Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soydaşlarımızla İftar Programında Yaptığı Konuşma, 12 Nisan 2023, Şumnu/Bulgaristan Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Keçiören İftar Programında Yaptığı Konuşma, 10 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afyonkarahisar İftar Programında Yaptığı Konuşma, 9 Nisan 2023, Afyonkarahisar Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya İftar Programında Yaptığı Konuşma, 8 Nisan 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Eskişehir İftar Programında Yaptığı Konuşma, 7 Nisan 2023, Eskişehir Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Altındağ İftar Programında Yaptığı Konuşma, 5 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Nisan 2023 tarihinde Uluslararası Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen iftar programında yaptığı konuşma, 4 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kahramanmaraş Çadır Kenti Ziyaretinde yaptığı konuşma, 26 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basını Bilgilendirme Toplantısında Yaptığı Konuşma, 26 Şubat 2023, Adıyaman Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı ile ilgili yaptığı konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Dendias ile basına yaptıkları konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov ile basına yaptıkları konuşma, 11 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7. Tematik Kış Kampları etkinliğinde yaptığı konuşma, 2 Şubat 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu ve IFAT İşbirliğiyle Budapeşte’de düzenlenen panelde yaptığı konuşma, 31 Ocak 2023, Budapeşte Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı hakkındaki Açıklaması, 27 Ocak 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Stokholm Büyükelçiliğimiz Önünde Gerçekleştirilen Çirkin Eyleme Dair Açıklaması, 21 Ocak 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Houston’da Vatandaşlarla Buluşma Sırasında Yaptığı Açıklama, 19 Ocak 2023, Houston Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Gerçekleştirdiği Görüşme Öncesinde Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cape Town Başkonsolosluğu Resmi Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 9 Ocak 2023, Cape Town / Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM Bütçe Görüşmelerinde Yaptığı Konuşma, 12 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İTÜ'de yaptığı konuşma, 9 Aralık 2022, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 5 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lodz Fahri Başkonsolosluğumuzun Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 30 Kasım 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları İkinci Toplantısı Sonrası Basını Bilgilendirme Toplantısı, 25 Kasım 2022, Aktau Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 25 Kasım 2022, Van Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı Hitabı, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu Açılış Konuşması, 22 Kasım 2022, Fes
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Diplomasi Muhabirleriyle Buluşmada Yaptığı Konuşma, 14 Eylül 2022, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geride kalan günün değerlendirmesini yapmıştık. Aradan geçen zaman içinde tabii çok değişiklikler oldu. Doğrudan ülkemizi ilgilendiren önemli küresel ve bölgesel gelişmeler oldu. Rusya-Ukrayna Savaşı, NATO Zirvesi, Balkanlar, Libya, Irak, Kafkaslar, Yunanistan’ın şımarıklıkları, Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve diğer gelişmeler. Bunları zaten sizler yakından takip ediyorsunuz. Diplomatik ajandamız her zaman çok yoğun. Küresel düzende belirsizlik arttıkça bu yoğunluk da artıyor.

Sizlerin de gördüğü üzere son dönemde izlediğimiz diplomasi sadece içeride değil dışarıda da takdir topluyor. Bize karşı sempati duymayan mecralarda bile Türkiye’nin son diplomatik adımları örnek gösteriliyor. Bu bağlamda, İstanbul Tahıl Anlaşması BM Genel Sekreterinin görev sürecimde en önemli başarım dediği bir anlaşma, Finlandiya ve İsveç’in NATO başvuruları bağlamındaki kazanımlarımız, ilk defa PYD, YPG ve FETÖ’ye atıfta bulunulması, Zirvenin de Mutabakat Zaptına referansta bulunması önemli.

NATO Stratejik Konsept belgesinde elde ettiğimiz edinimler ve oraya katkılarımız... Özellikle terör örgütlerinin ikinci sırada ana tehditten bir tanesi olması belgede önem arz ediyor. Bu, bundan sonra terörle mücadelede önemli bir referans belgesi olacak.

Yine Türk Dünyası ve Türk Devletleri Teşkilatı son görüşmemizden bu yana önemli görüşmelerden bir tanesi. Teşkilatlanması, yeni üçlü süreçler vesaire, bunlar da öne çıktı.

Tabii bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sizler de bunlara ilave unsurları söyleyebilirsiniz. Biraz sonra soru-cevapta da bunları sizlerle değerlendireceğiz. Ama şunu söylemek isterim: Biz bunları hamasi bir üslupla söylemiyoruz. Geçmişte bazı dış politika adımlarımız eleştiri de aldı. Eleştiri tabii ki doğal, iyi niyetli olduğu sürece biz bunları da dikkate alıyoruz. Yapıcı eleştirilerden her zaman faydalanıyoruz. Ancak şimdi geçmişte eleştiri aldığımız bazı konularda haklı olduğumuzu herkes teslim ediyor. Esasen son 1 yıllık süreç dış politikada attığımız adımlar bakımından bir doğrulama süreci, bir doğrulama yılı oldu.

Örneğin Libya’da ne işiniz var diyenler, özellikle son krizlerden sonra Batıda olsun, içeride olsun, “iyi ki orada Türkiye var”, “Türkiye orada istikrarın garantisi, sigortası” demeye başladılar ve izlediğimiz politikayı da takdir ediyorlar ve kabulleniyorlar.

Afganistan’da geçiş süreci başlayınca Taliban’la diyaloga girdik ve içeride de bazı ülkelerde de Taliban’la nasıl angajmana girilebilir diye sorgulanıyordu. Şimdi herkes Taliban’la angajmanı savunuyor ve o eleştirenler de Taliban’la angajmana girmeye başladı.

Yine Ukrayna-Rusya ihtilafında, savaş başlayınca, bizi bazen bir tarafa, bazen de diğer tarafa yakın olmakla eleştirenler, şimdi izlediğimiz dengeli ve ilkeli politikayı takdir etmeye başladılar ve dengeli siyasetimizi teslim ediyorlar.

