DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na
katılmak üzere dün Brüksel’e geldik. İki gündür yoğun bir programız oldu.
Dışişleri Bakanları toplantısı kapsamında üç ayrı oturum düzenlendi.
Dün yapılan ilk oturum NATO-Ukrayna Komisyonu formatında gerçekleşti ve
Ukrayna Dışişleri Bakanı değerli dostum Kuleba da bu toplantıya katıldı.
Savaştaki son durumu ve bölgeye yansımalarını bu toplantıda ele aldık. Aynı
şekilde savaşın sonlandırılması için diplomasinin ve müzakerelerin öneminin
altını da yaptığımız konuşmada özellikle çizdik. İstanbul Tahıl
Anlaşması’nın uzatılması hakkında da tüm müttefiklere bilgi verdik.
Bu sabahki ikinci oturumda - biliyorsunuz Vilnius’ta NATO Zirvesi
gerçekleşecek - bu Zirveye giden süreçte atılacak adımları değerlendirme
imkânımız oldu. Bu toplantıda özellikle NATO’ya yönelik iki temel tehditten
biri olan terörizmin her türüyle mücadele edilmesi gerektiğini bir kere
daha hatırlattık. NATO’nun bu alandaki prensiplerinin gözden geçirilmesi
gerektiğini vurguladık.
Kasım ayında Bükreş’te yapılan Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Terörle
Mücadele Özel Koordinatörü atanmasını önermiştik. Bugün bu önerimizin
takibini yaptık, bir kere daha hatırlattık.
2014 yılında Galler Zirvesi’nde kabul edilen Savunma Yatırımları
Taahhüdü’nün yenilenmesi fikrini de bugün yaptığımız toplantıda ele aldık.
Müttefiklerin savunma alanında ülkemize yönelik yaptırımların ve
kısıtlamaların bütünüyle kaldırılması gerektiğini de bir kere daha
hatırlattık. Bunlar kaldırılmadan yeni bir taahhüdü kabul etmeyeceğimizi de
net bir şekilde vurguladık.
Son oturumda ise, İttifakın Asya-Pasifik ortakları da bizimle beraberdi. 4
ortak ülke katıldı: Japonya, Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda. Diğer
taraftan, AB Yüksek Temsilcisi Borrell de bu toplantıda bizlerle beraberdi.
Hem Ukrayna savaşının bu bölgeye etkilerini, hem de Asya-Pasifik
bölgesindeki gelişmeleri bu toplantıda ele aldık. Avrupa-Atlantik
güvenliğinin Asya-Pasifik güvenliğiyle yakından ilgili olduğunu da
vurguladık. Toplantı vesilesiyle pek çok, dün ve bugün, ikili görüşmeler
gerçekleştirdik.
Dün görüşmelerimize, İttifakın yeni üyesi Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka
Haavisto’yla başladık. Finlandiya’nın biliyorsunuz NATO’ya katılımına dair
iç onay sürecimizi geçtiğimiz hafta tamamlamıştık. Haavisto’yu üyelik için
tebrik ettik ve Ukrayna’daki görüşmeler dahil - biliyorsunuz Finlandiya’yla
Barış için Arabuluculuk Dostlar Grubu’nun eş başkanlığını hem BM’de, hem de
AGİT’te yapıyoruz. Bu tür çabalarımızı da gözden geçirme imkânımız oldu.
Ardından, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir araya geldim. ABD
biliyorsunuz NATO Kurucu Anlaşması uyarınca üyelik belgelerini saklayan,
yani depozitör ülke. Finlandiya’nın NATO’ya katılım onay belgesini dün
elden teslim ettik, normalde Washington’a gönderiliyor. Blinken’la ayrıca
F-16 sürecini, İsveç’in de NATO’ya üyelik süreci için neler yapması
gerektiğini ve diğer bölgesel gelişmeleri de ele alma imkânımız oldu.
Ardından diğer aday ülke İsveç’in Dışişleri Bakanı Tobias Billström ile bir
araya geldik. Deprem sonrası imar çalışmalarımıza destek için özellikle
Avrupa Birliği’yle birlikte - biliyorsunuz İsveç, Dönem Başkanlığını
yürütüyor Avrupa Birliği Konseyi’nin - düzenledikleri uluslararası
konferans için bir kez daha kendilerine teşekkür ettik ve İsveç’in NATO
üyeliğiyle ilgili süreçte atılması gereken adımları da ele aldık. Elbette
bazı adımlar attı, ama bunlar yetersiz. Önümüzdeki süreçte ilave adımlar
atması gerekiyor, bunların da ne olduğunu kendisiyle görüştük. Ayrıca,
terörle mücadelede sonuç odaklı işbirliğinin şart olduğunu da hatırlattık.
