AHMET HAKAN- Hepinize iyi akşamlar, bu akşam Tarafsız Bölge Ankara’dan
sesleniyor sizlere. Ankara’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu
ağırlayacağız bu akşam. Hoş geldiniz Sayın Bakan, merhabalar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk, iyi yayınlar.
AHMET HAKAN- Siz hız kesmeden çalışmalara devam ediyorsunuz, gergin bir
ortam da var Yunanistan’la, hepsini konuşacağız, bütün konuları
konuşacağız, çok da birikmiş konu var. İki gazeteci arkadaşım sorularıyla
programa katkıda bulunacak, Murat Çelik. Merhaba Murat Çelik.
MURAT ÇELİK- Merhaba.
AHMET HAKAN- Ve Dicle Canova, her ikisine de hoş geldiniz diyorum Tarafsız
Bölgeye.
DİCLE CANOVA- Siz de hoş geldiniz Ankara’ya.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Siz de Ankara’ya hoş geldiniz.
AHMET HAKAN- Teşekkürler, sağ olun. Şimdi genel bir başlık olarak birinci
bölümde bu Yunanistan, Doğu Akdeniz meselesini biraz konuşalım istiyorum.
İlk soruyu ben sormak istiyorum izin verirseniz. İki-üç gündür bakıyorum
bir yumuşama mı oluyor? Yani krizde böyle bir gerginlikte hafif bir
gerilemede, işte Yunan Başbakanı olumlu bir perspektif çizmeye başladı
hafiften. Yani somut bir şey yok ama, var mı böyle bir şey, gerilim düşüyor
mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, 2-3 gündür Yunanistan
Başbakanından gelen mesajlar daha ılımlı. Daha önce ılımlı değil, tam
tersine gerginliği artırıcı mesajlar görüyorduk. Daha çok da Avrupa
Birliği’ni arkasına alarak Rum Kesimiyle beraber onların desteğiyle çözüme
yanaşmayan bir ülke tutumu vardı o tarafta. Biz ise kendimize güvenen bir
ülke olarak bir taraftan haklarımızı ya da Kıbrıs Türk halklarının
haklarını sonuna kadar savunacağımızı söyledik, bunu yapabileceğimizi ve
yaptığımızı da gösterdik. Diğer taraftan da bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız
defalarca söyledi, biz de tekraren söyledik, Doğu Akdeniz’de hakça paylaşım
için herkesle, Rum Kesimi hariç, oturup konuşabileceğimizi, müzakere
edebileceğimizi ve diplomasiye hazır olduğumuzu da göstermiştik.
Yine Sayın Merkel’in ricasıyla Oruç Reis gemisi daha düne kadar faaliyet
gösterdiği alana gitmeden önce, ricaları üzerine diplomasiye bir fırsat
vermek istedik ve bu jestimize karşı Yunanistan tam tersi adımlar attı.
Hatta ortak bir açıklama yapacaktık 7 Ağustos’ta, 7 Ağustos’ta yapacağımız
açıklamayla da istikşafi görüşmeler, güven artırıcı önlemler toplantıları
askerler arasında, aynı şekilde dışişleri bakanlıkları arasında siyasi
istişarelerin başlayacağı, aramızda yüksek düzeyli stratejik işbirliği
konseyi mekanizması var, onun toplantısını Selanik’te yapacaktık, bunları
açıklayacaktık, fakat saatler kala Yunanistan Mısır’a giderek bir anlaşma
imzaladı, dolayısıyla çözümden yana olmadığını göstermişti. Biz de
kararlılığımızı sahada gösterdik. Ama son zamanlarda daha ılımlı mesajlar
gelmeye başladı, Avrupa Birliği’nden ve Avrupa Birliği ülkelerinden de,
özellikle Dönem Başkanı Almanya’dan da buna yönelik mesajlar da gitti. Aynı
şekilde Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında, Gymnich gayri resmi
toplantılarında, yine Normandiya 7’lisi toplantılarında da Türkiye aleyhine
ağır kararlar çıkartmak istediler, bunda da başarılı olamadılar.
