SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Bu özel mülakatta konuğumuz Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan.
Sayın Bakan, hoş geldiniz, Sky News Arabia kanalımızın davetini kabul
ettiğiniz için teşekkür ederiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hoş bulduk.
Ben teşekkür ederim, sağ olun davetiniz için.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İsterseniz Gazze’deki savaş konusuyla
başlayalım. Birçok ülkede, başkentte, ateşkese yönelik çabalar, diplomasi
trafiği var, Türkiye bu trafiğin neresinde?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gazze meselesi son 10 aydır maalesef özelde
İslam dünyasının, genelde de tüm dünyanın kalbine saplanmış bir hançer
gibi. Bütün insanlık kurallarının ayak altına alındığı bir soykırımı canlı
yayında maalesef bütün insanlık izliyor. Bunu durdurmak için yoğun bir çaba
var, Gazze halkının yaralarını sarmak için muazzam bir seferberlik var
dünyada ve Filistin Devleti’nin tanınması için muazzam bir seferberlik var,
bütün bunların hepsi aynı anda oluyor. Savaşın durdurulması için yapılan
ateşkes çalışmaları biliyorsunuz özellikle Mısır’ın ve Katar’ın müzakerede
arabuluculuk rolleri çok kıymetli, çok değerli, biz bunları çok değerli
buluyoruz. Amerika İsrail adına bunu yürütüyor, İsrail de kendisi direkt
olarak katılıyor. Biz de Türkiye olarak bütün taraflara elimizden gelen
desteği ateşkes konusunda vermeye çalışıyoruz, Hamas’la da bu konuda
temaslarımız var, konuşuyoruz, hem istihbaratımız, hem Bakanlığımız yoğun
bir diplomasi trafiği içerisinde. Yani bir an önce amacımız bu savaşın, bu
katliamın durması, bunun için uğraşıyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sizler müzakerelere vakıfsınız taraflara
yakınlığınız hasebiyle, anlaşmaya varılmasına yönelik engel olan şey nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aslında anlaşma tabii aylardır belli
aralıklarla devam ediyor, aktörlerin çeşitli pozisyonları var, ama birkaç
cümleyle özetleyecek olursak özellikle son durumu, Filistin tarafı anlaşma
hükümlerini kabul etmede çok büyük adımlar attı, bunda tabii bizim dahil
olduğumuz tarafların telkinlerinin büyük rolü var bunu kabul ettirmede. Ama
son tahlilde şunu diyebilirim: Gerek Amerikalılar, gerek Batılılar da bu
konuda hemfikirler, Netanyahu burada adım atmaktan imtina ediyor, çünkü
Netanyahu’nun başka bir ajandası var, Filistin’de ateşkes Netanyahu’nun
politik amaçlarıyla örtüşmüyor.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Hamas liderlerinin Doha’dan kovulması için
tabiri caizse baskılar var. Türkiye’de konuk edilmesi söz konusu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu konuda şu anda bunlar dedikodu
biliyorsunuz, yani bunları Katarlı kardeşlerimizle konuşuyoruz böyle bir
konu yok, böyle bir konunun teorisini de, pratiğini de açıkçası
tartışmıyoruz, böyle bir konu söz konusu değil.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Fakat bu konu gündem edilirse Türkiye olası ev
sahibi olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Dediğim gibi şu anda hâlihazırda Türkiye
Hamas’ı bir siyasi parti olarak tanıyor. Filistin’in bütün siyasi
partilerini tanıdığımız için, Filistin Devleti’nin çatısı altında bulunan
bütün Filistin partilerini tanıdığımız gibi Hamas’ı da siyasi parti olarak
tanıyoruz. Filistin direnişinin İsrail’le olan askeri kavgası, mücadelesi
başka bir boyut, ama şu anda Doha’dan çıkmaları söz konusu değil.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Gazze içinden bazı sesler yükselmeye başladı,
Hamas’ı eleştiren sesler, Hamas’ın metotlarını, işte Hamas bu savaşı
başlattı, kendinden büyük bir savaşa girdi ve tedbirleri almadı şeklinde
eleştiriler var. Hamas’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz, Ankara Hamas’ın
geleceğini nasıl görüyor? Süreç sonrası Hamas Gazze’yi bu olanlardan sonra
yönetmeye kadir mi hala?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii Hamas esas itibarıyla sizin de
bildiğiniz gibi Filistin mücadelesi tarihinde aktörlerden sadece bir
tanesi. Hamas esas itibarıyla bir sebep değil bir sonuç, Filistin
topraklarının işgalinin bir sonucu. Bugün Hamas olmaz yarın daha başka bir
örgüt olur, ama direniş hep devam edecek. Mesele Filistin direnişinin ne
olacağı meselesi, biz Türkiye olarak buradan bakıyoruz. Bazı yanlış portre
çizimleri var Türkiye’yle ilişkisine dair, yani çok fazla Hamas’a müzahir
veya değilmişiz gibi. Bizim müzahir olduğumuz konu, desteklediğimiz konu,
Filistin’in haklı davası ve Filistin’in haklı direnişi. Bunların Batı
Şeria’da, Kudüs’te veya Gazze’de olması fark etmiyor, önemli olan
Filistinlilerin uluslararası sistem tarafından kendilerine verilmiş olan
1967 sınırları içerisinde başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete sahip
olmaları. Şu anda toprakları işgal altında ve bu işgale karşı çeşitli
direnişler var, geçmişte El Fetih buna öncülük yapıyordu, şimdi Hamas
yapıyor, gelecekte başka birisi yapacak.
