DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tebrik ediyorum, Ramazan ayının ülkemize, milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Bu akşam iftar sofrasında sizlerle burada, Altındağ’da, Karapürçek’te beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Davetleri için çok kıymetli Belediye Başkanımıza, İlçe Teşkilatımıza teşekkür ediyorum.
Sizlere Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını, en iyi dileklerini getirdim.
Bugün doğrudan havaalanından buraya geldik, Brüksel’deydik Başkanımızın da söylediği gibi. NATO toplantılarına katıldık. Ülkemiz biliyorsunuz en önemli uluslararası teşkilatlarda en önemli aktörlerden bir tanesidir, önemli toplantılara katıldık. Ama dün akşam Uluslararası Demokratlar Birliği’nin Brüksel’de düzenlediği iftara katıldım ve o iftarda Avrupa’nın değişik şehirlerinde yaşayan vatandaşlarımız, hemşehri dernekleri vardı, yani Anadolu’nun tüm renkleri orada temsil ediliyordu ve oradaki kardeşlerimizin de sizlere selamlarını, sevgilerini getirdim. Özellikle yurt dışında kardeşlerimizin bir ve beraber olduğun görmek bizleri çok mutlu ediyor, çünkü biz bir ve beraber olunca güçlü oluyoruz.
Aramızda depremzede kardeşlerimiz var, onlara geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Hakkın rahmetine kavuşan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Yine depremin yaralarını da hep birlikte sarıyoruz ve şehirlerimizi yeniden ihya etmek için, yıkılan evlerimizi yeniden inşa etmek için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm bakanlıklarımız, kurumlarımız gece-gündüz çalışıyor. Diplomasiden fırsat buldukça ben de sahaya gidiyorum, arkadaşlarımızın çalışmalarına destek olmaya çalışıyoruz. Farklı deprem bölgelerinde iftar sofralarında kardeşlerimizle beraber oluyoruz, dayanışma içindeyiz. Cumhurbaşkanımızın vaadini biliyorsunuz; 1 yıl içinde inşallah yıkılan evlerin yerine daha iyisini, daha sağlamını daha güzel yerlerde inşallah inşa edip vatandaşlarımızı yeni evlerine taşıyacağız. Ama vatandaşlarımız yeni evleri bitinceye kadar da bize emanettir. Farklı şehirlerde, evlerde ailelerinin-yakınlarının yanında kalanlar var, ama yurtlarda, devlet misafirhanelerinde kalan depremzede kardeşlerimiz var. Aynı şekilde Antalya’da birçok yerde otelleri açtık depremzede kardeşlerimiz için ve devletin tüm yurtları yine bu depremzedelerimize tahsis edildi. Farklı illerde yurtlarda kalan kardeşlerimizle de İstanbul’da olsun, Antalya’da olsun, Sakarya’da, Karabük’te bir araya geldik. Onlara sıcak bir kalma ortamı sunduğumuz için de ayrıca mutluyuz.
Vatandaşlarımız tabii kendi memleketlerinde kalmak istiyor, tarım sezonu başladı. Şimdi de vatandaşlarımızı çadır kentlerden konteynerlere taşımak için yeni evler bitinceye kadar … hep birlikte saracağız, ülkemizi, tekrar şehirlerimizi ayağa kaldıracağız. Cumhurbaşkanımız her zaman sözünü tutmuştur, Van depreminden sonra, Elazığ depreminden sonra, İzmir’de deprem oldu, Antalya’da, Muğla’da yangın oldu, yıkılan-yanan tüm evlerin yerine yenilerini yaptık teslim ettik ve 11 ilimizde de inşallah aynı şeyleri yapacağız.