Dolayısıyla son günlerde mesajlar biraz daha ılımlı, ama bu…
AHMET HAKAN- Neye bağlıyorsunuz ılımlılaşmasını mesajların.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İşte biraz önce söylediğim gibi, bu
adımları atarken başarılı olmadılar Türkiye’ye yönelik, Türkiye’nin
aleyhine adımlarda başarılı olamadılar.
DİCLE CANOVA- Yani Avrupa Birliği’nde bekledikleri desteği bulamadıklarını
mı söylüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bugüne kadar Avrupa Birliği’nden de
bulamadılar. Esasen Normandiya 7’lisi, Fransa’nın destekleri vesaire, tüm
platformlarda bunu denediler, istedikleri desteği bulamadılar. Şimdi ise
Oruç Reis gemisinin bakım için limana dönmesini fırsat bilerek daha pozitif
mesajlar vermeye başladılar ama, bir taraftan da işte olumlu bir adım bunun
daha fazlasını istiyoruz diyerekten maksimalist tutumlarını da
sürdürüyorlar.
DİCLE CANOVA- Şimdi onu soracaktım Sayın Bakan. Yani Miçotakis’in
açıklamaları var, işte Oruç Reis’in Antalya’ya dönüşü ilk olumlu adım
diyor, belki ki başka yeni adımlar bekleniyor. Ve Türkiye’den somut
gördüğümüz zaman istikşafi görüşmelere başlamaya hazırız, deniz yetki
alanlarını konuşmak üzere masaya otururuz diyor. Bu açıklamalar müzakere
için yeterli midir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi öncelikle bu söylemleriyle
maksimalist yaklaşımlarından vazgeçmediklerini gösteriyorlar, bir kere
bundan vazgeçmeleri gerekiyor.
Diğer taraftan, ön koşulsuz müzakerelere hazır olduğumuzu, herkesle
müzakere edebileceğimizi söylüyoruz. Bazen bizim vatandaşlarımız da
bunlarla ne müzakere edeceksiniz canım, ne var diyorlar ama, belki bu
olumsuz tavırlarına tepki olarak söylüyorlar, ama diplomasi böyle günler
için vardır. Dolayısıyla biz her zaman ön koşulsuz olarak hazır olduğumuzu
söyledik. Eğer Yunanistan ön koşul koymaya başladığı zaman, bu sefer bizim
de ön koşullarımız var. Oysa tezine güvenen insan masaya gelir oturur,
kendi tezine uygun bir şekilde taleplerini de sıralar. Tabii karşı tarafın,
bizim de tezlerimiz var uluslararası hukuka uygun bir şekilde, bizim de
ortaya koyacağımız aynı şekilde tezlerimiz var, taleplerimiz var. Ama ön
koşul koymaya başlarlarsa bu sefer bizim de ön koşullarımız var, Yunanistan
da onları yerine getirmek zorunda.
Diğer taraftan, istikşafi görüşmeler ne zaman başladı? Kardak krizinden
sonra başladı, yani biz iktidara gelmeden önce başladı. İstikşafi
görüşmelerin kapsamında neler var? Sivil havacılık var, adalar var,
aidiyeti belli olmayan adalar var, coğrafi formasyon dediğimiz, ayın
şekilde karasuları var, aynı şekilde deniz yetki alanları var ve adaların
silahsızlandırılması statüsü de var. Yani şimdi bunlardan bir tanesini
çekip de sadece bunu görüşüm demek bile, esasen ya istikşafi görüşmelerin
kapsamını bilmiyor ya da diğer konularda, yine çok önemli konularda çözüme
yanaşmak istemiyor, tezleri de zaten zayıf, esasen burada da tezleri zayıf.
Dolayısıyla istikşafi görüşmeler tüm bu aramızdaki çözülemeyen bugüne
kadar, anlaşmalarla çözülemeyen Lozan’la, aynı şekilde biz taraf değiliz
ama, statüsü oluşturuyor, 1947 Paris Barış Anlaşmasıyla, diğer atılan
adımlarla bugüne kadar çözülemeyen sorunları birlikte konuşarak nasıl
çözeceğimize karar vermek için kurulmuş bir mekanizmadır. Yani gerginlik
olmasın, bir taraftan işte güven artırıcı önlemler toplantıları da olsun,
son zamanlarda olmuştu.
