DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, “Sahada
ve Masada Güçlü Diplomasi” temasıyla Onbirinci Büyükelçiler Konferansı’nın
kapanışına doğru yaklaştığımız bugünde sizlerle beraber olmaktan mutluluk
duyuyorum.
Öncelikle tüm basın mensuplarına başından bugüne kadar, kapanışa kadar
Büyükelçiler Konferansımızı yakından takip ettikleri için ve Konferansımız
ve Konferansımızda gündeme gelen konuları da tüm kamuoyuyla paylaştıkları
için çok teşekkür ediyorum. Sizleri epeyce yorduk, ama değdi.
Yorucu ve yoğun bir haftayı arkadaşlarımızla birlikte geçirdik, ama bu
yoğun haftada tüm Büyükelçilerimizle ve Konferansımıza katılan
konuklarımızla birçok konuyu birlikte değerlendirme fırsatımız oldu.
Dünyanın her köşesinden gelen Büyükelçilerimizle özellikle küresel ve
bölgesel düzeyde sınamaları, aynı zamanda fırsatları kapsamlı bir şekilde
ele aldık.
Büyükelçilerimizi kabulleri vesilesiyle Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’dan da gerekli talimatları aldık, bunlar bize rehber olacak.
Önümüzdeki dönemdeki çalışmalarımız için, oluşturacağımız yol haritaları
için Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere talimatı doğrultusunda çalışacağız.
Yine bizi kabul eden ve parlamenter diplomasisi yoluyla da bize
desteklerini veren Saygıdeğer Meclis Başkanımıza da huzurlarınızda çok
teşekkür ediyoruz.
Konferansımıza Hazine ve Maliye, Ticaret, Savunma, İçişleri, Adalet,
Sağlık, Gençlik ve Spor, Kültür ve Turizm, Çevre ve Şehircilik Bakanlarımız
ile İKV, DEİK, TİM, Savunma Sanayi Başkanı, yine Türkiye Maarif Vakfı ve
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlarımız hitap ettiler, ediyorlar.
Büyükelçilerimiz ayrıca TİKA, TOBB, Maarif Vakfı, DEİK, TÜSİAD, MÜSİAD,
ASKON, Müteahhitler Birliği, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, Yunus Emre ve Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileriyle biraraya
geldiler, çok önemli toplantılar gerçekleştirdiler.
Ve gördüğünüz gibi bir taraftan ekonomi, ekonomik ilişkiler çok önemli,
diğer taraftan savunma, savunma ve güvenlik günü ve yine eğitim ve kültür,
yine bu Büyükelçiler Konferansımızın ağırlıklı konuları oldu.
Konferansımızın hemen açılışında ilan ettiğimiz “Yeniden Asya” ve “dijital
Diplomasi” girişimlerimizle hızla değişen çağın koşullarına ayak uydurma,
hatta bir adım ileride olma çabalarımızın ivme kazanacağına inanıyorum.
Konferans boyunca dinlediğimiz birçok sunumda da her iki girişimin
yerindeliği teyit edildi. Yine Sayın Cumhurbaşkanımız da özellikle “Yeniden
Asya” girişiminin süratle uygulamaya geçirilmesi konusunda bizlere talimat
verdi.
Yine Konferans boyunca sahada ve masada güçlü diplomasimizin ayrılmaz
parçalarını teşkil eden kurum ve kuruluşlarımızın üst düzey temsilcileriyle
de biraraya geldik. Ticaret, ekonomi, turizm, savunma sanayi ve terörle
mücadele başta olmak üzere dış politikamızı yakından ilgilendiren konularda
önceliklerini ve hedeflerini arkadaşlarımız bizlerle paylaştılar,
kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Yabancı konuklarımız da vardı; Özbekistan ve Ürdün’ün Dışişleri Bakanları
Konferansımıza hitap ettiler.
Yine Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki son gelişmeler ışığında Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın
Konferansımıza katılması ve arkadaşlarımızı bilgilendirmesi anlamlı oldu.
Nitekim Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler hakkında Konferans
kapsamında kapsamlı görüş alışverişlerinde de bulunduk.
Bu sabah ise AB’nin Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Komiseri
Dimitris Avramopoulos da Büyükelçilerimize hitap etti, arkadaşlarımızın
sorularını cevapladı.
