AFRİKA’YLA BİRLİK ŞİMDİ HER ZAMANKİNDEN DAHA GEREKLİ
Tüm Afrikalı dostlarımızın Afrika Gününü en kalbi duygularla kutluyorum.
Covid-19 salgınının dünyanın her yerinde ortaya çıkardığı olağanüstü
koşullar, bu yıl Afrika Gününün simgelediği dayanışmayı daha da anlamlı
kılıyor.
Afrika’nın son yıllarda birçok alanda kaydettiği ilerlemeler ve kıtayla
gelişmekte olan ortaklığımız, mevcut zorlu sınamalara rağmen geleceğe
ümitle bakmamızı sağlıyor. Kamu kurumlarımızla, sivil toplum kuruluşları ve
özel sektörümüzle, Afrika kıtasıyla işbirliğimizi geliştirmeye öncelik
verdik. Afrika’yla ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirme, kalkınma
ve insani yardım, yükseköğretim bursu ve Türk Hava Yolları sefer
sayılarında artış sağlanması konularında yoğun çaba gösteriyoruz.
Afrika’yla ilişkilerimizi kazan-kazan anlayışı ve karşılıklı saygı
temelinde daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz.
Türkiye’nin Afrika’yla ilişkilerini en üst seviyeye getirmekteki
kararlılığını rakamlara bakarak da anlamak mümkün. 2002 yılında sadece 12
Büyükelçiliğimizin bulunduğu Afrika’daki Büyükelçilik sayımızı 42’ye
çıkardık. 2008 yılının başında 10 olan Ankara’daki Afrika
Büyükelçiliklerinin sayısı ise bugün 36’ya yükseldi. Sadece 2015-2019
yılları arasında yapılan karşılıklı üst düzey ziyaretlerin sayısı 500’ü
aştı. Son 18 yılda ikili ticaret hacmimiz tam 6 kat arttı. Türkiye Maarif
Vakfı bugün Afrika’nın dört bir yanında 144 eğitim kurumu ve 17 öğrenci
yurdu işletiyor. 54 Afrika ülkesinden Türkiye Bursları programı kapsamında
Türkiye'de öğrenim görmüş binlerce Türkiye mezunu bulunuyor. Türk İşbirliği
ve Kalkınma Ajansının (TİKA) Afrika’daki temsilcilik sayısı ise 22’ye
ulaştı.
Türkiye’nin tarihi ve beşeri bağlarının bulunduğu Afrika’ya ilgisi ve Türk
halkının Afrika kıtasına yönelik dostluk duyguları yeni değildir. Ancak bu
somut gelişmeler, 2002 yılından itibaren Türkiye’de sağlanan siyasi
istikrarın ve bunun dış politikadaki devamlılığının bir sonucudur.
Ülkemizin Afrika Birliği’nin stratejik ortağı haline gelmesiyle ve ilk
Afrika-Türkiye Ortaklık Zirvesi’nin 2008 yılında İstanbul’da
düzenlenmesiyle Türkiye ve Afrika ülkeleri, ilişkilerin daha ileri aşamaya
geçmesi yönündeki karşılıklı iradelerini açık bir şekilde ortaya koydular.
Dışişleri Bakanlığı görevine geldikten kısa süre sonra, 2014 yılı Kasım
ayında Malabo’da düzenlenen ikinci Afrika-Türkiye Ortaklık Zirvesinde
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a refakat ettim. Kıtada pek çok
dost edindim.
Afrikalı Devlet Başkanları 25 Mayıs 1963’te Afrika Birliği Örgütünü
kurduklarında, birlik halinde hareket ederek Afrika’nın meselelerine sahip
çıkmayı, özgürlük mücadelelerini desteklemeyi, Kuzey ülkelerine emtia
satarak mamul mal ithal etmeye dayanan sömürgeci ekonomik modelden
kurtulmayı amaçlamışlardı. Türkiye başından beri Afrika’nın bu haklı
davasında yanında yer almaya karar vermişti.
Nitekim Addis Ababa’da düzenlenen o tarihi Zirve, Türkiye’de de yankı
bulmuştu. Türk basınındaki haberler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki
tartışmaların tutanakları incelendiğinde, bağımsızlığını yeni kazanmış olan
Afrika devletleriyle ilişkilere önem verildiği, Afrikalıların kendi
kendilerini yönetme gayretlerinin, Türkiye’nin kırk yıl önce, 1923’te
Cumhuriyetimizin kuruluşunda verdiği mücadeleye benzetildiği, Apartheid’ın
şiddetle kınandığı görülecektir.