Dolayısıyla bir tanesini içinden çıkarmak değil, hepsini birlikte paket
halinde görüşmekte fayda var, çünkü, sorunun bir tanesini diyelim ki
çözdünüz, diğerleri çözülmedi, yarın başka gerginlikler olmayacak mı?
AHMET HAKAN- Yine gerginlik çıkabilir.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yine gerginlik çıkacak, yani bunların
hepsini beraber çözelim. Diğer taraftan ikili düzeyde de yine Batı Trakya
Türklerinin durumu var, aynı şekilde Heybeli Ada Ruhban Okulunun durumu
var, Atina’da cami durumu var. Karşılıklı birlikte ya da karşılıklı
atabileceğimiz adımlar da var. Sayın Cumhurbaşkanımız Miçotakis’e New
York’ta, gelin, bu sorunları da beraber oturalım konuşalım, bunları da
gündemimizden çıkaralım, aramızda gerginlik olmasın, yeni sayfalar açalım.
Çipras döneminde bunlarla ilgili hiç görüşmeler olmadı, esasen istikşafi
görüşmelere yine Çipras hükümeti hiçbir zaman yanaşmadı. Bir kere oldu, sil
baştan yapalım dediler, oradaki yakınlaşmalar vardı nasıl çözeceğimize
dair. Sonuçta gel bunları çözelim beraber dedi, Miçotakis de tamam dedi.
Bize de yetki verdiler Dendias’la, sonra Cenevre’de Dendias’la
buluştuğumuzda biz bunlara hazır değiliz dedi. Gerçekten biz çok samimi bir
şekilde Yunanistan’la var olan meseleleri diyalog ve diplomasiyle çözmek
için iyi niyet gösterisinde de bulunduk, samimi tekliflerde de bulunduk,
ama maalesef biraz önce söylediğim sebeplerden dolayı Yunanistan buna fazla
yanaşmadı.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, şöyle bir durum var. Şimdi, çok özür dilerim
Murt, program öncesi Merkel görüşmesini de soracağım, aslında son dakika
gelişmesidir. Sayın Bakan Cumhurbaşkanımızın yanından geldi, Merkel’le
yapılan görüşme ile ilgili bilgi verecek, Murat onu soracak. Şöyle bir
durum var. Şimdi Yunanistan diyor ki, bizim Oruç Reis gemisini bakım ve
ikmal için diyoruz biz Antalya’ya çektik, Yunanistan da diyor ki, yani
bakım ve ikmal kelimelerini duymazdan gelerek, ya bu işte Dicle Canova’nın
da az önce hatırlattığı gibi olumlu adımların.
DİCLE CANOVA- İlk olumlu adım olarak.
AHMET HAKAN- İlk olumlu adım diye nitelendiriyorlar.
DİCLE CANOVA- Avrupa Birliği sözcülerinden de benzer mesajlar geldi, olumlu
bir adım.
AHMET HAKAN- Siz bundan rahatsız oluyor musunuz? Ya kardeşim, ne olumlusu,
ne adımı, biz bakım ve ikmal için bu gemiyi Antalya’ya çektik Oruç Reis’i
deme gereği duyuyor musunuz, yoksa varsın böyle yorumlasınlar, bu bir iklim
oluşturuyor, biz de bu iklimden memnunuz mu diyorsunuz, hangisi?
DİCLE CANOVA- Bir de şunu hatırlatabilir miyim müsaadenizle, muhalefetin de
bu konuda bir söylemi var, işte 90 gün görev başında olacak dediniz, onu
hatırlatıyorlar, daha erken döndü, bu bir taviz diyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, önce onu izah edeyim. Şimdi Enerji
Bakanlığımız tabii bir bölgede bir gemimizin ne kadar sürede sismik
araştırma yapacağını söylüyor, Kabinede de anlatıyor. Tabii son sondajda
tahminde bulunmak biraz daha zor oluyor, çünkü ne kadar derine ineceksiniz,
delerken ne kadar zorlukla çıkar, o farklı bir şey. Ama sismik araştırma da
nedir? Gemi önce doğudan batıya, sonra kuzeyden güneye, güneyden kuzeye
giderek o kablolarla yerin altının röntgenini çekiyor, dolayısıyla bunun
için planlanmış bir takvim var. Ve ne kadar…
MURAT ÇELİK- Navtex de ona göre yazılıyor zaten.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi tabii navtexi bölge-bölge
yayınlamak durumundasın. Neden? Navtex o bölgedeki seyrüseferi kısıtlıyor.
