Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Şark TV’ye Verdiği Mülakat, 27 Ocak 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın CNN Türk'e Verdiği Mülakat, 7 Ocak 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın France 24 English'e Verdiği Mülakat, 20 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Al Jazeera English'e Verdiği Mülakat, 18 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Hades TV’ye Verdiği Mülakat, 15 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın NTV’ye Verdiği Mülakat, 13 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın A Haber'e Verdiği Mülakat, 15 Kasım 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Haber Global'e Verdiği Mülakat, 17 Ekim 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TRT Haber’e Verdiği Mülakat, 28 Eylül 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Mülakat, 19 Eylül 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Kanal 7’ye Verdiği Mülakat, 31 Temmuz 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Sky News Arabia’ya Verdiği Mülakat, 24 Temmuz 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Habertürk’e Verdiği Özel Röportaj, 24 Haziran 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın NTV’ye Verdiği Mülakat, 15 Mayıs 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Arabiya’ya Verdiği Mülakat, 5 Mayıs 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Basına Yaptığı Açıklama, 8 Nisan 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın CNN Türk’e Verdiği Mülakat, 18 Mart 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 20 Ekim 2023
Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Şark TV’ye Verdiği Mülakat, 27 Ocak 2025

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Çok değerli izleyiciler, hepinize hoş geldiniz diyoruz. Bugünkü programımızda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la birlikte Al Şark televizyon kanalımızda Ankara'dayız. Sayın Bakan son olarak Suriye'deki gelişmeleri Ankara stratejik bağlamda nasıl okuyor? Bununla ilgili görüşlerinizi alarak başlamak istiyorum. Buyurun.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Öncelikle programınıza misafir ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Tabii Suriye'deki gelişmeler bizim yakın tarihimiz açısından hem Türkiye için hem bölgemiz için çok önemli gelişmeler. Biliyorsunuz son on dört yıldır devam eden bir iç savaş vardı. Her ne kadar bunun son 6-7 yılı donmuş bir savaş olsa da yine resmen devam eden bir iç savaş vardı. Bu iç savaşın nihayetinde sona ermesi, Beşar Esad'ın zulüm ve baskı üreten rejiminin sona ermesi ve halkın iktidarının gelmesine imkan tanıyan bir yapının ortaya çıkması tabii ki hem bölge hem Türkiye için istikrar açısından önemli bir gelişme. Biz bunu bölgenin istikrarına önemli katkı olarak görüyoruz. Türkiye, bölgesel istikrara çok önem veriyor. Bölgemizde çatışmaların olmaması, var olanların son bulması ve ekonomik kalkınmanın, barışın hayat bulması için çalışıyoruz.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakan, peki bu yılları Türkiye nasıl değerlendiriyor? Özellikle de devrimin desteklenmesi, muhalefetin desteklenmesi, öbür tarafta Rusya ve İran'ın rejime karşı desteği var ama buna rağmen tüm bu dengeler içerisinde baktığımızda geçtiğimiz Aralık içerisinde rejim düştü. Peki Türkiye bundan nasıl ders alınmasını öngörüyor ve bundan sonraki süreci nasıl değerlendiriyor ve bölge anlamında neler yapılmalı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Bölge anlamında alınacak çok dersler var. Esas itibarıyla Suriye krizi umarız ki bölgemizde benzeri en son yaşanan kriz olsun. Yani ne demek istiyorum? Kendi halkına hizmet götüremeyen, refah götüremeyen, daha fazla bölünmeye ve çatışmaya yol açan bir