DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- … kıymetli Başkan ve yöneticileri; bu akşam UID’nin düzenlendiği, Uluslararası Demokratlar Birliği’nin düzenlediği iftar sofrasında sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Avrupa’nın dört köşesinden geldiniz, Anadolu’nun bütün renkleriyle iftar soframızı burada şenlendirdiniz, şeref verdiniz.
Ve bugün aramızda milli gururumuz Burak Yılmaz kardeşimiz de var, kendilerine de çok teşekkür ediyoruz. Kendisi biliyorsunuz Hollanda’da futbol oynuyor ve hepimizin gözbebeğidir, büyük emekleri olmuştur, Türkiye’yi de çok iyi bir şeklide temsil ediyor.
Sizlere Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını, sevgilerini, en iyi dileklerini getirdim.
Uluslararası Demokratlar Birliği’ne bu iftar sofrasını düzenlediği için ayrıca çok teşekkür ediyorum.
Kendileriyle en son Bükreş’te Bükreş Ofisinin açılışında beraber olmuştuk. Bugün 32 ülkede faaliyet gösteriyor, bir sivil toplum örgütü olarak çok önemli bir görevi diğer sivil toplum örgütleriyle dayanışma içinde yerine getiriyor ve bu bizi gerçekten mutlu ediyor. Tebrik ediyorum, canı gönülden teşekkür ediyorum.
Değerli kardeşlerim, 2023 bizim gurur yılımız, Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak ediyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı, şehitlerimizi rahmetle, saygıyla anıyorum.
Büyük bir şerefle Bakan olarak görev yaptığım Dışişleri Bakanlığımızın temellerinin atılışının da 500. yılını kutluyoruz. Köklü bir devlet geleneği diyoruz ya, köklü bir diplomasi geleneği diyoruz ya, 500 yıl önce ecdadımız bugünkü Dışişleri Bakanlığımızın temellerini atmış, onu da gururla tüm arkadaşlarımızla birlikte anıyoruz. Ve 500 yıllık diplomasi geleneğimizden de milletimizden büyük bir güç alıyoruz ve bu tecrübeyle ve bu güçle geleceğe yeni vizyonlarla emin adımlarla ilerliyoruz.
Maalesef bu yıl arkadaşlarımızın da söylediği gibi bizim için bir hüzün yılıdır, hüzünlü bir Ramazan’ın içindeyiz. Maalesef asrımızın değil tarihimizin en büyük felaketini yaşıyoruz. Dünya insanlığının karşı karşıya kaldığı en büyük doğal afetlerden birisi ülkemizde yaşandı. Elbette can kayıplarımızın telafisi yok, ama geri kalan ne yara varsa, ne acı varsa devlet-millet el birliği içinde bunu sarmak bizim sorumluluğumuzdur, bizim görevimizdir.
İşte Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladılar, bir yıl içinde inşallah vatandaşlarımıza kalıcı konutları inşa edeceğiz, teslim edeceğiz. Şimdiden 67 bin apartman dairesi ve köylerde ev inşaatını başlattık, daha güvenli yerlerde daha sağlamını, daha kalitelisini vatandaşlarımıza inşallah vereceğiz, teslim edeceğiz. Toplamda 650 bin konut ve evi vatandaşlarımıza teslim etmiş olacağız.
Tabi bu yolda da devlet-millet el eleyiz, birlikte başaracağız. Sizler de depremden sonra Avrupa’nın her yerinde, her noktasında seferber oldunuz, kampanyalar yaptınız, ayni yardımlar gönderdiniz, ısıtıcılar gönderdiniz, jeneratörler gönderdiniz, battaniyeler gönderdiniz, büyükelçiliklerimiz, başkonsolosluklarımızda açılan hesaplara nakdi yardımlar yaptınız ve bu yardımların hepsi vatandaşlarımıza ulaşıyor ve AFAD üzerinden vatandaşlarımıza yardım olarak gidiyor. Gönderdiğiniz küçük bir mendili bile ihtiyacı olan deprem bölgesindeki kardeşlerimize ulaştırdık. Dışişleri Bakanlığı olarak bunların koordinasyonunda gerek yurt dışı misyonlarımız, gerekse Ankara ve sahadaki büyükelçilerimizle beraber büyük bir şerefle bunun koordinasyonu diğer kurumlarımızla birlikte yaptık.