Diyorsunuz ki, kardeşim, ben burada şu parselde, şu bölgede sismik
araştırma yapıyorum, lütfen 6 kilometreden fazla yaklaşma, bu bölgeden
geçecekse rotanı değiştir, çünkü kaza olabilir, bu kablolar kesilebilir,
çünkü kilometrelerce uzun kabloları da aşağıya indiriyorlar. Dolayısıyla
şimdi geminin bakım için çekildiği zaman navtexi yayınlamanın, oradaki
trafiği kısıtlamanın hiçbir anlamı yok. Bunların hepsi, yani ulusal
uluslararası denizcilik hukukunda var olan şeyler.
Şimdi 90 gün yaklaşık bu faaliyetler sürecek dedi Enerji Bakanlığımız,
Cumhurbaşkanımız da söyledi, ben de söyledi, tamam, sıkıntı yok. Peki,
gemilerde ve uçaklarda, hatta kullandığımız araçlarda da rutin bakımlar yok
mu? Dönemsel bakımlar yok mu? Var. Şimdi uçuş planınızı da yaparsınız, ama
periyodik bakımları uçaklara yapmak durumundasınız. Peki, gemide aynı
şekilde periyodik bakım zamanı geldiği zaman illa burada parça
değiştirmeniz gerekiyor. Yani ikmal kısmı kolay, yani personel değişimi
başka gemiyle götürürsünüz oraya, gemiden alırsınız onları değiştirirsiniz,
bunlar kolay, yapılabilir, ama bakım orada yapılamaz. Bir de, açık havada
gemiyi demirleyemez. Dolayısıyla…
MURAT ÇELİK- Bir de normal bir gemi değil ki, bakımını da normal bir bakım
değil yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Normal bir gemi değil. Bir de, orada
yine aynı şekilde seyrüseferi de kısıtlamak durumundasınız, açıklarda
geminin durması da mümkün değil. Gemi durursa aynı şekilde savaş
gemilerinin de orada olması gerekiyor korumak için.
Sonuçta periyodik bakım zamanı geldiği zaman gemi limana gelir, yaklaşır
hemen açıklara, gerekirse gene limana çekilir bakıma göre ve periyodik
bakım yapıldıktan sonra görev alanına döner. Şimdi Yavuz gemimiz örneğin
kısa bir süre önce bakımını tamamladı, tekrar Doğu Akdeniz’e döndü,
sondajını sürdürüyor. Aynı şekilde Barbaros Hayrettin Paşa da yine
periyodik bakımını yaptıktan sonra bölgeye döndü, sismik araştırmalarını
yapıyor. Dolayısıyla bu bakımın yapılması 90 günlük veya 50 günlük, bir
aylık ne kadar sürecekse sizin yapacağınız faaliyetten taviz vermeniz
anlamına gelmez.
AHMET HAKAN- Bakım kaç gün?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Enerji Bakanlığımız tabii bunları
bilir, ama birkaç hafta süren, haftalarca süren bir bakım olduğunu
kendileri söyledi.
MURAT ÇELİK- Şimdi Ahmet Hakan’ın sorduğu gibi, bir hatırlatayım ben, güzel
bir tesadüf olup bulup diplomasiye bir iklim oluşturması…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi onu söylemeye çalışıyorum, oraya
geleceğim. Şimdi bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın da Merkel’e söylediği gibi,
geçmişte bir fırsat oldu, diplomasiye bir fırsat verdik, ama Yunanistan
bunu ters tepti. Şimdi Cumhurbaşkanımız da net bir şekilde söyledi,
gemimizi rutin periyodik bakım ve ikmal için bölgeden limana çektik. Bu
süreç, yani bakım süreci ve ikmal süreci esasen bir fırsat olarak
Yunanistan tarafından da değerlendirilebilir demişti, Yunanistan bu…
AHMET HAKAN- Merkel’e mi söyledi bugün?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Merkel’e de söyledi, biz de yaptığımız
açıklamalarda aynısını söyledik. O gün başka bir televizyon programında da
yine ben bizzat kendim de söyledim, esasen Yunanistan kendisinin atacağı
adımları, yani bizden daha fazla şey beklemek yerine kendisinin de olumlu
atabileceği adımları atarak bu dönemi bir fırsata çevirebilir. Daha önceki
Mısır’la anlaşma imzalayarak teptiği fırsat gibi bu ortamı da tepmemesi
gerektiğini söylüyoruz.
