SUNUCU- İyi akşamlar Efendim, biraz evvel de anons ettiğimiz gibi yayın
konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.
Sayın Bakan, hoş geldiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk, teşekkürler.
SUNUCU- Seçimlere gittiğimiz için haliyle tabii iç politikaya odaklanılıyor
ve bu çerçevede bazı önemli dış politika olayları gözden bir nebze de olsa
kaçabiliyor.
Suriye’yle başlamak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Moskova’da 4 ülkenin,
yani Türkiye, Rusya, İran ve Suriye rejiminin Dışişleri Bakan Yardımcıları
biraraya geldiler. Şimdi genellikle böyle toplantılardan sonra dikkatler
bir üst seviyeye, yani bakanlar düzeyine çevrilir.
Ezcümle sorum şudur: Dört ülkenin Dışişleri Bakanlarının biraraya gelmesi
gündemde mi, bir zamanlama var mı, beklentiniz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ederim.
Biliyorsunuz aşama-aşama bir yol haritası önceden planlanmıştı. İlk başta
Savunma Bakanları ve istihbaratlar biraraya geldi, teknik görüşmeler oldu.
Daha sonra yine istihbarat düzeyinde de bazı görüşmeler olmuştu ve en son
muhtemel Dışişleri Bakanları toplantısının hazırlığını yapmak üzere
Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde bir toplantı gerçekleştirildi.
Diyaloga devam etme konusuna da özellikle vurgu yapıldı yapılan ortak
açıklamada. Önümüzdeki süreçte dörtlü düzeyde yine - İran da biliyorsunuz
dahil oldu - Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantı planlanıyor. Sayın
Lavrov’un Ankara ziyaretinde de bunu görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımızın
kabulünde de yine ele aldık. Mayıs ayı başı gibi bir dönemde
gerçekleşeceğini düşünüyoruz, Ruslardan aldığımız ön bilgiye göre.
SUNUCU- Yer?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Moskova’da olacak, Rusya’nın
evsahipliğinde olacak daha önceki toplantıda olduğu gibi. Mayıs ayı gibi,
Mayıs ayının başında planlanıyor şu anda.
SUNUCU- Peki, beklentiniz nedir Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu diyaloğun, bu angajmanın amacı
nedir? Birincisi; bugüne kadar herhangi bir sonuç doğurmayan siyasi süreci
tekrar canlandırmak. Astana formatında bazı adımlar atıldı; Anayasa
Komisyonu gibi, ama henüz bir netice elde edemedik. Bugüne kadar kurulan
diğer uluslararası inisiyatifler, daha doğrusu hayata geçen platformlar,
Uluslararası Suriye Destek Grubu, Küçük Grup - Astana’ya karşı biliyorsunuz
5-6 ülke biraraya gelmişti - Fikirdaş Ülkeler gibi farklı formatlarda
kurulan platformlar bir netice doğurmadı. Astana formatında biraz adım
attık, ama henüz siyasi süreçte Anayasa Komisyonunda bile henüz bir netice
alınmadı.
Her şeyden önce bunu bir canlandırmak gerekiyor. Çünkü kalıcı bir çözüm,
kalıcı bir barış Suriye için, hepimiz için önemli.
Diğer bir konu; biliyorsunuz bizim operasyonlarımızla bir terör koridoru
oluşamadı, biz bunu engelledik. Gerek DEAŞ’a, gerekse YPG-PKK’ya karşı
harekâtlarımız bu koridorun oluşmasını engelledi. Ama halen hem bize
yönelik tehdit oluşturan, hem de Suriye’yi bölmeye çalışan YPG-PKK terör
örgütü Suriye’nin özellikle kuzeydoğusunda faal. Diğer taraftan tabii DEAŞ
dağılsa da hücreler var. Terörle ortak bir mücadele yapmamız gerekiyor.
SUNUCU- Ortak derken, Türkiye ile Suriye’yi mi kastediyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye, Suriye, diğer katılacak
ülkeler. İran’ın da rahatsızlıkları var. Bir de tabii terör örgütüne, yani
PKK’ya, YPG’ye boyun eğmeyen, sıcak bakmayan Kürtlerle. Zaten Suriye Ulusal
Kürt Koalisyonu var muhalefetin içinde hem geçici yönetimde, hem de Yüksek
Müzakere Heyetinde, diğer platformda Kürtler de var. Anayasa Komisyonu
heyetlerinde de muhalefet tarafında da, sivil toplum örgütü tarafında da
Kürtler var. Dolayısıyla teröristlerle Kürtleri de iyi ayırt etmek lazım
burada. Geçmişte de, Suriye’deki Kürtlerin hakları için Sayın
Cumhurbaşkanımız, ilişkilerimizin iyi olduğu dönemde, Esad’la görüşüyordu,
her görüşmesinde söylüyordu ve bazı haklar da verilmişti. Dolayısıyla bunun
da ayrımını yapmak gerek. Bu atılan adımlarla beraber gerek Türkiye’den
gerekse diğer ülkelerden, komşu ülkelerden, Suriyeli mültecilerin gönüllü,
güvenilir bir şekilde Suriye topraklarına döndürülmesi gerek. Kısaca üç
başlık altında özetleyebilirim.
SUNUCU- Genellikle böyle durumlarda liderler seviyesinde bir görüşme
gerçekleşirse süreç hızlanabiliyor. Sayın Cumhurbaşkanının Esad’la
görüşmesi kısa ya da orta vadede mümkün mü?
Bir de, Esad’ın Türkiye’de seçim sonuçlarını beklediğine dair uluslararası
medyada yayınlanan bazı haberler var, bu konudaki yorumunuz nedir, kısaca
alabilir miyim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii uluslararası medyada yer alan
yorumlara karşı bizim bir şey söylememiz mümkün değil. Bu sorunun Esad’a ya
da Suriye tarafına sorulması gerekiyor. Ama seçim öncesi ya da seçim
sonrası rejimle, Esad’la veya onların bakanlarıyla görüşmenin bize seçimde
bir avantajı olmaz. Belki dezavantajı da olur. Ama biz burada seçim hesabı
yapmıyoruz. 11 yılı aşkın devam eden kriz, bu yolla da diğer yöntemlerle de
bugüne kadar çözüme ulaşmadı. Tabii ülkenin yeniden inşası için de kalıcı
bir barış lazım. Geçici yardımlar, insani yardımlar, işte daha önce tam
ateşkes ya da barış olmadan atılabilecek bazı adımları Avrupa Birliği gibi
uluslararası kurumlar da gözden geçiriyor.