Aslında Avrupa ülkelerinden, Avrupa Birliği’nden, Amerika’dan, dünyanın her yerinden de büyük bir dayanışma gördük. Bir kere daha onlara da çok teşekkür etmek istiyorum. 90 ülkeden 11 bin 320 arama-kurtarma ekibi geldi ve tüm illerimize bunları dağıttık. Ve uluslararası toplumun bize desteği afetin büyüklüğünden değil sadece, evet, afetin büyülüğünü herkes gördü, ama bu aynı zamanda Türk milletine duyulan sevgi, saygı ve muhabbetin de bir göstergesidir; işte biz böyle bir milletiz. Şu anda insani yardımlarda milli gelire göre dünyada birinciyiz ve yardıma gelen herkes aynı şeyi söylüyor, özellikle az gelişmiş ülkeler gelenler, siz bizlere çok yardım ettiniz, şimdi sıra bizde, size olan teşekkürümüzü ancak böyle ödeyebiliriz diyerekten çok sayıda az gelişmiş ülkelerden de yardımlar da geldi. Sonuçta tüm ülkelere, tüm milletlere de teşekkür etmek istiyoruz yaptıkları yardımlardan dolayı, en fakirinden en zenginine kadar.
Ve kalkınma yardımlarında da bu arada milli gelire göre dünyada 3’üncüyüz, bunu da gururla söylemek isterim.
Çok değerli katılımcılar, sevgili kardeşlerim; uluslararası sistem çok hızlı bir dönüşümden geçiyor. Artık görüş mesafesi kısaldı, her şey hızlı değişiyor. 3 sene önce savaş olacağını söyleseydi kimse -ben de dahil- inanmazdı. Bir kovid salgınıyla karşı karşıya kalacağımızı söyleselerdi hiçbirimiz inanmazdık. Kovid zamanında da büyük bir dayanışma içinde olduk, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hep yanında olduk. Hiçbir ülke cenazesini ülkesine götürmezken, aksatmadan ülkemize de götürdük sizlerin de desteğiyle.
Tabi bakıyoruz dünyaya krizler arttı, hatta derinleşti, diğer taraftan nitelik değiştirmeye başladı krizlere baktığımız zaman. Tabi bu gelişmeler karşısında biz iki refleks görüyoruz dünyada.
Bunlardan birincisi, içe kapanma, yani kendi refah alanında rahat ve güvenli bir şekilde yaşama eğilimi görüyoruz. Özellikle bunu Avrupa’da çok görüyoruz, Batı’da, ama daha çok Avrupa Kıtasında görüyoruz. Hatta işte … Europe dedikleri Avrupa kalesi diye nitelendiriliyorlar, halbuki bugün krizlere baktığımız zaman, ne çift dayanıyor, ne sur, ne de kale dayanır. Dolayısıyla dünyanın neresinde bir kriz olursa olsun etkilenmemek mümkün değil. İçe kapanmak yerine, o krizleri çözmek için çaba sarf etmek lazım.