AHMET HAKAN- Yani siz o zaman oluşan bu bakım ve ikmalin oluşturduğu
iklimden yararlanılmasından hiç rahatsız olmazsınız, bilakis memnun
olursunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Ahmet Bey, neden rahatsız olalım?
Biz bu adımları neden attık? Yani bu işin biraz da geçmişini hatırlatmakta
fayda var. Şimdi Rum Kesimi ve Yunanistan yıllardır Mısır’la, ondan sonra
İsrail’le anlaşmalar imzalayarak kendi bölgelerinde değişik firmalara
lisanslar vererek tek taraflı faaliyetlerini devam ettirdiler, biz bunlara
ciddi uyarılarda bulunduk. Sonra üçlü-dörtlü formatlarda işte gaz forumu
oluşturarak Doğu Akdeniz Forumu gibi platformlar oluşturarak Türkiye’yi
tamamen dışlamaya çalıştılar ve de Kıbrıs Türk halkının haklarını da yok
saydılar. Baktık ki uyarılarımız bizim hiçbir şekilde bunlar tarafından
dinlenmiyor, bu sefer biz sadece Barbaros Hayrettin Paşa değil, kendi
sondaj gemilerimizi satın alarak getirip bölgede faaliyetlerimizi
başlattık, ondan sonra zaten bunların sesi çıkmaya başladı. Ve biz bu
süreçte de ne diyoruz? Kardeşim bak, Türkiye’yi dışlayarak bir yere
varamazsınız. İmzaladığınız anlaşmaların da bir hükmü yoktur, attığınız
adımların da bir faydası yoktur. Oysa Doğu Akdeniz’deki zenginliklerden
herkesin faydalanacağı bir şekilde bir sistemin de olması gerekiyor.
Herkesin işte kıta sahanlığı var, buna saygı duymak gerekiyor, anlaşmalar
yapılabilir. Ve Türkiye’yi bugüne kadar dışlayan ülkelerin hepsi de olası
bir rezervin uluslararası piyasalara gönderilebilmesi için en fizibıl yol
Türkiye’dir, yani Türkiye üzerinden gidecek. Dolayısıyla biz, bugüne kadar
bizim haklarımızı yok saydıkları için bu adımları attık ve somut sahada
adımlar attıktan sonra da gerginlik artmaya başladı, işte arkasına AB’yi
aldılar, şunu aldılar, bunu aldılar. Biz bu dönemde bile bizzat Sayın
Cumhurbaşkanımız defalarca söyledi, Rum Kesimi hariç, tekrar ediyorum,
herkesle oturalım konuşalım, biz buna varız dedik. Yunanistan da bu çizgiye
gelirse niye Yunanistan’la biz oturmayalım, konuşmayalım? Yani bazıları çok
duygusal davranıyor, Yunanistan’la hiçbir şekilde oturulmaz deniyor, ama
ben şahsen böyle düşünmüyorum. Haklı olduğun yerde de herkesle oturup
hakkını en iyi şekilde savunup ve alabilmen gerekiyor. Dolayısıyla
Yunanistan esasen bunu bir fırsat olarak değerlendirebilir, bunu da
önümüzdeki günlerde göreceğiz ve Sayın Cumhurbaşkanımızın Merkel’e de
söylediği gibi, esasen bizim hakkımız saklıdır, yani burada Doğu Akdeniz’de
yine Oruç Reis gemisinin faaliyet gösterdiği, sismik araştırma yaptığı
bölgede hakkımız da saklıdır. Ve dolayısıyla bu fırsatı da değerlendirilir
değerlendirilir, değerlendirilemezse biz yine aynı şekilde bakım bittikten
sonra faaliyetlerimizi kararlı bir şekilde bugüne kadar sürdürdüğümüz gibi
sürdüreceğiz.