Sonuçta sorunuza tekrar dönelim, zaten bu yol haritasında önce istihbarat,
Savunma Bakanları, Dışişleri Bakanları ile bunun hazırlık toplantısının
yapılması ve en son liderlerin biraraya gelmesiydi yol haritası. Şimdi
tabii önce bir Dışişleri Bakanları olarak biraraya gelelim. Bizim aslında
yapacağımız toplantıda, tabii ki siyasi bir görüşme olsa da, olası bir
Liderler Zirvesinin hazırlığı da olacak. Ama nihayetinde sizin de
söylediğiniz gibi, tüm bu görüşmelerin amacı bu; siyasi süreci
canlandırmak, kalıcı bir istikrar-barış, terörle mücadele, Suriye’nin sınır
ve toprak bütünlüğünün garanti altına alınması ve Türkiye’deki ve diğer
komşu ülkelerdeki - tabii bizim angajmanımızda - Suriyeli göçmenlerin
Suriye’ye güvenli bir şekilde geri dönmesi.
SUNUCU- Sayın Bakan, sıkıntılı sinyallerin geldiği bir başka komşu ülke de
Irak. Kastım, terör örgütü PKK-PYD’nin hava araçlarına sahip olduğunun
ortaya çıkması. Bu nasıl ortaya çıktı, bizi izlemeyenler belki bilmeyebilir
ya da unutmuş olabilir, ama bir PKK-PYD helikopteri düştü orada ve bu
şekilde ortaya çıktı. Şimdi şunu sormak istiyorum: Bu helikopteri kimlerden
aldılar, kimler bu helikopteri temin ettiler, bir helikopter mi, fazlası
var mı, daha ötesi var mı mesela uçaklar var mı? Üstelik benim bildiğim
Kürt bölgesinde, PKK-PYD bölgesinde bir havalimanı yoktu, acaba var mı,
yoksa başka bölgelerdeki havalimanlarını mı kullanıyorlar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Son kısmını bir daha sorabilir misiniz,
Süleymaniye’de havalimanı olup olmadığını mı sordunuz?
SUNUCU- Hayır hayır, PKK-PYD kontrolü altındaki bölgelerde havalimanı var
mı, yaptılar mı ve uçak falan vesaire, bunları da temin etmiş vaziyetteler
mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum, çok önemli
sorular sordunuz.
Her şeyden önce PKK-YPG’ye başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkelerinin her
türlü desteği verdiğini söylüyoruz. Cumhurbaşkanımız da özellikle Biden’la
görüşmesinde de söylüyor, açıkça da söylüyoruz, sayılarıyla söylüyoruz.
Burada bizim edindiğimiz bilgiye göre, bu teröristlerin kullandığı
helikopterler Süleymaniye Yönetiminin. Daha doğrusu KYB, Talabani’nin
partisi, halkımız öyle daha iyi anlar. Talabani’nin partisi ve Süleymaniye
Yönetimi, yani Kürt bölgesel yönetimi içinde bir Erbil var, bir Süleymaniye
var, kendi aralarında da çok ciddi çekişmeler var, ciddi düzeyde
gerginlikler de oluyor. Biz tabii onların iç işlerine karışacak değiliz,
ama gerginliğin herkese olumsuz etkisi olur. Sonuçta burada Talabani’nin
partisi Fransa’dan alıyor bu helikopterleri ve bu teröristlerin kullanımına
tahsis ediyor. Hava sahasının kontrolü ABD’de, dolayısıyla bu uçuşlardan
Amerika Birleşik Devletleri’nin de haberi var, olayın özeti bu. Yani
helikopterler aslında Talabani’nin partisinin, Süleymaniye’deki yerel
yönetimin diyelim.
SUNUCU- Helikopterlerden bahsediyorsunuz, peki savaş uçağı tedariki de
sözkonusu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu helikopterler zaten PKK’ya-YPG’ye ait
değil. Onlar tahsis ediyorlar. Şu anda ellerinde bir uçak olduğuna dair
bizde bir bilgi yok, istihbaratımıza da sorduk, onlarda da böyle bir bilgi
yok. Sonuçta kullandıkları havaalanı neresi, Süleymaniye Havaalanı, yani
uluslararası Süleymaniye Havaalanı. Herkesin kullandığı havaalanını
kullanıyorlar, sivil havaalanı ve PKK artık buralara kadar nüfuz etmiş.
Daha önceki programlarımızda ya da başka platformlarda biz defaatle
söyledik; artık PKK, Süleymaniye’de herkesi, özellikle Talabani’nin
partisini tamamen kontrol altına almış ve artık yavaş yavaş sadece parti
değil, yönetim değil, havaalanı ve diğer stratejik yerlere de sızmış,
sızıyor. Erbil’e giremediler, o yüzden Erbil’i zayıflatmak için de sürekli
farklı yöntemleri izliyorlar. Ama Süleymaniye’de artık PKK her yeri kontrol
ediyor diyebiliriz. O nedenle biz havaalanını kapattık.
SUNUCU- Sivil uçuşlar askıya alındı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sivil uçuşlarda da, hem bizim
Türkiye’den giden sivil uçuşlar askıya alındı hem de oradan kalkan herhangi
bir hava aracı bizim hava sahamıza giremez.
SUNUCU- Peki, Talabani tarafıyla görüştüğünüz zaman, partisiyle
konuştuğunuz zaman size ne yanıt verdiler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunların üst düzey yöneticileri
her zaman inkâr ediyorlar, ama parti içinde daha önce de söylemiştik,
görüştüğümüz diğer kişiler, PKK’nın artık tamamen partiyi kontrol ettiğini
söylüyorlar.
SUNUCU- O zaman gerçekten ciddi, sıkıntılı bir süreç sözkonusu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ciddi sıkıntılı bir durum, ama şunu da
bilmeleri gerekiyor: Bu teröristler ister Suriye’de olsun, ister Kandil’de
olsun, ister Sincar’da olsun, isterse Süleymaniye’de olsun, nerede olursa
olsun bizim meşru hedefimizdir, bu onları kurtarmaz.
SUNUCU- O zaman Türkiye, bir seçim ortamına girdiği ortamda Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta bir askeri operasyonu sözkonusu olabilir mi
yakın dönemde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim operasyonlarımız zaten devam
ediyor. Pençe harekâtlarımız devam ediyor, Sonuna kadar devam edecek.