Tabii uluslararası ilişkiler tıpkı hayat gibi sürekli değişken. Burada önemli olan; gelişmeleri öngörmek ve ani değişimlere karşı doğru refleksleri gösterebilmektir. Biz bu noktada gerçekçi ve ilkeli politikamızı sürdürüyoruz. Politikalarımızı milli çıkarlarımız doğrultusunda değişen koşullara göre sürekli uyarlıyoruz, değişen koşullara göre adımlar atıyoruz. Örneğin Libya’da daha önce Hafter’e karşı savaşmış gruplar geçtiğimiz günlerde kendi aralarında çarpıştılar. Özellikle hasımlar bir araya gelebiliyor, müttefikler hasım olabiliyor; bunu tarihte de gördük, yakın zamanda da görüyoruz. Biz de tabii buna göre biraz önce söylediğim gibi pozisyon alıyoruz, politikalarımızı uyarlıyoruz. Kimseyi mutlak dost ya da düşman olarak görmüyoruz. Libya’nın istikrarı ve milli menfaatlerimiz doğrultusunda herkesi de kucaklıyoruz. Ülkenin doğusuyla da ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Son olarak biliyorsunuz Meclis Başkanı Akile Salih ülkemizi ziyaret etti, öncesinde Büyükelçimiz bölgeyi ziyaret etti ve tüm aktörlerle görüştü. Şimdi de parlamenter bir heyetimiz önümüzdeki günlerde -aslında geçtiğimiz günler için planlanmıştı, fakat bu gelişmelerden sonra ertelendi - Libya’yı ziyaret edecekler. Hem Trablus’u, hem de Libya’nın doğusunu ziyaret edecekler. Meclisi de aynı şekilde ziyaret etmiş olacaklar.

Trablus’ta yaşanan çatışmalardan hemen sonra Batılı önemli tüm aktörleri İstanbul’da ağırladık. Bu bile ülkemizin Libya’da geldiği noktanın bir göstergesidir. Tabii diplomasi bazen açık, bazen kapalı yapılıyor. Sonuç almak için hangisi lazımsa biz de onu yapıyoruz. Libya’da da bu süreçleri gerektiği şekilde kullanıyoruz Türkiye olarak.

Rusya-Ukrayna Savaşında da hassas bir diplomasi yürütüyoruz. Aslında bu kolay bir iş değil. Bu dengeyi sürdürmek kolay bir iş değil. Bir yanda Ukrayna ve Batı, diğer yanda Rusya. Rusya’ya karşı tarihi yaptırımlar uygulanıyor, bunlardan etkilenmemek yoğun bir diplomasiyi gerektiriyor. Yine Montrö’yü harfiyen, hatta ötesinde uygulamak da çok ciddi bir iştir. Enerji, gıda, ulaştırma gibi alanlardaki krizlerin yönetilmesi ayrı ayrı çok önemli dosyalar. Bunların hepsi çok titiz bir diplomasiyi gerekli kılıyor. Süreç uzadıkça sorunlar daha da derinleşiyor. Avrupa’yı kaplayan karamsarlık ve endişeyi hepimiz görüyoruz, izliyoruz ve buradaki karamsarlıktan da memnun olmamak gerekiyor. Bazen yorumlar görüyoruz, “oh olsun Avrupa’ya” gibi, ama Avrupa bizim özellikle ticaretimizin yüzde 50’sini gerçekleştirdiğimiz bir kıta, içinde bulunduğumuz bir kıta, dolayısıyla zayıflaması ve belli risklerin olması bizim hiçbir zaman yararımıza olmaz. Ama tabii bu gelişmelerden de dersler çıkarmak gerekir.

Avrupa’da kışa haftalar kaldı, daha önce aylar diyorduk, artık haftalar kaldı. Daha şimdiden toplumsal hareketler görüyoruz, gösteriler oluyor Almanya’da, İtalya’da, Çekya’da ve bazı diğer ülkelerde. Bunları görmüş olduk.

Geçen ay Slovenya’da bazı Avrupalı mevkidaşlarımla katıldığım Bled Forumu’nda, Avrupa hükümetleri önümüzdeki kışı nasıl geçirecek, bunu tartıştık ve bu soruya cevap bulmaya çalıştık hep birlikte. Bu ortamda herkes bir çözüm mümkün olur mu diye Türkiye’ye soruyor. Biz de düşüncelerimizi ve çabalarımızı muhataplarımıza aktarıyoruz.

Tabii savaş ilerledikçe müzakere zemini de zorlaşıyor. Ancak bu şartlarda bile Türkiye’nin aktif politikası sayesinde somut adımlar atılabiliyor. İstanbul hem tahıl anlaşmasına hem de Zaporijya Nükleer Santrali konusunda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile Rosatom’un görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Bu gelişmeler barışın hala mümkün olduğunu gösteriyor. Özellikle güven artırıcı adım olarak bunları değerlendiriyoruz, önümüzdeki süreçte de bazı ilave güven artırıcı adımların atılmasına da destek vereceğiz. Şu anda çabalarımız devam ediyor.

Çözüm için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde açık-gizli diplomasinin tüm imkânlarını seferber etmiş durumdayız. Ukrayna Savaşı, bölgede barışa giden yolun Türkiye’den geçtiğini herkese bir kez daha gösterdi. Bu husus, Kafkaslar, Balkanlar, Ortadoğu, Afrika gibi birçok coğrafya için de geçerli. Örneğin, Balkanlar’da kazan yine kaynamaya başladı. Hem Bosna Hersek, hem Sırbistan ve Kosova dosyalarında barış yolunda yoğun bir diplomasi yürütüyoruz. Sırbistan ve Kosova son olarak kimlik belgeleri konusunda bir uzlaşıya vardı. Hem Kosovalı, hem Sırp mevkidaşlarımızla da sürekli temas halindeyiz. Keza Sayın Cumhurbaşkanımız da her iki ülkenin liderleriyle de sürekli temasta. Biliyorsunuz plakalar ve elektrik konularında da anlaşmazlıklar var. Elektrik firması da bir Türk ortaklığı olduğu için, iki Türk şirketimizin ortaklığı olduğu için, onları da ilgilendiren bir konu. Bu sorunların da çözümü için çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.