Bizim zaten uluslararası kamuoyuna, başta Amerika olmak üzere hep
söylediğimiz şey şu: İşgali sona erdirmezseniz daha detay aktörlerle
uğraşırsanız, büyük resmi kaçırırsınız. Önemli olan, işgalin sona ermesi ve
Filistinlilere devletlerinin verilmesi, diğer konular tali konular.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakan, özellikle İsrail ve Netanyahu
savaş sonrasından bahsediyor. Türkiye’nin savaş sonrası vizyonu, görüşü
nedir ve bölgede görevlendirilecek bir barış gücünde ya da başka bir güçle
Türkiye katkı sunabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim savaş sonrasıyla ilgili aslında
görüşlerimiz, savaş öncesiyle ilgili görüşlerimizle aynı görüşler. Ben
savaş başlar başlamaz şunu söyledim: Daha önce biz Gazze savaşında da
arabuluculuk rolü üstlenmiştik, o dönem İstihbarat Başkanıydım, orada da
yine bu konuların içerisinde yer aldık, şimdi de Türkiye olarak aynı
meseleyle karşı karşıyayız.
Şimdi bu yakın tarihimizden çıkan ders şu: Eğer biz iki devletli bir çözümü
şimdi hayata geçirmezsek, bir dördüncü Gazze savaşı veya beşinci Batı Şeria
savaşı, yedinci Kudüs savaşı sürekli çıkacak. Dolayısıyla bizim
istediğimiz, bundan ders alarak bir an önce İsraillerin de güvenliği için,
Filistinlilerin de güvenliği için ve bütün bölgenin güvenliği için bir an
önce iki devletli çözüme gitmemiz lazım. Bizim şu anda gerek Avrupa’da,
gerek Asya’da, gerek diğer ülkelerden, Orta Doğu’dan, Arap dünyasından dost
ve kardeş ülkelerle yürüttüğümüz politika bu, bir an önce iki devletli
çözümün hayata geçirilmesi. Aksi takdirde bölgede daha çok Filistin’le
ilgili savaş göreceğiz ve Filistin’den kaynaklı başta İslam ülkelerinde
radikalleşme olmak üzere birçok problemi de beraberinde göreceğiz. Biz
bölgemizde savaşın yaygınlaşmasını istemiyoruz, biz bölgemizde hem
İsraillilerin, hem Filistinlilerin güven içerisinde yan yana yaşadıkları
iki devletli çözümü istiyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, iki devletli çözüme varmak için bir
uluslararası güç hakkında konuşuluyor. Türkiye buna katkıda bulunacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim pozisyonumuz şu: İki devletli çözüm
konusunda anlaşma olursa Türkiye garantörlük mekanizmasını öne sürmüştü.