Yine üst düzey şahsiyetlerin yer aldıkları iki tane panel düzenledik; bir
tanesi kriz yönetimi ve çatışmaların çözümü üzerine, diğeri ise hepimizin
şikayet ettiği yükselen popülizm ve ırkçılık üzerine. Eski bakanlar, özel
temsilciler, akademisyenler, fikir insanları bu panellerimize katıldılar ve
bir tanesi de Medeniyetler İttifakı Yüksek Komiseri Moratinos idi.
Kendisiyle de ikili görüşmede bulunduk.
Biraz sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun ve
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Sayın Fecir Alptekin de Büyükelçilerimizle
biraraya gelecekler. Bu iki toplantı özellikle etkin kamu diplomasisi ve
yurt dışındaki sanat ve kültürel faaliyetlerimizin birlikte koordine
edilmesi bakımından önemlidir ve bu anlamda da arkadaşlarımızın son 2 yılda
yurt dışındaki faaliyetlerini sadece takdirle izlemedik, tüm misyonlarımız
olarak da destek verdik, bundan sonra da daha etkin birlikte çalışmayı
düşünüyoruz.
Çok kıymetli basın mensupları, yarın ise Büyükelçilerimizle birlikte
Samsun’a günübirlik bir ziyaret gerçekleştireceğiz ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının tam bir asır önce milli mücadelemizi
başlattığı tarihi mekanları ziyaret edeceğiz. Ayrıca Samsun Valiliğini ve
Büyükşehir Belediyesini de ziyaret edeceğiz ve Samsunlu iş insanlarıyla da
ve Samsun’un sivil toplum örgütleriyle de yine bir öğle yemeğinde biraraya
geleceğiz, böylelikle yarın akşamüstü Konferansımızı tamamlayacağız.
Çok teşekkür ediyorum.
Buyurun lütfen sorularınız varsa.
SORU- Efendim, dün güvenli bölge konusunda Amerika Birleşik Devletleri’yle
bir mutabakata varıldı, ancak mutabakatın ayrıntılarına ilişkin bazı
bilgiler öğrenmek isteriz. Özellikle masaya otururken hem derinlik, hem
uzunluk anlamında farklı görüşler vardı, nerede uzlaşmaya varıldı, acaba bu
bölgenin uzunluğu ve derinliği ne olacak?
Ortak komite kurulması kararlaştırıldı, hangi ilde kurulacağına ilişkin bir
ayrıntı paylaşabilir misiniz?
İçeride birlikte devriye gezmek gibi bir durum söz konusu olacak mı? Bunun
Münbiç’e dönmemesi için acaba nasıl bir garanti alındı?
Tabii bir de harekete geçmek için ne zaman olacak? Son sorum da bu olsun.
Teşekkür ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk talimatından sonra, yani o bölgeye bir
harekatın başlaması yönündeki talimatından sonra, Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı Trump Cumhurbaşkanımızı arayarak buradan çekileceklerini
söylediler. O gün bugündür oluşturduğumuz görev gücüyle ve yine daha önce
oluşturduğumuz Suriye Çalışma Gurubu vesilesiyle Amerika’nın bu çekilmesini
ve çekildikten sonra nelerin yapılması gerektiğini koordine etmeye çalıştık
ve görev gücü toplantılarında ve sonrasında karşılıklı pozisyonlarımızı
belirten kağıtları birbirimize ilettik. Ve en son görev gücü toplantısından
sonra teknik çalışmaları da yine askerler düzeyinde yürüttük, tabii ki
istihbaratımızdan ve Dışişleri Bakanlığımızdan da arkadaşlarımız bu
çalışmalara katıldılar. Ve dün de açıklandığı gibi, bir çerçeve
belirlenmesi konusunda, yani çalışmaların nasıl yapılacağı konusunda
mutabakat sağlandı. Esasen dünkü anlaşmayı, mutabakatı çok iyi bir
başlangıç olarak nitelendirebiliriz. Ve özellikle bundan sonra atılacak
adımlar ve detaylarıyla ilgili alınacak kararlar konusunda müşterek harekat
merkezinin oluşturulacak olması önemlidir. Ve bu merkezle birlikte yine
ilgili kurumlarımızın, Dışişleri ve istihbaratın da katılımıyla diğer
detaylarda tabii ki detaylar konusunda da Amerika’yla birlikte karar
verilecektir.
