DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Değerli diplomasi muhabirleri,
geleneksel yılsonu değerlendirme toplantımıza hoş geldiniz.
Katılımlarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum.
Bugün sizlerle hem geride bıraktığımız yılı 2022’yi, hem de 2023’ü
değerlendirme fırsatımız olacak.
2022’de küresel belirsizlikler arttı. Rusya-Ukrayna Savaşı ve akabinde
patlak veren gıda ve enerji kriziyle küresel ekonomik durgunluk ve
enflasyon yıla damgasını vurdu. Kronikleşmiş bazı sorunlar gündemimizi
meşgul etmeye devam etti; Afrika, Balkanlar, Kafkasya’daki sorunlar,
Afganistan, Libya, Suriye, Yemen, Lübnan, Filistin, iklim değişikliği ve
küresel salgın, düzensiz göç, terörizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı
bunlardan bazıları. Küresel sistem çoklu bir kriz dönemi yaşıyor. Bir yanda
çok kutupluluk olarak adlandırdığımız bir küresel dönüşüm süreci var, diğer
yanda ABD-Çin ayrışması ve batıya karşı Çin-Rusya yakınlaşmasıyla gevşek
bir çift kutuplu sistem ihtimali söz konusu. Aslında bunlar yeni bir
sistemin doğum sancıları. Sistemin ne yöne evrileceğini hep birlikte
göreceğiz ve değerlendireceğiz.
Bu ortamda dış politikamızda şu temel ilkeleri benimsedik Türkiye olarak:
Küresel ölçekte aktif tutum sergilemek, krizlerin çözümüne katkı sağlamak,
krizlerle mücadele ederken fırsatları değerlendirmek. Sadece değişime ayak
uydurmak değil, değişimi öngörmek ve şekillendirmek. Bu anlayışla 2022’de
yoğun bir diplomasi trafiğimiz oldu. 267 telefon ve video konferans
görüşmesi, 24’ü Sayın Cumhurbaşkanımıza refakaten olmak üzere 83 ziyaret
gerçekleştirdik. 114 Dışişleri Bakanını ülkemizde ağırladık. Bu yıl toplam
240 ikili görüşme gerçekleştirdik. 2022’de El Salvador ve Gine Bissau’da
Büyükelçilik, Almanya Kassel’de Başkonsolosluk ve Sırbistan Niş’te
Konsolosluk Ofisi açarak misyon sayımızı 257’ye çıkardık.
2021’de açılışını yaptığımız Türkevi, Eylül’deki BM toplantılarında küresel
bir diplomasi merkezi haline geldi. Gerçekten birçok katılımcı Türkevi’ni
BM’nin ikinci bir binası olarak gördü. Belki aranızda katılanlar da var,
kameraların bir kısmı BM’ye bakıyordu, bir kısmı Türkevi’ne bakıyordu,
çünkü çok büyük bir hareketlilik vardı, birçok uluslararası toplantıya da
ev sahipliği yaptık.
Normalleşme ve arabuluculuk, bu yıl iki önemli başlığımızdı. Hatırlarsanız
geçen seneki görüşmemizde bunlara özel önem vereceğimizi söylemiştik.
Normalleşme çalışmalarımız kapsamında Emirlikler ve Suudi Arabistan’la
önemli mesafe aldık. İsrail’le Büyükelçileri karşılıklı olarak atadık.
Mısır’la normalleşme süreci daha yavaş olsa da ilerliyor. Arabuluculuk
alanında Rusya-Ukrayna dışında da aktif olduk; Bosna Hersek,
Kosova-Sırbistan, Kırgızistan-Tacikistan, Etiyopya, Somali-Somaliland,
Venezuela ve Filipinler gibi dosyalarda yıl boyunca gayret gösterdik.
Değerli arkadaşlar; bu yıl Ukrayna-Rusya savaşı küresel ve bölgesel
güvenliğe en önemli tehdit haline geldi. Bugün savaşın 309. günü.