Biliyorsunuz iki devletli çözümün muarızları, yani ona karşı çıkanların
söyledikleri hep şu oluyor: Peki bu nasıl uygulanacak, İsrail’in güvenliği
nasıl olacak vesaire? Evet, Filistinlilere de devlet verilirse biz diğer
İslam ülkeleriyle konuştuk, başka ülkelerle de konuştuk, Türkiye de dahil
başka ülkeler bu devletin ve barış anlaşmasının ayakta kalması için elini
taşın altına koymaya hazırız, bunda bir sıkıntımız yok.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, size Türkiye’nin Arap ülkeleriyle
ilişkileri hakkında soracaktım, geçmişte bazı gerilimler vardı bazı
ülkelerle, fakat şu an Türkiye bu ülkelerle barışıyor birçoğuyla. Bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şu anda elhamdülillah gerçekten ilişkilerimiz
mükemmel bir düzeye ulaşıyor Arap kardeşlerimizle. İhtilafların olması
normal, ama yetişkin devletlerin, olgun devletlerin bunları belli bir
stratejik çerçeve içerisinde olgun bir şekilde yönetmesi gerekiyor, çünkü
bölgede çok saygın diğer devletler de var, bu devletlerle her zaman aynı
şekilde düşünmeyebiliyoruz, ama bizim kardeşliğimizi unutmamamız lazım,
aramızdaki bağları unutmamamız lazım ve bölgede bir ittifak mekanizması
kurmayla ilgili ihtiyacı unutmamamız lazım. Biz Türkiye olarak hem
ilişkilerimizi çok ileri düzeye taşımak, hem de güvenlik krizleri başta
olmak üzere başka türden krizler yaşamamak için çalışıyoruz, çünkü yakın
tarihten çıkan çok ders var.
Bakın, Irak’ta işgal oldu, Suriye’de iç savaş çıktı, Yemen’de olan olayları
biliyorsunuz, şu anda Gazze ve bölgedeki bütün ülkeler diken üstünde,
herkesin bir güvenlik ihtiyacı var, herkesin kalkınma yolunda attığı
adımlar var. Bizim bu güvenlik ihtiyacına yönelik Türkiye olarak özellikle
Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik sorununu kökünden
çözecek bir perspektifimiz var.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı
çağrıları olmuştu Suriye’yle yakınlaşma hususunda. Başkan Esad buna olumlu
yaklaştı, fakat bazı şartlar koymuştu. Daha sonra Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin bir açıklaması olmuştu. Türkiye’nin nihai duruşu nedir
Suriye’yle yakınlaşma konusunda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bütün bölgedeki kardeş ve dost ülkelerle
normalleştiğimiz gibi Suriye’yle de belli noktalarda adımları tabii ki
atmak istiyoruz, yani Cumhurbaşkanımız bu konuda en üst düzeyde zaten
politika ilanını yaptı. Nedir o? Biz aramızdaki mevcut sorunları çözmek için
her türlü diyaloğu her türlü seviyede Cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere
yapmaya hazırız. Bu, çok kıymetli ve önemli bir çağrıdır, çünkü sorunları
çözmek için bir araya gelmeye ve konuşmaya ihtiyaç var. Bizim 2017’den
itibaren çeşitli kanallarla yürüttüğümüz görüşmeler oldu, çoklu ortamlar
oldu ve bu ortamlarda yapılan tartışmalar var ve bunların faydasını da
gördüğümüz anlar oldu.
Suriye’den bölge ülkelerine gitmek zorunda kalmış hayatlarından endişe eden
milyonlarca insan var. Ürdün’e gittiler, Lübnan’a gittiler, Körfez
ülkelerine gittiler, 1 milyon Avrupa’ya gitti, birkaç milyonu Türkiye’ye
geldi, yani milyonlarca Suriyelinin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında.
Bunların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi gerekiyor, bir.
