DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, hepiniz hoş
geldiniz.
Bildiğiniz gibi iki gündür Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları
Toplantısı’na katılmak için bulunmaktayız. Bu yılın Dışişleri Bakanları
Toplantısı aynı zamanda NATO’nun 75. Kuruluş Yıl Dönümüne denk geldi, bu
nedenle de 75. Kuruluş Yıl Dönümüyle ilgili yapılan bazı törenler,
kutlamalar var. Türkiye de 72 yıldır NATO’nun önemli bir üyesi, NATO
topluluğu içerisinde 72 yıldır katkı vermekte ve NATO görevlerine Silahlı
Kuvvetlerimiz aktif olarak katılmakta.
İki gün süren toplantılarımız toplam üç oturumda gerçekleştirildi. Birinci
oturumda NATO üyesi ülkeler olarak bir araya geldik. İkinci oturumda
NATO-Ukrayna Toplantısı yapıldı. Üçüncü oturumda ise NATO Dışişleri
Bakanları olarak Asya-Pasifik ülkesi dört ülkenin Dışişleri Bakanlarıyla
bir araya geldik.
Birinci oturumda, ilk gün yapılan oturumda, başta Ukrayna krizi olmak
üzere, özellikle NATO’nun cari olarak gündemde tuttuğu güvenlik konuları
gündeme geldi, NATO’nun Ukrayna’ya yönelik değerlendirmeleri dikkate
alındı. Biz Türkiye olarak görüşlerimizi ortaya koyduk, aynı zamanda NATO
üyesi ülkelerden Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili beklentilerimizi de
gündeme getirdik. Başlıca üç alanda bunu gündeme getiriyoruz biliyorsunuz
arkadaşlar.
Birincisi, özellikle terörle mücadelede NATO üyesi ülkelerin tam ve
koşulsuz olarak Türkiye’ye destek vermeleri, terörle mücadelede Türkiye’nin
yanında olmaları. Özellikle Suriye’de olduğu gibi bazı NATO üyesi ülkelerin
geçici maskesiyle de olsa terör örgütleriyle işbirliği yapmaması
gerektiğinin altını çizdik, bunun NATO ittifakının ruhuna son derece aykırı
olduğu konusundaki görüşlerimizi beyan ettik.
İkinci olarak, biliyorsunuz savunma sanayiinde belli konularda kısıtlamalar
söz konusu, bu konunun da yine müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığını, bu
konudaki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini ifade ettik. Bu bizim
zaten sürekli üstünde durduğumuz konulardan birisi. Bu çerçevede üye
ülkelerle yürüttüğümüz bazı müzakereler var. Çok şükür çoğuyla sorunlarımızı
hallettik, birkaç ülkeyle yürüyen bazı konular var, onlar üzerinde de
çalışıyoruz.
Üçüncü olarak da Avrupa Birliği’nin, NATO içerisinde giderek daha
belirleyici bir pozisyona ulaşırken, Avrupa topluluğunun geri kalanını
dışarıda bırakması, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerin güvenlik
ihtiyaçlarına ve stratejik perspektiflerine yeterli dikkati vermemesi hususu
var. Bu giderek daha belirginleşen, daha fazla gündemimizi işgal eden bir
konu haline dönüyor. Biz Türkiye olarak bu konuyu da artık son aylarda bir
çerçeveye oturtarak stratejik toplantılarda gündeme getirmeye başladık.
Daha sonra ikinci gün NATO-Ukrayna Toplantısı yapıldı, Ukrayna Dışişleri
Bakanı Sayın Kuleba araziyle ilgili bize gerekli bilgileri verdi, kendi
ihtiyaçlarını anlattı. Biz Türkiye olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün
ve egemenlik haklarının yanında olduğumuzu vurguladık. Aynı şekilde, var
olan savaşın aslında bir doyum noktasına ulaştığını, bundan sonra savaşı
durdurmak için alternatif yollar aranmalı tezini yine söyledik; barışa,
ateşkese giden yolların aranması gerektiğinin altını çizdik.
İkinci gün yaptığımız toplantıların bir diğeri, NATO Dışişleri Bakanları ve
Asya-Pasifik Ülkeleri Toplantısı oldu. Burada özellikle NATO’yla
Asya-Pasifik’te bulunan dört ülke, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve
Avusturalya’yla işbirliği nasıl ilerletilebilir, iki pakt arasındaki
alışveriş ve münasebetler nasıl gerçekleşebilir, bu konuda yoğunlaşma
yapıldı. Biz de Türkiye olarak bu konudaki pozisyonumuzu Zirve’de gündeme
getirdik.
İki gün süren toplantılar marjında aynı zamanda ikili görüşmelerde
bulunduk. Yaptığımız görüşmeler İngiltere, Almanya, Yunanistan, Finlandiya,
Bulgaristan, Hollanda, Güney Kore, Ukrayna ve Amerika Dışişleri Bakanıyla
yaptığımız görüşmelerdi.