MURAT ÇELİK- Merkel’le görüşmede, bugün bir video konferans görüşmesi, siz
de katıldınız, hani bu söylediklerinizin dışında… Biraz daha şöyle
manşetlik bir şeyler arıyorum doğrusunu söylemek gerekirse…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi iki lider arasındaki görüşme
hakkında çok fazla bir bilgi vermem, ama başlıkları belli zaten, Doğu
Akdeniz, işte Avrupa Birliği toplantıları var, zirve var, bir de Dönem
Başkanı var, vize vaatleri var, vize serbestisi var.
MURAT ÇELİK- Tutulmayan sözler var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tutulmayan sözler var, vize serbestisi
var.
MURAT ÇELİK- Ama bu Yunanistan krizi özelinde ya da bu gündem özelinde…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gümrük Birliği Anlaşmasının
güncellenmesi var. Somut adımlar beklediğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız, 18
Mart Anlaşmasının güncellenmesi var, hepsini söyledi.
DİCLE CANOVA- Efendim, Ahmet Hakan’la beraberdik, Sayın Cumhurbaşkanıyla
Brüksel’e gittik 8 veya 9 Mart’tı yanılmıyorsam.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 9 Mart.
DİCLE CANOVA- Orada da bu 18 Mart Anlaşmasının güncellenmesi, Gümrük
Birliği ve benzeri için mekanizma kurulması üzerinde durulmuştu. O hala
kurulmadı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef kurulmadı. Yine Borrell ile
bizi yetkilendirdiler, fakat biz tüm tekliflerimizi, yani 18 Mart
Mutabakatının güncellenmesi konusunda, bir, Avrupa Birliği’nin yerine
getiremediği sözleri, anlaşmada var, mutabakatta, iki, bugün göç sorunu
devam ediyor, dolayısıyla bu sorun devam ettikçe ilave atılabilecek adımlar
ve yükümlülükler konusunda önerilerimizi bizzat bildirdik, ama henüz daha
onlardan dönüş olmadı.
Hatta şu hatırlatmayı da yaptık, pandemiden dolayı bu işi
yavaşlatıyorsanız, pandemi sonrasında da herhalde kapımızı çalma hakkınız
olmaz. O yüzden gelin bu konuları birlikte eğer ortak bir sorunsa ortak
çözüme kavuşturalım, herkes sözünü tutsun.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, ben bir araya girip bir şey sormak istiyorum.
Şimdi Murat manşetlik…
MURAT ÇELİK- Bir nokta var soracağım.
AHMET HAKAN- Sorarsın ama, yine aynı şekilde ben de iki lider arasında
yapılan görüşmenin detaylarını değil de bir havayı sormak istiyorum. Avrupa
Birliği’nde bir Fransa’nın tutumu var malum, çok karşıt, Yunanistan’ı
arkalıyor ve hatta Yunanistan’ın işte bu haksız taleplerine tam destek
veriyor, Türkiye karşıtı bir pozisyonu var net. Merkel, Almanya daha
sağduyu sahibi mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle daha sağduyu sahibi,
kesinlikle daha objektif, yapıcı, Dönem Başkanlığını da bu şekilde
kullanmaya çalışıyor, sonuç elde etmeye çalışıyor. Bizim haklı olduğumuzu
da teslim ediyorlar, bunu Dışişleri Bakanıyla görüştüğümüz zaman, diğer
dışişleri bakanlarıyla da görüştüğümüz zaman. O gün Avrupa Parlamentosu’na
da biliyorsunuz bir hitabım oldu, haritalarla gösterdik. Ve Merkel her
zaman, yani göç konusunda da yine bu 18 Mart Mutabakatı sağlanırken de en
kararlı duruşu o gösterdi.
Şimdi mesela Midilli’den de 1500 artı çocuklar var, o göçmenleri ülkesine
alacak, en cesur adımları da o attı ama, Avrupa Birliği içinde de
Fransa’dan farklı bir tutum sergiliyor. Fransa’nın tutumunu merak ederseniz
onları da söyleyebilirim.
MURAT ÇELİK- Burada Fransa tabii Almanya’dan da ciddi bir rol çalıyor
Avrupa Birliği içindeki dengeleri itibariyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Fransa’nın derdi şu, bir,
Avrupa’nın liderliğine oynuyor, Merkel gidici diyor.