İkincisi, terörizm konusunun Suriye’den temizlenmesi gerekiyor özellikle
PKK’nın işgal ettiği Arap toprakları var büyük ölçüde, ele geçirdiği petrol
tesisleri var. Yani Suriye halkının kaynaklarını gasp eden bir örgüt var,
yani bununla savaşıp bunun elindeki petrolü, enerji kaynaklarını alıp
Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor, çünkü bu insanlar kazandıkları
parayla, çaldıkları servetle hem Suriye halkına karşı hem Türk devletine
karşı bir savaş içerisindeler.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Terörden bahsetmiştiniz fakat Şam’ın bahsettiği
bir terör var, teröre yönelik ortak bir perspektif var mı? Suriye
muhalefetinin geleceği, siyasi muhalefet ve silahlı muhalefetin geleceği
hakkında, bunları Suriye ordusuyla birleştirme konusunda ne dersiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi bunlar tabii çok ileri tartışma
konuları. Suriye muhalefeti, Suriye muhalefetinin altında, kontrolünde olan
bölgeler var, yani bunlar Birleşmiş Milletler’in ilgili kararları
çerçevesinde tartışılması, görüşülmesi gereken konular. Ben daha önceki
beyanatlarımda da ifade etmiştim, burada Suriye’nin uluslararası toplum
tarafından, sistem tarafından tanınan meşru muhalefetinin görüşü ve
tercihleri esastır. Yani onların da rejimle beraber Cenevre’de katıldıkları
anayasa çalışmaları var, bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde gitmesi
lazım. Aslında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi aldığı 2254 sayılı
kararla fevkalade kısa ve öz bir iç uzlaşma yol haritasını ortaya koydu.
Hem muhalefetin hem rejimin bir araya gelip ne yapması gerektiğine ilişkin
çok net bir yol haritası var, bu uluslararası sistemin koyduğu bir harita.
Biz ikisinin bu harita çerçevesinde çalışmasını destekliyoruz. Buna
ilaveten Türkiye olarak bizim Suriye devletiyle beraber atmamız gereken
adımlar var. Sınır güvenliği, terörle mücadele başta olmak üzere ve
mültecilerin tabii güvenli bir şekilde, özgür bir şekilde geri dönüşü de
fevkalade önemli. Şimdi milyonlarca insanın Suriye dışına çıktığı bir yerde
nüfusunun yarıdan fazlasının mülteci olduğu bir ülkeden bahsediyorum ben.
Burada ne ekonomi olur, ne tarım olur, ne sanayileşme olur, ne yatırım olur.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Şam’ın, Türkiye’yle ilişkilerin yeniden eski
haline dönmesi için şart koştuğu meseleler var. Türk askerlerinin
Suriye’den çıkması şartı var. Bu konuda bir zaman çizelgesi çizmeyi düşünür
müsünüz, Suriye’den çıkması için Türk güçlerinin?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bize şu ana kadar yapılmış herhangi bir şart
yok. Zaten ortaya konan, bizim perspektifimizde olan sorunlar var, onların
perspektifinde olan sorunlar var. Eğer zaten görüşmeden birbirimize şart
koyacaksak görüşmenin bir anlamı yok. Görüşme dediğiniz şey medeni bir
şekilde zaten bu sorunları çözmek için var, insanlar bunları çözmek için
görüşürler. Biz güçlü bir ülkeyiz, çaresizlikten dolayı bir görüşme arayışı
içinde değiliz, olgunluğumuzdan dolayı bir görüşme arayışı içindeyiz. Yani
güçten ziyade diplomatik etkimizi ve bölgenin barışa olan ihtiyacını
kullanmak istiyoruz. Bu konuda tabii Türkiye’nin diğer dostlarının da
desteği önemli, başta Arap Ligi. Arap Ligi üyeleri olan Suriye’nin komşusu
olan ülkeler, bunların destekleri ve tutumları da önemli. Ben bunlarla da
konuşuyorum, Suudi Arabistan’la konuşuyorum, Birleşik Arap Emirlikleri’yle,
Katar’la, Mısır’la, Ürdün’le, buradaki kardeşlerimizin hepsiyle
konuşuyoruz. Yani Suriye’ye ve Suriyelilere nasıl yardımcı olabiliriz?