PKK’ya yönelik Kuzey Irak’ta operasyonlarımız devam edecek. Aynı şekilde
Suriye’de de. Bunlar devam edecek. Çok stratejik hedefler vuruluyor
biliyorsunuz Suriye’de de. Bunlar devam edecek. Sonuna kadar devam edecek.
Nasıl Türkiye’de temizleyinceye kadar devam etti - şu anda yok denecek
kadar azaldı içeride, daha çok dışarıdan, Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye
saldırmaya çalışıyorlar - orada da devam edecek. Biz Irak Yönetimine de
söylüyoruz; “gelin beraber yapalım”. Sincar Anlaşmasını uygulayamadılar
biliyorsunuz. Bağdat ile Erbil, Sincar’daki PKK yapılanmasına karşı bir
operasyon için anlaşmaya vardılar, Sincar Anlaşması. Haşdi Şabi engellediği
için bugüne kadar o operasyonu gerçekleştiremediler. Şimdi tekrar bunu
uygulayalım artık, oraları temizleyelim anlayışı var, ama henüz daha bunu
yapamadılar.
SUNUCU- Sayın Bakan, yine sıkıntılı süreçler geçirdiğimiz bir başka başlığa
geçmek istiyorum Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler.
Komşumuz Yunanistan’a F-35’ler verilmesi kararlaştırılıyor. Bir taraftan
biz projeden çıkarılıyoruz ve F-16’lar da bize verilmiyor. Acaba F-16’larla
Türkiye’deki seçimlerin bir alakası sözkonusu mu? Yani Amerika Birleşik
Devletleri bu uçakların verilmesini seçim sonuçlarına göre mi
kararlaştıracak?
Bir başka sorum da; yine aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri
S-400’lerden ötürü bize ambargo uyguluyor. Ama diğer taraftan Hindistan
S-400 aldığı zaman onlara yönelik herhangi bir yaptırım olmuyor. Bütün
bunlara yorumunuz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
ABD ile anlaşmazlık konuları devam ediyor. Biraz önce söyledim, YPG-PKK’ya
yönelik verdikleri destek anlaşmazlık konularından bir tanesidir, ama ciddi
bir konu. Yine FETÖ meselesi. Aynı şekilde yaptırımlar. Bu yaptırımlar F-35
programından en azından askıya alınmamıza sebep oldu, CAATSA yaptırımları,
Kongreden geçen bir kanunla. Sonuçta bu sorunlar henüz çözülmüş değil.
Biden’ın teklifiyle Stratejik Mekanizma kurduk ve bu Stratejik
Mekanizma’nın yılda iki defa toplanması konusunda en son görüşmemizde
Dışişleri Bakanı Blinken’la mutabık kaldık, Türkiye’yi ziyaretinde mutabık
kaldık. Bunun amacı, var olan sorunları çözmek, diğer taraftan da pozitif
gündeme odaklanmak. Ama bir taraftan da ABD’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum
Kesimi lehine dengeyi bozduğunu da açıkça görüyoruz. Bunu verdikleri
desteklerde görüyoruz. Mesela bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü
Yunanlılar ihlal etti. O yüzden BM’ye başvurduk ve bunun egemenlikle
doğrudan orantılı olduğunu da söyledik. Ama bu verdikleri zırhlı araçlardan
bazıları bu adalara gitti. Sonuç itibariyle; en son yine Rum Kesimine bir
denizaltı demirledi. Bu anlamda dengeyi bozduklarını da görüyoruz. Oysa ABD
dürüst bir arabuluculuk yapmak istiyorsa daha objektif, daha dengeli olması
gerekiyor.
F-35 programı şu anda askıda. Ama diğer taraftan F-16 konusunda biz
yönetimin epeyce gayret sarf ettiğini gördük. Müzakereler tamamlandı.
Dışişleri Bakanlığı gayriresmi bir şekilde bildirimde bulundu.
SUNUCU- Ama Kongre bir türlü ikna edilemiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Orada, Kongre’de, itiraz eden bazı -
özellikle Menendez ve birkaç tane daha - senatör var. Bunların da ikna
edilmesi gerekiyor. Burada ABD Yönetimi kararlı durursa bunları
aşabilirler. Ama Kongreyle de karşı karşıya gelmek istemiyorlarmış gibi bir
tablo da var, bunu da görüyoruz. Kongre üzerinde son zamanlarda Ankara
Büyükelçisi Flake dahil yönetimin bazı yoğun çalışmalarının olduğunu da
görüyoruz. Bazıları Kongrede biliyorsunuz özellikle İsveç ve Finlandiya’nın
NATO üyeliğini bir ön şart gibi önümüze koymaya çalıştılar. Biz bunu
kesinlikle kabul edemeyeceğimizi, böyle bir şart olduğu sürece zaten
olmayacağını da söyledik. Nitekim başından beri Finlandiya’ya daha sıcak
baktığımızı söylemiştik ve Finlandiya’nın üyelik sürecini İsveç’ten
ayırdık. İsveç Mutabakatla ilgili adımları atarsa ondan sonra
değerlendirebiliriz, şu anda bundan çok uzak noktada. Bakmayın kendilerinin
ya da Genel Sekreterin ya da ABD ve bazı müttefiklerin “İsveç üzerine
düşeni yaptı NATO’ya alalım” demesine. Henüz daha o noktaya gelmediler.
Terörle mücadele yasası, yeni yasa, biliyorsunuz 1 Haziran’da yürürlüğe
girecek.
Sonuç itibariyle F-16’yla ilgili “seçimi bekliyoruz” havası görmedik, ama
Kongreyi ikna etme konusunda son zamanlarda çabalarını yoğunlaştırdıklarını
görüyoruz. Burada F-16 konusu bir partinin, bir ittifakın konusu değildir.
Bu ülkemizin silahlı kuvvetlerine, hava kuvvetlerine teslim edilecek. NATO
için de, Amerika dahil herkes için önemli bir unsurdur. Ama biz baştan beri
diyoruz herhangi bir önkoşulla bunları almamız mümkün değil. Dolayısıyla
kongreye bizim arkadaşlarımız da gidiyor, özellikle Meclis’ten
arkadaşlarımız sık sık gittiler, diğer temaslar da devam ediyor Kongreye
yönelik, ama burada ABD Yönetiminin Kongre üzerinde bunun önemini daha
kararlı bir şekilde anlatması gerekiyor.