Rusya-Ukrayna Savaşı bir paradigma değişimine işaret ediyor. Siper
savaşlarıyla geçmişi, siber savaşla geleceği yaşıyoruz. Bu ortamda
diplomatik inisiyatif üstünlüğüyle ilkeli ve aktif bir denge politikası
izliyoruz; doğruya doğru, yanlışa yanlış diyoruz. Başından beri barış için
çaba gösteriyoruz. Bakanları Antalya’da, müzakere heyetlerini İstanbul’da
buluşturduk. Montrö Sözleşmesi’ni titizlikle uyguluyoruz. BM ile birlikte
İstanbul Tahıl Anlaşması’nı hayata geçirdik, bilahare uzatılmasını
sağladık. Böylece küresel gıda kriziyle mücadeleye önemli bir katkı
sağlamış olduk, 15 milyon tondan fazla tahılın bugüne kadar taşındığını
sizler de biliyorsunuz. Yine Zaporijya Nükleer Santrali’ne dair risklerin
kontrol altında tutulmasına yardımcı olduk. Esir takasına aracılık ettik.
Bunlara benzer gizli-açık çok sayıda girişimlerimiz de oldu.
Cumhurbaşkanımızın lider diplomasisi ve iki ülkeyle yıllara dayanan güven
ilişkisi, Türkiye’yi merkezi bir konuma getirdi. Küresel sistemde önemli
bir aktör haline geldik.
Kıymetli basın mensupları; terörle mücadele, gündemimizdeki en önemli
konulardan. Yoğun gayretlerimizin sonucunda NATO Stratejik Konsepti,
terörizmi ittifaka temel iki tehditten birisi olarak teyit etti Madrid’de.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri bağlamında teröre ilişkin
kaygılarımızı müttefiklerin gündemine tekrar soktuk. PKK’nın yarı sıra PYD,
YPG ve FETÖ’yü ismen belirten bir metne ilk kez Zirve Bildirisi’nde atıf
yapıldı. İstanbul’daki hain saldırıdan sonra güvenlik güçlerimizin
Pençe-Kılıç Harekâtıyla sahadaki mücadelesine biz de masada gerekli desteği
veriyoruz. BM, ABD, Rusya, Irak ve rejimle temaslarımız devam ediyor.
Hulusi Paşa ve Hakan Bey dün biliyorsunuz Moskova’daydı, ben de önümüzdeki
süreçte Sayın Lavrov’la görüşeceğim.
Bölgede Yezidilerle, Süryanilerle, Kürtlerle, Türkmenlerle sürekli
görüşüyoruz, herkesin söylediği şu: Bizi PKK’dan kurtarın. En son geçen
hafta Ankara’da yaptığımız görüşmede de hem Yezidiler, hem de Süryaniler
aynı şeyi söylediler. Müttefiklerimiz ise, maalesef destek değil, köstek
olmaya devam ediyorlar. Paris’teki saldırılar, teröristle kol kola girmenin
bedelini bir kez daha gösterdi. Hep söyledik; ateşle oynayan, bir gün
kendini de yakar. Umarız müttefiklerimiz bundan gerekli dersleri çıkarır ve
terörle mücadelede daha samimi davranır.
FETÖ’yle de mücadelemiz devam ediyor. Yıl içinde Liberya’daki FETÖ okulunu
resmi makamlar devraldı. Arnavutluk’ta FETÖ iltisaklı kreş ve okul
kapatıldı. Orta Afrika Cumhuriyeti, FETÖ okullarını Maarif’e devretme
kararı aldı. Kolombiya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Cezayir ve
Filistin’le Maarif anlaşmaları imzaladık, Maarif okulları dünyanın her
yerinde yayılıyor.
Değerli arkadaşlar; dış politika gündemimizin ne kadar yoğun olduğunu en
iyi sizler biliyorsunuz. Burada tek-tek her konuya girsem, tüm gün benim
konuşmam gerekiyor. O nedenle bugün sizlere sadece bazı önemli dosyalardaki
gelişmeleri aktarmak isterim, daha sonra soru-cevap kısmında zaten sizin
merak ettiğiniz konulara da inşallah cevap vereceğiz.
Libya’da 2019’dan bu yana ortaya koyduğumuz iradenin somut sonuçlarını
almaya devam ettik. Libya’da Türkiye’nin rolünü oynayabilecek başka bir
aktör de yok. Bizim kadar dengeli ve başka ajandası olmayan bir ülke yok.
Ekim’deki ziyaretimizde imzaladığımız Hidrokarbonlar Mutabakat Muhtırası
önemli bir kazanım oldu. Libya’nın tüm kesimlerinin, doğu-batı ayırmaksızın
2019 Deniz Yetki Alanları Mutabakat Muhtırasına sahip çıkması çok
önemlidir. Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı korumaya devam
ediyoruz. Milli Savunma Bakanlığımız sahada, biz de diplomasi mecrasında
haklarımızı kayda geçiriyoruz.