Suriye’yi içinde bulunduğu krizden nasıl kurtarabiliriz, hep beraber bunun
bir arayışı var. Şimdi bu yeni dönemde bölge ülkelerinin birbirleriyle olan
diyaloğunun arttığını görüyoruz. Daha yapıcı politikaların öne çıktığını
görüyoruz. Bölgede yine kalkınmaya yönelik arayışların öne çıktığını
görüyoruz. Türkiye bu noktada elinden gelen yapıcı rolü oynamada son derece
kararlı.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad’ın görüşmesi
hâlâ ihtimal dahilinde mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Cumhurbaşkanımız böyle bir teklifte bulundu,
yani bizler de bu konuyla ilgili çalışıyoruz. Şimdi bir şey söylemek için
erken, ama çalışıyorum ben.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Suriyeli mülteciler var Türkiye’de, bunların
bir kısmı zor şartlarla karşı karşıya. Bunların en basit nedenlerle zorla
sınırdışı edildikleri yönünde iddialar var bu konuda bir gözden geçirme,
yeni adımlar var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz Türkiye bölgesinde gerçekten
güçlü, istikrar sahibi bir ülke. Dolayısıyla, maalesef son 20-30 yıldır
yakın çevremizde olan krizlerden kaçan çok sayıda ülkeden Türkiye’ye iltica
ediyor insanlar. Avrupa’nın başka şehirlerine iltica ettikleri gibi, yani
istikrarlı ülkeler için böyle bir kader de var. Biz kardeşlik hukuku gereği
özellikle Suriyeli mülteci kardeşlerimizle ilgili, Cumhurbaşkanımızın
baştaki tanımlaması “ensar-muhacir kardeşliği”, yani zor durumda olan,
canını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan insanlara, kardeşlerimize
elini uzatan bir Türkiye var. Biz Irak’ta da bunu yaptık, başka ülkeler
problemleri olduğu zaman da aynısını yaptık, bu bizim kültürümüzde var.
Bunu şunun için ifade ediyorum: Biz hem kültürümüzden gelen hususla hem de
mültecilerin hukuku gereği mültecilere sahip çıkıyoruz. Hem de bizim bir
hukuk altyapımız var. Devletimizin bir hukuku var, polisimizin, İçişleri
Bakanlığımızın, adaletimizin bir işleyişi var. Bir de Birleşmiş Milletler’in
Türkiye’de bulunan çok sayıda ofisi var mültecilerle alakalı. Şimdi bunlarla
iş birliği içerisinde bakıldığı zaman bizim sistemli bir şekilde Suriyeli
mültecilere ilişkin böyle iddia edilen bir konu yok. Tam tersine Türkiye’de
Suriyeli kardeşlerimiz can emniyetlerini sonuna kadar muhafaza etmekteler.
Ama zaman zaman ortaya çıkan birtakım toplumsal sıkıntıların -ki bu her
türlü toplumda oluyor her zaman- ve bazı münferit olayların
genelleştirilmesini, propaganda amaçlı kullanılmasını da tabii
desteklemiyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Cumhurbaşkanı Erdoğan en son Bağdat’ı ziyaret
etmişti ve ilişkiler oldukça ilerledi, fakat son askeri harekat ile
birlikte Kuzey Irak’ta bazı eleştiriler yöneltildi, Irak taraflarından
Ankara’ya yönelik. Sizce Ankara ve Bağdat ortak bir perspektife ve duruşa
sahip mi PKK’yla mücadele konusunda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz biliyorsunuz özellikle Sayın Sudani’nin
hükümetinin kalkınma perspektifi odaklı politikalarını sonuna kadar
destekliyoruz, çünkü Irak son 20 yıldır büyük bir sıkıntı içerisindeydi.
Başta işgal, daha sonra savaş, daha sonra terörle mücadele derken bugüne
geldiler. Biz Türkiye olarak sürekli Irak’ta hem siyasal istikrarın hem can
güvenliğinin sağlanması için yapıcı katkıda bulunduk. Şimdi PKK 20 yıldır
Irak’taki bu karışıklıktan istifade eden başlıca aktörlerden biri. Yani
PKK’nın amacı Irak’ta üslenerek Türkiye’deki istikrarı bozmak, Türkiye’yi
işgal etmekti. Ama ne oldu? Türkiye’de bir şey yapamadı, şimdi Irak’ı işgal
ediyor. Irak’ta Kürt bölgesinde yaklaşık üçte birlik bir bölümü işgal etmiş
durumda. Sincar’ı işgal etmiş durumda, Kerkük’te PKK varlığı var,
Süleymaniye’de PKK varlığı var, Kandil’de PKK varlığı var. Yani şimdi PKK
Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor. Bu bizim sorunumuz olmaktan
çıkıp Irak’ın bir milli güvenlik sorunu oldu. Biz Sayın Sudani’yle oturup