Diğer taraftan bu sene, evet bu burukluğu yaşıyoruz, ama bizim için bir gurur yılıdır, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz, 100 yıllık bir Cumhuriyetiz. Ama bizim kökümüz sadece 100 yıllık değil, diplomasimizin temellerinin atılışının da 500. yılını kutluyoruz. O kadar eski devlet geleneklerimiz var, diplomasi geçmişimiz var ve gurur yılını da aynı zamanda burukluğu yanında hep birlikte yaşıyoruz.
Diğer taraftan yine dün Mescid-i Aksa’da İsrail’in saldırılarını gördük, bu saldırıları lanetliyoruz. Maalesef Avrupa’da artan İslam düşmanlığı, ırkçılık, İsrail ve diğer bölgelerde de aynı şekilde devam ediyor ve artık haddini aşmıştır. Biz de dün ve bugün yaptığımız açıklamayla bu saldırıyı lanetledik. Ama İsrail’in bu saldırıları durdurması gerekiyor, Dışişleri Bakanı düzeyinde, Cumhurbaşkanı düzeyinde bizzat bizlere de özellikle Ramazan ayında bu gerginliği artırmama konusunda taahhütleri var, sözlerini tutmaları gerekiyor. Kudüs, Mescid-i Aksa bizim için bizim kutsal yerlerimizdir. Dolayısıyla İsrail’le diyaloğa girmek bu hassasiyetlerimizi kaybetmek demek değildir, tam tersi hassasiyetlerimiz daha da artıyor.
Diğer taraftan, dünyada sorunlar var, krizler var, dünyada savaşlar var, yanı başımızda savaşlar Libya’da bugün devam ediyor, Suriye malum, Yemen malum, Afganistan’daki durum malum, etrafımızda birçok kriz var. Ama Türkiye bir istikrar adasıdır, Türkiye bir istikrar abidesidir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde son 20 senede attığımız adımlarla, özellikle önce kovid, sonra da Ukrayna Savaşından sonra stratejik hamlelerimizle ülkemizin ve savaş ve salgının etkilerinden en az hasarla çıkması için her türlü çalışmayı yaptık. Çok şükür bu krizlerin ülkemize etkisini de minimum düzeyde tutuyoruz. Barış için bugün arabuluculuk yapabilen tek ülke Türkiye, liderler diplomasisini sürdürebilen tek lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın. Bu bir güvenin, Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza güvenin göstergesidir. Çünkü biz her zaman doğruya doğru dedik, haklının yanında olduk zalimin, güçlünün değil. Hep adaletten yana olduk, barıştan yana olduk, önümüzdeki süreçte de bu çabalarımızı artıracağız. İşte bir tahıl krizi çıktı, gıda krizi. Tahıl Anlaşmasıyla birlikte sadece bölgemizde değil dünyadaki tüm hanelere, tüm evlere gıda krizi konusunda katkı sağladık. Türkiye artık böyle bir ülke oldu. Türkiye, bugün dünyanın her yerinde sevilen, sayılan bir aktördür. İşte depremden sonra tüm dünyanın Türkiye’ye yardıma koşması sadece depremin büyüklüğünden değil, Türkiye ve Türk milletine olan sevginin-muhabbetin bir göstergesidir. Çünkü Türkiye yıllardır dünyanın neresinde olursa olsun mağdurlara ve afete uğrayan ülkelere ve insanlara yardım eli uzatan ilk ülke olmuştur.
Ve şimdi de bu savaş ve krizler ortamında daha iyi bir dünya mümkündür, dünya beşten büyüktür diyerek yeni bir sistemin kurulması için mimar ülke Türkiye’dir ve bu konuda da önde giden lider Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dır.
Savunma sanayinde 20 sene önce yüzde 80 dışa bağımlıydık, şimdi yüzde 80 millilik oranına çıktık çok şükür, kimseye muhtaç olmadan kendi kendimize yeterli olmak bir yana ihracat yapan bir ülke olduk ve geçen sene 4,5 milyar dolarlık bir ihracat yaptık.