İkinci refleks ise daha ilkel ve daha tehlikeli, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı şeklinde vücut buluyor. Bunlar arasında İslam düşmanlığı, Türk karşıtlığı da maalesef öne çıkıyor. İşte İsveç’te, Danimarka’da, Hollanda’da, son yaşananları görüyorsunuz, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’e yönelik, Türk Bayrağına yönelik saldırıları görüyorsunuz. Tabi bu konularda biz gerekli çabaları gösteriyoruz, bunları engelleyiniz dediğimiz zaman, bu bir ırkçılıktır, insanlık suçudur dediğimiz zaman da, elimiz kolumuz bağlı, bu ifade özgürlüğüdür diyorlar. Aynı soruyu soruyoruz, DEAŞ gelse buralarda terör propagandası yapsa ya da başka bir dine yönelik bu hakaretler olsa -ki biz bunu da kabul edemeyiz- buna izin verir miydiniz dediğimiz zaman da, işi başka yerlere atıyorlar. Maalesef her konuda olduğu gibi bu konuda da bir çifte standart var. Ama hiç kimse kusura bakmasın, burada, bu iftar sofrasında belki sert konuşmamak lazım ama, biz bu Nazizm’in ayak sesleridir diyoruz, çünkü kitap yakmakla başlar, yani kitap yapmak aslında Nazilerin alametifarikasıdır, önce kitapla başlarlar, sonra ibadethanelere saldırırlar, arkasından da insanları toplama kamplarında yakarak sözde nihai çözüme ulaşırlar, yani bu işler hep böyle başlamıştır. Dolayısıyla biz buradan tüm sağduyulu insanlara, siyasetçilere ve toplumlara çağrıda bulunuyoruz, bunun önüne hep beraber geçmemiz lazım, bu yanlıştan dönmemiz lazım.
Bugün savaştan, terörden bahsediyoruz ama, insanlığın önündeki en büyük tehdit ve sınamalardan bir tanesi de bu artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kendisinden olmayan herkese karşı nefrettir, bununla mücadeleyi de birlikte yürütmemiz lazım. Ama yurt dışındaki yaşayan vatandaşlarımızın içi ferah olsun, biz hiçbir zaman vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık ve sizleri bu tür akımlara da yem etmeyiz, ettirmeyiz, bunu da bilesiniz. Türkiye tüm kurumlarıyla her zaman yanınızdadır. Yurt dışındaki tüm misyonlarımız ve diğer müşavirliklerimizle, diğer kuruluşlarımızla beraber de her zaman yanınızdadır. Biz Türkiye olarak biraz önce özetlemeye çalıştığım her iki reflekse de karşıyız ve bunları şiddetle ret ediyoruz.
Krizler arasında sıkışıp kalmış insanlığa daha adil bir dünya mümkündür diyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız bununla ilgili bir kitap da yazdı biliyorsunuz. Çünkü bu sistemin adalet dağıtmadığını da biliyoruz, çözüm üretemediğini biliyoruz, çatışmaları engelleyemiyorlar, başlayan çatışmaları durduramıyor, krizleri çözme konusunda yetersiz kalıyor, her şey hızlı değişiyor dedik, insanlığın beklentilerini karşılamakta da aynı şekilde yetersiz kalıyor.
Ukrayna savaşında bir yandan Ukrayna’yı destekleyip ilkeli bir şekilde sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü kırım dahil destekliyoruz, ama diğer taraftan da şimdi size soruyorum, barış için çaba sarf eden ülke hangisi. ("Türkiye" Sesleri) Türkiye. İstanbul Tahıl Anlaşmasıyla küresel gıda krizini kim engelliyor? ("Türkiye" Sesleri) Peki, büyük Türk dünyasını Türkiye Devletleri Teşkilatı’nda kim birleştiriyor? ("Türkiye" Sesleri)
Bugün büyük devlet ve dava adamı Alparslan Türkeş’in vefatının 26. yıl dönümü, kendisini saygıyla, rahmetle anıyoruz. Ama bugün hayatta olsaydı çok mutlu olurdu, bu Türkiye Devletleri Teşkilatı’nın kurumsallaştığını, Türk dünyasının birliğini görseydi en çok o mutlu olurdu, çünkü bu dava için çok çaba sarf etmiş bir devlet adamaydı; Allah rahmet eylesin.