konuştuğumuz zaman hep şunu diyoruz: Biz Irak’ın kalkınmasına yönelik
politikaları önceliyoruz ve Irak’ta özellikle Kalkınma Yolu’nu, ki çok
önemli bir proje Irak ilk defa pozitif ajandayla gündeme geliyor, ve Sayın
Sudani’yi de destekliyoruz, oradaki partileri de tebrik ediyoruz, bu konuyu
da sonuna kadar destekliyoruz. Cumhurbaşkanımız oraya gittiğinde 27 tane
anlaşmaya imza attı. Biz Irak’ın pozitif gündemle bir araya gelmesini
istiyoruz. Ama düşünün kalkınma projesini, Basra Körfezi’nden başlayacak
Irak’ı geçecek, Türkiye’ye gelecek ve Avrupa’ya gidecek. Birleşik Arap
Emirlikleri imza sahibi, Katar imza sahibi, başka ülkeler de düşünüyorlar,
Türkiye imza sahibi, Irak imza sahibi. Şimdi bu bölgeye bizim yatırımcı
geçirmemiz için güvenliğin olması lazım. Şimdi kontrolsüz terörist gruplar
olursa PKK gibi silahlı unsurlar belli yerleri işgal etmiş, buraya yatırımcı
getiremezsiniz. Irak Hükümetiyle biz bu konuda perspektif birliği
içerisindeyiz, yani bölgenin silahtan arındırılmış, teröristlerden
arındırılmış, çatışmadan arındırılmış bir yer olması lazım. DEAŞ de olsa
bunlar yok edilmeli, PKK da olsa bunlar yok edilmelidir. Artık Irak
halkının çektiği sıkıntılar yeter, yani Irak’ın yatırıma, temel hizmetlere
büyük ihtiyacı var ve Sudani Hükümeti bunu yapmaya çalışıyor, biz de
onlarla beraber bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bunun şartlarından biri
de terörü ortadan kaldırmak.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, İran’ın bölgedeki elinin daha fazla
uzaması konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz, Türkiye’nin endişesi var mı bu
konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bölgede herhangi bir ülkenin bölgenin
tamamında ve diğer ülkeler üzerinde normal iş birliği dışında farklı
yöntemlerle etki oluşturmasını, bölgede rahatsız edici unsur oluşturmasını
tabii ki desteklemiyoruz, hangi ülke bunu yaparsa yapsın. Bunun için
bölgede çok ciddi bir bölgesel güvenlik iş birliği yapısının oluşturulması
fikrine sahibiz. Dolayısıyla bölgesel iş birliği artarsa, bölgesel ülkelerin
birbirine olan güvenini, itimadını biz yükseltirsek bölgede zayıf alan
kalmaz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] - İlişkiler son yıllarda Mısır ile gelişti ve
Cumhurbaşkanı Sisi’nin Ankara’ya ziyaret etmesi bekleniyor. Bu konudaki
hazırlıkları nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hazırlıklarımız iyi gidiyor, yani
hazırlıkları tamamlamak üzere benim Ağustos ayı başında inşallah Kahire’ye
bir ziyaretim olacak. Orada Mısırlı yeni meslektaşımızla bir araya gelip iki
lider arasında olacak toplantının hazırlıklarını yapacağız. Biliyorsunuz
Cumhurbaşkanımız Kahire’ye gitmişti, şimdi Sayın Sisi’yi de inşallah
Ankara’da ağırlayacağız.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Sayın Bakan, Birleşik Arap Emirlikleri
Devleti ile ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu iş birliği
ikili ilişkileri aşarak daha farklı konularda koordinasyon seviyesine
ulaştı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gerçekten ilişkilerimiz fevkalade iyi
düzeyde, iyi seviyede. Özellikle Sayın Muhammed bin Zayed ve
Cumhurbaşkanımız arasındaki ilişki fevkalade güvene dayalı iyi bir ilişki.
Bizim de kendi meslektaşlarımızla ilişkilerimiz fevkalade iyi. Şu anda
karşılıklı yatırım, ticaret, teknolojik iş birliği konularında çok ciddi bir
iş birliği alanı var. Aynı zamanda bölgedeki krizlerin yönetiminde de
istişarelerimiz devam ediyor. Özellikle Kuzey Afrika’da olan krizler,
Somali, Sudan, Libya gibi konularda çok yoğun görüş alışverişlerimiz de
oluyor, Filistin meselesi de dahil olmak üzere birçok konuda aynı şekilde
düşünüyoruz. Bu krizlere beraber nasıl çözüm getirebiliriz, onun arayışı
içerisindeyiz. Biliyorsunuz özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’nin
kalkınmayla ilgili, teknolojiyle ilgili vizyonu fevkalade iyi bir vizyon.
