SUNUCU- Hepimize iyi akşamlar, Tarafsız Bölge’ye hoş geldiniz.
Özel bir program bu, çünkü bu akşam Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı konuk ediyoruz.
Hoş geldiniz, merhabalar.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Merhaba.
SUNUCU- Şimdi benim çok merak ettiğim konular var, tabii hepsi Suriye'yle ilgili. Suriye bir numaralı gündem maddesi. Ne olacak, nasıl gelişecek hepimiz merak ediyoruz. Türkiye kamuoyu da merak ediyor. Sizden biraz o konularla ilgili görüşlerinizi, Suriye konusuyla ilgili görüşlerinizi almak istiyorum.
Şam'a gittiniz. Kasiyun, yanlış söylemiyorum değil mi, Kasiyun Tepesi’nden Şam'a şöyle bir baktınız Ahmed Şara’yla. Çay mı içtiniz, kahve mi içtiniz bilmiyorum ama. Benim en çok şey dikkatimi çekti, Şam ziyaretinden hemen 1-2 gün sonra dediniz ki, ya ben buraya kara yoluyla geldim, gördüğüm manzara çok kötüydü filan dediniz. Neydi manzara, ne gördünüz yani? Kara yoluyla giderken nasıl bir Suriye manzarası vardı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet, o gün tabii uçak müsait olmadığı için, havalimanı çalışmıyordu, daha yeni belki bugünlerde çalışmaya başladı, kara yoluyla gitme durumunda kaldık. Hatay’dan itibaren, sınırdan geçtiğimiz andan itibaren İdlip tarafı iyiydi. Zaten İdlip önceden de gidip geldiğimiz bir yerdi ama daha sonra Hama, Humus ve …
SUNUCU- Halep’ten geçmediniz mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Halep’ten geçmedik.
SUNUCU- Hama, Humus üzerinden.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet ve Şam’ın eteklerine gelene kadar sürekli bir yıkım vardı aslında.
SUNUCU- Böyle şey gibi, depremden çıkmış gibi.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Depremden çıkmış gibi, aynen. Depremden çıkmış gibi. Savaşın etkileri duruyor.
Aslında diğer taraftan rejimin kendi halkına karşı ne kadar zalim ve acımasız olduğunu da görüyorsunuz. Yani bir yerde çatışan güçler var, onların bulunduğu yerde sivil halk var, fakat herhangi bir ayrım yapmadan orayı top ateşiyle sürekli ateş altına alması veya varil bombaları atması veya hava kuvvetleriyle bombalanması, yok etmesi tabii büyük bir acımasızlık örneği.
SUNUCU- Bu şimdi Şam yönetimi, sonuçta hani Şam yönetimi diyoruz, Esad Şam'da yaşıyordu, Şam da berbat durumda yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii, Şam da berbat durumda. Özellikle Doğu Guta ve bu civarlar inanmazlar derecede zaten diğer yerler gibi yıkım halinde olan yerler.
SUNUCU- Hani o yıkımı ortadan kaldıracak bir adım atmaması da çok şaşırtıcı.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Zaten esas itibarıyla sonunu hazırlayan da o oldu. Yani Astana Süreci’yle bizim başlattığımız sessizlik süreci, ateşkes, 6-7 yıl hiçbir savaşın ve çatışmanın olmaması ve bu süreyi halkın ve şehirlerin yaralarını sarmak için kullanmaması aslında rejimin hem niyetini hem kabiliyetini gösteren bir durumdu ve sonuçta da sonunu hazırladı.
SUNUCU- Ahmed Şara ile Şam'da görüştünüz. O görüşmede de ilk defa böyle kravatlı takım elbiseli gördük Ahmed Şara’yı. Nasıl geçti görüşme, hangi konular öncelikli oldu bu görüşmede? Uzun mu sürdü görüşmeniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Görüşmemiz uzun sürdü, tabii bayağı uzun sürdü. Uzun sürdü.
SUNUCU- Hangi konuları ele aldınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Her türlü konuyu ele aldık. Açıkçası bundan sonra Suriye'de ne yapılmalı, nasıl yapılır, kendi görüşleri bu konuda ne, nasıl bir süreç yönetimi zihninde var, Türkiye'nin bu konudaki tavsiyeleri ne ve daha doğrusu aslında ben oraya gitmeden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün süren yoğun bir maraton, diplomasi maratonu yaptım.
SUNUCU- Dışişleri Bakanlarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Dışişleri Bakanlarıyla, Arap dünyasıyla bir araya geldik, Batı dünyasıyla bir araya geldik. Akabe’de toplandık Ürdün'de. Orada ilk önce Batı ülkeleriyle, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya onlarla bir araya geldik. Sonra Arap ülkeleriyle kendimiz bir arada toplandık ve bizim ortaya koyduğumuz bir tez vardı, o da şuydu: Biz Şam'daki yeni yönetimi hiçbir şekilde yargılamadan ne istediğimizi ilk önce kendi aramızda kararlaştıralım evrensel taleplerimizi, ondan sonra gidelim diyelim ki ya biz uluslararası toplum senden bunu görmek istiyoruz, bizim tavsiyemiz bu. Onlar da belli zaten 4-5 madde bizim hani çıkardığımız maddeler. Hem Batılar hem Doğulular herkes buna zaten evet dedi. Yani Suriye'nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması, hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere, bir alan olmaması, azınlıkların can, mal ve hayat güvenliğini sağlaması, kötü muameleye tabi olmaması, ülkenin toprak birliğinin, bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.
SUNUCU- Yani siz aslında bir tür uluslararası toplumun da talepleri olarak, tavsiyeleri olarak bunu söylediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii. Yani aslında o mesajı da götürdük. Uluslararası toplum bu türden… Çünkü ilk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı, nasıl bir politika dili kullanılacak, ne yapılacak, yani burada yeni bir yönetim var, yani bunlara nasıl tavır alınacak. Yani burada bir söylem oluşturması gerekiyordu, biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere, herkes bunu kabul etti ve bunun etrafında oluşan söylemi biz aldık Şam’a götürdük. Ahmed Şara’ya da bunları anlattık. Yani hem bölgedeki Arap ve Müslüman kardeşler hem Türkiye hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor. O da…
SUNUCU- Ne dedi size bunları söyledikten sonra siz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen ben de bu fikirdeyim dedi, bunda hiçbir itirazım yok dedi.
SUNUCU- Yani o zaman dört maddede özetlemek gerekirse; bir, terör örgütlerine yer olmaması gerekiyor Suriye'de. İki, işte herkesin can ve mal güvenliği sağlansın. Üç?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Komşuları için tehdit oluşturmasın. Ülkenin toprak bütünlüğü, siyasal egemenliği muhafaza altına alınsın.
SUNUCU- Bu gayet basit aslında.
Peki, siz ayrıca Türkiye'nin bir özel hassasiyeti olarak herhangi bir konuyu da dile getirdiniz mi Ahmed Şara’ya?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim bu genel konular içerisinde iki tane hususumuz vardı. Birincisi, Türkiye olarak biz 3,5 milyon Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yapıyoruz, yani bu kardeşlerimizin durumları. İkincisi, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi. Bu konuları da ayrıntısıyla ele aldık.
SUNUCU- Nasıl buldunuz Ahmed Şara’yı, yani bu yeni sürece, yeni döneme hazır gördünüz mü? Hani bizzat gidip Şam'da görüştüğünüz için kişisel izlenimleriniz ne doğrultuda gelişti?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Açıkçası ben gayet iyi gördüm, İdlip’te geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm, yani uzun yıllardır bir…
SUNUCU- Bir deneyimi var aslında İdlip’ten.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Deneyimi var, benim onunla ilgili gözlemlerim var zaman zaman güncellediğim. Ve yani geldiğimiz noktada gerçekten hem sorumluluğunun farkında hem Suriye'nin kendisinden beklentilerinin farkında hem bölgenin kendisinden beklentilerinin farkında hem de hem fırsatların hem kısıtlamaların farkında, yani rasyonel ama oturaklı bir lider.
SUNUCU- Peki şimdi Suriye'ye baktığımızda çok zor görüyorum ben kişisel olarak. Çok parçalı bir yapı, çeşitli etnik kimlikler var, dini kimlikler var, bütün bunların bir arada barış içerisinde, huzur içerisinde yaşamasının sağlanması çok zor bir iş. Hatta ben bütün bu halkın bütün kesimlerini kuşatacak bir yönetim oluşabilir mi, gerçekten Şara bunu başarabilir mi… Siz ilk zamanlar, ya tabii ki ben hani bir pembe tablo çizmiyorum bir günde burası İsviçre olmaz, zorlukları görüyorum demiştiniz. Bugün baktığınızda umudumuz arttı mı, yoksa hâlâ temkinli bir iyimserlik içinde misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, umudum tabii ki var ama ben ortaya konan hareketlere, politikalara, eylemlere bakaraktan hüküm verme taraftarıyım. Yani bu şekilde hareket ettiğimiz zaman zaten diğer muhataplarımız nezdinde de daha ikna edici oluyoruz. Yani geldiğimiz noktada dediğim gibi şu anda azınlıkların yani güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok. Ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi? Olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi? Olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı kitap olup karıştırmaya gidebilirler mi? Gidebilirler. Bütün bunların da hani farkında olmak gerekiyor.
Ama güzel olan şu, halk, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor.
SUNUCU- Peki, size göre şu anda Suriye'nin en öncelikli konusu nedir, yani en öncelikli sorun ne? Yeni bir anayasa yapmak mı? Güvenliği tamamen tesis etmek mi, güvenlik sorunları mı? Uluslararası kısıtlamalar var, yaptırımlar var. Bunların kaldırılması mı? İmar mı? Hangisini siz en öncelikli sorun olarak görüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi işlem sıralaması yapacağımız zaman aslında ortada şu anda bir numaralı ödev, bir an önce hem halka hizmet edecek hem de uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümetin kurulması. Şu anda resmi devlet başkanı hüviyeti yok Ahmed Şara’nın, hala devrimi yapan heyetin başkanı sıfatı taşıyor. Üç tane Bakan atadı ama yani asıl kalıcı hükümetin atanması gerekiyor, çünkü uluslararası toplum bir an önce oraya yardım ve teknik iş birliği için bekliyor.
SUNUCU- Bir muhatap istiyorlar yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Muhatap istiyorlar. Herkes. Mesela dün kabinedeydik, Cumhurbaşkanımız talimat verdi, buraya Türkiye olarak yardımların seferber edilmesi, yani Sağlık Bakanı, Enerji Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Ulaştırma Bakanı herkes karşısında bir muhatap görmek istiyor haklı olarak. Şimdi bir defa hükümetin…
SUNUCU- O zaman siz öncelikle bir hükümetin kurulması gerekiyor diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii, hükümetin kurulması gerekiyor.