Daimi Ortak Mekanizmasının son toplantısı burada, Brüksel’de
gerçekleşmişti. Vilnius Zirvesi’nden önce dördüncü toplantıya Türkiye
olarak biz evsahipliği yapacağız. Finlandiya da katılmaya devam edecek. Bu
Daimi Ortak Mekanizma sadece üyelik süreciyle ilgili değil. Bu iki ülke -
şu anda Finlandiya üye oldu - diyelim ki iki ülke de üye oldu - şu anda
İsveç’in üyeliği sözkonusu değil - ama sonuçta bu sadece üyelik sürecinde
değil üye olduktan sonra da devam edecek bir mekanizma. Yani taahhütlerin
yerine getirilmesi üyelikten sonra da bu mekanizma sayesinde takip
edilecek. İsveç ve Finlandiya’nın katılacağı bir sonraki toplantıya dediğim
gibi Türkiye’de evsahipliği yapacağız.
Dün, son görüşmemizi Japonya Dışişleri Bakanı Hayashi Yoshimasa’yla
gerçekleştirdik ve kendilerine de Türkiye’ye verdikleri depremden sonra
destekleri için teşekkür ettik. Özellikle Japon halkına teşekkürlerimizi
ilettik, çünkü Büyükelçiliklerimizin açtığı hesaplara en çok maddi katkı
Japon halkından geldi. İkincisi Kazakistan. Kendilerine bir kere daha çok
teşekkür ediyoruz. Ve her gelen, ayni ya da nakdi yapan Japon, Türkiye’nin
geçmişte depremden sonra Japonya’ya yaptığı katkı, ayrıca İran-Irak
Savaşı’nda Tahran’dan tahliye ettiğimiz Japonları unutmadıklarını
söylediler. Elbette coğrafi olarak iki uzak ülkeyiz, ama her zaman yakın
dostluk içinde olduğumuz gerek ülkelerimiz, gerekse halklarımız, olduğumuz
bir ülke.
Bu sabah, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı değerli dostum James
Cleverly’la bir araya geldik. Savunma sanayi işbirliğimizi görüştük, TFX
motorları, aynı zamanda Eurofighter Typhoon savaş uçakları konusunda. Yine
nükleer modüler Rolls-Royce’un reaktörleri son durumunu konuştuk.
Arkadaşlarımız gerekli temasları sürdürüyorlar.
Biraz önce İzlanda Dışişleri Bakanı Tordís’le de bir araya geldik. Şu anda
Avrupa Konseyi’nin Dönem Başkanlığını yürütüyorlar. İzlanda’da düzenlenecek
Avrupa Konseyi Dördüncü Zirvesi’nin hazırlık sürecini değerlendirdik.
Bizdeki 14 Mayıs seçimlerinden hemen sonra Zirve gerçekleşecek. 2004’ten
sonra - yaklaşık kaç sene oluyor - 20 sene sonra gerçekleşen bir Zirve
maalesef. Avrupa Birliği üyesi ülkeler daha çok Avrupa Birliği’ne
odaklandığı için, Avrupa Konseyi biraz ihmal edildi. Yaklaşık 11 sene orada
zaman geçirdiğim için Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı dahil,
o örgütün daha etkin olması gerektiğine de inanıyoruz. Dolayısıyla bu Zirve
konusunda her türlü desteği verebileceğimizi söyledik.
Diğer taraftan İzlanda’yla da ilişkilerimizin daha iyi olması gerektiğinin
altını çizdik, birçok alanda ilişkilerimizi geliştirme potansiyelimiz var.
Bu ikili formatta, resmi formatta yaptığımız görüşmelere ilaveten ayaküstü
birçok mevkidaşımızla da görüşme imkânımız oldu. Bunlardan bir tanesi de
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba. Kendisini Türkiye’ye davet ettik.
Biliyorsunuz yarından itibaren Lavrov’u, yarın akşam ve Cuma günü Lavrov’u
Ankara’da ağırlayacağız. Biz her zaman Türkiye olarak iki ülke arasında
dengeyi çok iyi bir şekilde koruduk, dolayısıyla kendisini de ülkemizde
ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı söyledik.
