta olmak üzere ve mültecilerin tabii güvenli bir şekilde, özgür bir şekilde geri dönüşü de fevkalade önemli. Şimdi milyonlarca insanın Suriye dışına çıktığı bir yerde nüfusunun yarıdan fazlasının mülteci olduğu bir ülkeden bahsediyorum ben. Burada ne ekonomi olur, ne tarım olur, ne sanayileşme olur, ne yatırım olur.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Şam’ın, Türkiye’yle ilişkilerin yeniden eski haline dönmesi için şart koştuğu meseleler var. Türk askerlerinin Suriye’den çıkması şartı var. Bu konuda bir zaman çizelgesi çizmeyi düşünür müsünüz, Suriye’den çıkması için Türk güçlerinin?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bize şu ana kadar yapılmış herhangi bir şart yok. Zaten ortaya konan, bizim perspektifimizde olan sorunlar var, onların perspektifinde olan sorunlar var. Eğer zaten görüşmeden birbirimize şart koyacaksak görüşmenin bir anlamı yok. Görüşme dediğiniz şey medeni bir şekilde zaten bu sorunları çözmek için var, insanlar bunları çözmek için görüşürler. Biz güçlü bir ülkeyiz, çaresizlikten dolayı bir görüşme arayışı içinde değiliz, olgunluğumuzdan dolayı bir görüşme arayışı içindeyiz. Yani güçten ziyade diplomatik etkimizi ve bölgenin barışa olan ihtiyacını kullanmak istiyoruz. Bu konuda tabii Türkiye’nin diğer dostlarının da desteği önemli, başta Arap Ligi. Arap Ligi üyeleri olan Suriye’nin komşusu olan ülkeler, bunların destekleri ve tutumları da önemli. Ben bunlarla da konuşuyorum, Suudi Arabistan’la konuşuyorum, Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Katar’la, Mısır’la, Ürdün’le, buradaki kardeşlerimizin hepsiyle konuşuyoruz. Yani Suriye’ye ve Suriyelilere nasıl yardımcı olabiliriz? Suriye’yi içinde bulunduğu krizden nasıl kurtarabiliriz, hep beraber bunun bir arayışı var. Şimdi bu yeni dönemde bölge ülkelerinin birbirleriyle olan diyaloğunun arttığını görüyoruz. Daha yapıcı politikaların öne çıktığını görüyoruz. Bölgede yine kalkınmaya yönelik arayışların öne çıktığını görüyoruz. Türkiye bu noktada elinden gelen yapıcı rolü oynamada son derece kararlı.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad’ın görüşmesi hâlâ ihtimal dahilinde mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Cumhurbaşkanımız böyle bir teklifte bulundu, yani bizler de bu konuyla ilgili çalışıyoruz. Şimdi bir şey söylemek için erken, ama çalışıyorum ben.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Suriyeli mülteciler var Türkiye’de, bunların bir kısmı zor şartlarla karşı karşıya. Bunların en basit nedenlerle zorla sınırdışı edildikleri yönünde iddialar var bu konuda bir gözden geçirme, yeni adımlar var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz Türkiye bölgesinde gerçekten güçlü, istikrar sahibi bir ülke. Dolayısıyla, maalesef son 20-30 yıldır yakın çevremizde olan krizlerden kaçan çok sayıda ülkeden Türkiye’ye iltica ediyor insanlar. Avrupa’nın başka şehirlerine iltica ettikleri gibi, yani istikrarlı ülkeler için böyle bir kader de var. Biz kardeşlik hukuku gereği özellikle Suriyeli mülteci kardeşlerimizle ilgili, Cumhurbaşkanımızın baştaki tanımlaması “ensar-muhacir kardeşliği”, yani zor durumda