sistemin olması işte maalesef bu türden sonuçlar çıkarıyor. Bir de yabancı güçlerin bölgeye çok aşırı şekilde müdahale etmesi ve belli devletlerin kendi ülke çıkarlarını değil de başka ülkelerin çıkarlarını orada savunuyor olması, başka ülkeler adına hizmet ediyor olması tabii ki bu türden sonuçları doğuruyor. Biz yeni dönemde, inşallah bundan ders çıkartarak, esas itibarıyla bölge ülkeleriyle - Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün, Irak - bir araya gelerek daha fazla istikrarı önceleyen bir politika üretmeye çalışıyoruz. Yoksa önceki döneme baktığımız zaman savaş var, bölünme var, istikrarsızlık var, yerinden edilen milyonlarca insan var. Maalesef bizim yaşadığımız coğrafyaların kaderi bu olmamalı. Yani Müslümanların, Arapların, Türklerin, Farsların yaşadığı coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Ben bu değişimin inşallah bütün bölgede başlamış olduğunu düşünüyorum.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Peki yeni yönetimin yeni Suriye'nin inşası konusunda sizinle koordinasyonu hangi boyutta ve nereye kadar sınırları?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Yeni yönetim esas itibarıyla sadece Türkiye'yle değil, bütün ülkelerle koordinasyon arayışı içerisinde. Biz Türkiye olarak şunu yapıyoruz: Hem Arap Ligi, hem Körfez ülkeleriyle, hem İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, Amerika ve diğer bölgesel ve küresel teşkilatlarla bir araya gelerek Suriye'nin yeniden kalkınması için neler yapılabilir, onun arayışı içerisindeyiz açıkçası. Bu noktada gerçekten bölge ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Türkiye, Ürdün büyük rol oynuyorlar, Avrupa Birliği de. Dün Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Sayın Kaja Kallas misafirimdi Ankara'da. Onlar da inşallah önümüzdeki günlerde yaptırımların bir kısmını kaldıracaklar. Amerika da bir kısmını kaldırmıştı biliyorsunuz. Türkiye'de biz kendi içimizde bir koordinasyon mekanizması kurduk. Özellikle ulaştırma, enerji, sağlık gibi alanlarda hemen nasıl yardımlarımıza başlayabiliriz. Çünkü bizim Suriye’yle 911 kilometrelik bir sınırımız var. Suriyeliler kardeşlerimiz bizim. Oranın tabii istikrarlı olması, ekonomik kalkınmasının iyi olması, düzenli olması bizim için de hayati derecede önemli. Şu anda hem Türkiye'nin çabaları hem uluslararası ortaklarımızla ortaya koyduğumuz çabalar meyvesini inşallah verecek.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Peki belli şartlar var mı Türkiye bakımından? Yani bütün bu Türkiye'nin sunmuş olduğu destekler karşısında sizin dayatmış olduğunuz veya arzuladığınız birtakım şartlar da var mıdır?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Sadece Türkiye'nin değil… Biliyorsunuz 8 Aralık'tan sonra biz kardeş ülkelerle de bir araya geldik, Avrupa ülkeleriyle, Amerika'yla da bir araya geldik. Uluslararası toplum olarak aslında bir dizi talep çıkarttık. Yani bunlar nedir? Suriye'deki yeni yönetimin artık bölge için bir tehdit teşkil edecek yapıda olmaması, terörizme asla yer verilmemesi DEAŞ ve PKK başta olmak üzere, ülkedeki azınlıklara iyi muamele edilmesi, kapsayıcı bir hükümet kurulması ve ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi egemenliğinin tam olarak sağlanması. Bu şartlar üzerinde uluslararası toplum ve bölge ülkeleri olarak biz anlaştık ve bu taleplerimizi Suriye yönetimine ilettik. Şu anda hangimiz gidersek gidelim aynı şeyleri konuşuyoruz. Suriye'den bizim beklentimiz bu. Esas itibarıyla önceki rejimden de biz bunu bekliyorduk. Yani burada şunu yaptık biz. Hiçbir ülke kendi özel talebini dikte etmesin. Bizim de özel bir talebimiz yok. Suriye halkının iyiliğini sağlayacak, bölge ülkelerinin de istikrarına ve güvenliğine katkı sağlayacak bir yönetim ve davranış bekliyoruz.