Peki, Balkanlar’dan Filistin’e, Arakan’dan Kırım’a, Uygun Türklerinden Ahıska Türklerine, soydaşına, din kardeşine kim sahip çıkıyor bugün dünyada? ("Türkiye" Sesleri) İslam düşmanlığıyla, -biraz önce anlatmaya çalıştım- ırkçılıkla, yabancı düşmanlığıyla her zaman yerde kim mücadele ediyor. ("Türkiye” Sesleri) Hem de hiçbir şekilde çifte standarda düşmeden mücadele ediyoruz.
Neden –biraz önce söyledim- Kur'an-ı Kerim’le Türk Bayrağına birlikte saldırıyorlar? Neden kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’e bu alçak saldırılar Türk büyükelçiliklerinin yakın yerlerinde oluyor? Çünkü İslam dünyasının bayrakları Türkiye’dir, Türk milletidir de ondan dolayı. Peki, terör de bugün insanlığın karşısında büyük bir tehdittir, Avrupa’da da bunun çifte standardını çok iyi görüyoruz. Ama şöyle baktığımız zaman, hiç ayrım yapmaksızın FETÖ’den PKK’ya, YPG’ye, DEAŞ’a, Boko Haram’a ve El Kaide dahil tüm terör örgütleriyle en kararlı mücadele eden ülke hangisi? ("Türkiye" Sesleri)
Sadece yaptıklarımız bunlar mı? Elbette bunlar değil. Irak’ın bölünmesini, Suriye’de bir terör koridorunun oluşmasını engelleyen kim? Biz.
Diğer taraftan, sadece var olan tehditlerle mücadele değil, vizyon ortaya koyuyoruz. En son ortaya koyduğumuz vizyon da sıfır atık projesi. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin 5 yıl önce Türkiye’de başlattığı inisiyatif bugün BM politikası haline geldi ve 30 Mart, ilk defa bu sene kutladık, her sene BM’de Sıfır Atık Günü olarak anılacak, kutlanacak. Ve bir Danışma Kurulu kuruluyor, Saygıdeğer Hanımefendi de bu Danışma Kurulunun Başkanlığını üstleniyor. Türkiye her alanda öncüdür.
Diğer taraftan, bizim şu ana kadar ürettiğimiz enerji kendimize yeterli değil, yakında Karadeniz’deki bulduğumuz enerji de inşallah, doğal gaz daha doğrusu sisteme bağlanacak. Fakat izlediğimiz bu stratejik enerji politikasıyla ve hayata geçirdiğimiz stratejik projelerle sadece kendimizi garanti altına almıyoruz, bugün baktığımız zaman dünyanın her yerinde Avrupa’da sıkıntılar var, bu kışı geçirdik, gelecek kış ne olacak diye soruyorlar, ama Türkiye’nin böyle bir derdi yok. Küresel enerji krizi evet var, ama bizim ne hanelerimiz soğukta, ne de sanayimiz boşta. Böylesi bir atmosferde dünya enerji krizinin azalmasına da en çok katkıyı sağlayan yine biziz. Dünyanın her yerinden getirdiğimiz tankerlerle LNG’leri gaza çevirip Güney Doğu Avrupa ülkelerine şu anda boru hatlarımızla gönderiyoruz, onların bu yaşadıkları enerji krizinin çözülmesine katkı sağlıyoruz. TANAP’ın kapasitesini artırıyoruz, Azerbaycan’dan gelen doğal gaz miktarını da artırarak hem kendi ihtiyacımızı karşılıyoruz, hem de Avrupa ülkelerine Türkiye üzerinden gaz gitmesini sağlıyoruz.
Diğer taraftan, Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Libya’da oldubittilere de yine izin vermeyen biziz. Ama diğer taraftan da hakça paylaşım istiyoruz diyerek kimsenin hakkında gözümüz yok, dolayısıyla biz hakça paylaşımdan yanayız.
Diğer taraftan, arabuluculukta Türkiye bir dünya markası oldu, Filipinler’den Somali’ye kadar arabuluculuk deyince Türkiye var ve her yerde sorunların çözümü için arabuluculuk yapıyoruz, katkı sağlıyoruz.