SUNUCU- Sonra?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sonra ülkenin yeniden imarı meselesi. Yeniden imarı meselesi, yaralarının sarılmaya başlaması. Bu önemli, bu konuda ciddi adımların atılması gerekiyor. Özellikle Halep’in yerle bir edilmiş olması…
SUNUCU- Halep çok kötü durumda gerçekten.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok kötü durumda. Maalesef, maalesef o günler çok acı günlerdi. Halep yerle bir edilmiş durumda. Buranın yeniden imar edilmesi gerekiyor ki yerinden yurdundan edilmiş olan mülteciler geri dönebilsinler. Biliyorsunuz Türkiye'de mülteci var, Ürdün'de var, Irak’ta var, Mısır’da var, Lübnan'da var, Batı'da var 1 milyona yakın. Bunların geri dönmesi için oradaki yeniden yapılanma faaliyetlerinin bir an önce başlaması gerekiyor.
SUNUCU- Peki, Ahmed Şara da yurt dışındaki sığınmacı olarak yurt dışında bulunan Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri taraftarı mı, yani bunu istiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii.
SUNUCU- Gelsinler diyor yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kesinlikle. Yani bu savaş onun için verildi zaten, bu savaş onun için verildi.
SUNUCU- Çünkü ülke parçalanmış durumda, yarısı gitmiş.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kesinlikle. Şöyle, bir de Ahmed Şara’nın yönettiği İdlip’teki nüfusun yarıdan fazlası zaten İdlipli olmayanlardı. Tabii, iç göç, iç göç… Rejimden kaçan, muhaliflerin kontrolün altındaki bölgelere sığınan diğer insanlardı. Zaten bizim Türkiye olarak alanda önde mevzi kazanmamızın, faaliyet göstermemizin sebebi de buydu. Yani 5 milyona yakın muhaliflerin kontrolü altında yaşayan mültecilerin Türkiye’ye gelmemesi meselesi.
SUNUCU- Tabii oradaki şey oydu.
Peki, şimdi şöyle bir açıklama yaptı Ahmed Şara, anayasa, seçim, o süreçlerden falan söz ederken 4-5 yıl seçim yok gibi bir şey söyledi. Siz bu süreyi normal karşılıyor musunuz, yani 4-5 yıl çok uzun değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- 4-5 yılı ben hani sözün gelimi biraz kullandığını düşünüyorum. Kendisiyle de konuşurken şu gündeme getirildi, yani anayasanın yapılması ve seçimler meselesi. Anayasanın yapılması eğer teknik yöntem olacaksa, referandum olmayacaksa. İki tane yöntem var. Temsilciler Meclisi üzerinden bir anayasa kabulüyle halkın tamamını davet edip referandumla anayasa kabul etmek…
SUNUCU- Bunun için seçim yapması lazım ama.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bunun için seçim yapması lazım. Seçim olması için 10 milyondan fazla insanın tekrar dönmesi gerekiyor.
Yurt dışında doğmuş, son 11 yıl içerisinde sayısı belli olmayan vatandaş var, ölmüş vatandaş var, yani bunların gelip kayıtlarının tekrar kontrol altına alınıp, kimliğini kaybetmişlerin tekrar kimliğinin verilip bir sisteme oturtulması gerekiyor. Yani bu ne kadar zamanı bulur? Yani buna hemen başlamak gerekiyor. Bu yerine oturduğu zaman tabii o halk üzerinden bir seçime gidilmesi gerekiyor.
SUNUCU- Yani siz Ahmed Şara’da böyle bir seçimden kaçan, kaçmaya çalışan bir taraf görmediğinizi anlıyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok yok, zaten bu silsileyi bu çıplaklığıyla o anlattı bana. Ben sordum, yani yol haritan nedir zihninde, yani nasıl bir yönetim, bu yönetim nasıl seçilecek, nasıl olacak, nereye gidilecek, devletin adı ne olacak, rejimin şekli ne olacak…
SUNUCU- Buraya kadar konuştunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii, yani hepsini sordum.
SUNUCU- Devletin adı ne olacakmış?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Suriye Arap Cumhuriyeti, mevcut ismi.
SUNUCU- Mevcut ismi.
Zaten bayrak da Fransızların mandasından kurtulduklarındaki kullandıkları bayrağı tekrar bayrak yaptılar, doğru.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bir yıldız daha eklediler.
SUNUCU- Rejim ne olacakmış peki?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Suriye Arap Cumhuriyeti ismi de.
SUNUCU- İsmi böyle, tamam.
Peki, sizce, ben böyle mesela çok endişeyle izliyorum Suriye'deki olayları. Böyle bir hareketlilik, bir kıvılcım çakıyor, bir yerde böyle bir küçük kargaşa, eyvah diyorum ya bir çatışma mı olacak falan diye. Yani siz baktığınızda Suriye'de şu anda sağlanmış olan iç barışın, iç huzurun böyle kolayca bozulabileceğini düşünüyor musunuz? Yani siz de böyle büyük bir endişeyle bakıyorsunuz, yoksa olur böyle birtakım ufak tefek olaylar ama sükûnet devam eder mi diye düşünüyorsunuz? Hangisi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ya ben detayları bildiğimden, tarafların elindeki imkân ve kabiliyetleri, niyetleri, her zaman için bir ihtiyat payım var, yani olası senaryolar her zaman için zihnimde. Ama şu anda arazideki dengeleri ele aldığımızda ortaya çıkan tablo şu, Ahmed Şara ve ekibi, Suriye Milli Ordusu, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun bu yönetime destek vermesi, güneydeki unsurların şu anda destek vermesi askeri güvenliğin sağlanması açısından önemli bir başlangıç. Bunun tabii ordu etrafında birleştirilmesi gerekiyor.
Geriye iki tane risk alanı kalıyor. Birincisi, eski rejim mensuplarının herhangi bir şekilde örgütlenmeye giderek gerek toplu şekilde gerek hücrelere örgütlenerek yeni yönetimle bir çatışma içerisine girmeleri.
SUNUCU- Bunlar Esad kalıntıları mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Esad kalıntıları, Esad kalıntıları.
SUNUCU- Yani bunlar varlığını sürdürüyorlar mı hâlâ?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani bunlar buharlaşmadılar, yani kıdemli olanları kaçtı gitti, ama bir kısmı içeride, bu içeridekilere dışardan bir şekilde ulaşarak bunları başka türden davranmaya sevk edenler olabilir bir müddet sonra.
SUNUCU- Rejimin dikkati yok mu? Daha doğrusu Şara yönetiminin buna yönelik bir dikkati var mıdır?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Var, buna yönelik dikkati var ama bunu yaparken tabii halkı rahatsız etmemek gerekiyor, o noktada tabii insanların ait olduğu topluluklar var, mezhepler var, oralara yönelik çok fazla rahatsız edici harekette bulunmamak gerekiyor. O konuda şu anda dikkatliler. Bizim de tavsiyemiz o yönde esas itibariyle.
SUNUCU- Şiiler üzerine hep çok provokasyon yapılıyor böyle sosyal medyada falan. İşte bir kargaşa çıkıyor, eski videolar devreye giriyor sanki yeni Suriye yönetimi böyle Alevilere, Şiilere karşı birtakım hareketler yapacakmış gibi filan bir izlenim yaratılmaya çalışılıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öyle bir şey yok şu anda. Olmayacak da inşallah. Biz de olmasını istemiyoruz, yani olmasına da müsaade etmeyiz, yani o konuda çok hassasız. Fakat şunu da kayda geçirmek gerekiyor tarih itibarıyla, milyonlarca insan önceki dönemde ağır sıkıntı çekerken bu insanlar elinden, yani kimsenin bir şey demediği bir dönemde şimdi bunların bu şekilde, hani hiçbir şey yapmadıkları halde önceden peşinen suçlamaları da doğru bir şey değil.
SUNUCU- Tabii, yani iftira atmak doğru değil.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani şey çok büyük bir olgunluk, aslında Ahmed Şara’nın ve arkadaşlarının söylediği biz bize yapılanları yapmamak için geldik, bunun için buradayız. İnşallah bu yolda devam ederler, çünkü gerçekten intikam duygusu çok tahrik edici bir duygu, cezbedici bir duygu. Kendinizi bir defa kaptırdınız mı Allah muhafaza geri dönüşü yok. Özellikle devlet eliyle, topluluk eliyle bunu yaptığınız zaman zulmün yok edici bir aracı olur. Ben buna bulaşmayacaklarına inanıyorum, buna bulaşmamaları için de her türlü telkini yapıyoruz.
SUNUCU- Suriye'yi karıştırmak için böyle içerden, dışardan birtakım kışkırtmalar, tertipler olur mu gerçekten? Yani böyle bir faaliyet gözlemliyor musunuz? Çeşitli ülkelerin, odakların, mihrakların ya burayı bir karıştıralım tarzı bir hevesi var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- An itibariyle gözlemlemiyoruz ama olmayacağı manasına gelmez. Zaman ilerledikçe olaylar, yönetim, yapı şekil aldıkça belli memnuniyetsizliklerin farklı şekilde kendini gösterme ihtimali var açıkçası.
SUNUCU- Suriye'nin yeni yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız? Ağabey mi Türkiye?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bu ünvanları bırakalı çok uzun zaman oldu, yani özellikle Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminden itibaren. Ben ilk görevime TİKA’da başladım, Orta Asya’ya çok yardım yapıyorduk, önceki yılların hani şeyini çok aldık, yani böyle bir şey yok. Eşit ilişki, karşımızdakiler bizim kardeşimizdir, şu anda bize ihtiyaçları var, ama tarih onları öyle bir noktaya çalışır ki bizden daha da ileri olabilirler. Günün sonunda, yani gerçekten Suriye milleti asil bir millet, kabiliyeti olan bir millet, yanlış yönetimden dolayı, emperyal oyunlardan dolayı belli bir mağduriyete düçar olmuşlar, bize düşen onlara yardım etmek. Biz domine etme fikrine karşıyız. Etkimiz olabilir, örnek alabilirler ama domine kültürü gerçekten bizim bölgemizi öldürüyor. Ben Arap kardeşlerime de bölgede dedim, hani bu olaydan sonra çekincesi olanlar oldu. Biz bölgede ne Türkiye’nin ne İran’ın ne Arapların herhangi bir şekilde domine etme bakış açısıyla bir politika üretimine razı değiliz.
SUNUCU- Yani domine etmekten kastınız ne? Tahakküm kurmak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen, tahakküm etmek, kendi arzun doğrultusunda, önceliklerin doğrultusunda, kendi çıkarların doğrultusunda karşı tarafı bir şeye zorlamak.
SUNUCU- Buna karşıyım diyorsunuz siz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Buna biz karşıyız, biz buna karşıyız. Bunun yerini modern zamanlarda artık iş birliğinin alması lazım, bu çok ilkeli bir dış politik davranış.