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Şam'ı ziyaret etti bildiğiniz üzere. Suudi Arabistan ile Türkiye'nin Suriye bağlamındaki koordinasyonun boyutu nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - İlk günden itibaren kıymetli meslektaşım, kardeşim Faysal’la yoğun bir iletişim halindeyiz. Özellikle de ne türden koordinasyon yapabiliriz, ne türden tedbirler alınabilir bunu çok yakından koordine ediyoruz. Ve memnuniyetle gördüm ki geçmişte yaptığımız Akabe, Kahire ve Riyad toplantılarında da bu koordinasyonu en üst seviyeye çıkardık. Suudi Arabistan ile Türkiye'nin Suriye'deki yeni yönetimden beklenen şeyler, hususlar ve yapılması gerekenler konusunda hiçbir farklılığı yok, görüş ayrılığı yok. Bu konuda şu ana kadar iyi çalıştık, bundan sonra da inşallah beraber çalışacağız. Özellikle kardeşim Faysal gerçekten olağanüstü bir rol oynadı. Onu da bundan dolayı tebrik ediyorum.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] 28 Ocak’ta Riyad'a, Suudi Arabistan'a bir ziyaretimiz olacak. O ziyaretin amacı ne olacak ve beklentiniz nedir ziyarete dönük?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Suudi Arabistan ile Türkiye arasında biliyorsunuz yakın bir ilişki var. Hem liderlerimiz Sayın Başbakan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan arasında güzel bir ilişki var. Bizim de Bakan arkadaşlarımızla ve diğer arkadaşlarımızla iyi ilişkilerimiz var, benim önceki işimden kaynaklanan İstihbarat Teşkilatı Başkanlığını uzun yıllar yapmıştım. Suudi Arabistan'da gerçekten çok fedakar, cefakar arkadaşlarımız var yıllardır beraber çalıştığımız. Bunlarla bu ilişkileri daha da ileri götürmek, bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirmek iki ülke arasında bir zaruri husus. Yani Suudi Arabistan, Türkiye tarihsel kardeşleri olan iki ülke. Bunu modern zamanlarda da en iyi şekilde nasıl ileri taşırız, bundan daha fazla nasıl istifade edebiliriz, birbirimizin güvenliğine ve refahına nasıl daha fazla katkıda bulunabiliriz hep bunun arayışları var. Şunu da söyleyeyim, özellikle Gazze krizi sırasında Suudi Arabistan ile Türkiye'nin Temas Grubu içerisinde ve dışında gerçekten olağanüstü bir koordinasyonu ve beraberliği oldu. Ben bunun için de ayrıca kardeşlerime çok teşekkür ediyorum.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Trump'a gelecek olursak, Trump Türkiye'nin Suriye'deki rolünü gerçekten de övdü diyebiliriz. Peki Türkiye'nin bu yeni yönetimle iletişimi ve Ankara'nın Vaşington'la Suriye bağlamındaki iletişimi nasıl olacak? Ve tabii ki bir temas noktasının ABD'de olmasını bekliyor musunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Yeni dönemde de Trump yönetimiyle tabii ki en üst düzeyde yakın çalışmalarımıza devam edeceğiz. Biliyorsunuz Amerikan yönetimiyle uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ama her konuda aynı düşünmüyoruz. Özellikle bölgesel meselelerde farklı olduğumuz konular var. Fakat yetişkin, olgun devletlerin takip etmesi gereken bir hareket tarzı var. O da sorunlu konuları parantez içine alıp iyi olan konuları devam ettirmek gerekiyor. Amerika’yla da bizim sorunlu olan konularımız var. Bunların başında Suriye'deki Amerikan politikası geliyor. Esas itibarıyla biliyorsunuz Obama döneminde başlatılmış olan bir politika. Amerika, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler Suriye muhalefetine destek verirken en başında itibaren, daha sonra Amerika dedi ki ben muhalefete destek vermeyeceğim, benim işim DEAŞ'la mücadele etmek olacak dedi ve kavramı değiştirdi. O zaman tabii bir ton jeopolitik krizi de beraberinde tetiklemiş oldu bilmeden. Bunu yaparken de öyle bir şekilde yaptı ki başka bir terörist örgütü aldı. PKK/PYD'yi DEAŞ’la savaşmak ve DEAŞ'lı mahkumları hapiste tutmak üzere