SUNUCU- Sorumda ve sizin yanıtınızda Yunanistan’ın ismi geçtiği için bu
ülkeyle devam etmek istiyorum. 99 depreminden sonra rahmetli İsmail Cem’in
Dışişleri Bakanlığı zamanında Yorgo Papandreou’yla beraber bir kardeşlik
rüzgârı Ege’de esmişti. Fakat döndük, dolaştık yine çok sıkıntılı dönemlere
geldik. Şimdi maalesef içimizi yakan depremden sonra yine bir yakınlaşma
sözkonusu. Yunan Savunma Bakanı da geldi. Sayın Hulusi Akar tarafından
ağırlandı, bölgeye götürüldü. Yine sıcak rüzgârlar - olumlu manada -
esiyor. Ama bu rüzgârlar bir türlü olumlu, yeterli sonuca varmıyor, çünkü
ortada çok ciddi teknik problemler var. Bu problemlerin çözümü için Yunan
tarafında gerçekten bir irade var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Güzel bir soru sordunuz. O zaman
Bilkent’te özel öğrenci olarak doktora yapıyordum ve ticaret yapıyordum.
Hatta Time dergisine - belki izlemişsinizdir Dendias’ın ziyaretinde de
söylemiştim - okuyucu mektubu gönderdim, çünkü o zaman ki dayanışmayı kapak
yapmıştı Time dergisi. Ben de “bu yakınlaşma iyi güzel, ama sorunları
çözmek için başka bir deprem ya da afeti beklemememiz gerektiğini”
söylemiştim. Şimdi de aynı durumda. Tabii bu pozitif atmosfer ne kadar
kalıcı? Bu pozitif atmosferin kalıcı olabilmesi için yıllardır çözülemeyen,
karmaşık sorunların çözümü konusunda adım atmak lazım. Bir kere o adımları
atabilmek için bu pozitif atmosferi devam ettirmek lazım, yani ikisi
birbiriyle aslında bağlantılı.
SUNUCU- Ne yapılması lazım pozitif atmosferin devamı için?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Pozitif atmosferin devam etmesi için bir
kere Ege’de özellikle gerginliklerden vazgeçmek lazım. İhlallerden
vazgeçmek lazım. Ayrıca Doğu Akdeniz’de işbirliğini ön plana çıkarmamız
lazım. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ama kendi ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs Türk halkının hakkını da her zaman koruyacağız
diyoruz. Ama Doğu Akdeniz’de sadece Yunanistan, Kıbrıs, yani iki tarafı da
söyleyerek Kıbrıs diyorum, İsrail - bir sürü ülke var sadece biz yokuz -
Mısır var, Lübnan var, Suriye var yarın şartlar oluştuğu zaman, Libya var
aynı şekilde, Filistin var. Sonuçta işbirliğine gitmek lazım.
Ege konularına gelecek olursak, aidiyeti belli olmayan adalar var, biraz
önce bahsettiğim ihlaller var, hava sahası meselesi var, 6 mil üzerinde 10
mil talepleri var. Sonuçta karasularının 6 milden 12 mile çıkarılması
konusunda bazı söylemler oluyor. Bunların hepsi anlaşmazlık konuları,
yıllardır çözülemeyen konular. Şimdi bu pozitif atmosferde bizim bunları
müzakere etmemiz lazım ve nasıl çözeceğimize karar vermemiz lazım.
Müzakereyle mi çözeceğiz? 1-1 mi başlayacağız? Bana göre hepsini bir paket
halinde çözmek lazım, çünkü bir tanesini çözdünüz, diğerini çözmediniz
gerginlik devam eder.
SUNUCU- Bir de, sonuçta bunlar birbirleriyle bağlantılı sorunlar. Hava
sahasını çözdünüz kara sularını çözmeden nasıl bırakacaksınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, birbiriyle bağlantılı hepsi.
Dolayısıyla, birini çözmek yetmez. Bu Türkiye için de hassas bir konu, ama
Yunan tarafında baskı daha fazla tabii. Mahkemeye mi gidilecek,
uluslararası mahkemeye mi gidilecek? Ama uluslararası mahkemeye gidebilmek
için de Türkiye ve Yunanistan’ın anlaşması gerekiyor. Ve burada yine de
seçici davranmamak lazım. Tüm konuları götürmek lazım eğer böyle bir şey
olacaksa. Ya da başka alternatif mi olacak? Zaten çatışma vesaire diğer
alternatifleri müzakere etmeye gerek yok. Yani sonuçta bu pozitif
atmosferin kalıcı olabilmesi için bu yönde adımlar atılması lazım. Önce
istikşafi dediğimiz, sonra istişari dediğimiz görüşmelerde de maalesef -
bizden önceki dönemde başladı, bizim dönemimizde de karşılıklı teklifler
oldu, görüşmeler oluyor, ama - somut adım olmadı. Bizden önce kuruldu bu
istikşafi görüşmeler mekanizması. Sonuçta 23-24 seneden bahsediyoruz.
Çeyrek asra girdik, ama henüz daha bir netice olmadı. Şu anda seçim
atmosferindeyiz, hem biz hem Yunanistan. Bana göre seçimden sonra oturup
gerek Kıbrıs konusunda gerekse Yunanistan’la Türkiye arasındaki meseleler
konusunda böyle gayri resmi görüşmeler yapıp ondan sonra da nasıl
çözeceğimiz konusunda adımlar atmamız lazım.
Burada Yunanistan tarafının - ben her zaman söylüyorum, kendilerine de
söylüyorum bu bir gerçek, onlara karşı bir suçlama değil - herhangi bir
konuda adım atması daha zor. Çünkü Yunan halkının bu konulardaki tutumu çok
daha farklı, yani siyasiler üzerindeki baskısı. Ama biz kendi haklarımızı
korurken herhangi bir müzakereye başladığımız zaman da bizim halkımızın
buna herhangi bir şeyi olmuyor. Sonuçta nasıl çözeceğiz bu konuları esas
mesele bu. Bu sorunlar çözülmediği sürece ara ara pozitif atmosfer olur,
sonra bir ihlal olur, sonra karşılıklı - işte eskiden it dalaşı dediğimiz -
havada gerginlikler olabilir. Allah korusun bir kaza çıkabilir. Sonuçta her
şey olabilir. Bu pozitif atmosfer de ortadan kısa bir süre içinde
kalkabilir.