SUNUCU- Siz hatta bunu çok vurguladınız dış basına, dış medyaya verdiğiniz demeçlerde. Yani hatta ülke ülke saydınız, dediniz ki ne İran domine etsin ne Rusya ne Türkiye dediniz, Türkiye'yi de saydınız. Aslında çok da etkili oldu, çok önemli bir mesajdı o.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kendimden başlamam lazım ki başkasını bu davete sahici bir şekilde ortak edebileyim, yoksa…
SUNUCU- Sanki şöyle bir izlenim var, Türkiye tahakküm kuruyor, domine ediyor Suriye’de gibi bir izlenim var, onu kabul etmiyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok, onu kabul etmiyoruz. Biz var olan kardeşlik hukukundan doğan, coğrafyamızdan doğan, sınır ilişkimizden doğan etkimizi mümkün olan en olumlu şekilde kullanmak istiyoruz. Bunu yaparken de 8 Aralık’tan itibaren benim mesaimin büyük bir kısmı aslında diğer Arap ülkelerini bu noktada iş birliğine seferber etmek oldu, onlarla bir araya gelip ya burada taleplerimizi iletelim bu kardeşlerimize, ondan sonra beklentilerimizi söyleyelim ve burada beraber çalışalım, yani bu Türkiye'nin tırnak içinde bir projesi değildir, yani bazı yerlerde onu o şekilde…
SUNUCU- Hepimizin projesi olsun.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hepimizin projesi olsun, biz bir şeyi saklamıyoruz. Bakın yani ve oraya bütün Arap ülkeleri geldi bizim bu çağrımız üzerine. Daha sonra onlar da Arap ülkelerine gittiler ve hâlâ gidiyorlar, bugün de Ürdün’delerdi. Dün biliyorsunuz Ürdün Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, İstihbarat Başkanı bizim misafirimizdi. Bizde de Yaşar Paşam ve İbrahim Bey vardı. Üçümüz bir araya geldik misafirlerimizle, sonra Cumhurbaşkanımız kabul etti. Bugün de yani Suriye'ye ilişkin epey bir görüş alışverişinde bulunduk. Bugün de Ürdün'de Suriyeli heyet var. Şimdi biz…
SUNUCU- Suriye'nin yeni yönetiminin Dışişleri Bakanı…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı var.
Biz bölgedeki diğer ortaklarımızla bunu şeffaf bir şekilde yönetelim, hiç kimse burada başka bir ülke… Çünkü bu oyunlar bölgenin maalesef makus talihi haline gelmiş, yıllardır devam eden, birbirine çelme takmayla giden…
SUNUCU- Sanki başka türlü ilişki kurulamayacakmış gibi.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen.
Hiçbir kimsenin de bir yere gidemediği, bölgenin bir şey kazanamadığı, tam tersine emperyal güçleri bölgeye davet eden sorunları çözmek için. Emperyal güçler bölgeye geldiği zaman da zaten senin, benim menfaatime çözmüyor sorunları, kendi menfaatine göre çözüyor. Bakıyorsunuz adam gittiği zaman, geldiği zamandan daha fazla problem bırakarak her zaman için gidiyor. Şimdi buna hiç gerek yok. Yani eğer Allah bize akıl verdiyse, bu kadar hikmet varsa ortalıkta, hakikat varsa, bundan ders alıp, yani ben hep bunu söylüyorum muhataplarımıza, buradan artık beraber yolumuza devam edelim. Benden bir şeyden şüpheleniyorsan her şey ortada.
Ama şuna da hazırlıklı olmamız lazım, yani Türkiye'nin sözü niye etkin? Caydırıcı olduğumuz için, gücümüz olduğu için. Yani gerektiği zaman, hile yapıldığı zaman, bize karşı numara yapıldığı zaman biz de tabii ki tepkimizi koyacak araçlara sahibiz, ferasete sahibiz, yani onu da…
SUNUCU- O araçlar olmasa zaten…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok, yok, kimse sizi dinlemez zaten. Yani savaşmış olduğunuzu, savaşmaktan kaçmayacağınızı bilmeleri lazım. Yani yanlış bir şey gördüğünüz zaman reaksiyon gösterebiliyor olmanız lazım.
SUNUCU- Peki, Türkiye'de vatandaşların, ahalinin en fazla merak ettiği konu şu, biz de televizyonda tartışma programlarında, gazete yazılarında sürekli bunu vurguluyoruz. YPG/PYD devletçiği var orada, bir yapısı var. Bu yapı ne olacak, bu konumunu sürdürecek mi, sürdürmeyecek mi? Bütün tartışma bunun üzerine gidiyor. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim devlet olarak yıllardır bu konuya yönelik çeşitli çalışmalarımız var. Yani şimdi yeni gerçeklikle beraber farklı senaryolarla yolumuza devam ediyoruz. Bunların başında şu geliyor, şimdi Suriye'deki yeni yönetimin açıkçası bu sorunu sahiplenmesi ve kendi ülkesinin milli bütünlüğünü, bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yönde.
SUNUCU- Atıyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Atacak, yani görüşmeler devam ediyor, bu yönde birtakım adımların atılmasını bekliyoruz. Buna bir zaman vermek lazım bir müddet.
SUNUCU- Peki, diyelim ki Suriye'nin yeni yönetimi bu PYD oluşumuna diyor ki, “kardeşim, sen silahlarını bırak, benim topraklarım içerisinde ayrı bir devletçik olmaz, benim ülke bütünlüğünü korumam lazım” diyor, onlara bir proje öneriyor hani nasıl olacak bu iş filan. Adamlar kabul etmezse ne olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle söyleyeyim, kabul etmezse, ki zamana oynadıkları ortada, yani bunu da görüyoruz. Bu insanlar buraya savaşarak geldiler Ahmet Bey. Yani Şam'daki yönetim öyle herhangi bir hafife alınacak yönetim değil, savaştan korkanların olduğu bir yönetim değil, savaşarak ele geçirdiler Şam’ı.
SUNUCU- Peki, YPG’yle savaşarak, YPG’yle silahlı mücadele yapacak kudreti var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Fazlasıyla.
SUNUCU- İsrail bütün askeri kapasitesini darmaduman etti Suriye'nin…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İsrail onların kapasitesine değil, önceki rejimin kapasitesine aslında dokundu. Daha fazla düzenli orduya ait ağır silahların, teknik araçların olduğu üsleri yok etti. Yani bunların kendi hafif silahlarını, zaten hafif silah adı üstünde, onlara yönelik bir kabiliyet kaybı yok şu anda ortada.
SUNUCU- Yani bunların askeri kabiliyetleri var ve YPG’yle mücadele edebilirler diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kesinlikle, kesinlikle.
SUNUCU- Peki, Türkiye böyle bir durum söz konusu olduğunda YPG’yle bu yeni yönetimin mücadelesine askeri katkı sağlar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi bakın, bizim onlara verdiğimiz ültimatom ortada, Amerikalılar üzerinden de verdik…
SUNUCU- Kime?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- YPG’ye. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan gelmişlerin behemehâl terk etmeleri gerekiyor.
SUNUCU- Suriye’yi.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet, PKK'lı kadroların.
SUNUCU- Çok mu peki?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Var, sayıları var, bunların terk etmeleri gerekiyor, bunlar biliyorlar bunu. Şu anda buna yönelik bir hazırlık da görmüyoruz, niyet de görmüyoruz açıkçası ve bekliyoruz.
SUNUCU- Yani siz, biz bu ültimatomu verdik, yabancı unsurların derhal ülkeyi terk etmesini istiyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi şöyle özetleyim size, bakın biz ültimatomları veya şartları söylerken şunun için söylüyoruz. Eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız bölgede ne bizim tarafımızdan ne Suriye'deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir. Bu şartları çok basit bir şekilde, sarih bir şekilde hiç kimseden saklamadan ortaya koyuyoruz.
SUNUCU- Nedir şartlarınız sizin?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Uluslararası başka ülkelerden gelen terörist savaşçıların ülkeyi terk etmesi, Suriye'yi. PKK'lı yönetim kadrosunun ülkeyi terk etmesi.
SUNUCU- PKK'lı derken neyi kastediyorsunuz? Bizzat örgütün elemanları olanlar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii, Suriyeli ama örgütün üst düzey yöneticileri, onların terk etmesi gerekiyor, onlar kendilerini biliyorlar, isimleri bizde var. Daha sonraki kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerekiyor. Bu, kansız, problemsiz bir geçiş. Buna mukabil, oradaki PKK'lı olmayan, yani aziz Suriyeli Kürtlerin canlarına, mallarına herhangi halel gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor. Yani Suriye'deki yeni yönetim de bunun garantisini bize veriyor, bizim çünkü şartlarımız arasında bu da var.
SUNUCU- Yani Suriyeli Kürt vatandaşların da canları, malları güvence altında olacak, yeni yönetime katılacaklar, eşit yurttaş olarak orada var olacaklar, onun da garantisini istiyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii, onun da garantisini. Çünkü Esad döneminde Kürtlerin bir kısmına vatandaşlık verilmemişti, kimlik verilmedi. Ben MİT Müsteşarıyken bu devrimden önce, iç savaştan önce yaptığım görüşmelerin bir kısmı, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, bunu halletmek üzereydi.
SUNUCU- Şunlara kimlik verin.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şunlara kimlik verin, bu insanlara yazık, kendilerine hayat kuramıyorlar, gidiyorlar PKK'nın kucağına düşüyorlar, başka mafyaya düşüyorlar, size de zarar, bölgeye de zarar, yani böyle bir şey olmaz, insanlık dışı muamele olmaz. Şu anda onun ortadan kalkması gerekiyor tabii ki.
SUNUCU- Peki şimdi siz diyorsunuz ki, biz bunlara, yani bu YPG yapısına dedik ki, şunları şunları yapın, ültimatomu verdik. Gözlemleriniz bu doğrultuda hareket etmedikleri noktasında mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet.
SUNUCU- Ne yapılacak peki?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gereği yapılacak.
SUNUCU- Gereği nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Askeri harekattır. Yani Şam onlarla konuşuyor, bir defa söyledi, bir daha söyleyecek, bir daha söyleyecek, yani nush ile…
SUNUCU- Uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı askeri operasyondur diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani medeni bir şekilde, çünkü kategorik düşmanlık yok ortada. Diyoruz ki, kardeşim bak, sen terör faaliyeti içerisindesin, bunu kendin de kabul ediyorsun, toplamışsın dünyanın her tarafından adamları, başkasının toprağını işgal etmişsin, petrol şeylerin üstüne çökmüşsün, başkasına hapishane hizmetleri sunarak para alıyorsun başkasından falan filan, yani böyle bir düzen kurmuşsun uluslararası düzen. 80 tane milletle aynı yatağa giriyorsun orada, hangi ülkeden, hangi servisten, hangi ülkenin askeri yetkilisinden ne duydun ne aldın, kime ne söz verdiğinin haddi hesabı yok ortalıkta. Yani bu maskaralığa artık bir son verilmesi gerekiyor bölgede. Benim için tehditsin, Suriye için tehditsin, Irak için tehditsin, bölge için tehditsin, en önemlisi Kürtler için tehditsin. Artık bu tehdidin, bu yanlışlığın, bu çılgınlığın ortadan… Yani kaç yıldır mağarada yaşayan insanların yönettiği… Bu insanlar mağaraya çekip örgütü kurup yönetmeye başladıkları zaman, Ahmet Bey, internet yoktu.