Bosna Hersek’te bütün aktörlerle konuşabilen en etkin aktör Türkiye’dir. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın Balkan turunun ana gündemi de Bosna Hersek’teki sorun ve Bosna Hersek’in istikrarıydı. Sayın Cumhurbaşkanımız bölgede biliyorsunuz en popüler liderlerden bir tanesi. En son ABD’li bir kuruluşun yaptığı ankette de Sayın Cumhurbaşkanımız bölgede en popüler liderlerin başında geliyor.

Kafkaslarda Azerbaycan kazanımlarını barış masasında pekiştiriyor. Laçin, artık fiilen Azerbaycan kontrolünde. Ama buralardan çekilirken bile Ermenistan’ın bir taraftan yakıp yıkması, diğer taraftan her yere kara mayını yerleştirmesi iyi niyetli olmadığını da gösteriyor.

İki hafta önce Azerbaycan Şuşa’ya diplomatik bir ziyaret düzenledi. Ankara’dan kalabalık bir heyetle biz de katıldık. Ankara’da akredite olan, Azerbaycan’a akredite olan mukim diplomatlar da gitti, Bakanlığımızdan da önemli bir heyeti bunlara dahil ettik. Ama heyette özellikle genç diplomatlarımızın ve de Bakanlığımızda bu yaz staj yapan genç kardeşlerimizin, öğrenci kardeşlerimizin de yer almasını özellikle istedim. Türk dünyası için bu tarihi dönemece onların da şahitlik yapmasını istedik.

İki gün önce sınırda yaşanan çatışmalar, bölgede durumun ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Can Azerbaycan, Ermenistan’a kapsamlı bir barış anlaşması imzalamayı teklif etti. Ermenistan, uzun süre buna cevap vermedi. Bizlerin devreye girmesi, tavsiyeler, Avrupa Birliği’nin devreye girmesiyle bu konuda Dışişleri Bakanlarını yetkilendirdiler. Diğer taraftan sınırların yeniden işaretlenmesi ya da tespiti - özellikle dağlık bölgelerde ya da suların olduğu bölgelerde kaymalar da olabiliyor - bunun için bir Sınır Komisyonu da kurdular. Diğer taraftan, bizim de normalleşme sürecimiz için özel temsilcilerimizi görevlendirdiğimizi biliyorsunuz. Her görüşmeden sonra da sizlere de bilgilendirmede bulunuyoruz.

Ama ara-ara Ermenistan provokasyonlara devam ediyor. Yine iki gün önce böyle bir adımda bulundu. Elbette Azerbaycan’ın buna karşılık vermemesi mümkün değil. Azerbaycan’da da şehitlerimiz var. Şehitlerimize rahmet diliyoruz. Azerbaycan ordusuna, devletine ve can Azerbaycan’a, Azerbaycanlı kardeşlerimize başsağlığı diliyoruz. Burada kalıcı bir barış ve istikrar istiyorsak Ermenistan provokasyonlardan vazgeçmeli ve de işbirliği ve barışa yönelik samimi adımlar atmalı. Hem bize yönelik, hem de Azerbaycan’a yönelik.

Değerli arkadaşlar, değişime öncülük etmenin, sağlıklı refleksler geliştirmenin öneminden bahsettim biraz önce. Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Devletleriyle hayata geçirdiğimiz üçlü ve dörtlü mekanizmalar buna bir örnek. Aralık’ta uluslararası teşkilatın adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirdik. Türk Devletleri Teşkilatı herkesin dikkatini çekiyor.

Küresel salgın ve bölgemizdeki çatışmalar, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan orta koridora değer kattı, yani doğu-batı orta koridoruna değer kattı. Azerbaycan-Kazakistan, Azerbaycan-Özbekistan’la Ulaştırma ve Ticaret Bakanlarımızla birlikte üçlü mekanizmalarımızı hemen hayata geçirdik. Kazakistan’la olan toplantıyı Bakü’de gerçekleştirdik. Özbekistan’la olan toplantıyı da Taşkent’te gerçekleştirdik. Bir sonraki toplantıyı da Türkiye’de inşallah gerçekleştireceğiz. Azerbaycan-Kazakistan’la bu üçlü süreçlerle orta koridoru canlandırmak istiyoruz. Ayrıca Enerji Bakanlarımızı da dahil ederek, sadece ulaştırma değil, ticaret değil enerji güzergahlarında da bir hub, bir merkez olma yönünde adımlarımızı devam ettireceğiz.

Yine Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail’le normalleşme süreçlerinin somut meyvelerini toplamaya başladık.

Aynı şekilde Afrika, Latin Amerika, Asya açılımlarımızın somut sonuçlarını da almaya devam ediyoruz.

Geçen yılsonunda İstanbul’da düzenlediğimiz Üçüncü Türkiye-Afrika Birliği Zirvesi’ni dünyada bizden başka kolay-kolay gerçekleştirebilecek ülke yok. Yani sayısı çok az. Fransa var, Çin var, Avrupa Birliği var tüm AB olarak, bir de ABD buna benzer toplantılar gerçekleştirebiliyor. Dolayısıyla Afrika’da Türkiye’nin ne kadar yer edindiğinin, kazan-kazan anlayışıyla işbirliğimizi ne kadar geliştirdiğimizin de bir göstergesi.

Yine Yeniden Asya açılımımız bine yakın somut eylem unsuruyla devam ediyor. Tam olarak 981 eylem unsuruyla devam ediyor. Bölgede özellikle Malezya ve Endonezya’yla ilişkilerimizde son dönemde bir ivme yakaladık, bu ivmeyi devam ettirmek istiyoruz.