Yunanistan’la yılın başında diyalog kanallarını işlettik, işletmeye
çalıştık. İstişari görüşmelerin altmış dördüncüsünü Şubat ayında
gerçekleştirmiştik. Ancak daha sonra Miçotakis’in Türkiye aleyhine kampanya
başlatması, Ege’deki tahrikler, soykırım iddiaları ve Batı Trakya
Türklerine baskılar nedeniyle diyalogu askıya almıştık. Yunanistan’ın gayri
askeri statüdeki adalarda yaptığı ihlaller konusunda BM’ye 2021 yılında iki
mektup göndermiştik. Yunanistan’ın Lozan ve Paris Anlaşmalarından
kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde, egemenlik
haklarını ülkemize karşı öne süremeyeceğini kayda geçirdik bu
mektuplarımızda. Yunanistan’ın bize cevaben BM’ye gönderdiği mektuplar,
tamamen siyasi içerikli, hiçbir hukuki argüman yok. Her seferinde
uzmanlarla birlikte hazırladığımız hukuki karşı argümanlarımızı kayda
geçirdik. Yunanistan’ın ikinci mektubuna cevaben Eylül ayında üçüncü
mektubumuzu Birleşmiş Milletler’e ilettik. Son günlerde Yunan basınında
özellikle Girit’in çevresinde karasularının 12 mile çıkarılacağına dair
haberler var. Bizim bu konudaki tutumumuz son derece nettir, değil 12,
Ege’de 1 mil dahi karasuyu genişlemesine izin veremeyiz. Meclisimizin bu
konuda 1995 yılında aldığı karar nettir ve halen geçerlidir.
Buradan Yunanistan’ı bir kere daha uyarmak isterim; arkana almaya
çalıştıklarına güvenerek sahte kahramanlık peşinde koşma, maceraya atılma,
bunun sonunun kötü olacağını sen de çok iyi biliyorsun.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda iki devletli çözüm politikamız
güçlü şekilde devam etti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yıl içinde iki
devletin iş birliğini temel alan bazı önerilerde bulundu, Türkiye olarak da
güçlü bir şekilde bunları destekledik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olması tarihi bir kazanım oldu.
Bu tabii Rum-Yunan ikilisini de çıldırttı.
Bu yıl Balkanlar’da kırılganlık daha da derinleşti. Bosna Hersek’te
seçimler öncesi gerginlik artmıştı. Tüm kesimler ve yüksek temsilcilikle
yoğun temas içinde olduk, tavsiyelerde bulunduk. Her kesimle görüşüyoruz,
her kesimin de güvendiği tek lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan,
hepsinin eşit şekilde güvendiği ülke Türkiye’dir. Neticede seçim süreci
suhuletle tamamlandı, bundan da memnuniyet duyduğumuzu yaptığımız bir
açıklamada vurguladık.
Benzer şekilde Kosova-Sırbistan gerginliği de arttı. Bu konuda elektrik
dağıtım konusu dahil barış için çabalarımızı sürdürüyoruz. Bölgeye yönelik
objektif ve kapsayıcı tutumumuz devam ediyor. Tüm Balkan ülkelerinde
Eylül’de yapılan bir ankette, International Republican Institute yapmıştı
bu anketi, Sayın Cumhurbaşkanımız birçok ülkede en çok itibar edilen
yabancı liderlerin başında yer aldı. Bu da aslında tüm ülkelerin en güven
duyduğu ülkenin Türkiye olduğunu teyit ediyor.
Afganistan’da insani kriz maalesef derinleşti. Pek çok ülke gibi Taliban’la
pratik angajman yürüttük, Maarif okullarımız, TİKA, şirketlerimiz, insani
kuruluşlarımız faaliyetlerini sürdürdüler. Ancak Taliban’ın aldığı son
kararlar kabul edilemez, kadınların ve kızların eğitim ve sosyal hayattan
mahrum edilmelerine biz karşıyız. Bu ne İslamidir, ne de insanidir. Bu
yasakların kaldırılması dahil siyasi konularda perde arkasında çabalarımızı
sürdürüyoruz. Bu hususta, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde de
çalışmalarımız var.