SUNUCU- Birçok şey yoktu.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani bu insanlar yeryüzünün en faşist örgütünü demokrasi adı altında, eşitlikçilik adı altında başkalarıyla sürekli ortaklık geliştirerek, onlara hizmet sunarak, kendilerini outsource ederek hayatta kalma şeyi gösteriyorlar. Ya böyle bir düzen yok, yok bu bitti.
SUNUCU- Dünyada yok yani evet. Bence geç bile kaldı.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani yazık günah. Yani Türkiye’deki siyasetin üzerine vesayet yapıyorlar, Suriye'deki siyasetin üzerine vesayet yapıyorlar, kendileri bir fayda üretmedikleri gibi fayda üretecek olanlara da vesayet unsuru oluyorlar.
SUNUCU- Peki, çok kararlı görüyorum sizi, yani ben aslına baktığımda hemen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajlarında da kararlılık var, sizde de aynı kararlılık var, yani çok kararlı bir duruş sergiliyorsunuz, tavizsiz, yani bu mesele bitecek diyorsunuz, böyle hani sözü dolandırmıyorsunuz, doğrudan söylüyorsunuz, bunu görüyorum. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri sizin açınızdan bakılması gereken bir yer midir? Yani bu Amerikalılar ne yaparlar? Çünkü orada da onların askerleri var, korumaları var, koruma kalkanları var. Amerika'yı nasıl değerlendiriyorsunuz bu anlamda, Amerika'ya nasıl bakıyorsunuz bu bağlamda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Amerika orada çeşitli bahaneler için vardı, şu anda özellikle oradaki varlığını Biden yönetimi döneminde devam ettirirken geliştirdikleri mazeretlerin yüzde 85’i gitmiş durumda, İran varlığını, Rus varlığını bahane ediyorlardı. Şimdi DEAŞ’la ilgili bir konu var. DEAŞ'la mücadele meselesini gündeme getiriyorlar. Orada şunun altını çizmek lazım, ben bunu yabancı medyaya da söylüyorum Ahmet Hakan Bey, şimdi DEAŞ’la mücadele diye sundukları konu PKK'nın onlara verdiği hapishane hizmetleri.
SUNUCU- Ne demek bu? Gardiyanlık diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gardiyanlık. Şimdi şu, 11 Eylül olaylarından sonra Amerika biliyorsunuz teröre karşı savaş diye bir küresel koalisyon oluşturdu ve dünyanın her yerinden topladığı El Kaide savaşçılarını kendisine ait, fakat Küba'da bulunan, Guantanamo Körfezi’nde bir cezaevi kurdu, oraya koydu.
SUNUCU- O da koşulları nedeniyle de çok eleştirildi orası.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani herhangi bir yargılama hukukuna, hiçbir hukuka tabi değiller. Zaten öyle olsun diye bir yer bulundu ama bu Amerika'daki siyasetçileri çok zor durumda bıraktı. DEAŞ'la mücadele sonrasında da yakalanan yabancı savaşçıları, Avrupa'dan başta olmak üzere, gelenleri koyacak bir yer aradılar. Avrupalılar kendi vatandaşlarını kendileri istemiyor.
SUNUCU- Yani DEAŞ’lı Belçikalı adam var, DEAŞ’lı Fransız adam var, İngiliz var, istemiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İstemiyor bunu.
SUNUCU- Ya al ülkene hapishanene koy.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok, onu almak istemiyor, yargılamak istemiyor. Ya orada ölsün diyor ya başka bir şey olsun diyor.
SUNUCU- Yani bir tür Suriye'ye Guantanamo muamelesi yapıyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen öyle.
SUNUCU- Ve onun da gardiyanlığını…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- PKK yapıyor.
SUNUCU- Çok acayip bir şey gerçekten. Peki, siz ne diyorsunuz buna karşılık?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz şimdi şunu yaptık…
SUNUCU- Çünkü DEAŞ tehlikesi var, bak orada hapishane var, bu adamlar oradaki DEAŞ’lıların şeyini yapıyorlar, işte hapishane görevini, hizmetini sunuyorlar, bu da önemli bir iştir falan dediklerinde sizin teziniz ne oluyor buna karşılık?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ya şu anda biz diyoruz ki, yeni hükümet bunu yüklenmeye hazır, biz böyle yani DEAŞ’lıların da…
SUNUCU- Bu DEAŞ’lıları kontrol etmeye.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii. DEAŞ’lıların da ortalıkta tabii ki dolaşmasını istemiyoruz.
Bir de şu yalanı atıyorlar bu mazereti kendi politikacılarına kabul ettirmek için: “Bu adamlar DEAŞ’a karşı savaştılar kahramanca”. DEAŞ’a karşı herkes savaştı. İranlısı savaştı, Esad’ı savaştı, Rus’u savaştı, Amerikalısı savaştı, biz göğüs göğüse savaştık, yani askerlerimiz göğüs göğüse savaştı. Suriye Milli Ordusu savaştı, herkes savaştı. Yani birbiriyle savaşan bütün taraflar aynı anda DEAŞ’a karşı da savaştılar. Şimdi burada YPG’yi sadece gösterip bunlar DEAŞ’a karşı savaştılar, bunları koruyalım demek, o zaman Beşar’ı da korusaydınız, İranlıları da korusaydınız eğer mesele DEAŞ’a karşı savaşmaksa, yani burası bir şeyse, meziyetse.
SUNUCU- Peki, mesela şunu söylediğinizde aslında meselenin bitmesi lazım. Yeni Suriye yönetimi bu DEAŞ konusundaki tehdidi, tehlikeyi görüyor ve burada bu konudaki bunların hapishane koşullarını kontrol etmeye devam etmeye hazırlar dendiğinde artık bunun üzerine söylenecek bir söz kalmıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kalmaması lazım, fakat bu gerçeklik yeni bir gerçeklik, bunun kendini alanda göstermesi lazım…
SUNUCU- Ha bu yeni, daha anlatılamadı bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Konuşuluyor da Suriye’deki yeni yönetim yeni bir gerçeklik.
Bir de şu var Ahmet Hakan Bey, bunun muhatabı olan Amerikalılar artık herkes şu anda 20 Ocak’a oynuyor, yani 20 Ocak’a kadar konuyu götürelim var olan haliyle, ondan sonra ne olacaksa olsun. Aslında altı çizilmesi gereken nokta bu.
SUNUCU- 20 Ocak’ta çünkü Trump yönetimi iş başına gelecek.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii. Ben şunu da söyleyeyim size: Bu, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, Milli Savunma Bakanımızla çalıştığımız bir konu. Yani Cumhurbaşkanımız şunun da talimatını verdi: Eğer başkaları yapamayacaksa bu işi…
SUNUCU- Yani bu DEAŞ’lıları kontrol işini.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii. Ben kendi askerimle bunları kontrol altında tutarım.
SUNUCU- Bunu bile söylüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii. Yani Türkiye olarak biz buna da hazırız, bunda bir sıkıntı yok.
SUNUCU- O zaman Amerika’nın bir bahanesi kalmıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii.
SUNUCU- Peki, siz 20 Ocak’ı bekliyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben hani kendi tehditlerimi değerlendirmede kendimin takvimine bakarım. Bu tabii ki veridir, buradaki aktörün davranışını etkiler ama ben kendi takvimimle hareket ediyorum. Yani Cumhurbaşkanımıza da o yönde takdimde bulunuyoruz. Şu anda bütün aktörlerin sahadaki davranışlarını her türlü şekilde analiz ederek yolumuza devam etmeye çalışıyoruz.
SUNUCU- Tamam, sizin kendi gündeminiz var, kendi takviminiz var, kendi tezleriniz var onu savunuyorsunuz, bu doğru, zaten olması gereken de bu. Ama yine de Trump yönetiminin işbaşına gelmesinin, Suriye'deki bu YPG varlığının ortadan kalkmasında yapıcı bir rolü olur diye düşünüyor musunuz, yoksa farklı bir düşünceniz mi var?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, birinci döneminde Trump bu konuda çok gerçekçi sorular sormuştu ve tatminkâr cevaplar alamayınca askerlere burayı boşaltın talimatı verdi. Bir değil birkaç sefer verdi, fakat sistem adamı dinlemedi. Bu da Amerikan sisteminin bir garipliği. Şimdi yeni dönemde tekrar bakacağız, yani ne yönde karar verir. Biz tabii ki…
SUNUCU- Trump ne der, sistem dinler mi, onları görmemiz lazım diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, bu Amerikan davranışı açısından önemli. Benim kendi davranışım açısından, yani Cumhurbaşkanımız bu konuların sınırlarını çok net çizdi, bizim tavrımız belli. Biz kan dökülmeden bu sorun hallolsun istiyoruz.
Şam’ın şimdi yeni bir sahibi var, yeni yönetim var, yani Suriye halkı artık yönetimi kendi eline alıyor. Bunlar, bu adamların çünkü kendi sınırları içerisinde kalıyor. Eskiden Esad’ın böyle bir şeyi yoktu. Gelsinler meselesini halletsinler. Bunlar eğer buna karşı dururlarsa, o zaman atılacak adımlar belli. O zaman bunların niyetinin ne olduğu da belli. Bunların niyetinin aslında herhangi bir ülkeyle barış içerisinde olmak değil, bulundukları yerde terör ve kaos çıkartmak gibi bir niyetleri var, buna da kimse müsaade etmez.
SUNUCU- Yani o zaman Amerikan yönetimi şu olur, bu olur, bu değil, yani ben buna müsaade etmem diyorsunuz siz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii ki. Bununla ne kadar daha yaşayacağız?
SUNUCU- Bu sürdürülebilir bir şey değil.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değil, değil. Bir de şu var, yani adamın ortaya koyduğu endişeleri giderici teklif getiriyorsunuz, adam bunu da kabul etmediği zaman, o zaman şunu sorarsanız. Başka bir niyet var.
SUNUCU- Ama yani niyetin ne senin? Başka niyetin var demek.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Başka bir niyet var var o zaman ortada.
SUNUCU- DEAŞ ise sorun, ben bunu hallediyorsam, sen hâlâ YPG’yi orada kollamaya devam ediyorsan…
Peki, Amerika’ya rağmen YPG’nin üzerine askeri operasyon yapar mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz yaptık da. Yaptık. Afrin’de yaptık, Resulayn’da yaptık, Tel Abyad’da yaptık. Ondan sonra MİT’teyken herhâlde 150-200 tane, belki çok daha fazla nokta operasyonu yaptık, belki çok daha fazla.