Yani tek bir yöne bakmadan, geniş ufuklu dış politikamızı büyütmeye devam ediyoruz. Dünyanın her yerinde olmamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, dış politikada hâkim olan kaos, yeni bir küresel düzenin habercisi. Bunun nasıl bir düzen olacağını öngörmek şimdiden o kadar da kolay değil. Türkiye etkin, çok taraflılığın hakim olacağı, Sayın Cumhurbaşkanımızın “daha adil bir dünya mümkün” ifadesinde yer bulan bir düzen için çaba sarf ediyor. BM bile Türkiye’nin attığı adımlar sayesinde, - tahıl anlaşmasından bahsediyoruz, diğer kurumlarla Rusya’nın arasındaki görüşmelerden bahsediyoruz - bir görünürlük kazanıyor. Oysa uluslararası sistem, sadece ülkelerin katkılarına bağlı kalmamalı. Sistem güçlendirilmeli. Bunun için de reform edilmeli ve adil bir yapıya kavuşturulmalı. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürekli buna vurgu yapıyoruz ve bu yönde önerilerde bulunuyoruz, fikirler üretiyoruz. Sadece slogan ya da motto olarak bunu ortaya koymuyoruz. Gelişmeler hangi yönde olursa olsun, milli hak ve çıkarlarımızı koruyabildiğimiz, yumuşak ve sert gücümüzü birlikte kullanabildiğimiz bir aşamadayız Türkiye olarak. Bölgemizin ve dünyanın içinden geçtiği bu zor dönemde politikalarımızı sürekli gözden geçirmek zorundayız.

Bu süreçte bu işin erbapları olarak tabii ki sizlerin görüşleri bizim için büyük önem taşıyor. Diplomasi muhabirleri olarak bizim çalışkanlığımız, sizin mesai saatlerinizi de belirliyor. Dolayısıyla birlikte çalışmaya, birlikte yorulmaya devam edeceğiz. Ben emekleriniz ve dış politikamıza verdiğiniz destekler için - yorum, eleştiri ve sorularınızla - çok teşekkür ediyorum.

Ve şimdi de sözü size bırakmak istiyorum. Sohbetimizi soru-cevap şeklinde derinleştirelim.

Teşekkür ediyorum.

(AYŞENUR AYDOĞDU - TRT) SORU: BÜYÜKELÇİLER KAKARNAMESİNDE SON DURUM NEDİR?

Yeni Büyükelçiler kararname taslağı hazır. Sayın Cumhurbaşkanımıza arzedeceğiz. Kapsamlı bir kararname olacak.

(SELEN YALAZ - NTV) SORU: UKRAYNA’DA TÜRK ŞİRKETLERİNE YÖNELİK İNTERNETTE YAYINLANAN YAPTIRIM ÇAĞRISI HAKKINDA BAKANLIK GİRİŞİMDE BULUNMUŞTU. BİR GERİ DÖNÜŞ OLDU MU?

Ukrayna tarafından başlatılan bu kampanyanın sadece Türk firmalarına yönelik olduğuna ilişkin bir algı yaratıldı. Sadece Türk firmalarına yönelik değil. ABD ve AB ülkeleri gibi Rusya ile bağlantılı ve iş yapan pek çok ülkenin şirketlerini de buna eklemişler. Bu listede 18 binden fazla kişi ve şirket yer alıyor. Bizi ilgilendiren kendi firmalarımız. Hem Kiev hem de Ankara’da girişimlerde bulunduk. İzahat istedik. Üzerinde çalışıyoruz.

(SEVİL ERKUŞ - HÜRRİYET DAİLY NEWS) SORU: YUNANİSTAN TARAFINDAN KONJONKTÜR OLARAK SON GÜNLERDEKİ TAVRI VE TACİZİ NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE BM GENEL KURULUNDA YUNANİSTANLA TEMAS İHTİMALİ VAR MI?

Planlanmış bir görüşme yok. Böyle bir girişim de yok. Yunanistan’ın esas rahatsızlığı Türkiye’nin son zamanlarda çok önemli bir aktör olması. Önce Libya ile Deniz Yetki Alanları Anlaşmamızı imzaladık. Arkasından kıta sahanlığımızın batı sınırlarını belirledik. Buraya bir buçuk yıldır hiçbir gemiyi sokmadık. Bunlara, Yunanistan’ın, Rum kesiminin, üçüncü ülkelerin gemileri de dahil. 9 defa bunu delme girişiminde bulundular. Bu girişimlerin hepsini diplomatik çaba ve sahadaki tedbirlerle engelledik.

Diğer taraftan Türkiye özellikle Ukrayna ve Kafkasya konularında, Balkanlarda her yerde attığı adımlarla çok gözde bir ülke oldu. Herkesin yüzünü döndüğü bir ülke oldu. Gıda güvenliği, enerji güvenliği konusunda da yine önemli bir ülke haline geldi. Bu Kovid’le başladı aslında. Güvenli bir tedarik merkezi oldu. Sonuç olarak Türkiye’nin uluslararası arenadaki görünürlüğü ve başarıları Yunanistan’ı çıldırtıyor. Ayrıca Yunanistan bu nedenle Türkiye’yi kışkırtmak da istiyor. İşte tacizler, kilit atmalar bunun örneği. Bir de, Yunanistan Türkiye’nin yaptırımlara katılmamasını ve dolayısıyla turistlerin Türkiye’ye gelmesi gibi konuları da sürekli gündeme getiriyor. Belli ki bundan da çok rahatsız olmuşlar. Buna benzer ucuz hesaplar yapıyorlar. Yunanistan’ın attığı adımları buna bağlıyoruz.

SORU: BM GENEL KURULU MARJINDA ABD İLE BİR GÖRÜŞME OLACAK MI?

Şu anda planlanmış bir görüşme yok. Bu olmayacağı anlamına gelmez. Değişik toplantılarda bir araya geleceğiz, ortak toplantılarımız var ama gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın Biden’la, gerekse benim Blinken’la ikili bir görüşme planlamamız yok. Sonuç itibariyle şu anda ABD yetkilileriyle planlanmış bir görüşme yok.

(MEHMET BAL - TV 100) SORU: MİÇOTAKİS’İN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ANSIZIN GELEBİLİRİZ AÇIKLAMALARINA CEVABEN GÜN IŞIĞINDA BEKLİYORUZ İFADELERİ?

Biz, o sözlere cevap vermeye bile gerek duymuyoruz. Nereye ne zaman gideceğimize biz karar veririz.