Değerli arkadaşlar; bu yılki Büyükelçiler Konferansımızda “Türkiye
Avrupa’dır” stratejimizi duyurduk. Kıtamızın içinden geçtiği bu zorlu
günlerde, Türkiye olarak gerekli katkıyı sunmaya hazır olduğumuzu
açıkladık. Türkiye enerjiden gıdaya, güvenlikten göçe, üretimden tedarik
zincirlerine kadar temel konularda Avrupa için anahtar ülke. Ancak Avrupa
Birliği’nin içine düştüğü stratejik körlük, gerçekleri görmelerine engel
oluyor. Avrupa Birliği, Rum-Yunan ikilisinin şımarıklıklarına teslim
oluyor. Avrupa Birliği’nin bu körlüğü aşabilmesi, ancak ülkemizin tam
üyeliği sayesinde gerçekleşebilir. ABD’yle ilişkilerde PKK, PYD, YPG’ye
Suriye’de verilen destek, FETÖ, CAATSA yaptırımları gibi anlaşmazlıklara
rağmen, Türkiye düşmanı lobilerin çabalarına rağmen 2022’de mesafe aldık.
Stratejik Mekanizma’yı hayata geçirdik. Biri Bakan seviyesinde olmak üzere
üç tur görüşme gerçekleştirdik, Ocak’ta Bakanlar düzeyinde ikinci
toplantımızı gerçekleştireceğiz. F-16 tedarikinde girişimlerimiz sonucu,
Kongre kısıtlayıcı şartları kaldırdı, şu anda süreç olumlu bir şekilde
ilerliyor.
Kıymetli arkadaşlar; sorunlarla mücadele ederken fırsatlardan da istifade
ettiğimizi sözlerimin başında söylemiştim. Türk dünyası, jeopolitik bir
merkez halini alıyor. Giderek yükselen bir Türk dünyası gerçeği var.
Hedefimiz; Türk dünyasının siyasi, ekonomik ve kültürel entegrasyonunu
sağlamak. Dönem Başkanlığımızda Türk Devletleri Teşkilatı’nı uluslararası
teşkilata dönüştürdük. Kasım’daki Semerkant Zirvesi’nde bunun hukuki
altyapısını tamamladık, beş yıllık stratejik belgesini kabul ettik. TÜGVA,
TÜRKSOY, Türk Akademisi, Türk Kültür Miras Vakfı’nın Teşkilat çatısı
altında toplanmasını kararlaştırdık. Türk Yatırım Fonu’nun Başkanını
atadık, şu anda kuruluş çalışmaları devam ediyor.
Azerbaycan’la birlikte Ticaret ve Ulaştırma Bakanlarımızın da
katılımlarıyla üçlü formatlar oluşturduk. Bu yıl gerçekleştirdiğimiz
Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan, Türkiye-Azerbaycan-Özbekistan Bakanlar
toplantıları ve Avaza’da yapılan Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Zirvesi
tarihi gelişmeleri teşkil etti. Kazakistan’la ilişkilerimizi Geliştirilmiş
Stratejik Ortaklık, Özbekistan’la ise Kapsamlı Stratejik Ortaklık düzeyine
çıkarttık, bağlarımızı güçlendirdik. Can Azerbaycan’la işbirliğimiz
olabilecek en üst seviyede. Azerbaycan’la yakın eşgüdüm halinde
Ermenistan’la normalleşme sürecini devam ettiriyoruz. Tabii Laçın
Koridoru’ndaki son gelişmeler, Ermenistan için bir samimiyet testi olacak.
Azerbaycan’ın kendi topraklarındaki zenginliklerin gasp edilmeye
çalışılması kabul edilemez ve her konuda olduğu gibi bu konuda da
Azerbaycan yalnız değildir.
Değerli arkadaşlar; küresel bir aktör olarak ortaklık ve açılım
politikalarımız devam ediyor. Açılım politikaları, bisiklete binmeye
benzer, pedalı çevirmeyi bırakırsanız düşersiniz. O yüzden tüm açılım
politikalarımızı yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz. Bu yıl, Afrika’da
Gine-Bissau’da yeni Büyükelçilik açtık, misyon sayımız Afrika’da 44’e
ulaştı. Ticaret hacmimiz 40 milyar Doları aşacak, şu andaki hedefler onu
gösteriyor, aslında hedef 45 milyar Dolardı, son üç ayda dünya ticaretinde
biraz yavaşlama var, ama 40 milyar doları aşacak, geçen sene 34,5 milyar
Dolar olmuştu.
Latin Amerika ve Karayipler’le ilişkilerimiz gelişmeye devam ediyor. Bu yıl
açtığımız San Salvador Büyükelçiliğimizle misyon sayımızı 19’a çıkardık.
Ticaret hacmimiz 17 milyar Doları geçti. 20 sene önce 800 milyon Dolar
ticaret hacmimiz vardı tüm Latin Amerika kıtasıyla.