Bizim amacımız, güvenli bir bölgenin oluşturulması, bu bölgeden YPG, PYD ve
PKK’nın tamamen temizlenmesi. Burada, efendim yok YPG, tamam, anlıyoruz,
ama SDG ya da PYD bunlar sivil teşkilatlardır sözü, doğrusu inandırıcı
olmaz; bunların hepsi birdir. Nasıl PKK’yla KCK aynıdır Türkiye’de, orada
da YPG, PYD, hepsi aynıdır. Bunların tamamen temizlenmesi ve burada tabii
Amerika’yla Türkiye’nin ortak hareket etmesi önce güvenlikle ilgili, daha
sonra buraların istikrara kavuşturulmasıyla ilgili Münbiç yol haritasında
olduğu gibi önemli. Ve buralara Türkiye’deki mültecilerin ve Suriye’nin
değişik bölgelerinde buralardan göç etmek zorunda kalan insanların güvenli
bir şekilde döndürülmesi gibi insani boyutları da var, yani bu kapsamlı bir
çalışmadır.
Gayet güzel bir şekilde söylediniz, Münbiç yol haritası gibi mi olacak
diye. Çok açık ve net söylüyoruz, bu çalışmanın Münbiç yol haritasına
dönüşmesine müsaade etmeyeceğiz. Yani Münbiç yol haritası 90 günde
uygulanacaktı, gayet net, sarih bir esasen yol haritasıydı ve iki Dışişleri
Bakanı olarak Pompeo’yla ben bizzat geçen sene 4 Haziran da bunu onayladık.
Fakat uygulamada işte Münbiç etrafında ortak devriye gibi ve diğer
mazeretlerle Amerika bir oyalama sürecine girdi. Ama burada bir oyalama
sürecine girilmesine müsaade etmeyeceğiz ve bunun uygulanması gerekiyor.
Sonuçta nedir hedef? Ya buradan bu çalışmayla tüm teröristler temizlenecek
bizim güvenliğimize risk oluşturan, silahların alınması da çok önemli ya da
biz bunu tek başımıza yapacağız. Amerika da bu kararlılığımızı gördü ve
bunu birlikte yapalım anlayışına geldi, ama şu andaki geldiğimiz noktadan
itibaren uygulamada da bunu görmek istiyoruz. Biz kararlıyız, kararlı
olduğumuzu da sadece sözlerle değil, attığımız adımlarla da gösteriyoruz.
Bu iyi başlangıcın iyi bir şekilde neticelendirilmesi için ne gerekiyorsa
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve talimatlarıyla yapmaya devam
edeceğiz.
SORU- Efendim, “Yeniden Asya” açılımı bağlamında Türkiye ilerleyen dönemde
Asya’da ne gibi çalışmalar yürütecek? Bu açılımla ilişkili bize daha
detaylı bilgi verebilir misiniz?
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten Türkiye, Avrupa’yı ve Asya’yı birleştiren bir ülke, adeta köprü
görevini üstleniyor. Bunu sadece coğrafi konumuyla değerlendirmek eksik
kalır. Bugüne kadar ki üstlendiğimiz roller ve de yine faaliyetlerimizle de
Türkiye gerçekten Doğu’yla, Batı arasında bir köprü olmuştur birçok konuda.
Onu sadece kaçak göçmen meselesi olarak değerlendirmek doğru olmaz. Asya şu
anda dünyanın ekonomik merkezi olmaya başladı. Ve hızlı bir şekilde bu
konumunu güçlendiriyor. Yani artık ekonominin gücü merkezi Asya oldu.
Bugüne kadar Asya politikalarımız başarılı oldu, ama Afrika açılımı diye
başlattığımız kapsamlı bir strateji ile artık Afrika’yla ilişkilerimiz
ortaklık politikasına dönüştü ve bunun faydasını biz de gördük, Afrika
ülkeleri de gördü. Afrika’nın Afrika Birliği ve Afrika’daki bölgesel
örgütleri de gördü. Keza Latin Amerika ve Karayipler açılımımızın da bir
başarı hikayesi olduğunu herkes söylüyor, başta o bölgedeki ülkeler ve
bölgesel örgütler olmak üzere.