Bugünkü Afrika, ileri görüşlü liderlerin altmışlı yıllardan itibaren hayal
ettikleri bütünleşme düzeyine ulaşmada önemli ilerlemeler kaydetti.
Türkiye, Afrika’yla ortaklığının başından beri, Kıtanın kendisi için
belirlediği hedefleri koşulsuz destekleme politikasını seçmiştir. Bizim
ortağı olmaktan gurur duyduğumuz Afrika, 1963 ruhunun ve Afrika Birliği’nin
2063 hedeflerinin Afrika’sıdır. Başta BM olmak üzere üyesi olduğumuz
kuruluş ve oluşumlarda Afrika’nın önceliklerini gözetmeye devam edeceğiz.
Bu anlayışla, Üçüncü Afrika-Türkiye Ortaklığı Zirvesini en kısa sürede
gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz. 2016 ve 2018 yıllarında İstanbul’da
düzenlediğimiz ve başarılı sonuçlar veren Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş
Forumlarının üçüncüsünü de 2020 Ekim ayında düzenlemeyi planlamaktayız.
Covid-19, dünyayı hazırlıksız yakaladı. Afrika ülkeleri, salgın
hastalıklarla mücadele konusundaki deneyimleri sayesinde gerekli önlemleri
zamanlıca aldılar. Kıtada vaka ve ölüm sayısı an itibarıyla nispeten düşük
seyrediyor. Bunun bu şekilde devam etmesi ve hastalığın Kıtadan biran önce
silinmesi en içten temennimiz. Türkiye, salgının ilk aşamasını geride
bırakan, halen yeni vaka sayısını tedavi kapasitesinin altında tutabilen
devletler arasında yer alıyor. Salgının ilk aylarında dahi bazı ülkelere
malzeme yardımı yapabilen Türkiye, önümüzdeki dönemde bu konudaki yardım
kapasitesini artırmayı hedefliyor. Halen ABD ve Çin’den sonra en çok ülkeye
yardım elini uzanan Türkiye, dost Afrika ülkelerinden gelen ve gelecek bu
tür taleplere imkanlar ölçüsünde ve en kısa sürede yanıt vermeye çalışıyor.
Öte yandan, salgın bütün dünyada olumsuz ekonomik ve toplumsal sonuçlar
doğuruyor.
Ekonomik faaliyetlerin koruma önlemleri nedeniyle yavaşlamasının doğrudan
sonucu, istisnasız her ülkenin üretiminin ve gelirlerinin azalmasıdır.
İkincil bir sonuç, sanayi üretimi ve ulaştırma için gerekli olan maden ve
petrol gibi emtia fiyatlarında meydana gelen düşüştür. Bu düşüş, ihracat
gelirleri için sözkonusu malların satışına bağımlı olan ülkeleri, bu
bağlamda bazı Afrika ülkelerini daha fazla etkiliyor.
Bunlar uluslararası toplumun bir araya gelerek birlikte çözüm aramasını
gerektiren sorunlardır. Covid-19 sonrasının dünyası eskisinden daha az
değil, daha çok uluslararası işbirliğini gerektiren bir dünya olmalıdır.
Türkiye, diğer ülkelerle birlikte bu alanda üzerine düşeni yapmaya
hazırdır.
Maalesef geçtiğimiz haftalarda uluslararası düzeyde ortaya çıkan tablo,
işbirliğinin değil rekabetin ön plana çıktığı, dünyayı sıfır toplamlı bir
oyun gibi gören anlayışın hakim olduğu tablodur. Oysa tarih, bu tür
acımasız rekabetlerin, soğuk savaşların zararlarını hepimize gösterdi.
1963 ruhuyla Afrika Kıtası, birlik içinde bu sınamanın da üstesinden
gelecektir. Afrika’nın yalnız kendi halkının refahına değil, önümüzdeki
yılların dünya düzenine de büyük katkı sağlayacağına, Türkiye-Afrika
ortaklığının da dayanışmanın daha fazla önem kazanacağı salgın sonrası yeni
düzende örnek gösterileceğine yürekten inanıyorum.
İşte bu yüzden 25 Mayıs 1963 ruhu, hepimiz için gereklidir.
Bütün Afrikalıların Afrika Gününü en kalbi duygularımla tekrar kutlarım.