Kolombiya’yla ilişkilerimizi stratejik ortaklık düzeyine çıkardık. Böylece
bölgede Brezilya ve Meksika’yla birlikte üç ülkeyle stratejik ortaklık
tesis etmiş olduk. Önümüzdeki günlerde Latin Amerika ve Afrika’ya
ziyaretlerimiz olacak.
Yeniden Asya Girişimimizi 1000’in üzerinde somut eylem unsuruyla
yürütüyoruz. Bir önceki açıklamamızda 981 somut eylem planı demiştik, şimdi
1000’in üzerine çıktı. Hem ikili düzeyde, hem de ASEAN başta olmak üzere
bölgesel örgütlerle yürüttüğümüz çalışmalardan bahsediyorum.
Malezya ile ilişkileri Kapsamlı Stratejik Ortaklığa çıkardık.
Endonezya ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurduk.
Değerli arkadaşlar, diplomaside yenilikçi uygulamalarımız bu yıl da devam
etti. Bugünün ihtiyaçlarına yarının araçlarıyla da cevap vermeye
çalışıyoruz. Konsolosluk hizmetleri ve siyaset analizinde yapay zekâdan ve
büyük veriden yararlanıyoruz. Analiz ve değerlendirme kapasitemizi
stratejik öngörü ve gelecek okur yazarlığı yöntemleriyle güçlendiriyoruz.
Bu yıl konsolosluk hizmetlerinde yapay zekâ temelli Hızır isimli uygulamayı
başlattık. Kasım’da Yapay Zekâ Küresel Ortaklığı’nın üyesi olduk.
Ankara Diplomasi Akademisi’nin de kuruluş çalışmalarını arkadaşlarımızla
birlikte başlattık.
Antalya Diplomasi Forumu ikinci yılında diplomasinin fikir zeminini kuran
bir platform haline geldi. Bu konuda da destekleriniz için sizlere çok
teşekkür ediyorum. Antalya Diplomasi Forumu’nun kurumsal yapıya
kavuşturulması için ADF Vakfı’nın kuruluşunda son aşamaya geldik,
yılbaşından sonra Meclisimizin ilk gündem maddesi olacağını gruplarımız
bize de söylediler, kendilerine şimdiden çok teşekkür ediyoruz.
Antalya Diplomasi Forumu’nun üçüncüsü “Barış ve Düzen için Etkin Diplomasi”
temasıyla 10-12 Mart’ta Antalya’da düzenleyeceğiz.
Sürdürülebilir kalkınma çabaları çerçevesinde Emine Erdoğan Hanımefendi’nin
öncülük ettiği Sıfır Atık konulu karar tasarısının, BM’de 106 ülkenin
sunuculuğu ve oybirliğiyle kabul edilmesini sağladık. Bu kararla, 30 Mart
dünyanın her yerinde Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak kutlanacak. Dün
akşam Genel Sekreterle görüştük, bir Danışma Kurulu da BM bünyesinde
inşallah kurulmuş olacak.
Çok değerli arkadaşlar, bu yıl da vatandaş ve soydaşlarımızın huzuru
önceliğimiz olmaya devam etti. Konsolosluk hizmetlerimizin kalitesi,
çeşitliliği ve hızı her geçen gün artıyor. 74 farklı alanda konsolosluk
hizmeti veriyoruz.
2022’de 3,4 milyon işlem gerçekleştirdik, geçen sene 3 milyona yakın işlem
gerçekleştirmiştik, tabii Kovid’in yavaş yavaş etkisinin azalmasıyla bu
işlem sayısı da daha da artmaya başladı.
Yine Konsolosluk Çağrı Merkezimize anlık erişim imkân sağladık. Her bir
vatandaşımız ya da hizmet almak isteyen üçüncü ülkelerin, başka ülkelerin
vatandaşları anlık bir şekilde Konsolosluk Çağrı Merkezimize ulaşabiliyor.
O da yetmez, işitme engelliler için de görüntülü çağrı alma hizmeti devreye
girdi ve işitme engelli vatandaşlarımız ve yine başka ülkelerin
vatandaşları bu hizmetimizden de son derece memnunlar.