Kısacası, herkes bu dönemde kabuğuna çekilirken biz yeniden Asya dedik, çünkü Asya’da büyük bir potansiyel var, köklerimiz orada, bütüncül bir yaklaşımla gidiyoruz, Afrika dedik, Latin Amerika açılımı dedik ve Türkiye’nin 360 derece dış politikasını tüm dünyaya yaydık, Türk Bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırıyoruz.
Her şey hızlı değişiyor, gelenek önemli, ama yenilikleri de iyi okumak lazım. İşte Antalya Diplomasi Forumu’yla da biz vizyoner projelerle diplomasinin geleceğine de fikir bakımından da önemli katkılar sağlıyoruz. Deprem sebebiyle bu sene erteledik, geçen sene dünyadaki dışişleri bakanların 3’te 2’si Antalya’daydı ve en büyük, yani Davos’a alternatif ikinci yılında bir platform haline geldi, inşallah daha da başarılı olacak.
Diğer taraftan, herkes birbiriyle kavga ederken, herkes kovid zamanında birbirinin mallarına el koyarken, biz normalleşme adımlarıyla beraber bölgemizin istikrarı, barışı, huzuru, diğer taraftan dayanışma diplomasisiyle de dayanışmayı ön plana çıkarıyoruz, her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Bunların hepsi işte bizim girişimci, insani ve etkili dış politikamızın sayesinde oluyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde izlediğimiz liderler diplomasisi ve Türk diplomasisi sayesinde başarılı oluyor.
Elbette Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamladık, hem de son 20 yılda yaptıklarımızla başarılı bir şekilde Cumhuriyetimizin tüm zorluklara rağmen, şöyle 100 yıla Sait Başkan, Cumhuriyetimizin kuruluşundan, Kurtuluş Savaşından bu yana yaşadıklarımıza baktığımız zaman kolay değil. Ama bu bize yetmez, biz şimdi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını Türkiye yüzyılı, Türk dünyası yüzyılı, Türk dünyası asrı yapmak için kollarımızı sıvadık. Ve Türkiye yüzyılında tabi ki sizlerden de büyük beklentilerimiz var, öncelikle sizlerden birlik, beraberlik görmek istiyoruz. Bugün aynı iftar sofasında bir aradayız, el ele, omuz omuza, gönül gönle buradayız, ama her zaman ülkemizin ve milletimizin sizin yurt dışındaki çıkarlarınız söz konusu olduğu zaman sizi bir ve beraber görmek istiyoruz.
Diğer taraftan, ülkemizin menfaatlerine her zaman saldıran FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütlerine karşı ülkemizle ilgili yanlış algı oluşturmaya çalışan gruplara karşı da sizlerle birlikte UID dahil tüm kuruluşlarımızla, STK’larımızla omuz omuza mücadele etmemiz lazım. Evet, karşımızdaki cephe geniş, ama bu cepheye karşı dünya görüşüne ve siyasi eğilimine bakmadan tüm vatandaşlarımız, soydaşlarımız ve din kardeşlerimizle dayanışma içinde olmalıyız.
Şunu da unutmayalım: Sizler Avrupa Birliği vatandaşısınız, Avrupa Birliği siyasi saiklerle, bazı ülkelerin etkisiyle bizim üyelik sürecimizi yavaşlattı, ama içeriden Türkiye’nin bu haklı davasını da en iyi anlatacak olan sizlersiniz. Ve aslında Türkiye’nin, Türk milletinin Avrupa Birliği içinde olduğunu da başarılarınızla, sporda, sanatta, kültürde, eğitimde ve ekonomide özellikle başarılarınızla göstermiş oluyorsunuz, bunun için de ayrıca çok çok teşekkür ediyoruz.