SUNUCU- Pozitif atmosferin kalkmaması için yaz döneminde turizm sezonunda
karşılıklı olarak askeri tatbikatların yapılmaması- daha evvelden
gerçekleşmişti- bu yaz döneminde de sözkonusu olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu aslında tüm gerginliklere
rağmen iki ülke tarafından karşılıklı jest. Yani uzlaşının olabileceğini de
gösteriyor. Ama maalesef geçtiğimiz yaz ve bazı dönemlerde özellikle de
bayramlarda vesaire Yunanistan bunları o gerginlik ortamında biraz ihlal
etti. Askerler arasında görüşmeler oldu. Bazıları iptal oldu. Bu tür
jestlerin, karşılıklı anlaşmaların devam etmesi gerekiyor.
SUNUCU- Türk tarafı hazır mı tatbikatı yapmamaya turizm sezonu boyunca?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan kabul ettiği zaman biz her
zaman bu konularda müspet yaklaşmışızdır. Turizm sezonu başladığı zaman
karşılıklı gidiyorlar, geliyorlar vesaire. Ya da üçüncü ülkeden gelen
turistler özellikle mavi tura çıktıkları zaman bize de geliyorlar, Yunan
adalarına da gidiyorlar. Dolayısıyla, eskiden beri devam eden bir uygulama.
Bu uygulamanın devam etmesinin kimseye zararı yok, tam tersi bu pozitif
atmosferin devam etmesine de katkı sağlayacaktır.
SUNUCU- Sayın Bakan, siz biraz evvel Akdeniz’de sadece Türkiye ve
Yunanistan yok dediniz. Saydığınız ülkelerden bir tanesi de Mısır’dı.
Mısır’la ilgili devam edelim istiyorum. Birincisi karşılıklı Büyükelçilerin
atanması konusu hangi aşamada? Daha evvelden mesela İsrail’e bir Büyükelçi
atanması konusunda bir isim belirlenmişti, bu aşamaya gelindi mi Kahire
için?
Bir başka soru, bugün Mısır kaynaklarında Mısır Dışişleri Bakanının
Ankara’ya, Türkiye’ye geleceğine dair haberler vardı, doğrulayabiliyor
musunuz? Zamanlaması nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Büyükelçilerin atanması konusunda
Mısır’da yaptığımız basın toplantısında zaten Sameh Shoukry’yle beraber
çalışmalara başladığımızı söylemiştik, atanması konusunda çalışmalara
başlamıştık. İsrail’le büyükelçileri tekrar atama konusunda karar aldıktan
sonra isimleri belirledik. Ve böyle bir açıklamayı yaptıktan sonra da yine
atanacak büyükelçileri karşılıklı olarak, onlar kendi büyükelçilerini
belirler, biz de. Yani kendi içimizde tabii ki kim olabilir diye
çalışmalarımız var ama. Sonuçta bu aşamaya geliyoruz. Cumhurbaşkanlarımızın
biraraya gelmesi seçim sonrasına kalırsa, belki bu Sameh Shoukry’nin Ankara
ziyaretinde bunu açıklayabiliriz dedik ve kendisiyle…
SUNUCU- Ne zaman geliyor Mısır Dışişleri Bakanı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önümüzdeki günlerde geliyor.
SUNUCU- Önümüzdeki haftaya mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bu hafta inşallah kendisini…
Arkadaşlar üzerinde çalışıyorlar. Çarşamba günü belki açıklama yapacağız. 2
gün sonra arkadaşlarımız bir açıklama yapacaklar.
Mısır ziyaretinde çok iyi bir şekilde ağırladılar. Kendileri de
biliyorsunuz Adana’ya, Mersin’e geldi ve Hatay bölgesinde de incelemede
bulunmuştuk depremden sonra. Daha sonra ben ziyaret ettim, kendisi gelecek.
Daha önce New York dahil uluslararası platformlarda görüştüğümüz bir
arkadaşımız, kardeşimiz. Mısır, Kahire ziyaretimiz de son derece pozitifti,
iyi geçti, sonuç odaklı geçti. Tüm bu konuları konuştuk, artık yavaş yavaş
somut adım atma zamanı gelmiştir. Kendisini de ülkemizde ağırlamaktan,
Sameh Shoukry’yi, büyük bir memnuniyet duyacağız.
SUNUCU- Eğer yanlış anladıysam lütfen düzeltin. Mısır Dışişleri Bakanının
Ankara ziyareti sırasında karşılıklı büyükelçi atanması yönünde somut bir
takvim açıklanması sözkonusu olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olabilir, kendisiyle ön çalışmaları
başlattık ve geldiği zaman Ankara’ya tabii istişare edeceğiz. Olabilir,
olma ihtimali pek yüksek.
SUNUCU- İki liderin biraraya gelmesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda seçim atmosferi başladı.
Cumhurbaşkanımızın kampanya programları aşağı yukarı belirleniyor,
arkadaşlar, SKM, çalışıyorlar. Teşkilatlar aynı şekilde. Bizim için de
öyle. Herhalde seçimden sonra olur diye düşünüyorum. Tabii biz liderlere
yaptığımız görüşmeden sonra raporumuzu sunacağız, onlar karar verir, ama
seçim atmosferi başladı.
SUNUCU- Sayın Bakan, İsrail, bizim açımızdan Mescid-i Aksa’ya yönelik
saldırılar önemli, fakat diğer taraftan İsrail’in iç durumuna baktığımız
zaman çok yoğun bir istikrarsızlık dikkat çekiyor. İsrail’deki
istikrarsızlıklar dalga dalga her zaman bölgeye yayılan bir özellik
taşıyor. İsrail’in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu
istikrarsızlıktan çıkamayan bir İsrail’in bölgeye etkisi ne olur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi tabii Netanyahu hükümetinin aldığı
bir karar, Meclis’ten geçirmek istediği yasa tasarısı sebebiyle içeride bir
gerginlik oldu. Biz de takip ediyoruz bunu. Bir önceki hükümetten
arkadaşlar da var, Dışişleri Bakanı, son dönemlerde Başbakanlığı da
üstlenmiş Yair Lapid olmak üzere, onların da açıklamalarını takip ediyoruz.
Ama bu tabii İsrail’in iç işleri, o konuda fazla yorum yapmak istemeyiz.