kullandı. Biz dedik ki Amerika'ya bu yanlış, bunu başka türlü de yaparız. Özellikle Türkiye'nin milli güvenliğine muazzam bir tehdit oluşturuyor bu ve siz bunu biliyorsunuz. PKK, Amerikan tarafında da terör örgütü olarak tanınan bir örgüt. PKK liderlerinin başına beşer milyon Dolar para ödülü konmuş durumda Amerika tarafından uzun yıllardır. Böyle bir gerçeklik varken, siz PKK'nın uzantısıyla Suriye'de böyle bir iş yapıyor olmanız çok hayra alamet değil. Obama bunun geçici olduğunu söylemişti. Sonra Sayın Trump geldi. Sayın Trump bunu kaldırmak istedi çok samimi bir şekilde birkaç defa ama Amerika'nın o dönemki yönetimindeki bazı unsurlar buna direndiler. Onun içindir ki Sayın Trump sadece o konuda değil, başka konularda da Amerikan sistemi tarafından oyalandığını gördüğü için şimdi yeni dönemde ben bakıyorum kendisinin iradesini ve talimatlarını harfiyen hayata geçirecek yeni kadrolar atıyor. İnşallah bu yeni dönemde hem Suriye konusunda hem terörle mücadele konusunda hem bölge ülkelerinin güvenliği konusunda en üst düzeyde anlayış birliğine ulaşırız. Bunun için çalışacağız.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Süveyda, Dera ve diğer bölgelerde bildiğiniz üzere şu an Suriye yönetiminin ve muhalefetin karşısında ciddi problemler de söz konusu. Yani özellikle de tüm tarafların Suriye'de aynı masa etrafında anlaşmasına engel teşkil eden hususlar neler ve bunları siz nasıl görüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Şu anda zaten Suriye'deki yeni yönetimin önündeki en önemli dosyalardan biri bu. Ülkedeki silahlı grupların artık tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının ancak silah taşımaya ve güç kullanmaya yetkili olması. Bütün modern devletlerde olması gereken budur. Yani birden fazla silahlı grubun, silahlı unsurun olması farklı otoritelere bağlı, yani bu iç savaşın bir zemini demektir, bu kabul edilebilir bir konu değil. Onun için yeni dönemde biz farklı silahlı gruplar, biliyorsunuz bunlar Esad rejimine karşı muhalefet etmişlerdi tek bir grup hariç, YPG terör örgütü Beşar Esad'la dost oldu, o muhaliflere katılmayı reddetti ama diğer gruplar, kuzeydeki Türkiye'nin desteklediği gruplar, HTŞ olsun, güneydeki gruplar olsun bunların hepsi Beşar’a karşı bir muhalif duruş sergilediler. Şimdi bu grupların yeni dönemde milli ordu altında bir araya gelmesi önemli bir dosya. Biz en üst düzeydeki yapıcı etkimizi kullandık. Kuzeydeki gruplar sayı olarak en yüksek sayıya sahip gruplar. 80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye'ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Süveyda ve Dara’da aynı şey olur.

SUNUCU-[SİMULTANE TERCÜME] Peki İsrail'in varlığı veya İsrail'in rolü, Suriye'de son dönemde yaptıkları sizi rahatsız ediyor mu?

DIŞİLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Bizi şöyle rahatsız ediyor; yani İsrail'in Suriye'de İran ve İranlı milisler varken ortaya koyduğu politikanın gerekçeleri ile şimdiki politikanın gerekçeleri arasında bir tenakuz var. Yani bir önceki politikanın bir zemini vardı, bunu anlatıyordu ama şu anda o zemin kalmadı. Bunun olmadığı bir dönemde ve yeni yönetim biz kimse için tehdit olmayacağız demesine rağmen İsrail'in Suriye'de bir kara işgali başlatması, belli noktalara kadar ilerlemesi, buralara askeri unsur getirmesi, buralarda üs açması tabii ki bir provokasyon olarak nitelendirilir. Yani bu askeri olarak da tehlikeli bir yaklaşımdır, siyasi olarak da tehlikeli bir yaklaşım. Başta bölge ülkeleri olmak üzere hepimizin - Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Türkiye, Irak - karşı çıktığımız bir duruş ve buna karşı çıkmaya da devam edeceğiz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Suriye Demokratik Güçleri’ne dönmek istiyorum, SDG’ye. Bildiğimiz gibi