SUNUCU- Hatta siz, şeyi hatırlıyorum…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN: Halen devam ediyor arkadaşlar, yapıyorlar.
SUNUCU- Şeyi hatırlıyorum, operasyon yapacağız, terör unsurlarının yanından çekilin falan diye bir açıklama yapmıştınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii. Tabii tabii.
SUNUCU- Bugün gibi hatırlıyorum yani evet. Yine yaparız diyorsunuz o zaman?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, bizim milli güvenliğimiz yani biz operasyonu şeyi değiliz yani… Milli güvenliğimiz, halkımızın güvenliği, devletimizin muhafazası bunu gerektiriyor. Başka bir şey yapma şansımız yok. Tabii ki yapacağız.
SUNUCU- Milletimizin güvenliği için, yani huzuru için.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim görevimiz bu, tarihi mesuliyetimiz.
SUNUCU- Sayın Bakan, devam edeceğiz. İzin verirseniz bir küçük ara vermek istiyorum, ondan sonra devam edelim.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Olur tabii.
SUNUCU- Kısa bir aradan sonra Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan sorularımızı cevaplamaya devam edecek.
SUNUCU- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuğumuz. Devam ediyoruz, kaldığımız yerden devam edelim. Çok da önemli açıklamalar yapıyor Sayın Bakan.
Şimdi bazı söylentiler var, yani bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama size sormak istiyorum. İsrail ile bu YPG arasında bir temas var mı? YPG’liler İsrail’e yanaşmaya çalışıyor, İsrail YPG’yle böyle bir temas kurmaya çalışıyor falan tarzı teyit edilmemiş birtakım bilgiler dolaşıyor ortalıkta. Doğru mu bu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Temas söz konusu olduğunda bölgede herkesin herkesle teması var, tabii ki… YPG’nin temas arayışında olduğu, İsrail’in çok dolaylı yollardan, direkt yollardan temas içerisinde olduğu yani bu bilinen şeyler.
SUNUCU- Bu önemli bir şey mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Temasın içeriğine bağlı, hangi maksatla yapıldığına bağlı ve devamında neye doğru evrileceğine bağlı. Yani bu takip edilmesi gereken süreç, yani sadece bu temas değil bütün temaslar bölgede…
SUNUCU- Yani sadece temasa bakarak bir sonuç çıkartılamaz diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok yani o temas belli bir amacı içeriyor, o amacın ilerletilmesi gerekiyor, karşı tarafın cevabı, diğer ortakların işin içine girmesi falan hep bakılması gereken konu.
SUNUCU- Şimdi bugünlerde biz Türkiye’de şunu görüyoruz, işte Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan bir süreç hızlandı, işte DEM heyeti, 3 kişilik bir heyet oluştu, onlar İmralı’yla görüştüler. Sonra siyasi partilerle görüşüyorlar falan. İşin bu kısmı iç politika. Ben size şunu sormak istiyorum. Bu görüşmelerin Suriye’deki bu YPG varlığıyla doğrudan ya da dolaylı bir ilintisi var mı, kurulabilir mi böyle bir ilinti?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz şu andaki senaryolarımıza baktığımız zaman böyle bir ilinti üzerinden açıkçası hareket etmiyoruz, yani bunu bir veri olarak elimize almıyoruz. Ama daha sonra bu bir katma değer üretir mi, başka türden bir katkısı olur mu o başka bir konu, ama şu an itibariyle biz böyle bir veri elimizdeymiş gibi, etkisi olacakmış gibi hareket etmiyoruz.
SUNUCU- Ama katma değer üretirse de güzel bir gelişme olarak görürsünüz anladığım kadarıyla.
Yani Arapların dediniz, Arap dünyasının bir tereddüdü var mı Suriye’nin yeni yönetimiyle ilgili? Yani ya şimdi bunlar burada başarılı olursa bizim açımızdan tedirginlik yaratıcı bir durum ortaya çıkar falan türü bir tereddüt gözlemliyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, Arap ülkelerinin çeşitli endişeleri var. Yani komşu olan Arap ülkelerinin sınır endişeleri var, başka türden güvenlik problemleri var. Körfezde olan Arap ülkelerinin başka türden endişeleri var. Haklı bu endişelerin bir kısmı da. Yani buradaki ideolojik duruşun, başka türden bir sorumlu devlet anlayışı dışında tırnak içinde terör üreten bir faaliyete dönüşebilir mi, etrafına devrim ihraç etmeye çalışan bir harekete dönüşür mü… Herkesin yanı başında bir İran örneği var onlar için tabii Araplar için bakıldığı zaman. Başka ülkelerdeki aynı fikirde olan insanları harekete geçirmeye yönelik bir organize eylem faaliyetine… Bunlar haklı endişelerdir. Bizim dediğimiz, bu endişeleri esas alarak tavır üretmek yerine endişelerimizi ortaya koyalım, baştan işlemedikleri bir suçla adamları yaftalamayalım ve cezalandırmayalım, beklentilerimizi şeffaf bir şekilde ama emin bir şekilde söyleyelim, sorumlu bir şekilde, biz bunu istiyoruz sizden. Yani bu ülkenin iyi yönetime ihtiyacı var, güvenliğe ihtiyacı var, düzene ihtiyacı var, dirliğe ihtiyacı var, huzura ihtiyacı var.
Bir de şöyle bir şey var Ahmet Hakan Bey, bölgeyi ne kadar geziyorsunuz bilmiyorum ama gezdiğiniz zaman şunu göreceksiniz, gerçekten Orta Doğu coğrafyası artık savaşlardan bıkmış, usanmış durumda. Genelde İslam coğrafyası, özelde de Orta Doğu coğrafyası. Bakın şöyle Körfez’deki ülkelere, Mısır dahil, Irak’taki Sayın Sudani dahil herkes kalkınmayla meşgul, kalkınmayla meşgul. Herkes yani bir altyapı yapayım, halkıma bir şey yapayım… Şimdi Körfez’deki ülkelere gidin, Suudi Arabistan’daki muazzam projelere bakın, Abu Dabi’deki muazzam… Dubai’deki muazzam projelere bakın, Katar’a bakın, Kuveyt’e bakın, Umman’a bakın. Yani buralar artık elindeki imkânları modern zamanı yakalamak, muhteşem şeyler inşa etmek için kullanmak istiyorlar. Artık kanlı savaşlarla bölgenin birbirini geriye çektiği, dibe çektiği bir alanı yaşamak istemiyor. Mısır, ben Sayın Sisi ile birkaç defa bir araya geldiğimizde de “benim en büyük düşmanım fakirlik” dedi, fakirliğe yönelik ciddi bir mücadelesi var. Aynı şekilde Ürdün kalkınmayla ilgili sorunlarını aşmaya çalışıyor. Irak yıllardır işgale, iç savaşa, çatışmaya düçar olmuş bir ülke. Kendisinin halkı hizmet bekliyor. Türkiye’ye geliyorlar buradaki altyapıyı görüyorlar, üstyapıyı görüyorlar, huzuru görüyorlar, hastane hizmetlerini görüyorlar, her şeyi görüyorlar. Kendi ülkelerine gidiyorlar, parasızlıktan olan bir şey değil bu. Doğal zenginlikleri bizden daha fazla ama kullanamıyorlar, neden? Siyasal sistem, kötü yönetişim, işgal, çatışma… Artık kimse çatışma ve savaş istemiyor. Şimdi istememek bir aşama ama daha önemlisi bu istememeyi bir siyasal akılla, bir stratejik formülasyonla bölgede diğer paydaşlarla bir araya gelerek nasıl hayata geçirebilirsiniz? Diğer ülkelerin birbirinden emin olduğu, birbirine kazık atmadığı, birbirinin güvenliğine sahip çıktığı, birbirinin sınırına göz dikmediği ama iş birliğiyle herkesin birbirini kaldırdığı el birliğiyle bir ortamın oluşturulması. Türkiye tam da bu noktada, yani gerçekten Cumhurbaşkanımızın bu noktada Türkiye’ye olan hizmeti ne kadar büyükse bölgeye de bu noktada getirdiği vizyon, verdiği mesaj da hep bu oldu. Yani ben nereye gidersem gideyim bu mesajı fiilen sözlü olarak taşıyorum, ikna etmekle bayağı bir zaman harcıyorum. Bölge böyle bir vizyona susamış durumda. Dolayısıyla şimdi Suriye’de kimse yeni bir savaşı, yeni bir çatışmayı görmek istemiyor. Yani savaşlara, çatışmalara doymuş durumdayız. Ama bu şu demek değil, yani naif de olamayız burada. Birtakım konularda gözlerimizi dört açmalıyız. İstihbari ve güvenliğe yönelik faaliyetlerimizi devam ettirmeliyiz, ama temel politika amacımız bizim büyük bir iş birliği içerisinde bölgeyi Suriye başta olmak üzere kalkındırmak.
SUNUCU- Yani çok aslında hepimizin vicdanı sızlıyor bu bölgedeki kan, gözyaşı, çatışma, bunlar bitsin hakikaten yani. Bunlar böyle Orta Doğu coğrafyasına özgü şeylermiş gibi, sanki kalıcıymış gibi algılanıyor.
DIŞİLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen, aynen.
SUNUCU- Bunun bitmesi lazım. Bir silkelenip kendine gelmesi lazım insanların. Sizin bu söylediğiniz doğru, bir iş birliğiyle kalkınmak hep birlikte. Birbirinin ayağına çelme takan ülkeler… Mesela tam şeyi soracaktım size, İran, Rusya şimdi bu süreçte kendilerini yenilmiş hissediyorlar mı? Mesela siz buna karşı nasıl bir mesaj veriyorsunuz İran’a, Rusya’ya?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim onlarla olan iş birliğimiz biliyorsunuz en zor anlarda yine devam etti. Biz olgun bir devletiz. Sorunlarımızla ilişkimizin geri kalanını ayırmayı bilip yolumuza devam ederiz. Ya hep ya hiç konusuyla gitmiyoruz, o biraz daha böyle yeni devletleşen, daha böyle tepkisel tavırları olan devletlerin tutumu. Biz Suriye’de muazzam bir krizin karşı iki tarafında yer alan aktörlerdik, bunu paranteze aldık burada, burada kavgamızı sürdürdük karşılıklı, diğer alanlarda Rusya’yla, İran’la komşuluk ilişkimizi, iş birliğimizi… Sayın Putin ile Sayın Cumhurbaşkanımızın ilişkilerini biliyorsunuz. Hayata devam ettik. Bu gerçekten çok az ülkenin yapabileceği olgun bir dış politik davranış. Burada tabii bizim muhataplarımızın durduğu yer de fevkalade önemli. Biz onların hassasiyetlerini de esas itibariyle dikkate alıyoruz. Getirdiğimiz argümanlar sadece kendimiz için olan argümanlar değil, onların da hassasiyetini gözeten argümanlar.