(ECEM TOPLAR - BENGÜTÜRK) SORU: İSVEÇ FİNLANDİYA VE TÜRKİYE ARASINDA GÖRÜŞMELERDEN BİR NETİCE ÇIKTI MI? GÖRÜŞTÜĞÜM DİPLOMATİK KAYNAKLAR TERÖRİSTLERİN İADESİ NOKTASINDA HERHANGİ BİR ADIM ATMAYACAKLARINI, BUNU DA KAYNAK OLARAK ÜLKELERİNDE TERÖRİST BULUNDURMADIKLARINA DAYANDIRIYORLAR. BU BAĞLAMDA BİR GELİŞME BEKLİYOR MUSUNUZ?

Seçim öncesi açıklamaları fazla dikkate almamak lazım. Finlandiya’da yapılan üçlü toplantıdaki görüşmelerde şu ortaya çıktı: o güne kadar ve bugüne kadar henüz somut bir adım atılmadı. Bu iki ülke tarafından atılan somut bir adım yok. Önümüzdeki dönemde adım atacaklarını taahhüt ettiler.

Kendileri de aslında henüz bir adım atılmadığını kabul ediyorlar. Aynı zamanda mutabakat zaptına bağlı kaldıklarını ve kalacaklarını söylüyorlar. Ama söylemeleri önemli değil, uygulama önemli.

Şimdi İsveç’te seçim oldu. Seçim öncesi bir adım atmalarını beklemiyorduk zaten. Seçimden sonra kurulacak hükümet gerekli adımları atmalıdır. Atmadıkları sürece bu anlaşmanın Meclis tarafından onaylanmayacağını biliyorlar.

Bizim için bir zaman baskısı yok. Tabii bu ülkelerin teröristlerin iadesi, terörist faaliyetlerin engellenmesi dahil yükümlülüklerini yerine getirmeleri terörle mücadele bakımından önemli. Ne kadar erken adım atarlarsa o kadar iyi olur ama NATO üyelikleri konusunda bizim üzerimizde herhangi bir zaman baskısı olmadığını vurgulamalıyım. Hangi ülkelerin NATO üyeliklerini onayladıklarını sürekli gündeme getiriyorlar. O da bizim üzerimizde herhangi bir baskı oluşturmaz. Bir mutabakat zaptı var. Net yükümlülükleri var. Bunların yerine getirilmesi lazım. Yasa değişikliği ise, yasa değişikliği yapacaklar. Mevcut yasalarımız buna elvermiyor denmesin. Bunu da zaten anlaşmanın içinde koyduk. Kendileri teklif ettiler yasa değişikliğini. Henüz daha adım atmadılar. Hükümet kurulduktan sonra hangi adımları atacaklar.Bunu yakından takip edeceğiz.

SORU: SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ YARIN ÖZBEKİSTAN’A GİDİYOR. SEMERKANT’TA PUTİN İLE DE GÖRÜŞMESİ OLACAK. ŞANHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ZİRVESİ ÇOK KRİTİK. TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ GÜNDEME GELİR Mİ YA DA TÜRKİYE ÜYELİĞE SICAK BAKAR MI?

Bizim Şanhay İşbirliği Teşkilatı’nda Diyalog Ortaklığı statümüz var. Azerbaycan’ın da öyle. Türk Devletleri içinde üye olanlar da var, olmayanlar da var. Biz bu Diyalog Ortaklığı statüsü kapsamında özel konuk olarak davet edildik. Sonuçta bu bölge ile de ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Üyelik konusunda verilmiş bir karar yok. Bir davet de yok o yüzden varsayım üzerine yorum yapmak istemem.

SORU: KRALİÇENİN CENAZESİNE KİM KATILACAK?

Türkiye’yi temsilen ben katılacağım. Ardından BM Genel Kurulu için New York’a geçeceğim. Daha sonra da 27 Eylül’de Japonya’da eski Başbakan Abe için düzenlenecek resmî cenaze törenine katılacağım.

(BETÜL USTA - SABAH) SORU: YUNANİSTAN’DA ABD ÜSLERİ 9’A ULAŞTI. AYRICA GKRY’DE DE İSRAİL TARAFINDAN DEMİR KUBBE KONUŞLANDIRILDIĞI HABERİ VAR, HAVA SAVUNMA SİSTEMİ KONUŞLANDIRDI.

Bu, tamamen asparagas bir haber. İsrail de yalanladı.

SORU: TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEME DURUMU SÖZKONUSU. SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN AÇIKLAMALARINDAN… SAYIN MİLLİ SAVUNMA BAKANININ DA BENZER AÇIKLAMALARI OLDU. “GAZA GELMEYİN” DİYORLAR ASLINDA. “GAZA GELİP BAŞKALARININ SÖYLEMLERİ İLE PROVOKASYONLAR YAPMAYIN” DİYORLAR. NEDEN YUNANİSTAN GAZA GETİRİLİYOR BU SÜREÇTE? VE TÜRKİYE BM’YE DAHA ÖNCE GÖNDERMEDİĞİ MEKTUPLARI GÖNDERDİ.

Biz benzer mektupları ilk defa göndermiyoruz. Daha önce de bu şekilde mektuplar gönderdik. Yunanistan propagandalarına ve maksimalist taleplerine cevap verecek şekilde -Meis adası, Sevilla haritası saçmalıkları dahil- BM Güvenlik Konseyi Daimi üyelerine, AB üyesi ülkelere, NATO üyesi ülkelere daha önce de çok sayıda mektup gönderdik.

SORU: RUS PETROLÜNÜN YUNANİSTAN ÜZERİNDEN AB’YE GÖNDERİLDİĞİNE İLİŞKİN HABERLER DE GÖRDÜK. TÜRKİYE’NİN BU KONUDAKİ TUTUMU NEDİR. YUNANİSTAN, TÜRKİYE’Yİ BU KONUDA ELEŞTİRİRKEN…

Tipik Yunanistan ikiyüzlülüğü, bir taraftan yaptırımlara katılmıyor diye her toplantıda Türkiye’yi şikâyet ediyor, diğer taraftan da bu yaptırımların bypass edilmesine aracı oluyor. Zaten biz de bunu ifşa ettik.