gerçekten büyük ve netameli bir problem, Türkiye açısından netameli bir problem. Türkiye bu problemi nasıl çözmeyi düşünüyor? Yani Türkiye her tarafı da mutlu edebilecek bir çözüm bulabilecek mi? Yani bu dosyayı, sorunu çözerken ABD'yi de kızdırmayacak bir yöntem, bir çözüm bulabilecek mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Şimdi 8 Aralık’tan sonra biliyorsunuz bu probleme yaklaşım yeni bir hal aldı. Yani Suriye'de yeni bir yönetimin işbaşına gelmesi, muhaliflerin artık halk yönetimini temsil etmesi şimdi işi değiştiriyor. Burada yeni yönetim, tıpkı diğer silahlı gruplara yapıldığı gibi YPG'ye de silahları bırakması için çağrıda bulunuyor. Bizim burada beklentimiz şu; bütün etnik grupların - Kürtlerin, Türklerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin, Nusayrilerin - kendi kültürlerini yaşarken aynı zamanda eşit vatandaş olarak Suriye toplumunda yerini almaları. Bunu mümkün kılacak bir sistemin tabii olmasını biz istiyoruz açıkçası. Şimdi bu yeni yönetim de bunu yapmak istiyor. Bu olurken YPG'nin silahlarından vazgeçmiyorum demesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu şu anda Suriye'nin kendisi için bir problem. Türkiye’yle ilgili problemli kısma gelince; biliyorsunuz YPG, PKK'nın bir uzantısı. Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan ve Avrupa'dan 2.000'den fazla PKK'lı mensup, uluslararası terörist, yabancı savaşçı PKK'nın saflarında, YPG saflarında SDF dediğimiz yapıyı yönetiyor. Şimdi bu aslında uluslararası kamuoyundan saklanan bir şey. Uluslararası kamuoyunun önüne Mazlum Abdi’yi çıkartıyorlar. Bu adam aslında PKK'nın bir alt organının yöneticisi. Bunun üstünde Suriye'de PKK yöneticileri var. Sabri Ok var, Fehman Hüseyin var. Birisi siyasi konulara bakıyor, birisi askeri konulara bakıyor, PKK yöneticileri. Ferhat Abdi Şahin’in bunların izni olmadan herhangi bir karar vermesi, adım atması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye'de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet gösteriyor olması kabul edilemez. Bu terör örgütünün Amerikalılar tarafından DEAŞ mahkumlarına gardiyanlık yapmak için istihdam edildiklerini de biliyoruz. Şimdi DEAŞ mahkumlarının hapishanelerde kalmalarını sağlayacak, YPG'nin de terör faaliyetinden vazgeçmesini sağlayacak ve Kürtlerin de hakkını koruyacak bir denkleme ihtiyacımız var. Biz bu denklemi biliyoruz. Nedir bu denklem? Bu denklem, birincisi YPG silahlarını bırakacak, Şam'daki yeni yönetim hemen hapishaneleri ve kampların yönetimini devralacak. Gerekirse Türkiye olarak biz bu konuda destek vermeye hazırız, biz ve diğer ülkeler, hiçbir problem yok. Amerika'nın zaten önceliği DEAŞ mahkumlarının dışarı çıkmaması. Onun sağlanması gerekiyor. Onun dışında da silahlı grupların artık silahlarını tasfiye etmesi ama oradaki diğer etnik grupların da kültürel haklarını kullanması gerekiyor. Bunun formülü çok basit.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Esad'ın gitmesiyle birlikte Türkiye'de milyonlarca Suriyeli sığınmacı var. Size göre Suriyeli sığınmacıların dönme vakti geldi mi? Mevcut durumda dönebilirler mi veya bununla ilgili düşünceniz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Şöyle, Suriyeli kardeşlerimiz bizim burada misafirlerimiz, esas itibariyle biz onlara gidin demeyiz. Bu bizim kültürümüzde de yok, devlet politikamızda da böyle bir şeyimiz yok. Ama Suriye'de onların dönmesini mümkün kılacak ortamların olması için çalışıyoruz. Suriye'deki yeni hükümet de çalışıyor, uluslararası toplum da buna çalışıyor. Biliyorsunuz sadece Türkiye'de değil, birçok yerde 10 milyondan fazla yerinden edilmiş Suriyeli kardeşimiz var. Bunların kendi topraklarına dönmesi gerekiyor ki Suriye ekonomisi, sosyal hayatı, kültür hayatı yeniden canlansın. İnşallah zamanla ben Suriye'deki şartlar düzeldikçe şimdi azar azar başlayan geri dönüşlerin daha yüksek miktarda olacağını görüyorum. Buna ilişkin çok fazla emare var.