Bu bölgedeki birçok ülkeye de örnek olmuş bir vizyon. Şu anda yapay zekâyla
uğraşan, uzaya insan gönderen bir Birleşik Arap Emirlikleri var. Gerçekten
bölgeye, bölge ekonomisine çok ciddi katkı yapan bir ülke.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki, Suudi Arabistan ile ilişkiler nasıl devam
ediyor bölgede krizler devam ederken?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Suudi Arabistan’la da ilişkilerimiz çok iyi,
özellikle savunma sanayii alanındaki iş birliği önemli, karşılıklı
yatırımlar alanında da iş birliğimiz önemli. Aynı şekilde Birleşik Arap
Emirlikleri’yle olduğu gibi Suudi Arabistan’la da bizim bölge krizlerine
yönelik görüş alışverişlerimiz devam ediyor. Hem Suudi Arabistan, hem
Birleşik Arap Emirlikleri ile Körfez İşbirliği Konseyi içerisinde ciddi
temaslarımız var, en son Katar’da yapılan Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde
beraberdik, Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi toplantısında. Çok ciddi,
güzel kararlar alındı. Suudi Arabistan’da da biliyorsunuz son yıllarda
ortaya konmuş muazzam bir kalkınma hamlesi var, bunlar devrim niteliğinde.
Özellikle ekonominin çeşitlendirilmesi, enerjiye bağımlılığın azaltılması,
petrole bağımlılığın azaltılması, enerjinin çeşitlendirilmesi, yatırımın
yaygınlaştırılması, nüfusun arttırılması, sanayinin güçlendirilmesi gibi
Muhammed bin Selman tarafından ortaya konmuş bir kalkınma projesi var.
Bizim aslında gerek Suudi Arabistan’da, gerek Birleşik Arap
Emirlikleri’nde, gerek Katar’da, gerek şimdi Mısır’da gördüğümüz kalkınma
hamleleri gerçekten yıllardır özlemle beklediğimiz politikalar. Bunlar
bölge halkına, bölge barışına, bölge refahına hizmet eden politikalar,
bunları destekliyoruz biz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] General Halife Hafter’in Türkiye’yi ziyareti
konusunda konuşulanlar vardı, bu ihtimal devam ediyor mu ve Türkiye’nin
Libya’nın doğusuyla ilişkileri nasıl?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Libya’nın doğusuyla ilişkilerimiz oldukça iyi
şekilde ilerliyor. Yani burada biliyorsunuz biz hem doğunun, hem batının
birleşip bir bütünleşik, bağımsız, egemen bir Libya devletinin tekrar
hayata geçmesini arzuluyoruz. Bu noktada batıyla zaten ilişkilerimiz var,
doğuyla da ilişkilerimizi ilerletiyoruz. Doğuda Meclis Başkanı Sayın Akile
Salih birkaç defa ülkemize geldiler. Sayın Hafter’le temasımız var,
oğullarıyla görüşüyoruz, doğuda Başkonsolosluğumuzu açtık şu anda, hizmete
geçiriyoruz. Yani her türlü ilişki devam ediyor, ama biz bu ilişkimizi,
doğuyla batıyı bir araya getirmede nasıl kullanabiliriz şu anda ona
bakıyoruz. Sadece Türkiye olarak değil açıkçası Libya’da başta Mısır olmak
üzere, biliyorsunuz Mısır’ın Libya’yla büyük bir sınırı var, bu sınırda
Mısır’ın haklı olarak bir sınır güvenliği problemi var, algısı var yani onun
giderilmesi gerekiyor. Dolayısıyla Mısır’ın bir ilgisi var. Nasıl bizim
Suriye’yle sınırımız var, Suriye’den kaynaklı tehdit algılarımız var,
Mısır’ın da olabiliyor, biz bunu anlıyoruz.