olan, canını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan insanlara, kardeşlerimize elini uzatan bir Türkiye var. Biz Irak’ta da bunu yaptık, başka ülkeler problemleri olduğu zaman da aynısını yaptık, bu bizim kültürümüzde var. Bunu şunun için ifade ediyorum: Biz hem kültürümüzden gelen hususla hem de mültecilerin hukuku gereği mültecilere sahip çıkıyoruz. Hem de bizim bir hukuk altyapımız var. Devletimizin bir hukuku var, polisimizin, İçişleri Bakanlığımızın, adaletimizin bir işleyişi var. Bir de Birleşmiş Milletler’in Türkiye’de bulunan çok sayıda ofisi var mültecilerle alakalı. Şimdi bunlarla iş birliği içerisinde bakıldığı zaman bizim sistemli bir şekilde Suriyeli mültecilere ilişkin böyle iddia edilen bir konu yok. Tam tersine Türkiye’de Suriyeli kardeşlerimiz can emniyetlerini sonuna kadar muhafaza etmekteler. Ama zaman zaman ortaya çıkan birtakım toplumsal sıkıntıların -ki bu her türlü toplumda oluyor her zaman- ve bazı münferit olayların genelleştirilmesini, propaganda amaçlı kullanılmasını da tabii desteklemiyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Cumhurbaşkanı Erdoğan en son Bağdat’ı ziyaret etmişti ve ilişkiler oldukça ilerledi, fakat son askeri harekat ile birlikte Kuzey Irak’ta bazı eleştiriler yöneltildi, Irak taraflarından Ankara’ya yönelik. Sizce Ankara ve Bağdat ortak bir perspektife ve duruşa sahip mi PKK’yla mücadele konusunda?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz biliyorsunuz özellikle Sayın Sudani’nin hükümetinin kalkınma perspektifi odaklı politikalarını sonuna kadar destekliyoruz, çünkü Irak son 20 yıldır büyük bir sıkıntı içerisindeydi. Başta işgal, daha sonra savaş, daha sonra terörle mücadele derken bugüne geldiler. Biz Türkiye olarak sürekli Irak’ta hem siyasal istikrarın hem can güvenliğinin sağlanması için yapıcı katkıda bulunduk. Şimdi PKK 20 yıldır Irak’taki bu karışıklıktan istifade eden başlıca aktörlerden biri. Yani PKK’nın amacı Irak’ta üslenerek Türkiye’deki istikrarı bozmak, Türkiye’yi işgal etmekti. Ama ne oldu? Türkiye’de bir şey yapamadı, şimdi Irak’ı işgal ediyor. Irak’ta Kürt bölgesinde yaklaşık üçte birlik bir bölümü işgal etmiş durumda. Sincar’ı işgal etmiş durumda, Kerkük’te PKK varlığı var, Süleymaniye’de PKK varlığı var, Kandil’de PKK varlığı var. Yani şimdi PKK Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor. Bu bizim sorunumuz olmaktan çıkıp Irak’ın bir milli güvenlik sorunu oldu. Biz Sayın Sudani’yle oturup konuştuğumuz zaman hep şunu diyoruz: Biz Irak’ın kalkınmasına yönelik politikaları önceliyoruz ve Irak’ta özellikle Kalkınma Yolu’nu, ki çok önemli bir proje Irak ilk defa pozitif ajandayla gündeme geliyor, ve Sayın Sudani’yi de destekliyoruz, oradaki partileri de tebrik ediyoruz, bu konuyu da sonuna kadar destekliyoruz. Cumhurbaşkanımız oraya gittiğinde 27 tane anlaşmaya imza attı. Biz Irak’ın pozitif gündemle bir araya gelmesini istiyoruz. Ama düşünün kalkınma projesini, Basra Körfezi’nden başlayacak Irak’ı geçecek, Türkiye’ye gelecek ve Avrupa’ya gidecek. Birleşik Arap Emirlikleri imza sahibi, Katar imza sahibi, başka ülkeler de düşünüyorlar, Türkiye imza sahibi, Irak imza