Şimdi depremzede kardeşlerimizin yaralarını sarma zamanı. Evet, şimdi dünyada ve bölgemizde krizlerin çözümü için, barış için, adalet için adım atma zamanıdır.
Önümüzde tabi bir seçim var, 14 Mayıs seçimi ve bu seçimler demokrasi şölenidir. Vatandaşlarımız, tüm vatandaşlarımız yurt içinde ve yurt dışında ülkemizi kimin yöneteceğine karar veriyor, kime güveniyorsa ona oy veriyor. Ama bizim ülkemizin, milletimizin tekrar o koalisyon günlerine dönme lüksü yoktur, kazanımlarını kaybetme lüksü yoktur. Gözbebeğimiz gibi büyümesini izlediğimiz savunma sanayimizin ve Kızıl Elma’ların, milli otomobil TOGG’u atalete uğratma lüksümüz yoktur. Bir taraftan da Doğu Akdeniz, Ege’de ve Libya’da çıkarlarımızı heba edemeyiz. Dolayısıyla milletimiz bunları biliyor. Ve dünyanın her yerinde soydaşımıza, akraba topluluklarımıza, ecdadımıza sahip çıkan bir ülkeyiz. Doğal gazımız daha yeni çıkıyor, ama enerjide dünyada en önemli aktörlerden birisi haline geldik. Hem ithal eden, hem ihraç eden bir ülke haline geldik.
Şunu söylemeye çalışıyorum: Türkiye birinci yüzyılında son 20 yılda özellikle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yaptıkları hamlelerle, Türkiye’ye kazandırdıkları eserlerle birinci yüzyılımız başarılı olmuştur. Ama bu bize yetmez, ikinci asrımızı Türkiye yüzyılı yapmamız lazım, yani artık şahlanışa geçmemiz lazım. Sadece Türkiye yılı olmaz, Türk dünyasının yüzyılı yapmamız lazım. İşte Türk dünyasını da Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında birleştiren ülke de Türkiye’dir ve bu anlamda da büyük sorumluluklarımız vardır.
Seçime giderken biz hep depremzedelerimize odaklandık, şehirlerimize odaklandık, tüm çalışmalarımıza odaklandık. Gelecekte yapabileceklerimize, Türkiye yüzyılı vizyonuna odaklandık. Popülist siyasetçiler çıkabilir, boş-boş sözler verebilir, ama milletimiz bu boş sözlere de kanmaz. Türkiye’nin özellikle tarafsız, objektif tutumunu sürdürmesi gerekiyor. Bazılarını görüyoruz; biz iktidara gelirsek tek taraflı politika izleyeceğiz, Rusya’yı da karşımıza alacağız diyorlar. Biz ne Rusya’nın karşısındayız, ne Ukrayna’nın karşısındayız. Tam tersi Ukrayna’nın sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü de en iyi şekilde temsil ediyoruz.
Türkiye terörle mücadelede büyük kazanımlar elde etti ve dünyada örnek gösteriliyor. Şimdi terör örgütleriyle koalisyon-ittifak kuranlar terör örgütlerini meşrulaştırma amacını güdüyorlar. Türkiye’de darbe yapmış FETÖ’cüleri hapisten çıkarıp görevlerine iade etmeyi taahhüt ediyorlar. Bunlar Türkiye’yi kaosa götürür. Milletimiz 15 Temmuz’da nasıl fırsat vermediyse bunlara, yine fırsat vermeyecektir ve milletimiz artık kazanımlarından taviz vermez, milletimizi geri günlere götürmeye çalışanlara da inşallah prim vermez.
Devlet-millet el birliğiyle Türkiye yüzyılını inşa etmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
Bu akşam iftar sofrasında beni de aranıza kabul ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum, hayırlı iftarlar diliyorum.
Şimdiden Kadir Gecenizi ve mübarek Ramazan Bayramınızı da canıgönülden tebrik ediyorum.
Sağ olun, var olun, saygılar.
*Interpress deşifresidir.