SUNUCU- Siz zaten sadece Türkiye’nin çıkarları açısından değil, bir anlamda huzurun, barışın, sükûnetin sağlanmasına yönelik bir adım atıyorsunuz. Çünkü saydığınız o dört, yani ben Ahmed Şara’ya şu dört şeyi söyledim dediğiniz o dört şey aslında hem Suriye’nin hem bölgenin hem de insanlığın çıkarına yani, önemli olan o.
Peki şimdi bizim Türkiye’de malum… Sadece bizim Türkiye’ye de özel değil dünyanın her yerinde bu komplocu bir zihniyet vardır, onlar her zaman her olayla ilgili bir komplo teorisi ortaya atarlar. Bu şimdi Suriye’deki olağanüstü hızlı gelişen ve kimsenin öngörmediği olay meydana gelince tabii komploculuk da aldı başını gitti. Biraz da hani sadece komploculuk da değil, biraz da meydana gelen olayı başka türlü değerlendirmeye yatkın olan zihinler de devreye girdi. Diyorlar ki, bu diyorlar Amerika ve İsrail’in projesi, hani bu Suriye’de olup bitenler Amerikalıların ve İsraillilerin böyle ortak bir projesi. Yani bunu Amerikalılar ve İsrailliler planladı diyorlar. Ne diyorsunuz bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Birçok olayı sonuçtan hareketle okuyup aktörlerin geriye dönük niyetlerini, tavırlarını… Bir analiz yöntemi de ama bu konuda isabetli değil. Yani bu biraz da…
SUNUCU- Yani hangi analiz yöntemi, nasıl bir analiz yöntemi, sadece sonuca bakarak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet evet, yani bunu yaptıkları zaman bundan kim istifade ediyor sorusuna cevap aramak. Şimdi burada esas itibariyle biliyorsunuz komplo teorisi, komplo ne zaman ortaya çıkıyor? Olanla bilinen arasındaki, olan olayla insanın bildiği arasındaki cari açığı komployla insanlar genelde gidermeye çalışıyorlar. Fakat burada olanla bilinen arasında aslında çok fazla bir açık yok. Çok net konuşuyoruz, her şeyi anlatıyoruz, yıllardır olayı takip eden insanların çok iyi bileceği bir şey var.
SUNUCU- Ama takip etmeyenler için var o açık.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu biraz komplo teorisinden ziyade şeyle alakalı bir konu. Bir, maksatlı propaganda eğilimi var sizin dediğiniz gibi. İkincisi, özneleşememiş insanlar, tarihsel öznelliği, güncel öznelliği sadece belli ülkelerin, belli medeniyetlerin ancak yapabileceğine inanmış. Yani aslında…
SUNUCU- Kuş uçsa Amerika yapıyordur bunu diyen.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- E tabii. Yani zihinleri başka türden korozyona uğramış bir şeyin ürünü bu. Burada aslında vesileler dünyasında bir ülke çalışarak sistematik bir şekilde nasıl bir şeyi hayata geçiriyorsa veya bir insan, aynı ülke aynı insanda aynı yöntemle aynı şeyi çalışarak hayata geçirebilir.
SUNUCU- Özgüven eksikliği.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Özgüven eksikliği. Kendini özne olarak hissetmiyor. Yani maalesef mevcut kültürel akımlar bilinçaltına öyle bir işliyorlar ki yani biz özne değiliz başkası özne…
SUNUCU- Her şeye onlar karar veriyor, biz sadece edilgen varlıklarız. Ne kadar kötü bir şey yani böyle düşünmek. Böyle düşünürseniz hiçbir şey yapamazsınız ki, hiçbir ilerleme kaydedemezsiniz. Peki, bu kimin projesi madem öyle? Suriye’deki bu olay bir proje mi yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle söyleyeyim Ahmet Bey, şimdi uluslararası ilişkilerde… Ben yıllarca istihbarat servisi yönettim. İstihbarat servis başkanlarıyla, servisleriyle yüzlerce toplantı yaptık, yüzlerce, binlerce rapor okuduk, operasyonları gördük. Şimdi bakın her ülkenin her yerle ilgili bir hedefi, faaliyeti, bir şeyi vardır, bunu yapar. Bazıları göstererek yapar, bazıları örtülü yapar. Şimdi Suriye’ye baktığınız zaman, hep yıllardır söyledik, en az 10 tane dinamik aktörün fiilen işin içinde olduğu bir saha. Herkesin değişen miktarda ve değişen zamanda şeyi var, etkinliği var. Şimdi bu kadar aktörün, bu kadar çabanın iç içe olduğu bir yerde buna sadece bir kişinin projesi demek tutmaz. Günün sonunda kimin emeği kazandı, kimin faaliyeti kazandı, kim hedeflerine ulaştı sorusunu belki sormak gerekiyor.
SUNUCU- Buradan bakarsanız doğru sonuca gidersiniz diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet.
SUNUCU- Ben mesela çok duyuyorum, anlı şanlı böyle emekli general, amiral bilmem ne çıkıyor televizyona, bu işten en büyük karlı çıkan İsrail’dir diyor. Mesela siz baktığınızda böyle görüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İran ve Hizbullah’ın İsrail’in sınırından, Suriye sınırından çekilmesi itibariyle İsrail şey çıkmış gözüküyor, fakat burada şöyle bir problem var. Yani İran, Suriye’deyken İsrail’e karşı askeri bir harekatta bulunmadı veya İranlı milisler. Tek yaptıkları şey, Suriye toprağını Lübnan’a geçiş noktası olarak kullanmaktı yani Lübnan’daki Hizbullah’ı besleyebilmek için. Yani yoksa oradan İsrail’e karşı bir cephe açılmış değildi.
SUNUCU- Geçiş yoluydu yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Geçiş yoluydu.
SUNUCU- Esad rejiminin de İsrail’le bir derdi yoktu.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hiçbir zaman için olmadı. Ya olamazdı zaten, o yeteneği yoktu. Yani zihninde belki vardı ama o yeteneği yoktu. Onlar daha çok Lübnan üzerinden bu faaliyetleri hayata geçirmeye çalıştılar.
SUNUCU- İsrail’in kazançlı çıktığına dair savları tamamen reddetmiyorsunuz. Küçük bir çıkar mı sağlamış oldu, öyle mi, ben yanlış mı anladım?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani burada nereden baktığınıza bağlı. Yani bizim de işimize gelen kısımlar var, yani bölgedeki istikrarsızlığın bir an önce bitmesi, mültecilerin geri dönecek bir yere gitmesi… En önemlisi, yani ticaret rotalarının yeniden açılması. Biz ihracatla ayakta duran bir ülkeyiz. Yani Ortadoğu’ya giden hattımızın birisi kapanmıştı, öbür damar Irak üzerinden gidiyordu. Irak çatışmaya girdiği zaman İran tarafından, yani sürekli bir şey var. Bizim bütün damarlarımızın, ticaret yollarımızın açık olması gerekiyor. Avrupa’dan gelen, Türkiye üzerinden giden Körfeze, Arap dünyasına. Şu anda düşünün şimdi Antep’te üretilen bir malzeme anında Ürdün’e, Ürdün’den Suudi Arabistan’a ve diğer yerlere hemen gidebilecek durumda yani Suriye yolu açıldığı için.
SUNUCU- Kimin ne işine yarıyor sorusunun diyorsunuz çok katmanlı cevapları var.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok katmanlı, yani herkesin işine yarayan bir kısmı var. Bir kısım işine yarayan aktörleri niye yaradığını da burada söylemek istemiyorum, çünkü başka ülkeleri de alındırmak da istemiyorum açıkçası. Ama sonuçta tek bir ülkenin kaybı ve kazancıyla ifade edilecek bir konu değil.
SUNUCU- Yani şu kazandı, şu kaybetti diyerek açıklayabileceğimiz bir olay değil.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok aktörün işin içinde olduğu bir konu.
SUNUCU- Başka bir konuya geçiyorum şimdi, Amerika’ya geçiyorum. Mesela bir Dışişleri Bakanı olarak baktığınızda Biden yönetimini mi tercih edersiniz, Trump yönetimini mi tercih edersiniz? Sizin açınızdan hangisi tercihe şayandır? Böyle bir soruyu doğru soru olarak kabul eder misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, yani burada tabii yapısal olarak biraz düşünmek gerekiyor. Yani Biden döneminde de Trump döneminde de… Obama döneminde çalıştık, Trump döneminde çalıştık, Biden döneminde çalışıyoruz şimdi, Trump dönemi tekrar başlayacak… Burada diyelim belli kurumlarla çalışmakta, birebir ilişki kurmakta problem olmayabiliyor, ama devletler belli müttefiklerine yönelik tavırlarını farklı yöntemlerle harekete geçiriyorlar. Yani Amerikalıların şöyle bir usulleri var. Sizinle diyelim aynı ittifak kulübü içinde oldukları insanlarla problemi varsa bunu idare üzerinden değil siyaset üzerinden yönetiyorlar. İdare problemli olmuyor, şeyi üzerinden atıyor… Siyaseten doğru davranması gerekiyor, bir devlet müttefiklik ilişkisi içerisine girmiş sizinle, o devleti temsil eden irade oradan şey yapmıyor ama bunu siyasetine atıyor. Şimdi Amerika’daki Senato biliyorsunuz yürütme neredeyse belli alanlarda ortak durumda çok enteresan bir şekilde. Türkiye ile ilgili konularda biz idareden ziyade daha çok siyasetin açıkçası rol üstlendiğini gördük. Bunu siyasetin direkt rol üstlendiği alanlar da var, bazen yönetimin, ya ben şimdi kötü gözükmeyeyim, siz bu işi buradan halledin de ben ya buraya işte yapamıyorum…
SUNUCU- Söz geçiremiyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi bu yöntem her zaman için kullanılacak, bu olay hep devam edecek, Amerikan sistemi bu şekilde, bizim onlarla olan konularımız devam ettiği sürece bakacağız. Yönetimden bağımsız biz hep şunu söylüyoruz. Doğru tarafta olmak önemli. Biz bir şey isterken sadece kendimiz için değil karşı taraf için de istiyoruz ama karşı taraf kendisi için bir şey isterken benim için de istemeli. Bu olmadığı zaman ben tepkimi ortaya koymalıyım. Şimdi Türkiye tepkisini de ortaya koymada tasarruflu davrandığı zaman veya tepkisiz kaldığı zaman o da karşı tarafa yanlış sinyal gönderiyor. Yani sizin üzgün olmanızı karşı tarafın anlamasını beklemeyeceksiniz.