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki rejimin düşmesi Türkiye ile İran ilişkilerini nasıl etkiledi? İran'ın biliyorsunuz orada ciddi anlamda, büyük oranda yatırımları vardı Suriye'de ve beklentileri vardı. Bu durum, son değişmeler Türkiye-İran ilişkilerini nasıl etkiledi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Esas itibarıyla bizim baktığımız yerden İran-Türkiye ilişkilerini çok olumlu yönde etkilemesi lazım. Neden? Suriye'deki İran'ın ve Türkiye'nin karşı kutuplarda bulunan duruşlarının artık ortadan kalktığını görüyoruz. Yani İran artık Suriye'de değil. Dolayısıyla Türkiye için olumsuzluk üreten bir ortamın da parçası değil. Dolayısıyla Suriye, aramızdaki ihtilaflı bir alan olmaktan çıktı. Her ilişkide ihtilaflı dosya sayısını azalttığınız zaman olumluluk daha fazla yükselir. Ben bunun iki ülke ilişkilerini daha da ileri götürmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda İran'ın bölgedeki hem komşuluk ilişkilerini hem dış politikasını yeniden resetlemek için, programlaması için bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Ve İran'ın yöneticilerinin bu yeni fırsatı kullanmak istediklerini açıkçası değerlendiriyorum. Suriye'deki olaylar bir negatif unsur gibi gözükse de İran ve İran halkı için, esas itibarıyla hani ayette olduğu gibi; sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır, hayır zannettiğiniz şeylerde şer vardır hususu. Ben İran'ın bu kötü olarak algıladığı, yenilgi olarak algıladığı bu hususun kendileri için büyük hayır getireceğine inanıyorum. Bunun olumlu bir şey olduğunu düşünüyorum.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Rusya rejimi destekleyen en büyük güçtü. Peki Türkiye, Esad'ı gözden çıkarması konusunda Rusya'yı nasıl ikna edebildi? Nasıl ikna ettiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Konuştuk.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Rusya'nın bunun karşılığında bir talebi oldu mu? Bunun bir bedeli, Esad'ın düşmesinin karşısında bir bedel talebi oldu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Şöyle, biz Suriye halkı adına, Suriye'nin yönetimi adına konuşma yetkisini tutan bir durumda değiliz. Şu anda ona karar verecek olan Suriye Hükümeti ve Suriye halkı. Bence Rusya'nın Suriye'den beklentilerinin ne olduğu açık, aslında açık. Bunu da herkes biliyor, oradaki üslerle ilgili durum. Bu üslerin durumunun ne olacağı konusu Sayın Ahmed Şara’ya soruldu, o da bunlara cevap verdi. Ben zaman içerisinde bu durumun uygun bir şekilde yönetileceğini düşünüyorum açıkçası.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki baktığımız zaman biliyorsunuz Rusya'nın sahil bölgesinde bir varlığı söz konusu. Şara yönetimi ilk başta dedi ki rejim ile yapılmış olan anlaşmalara saygı duyuyorum ama son dönemde de Tartus Limanı’nın yönetimini yapan şirketi kovdu. Bunu nasıl görüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Yani burada dediğim gibi Suriye yönetimi ile Ruslar arasında belli düzenlemelere gidilmesi gerekiyor. Şimdi ben üslerin durumunu, deniz üssünü, kara üssünü, hava üssünü biliyorum ama onun dışında ne türden ticari anlaşmalar var, hangi imtiyazlar Ruslara verilmiş Beşar Esad döneminde, deniz taşımacılığıyla ilgili, enerjilerle ilgili, bunlara ilişkin açıkçası çok fazla bir şey söyleyecek durumda değilim. Yeni hükümet bunlara baktıkça ortaya çıkan dosyalarda ihtilaflara göre Ruslarla gerekli müzakereleri yapacaktır diye düşünüyorum. Ama benim bildiğim şu; birkaç gün önce Sayın Lavrov aradığında Suriye'yle ilgili aradı, onunla uzun uzun konuştuk, yeni dönemde