Asya politikamız bugüne kadar eksik değildi, ama biraz önce söylediğim
sebeplerden dolayı bütüncül bir yaklaşımla, Asya ülkeleriyle, onların da
farklılıklarını gözeterek ve bölgesel örgütlerle ilişkilerimizi çok daha
ileri götürmek istiyoruz. Eğer ekonomide de Sayın Cumhurbaşkanımızın
koyduğu hedeflere ulaşmak istiyorsak bugün Asya’yı göz ardı edemeyiz. Ama
bu açılımı, yani yeniden Asya açılımını sadece ekonomik ilişkiler olarak da
görmek doğru değil, kapsamlı bir şekilde, bütüncül bir şekilde
yaklaşacağız. Bunun için de ekonomi tabii yük olacak, ama eğitim de olacak,
birçok Asya ülkesiyle ortak üniversiteler kuruyoruz. Şimdi Japonya’yla
Bilim ve Teknoloji Üniversitesini artık hayata geçirdik geçiriyoruz.
Diğer taraftan yine savunma sanayi konusunda bakıyoruz ürünlerimize çok
büyük bir ilgi var, avantajlarımız var çünkü, fiyat, kalite ve işte siyasi
bir baskı unsuru olarak kullanmamamız vesaire. Diğer taraftan üniversiteler
arasındaki eğitim derken ilişkiler, sivil toplum ilişkileri. Ve tüm
boyutlarıyla Afrika’ya bundan sonra daha ağırlık vereceğiz. O gün
söylediğim gibi bu Türkiye’nin bir eksen kayması falan değildir.
Türkiye’nin bu “Yeniden Asya” açılımına dışarıdan hiç olumsuz bir tepki
gelmedi. Ben bekliyordum ki Avrupa’dan falan… İçeriden de çok büyük olumlu
tepki geldi. Ama maalesef bazı böyle sözde aydın geçinenler Türkiye’nin
işte tekrar işte Asya’ya geri döndüğünü ve Batı’yı ihmal edeceğini
söylemeye başladı, bu yanlış. O gün de söyledik, Avrupa’da ve Avrupalı
olmak bizim için çok değerlidir, ama Asya’da ve Asyalı olmak da bizim için
çok değerlidir. Niye ikisini birden başaramayacağız? Bu iki sacayağı
üzerinde Türkiye yükselemez mi? Yükselir, böyle kompleksleri hiç girmeye
gerek yok. Bu coğrafyada yaşayan bir ülke olarak zaten ikisinden birini
seçme lüksümüz de yok. İşte Cumhurbaşkanımızın da özellikle bu “Yeniden
Asya” açılımına destek vermesi ve bu süreci hızlandırın diye talimat
vermesi önemlidir.
Diğer taraftan Asya’yla ilişkilerimiz özellikle dijital ekonomiden
bahsediyoruz, dijital ticaretten bahsediyoruz ve önümüzdeki süreçte
açılımlarımızdan birisi de dijital diplomasi. Eğer bu alanlarda da bir
bilgi toplumu olmak istiyorsak ve çağı yakalayıp hatta bir adım önde olmak
istiyorsak bunun da yolu bu anlamda da Asya’yla işbirliğinden geçer.
Çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle bu akşam biliyorsunuz Japon
İmparatorunun şahsıma layık gördüğü nişanı da akşamki törende de almış
olacağız, sizleri de oraya bekliyoruz, konserimize de bekliyoruz. Bu yoğun
ve yorucu bir haftadan sonra, bu akşam Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasının güzel konseriyle de arkadaşlarımızı biraz dinlendirmiş
olacağız, arkadaşlarımızı ve konuklarımızı sizleri de bekliyoruz.
Başka sorunuz var mı? Buyurun.
SORU- İhlas Haber Ajansından İrfan Çalışkan. Asya açılımına ilişkin soru
yeni aklıma geldi. Bu malum biliyorsunuz Türki Cumhuriyetlerine Türkiye’den
vize serbestisi yok birçoğunda. Bu Asya açılımı pekala bunu da beraberinde
doğurur mu? Merak ettiğim soru buydu, teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Esasen Asya’yı,
Asya dediğimiz zaman bir bütüncül yaklaşımdan bahsettik, fakat Orta Asyayla
ilgili bizim yine gerek Türk Konseyi ve gerekse diğer bölgesel örgütler ve
her kardeş ülkeye yönelik politikalarımızla özel önem veriyoruz. Ayrı,
oraya yönelik politikalarımız var, bununda çok başarılı olduğunu görüyoruz.