Her platformda da dile getiriyoruz. Biz açık konuşuyoruz, biz yaptırımlara katılmayacağız diyoruz ama üzerimizden yaptırımların bypass edilmesine de izin vermeyeceğiz diyoruz. Nitekim vermiyoruz. Montrö’yü uyguluyoruz. Suriye’ye gidecek askeri uçaklara hava sahamızı kapattık. Net bir şekilde, Ukrayna’nın tahılının Rusya tarafından bize satılmasına izin vermeyeceğimizi söylüyoruz. Hatta takip sistemini teknik bir arıza dışında kapatan gemilerin bile Türk limanlarına yanaşmasına izin vermeyeceğiz diyoruz. Ama Yunanistan bir taraftan böyle konuşuyor bir taraftan yaptırımların bypass edilmesine aracı oluyor.

(AHMET TÜRKEŞ – CNN TÜRK) SORU: TÜRKİYE BİR SÜREDİR ABD’DEN F-16 SATIŞIYLA İLGİLİ GÖRÜŞMELERDE BULUNUYOR. SIK SIK SENATO’DAN FARKLI AÇIKLAMALAR GELİYOR “TÜRKİYE YUNANİSTAN’A KARŞI, YPG’YE KARŞI KULLANMASIN” DİYE. BU KONUDA BİR DEĞERLENDİRMENİZ OLUR MU?

BİR DE GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE IRAK’TA SİVİLLERE YÖNELİK BİR SALDIRI GERÇEKLEŞMİŞ, TÜRKİYE’Yİ SUÇLAYAN AÇIKLAMALAR YAPILMIŞTI. O SÜRECE İLİŞKİN BİR GELİŞME OLDU MU? YOKSA KALDI MI?

IRAK SORUSUNA CEVABEN: O süreçle ilgili bizim teklifimiz ortada. Herhangi bir cevap gelmedi, bir gelişme de olmadı. Irak şu anda daha çok kendi iç karışıklığına odaklanmış durumda. Biz, her zaman bu konularda şeffaf bir ülkeyiz. Keşke, bizimle en baştan istişarede bulunsalardı. İçinde bulundukları ortam nedeniyle Türkiye’yi eleştirmeyi tercih ettiler. Gerek IKBY, gerekse Bağdat, diğer bazı siyasi partiler de buna katıldılar. Şu anda herhangi bir gelişme olmadı. Belki önümüzdeki süreçte bazı görüşmeler olabilir.

F-16 SORUSUNA CEVABEN: Diğer sorunuz F-16’larla ilgili, siyasi düzeyde ve teknik düzeyde herhangi bir sorun yok. Yani askerlerimiz arasında yapılan görüşmelerde herhangi bir problem yok. Türkiye’ye verilecek F-16’ların, ABD ve NATO için de önemli olduğu vurgulanıyor, altı çiziliyor. Keza, siyasi taraftan da, Amerika yönetimi de aynı şeyi söylüyor. Kongre’ye bir soruya cevap olarak yazdığı mektupta da Dışişleri Bakanlığı bunu vurguladı. Ama bazı Kongre üyelerinden çatlak sesler çıkıyor. Önemli siyasi liderlerden de yönetimin ve askeri kanadın görüşüne yakın demeçler duyuyoruz. Lindsey Graham gibi, Türkiye ve NATO’ya önem veren, önemli siyasetçilerden de destek geliyor. Ama biz Amerikan yönetimine de şunu söyledik. Arkadaşlarımız da gidiyor. Milletvekillerimiz, Büyükelçiliğimiz de orada, Kongre üyeleriyle görüşmelerde, temaslarda bulunuyorlar. Aynı şekilde kendi lobi şirketlerimiz de her zaman olduğu gibi bu konuda çalışmalar yapıyor ama esas olarak Kongre’yi yönlendirecek olan Amerikan yönetimi. Ayrıca, Amerika bir seçim arifesinde. Kasım’da kritik bir seçim olacak ve Kongre’de hem Senato kanadında hem de Temsilciler Meclisi kanadında, dengeler değişebilir. Önceden nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek doğru olmaz, mümkün de değil. Seçimler öncesinde buna benzer konular, diasporaların oyunu almak bakımından da gündeme getirilebilir.

(CANBERK DOĞAN – YENİ ŞAFAK) SORU: GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN TAHIL KORİDORU KOORDİNATÖRÜ İLE GÖRÜŞTÜNÜZ. GÖRÜŞMEYE DAİR DETAY VEREBİLİR MİSİNİZ? RUS TAHILININ VE GÜBRESİNİN KORİDORDAN GEÇMESİYLE İLGİLİ BİR BİLGİ VAR MI?

Her şeyden önce şu anda görünürde sorunsuz devam eden bir süreç var. Biliyorsunuz, tahıl anlaşması 4 aylık bir anlaşma ve 19 Kasım’da bitiyor. Toplantıda, bunun uzatılması ve süreçte aksaklık var mı yok mu bunları değerlendirdik. Savaşan iki tarafın, insani konu olsa bile, her gün her saat anlaşması da mümkün değil ama şu ana kadar Türkiye ve BM, bu süreci iyi yönetiyor, onu söylemek isterim. Tabii kendilerini de tebrik ettik, çabalarından dolayı teşekkür ettik. Bu ülkeden ayrılan gemilerin ürünleri nereye taşıdıkları, nerelere gittikleri konularında Rusya’nın da bazı serzenişleri oldu. Tahıl “ihtiyaç sahibi fakir ülkelere değil de zengin ülkelere gidiyor” diye. Bunu biz gözden geçirdik, ne kadar ve nereye gidiyor diye, hangi ülkelere yüzde kaçı gidiyor, Afrika’ya ne kadar gidiyor, bunların hepsini hep gözden geçirdik. Tabii, gübre ihracatı da önemli. Tarım ülkelerinin ciddi bir gübre ihtiyacı var, Türkiye’nin de ihtiyacı var ve gübre fiyatları çok yükseldi. Bu anlaşmanın uygulamaya girmesinin ardından, tahıl ürünleri fiyatları 2008’den bu yana en büyük düşüşü yaşadı. BM Gıda ve Tarım Teşkilatı’na (FAO) göre tahıl fiyatlarında Temmuz ayında %11 düşüş oldu. Bu ciddi bir düşüş.