178 vatandaşımızı ambulans uçakla ülkemize getirdik. Tahliye
operasyonlarımız bu yıl da devam etti, Ukrayna’da savaşın başından beri 18
bin kişinin tahliyesini gerçekleştirdik ya da tahliyesine katkı sağladık,
bazı kardeş ülkelerin vatandaşları, Afrika ülkelerinin vatandaşları, keza
soydaşlarımız gibi değişik farklı grupların tahliyesine de önemli katkı
sağladık. Tüm vatandaşlarımızı, Ahıska Türklerini ve ülkemize gelmek
isteyen Kırım Tatarlarını da güvenli bir şekilde ülkemize çok şükür
getirmiş olduk.
Seçimlerin yurt dışında sağlıklı ve güvenilir şekilde yapılması için de
altyapımızı güçlendiriyoruz.
Balkanlar’dan Uygur Türklerine, Kırım Tatarlarından Irak ve Suriye
Türkmenlerine, Batı Trakya’dan Ahıska Türklerine soydaşlarımızın yanında
olmaya devam ettik.
Vatandaşlarımıza ayrımcı uygulamaları takip ediyor, İslam düşmanlığı ve
yabancı karşıtlığıyla mücadele ediyoruz. İslam karşıtlığı, ırkçılık,
yabancı düşmanlığı hakkında endişelerimizi tüm platformlarda dile
getiriyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki girişimlerimiz
sayesinde Christchurch saldırılarının gerçekleştiği 15 Mart, İslamofobiyle
Mücadele Uluslararası Günü olarak BM’de kabul edildi. Her sene 15 Mart
İslam düşmanlığıyla mücadele günü olarak tüm dünyada anılacak.
Büyükelçi İsmail Hakkı Musa AGİT Dönem Başkanı’nın Müslümanlara Karşı
Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi olarak atandı.
Değerli arkadaşlar, 2022 dış politikada etki alanımızın genişlediği bir yıl
oldu. Artan krizler ve küresel kaos ortamına rağmen dış politikamızda hem
milli refahımıza, hem de küresel istikrara katkı sağladık.
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu yıl attığımız adımlarla Türkiye küresel
siyasetin önemli merkezlerinden biri olma konumunu pekiştirdi.
2023 ise önemli bir eşik. Gelecek yıl küresel jeopolitik açısından bir yol
ayrımı yılı olacak, öyle görünüyor, ya mevcut kutuplaşmalar derinleşecek ya
da çok taraflılığa dayalı yeni bir küresel sistem kurulacak. Bizim bir
yandan en kötüsüne göre hazırlık yapıp, diğer yandan da aktif ve fırsatları
değerlendiren politikamızı sürdürmemiz gerekiyor.
Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı yapmak için
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kollarımızı sıvadık. Hariciyemizin
temellerinin atılmasının 500. yılını idrak edeceğimiz 2023’te farklı
kurumlarımızla Türkiye Yüzyılı vizyonumuz için birlikte çalışacağız.
Ekonomi, turizm, sağlık diplomasisi, dijital diplomasi, savunma sanayii
gibi alanlar önceliklerimiz olmaya devam edecek.
İlgili Bakanlıklarımız, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Yunus Emre,
Maarif, Diyanet, Türk Hava Yolları, Vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarıyla
oluşturduğumuz sinerjiden yararlanmaya 2023’te de devam edeceğiz.
Yeni misyonlarımızla diplomatik ayak izimizi daha da genişleteceğiz.
Hem adil bir sistemin kurulması için çalışacağız, hem de milletimizin
güvenlik ve refahına katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.
Değerli arkadaşlar, bu yıl kamu diplomasisi alanında İletişim
Başkanlığımızla iş birliği halinde çalışmalarımız devam etti.
2022’de milli marka değerimiz bağlamında Türkiye adının kullanımını kabul
ettirdik.
385 Bakanlık Açıklaması, 32 Soruya Cevap yayınladık.
Mevkidaşlarımızla yurt içinde ve yurt dışında 67 ortak basın toplantısı
düzenledik.
Ulusal ve uluslararası basında 40’a yakın mülakat ve makalemiz yayınlandı.
Özetini vermeye çalıştığım tüm bu çalışmalarda sizlerin de katkıları çok ve
sizler bu çalışmalarımıza da şahit oldunuz. Bizlerle beraber sizler de
yoruldunuz. Sizlerin desteği gerçekten bizler için çok önemli, birlikte
çalışmayı sürdüreceğiz, birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
Hepinize verdiğiniz destekler için çok teşekkür ediyorum, bugünkü
katılımınız için de ayrıca çok teşekkür ediyorum.
Şimdi sözü sizlere bırakıyorum, çok teşekkürler.
* Interpress deşifresidir.