SUNUCU- Üzgün olduğunuzu söyleyeceksiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Açık ve sarih bir şekilde, net bir şekilde bakın bu yanlış, burada senin bir derdin varsa, bir hesabın varsa bana söyle, beni ikna et, ikna edemiyorsan ve buna rağmen yapıyorsan o zaman bir art niyet var. Bu art niyete benim art niyetli bir tavır koymam lazım, bunu bu şekilde tırmandırmak lazım. Ama bunu tabii maalesef geçmiş dönemlerden tevarüs edilen bazı politik davranış kodları var yani bürokrasiye ve başka yerlere, siyasete sinmiş, zihin altlarına, zihin üstüne, öğrenilmiş çaresizlik denilen bir konu. Bunu tabii biz Cumhurbaşkanımızın gerçekten o liderliği döneminde yırttık, yani bu öğrenilmiş çaresizlik meselesini yırttık. Yani insanlara efendilenmedik ama bakın kardeşim bu yaptığınız hakka, hukuka hiçbir şeye sığmıyor, ben seni rahatsız etmiyorum, sen beni niye rahatsız ediyorsun, benim senin güvenliğinle ilgili problemim yok, sen benimle niye yapıyorsun… Varsa o zaman burada bir problem alanı var deyip yönetmek.
SUNUCU- Bunu söylemek gerekiyor yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii ama bunu usulüne uygun söylemek gerekiyor, yani karşı tarafın anlayacağı bir şekilde.
SUNUCU- Ama şunu görüyorum, siz şeye girmek istemiyorsunuz anladığım kadarıyla, yani Trump’ta ilginç bir kişilik, ilginç bir profil yani, iş tutuş biçimi farklı, liderlik tarzı farklı, hani Biden’ın çok farklı. Ve daha böyle Türkiye açısından diyaloga açıkmış gibi bir havası var en azından. Biden yönetimi, Biden’ın bizzat kendisi yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’la fazla temas kurmadı, ama Trump çok olumlu sinyaller veriyor. Az önce yine bir açıklama yapmış, işte Sayın Erdoğan benim dostumdur falan diye. Yani böyle bir daha en azından daha diyalog kurulabilir, daha iş birliğine açık bir profil olarak görmüyor musunuz Trump’ı? Biden’a nazaran en azından.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani Trump kişilik olarak kendi lider diplomasisini yürüterek neticeye ulaşma konusunda inisiyatif ve istek sahibi ve tarzı olan bir insan. Son iki Demokrat Başkan profili Obama ve Biden’a baktığımız zaman aşağıda oluşturmuş görüşlerin temsilciliğini yapan bir lider profili çiziyorlar.
SUNUCU- Trump kendi görüşlerini oluşturabiliyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Trump ben liderim, halk beni seçmiş, benim görüşlerim var, ben bu görüşlerle hareket etmek üzereyim, başkasına eksantrik görülebilir, başkasına daha farklı görülebilir, ama ben buyum ve ben bunu da hiç kimseden saklamadım, halk bunu seçti ve ben böyle davranıyorum. Şimdi bu usul olarak ortada, ama bu usul benim problemlerimi çözmede yeterli olur mu veya Türk-Amerikan ilişkilerini ilerletmede bir artı bir şey üretebilir mi? Aynı bu Suriye yönetimine dediğimiz gibi baştan peşin hüküm vermeyeceğiz, Ahmet Bey, gelecek, bakacağız, kendi konularımızı net bir şekilde söyleyeceğiz, onlardan da net bir şekilde dinleyeceğiz ve mevzularımızı medeni bir şekilde ilerletmeye çalışacağız, yani şeyimiz bu, yöntemimiz bu. Cumhurbaşkanımızın kendisiyle gerçekten iyi bir dostluğu var, liderler birbirlerini tanırlar, liderlerin hani kendi inisiyatifleriyle kurdukları bir ilişki alanı vardır. O alandan da biz artık istifade ederek yolumuzu ilerletmeye çalışacağız.
SUNUCU- Peki, şöyle bir şey oldu yine Suriye’yle bağlantılı bir şey bu. Amerika Birleşik Devletleri’nde birdenbire, böyle geçtiğimiz haftalarda terör olayları art arda meydana gelmeye başladı. Sorumlusu IŞİD. Arabayı sürüyor halkın üzerine bir tane adam, hani tam böyle IŞİD tarzı. Elon Musk’un ürettiği bir arabada bomba patlıyor falan. Hani böyle sanki Trump’a ya sen Suriye’den asker falan çekmeye kalkma, DEAŞ, IŞİD acayip tehlike bak görüyorsun ta Amerika’da filan böyle bir mesaj vermeye çalışıyorlar gibi bir anladık biz okuduk. Siz de böyle mi değerlendiriyorsunuz, böyle mi baktınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben Dışişleri Bakanı olarak bu konuda hiçbir yorum yapmayayım. Yani söylenecek çok şeyler var, konular var ama yorumlarım ben de kalsın Dışişleri Bakanı ünvanıyla girmeyeyim. Çünkü spekülasyon bu makamda yapılacak şey değil yani.
SUNUCU- Dün DEAŞ’la ilgili biraz hani insani ve biraz da inanç perspektifinden bir değerlendirme yaptınız galiba DEAŞ’la ilgili. Nasıl görüyorsunuz DEAŞ örgütünü? Yani o zihniyeti, o yaklaşımı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ya orada şunu dedik. Bizim aslında yıllardır gördüğümüz Ahmet Hakan Bey, yani gerçekten Müslüman toplumlar için bir zehir. Yani şiddet için şiddet kullanan ve bunun da dini kendisine kılıf edinen, maske edinen bir yapının hiçbir hayır getirmediği gibi İslam toplumlarına, olabilecek en büyük yıkımları getirdiği, olabilecek en büyük işgallere zemin hazırladığı, karışıklıklara zemin hazırladığı bir yapı. Tabii biz sorumlu ülkeler olarak, Müslüman toplumlar olarak yani kendi inancımızın tabii… İnancımıza düşman olanlara karşı nasıl mücadele ediyorsak, inancımızdan çıkıp da inancımıza zarar getirenlere karşı da aynı şekilde mücadele etmemiz lazım. Yani bu bizim hem erdemli duruşumuz için önemli hem de kendi toplumumuzun, kendi dinimizin, dirliğimizin, bütünlüğümüzün emniyeti, selameti için önemli. Dolayısıyla, bu DEAŞ yapılanmasına yönelik bu türden türevlere yönelik mücadelenin birkaç şekilde devam etmesi gerekiyor. Birisi, gerçekten yani sahih din anlatımının önemli olması gerekiyor. İkincisi, bu türden örgütlere katılan gençlere baktığımız zaman yani gerçekten işin içine girer girmez birdenbire inanılmaz psikolojik mertebeler kat ettiğiniz yani bir nevi ekstazi veya ilaç almış gibi oluyorsunuz. Yani gençlerin demek ki bir anlam arayışına ihtiyacı var, kendilerini bir yere ait hissederek bir yerde var etme arayışı var. Modern zamanlar, modern toplumlar, şehir hayatı veya müfredat veya aile yapısı bunu zaman zaman karşılamaktan uzak kalabiliyor. Bu gençlerin kendilerini burada buluyor olmaları ve kendi anlamlarını buradan üretmeleri de aslında toplum sağlığı açısından da bakılması gereken bir olay.
Burada şunun altını çizeyim. Bakın Türkiye’de oldukça muhafazakâr bir toplum var, 85 milyon nüfusumuz var. Çok şükür çok az sayıda insan… Yanı başımızda oldu bu olayların hepsi çok az sayıda insan buna düçar oldu, bu örgütlerin kucağına düştü. Dolayısıyla, aslında toplumumuzun bu noktadaki olumlu özelliklerini de korumamız lazım.
SUNUCU- Demek ki yani Türkiye aslında o anlamda olgun bir toplum yani evet. Bu daha çok Batılılar girdiler bu işlerin içine ya ben değil mi yani öyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani Batı’daki Müslümanlar. Tam da onu anlatmaya çalışıyordum yani kendilerini ait hissetmede, anlam üretmede, toplumsal varoluş sorunu çeken bireyler buraya gelerek kendilerini var etmeye, anlam üretmeye ve kişilik üretemeye çalıştılar.
SUNUCU- Bizde aile hâlâ çok güçlü o yüzden belki daha sahih İslam belki anlayışı daha…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- O noktada da erozyona uğruyoruz giderek farklı şekilde. O erozyonu da bir an önce durdurmamız lazım esas itibariyle. Yani milli kimliğimizin unsurlarını oluşturan hususlara, kültürel ve inanç değerlerine çok dikkat etmemiz gerekiyor, yani bunları güncelleyerek her nesle tekrar tekrar tahkik ederek anlatmamız gerekiyor.
SUNUCU- Bu Suriye’nin yeni yönetimi de DEAŞ konusunda böyle mi düşünüyor, sizin gibi mi düşünüyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Aynen, aynen. Bizim gibi, yani ben bunun canlı şahidiyim, benden daha iyi kimse şahitlik edemez buna.
SUNUCU- Neden sizden daha iyi kimse şahitlik edemez?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çünkü DEAŞ’a karşı beraber savaştık onlarla.
SUNUCU- Peki, Batı dünyası da Suriye’ye ve Suriye’nin yeni yönetimine olağanüstü bir ilgi göstermeye başladı. İşte en son sanıyorum birkaç gün önce Alman mevkidaşınız, Fransız mevkidaşınız gittiler Şam’a görüştüler. Batı dünyasından Şam’a yönelik bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz? Sizin perspektifinizden bakıldığından nasıl bir tablo var orada?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İfade ettim en başta yani bu Esad rejimi düştüğünde biz yoğun bir diplomasi trafiği içerisine girdik, Batı’daki aktörler zaten Esad’dan ve Esad’ın destekçilerinden haz eder bir durumda değildi. Zaten siyasal olarak haz etmiyorlar ama daha da önemlisi onların oluşturduğu ortamdan dolayı Batı’ya göç etmiş bayağı bir Suriyeli var. Biliyorsunuz her türlü göçmen hareketi Batı’daki siyasal dengeleri inanılmaz şekilde değiştirdi. Yani aşırı sağın yükselmesine sebep oldu, hükümetlerin düşmesine sebep oldu. Siyasal doku değişti esas itibariyle sırf göçmen hareketliliğinden dolayı. Onun için…
SUNUCU- En büyük sorun yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii. Göçmenlerin geri gitmesini mümkün kılan bir senaryoyu bir ihtimali Batı aldı. Bir de üstelik kendilerinin hani çok hassas olduğu konularda problem üretmeyen… Yani biz bu konuları bildiğimiz için o az önce programın başında söylediğimiz dört tane başlığı hemen gündeme getirdik, kabul gördü. Onlar da ya böyleyse o zaman problem yok dediler. İlk önce alt düzey bürokratlarını gönderdiler, sonra Ahmed El Şara’nın ve diğer yetkililerin açıklamalarını dinlediler. Sonra işte benim ziyaretim, benden sonra giden bütün Arapların ziyaretlerinden alınanları dinlediler, dediler ki, yani tamam biz artık şey yapabiliriz, temas kurabiliriz.