sahibi. Şimdi bu bölgeye bizim yatırımcı geçirmemiz için güvenliğin olması lazım. Şimdi kontrolsüz terörist gruplar olursa PKK gibi silahlı unsurlar belli yerleri işgal etmiş, buraya yatırımcı getiremezsiniz. Irak Hükümetiyle biz bu konuda perspektif birliği içerisindeyiz, yani bölgenin silahtan arındırılmış, teröristlerden arındırılmış, çatışmadan arındırılmış bir yer olması lazım. DEAŞ de olsa bunlar yok edilmeli, PKK da olsa bunlar yok edilmelidir. Artık Irak halkının çektiği sıkıntılar yeter, yani Irak’ın yatırıma, temel hizmetlere büyük ihtiyacı var ve Sudani Hükümeti bunu yapmaya çalışıyor, biz de onlarla beraber bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bunun şartlarından biri de terörü ortadan kaldırmak.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, İran’ın bölgedeki elinin daha fazla uzaması konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz, Türkiye’nin endişesi var mı bu konuda?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bölgede herhangi bir ülkenin bölgenin tamamında ve diğer ülkeler üzerinde normal iş birliği dışında farklı yöntemlerle etki oluşturmasını, bölgede rahatsız edici unsur oluşturmasını tabii ki desteklemiyoruz, hangi ülke bunu yaparsa yapsın. Bunun için bölgede çok ciddi bir bölgesel güvenlik iş birliği yapısının oluşturulması fikrine sahibiz. Dolayısıyla bölgesel iş birliği artarsa, bölgesel ülkelerin birbirine olan güvenini, itimadını biz yükseltirsek bölgede zayıf alan kalmaz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] - İlişkiler son yıllarda Mısır ile gelişti ve Cumhurbaşkanı Sisi’nin Ankara’ya ziyaret etmesi bekleniyor. Bu konudaki hazırlıkları nasıl değerlendiriyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hazırlıklarımız iyi gidiyor, yani hazırlıkları tamamlamak üzere benim Ağustos ayı başında inşallah Kahire’ye bir ziyaretim olacak. Orada Mısırlı yeni meslektaşımızla bir araya gelip iki lider arasında olacak toplantının hazırlıklarını yapacağız. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız Kahire’ye gitmişti, şimdi Sayın Sisi’yi de inşallah Ankara’da ağırlayacağız.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Sayın Bakan, Birleşik Arap Emirlikleri Devleti ile ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu iş birliği ikili ilişkileri aşarak daha farklı konularda koordinasyon seviyesine ulaştı mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gerçekten ilişkilerimiz fevkalade iyi düzeyde, iyi seviyede. Özellikle Sayın Muhammed bin Zayed ve Cumhurbaşkanımız arasındaki ilişki fevkalade güvene dayalı iyi bir ilişki. Bizim de kendi meslektaşlarımızla ilişkilerimiz fevkalade iyi. Şu anda karşılıklı yatırım, ticaret, teknolojik iş birliği konularında çok ciddi bir iş birliği alanı var. Aynı zamanda bölgedeki krizlerin yönetiminde de istişarelerimiz devam ediyor. Özellikle Kuzey Afrika’da olan krizler, Somali, Sudan, Libya gibi konularda çok yoğun görüş alışverişlerimiz de oluyor, Filistin meselesi de dahil olmak üzere birçok konuda aynı şekilde düşünüyoruz. Bu krizlere beraber nasıl çözüm getirebiliriz, onun arayışı içerisindeyiz. Biliyorsunuz özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’nin kalkınmayla ilgili, teknolojiyle ilgili vizyonu fevkalade iyi bir vizyon. Bu bölgedeki birçok ülkeye de örnek olmuş bir vizyon. Şu anda yapay zekâyla uğraşan, uzaya insan gönderen bir Birleşik Arap Emirlikleri var. Gerçekten bölgeye, bölge ekonomisine çok ciddi katkı yapan bir ülke.