Suriye'yle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istediklerini söylediler. Bu noktada Türkiye'nin olumlu katkısını da beklediklerini söylediler. Rusya yeni dönemde Suriye’yle yeni bir ilişki başlatmak istiyor. Aslında bu Rusya'nın belli dış politika tercihlerindeki esnekliği ve stratejik hamle kabiliyetini de gösteren bir husus. Yani bir önceki durumun açmazlığını görüp, ondan bir an önce çıkıp yeni döneme ilişkin bir adaptasyon sürecine girmesi ve yeni yönetimle hemen ilişkilerini geliştirmeye çalışması. Tabii bu onların talebi olur, yeni yönetim de bu talebi değerlendirir, yani gerçekten iki yetişkin devletin yapması gereken şekilde ilişkilerini sürdürürler. Her iki devletin egemenliğine, çıkarlarına uygun olduğu sürece bu türden ilişkiler yapıcı olarak görülebilir.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki yeni dinamiklerle birlikte, Suriye'de ve ABD'nin pozisyonuyla ilgili baktığımızda yeni dönem içerisinde Türkiye'nin Trump’la ilişkileri nasıl olacaktır? ABD’yle ilişkileri nasıl olacaktır ve siz bu ilişkiyi nasıl öngörüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Sayın Trump son derece radikal değişiklikleri öneren bir iç politika ve dış politika gündemiyle iktidara geldi ve ilk günde imzaladığı Başkanlık Kararnameleriyle çok büyük değişikliklerin de habercisi oldu açıkçası. Şimdi bundan sonra bunun Avrupa Birliği'ne, Çin'e, Rusya'ya, Körfez'e, Afrika'ya, Kuzey Amerika'ya, Güney Amerika'ya bakan yönleri olduğu gibi bizim coğrafyamızda da Türkiye'ye de bakan yönü var. Biz hem küresel diğer davranış tarzlarını da inceleyerek yeni dönemde açıkçası daha uyumlu, daha verimli, daha iş birliğimizi ilerleten bir dış politika beraberliğini hedefliyoruz. Cumhurbaşkanımızın da görüşü bu yönde. Biliyorsunuz kendisinin Sayın Trump'la yakın bir lider ilişkisi var. Liderden lidere diplomasi her zaman için daha kestirme bir yol oluyor. Bizim gibi işi dış ilişkiler olan Bakanların ve diğer siyasilerin önünü de açıkçası açıyor.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Hamas ve İsrail arasındaki son ateşkesi Türkiye nasıl değerlendiriyor? Türkiye de başından beri Filistin meselesine büyük ölçüde önem veren ve takip eden bir ülke. Siz bu ateşkesi nasıl değerlendiriyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Bu ateşkes çok önceden olması gereken bir ateşkesti. Biliyorsunuz 50 bin masum kadın ve çocuğun şehadetiyle sonuçlanan bir katliamdan, bir soykırımdan bahsediyoruz. Bunun çok önce olması gerekiyordu. 2 milyona yakın insan da evsiz bırakıldı. Koca bir Gazze'nin bütün altyapısı, üst yapısı yok edildi.

Ben buna emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ediyorum, başta Katar ve Mısır olmak üzere, tabii ki Suudi Arabistan'ın burada ben yani kardeşim Faysal’la çalıştığım için biliyorum, çok fedakar çalışmaları oldu, titiz çalışmaları oldu. Birçok uluslararası ortamda biz onunla beraber omuz omuza, diğer kardeşlerimizle beraber Filistin meselesini diplomatik zeminlerde yılmadan, usanmadan savunduk. Aynı görüşleri ortaya koyduk. Ateşkes, Filistin dramının bitmesinin sadece ilk aşaması. Ama bunun tekrar etmemesi için, bu savaşın, bu yıkımların devam etmemesi için - biz en baştan beri söylüyoruz - olması gereken, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesidir. İki devletli çözümün olmadığı, Filistinlilere onurlu bir devletin, egemenliğin ve yaşam hakkının verilmediği bir coğrafyada bu türden krizlerin belli aralıklarla tekrar edeceğini öngörmek tabii ki normal bir şey diye düşünüyorum.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakan bu zamanı bizlere ayırdığınız için. Çok değerli izleyiciler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la birlikte özel söyleşimizi tamamladık. Hepinize saygılar sunuyorum.

* Interpress deşifresidir.