Bu görüşmelerde çok çeşitli konuları gündeme getirdik. İkili konular vardı,
hepsiyle de ortak tartıştığımız konular vardı, bunların başında
biliyorsunuz Gazze meselesi gelmekte. Bütün muhataplarımızla Gazze’yle
ilgili endişelerimizi ve konunun artık taşınamayacağı noktaya geldiğini
defaatle vurguladık. Aynı zamanda NATO’daki toplantılarda ve oturumlarda da
Gazze’yle ilgili güvenlik endişelerimizi vurguladık; ama ikili görüşmelerde
de özellikle ateşkese, acil insani yardıma ve iki devletli çözüm
perspektifine olan ihtiyacı tekrar tekrar gündeme getirdik.
Yani iyi olan şu: Artık bütün muhataplarımız bu üç konuda hemen hemen
bizlerle aynı fikirde. Süreç içerisinde uluslararası toplumun bu çerçeveye,
bu anlayış birliğine ulaşmış olması tabii ki diplomatik kazanım açısından
önemli. Ama arazide bir şeyi değiştirme adına daha fazla şeylerin yapılması
gerekiyor, bu konudaki kararlığımız devam ediyor.
Benim buradaki iki günü kısa cümlelerle özetlemem gerekirse söyleyeceklerim
bunlardı arkadaşlar.
Sorusu olan var mı?
SORU- Efendim, hoş geldiniz Brüksel’e.
Malumunuz Stoltenberg görevini devredecek, şu anda eski Hollanda Başbakanı
Mark Rutte’nin ismi ön planda. Cumhurbaşkanı Erdoğan da geride bıraktığımız
Pazar günü bir telefon görüşmesi yapmış ve beklentilerini ifade etmişti.
Aynı zamanda bu temaslarınızda destek açıklayan ülkeler oldu. ABD,
İngiltere, Almanya gibi ülkeler destek açıkladı. Sizin dünkü temaslarınızda
bu konu gündeme geldi mi? Türkiye’nin buradaki bakış açısı nedir? Bunu
sormak istiyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sayın Rutte’yle ilgili konuya geçmeden önce
yine NATO’yla ilgili bir konu ifade etmek istiyorum arkadaşlar, az önce
söylemeyi unuttum.
Biliyorsunuz NATO’nun bir resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı oluyor her
sene, bir de gayriresmi oluyor. Bu sene önümüzdeki ay gayriresmi toplantı
Prag’da yapılacak. 2025’in gayriresmi toplantısı için de Türkiye’yi teklif
ettik, bu karar kabul edildi. NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi 2025
Toplantısı Türkiye’de yapılacak, bu da bu toplantıdan çıkan önemli bir
karardı, bunu ifade etmiş olayım.
NATO Genel Sekreterinin seçim sürecine gelince, bu süreç bildiğiniz gibi
devam ediyor, şu anda iki aday var. Romanya Devlet Başkanı ile Hollanda
Başbakanı Sayın Rutte. Sayın Rutte ile iki hafta önce Nükleer Enerji
Zirvesi marjında bir araya gelişimiz oldu, daha sonra kendileri Sayın
Cumhurbaşkanımızı telefonla aradılar, yakın zamanda da Türkiye’ye bir
ziyaret yapması söz konusu. Şu anda tarih üzerinde çalışıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın telefon görüşmelerinde, bizim de bugün Hollandalı
meslektaşımla yaptığımız ikili görüşmede gündeme getirdiğimiz konular aynı.
şimdiki NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg’le son iki yıldır
yürüttüğümüz bir süreç var. Özellikle Madrid’de ve Vilnius'ta alınan Zirve
kararları, Türkiye’nin terörle mücadelede hangi terör örgütleriyle nasıl
mücadele ettiği konusundaki hassasiyeti, ve bu konuda NATO’nun ve bazı NATO
ülkelerinin nerede durması gerektiği konusuyla, özellikle savunma sanayii
işbirliğindeki kısıtlamaların kaldırılması yönündeki ortak anlayışın devam
ettirilmesi konusunda bir iradenin yeni Genel Sekreter tarafından da ortaya
konması konusundaki beklentimiz son derece kuvvetli bir şekilde ifade
edildi. Bu beklentilerimiz, kim gelirse gelsin, yeni Genel Sekreterden
beklemeye devam edeceğimiz önemli konular olacak.
Sayın Rutte ile de aynı konular konuşuldu, ben Hollandalı meslektaşımla da
aynı konuları konuştum. Bu konudaki netleşme zannediyorum çok yakın bir
zaman içerisinde olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konudaki kararını
açıklayacak diye düşünüyorum.