SUNUCU- Üst düzey yöneticiler gitmeye başladı şimdi zaten o da. Peki, Suriye’nin şimdi bir imar sorunu var yani bir büyük sorun bu. İşte enerji sorunu var biz en son Sayın Cumhurbaşkanıyla Kahire’ye gittiğimizde uçakta sorularımızı cevaplandırırken bu enerji konusuna çok önem veriyordu, yani Suriye’nin enerji sorununu bizim çözmemiz lazım falan diyordu. Şimdi yani Türkiye’nin de imkanları kısıtlı. Suriye’nin bütün her şeyine koşabilecek durumda değil. Bu Batı dünyasını, Arap dünyasını, İslam dünyasını bu anlamda Suriye’ye yardımcı olmak, Suriye’nin imarını sağlamak açısından harekete geçirmek mümkün mü, bu gerçekçi bir şey mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle: Bu konuda seferberlik ilan edilebilir. Bu konuda zaten Körfez ülkeleri başta olmak üzere bütün ülkeler buraya yardım yapılması gerektiği konusunda hemfikirler. Şimdi biz diğer Bakan arkadaşlarla konuşuyoruz Körfez olsun, diğer Arap ülkeleri, biraz da Avrupa ülkeleriyle neler yapılabilir. Amerikalılarla konuşuyoruz. Amerikalıların biliyorsunuz önceki döneme uyguladığı yaptırımlar var, bu yaptırımlar ortadayken bazı finansal ve ticari aktivitelerin hayata geçmesi zor bazı ülkeler açısından. Şimdi onun da kaldırılmasına yönelik…
SUNUCU- Bazı yaptırımları gevşetmiş diye bir şey gördüm.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet, evet. Bazı istisnalar şu anda getiriyor adım adım, tamamıyla çözülmedi. O da başka bir konu. Şimdi burada belli ülkelerle beraber hareket ederek oradaki imarı tekrar başlatmamız gerekiyor. Elektrik ihtiyacı var, altyapı ihtiyacı var, enerji ihtiyacı çok fazla. Yani Türkiye’nin bu konuda verebileceği var. Ürdünlüler geldi, biz de oradaki gride, şebekeye saplanabiliriz, biz de elektrik verebiliriz dediler. Katar’ın yürüttüğü bir elektrik projesi var, seyyar elektrik gemiyle getirip elektrik verme. Cumhurbaşkanımız, daha bugün yanındaydım, bir yabancı misafirimiz vardı, ayrılmadan önce yine bu konuda bir talimat verdi bu enerji konusunda.
SUNUCU- Evet, orada da şey gördüm yani ben de yani enerji konusu yani bunu halletmemiz lazım diyordu.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii. Enerji Bakanımıza talimat verdi oraya hemen heyet gönderin dedi. Enerji Bakanımız oraya heyet gönderdi. Çünkü hani elektrik enerjisi olmadan hayatı tekrar hani başlatmanız makine, ekipman kullanmanız, evleri ısıtmanız, aydınlatmanız mümkün değil. Biraz o yönde aciliyet kesbeden konular var.
SUNUCU- Bir şeyi de merak ediyorum. Sizi bu Suriye’deki gelişmenin ardından yani Esad’ın devrilmesi, yeni otoritenin ortaya çıkmasının ardından size yönelik arayan, aracılık etmenizi soran mevkidaşlarınız dünyada çoğaldı mı, oldu mu çok?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İlk günler çok oldu. Özellikle onların… Benim ziyaretimden sonra bir defa herkes aradı bize de bir ziyaret ayarla diye.
SUNUCU- Öyle mi ziyaret etmek için?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii tabii.
SUNUCU- Peki, o Fransız ve Alman Bakanla ilgili siz girdiniz mi devreye yoksa onlar…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yok başka Bakan arkadaşlarımız vardı. Yani isimlerini vermeyeyim şimdi o Bakanların. Avrupa’dan da Bakanlar var, onlar aradılar, diğer Arap ülkelerinden var onlar aradılar, onlara hep aracı oldum, birçoğuna ben aracı oldum.
SUNUCU- Sizin ziyaretiniz biraz onları da şey yaptı mı hani tereddütlerini gidermiş oldu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Oldu ya şöyle oldu. Ben ziyaretimden önce Akabe’de toplandığımız zaman orada da gündeme getirdim, dedim hani eğer prensiplerimiz buysa artık onlara gidip bunu anlatmak gerekiyor.
SUNUCU- Hep beraber, hani ben gideceğim siz de gidin mi dediniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, onlar da zaten hemen gidecek durumda değiller. Yani birinin gitmesi lazım, dedim ben giderim, ben giderim meseleyi anlatırım ben ilk şeyi siftahı yapmış olurum, sizler de arkamdan gelirsiniz ve nitekim de öyle oldu. Ve herkes söylediği sırayla, söylediği şekilde anlaştığımız gibi konuyu yürüttük.
SUNUCU- Siz daha önce Şam’a gitmiş miydiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok.
SUNUCU- Çok farklı gördünüz mü bu sefer?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, çivi çakılmamış yani gerçekten ihmal edilmiş, bırakılmış. Belli ki sadece sarayında yaşamış Esad yani Şam’ın geneline bakmamış. Çok yoğun bir ekonomik çöküş vardı son yıllarda, onu görüyorduk, bir mahrumiyet vardı. Ama şimdi yeniden bir canlanma var, insanlar tekrar dönüyorlar. Kasiyun’a çıkmayı yasaklamışlar Esad döneminde.
SUNUCU- Evet ya yasakmış oraya çıkmak.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben önceki mesleğimde de savaştan önce gidip geldiğimde muhakkak çıkardım oraya. Şimdi de Ahmed Şara’nın kendisi söyledi toplantılardan sonra, artık çok uzun kaldık Hakan Bey, bir çıkalım dedi.
SUNUCU- O mu teklif etti?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet, ilk önce doğduğu mahalleye gittik. O arabayı kullanmayı da seviyor. Doğduğu mahalleye gittik. Oradaki büyüdüğü evi gösterdi.
SUNUCU- Ben burada büyüdüm dedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet
SUNUCU- Hâlâ ayakta mı ev?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Apartman zaten. Apartman, apartman. Ondan sonra Kasiyun Tepesi’ne gidelim dedi. En son ne zaman gittin dedi, ben dedim en son 2011’de gittim, iyi o zaman gidelim dedi. Oraya gittik, orada halk ona zaten tezahürat yapıyor…
SUNUCU- İlgi var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Halk teveccüh ediyor.
SUNUCU- Ama orada biraz size de ilgi vardı halktan.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani gerçekten güzel bir andı.
SUNUCU- Çay mı içtiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet, güzel bir andı. Oradan şunu görüyorsunuz, kendi şehrinden uzun yıllar mahrum kaldıktan sonra o şehre dost bildiği insanlarla tekrar gelmenin, onu herkes yapmaz, onu yapması ve…
SUNUCU- O da Şamlı değil mi yani? Burada doğdum diyor, size evini gösteriyor…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şamlı.
SUNUCU- Aslında başka bir yerden gelmiş birisi değil, oranın insanı yani sonuçta.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Oranın insanı, Şam’ın merkezinden.
SUNUCU- Şam’ın merkezinden evet. Siz yetenekli ve kabiliyetli buluyor musunuz Ahmed Şara’yı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Kesinlikle.
SUNUCU- Siyasi açıdan baktığınızda bir kararlı…
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Liderlik özelliği var.
SUNUCU- Var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Liderlik özelliği var. Genç yaşında bu özelliğini ortaya koymuş bir şahsiyet ve bunu gittikçe de ilerletmiş durumda ve sadece savaş ve mücadele alanında değil, bu İdlip’teki geçirdiği yıllarda halka hizmet, altyapı, üstyapı, sivil vatandaşın sorunlarını çözme, farklı siyasal ve bakış açılarını bir araya getirip uzlaştırmayla ilgili yetenek. Zaten bir siyasetçinin, siyasi liderin en önemli yeteneği farklı siyasi, kendi ekibinizde de olsa farklı düşünen insanlar var, onları bir arada tutup o görüşü ilerletmek.
SUNUCU- Zaten liderlik böyle bir şey, yani onu yapabilirse en güzeli olur.
Sayın Bakan, çok teşekkürler. Ama sizi bulmuşken bir şeyi çok merak ediyorum, onu da sormadan geçmeyeceğim. Şimdi siz çok uzun bir süre MİT Başkanlığı görevini yürüttünüz. Şimdi biliyorsunuz MİT Başkanlığı biraz gizli kalmayı gerektiren bir iş, bir görev ve gizli kaldınız. Yani kamuoyunun önüne çıkmadınız, ses tonunuzu kimse duymadı, sonra şimdi Dışişleri Bakanısınız ve artık tamamen temas mesleği biraz da Dışişleri Bakanlığı. Bu ikisi arasındaki geçişi kişilik olarak böyle kolayca hallettiniz mi? Zorlandığınız oldu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Zorlandığım tek alan şu oldu. Şimdi orada da çok temas, yani aslında istihbarattayken de gerçekten çok temas yapıyorsunuz.
SUNUCU- Doğru aslında. Sürekli temas halindesiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yani buradaki kadar belki değil, ama temas halindeydim, çok temas halindeydim.
SUNUCU- Kameralar yoktu o zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Orada tam onu söylüyorum. Konuşurken ağzınızdan ne çıkacağına bu kadar dikkat etmek zorunda… Oradan gelen bir terbiye de var, ben küçüklüğümden beri böyleyim, zaten aldığımız terbiye gereği ağzımızdan çıkana dikkat etmemiz gerekiyor. Şimdi kameralar karşısındasınız, toplum karşısındasınız ve bir de istihbarat diplomasisi gayriresmi ifadelerle yapılır, klasik diplomasi resmi ifadelerle yapılıyor, ama biz bunu tabii hep gayriresmiyi ilk önce çözüyoruz sonra resmileştiriyoruz, yeni diplomasi modeli o şu anda, onun için yol alıyoruz. Böyle bir şey var, konu var.
SUNUCU- O geçişte belki biraz zorlandınız, gayriresmi şeyden resmiye dönüştü.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bir de benim arkadaşlara takıldığım bir konu var. Ben MİT’teyken büyük bir organizasyonu ben çalıştırıyordum, Bakanlıktayken büyük bir organizasyon beni çalıştırıyor.
SUNUCU- Bunu çok iyi anladım, evet.
Çok teşekkür ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben teşekkür ederim.
SUNUCU- Ben bütün sormam gereken soruları sordum, aklımdaki soruları sordum, siz de cevap verdiniz, takdir kamuoyunun.
Çok teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben teşekkür ederim, sağ olun.
SUNUCU- Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan konuğumuzdu, gerçekten önemli açıklamalar yaptı. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum, hoşça kalın.
* Interpress deşifresidir.