Dün ayrıca Uluslararası Demokratlar Birliği’nin düzenlediği iftar
programına katıldık. Bu iftar programına sadece Belçika’da yaşayan
vatandaşlarımız değil Avrupa’nın birçok ülkesinden, sivil toplum örgütleri
de katıldı. Farklı dinlerden vatandaşlarımız da vardı. Son derece anlamlı
bir iftar programı oldu. Kendilerine de bizi de davet ettikleri için çok
teşekkür ediyoruz.
Biraz sonra, sizinle görüşten sonra inşallah nasip olursa ülkemize
döneceğiz ve orada çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Söylediğim gibi Lavrov’u da yarın akşam inşallah Ankara’da ağırlayacağız.
Evet, şimdi sorularınız varsa onları cevaplayalım.
SORU- Efendim, Anadolu Ajansı.
İlk sorum sıcak bir gelişmeye dair aslında. İsrail güçleri Mescid-i Aksa’ya
bir baskın düzenledi ve mescide sığınanlara müdahale etti. Bakanlık bir
açıklama yaptı, ama gelişmelere ilişkin sizin düşünceleriniz neler efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, dün gece takip ettik. Bu kutsal
Ramazan ayında İsrail, Harem-i Şerif’in kutsiyetini ihlal etti, aynı
şekilde tarihi statükosunu bozacak bir adım attı. Bunu kabullenmek mümkün
değil. Şiddetli bir şekilde lanetliyoruz. Son zamanlarda Avrupa’da başlayan
bu ırkçılık, İslam düşmanlığı özellikle İsrail’de de artarak devam ediyor.
Özellikle Ramazan ayında böyle provokasyonların olmaması konusunda
kendilerini de uyarmıştık. Hatta Dışişleri Bakanı Eli Cohen Ankara’ya
geldiği zaman depremden sonra, gerek yaptığımız ikili görüşme de, gerekse
de Sayın Cumhurbaşkanımızın kabulünde bunu özellikle hatırlattık. Sayın
Cumhurbaşkanımız İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’la ne zaman görüşse bu konuyu
da özellikle hassasiyetle hatırlatıyorlar, aktarıyorlar. Sonuçta İsrail’in
bu tür saldırıları sonlandırması lazım. Hemen sonlandırması lazım.
Koalisyonun içine baktığımız zaman ırkçı, aşırı ırkçı partiler de var,
siyasetçiler de var. Daha önce biliyorsunuz Mescid-i Aksa’da buna benzer
ilk başlarda provokasyonlar olmuştu. Bir Bakan var sözde güvenlikten
sorumlu Ben-Gvir diye, ama her türlü provokasyonu ve güvenliği bozacak
adımlar atıyor. Bu tabii Ortadoğu’da ve Filistin-İsrail konusunda
gerginliğin artmasına da sebep oldu. İsrail’in dün Mescid-i Aksa’da yaptığı
Harem-i Şerif’in kutsiyetini ihlal eden attığı bu adımı kabul etmek mümkün
değil ve umarım bir daha tekrarlanmaz. Çünkü bu tür saldırılar gerçekten
iyice haddini aşmıştır. O nedenle Bakanlığımızda bu sabah bir açıklama
yaptı, ama bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Bizim her zaman söylüyoruz, İsrail evet bir normalleşse süreci oldu, yani
daha doğrusu diyalog tekrar başladı, ama bizim İsrail’le angajmanımızın
kesinlikle Filistin davası pahasına olamaz. Ve o konuda biz ilkelerimizden,
inancımızdan hiçbir şekilde taviz veremeyiz.
SORU- … İsveç NATO ilişkileri çerçevesinde dün mevkidaşınızla bir araya
geldiniz … bir taraftan Üçlü Mutabakat çerçevesinde onların adım atmasını
bekliyoruz. 1 Haziran’da yeni terörle mücadelesiyle ilgili, diğer taraftan
da örneğin dün Stockholm’de mahkeme Büyükelçiliğin önünde yakılan Kur’an’la
ilgili olarak tutuklama kararına itiraz edildi ve serbest bırakıldı. Bu
çerçevede hem uluslararası toplumun Türkiye’ye İsveç konusunda uyguladığı
baskı … İsveç’in üyeliği konusunda son durum nedir acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz herhangi bir baskı görmüyoruz işin
doğrusu. Dün ve bugünkü toplantılarda, müttefikler de İsveç’in
Finlandiya’dan sonra üye olması gerektiğini, umut ettiklerini söylüyorlar.