SORU- Sayın Bakanım, sizin de beyan ettiğiniz gibi dün Genel Sekreter
Stoltenberg de terörle mücadele konusunun toplantıda görüşüldüğünü söyledi,
bir de kendisinin talep ettiği bir uzman heyeti raporunun da ele
alındığından bahsetti. Hem toplantıda hem de bu raporda hangi unsurlar yer
alıyor bizimle paylaşabilir misiniz?
Bir de, terör örgütünün geçen hafta Belçika’da ve Avrupa’da diğer bazı
başkentlerdeki provokasyonlarıyla ilgili başlıklar ele alındı mı?
Müttefiklerin bu konudaki bakışı nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz özellikle Vilnius Zirvesi’nde
alınan kararlarla, bir Terörle Mücadele Koordinatörünün atanması konusunda
mutabık kalındı. NATO’nun terörle mücadeleye daha yapısal olarak bakması,
sadece bir terör örgütüyle değil, Türkiye’nin de dahil olduğu NATO üyesi
diğer ülkelere musallat olan diğer terör örgütleriyle de ilgilenmesi
konusunda bir perspektif genişlemesine gidilmesi gerektiği konusunda
hemfikir olunmuştu. Bu konudaki çalışmalar devam ediyor, Avrupa’daki terör
eylemleriyle ilgili durumu biz kendi konuşmalarımızda da söyledik; hem
muhataplarımıza hem de yaptığımız toplantı konuşmalarında gündeme getirdik.
Burada onlar için aslında üzücü olan, yıllardır sessiz kaldıkları terör
örgütünün kendi sokaklarında terör estirmesi. Şimdi bunu görüyor olmaları
aslında bizim için bir sürpriz değil, biz bunun altını çizdik. Buradaki
endişelerimizi, özellikle Avrupa’da yaşayan soydaşlarımıza,
vatandaşlarımıza yönelik terör örgütünün şiddet eylemlerini sadece
kınamakla kalmayıp çok ciddi tedbirler alınması gerektiği konusundaki
beklentimizi de kendilerine ilettik.
Bu çerçevede, Belçika’da yaşanan olaylarda yaralanan genç kardeşimiz vardı,
Efe Tapmaz, Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisiyle görüşmüştü, ben de
kendisiyle bir telefon görüşmesi yaptım. Sesi oldukça iyiydi, çok şükür şu
anda atlatmış durumda. Ben yetkili makamların Avrupa’da giderek daha fazla
hassasiyet oluşturduğunu görüyorum, bu aslında memnuniyet verici bir konu.
PKK’ya karşı toleransın giderek azaldığını görüyorum, bu önemli.
SORU- Efendim, Amerikalı mevkidaşınız Antony Blinken ile bir araya
geldiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik olarak ABD Başkanı
Joe Biden’ın Washington’a bir daveti var. Buna yönelik olarak hem tarih hem
de Sayın Blinken’la gerek Gazze açısından, gerekse terör örgütüyle
mücadele, YPG, PYD, PKK, bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı
ve F-16’larla ilgili olarak acaba hangi konu başlıklarını ele aldınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sayın Blinken’la görüşmemizde çok çeşitli
konulara değindik. Bunların arasında ifade ettiğiniz gibi Sayın
Cumhurbaşkanımızın ziyareti de vardı. Biliyorsunuz geçen ay Amerika
ziyaretim esnasında Amerikalı mevkidaşımla ve muhataplarımla yaptığımız
görüşmeler esnasında ziyaretin hem tarihi hem de zemini hakkında epey görüş
alışverişinde bulunmuştuk. Şimdi ziyaret tarihinde bir netleşme oluyor.
Cumhurbaşkanımız oraya gittiği zaman ikili ve bölgesel ilişkiler başta
olmak üzere çok çeşitli konular gündeminde olacak. Bunların arasında
bölgesel kriz olarak Gazze meselesi birinci sırada, aynı zamanda Ukrayna
meselesi. Bu iki savaş, bölgemizi yakından etkiliyor ve küresel fay
hatlarını da hem tetikliyor hem tetikleyeceği başka risk alanları da var.
Cumhurbaşkanımız onlara dikkat çekmeye, bu konudaki hassasiyetlerimizi
vurgulamaya devam edecek.
Diğer taraftan, iki ülke arasındaki ilişkilerin özellikle savunma sanayii
alanında F-16 başta olmak üzere tıkanan noktaların açılması konusunda
gelinen noktalar, zaten F-16 meselesi büyük ölçüde halloldu, daha başka
alanların konuşulması, ilerletilmesi gündemde olacak. Aynı zamanda,
biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın perspektifi, Türk-Amerikan ilişkilerini
sadece güvenlik eksenli olmaktan çıkartıp bunun içerisine aynı zamanda
ekonomiyi, teknolojiyi, ticareti, diğer alanları da dahil ederek daha
dengeli, daha geniş çaplı bir ilişki kümesinin ortaya çıkması. Bu konuda
Cumhurbaşkanımız gerekli görüşlerimizi gündeme getirecek.
* Interpress deşifresidir.