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, Suudi Arabistan ile ilişkiler nasıl devam ediyor bölgede krizler devam ederken?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Suudi Arabistan’la da ilişkilerimiz çok iyi, özellikle savunma sanayii alanındaki iş birliği önemli, karşılıklı yatırımlar alanında da iş birliğimiz önemli. Aynı şekilde Birleşik Arap Emirlikleri’yle olduğu gibi Suudi Arabistan’la da bizim bölge krizlerine yönelik görüş alışverişlerimiz devam ediyor. Hem Suudi Arabistan, hem Birleşik Arap Emirlikleri ile Körfez İşbirliği Konseyi içerisinde ciddi temaslarımız var, en son Katar’da yapılan Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde beraberdik, Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi toplantısında. Çok ciddi, güzel kararlar alındı. Suudi Arabistan’da da biliyorsunuz son yıllarda ortaya konmuş muazzam bir kalkınma hamlesi var, bunlar devrim niteliğinde. Özellikle ekonominin çeşitlendirilmesi, enerjiye bağımlılığın azaltılması, petrole bağımlılığın azaltılması, enerjinin çeşitlendirilmesi, yatırımın yaygınlaştırılması, nüfusun arttırılması, sanayinin güçlendirilmesi gibi Muhammed bin Selman tarafından ortaya konmuş bir kalkınma projesi var. Bizim aslında gerek Suudi Arabistan’da, gerek Birleşik Arap Emirlikleri’nde, gerek Katar’da, gerek şimdi Mısır’da gördüğümüz kalkınma hamleleri gerçekten yıllardır özlemle beklediğimiz politikalar. Bunlar bölge halkına, bölge barışına, bölge refahına hizmet eden politikalar, bunları destekliyoruz biz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] General Halife Hafter’in Türkiye’yi ziyareti konusunda konuşulanlar vardı, bu ihtimal devam ediyor mu ve Türkiye’nin Libya’nın doğusuyla ilişkileri nasıl?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Libya’nın doğusuyla ilişkilerimiz oldukça iyi şekilde ilerliyor. Yani burada biliyorsunuz biz hem doğunun, hem batının birleşip bir bütünleşik, bağımsız, egemen bir Libya devletinin tekrar hayata geçmesini arzuluyoruz. Bu noktada batıyla zaten ilişkilerimiz var, doğuyla da ilişkilerimizi ilerletiyoruz. Doğuda Meclis Başkanı Sayın Akile Salih birkaç defa ülkemize geldiler. Sayın Hafter’le temasımız var, oğullarıyla görüşüyoruz, doğuda Başkonsolosluğumuzu açtık şu anda, hizmete geçiriyoruz. Yani her türlü ilişki devam ediyor, ama biz bu ilişkimizi, doğuyla batıyı bir araya getirmede nasıl kullanabiliriz şu anda ona bakıyoruz. Sadece Türkiye olarak değil açıkçası Libya’da başta Mısır olmak üzere, biliyorsunuz Mısır’ın Libya’yla büyük bir sınırı var, bu sınırda Mısır’ın haklı olarak bir sınır güvenliği problemi var, algısı var yani onun giderilmesi gerekiyor. Dolayısıyla Mısır’ın bir ilgisi var. Nasıl bizim Suriye’yle sınırımız var, Suriye’den kaynaklı tehdit algılarımız var, Mısır’ın da olabiliyor, biz bunu anlıyoruz.