Aynı şekilde ikili görüşmelerimizde de müttefiklerimiz bunu söylüyor. Bizim
onlara cevabımız gayet açık, net. Türkiye, NATO’nun açık kapı politikasını
her zaman desteklemiştir. Başından beri Finlandiya’yla izafi olarak bir
sorunumuzun olmadığını, daha doğrusu daha az sorunumuz olduğunu
söylemiştik. Finlandiya bu yönde Üçlü Muhtıradan sonra adımlar da atmıştır.
Dolayısıyla, Türkiye’nin Finlandiya’nın NATO üyeliğini desteklemesi,
protokolünü onaylaması, aslında NATO’nun açık kapı politikasını
desteklediğinin göstergesidir. Ama diğer taraftan bu Üçlü Muhtıranın
uygulanması konusunda ve de terörle mücadelede somut adım atma konusunda,
her ne kadar atılan bazı adımları olumlu karşılasak da, henüz
Finlandiya’nın adımlarının yetersiz olduğunu da herkese söylüyoruz.
Konuşmalarımızda da söyledik. Dün Finlandiya’nın üyeliğini memnuniyetle
karşıladığımızı toplantıda vurgularken, özellikle İsveç’in de daha fazla
adım atması gerektiğini hatırlattık.
Terörle mücadele yasası, yeni yasa, 1 Haziran’da yürürlüğe girecek. Anayasa
değişikliği yılbaşı itibariyle yürürlüğe girmişti. Ve terörle mücadelede
İsveç’in somut adımlar atması gerekiyor. Bizim iadesini istediğimiz
kişilerle ilgili soruşturmaların devam ettiğini dün İsveç Dışişleri Bakanı
da bir kere daha söyledi. Diğer taraftan, özellikle PKK-PYD-YPG’nin
İsveç’te faaliyetleri devam ediyor. Halen kendisine insan devşirebiliyor.
Özellikle terörizmin finansmanı konusunda hep mücadele edelim diyoruz, ama
İsveç’te PKK için ciddi kaynak oluşturuyorlar. Ve açık bir şekilde PKK
propagandası, bölücü başının resimleriyle, terör örgütünün paçavralarıyla
devam ediyor. Dolayısıyla, İsveç’in bunları sonlandırması gerekiyor. Bir
taraftan adli yardımlaşmayla ilgili anlaşmamız var, ama bu teröristlerin
iadesiyle ilgili de somut adımları görmek istiyoruz.
SORU- Anadolu Ajansı, Tuğrul Çam.
Benim sorum, Moskova’da geçen gün yapılan bir toplantıyla ilgili. Türkiye,
İran ve Rusya arasında Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde bir toplantı
vardı. Görüşmelerin devamı konusunda bir gelişme var mı? Bakanlığınızca
yine bir toplantı bekleyebilir miyiz? … Sayın Lavrov’un ziyaret, sırasında
özellikle Ukrayna konusunda bir gelişme bekliyor muyuz, arabuluculuk, tahıl
anlaşması veya barışla ilgili konularda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Toplantı sonunda arkadaşlarımızın yaptığı açıklamayı zaten siz de takip
ettiniz. Dışişleri Bakanları Toplantısının hazırlıklarını yapmak üzere
Bakan Yardımcıları düzeyinde bir toplantı gerçekleşti. Bakan Yardımcımız
Burak Akçapar bu toplantıya katıldı. Kendisiyle de sürekli temas
halindeydik oradaki görüşmeler, müzakerelerle ilgili. Ve en sonunda bir
açıklama oldu. Burada istişarelere devam edilmesi hususunda mutabık
kaldıklarını da vurguladılar.
Sonuçta bu toplantının amacı neydi? Dışişleri Bakanları Toplantısının
hazırlığını yapmak ve önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanları düzeyinde
toplantının olabilmesi için. Şimdi Rusya’dan davet bekliyoruz. Tekrar
Moskova’da olacağı öngörülüyor.
Diğer taraftan Lavrov’un ziyaretinde tabii ikili meseleler - son zamanlarda
uluslararası toplantılar marjında bir araya geldik ama, kısa kısa görüşme
imkânımız oldu - biriken konular var ikili düzeyde, onları ele alacağız.