Evet, önümüzde bir seçim var. Seçimler demokrasi şölenidir, vatandaşlarımızın iradesinin sandığa yansıdığı gündür, ama son 6 seçimdir yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız da Başkanımızın da söylediği gibi Türkiye’nin yönetilmesine katkı sağlıyor verdiği oylarla. Her bir oy kıymetlidir. Ve 74 ülkede 152 sandık açılıyordu normalde temsilciliğimizde, fakat bu sene YSK’ya dedik ki, biz bizim temsilciliklerin olmadığı yerlerde de sandık açabiliriz, bizim büyükelçilerimiz, başkonsoloslarımız bunu yapabilir, sandığı milletimizin ayağına götürelim dedik. 25 ilave yerde dünyada sandıklar da açılacak, gelecek sene bunların sayısını daha da inşallah artırmış olacağız.
Şimdi bu önemli bir seçim, tarihi bir seçim. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılı zorluklarla beraber başarıyla tamamladık gururla, ama Türkiye asrının olabilmesi için bizim çok daha güçlü olmamız lazım. Şimdi bu kadar emek sarf ettik, bu kadar çaba sarf ettik, fedakarlıklar yaptık ve bunların karşılığında kazanımlar elde ettik. Şimdi ben size soruyorum, önümüzdeki seçimlerde bu kazanımları kaybetme riskini göze alabilir miyiz? ("Hayır" Sesleri)
Peki, maceracı ve sağduyudan yoksun politikalarla ülkemizi Allah korusun savaşın eşiğine getirmeyi göze alabilir miyiz? ("Hayır" Sesleri) Görüyoruz şimdi, diyorlar ki, biz Rusya’ya NATO üyesi olduğumuzu göstereceğiz, tarafsızlığı bozacağız. Yani Türkiye’nin şu andaki tarafsız politikasına herkes imreniyor, her iki tarafla Cumhurbaşkanımızın konuşmasını herkes kıskanıyor. Ama görüyoruz konuşmaları, biz bunları çöpe atacağız diyor, taraf tutacağız diyor, savaşın içine gireceğiz, tek taraflı politika. Böyle bizim lüksümüz yok, Türkiye’nin bu saygın konumunu kaybedemeyiz, Türkiye’yi savaşa sürükleyemeyiz.
Diğer taraftan, biraz önce söylediğim gibi dinimize ve bizlere yönelik saldırılara karşı sessiz mi kalacağız? Elbette sessiz kalmayacağız.
Diğer taraftan, bir çocuğun büyümesi gibi, yani büyümesini izler gibi ellerden sakındığımız savunma sanayimizin, aynı şekilde Kızılelma’mızın, milli arabamız olan TOGG’un akamete uğramasına göz mü yumacağız? Bugün TOGG Azerbaycan’a da gitti, Sayın Aliyev’in TOGG’la fotoğrafını görmüşsünüzdür. İnşallah büyükelçilerimize de, şu anda seri üretim başladı, önce vatandaş, büyükelçiliklerimize de TOGG arabalarımızdan göndereceğiz.
Yani sonuçta önümüzdeki dönemde, bak dünyada zorluklar var, tehdit şu falan değil, riskler var, nereye gideceği belli değil, yeni aktörler var, güç yarışı var. Böyle bir durumda Türkiye’nin çok güçlü konumda olması lazım, çok güçlü konumda olabilmek için de daha istikrarlı olmamız lazım, daha güçlü olmamız lazım ve bu gücü sağlayacak olan da Cumhur İttifakı’dır. Cumhur İttifakı 15 Temmuz’dan sonra kurudu biliyorsunuz Milliyetçi Hareket Partisi’yle ve şimdi aramızda yeni partiler de var. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhur İttifakı’yla beraber biz inşallah seçimlerden sonra ikinci asrımızda şahlanış dönemini hep birlikte başlatacağız. Sizlerden de beklentimiz, bu bir haktır, sandığa gidin, herkesi sandığa götürün, oylarınızı verin. Ve inşallah sizlerden de beklentimiz tabi Sayın Cumhurbaşkanımıza en güçlü desteği Avrupa’dan vermenizdir, güveniyoruz sizlere.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
Ramazan ayınızı bir kere daha tebrik ediyorum. Bu vesileyle şimdiden Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı da tebrik ediyorum.