Dolayısıyla Mısır’la görüşüyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri’yle görüşüyoruz, Katar’la görüşüyoruz, hep beraber bir araya gelip Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere Libya’da kalıcı bir barışın ve ulusal birliğin sağlanması nasıl mümkün olabilir, buna yönelik arayışlarımız devam ediyor. Çok şükür 2019’dan beri şu anda bir çatışma çıkmaması, her iki tarafta sakinliğin ve huzurun olması fevkalade önemli ve kıymetli bir husus. Bunun devamı önemli, bu sessiz ve güvenli anda da bir artık kalıcı siyasi çözüm bulunması, inşallah hep beraber bunun altından kalkacağız.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Deniz yetkilerinin sınırlandırılması meselesi bazı bölge ülkeleri tarafından eleştirilmişti, Türkiye ve Libya arasındaki bu anlaşma. Bu meselenin tekrar gözden geçirilmesi söz konusu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz Libya ile bu konuyu kendi aramızda hallettik. Bu başka ülkeleri sıkıntıya sokmuş olabilir, ama o bizim derdimiz değil, önemli olan biz yaptığımız işin hukuka uygunluğuna ve karşılıklı rızayla olup olmadığına bakıyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Kıbrıs’ta ihtiyaç durumunda bir deniz üssü kurulması söz konusuydu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre. Yunanistan için bu bir endişe kaynağı değil mi özellikle son yıllarda ilişkiler gelişmişken Kıbrıs ve Avrupa Birliği ile de aynı mesele?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kıbrıs meselesi uzun bir mesele biliyorsunuz, orada 1960’dan itibaren özellikle 63-74 arasında oradaki Türk toplumuna büyük zulümler işlendi EOKA çeteleri tarafından, özellikle Kıbrıslı Türkleri oradan, yerinden etmek için. 74’te Kıbrıs Barış Harekâtı yapıldı 20 Temmuz’da ve 20 Temmuz 1974’ten bugüne kadar Ada’da barış hakim ve kimse ölmedi. Bu çok kıymetli bir şey, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’daki varlığından dolayı Ada’da barış hakim, her iki toplum da huzur içerisinde şu anda yaşıyor. Şimdi bizim Ada’da zaten askerlerimiz var, yani bu bilinen bir gerçek, binlerce askerimiz var. Çeşitli kabiliyetlerimiz orada, gemilerimiz de orada, bu konuda biz barışı koruma faaliyetine devam edeceğiz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Son soru olarak Sayın Bakanım, Kiev ve Moskova arasındaki ilişkilerinizi, bu dengeyi nasıl koruyorsunuz? Ukrayna’yı askeri olarak desteklerken Rusya’yla ilişkileriniz de iyi ve bir aracılık hâlâ bulunuyor mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Maalesef. Ukrayna’da devam eden savaşın sona erdirilmesi için baştan beri Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir perspektif var, bir vizyon var. İlk başta bu vizyonu pek savaşan taraflar paylaşmadı, ama şimdi geldiğimiz noktada büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki artık herkes bir diyaloğun, bir ateşkes görüşmesinin başlaması gerektiği konusunda hemfikir. Biz Türkiye olarak bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Gizli ve açık devam eden konuşmalar, görüşmeler tabii ki oluyor. Taraflarla oluyor, taraflara destek veren taraflarla oluyor, bu devam eden bir süreç. Bu konuda biz elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz, çünkü Karadeniz’in güvenliği bizim için önemli.

Bir de çok fazla gündeme gelmiyor, ama Ukrayna’daki insani dram inanılmaz oranda büyük, gerçekten yüz binlerce insanın öldüğü, büyük bir ülkenin altyapısının ve üstyapısının yok edildiği bir manzarayla karşı karşıyayız. Artık bu yıkıma, bu ölüme bir dur demek gerekiyor. Uluslararası toplumun da artık burada bir inisiyatif kullanması gerekiyor. Türkiye ne yapıyor? Bir, bunu hatırlatıyor sürekli, Cumhurbaşkanımızın ağzından, benim ağzımdan. İkincisi, bunu mümkün kılmak için, kolaylaştırmak için pratikte ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan, çok teşekkür ediyorum vaktinizi bize ayırdığınız için.

Çok teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben teşekkür ederim kanalınıza konuk ettiğiniz için.

Sağ olun.

* Interpress deşifresidir.