Diğer taraftan Rusya’nın ihraç ettiği ürünler yaptırıma dahil değil ama, daha önce de söylediğimiz gibi, gemilerin limanlardan servis alması, ya da yanaşabilmesi, sigorta ve bankacılık gibi kısıtlamalar, ambargolar var. Her ne kadar açıklamalar yapılsa da, özellikle Rusya bu konuda şikayette bulununca, Blinken ve BMGS Guterres’le telefonla temas ettim. Daha sonra Blinken’ın da, Amerikan yönetiminin de, açıklaması oldu, Genel Sekreterin de. Fakat bu açıklamalara rağmen, Rus tahılını taşımakta tereddüt eden gemi ve taşımacılık şirketleri var, ama herhangi bir engel yok. Yani şu anda Rusya da ürünlerini ihraç edebilir.

(EKREM ŞAHAN - YENİ AKİT GAZETESİ) SORU: TÜRKİYE-SURİYE DİPLOMASİ GÖRÜŞMELERİ HANGİ AŞAMAYA GELDİ?

Bizim Astana Formatı, Anayasa Komitesi ve diğer konularda zaten masa etrafında görüşmelerimiz devam ediyor. Rejimle muhalifler arasında güven arttırıcı adımlar, yani esir takası, rehine takası gibi konularda da Astana formatı çerçevesinde arabuluculuk yapıyoruz. Onun dışında ikili düzeyde herhangi bir siyasi görüşme yok. Biraz önce de söylediğim gibi istihbarat düzeyinde görüşmeler devam ediyor.

(MERVE AYDOĞAN - AA) SORU: SAYIN BAKANIM BENİM SORUM TAHILLA ALAKALI AMA BİZİM ANLAŞMAMIZ DEĞİL. ROMANYA VE POLONYA BİR ANLAŞMA ÜZERİNDE ÇALIŞTIKLARINI AÇIKLADILAR. HATTA FRANSA DA GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE BUNU BEN DE İMZALARIM DEDİ. BU TAHIL ANLAŞMASI NE KADAR “FEASİBLE” YANİ NE KADAR UYGULANABİLİR?

Şimdi arkadaşlar zaten şu anda da karayoluyla da Ukrayna tahılının ihracatı devam ediyor. Biz Lviv’e giderken Ukrayna Polonya sınırında Ukrayna tarafına geçtikten sonra TIR kuyruğuna şöyle bir baktım. Nereden baksanız en az 30 km’lik bir kuyruk var. Bunların hepsi ürün taşıyor. Çoğu da tahıl. Ama özellikle ray sistemi, genişlik bakımından farklı olduğu için, Ukrayna ile Avrupa arasında demiryoluyla taşımacılık fazla gerçekleştirilemiyor. Sonuçta alternatif arayış içinde olmak son derece doğaldır. Mantıklıdır ve sağlıklıdır. Yani diyelim ki bu Anlaşma herhangi bir sebepten dolayı durdu. Olur da Rusya çekildim der. Ukrayna çekildim der. Diğer taraftan karayoluyla taşıma devam edecektir. Zaten Romanya üzerinden de bir taşıma sözkonusu, ama o da sınırlı. İmkanlar sınırlı bu imkanları genişletme çalışmaları doğaldır. Biz Türkiye olarak da Ukrayna ürünlerinin bu şekilde değişik piyasalara ulaşabilmesi için alternatiflerin olmasını da sağlıklı buluyoruz. Doğru buluyoruz.

(MERVE ŞAHİN POYRAZ - TGRT HABER) SORU: BASHAR ASAD İKİ ÜLKENİN YAKINLAŞMASI İÇİN TÜRKİYE’NİN SURİYE TOPRAKLARINDAN ÇEKİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ. TÜRKİYE VE SURİYE İLİŞKİLERİNİN BU KOŞULDA GERÇEKLEŞECEĞİNİ SÖYLEDİ. BU KONU İLE İLGİLİ BİR GELİŞME VAR MI?

O doğru ve gerçekçi bir açıklama değil. Neden gerçekçi bir açıklama değil. Bugün biz o topraklardan çekilirsek oralara rejim hakim olamaz. Terör örgütleri hakim olur. Bu bizim için de risk, rejim için de risk. Yani Suriye için risk aslında. Ayrıca ciddi bir göç baskısıyla karşı karşıya kalırız. Şimdi bu konuyu sürekli gündeme getiriyorlar. Belgrad’da ayaküstü yemek öncesi diğer bakanlarla beraber yaptığımız kısa görüşmede de rejimin Dışişleri Bakanı bu konuyu gündeme getirdi. Ben de kendisine şunu söyledim: Sizin Suriye’de istikrarı sağlayabilmeniz için önce iç uzlaşının olması gerekiyor. Teröristleri bir kenara bırakın. Anayasa konusunda muhaliflerle uzlaşarak adım atın, ülkeyi seçime götürün. Biz her zaman söylüyoruz, Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Ama şu anda biz olmadığımız zaman bize yönelik çok ciddi tehdit oluşacak ortamlar hayat bulur.

(OĞUZCAN OBUZ – HABERTÜRK) SORU: VİZE SORUNU KAPSAMINDA AB ÜLKELERİNİN BÜYÜKELÇİLERİNİN BAKANLIĞA DAVET EDİLECEĞİNİ BELİRTMİŞTİNİZ. BU KONUDA BİR GELİŞME VAR MIDIR?