Diğer taraftan, bir ülkede, bir bölgede yaşanan her türlü gerginliğin
yansıması da oluyor. Fakat esas burada İsrail’in, İsrail kuvvetlerinin,
Harem-i Şerif’in kutsiyetini ve tarihi statüsünü ihlal edecek adımları bizi
rahatsız ediyor hem de Ramazan’ın tam ortasında. Biz bu konuda kendilerini
uyarmıştık ve bu konularda bize taahhütte de bulundular. Tabii Herzog
Cumhurbaşkanı sembolik, Sayın Cumhurbaşkanımız kendisine de daha önceki
görüşmelerinde bu konudaki hassasiyetimizi ve de endişelerimizi
aktarmışlardı.
Yine Dışişleri Bakanı Eli Cohen depremden sonra sağ olsun geldi bizi
ziyaret etti, çok da destek verdiler. Ama biz o görüşmelerde teşekkürümüzü
ettikten sonra, Ramazan yaklaşıyor ve Ramazan’da özellikle Hamursuz
Bayramına da, Yahudilerin bayramına da denk geliyor ve burada gerginlik
olabilir, her türlü tedbiri almalarını ve Mescid-i Aksa’ya Müslüman
olmayanların girmemesi gerektiğini söylemiştik. Geçen sene de bir gerginlik
oldu hatırlayacaksınız, son 10 günde Müslüman olmayanları Mescid-i Aksa’ya
sokmama kararı almışlardı, bir önceki hükümet. Ama şu andaki hükümete
baktığımız zaman, koalisyonun içinde aşırı ırkçı, faşist partiler var, işte
Ben-Gvir’in bir provokasyonu olmuştu, o zaman da biz gerekli tepkiyi
gösterdik.
Bu sefer de hem Filistin Dışişleri Bakanını aradım, Birleşik Arap
Emirlikleri, Genel Sekreterle görüştük Türkiye olarak ve bu saldırılardan
sonra İslam İşbirliği Teşkilatı biliyorsunuz Cumartesi günü toplandı, güçlü
bir açıklama da yaptık.
Ama İsrail Dışişleri Bakanı da telefonla benimle görüşmek istedi,
kendisiyle görüştük, bu konuda rahatsızlığımızı ve daha önceki
uyarılarımızı ve endişelerimizi de hatırlattık. Kendileri burada
provokasyonların olduğunu söyledi ve bazı videoları da göndereceklerini
söyledi, ama zaten görüntüler ortada. Yani cami içinde ibadet eden
insanların nesi provokasyon, hangi hareketi provokasyon? Namaza durmuş
insanları ittirerek ve daha sonra çıkmak istemeyenlere nasıl insanlık dışı
şiddet uyguladıklarını gördük. Ve bu tür şeylerin herhangi bir gerekçesinin
olamayacağını da söyledik. Biz tabii bu işin peşini bırakmayacağız.
Her zaman da söylüyoruz, İsrail’le başlatılan diyalog bizim
hassasiyetlerimizi hiçbir zaman etkilemez. Filistin konusunda, Kudüs
konusunda, Mescid-i Aksa konusundaki hassasiyetimiz hiçbir zaman değişmez.
Bunu İsraillilerin kendisine de söyledik.
SUNUCU- Ermenistan’la devam etmek istiyorum. Ermenistan’la sınırın
açılması, en azından 3’üncü ülke vatandaşlarına ve diplomatlara karşılıklı
açılması ve yine karşılıklı büyükelçiliklerin yeniden faaliyete geçmesi.
Yeniden lafı yanlış, çünkü daha evvelden olmamıştı. Bu konudaki diplomatik
trafikte bir gelişme var mı? Yeni dönemde kısa vadede bir Ermeni
büyükelçisini Ankara’da görebilecek miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda önümüzde yakın bir dönemde
olmayabilir, ama önce diğer adımları atmamız lazım. Ermenistan Dışişleri
Bakanı Ararat Mirzoyan da geldi Türkiye’ye, kendisiyle de burada
Bakanlığımızda görüştük.
Diğer taraftan, tabii Azerbaycan-Ermenistan arasındaki süreç de bizim için
son derece önemlidir. Kalıcı bir barış anlamasının imzalanması konusunda
tarafları teşvik ettiğimiz gibi her türlü desteği de veriyoruz. Önemli
lojistik projelerin, ulaştırma projelerinin hayata geçmesi bakımından da
her türlü teşviki yapıyoruz, destekliyoruz, çünkü doğu-batı orta koridor
artık hayati önem kazandı. Kuzey koridor alternatif olmaktan çıktıktan
sonra. Herkesin yararına bir şekilde burada adımlar atmak lazım.
Biz de Ermenistan’la biliyorsunuz hava sahamızı açtık, kargo ticareti
başladı, bizim karşılıklı uçuşlarımız da başladı. Hava sahasını açtık
derken, bizim üzerimizden üçüncü ülkelere de Ermenistan hava yolu
şirketleri uçabiliyor.
SUNUCU- Kara sınırı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kara sınırında henüz… Bu deprem
sebebiyle açılmıştı, bir de 99 depreminde açılmıştı, daha önce de
Ermenistan’da yine bir deprem olduğu zaman biz de Ermenistan’a destek olmak
için o kapıyı kullanmışız.
Şimdi öncelikle bu kapının açılabilmesi için, siyasi şartlarla beraber bu
kapının, kapıya hizmet eden yolların, köprülerin sağlamlaştırılması ve
tamir edilmesi gerekiyor yıllardır kullanılmadığı için.
Ayrıca bir tarihi İpek Yolu Köprüsü var biliyorsunuz 900 yıl önce yapılmış,
bir ayağı Ermenistan tarafında, bir ayağı Türkiye tarafında. Bu köprünün de
yeniden inşa edilmesiyle ilgili bir mutabakata vardık Ararat Mirzoyan’ın
Türkiye ziyareti marjında.
Diğer taraftan, tabii her aşamada biz Azerbaycan’la da istişare ediyoruz.
Ermenistan’ın da yadırgamaması gerektiğini kendilerine de söyledik.
Şimdi bu kapıların diplomatik pasaport sahiplerine ya da üçüncü ülke
vatandaşlarına yönelik açılabilmesi için, önce fiziki şartların da
oluşturulması gerekiyor. Bu yönde teknik olarak çalışmalar, her iki taraf
kendi çalışmalarını da yapıyor, ortak bazı çalışmalar da, yerinde
incelemeler, uzmanlarımız gidiyor farklı bakanlıklarımızdan, çalışmalar
devam ediyor.
