[Orjinal İngilizce metnin resmi olmayan Türkçe tercümesidir]
Avrupa’da Türkiye ile ilgili toplumsal tartışmalara bazı şehir efsaneleri
karışmıştır. İnsan arada bir durup bunların bazılarını açığa
kavuşturmalıdır. Beş kilit konuda bunu yapmama izin verin:
Suriye: Türkiye üç amacı elde edebilmek için her türlü yolu denemektedir.
Birincisi, Türkiye insani ızdırabı dindirme çabalarına öncülük etmektedir.
Suriyeli mültecilerin sayısı 5.5 milyonu aşmıştır (Birmingham şehrinin 5
katı) ve bunların çoğu Türkiye’de barınmaktadır. Tüm dünyada insani yardım
konusunda kişi başına düşen en çok harcamayı yapan ülke konumuna geldik.
İkinci olarak, Suriye’de terörist oluşumlara hiçbir alan tanımamak için
inisiyatif almaktayız. Türkiye, sivillerin zarar görmemesi için her türlü
dikkat ve hassasiyeti göstererek, hem PKK/YPG hem de DEAŞ terör örgütüne
karşı güç kullanmaktadır.
Türkiye’nin Suriye’deki rolü hakkında kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi
amaçlayan kara propagandayı ifşa etmeyi sürdüreceğiz. Ayrıca, PKK/YPG’li
teröristlerin DEAŞ’la mücadele ediyor gibi görünerek, bir yandan da onların
özgürce dolaşmalarına izin vermeleri gibi, terör ağları arasındaki
danışıklı dövüşü de açığa çıkardık.
Üçüncü olarak, Türkiye siyasi bir çözüm bulunması için yoğun çaba
göstermektedir. Astana görüşmelerinden Soçi kongresine, Türkiye, BM’nin
önderliğindeki Cenevre görüşmelerinde, Suriye çıkmazına Suriye’nin toprak
bütünlüğüne dayalı ve Suriye halkının iradesini yansıtan bir siyasi çözüm
bulunmasından yana olmuştur. Türkiye tarafından başlatılan Zeytin Dalı
Harekatı, vatandaşlarımızı teröristlerden korurken, terörist oluşumların
Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik tehdidine karşı harekete geçerek,
barışa giden yolu açmayı amaçlamaktadır. DEAŞ’la mücadele diğer
teröristlerle mücadele etmediğimiz anlamına gelmemelidir. ABD ve
diğerlerinden, PKK/YPG’yi silahlandırmaktan vazgeçmelerini talep ediyoruz.
Orta Doğu: Bu bölge Avrupa’nın yakın çevresindedir ve acilen kapsamlı bir
uzlaşı sağlanmasını gerektirmektedir. Avrupa’da barış, Helsinki’de 1970’li
yılların ortalarında Avrupa’daki sınırların dokunulmazlığını tanıdığımızda
ve insan hakları ve temel özgürlüklere saygı sözünü verdiğimizde
sağlanmıştır. Orta Doğu barışın tesisi için benzer bir sözleşmeye her
zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Ulus devletler, sınır aşan güçlerin bazıları etkisiz, bazıları ise
ayrımcılık, mezhepçilik, terör gibi son derece zararlı saldırılarına maruz
kalmaktadır. Ulus devletlerin direncinin, bu zararlı güçler karşısında
kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Bölgedeki ve ötesindeki herkesin güvenlik
ve refahını sağlayacak olan formül budur; devletlerin bitmek bilmeyecek
şekilde parçalanması değil. Bölge, yetmiş yıl önce BM Güvenlik Konseyi
tarafından Filistinliler için şart koşulan bir devletin varlığı da dâhil
olmak üzere, mevcut sınırları olduğu haliyle benimseyen, kendi içinden
çıkacak bir düzene ihtiyaç duymaktadır.
Türkiye’nin temel yönelimi: Türkiye güçlü, kararlı, aktif bir NATO
müttefiki ve yüksek ölçekli çok sayıda tehlikeyi daha Avrupa’ya ulaşmadan
filtreleyen bir demokrasidir. Bu nedenle, Türkiye Avrupa ve transatlantik
yapının önemli bir parçasıdır. Halkımın, bazı müttefiklerimizin bir dizi
konuda takındığı tutumdan memnun olmadığı doğrudur. Çeşitlilikte birlik
olsa da, çeşitlilikten uyumsuzluğa düşmeden önce durmalı ve karşılıklı (tek
taraflı değil) dayanışma göstermeliyiz.
Türkiye’nin AB Üyeliği: Türkiye’nin AB üyeliği herkesin menfaatinedir,
üyeliğe giden adımların hızı ise Türkiye’nin değil, AB’nin kontrolündedir.
Ancak, perspektifimizi doğru bir konuma oturtalım: Türkiye’siz bir Avrupa
korunmasız ve savunmasız kalacaktır. Türkiye, her Avrupa ülkesinin ulaşmak
istediği seviyelerde büyüyen ekonomisiyle, ekonomik anlamda da bir
değerdir. Türkiye’nin AB’ye yük olacağı fikri bu nedenle kesinlikle
yanlıştır. Halklarımızı Türkiye’nin üyeliğinin olumlu sonuçlanacağı yönünde
hazırlamak, çok sayıdaki Avrupa ülkesinde siyasi merkezi yeniden tanımlama
tehdidinde bulunan aşırılıkçılara boyun eğmekten daha uygun olacaktır.
Avrupa demokrasisini, barışını ve refahını korumak, Avrupa’nın aşırılıklara
sürüklenmeyle ne şekilde mücadele ettiğine bağlı olacaktır ve Türkiye
çözümün bir parçasıdır. Vize serbestisi atılması gereken adımların ilkidir.
Türkiye’de Demokrasi: Yalnızca yirmi ay önce bir grup fanatik, Türkiye’de
demokrasiyi zorla yıkmak istemiştir. Türk halkı ve Türkiye devleti,
destansı bir meydan okumayla, FETÖ ismindeki yeni bir tür terör örgütü
tarafından gerçekleştirilen bu girişimi yenilgiye uğratmıştır. Türk halkı
demokratik bir ülkede yaşamak istemektedir. Uyuyan hücreleri de dâhil olmak
üzere, FETÖ mensuplarının devlet organlarında, basında, iş ve akademik
çevrelerde güç sahibi pozisyonlardan çıkarıldıklarından emin olmamız
gereken, zorunlu bir süreçten geçmekteyiz. Bu sancılı bir süreçtir ancak
kesinlikle hukukun sınırları içinde hareket etmekteyiz. Kararları gözden
geçirme mekanizmaları yürürlüktedir. Bunların yanı sıra, sınır ötesinde
diğer teröristlerle de eş zamanlı olarak mücadele etmekteyiz. Olağanüstü
hal, artık ihtiyaç kalmadığında sona erecektir ve bundan herkesten daha
fazla Hükümetimiz memnun olacaktır.
Günümüzde ve çağımızda, eşi görülmemiş bir yoğunlukta tüm yönlere akan
bilgilendirme ve yanlış bilgilendirme en akil kişilerin bile aklını
karıştırmaktadır. Ancak, bu tür kafa karışıklıklarının önüne geçmenin,
hepimiz için Türkiye ile AB arasında tüm düzeylerdeki temaslara ve
süreçlere yeniden yoğunlaşmanın ve karşılıklı dayanışma sergilemenin
zamanıdır.