SORU- Sayın Bakanım, Sayın Dendias ile görüşmenizi değerlendirir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Dendias Adana Havaalanına indi.
Havaalanı Terminalinde kendisiyle böyle kısa bir baş-başa görüşme,
değerlendirme yaptık. Daha sonra Hatay’a gelince burada AFAD Koordinasyon
Merkezinde arkadaşlarımız brifing verdiler; Hatay bölgesinde depremin
etkileri ve rakamlarla gelen yardımlar, uluslararası ekipler, kurtarılan
vatandaşlarımız, maalesef vefat eden vatandaşlarımız, yani detaylarla
ilgili bilgi verdikten sonra burada sahaya geldik. Yunanistan ekibine
teşekkür ettik, sonra yine farklı ülkelerden gelen ekipleri de ziyaret edip
onlara da teşekkür ettik, bilgi aldık kendi çalışmalarıyla ilgili.
Sonuçta Yunanistan Dışişleri Bakanının Türkiye ile olan dayanışmalarını
göstermek için gelmeleri anlamlı. Ülkeler arasında problemler olabilir,
görüş ayrılıkları olabilir, Yunanistan’la da çözülmemiş meselelerimiz uzun
zamandır devam ediyor. Yer yer gerginlik artıyor, yer yer diyalog ön plana
çıkıyor. Fakat özellikle böyle afet ve felaketler zamanında her zaman
birbirine koşan iki devlet ve millet olmuşuz, iki komşu olmuşuz. O anlamda
bu zor günlerde Yunanistan’ın verdiği destek, gerek ekipler, gerek insani
yardımlar ve gerekse de Dışişleri Bakanı Dendias’ın ziyaret etmesini
anlamlı buluyoruz ve bir kere daha teşekkür etmek istiyorum gıyabında.
SORU- Efendim, sosyal medyada birtakım iddialar var, Suriyelilerin
Türkiye’ye geçiş için kapı açıldığı ya da açılacağı yönünde, bununla ilgili
değerlendirmeniz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef sosyal medyada böyle kriz
döneminde, yani en zor günlerde bile, afet döneminde bile dezenformasyon
çok yaygın bir şekilde kullanılıyor, yayılıyor. Bizim söylediklerimiz gayet
açık, net. Biz neyden bahsediyoruz; Türkiye’deki depremden, Türkiye’ye
gelen yardımlardan. Başka hangi konudan bahsediyoruz; Suriye’de yine
meydana gelen depremden, yani deprem Suriye’yi de etkiledi, orada da ölen
insanlar var. Uluslararası toplum bize yardım gönderiyor ve uluslararası
toplum aynı zamanda Suriye’de depremden etkilenen insanlara da yardım
gönderiyor. Biz Türkiye olarak bir taraftan kendi yaralarımızı sararken
Suriye’ye gidecek yardımları da desteklemek, onların geçişini sağlamak
bizim insani görevimiz ve ülkeler bize bunu teklif ettiği zaman, yani sizin
üzerinizden de Suriye’ye göndereceğiz biraz yardım dedikleri zaman
memnuniyet duyuyoruz. Bazıları da doğrudan Suriye’ye gönderiyor, hava
sahamızı açıyoruz o uçaklara.
Şimdi burada bizim söylediğimiz gayet açık, net; BM Güvenlik Konseyi’nin
Hatay Cilvegözü Bab el-Hava Sınır geçişinin BM’nin insani yardımlar
konusunda kullanması için bir kararı var BM Güvenlik Konseyi’nin. Bu geçiş,
sınır geçişi, yani kapının öbür tarafında bu deprem sebebiyle maalesef
yollar tahrip edilmiş, yıkılmış. O nedenle BM insani yardımları kaç yıldır
buradan geçiyor zaten, biraz azaldı. Biz bu yolun tamir edilmesine de
destek verdik, üç gün önce 6 tır geçti, sonra 12, dün itibariyle 22, her
gün artıyor. Sonuçta buradaki zor durumda olan insanlara da yardım gitmesi
için biz gerekli desteği veriyoruz daha önce olduğu gibi deprem zamanında
da.
Diğer taraftan, özellikle bu sınırdaki yollar tahrip edilince Kilis’te
bizim açık olan iki tane sınır kapımız var, yani özellikle terörden
temizlediğimiz bölgelere ulaşmak için kullanılan iki kapı. Biz BM’ye ve
uluslararası topluma bu iki kapıyı da bu anlamda kendilerine
açabileceğimizi, yani kullanabileceklerini de söyledik. BM bunu mesele
değerlendiriyor BM Güvenlik Konseyi kararında yer almamasına rağmen; bizim
söylediğimiz bu.
Diğer taraftan bu geçişler tek taraflı, yani insani yardımlar. Bu kapılar
zaten eskiden beri açık, dolayısıyla bu kapılardan Türkiye’ye gelecek
olanlar tamamen Türkiye’nin kontrolünde gerçekleşiyor, yani kimin
gireceği-çıkmayacağı. Yani şunu anlatmaya çalışıyorlar: Türkiye kapıları
açacak, ne kadar Suriyeli varsa Türkiye’ye gelecek; sosyal medyada benim
gördüğüm dezenformasyon aşağı yukarı bu yönde, bu doğru değildir.
Diğer taraftan, yine sosyal medyada sürekli görüyoruz Amerikan savaş uçağı
Türkiye’ye gelecek, Mersin’e gelecek, dolayısıyla şöyledir-böyledir; böyle
bir şey de yok. Doğu Akdeniz’de savaş gemileri her zaman oluyor
geliyor-gidiyor, uluslararası sularda kimin gemisinin olup olmayacağına biz
karar vermeyiz. Ama Türkiye’nin karasularına kimin gelip gelmeyeceği
yönündeki kararı biz veririz. Amerika’dan da böyle bir talep gelmedi. Böyle
bir talep gelse de buna da gerek yok, izin de vermeyiz, ihtiyaç da yok,
savaş gemisine ne ihtiyacımız var. Ama bazı ülkeler, Yunanistan dahil
cruise gemilerini, yani turizm için kullanılan gemilerin bölgeye
gönderilebileceğini ve özellikle evi yıkılan insanların da Mayıs ortasına
kadar, Haziran’a kadar burada gemilerde kalabileceğini teklif ettiler. Biz
böyle insani amaçla gelen tekliflere zaten hayır demiyoruz. Ama Amerikan
savaş gemisinin Türkiye karasularına girmesine gerek de yok, böyle bir
talep de yok zaten. Yani çok gereksiz bilgiler dolaşıyor, bunu özellikle
vurgulamak istedim.
Sağ olun, çok teşekkürler.
* Interpress deşifresidir.