SUNUCU- Sayın Bakan, sürem daralıyor ama, kısa kısa yanıt istediğim 3 sorum
daha var.
Şöyle: Bunlardan bir tanesi, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu Avrupa
Birliği’yle ilişkiler bağlamında iktidara gelirlerse 3 ay gibi bir sürede
Türk insanlarının vizesiz Avrupa Birliği ülkelerine girebileceklerini ifade
etti. Herhalde siz de ya okudunuz ya duydunuz. Böyle bir açıklamaya sizin
yorumunuz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kılıçdaroğlu’nun kendisi tek taraflı
karar mı alacakmış? Yani bu yönde Avrupa Birliği’nin karar alması lazım.
Avrupa Birliği son 2 yıldır bu kalan 6 kriterin müzakereleri için üst düzey
toplantıya bile maalesef yanaşmıyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği bir seçim
vaadinde mi bulundu Kılıçdaroğlu’na? Kılıçdaroğlu’nun önce bunları
açıklaması lazım.
Burada atılacak adımlar var, mesela bunlardan bir tanesi terörle mücadele.
SUNUCU- Yasası.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Terörle mücadele yasasında değişiklik
istiyorlar. Yani bu PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’cülerin istediği bazı
değişiklikler mi yapacaklar, ne yapacaklar onları bilelim de, millete böyle
baş vaatlerde bulunuyorlar, ya da doluysa da nasıl yapacaklarını
söylesinler. Sonuçta bu Avrupa Birliği’nin alacağı bir karardır.
Kılıçdaroğlu’nun tek taraflı alacağı bir karar değildir. Öyle sana söz
demekle de bu işler olmaz, yani bunun nasıl olacağının da içini doldurması
lazım, boş vaatlerde bulunmamak lazım. Biz tabii ki isteriz, biz bunun için
çaba sarf ediyoruz, yani bu vize serbestisini istemediğimiz için
söylemiyoruz bunu, ama bunun bir yöntemi var, yolu var, yapılacak ortak
çalışmalar var ve Avrupa Birliği’nin yanaşmaması var. Avrupa Birliği, “biz
şimdi AK Parti iktidarı Erdoğan varken buna yanaşmıyoruz, siz gelirseniz
bunu sizinle yaparız” dediyse bunu da bilmemiz lazım, çünkü dış politikayla
ilgili konuşulan her şeyin devletin arşivlerine, kayıtlarına geçmesi lazım,
şeffaf olması lazım, son derece şeffaf olması lazım bunların.
SUNUCU- Sayın Bakan, Rusya’yla ilgili bir soruyla devam etmek istiyorum.
Ukrayna’nın önümüzdeki haftalarda büyük bir taarruza başlayacağına dair
iddialar, yorumlar var, siz de herhalde görmüşsünüzdür. Böyle bir durum
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı nasıl etkiler?
Bir de şunu sormak istiyorum: Bu savaş öyle kolay kolay bitmeyeceğe
benziyor, keşke yanılsam, ama savaşın başka coğrafyalara da sirayet etme
riskini bu aşamada görüyor musunuz ve tabii bütün bu olasılıklar
Türkiye’nin arabuluculuk çalışmalarını, faaliyetlerini nasıl etkiler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
Her iki taraf da hazırlanıyor aslında daha büyük taarruzlara, her iki
tarafın da çatışma bölgesine, savaş bölgesine ilave silah ve personel
gönderdiğini görüyoruz. Ukrayna’ya tabii birçok ülke, başta tanklar olmak
üzere, ağır silahlar da verdi. Dolayısıyla Ukrayna hazırlanıyor. Tabii
Ukrayna kendi topraklarını geri almaya çalışıyor. Rusya ben artık
referandum yaptım diyor, buralar benim diyor. Dolayısıyla bu bölge için
ciddi atışmalar bizi bekliyor, hazırlıklardan bunu görüyoruz. Biz bir
taraftan Ukrayna’nın sınır ve toprak bütünlüğünü desteklerken, diğer
taraftan her iki tarafla da görüşerek çatışmaları, savaşı durduramasak da
birçok alanda Tahıl Anlaşması dahil netice aldık. Şimdi tabii böyle bir
çatışma, gerginliğin ya da çatışmaların büyümesinin herkese olumsuz etkisi
var, bugüne kadar savaşın etkisi olduğu gibi bunun tırmanmasının daha da
fazla etkisini herkes hissedecek. Bu kaçınılmaz.
Geçen gün NATO toplantısından geldim ve burada müttefikleri de dikkatli bir
şekilde dinledik. Ukrayna Dışişleri Bakanının katıldığı toplantı da oldu.
Daha sonra yine bir oturumda genel anlamda Zirve hazırlığını, Vilnius
Zirvesi’nin hazırlıklarını da gözden geçirdik. Burada müttefiklerin,
özellikle Batı’daki müttefiklerin kesinlikle savaşın tarafı olmama yönünde
kararlılığını bir kez daha gördük. Tabii Ukrayna’nın yan komşuları, Baltık
ülkeleri, Polonya gibi ülkelerin pozisyonları farklı olabilir, ama NATO’da
her şey konsensüsle kararlaştırılır, kararlar böyle alınır. Batı
müttefiklerinin burada sergilediği tutum önemlidir. Biz Türkiye olarak
tırmanmayı istemeyiz. Savaşın daha da alevlenmesini istemeyiz. Ama iki
taraf da şimdi büyük bir taarruza hazırlanıyor, belki bunu gördükten sonra
iki taraf da kazanamayacağını anlayabilir. Sayın Cumhurbaşkanımız hep
söylüyor: bu savaşın kazananı olmayacak. Zaten savaşın kazananı olmaz,
barışın da kaybedeni olmaz diyor. Müzakere masasına dönmek gerekiyor. Tabii
özellikle bazı Batı ülkelerinin de, bu savaşın sonunda kazananın
olmayacağını anlamaları bakımından da faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Müzakere yoluyla buradan netice alınmasını biz temenni ederiz. Tabii
barışın, her türlü anlaşmanın, Ukrayna’nın sınır ve toprak bütünlüğünü de
garanti altına alması gerekiyor.