Tatilde olan Büyükelçiler vardı, onların dönmesini bekliyoruz. Bu ay içinde New York BM Genel Kurulu sonrasında olur. Arkadaşlar burada, Batı ülkelerinin, sadece AB değil, Büyükelçilerini bir araya getirecekler, gerekli uyarılarımızı yapacağız. Bazı ülkeler vize sürecini hızlandırmaya başladılar. Bazı ülkelerde sorunlar devam ediyor. Vize mağduriyetlerine ilişkin ABD, Almanya dahil diğer birçok ülkeyle ilgili çeşitli örnekler var. İş insanlarımız var, doktorlarımız var… Şimdi bir fuar var, oraya gidiyorsunuz davetlisiniz, başvuruyu yaparken de söylüyorsunuz bu fuara gideceğim diye, fuar tarihinin sonrasına randevu veriyorlar. Olacak iş değil. Bir önemli akademisyenimiz, bazen doktor olabiliyor, bazen tarihçi, herhangi biri de olabilir, bir sempozyuma, bir foruma, bir konferansa davet ediliyor, randevu tarihi o konferansın sonrasına veriliyor. Gitme sebebi de belli. Bu kadar açık, absürd örnekler var. Bunu bir düzene sokmamız lazım. Bu böyle gitmez. Daha önceki görüşmelerimizde Alman Dışişleri Bakanının yanında Büyükelçisi de vardı, söyledim, yine AB Temsilcisine de söyledik Ankara’da. Yine Blinken’a da söylediğimizde yanında Büyükelçi Flake de vardı. ABD yine hızlandırdı son zamanlarda gelen bilgilere göre, ama halen yetersiz ve bunun artık çözülmesi gerekiyor.

(BEHLÜL ÇETİNKAYA – AA) SORU: ERMENİSTAN İLE NORMALLEŞME GÖRÜŞMELERİNE İLİŞKİN, NORMALLEŞME ÖZEL TEMSİLCİSİ, BİR SONRAKİ GÖRÜŞMENİN ANKARA’DA VEYA ERİVAN’DA OLABİLECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ. BU KONUDAKİ YORUMUNUZ NE OLUR?

Biz bunu ilk görüşmeden sonra teklif ettik aslında. İlk görüşme Moskova’da oldu. O görüşmeden sonra ikinci ülkelere gitmemize gerek yok, artık Türkiye veya Ermenistan’da olsun dedik. Hangi ilde, hangi şehirde olacağı da önemli değil. Fakat Ermenistan buna hazır olmadığını söyledi. Toplamda dört görüşme oldu. Bu konularda Ermenistan çekingen davranıyor, üzerimizde baskı var diyor. Olabilir de.

Ama şu son Azerbaycan ile gelişmeler bizim canımızı tabiatıyla sıktı. Ermenistan’ın bu provokasyonları sonlandırması gerekiyor. Bizim Ermenistanla görüşmelerimiz ikili düzeyde devam ediyor ancak kendilerine bunun, Azerbaycan’dan bağımsız bir şekilde devam etmeyeceğini söylüyoruz. Biz böyle söylediğimiz zaman da rahatsız olduklarını belirtiyorlarmış. Ama bu gerçek. Bizim Azerbaycan’dan bağımsız şekilde adım atmamız mümkün değil. Gerçekçi de değil. Azerbaycan ile bizim aramızdaki ilişkiler bir yana, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bu gerilimler devam ederken Güney Kafkasya’da istikrardan nasıl söz edilebilir. Şimdi anlaşmalar imzalandı, işte Zengezur vs. diğer projeler, Ermenistan’ın da çok yararına olacak projeler, buna bile “koridor” demeyin gibi bir sürü bahaneler buluyorlar. Brüksel’de tekrar bu konuları hayata geçireceklerini teyit ettiler, Aliyev ile Paşinyan’ın görüşmeleri oldu. Sonuçta biz Güney Kafkasya’nın istikrarı için samimiyiz. Ermenistan daha samimi olursa, gelişmeler olabilir.

(ARMAĞAN CANBAZ - 24 TV) SORU: CUMHURBAŞKANININ BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ SÖYLEMLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER OLDU. ÖZELLİKLE KILIÇDAROĞLU TARAFINDA “DAVETİYE Mİ GÖNDERSİNLER ŞEKLİNDE ELEŞTİRİLER GELDİ. BUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Sakarya Muharebesi’nin nerede olduğunu bilmeyenlerin sorularına cevap vermeyi doğru bulmuyorum. Bizde öyle bir muhalefet var ki haklı olduğumuz durumda bile, başta Ukrayna savaşı dahil olmak üzere, her konuda ülkeyi, Türkiye’yi suçlayıcı şeyler söyleyebiliyor.

(MURAT SEKBAN - A HABER) SORU: MISIR İLE NORMALLEŞME SÜRECİ YAVAŞ İLERLİYOR. ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ NASIL OLUR?

Olumsuz bir şey yok ama olumlu somut adım da yok. Uluslararası platformlarda birbirimize karşı çıkmama prensipleri vs. bunlar devam ediyor. Olumsuz bir durum yok. Mısır’da bir kabine değişikliği oldu. Mısır kendi iç dinamiklerine odaklandı.

(MERVE AYDOĞAN - AA) SORU: AÇILIŞ KONUMASINDA BAE, SA, MISIR, İSRAİL İLE DAHA SOMUT ADIMLAR ATILDIĞINI SÖYLEMİŞTİNİZ. BU SOMUT GELİŞMELER NELERDİR?

Mesela SA ile son 4 ayda ticaretimiz yüzde 115 arttı. Okullarımız tekrar açıldı. 7 tane okul vardı biliyorsunuz. Ve birçok alanda olumlu adımlar atıldı. Aynı şey BAE için de geçerli. İsrail ile karşılıklı Büyükelçilerin atanma aşamasına geldik, sivil havacılık anlaşması yaptık. İsrail hava yolları uçuşlarına Ekim’de başlayacak. Öte yandan Filistin konusunda da özellikle Ramazan ayında Cumhurbaşkanımızın Herzog’u araması ile Mescid-i Aksa’ya Müslüman olmayanları sokmama kararı alındı. Geçmişte olan bir uygulamaydı. Ama Netanyahu zamanında bu uygulamayı maalesef askıya almışlardı. Yani Filistin’le ilgili Filistinlilerin bize ilettiği konuları biz İsrail tarafına aktarıyoruz. Bazı konularda adımlar da atıldı. Gerek Ramallah ile yapılan görüşmeler gerek Cumhurbaşkanımızın, biliyorsunuz Abbas’ı misafir etti, o yaptığı görüşmelerden sonra Filistinlilerin bize ilettiği konuları da İsraillilere aktarıyoruz. Yani hem ikili konularda hem bölgesel konularda somut adımlar atılıyor.

* Interpress deşifresidir.