Dolayısıyla Mısır’la görüşüyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri’yle
görüşüyoruz, Katar’la görüşüyoruz, hep beraber bir araya gelip Birleşmiş
Milletler de dahil olmak üzere Libya’da kalıcı bir barışın ve ulusal
birliğin sağlanması nasıl mümkün olabilir, buna yönelik arayışlarımız devam
ediyor. Çok şükür 2019’dan beri şu anda bir çatışma çıkmaması, her iki
tarafta sakinliğin ve huzurun olması fevkalade önemli ve kıymetli bir
husus. Bunun devamı önemli, bu sessiz ve güvenli anda da bir artık kalıcı
siyasi çözüm bulunması, inşallah hep beraber bunun altından kalkacağız.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Deniz yetkilerinin sınırlandırılması meselesi
bazı bölge ülkeleri tarafından eleştirilmişti, Türkiye ve Libya arasındaki
bu anlaşma. Bu meselenin tekrar gözden geçirilmesi söz konusu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz Libya ile bu konuyu kendi aramızda
hallettik. Bu başka ülkeleri sıkıntıya sokmuş olabilir, ama o bizim
derdimiz değil, önemli olan biz yaptığımız işin hukuka uygunluğuna ve
karşılıklı rızayla olup olmadığına bakıyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Kıbrıs’ta ihtiyaç durumunda bir deniz üssü
kurulması söz konusuydu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre. Yunanistan için bu
bir endişe kaynağı değil mi özellikle son yıllarda ilişkiler gelişmişken
Kıbrıs ve Avrupa Birliği ile de aynı mesele?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kıbrıs meselesi uzun bir mesele biliyorsunuz,
orada 1960’dan itibaren özellikle 63-74 arasında oradaki Türk toplumuna
büyük zulümler işlendi EOKA çeteleri tarafından, özellikle Kıbrıslı
Türkleri oradan, yerinden etmek için. 74’te Kıbrıs Barış Harekâtı yapıldı
20 Temmuz’da ve 20 Temmuz 1974’ten bugüne kadar Ada’da barış hakim ve kimse
ölmedi. Bu çok kıymetli bir şey, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’daki
varlığından dolayı Ada’da barış hakim, her iki toplum da huzur içerisinde şu
anda yaşıyor. Şimdi bizim Ada’da zaten askerlerimiz var, yani bu bilinen bir
gerçek, binlerce askerimiz var. Çeşitli kabiliyetlerimiz orada, gemilerimiz
de orada, bu konuda biz barışı koruma faaliyetine devam edeceğiz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Son soru olarak Sayın Bakanım, Kiev ve Moskova
arasındaki ilişkilerinizi, bu dengeyi nasıl koruyorsunuz? Ukrayna’yı askeri
olarak desteklerken Rusya’yla ilişkileriniz de iyi ve bir aracılık hâlâ
bulunuyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Maalesef. Ukrayna’da devam eden savaşın sona
erdirilmesi için baştan beri Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir
perspektif var, bir vizyon var. İlk başta bu vizyonu pek savaşan taraflar
paylaşmadı, ama şimdi geldiğimiz noktada büyük bir memnuniyetle görüyoruz
ki artık herkes bir diyaloğun, bir ateşkes görüşmesinin başlaması gerektiği
konusunda hemfikir. Biz Türkiye olarak bu konuda elimizden gelen her şeyi
yapmaya hazırız. Gizli ve açık devam eden konuşmalar, görüşmeler tabii ki
oluyor. Taraflarla oluyor, taraflara destek veren taraflarla oluyor, bu
devam eden bir süreç. Bu konuda biz elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da
devam edeceğiz, çünkü Karadeniz’in güvenliği bizim için önemli.
Bir de çok fazla gündeme gelmiyor, ama Ukrayna’daki insani dram inanılmaz
oranda büyük, gerçekten yüz binlerce insanın öldüğü, büyük bir ülkenin
altyapısının ve üstyapısının yok edildiği bir manzarayla karşı karşıyayız.
Artık bu yıkıma, bu ölüme bir dur demek gerekiyor. Uluslararası toplumun da
artık burada bir inisiyatif kullanması gerekiyor. Türkiye ne yapıyor? Bir,
bunu hatırlatıyor sürekli, Cumhurbaşkanımızın ağzından, benim ağzımdan.
İkincisi, bunu mümkün kılmak için, kolaylaştırmak için pratikte ne
yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı
Sayın Hakan Fidan, çok teşekkür ediyorum vaktinizi bize ayırdığınız için.
Çok teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben teşekkür ederim kanalınıza konuk
ettiğiniz için.
Sağ olun.
* Interpress deşifresidir.