SUNUCU- Müzakereler deyince tabii bu tip görüşmelerde üst düzey temaslar,
özellikle lider temasları hayati önem taşıyor hele hele yüz yüze olursa.
Şunu sormak istiyorum: Seçimlerden önce Sayın Cumhurbaşkanının Moskova’ya
ya da Sayın Putin’in Türkiye’ye gelmesi sözkonusu olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda böyle planlanmış ziyaret yok,
yani Putin’in Türkiye ziyareti de yok, Cumhurbaşkanımızın Moskova ziyareti
de, şu anda planlanmış bir ziyareti yok. Ama sık sık Sayın Cumhurbaşkanımız
Putin’le telefonda görüşüyor, Lavrov’un getirdiği mesajlar, bizim
gönderdiğimiz, Cumhurbaşkanımızın gönderdiği mesajlar, aynı şekilde
Zelenski’yle de sürekli telefonda Sayın Cumhurbaşkanımız görüşüyor, biz de
muhataplarımızla görüşüyoruz. Dmitro Kuleba’yı da ülkemize davet ettim.
NATO marjında görüştüm kendisiyle, ayaküstü bir 5-10 dakika görüştük,
kendisini Türkiye’ye davet ettik, ama planlanmış bir ziyaret yok. Artık
diplomasinin alanı genişlediği gibi, aktör sayısı da artıyor ve çok
katmanlı bir diplomasi görüyoruz. Terminolojiler de değişiyor tabii
diplomaside, şimdi liderler diplomasisi, Cumhurbaşkanımızın izlediği
diplomasiyle şu anda dünyada ön plana çıkan bir kavram haline geldi. Biz de
topyekûn diplomasiyle savaşın durması, Tahıl Anlaşmasının şimdi 60 günden
120 güne tekrar uzatılması konusunda da çaba sarf ediyoruz. BM Genel
Sekreteriyle de görüştük. Özellikle ödemeler konusunda ya da Rus gemilerin
limanlara yanaşması konusunda sorunlar devam ediyor. Türkiye üzerinden bu
konular nasıl çözülebilir? Genel Sekreterle görüştükten sonra Batı’da
özellikle bankacılık ve sigorta konusunda öne çıkan iki ülke İngiltere ve
ABD’yle onların Dışişleri Bakanlarıyla da Brüksel’de birer görüşme
gerçekleştirdik, bunun üzerinde şimdi çalışıyoruz ki Tahıl Anlaşması da
uzatılsın.
Cuma günü Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Genel Direktörü Grossi’yle
de görüşeceğim. AGİT Genel Sekreteriyle de bir görüşme gerçekleştireceğiz.
Yani sadece iki ülke değil, başta BM olmak üzere ilgili uluslararası
kurumlarla, teşkilatlarla da temaslarımız devam edecek.
SUNUCU- Sayın Bakan, son 2 dakikam. Siz Dışişleri Bakanısınız, ama neticede
bir politikacısınız ve Türkiye seçimlere gidiyor. Siz de Antalya 1.
Bölgeden partinizin milletvekili adayısınız. Seçimlerle gerek
cumhurbaşkanlığı, gerek genel seçim, parlamento seçimleriyle ilgili iki üç
cümle almak isterim programı kapatmadan evvel.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum. 16 sene Antalya’mızı
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil etme şerefine nail olduk. AK
Parti’nin kurucu üyelerinden bir tanesiyim ve partimizin kuruluşundan bu
yana bana verilen görevleri en iyi şekilde hem partimiz için hem de
memleketimiz için, ülkemiz için, milletimiz için yapmaya çalıştım, şimdi
tekrar Antalya’ya aday olarak gösterildim. Ve diğer aday arkadaşlarımızla
beraber çok güzel bir kampanya yapacağız, ama fırsat buldukça tabii
Türkiye’nin diğer illerine de SKM bizi görevlendiriyor oralarda da görev
yapacağız. Sakarya, Bartın, Eskişehir, Afyon, Antalya ve Ankara’da
programlar yaptım, bu akşam yine Keçiören’de bir programımız olacak. Fırsat
buldukça kampanyaya da destek veriyoruz.
Diğer taraftan, geçen sefer de Antalya’dan aday olmuştuk. Daha sonra
Antalya’dan aday olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiriyle
Dışişleri Bakanı olarak görevimize devam ettik, meclisten ayrıldık ama bir
milletvekili gibi Antalya’mıza da, diğer milletvekillerimizle beraber
hizmet etmeye devam ettik. Hiçbir zaman Antalya’yı ihmal etmedik. Antalya
sevdamız bitmeyecek. İnşallah 14 Mayıs’ta ilk turda, milletimizin
teveccühüyle - yurt dışında da değişik ülkelere gidiyorum büyük bir heyecan
var; Amerika’da gördüm, Brüksel’de gördüm, diğer yerlerde gördüm, bu hafta
bazı ülkelere de gideceğiz, iftarlarda buluşuyoruz vatandaşlarımızla,
vatandaşlarımız da sabırsızlıkla bekliyor - vatandaşlarımızın, milletimizin
teveccühüyle Cumhurbaşkanımız tekrar seçilecek. Milletimiz şunu görüyor: bu
dış politikada izlenen, atılan adımlar, istikrar, dış politikada
Türkiye’nin önemli bir aktör, küresel bir aktör haline gelmesi. Maalesef
bir deprem yaşadık. Şehirlerimizin tekrar inşası ve ihyası önemli. Ama esas
ikinci asrımızın Türkiye yüzyılı olabilmesi için ve dünyadaki bu güç
savaşlarının olduğu bir dönemde ve paylaşımın olduğu bir dönemde
Türkiye’nin istikrarının ve gücünün korunması gerekiyor. Milletimiz de bunu
biliyor, bunu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
yapabileceğini, başkasının da yapamayacağını milletimiz gayet iyi biliyor.
14 Mayıs’a kadar bir taraftan dış politika, bir taraftan da sahada kampanya
çalışmaları ikisini, ağırlıklı tabii kampanya çalışmalarını, birlikte
götüreceğiz inşallah.
SUNUCU- Sayın Bakan teşekkür ediyorum vakit ayırdınız, soruları
yanıtladınız. Efendim, yayın konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu’ydu, yayın süremiz el verdiğince geniş bir yelpazede sorularımızı
yanıtladı.
Yeniden görüşünceye kadar Efendim hoşça kalın, iyi bir akşam diliyorum.
* Interpress deşifresidir.