En son ilişkilerimizde 20 yıl gibi bir ara verdiğimiz Özbekistan’la iki yıl
içinde ilişkilerimizin hangi düzeye geldiğini gördünüz, görüyorsunuz. Biz o
kardeş ülkelerin vatandaşlarına, kardeşlerimize vizeleri kaldırdık, fakat o
ülkelerin tabii kendi dinamikleri var, bu sadece bize yönelik bir şey
değildir. Diğer ülkelerin de, yani örnek alarak bu kardeş ülkelere baskı
yapması vesaire gibi bazı kendilerinin politikaları var. Tabii ki bizim
vatandaşımız üzülüyor, yani biz kardeşlerimize vizeyi kaldırdık, ama bu
kardeş ülkeler bize vizeyi niye kaldırmıyor diye. İşte tam bu noktada
Azerbaycan’ın bizim vatandaşlarımıza vizeyi kaldırması son derece anlamlı
oldu. Ve Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev Cumhurbaşkanımızı arayarak bu güzel
haberi verdi. Geçenlerde de biliyorsunuz Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi
kardeşim gelerek Bakanlığa bizzat kaldırıldığına dair, yani 1 Eylül
itibariyle kaldırılacağına dair vizelerin, belgeyi de birinci elden teslim
etmiş oldu ve böylelikle Azerbaycan’la bu süreci tamamlayacağız, başardık.
İşte Türk Konseyinin bir amacı da bu tür meseleleri de kendi içimizde
halletmek. Ayrıca, ticaretin serbest bir şekilde yapılması da
amaçlarımızdan bir tanesi. Yani insanlarımızın ve ticaretimizin önündeki
engelleri kaldırarak da dayanışmamızı pekiştirmek istiyoruz. Vize konusunu
da yine o kardeş ülkelerle de ikili düzeyde de konuşuyoruz, çok teşekkür
ederim. Var mı başka? Çok teşekkürler, var mı? Buyurun, son soruyu alalım o
zaman. Benim zorlamamla olmasın, ben var mı diye soruyorum.
SORU- Üçlü liderler zirvesini sormak istiyorum 11 Eylül tarihi ortaya
atılmıştı, doğru mudur 11 Eylül’de Ankara’da mı olacak? Dörtlü liderler
zirvesi konusunda bir tarih söz konusu mudur?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Evet, üçlü zirveyi inşallah, Liderler Zirvesini bu sefer Türkiye’nin ev
sahipliğinde dediğiniz tarihlerde gerçekleştireceğiz. Şu anda ilk olarak
bir mutabakat var, bir aksilik çıkmazsa gerçekleştireceğiz. Özellikle
Astana Süreciyle başlattığımız bu işbirliğinin sahada ve masada faydasını
çok gördük. Hem siyasi boyutta hem çatışmaların durdurulması en son
İdlib’deki saldırganlığı da durdurmak için elimizden geleni yaptığımızı
sizler de görüyorsunuz. Ama son geldiğimiz noktaları değerlendirme
bakımından bu üçlü zirve zamanlıca olacak ve önemli bir toplantı olacak.
Diğer taraftan, Anayasa Komisyonunun kurulmasıyla ilgili de son safhaya
geldiğimizi daha önce söylemiştim. Şu anda bir isim üzerinde bizim bir
itirazımız oldu, onun da değiştirilmesi için Rusya özellikle gereğini
yapıyor. Ve önümüzdeki süreçte Rusya, Türkiye ve İran’ın Dışişleri
Bakanları olarak bir araya gelip bunu açıklamak istiyoruz.
Dörtlü zirve de, işte daha önce bu Anayasa Komisyonu da dörtlü zirvenin
nihai bildirgesinde vardı. Anayasa Komisyonunun kurulmasından sonra da
dörtlü zirveyi gerçekleştirme konusunda Osaka’da bir mutabakat sağladık.
Sayın Cumhurbaşkanımız hem Putin’le hem Macron’la hem de yine Merkel’le
görüşmeler yaptı. Ve bu görüşmeler doğrultusunda Anayasa Komisyonu kurulur
kurulmaz ve üçlü zirveden sonra dörtlü zirvenin de planlamasını yapacağız.
Çok teşekkür ediyorum arkadaşlar, sağ olun.