Ayrıca, kaçınılmaz olarak tabii Ukrayna savaşı, yürüttüğümüz diplomasi
çabaları, arabuluculuğumuz, esir takasıyla ilgili konu. Tahıl Anlaşması
biliyorsunuz bu sefer 60 günlük dedi Rusya ve 120 güne uzatılabilmesi için
beklentilerin karşılanması gerektiğini söyledi. Burada Rusya’yı savunmak
için söylemiyoruz ama, halen tahıl ve gübre ihracatındaki sorunlar devam
ediyor. BM’yle birlikte bunları nasıl çözebileceğimizi New York’ta Genel
Sekreterle görüştük. Şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz. Biraz olgunlaştıktan
sonra sizlerle de paylaşacağız. Burada Türkiye’nin gene kilit bir rolü
olacak. Sorunlar özellikle nedir? Ödeme, sigorta ve de gemilerin
limanlardan alabilecekleri hizmetler. Özellikle sigorta, bankacılık ve
ödemelerle ilgili ABD ve İngiltere kilit ülkeler ve bu konuları hem
Blinken’la, hem de Cleverly ile yaptığımız ikili görüşmelerde ele aldık.
Elbette savaşın bir an önce sona ermesini istiyoruz Türkiye olarak. Savaşın
devamının herkese zarar, başta yakın coğrafya, biz dahil olmak üzere. O
nedenle tarafların tekrar müzakere masasına dönmesi için çabalarımızı devam
ettireceğiz. Ama önümüzdeki süreçte her iki taraf da ciddi bir saldırıya
hazırlık yapıyor, görüyoruz, bahar aylarıyla beraber, bundan da endişe
duyuyoruz. Bir an önce müzakere masasında Ukrayna’nın sınır ve toprak
bütünlüğünün de temin edilmesiyle kalıcı bir barışa ulaşılması için biz
çabalarımızı sürdüreceğiz.
SORU- Efendim, TRT Haber.
Malum Mısır’la başlayan bir süreç vardı, Mısır’ın ... sizin geride
bıraktığımız ayda Mısır’a bir ziyaretiniz oldu. Bu ziyaretler devam edecek
mi? Mısırlı mevkidaşınızı Türkiye’ye bekliyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Devam edecek. Kendisini Türkiye’ye davet
ettim. Ramazan ayında özellikle bir araya gelme konusunda prensip olarak
mutabık kaldık. Bazı tarih önerilerinde bulunduk. Kendileri de karşı tarih
önerilerinde bulundular. Şu anda arkadaşlarımız üzerinde çalışıyorlar ve
inşallah Sameh Shoukry’i ülkemizde tekrar ağırlamaktan memnuniyet
duyacağız. Kendileri biliyorsunuz Adana’ya geldi ve oradan Mersin’e insani
yardım getiren geminin karşılanması için beraber geçtik, oradan da deprem
bölgesine beraber gitmiştik, daha sonra da ben gittim ve şimdi kendisini de
Türkiye’de ağırlamak için arkadaşlarımız program üzerinde çalışıyorlar,
inşallah devam edecek.
SORU- Efendim, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Flake’in Cumhurbaşkanı adayı ve
CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi üzerine Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın çok net ifadeleri oldu ve eleştirileri oldu. Siz de dün ABD’li
mevkidaşınız Blinken’la bir araya geldiniz, bu konu gündeme geldi mi acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şöyle: Şimdi tabii Büyükelçilerin - ve
diplomaside bazı teamüller vardır, şimdi seçim atmosferine girildikten
sonra mesela birçok ülke diğer seçim atmosferinde olan, seçim kampanyasının
başladığı dönemde ziyaretleri gerçekleştirmezler. Niye? Taraf tutuyoruz
görüntüsü vermemek için. Biz de buna azami bir şekilde Türkiye olarak
dikkat ediyoruz, bizi ziyaret etmek isteyenler de aynı şekilde.
Mesela Biden Cumhurbaşkanımızı G20 Toplantısında Amerika’ya davet etti.
Sayın Cumhurbaşkanımız da seçim öncesi gelmem doğru olmayabilir, seçimden
sonra size gelirim dedi. Neticede biz bu kadar hassasiyet de gösteriyoruz,
bir Büyükelçinin de bir adayla görüşmesi doğru değildir. Taraf tutuyor
görüntüsü vermemesi lazım bir Büyükelçinin, hangi ülkenin büyükelçisi
olursa olsun. Aynı bu düşüncelerimi dün tabii Blinken’a da söyledim. Normal
şartlarda Büyükelçiler o ülkede herkesle görüşebilirler. Bizim de
görüşümüzü, iznimizi de alıyorlar, soruyorlar, diğer ülkelerin
büyükelçileri de. Bu tür temaslar olur, ama seçim atmosferinde Büyükelçinin
bir adayla gidip görüşmesi ve taraf tutuyor görüntüsü kabul edilir bir
durum değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın tepkisi de bu yüzdendir.
* Interpress deşifresidir.