MURAT ÇELİK- Evet, İngiltere sonrası.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, İngiltere sonrası Merkel de gidici
diyor. İki, Ortadoğu’nu da liderliğine oynuyor, her konuda kendisine rol
biçiyor.
MURAT ÇELİK- Bir de bu ilk değil aslında, hani Suriye’yi düşününce,
Libya’yı düşününce bu üçüncü girişimi Fransa’nın hani Türkiye’yi de
ilgilendiren son dönemde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii tabii. Ayrıca, özel sebepleri de
var. Birincisi, Barış Pınarı harekatı, oradaki bir terör devleti kurma
planı çöktü. İki, Libya da çok başarısız oldu, Hafter’i destekledi, çok
silah verdiler, silahların parasının çoğunu Abu Dabi verdi, ama sonuçta çok
ciddi destek verdiler, sahada başarısız oldular.
Doğu Akdeniz’de özellikle bu gemi olayında iftira attılar, sonra yalancı
duruma düştüler, NATO’da rezil oldular ispatlayamadılar, biz ispatladık.
Oysa bu tür tacizler, bırakın tacizleri, NATO’nun üyesi ülkelerin savaş
gemileri, uçaklar dahil, helikopterler dahil, hepsinin her türlü harekatını
NATO da kaydeder, sistem de kaydeder, dolayısıyla orada da rezil oldu.
Ama Fransa’nın başka hedefleri de var, şimdi Fransa bu gerginlikleri
arttırarak silah satmak istiyor, Libya’da da öyle.
MURAT ÇELİK- Yunanistan’a uçakları sattılar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan’a uçakları sattıkları gibi,
yine mesela burada bir şey söyleyeceğim, hiç kusura bakmasın, silah satan
firmalar o ülkedeki bir bakanın şehrinden, onun şehrindeki firmalar hep
satıyor, aynı şekilde Libya öyle, Yunanistan’a öyle.
Yani sonuçta Fransa’nın kendi ajandası ve gündemi var, ama Almanya’nın
Fransa’nın bu gündemine katılmadığını da görüyoruz.
Ama şunu da görmek lazım, gördük de, en nihayetinde, Almanya da dahil, ne
kadar haklı olursak olalım, Yunanistan’la Türkiye arasında bir tercih
yapmak zorunda kalırsa Yunanistan’ı tercih ederler. Borrell’in de,
mevkidaşım, Avrupa Birliği’nin Dışişleri Bakanı olur, Yüksek Temsilci ve
Komisyon Başkanı, Borrell’in de son derece objektif olduğunu söylemek
isterim. Hatta çok güzel tespitleri var, bugün Cumhurbaşkanımıza
hatırlattı. Borrell diyor ki, Avrupa Birliği’nin sorunu diyor bazı üye
ülkelerin toplamının sorunlarının toplamından ibaret değildir diyor, Avrupa
Birliği’nin kendi politikaları oluşturması gerekiyor. Ne demek istiyor?
Yani Yunanistan, Rum Kesimi ve Fransa’yı kastediyor. Dolayısıyla objektif
insanlar var, ülkeler var, Almanya da bunların başında geliyor.
MURAT ÇELİK- Efendim Merkel görüşmesinde özellikle Sayın Cumhurbaşkanının
bu Yunan Cumhurbaşkanının birkaç gün önce yaptığı Meis ziyareti özel bir
rahatsızlık başlığı olarak var mıydı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen tam bir özel başlık değil de hani
Yunanistan’ın provokasyonlarını sıralarken.
MURAT ÇELİK- Türkiye iyi niyet adımları atarken bakın karşıdan ne görüyoruz
gibi bir…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Yunanistan’ın olumsuz adımları ve
provokasyonlarını sıralarken tabii ki bunu da söylüyoruz hepimiz
söylüyoruz.
AHMET HAKAN- Onu bir provokasyon olarak görüyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette provokasyon hatta bunu
engellemek isteyen bazı ülkelerin de olduğunu biliyoruz gitme diyerek
engellemediğini de biliyoruz. Hani böyle bir dönemde hani Türkiye’yle
gerginliği daha fazla arttırmayın diye uyarıda bulunan ülkelerinde olduğunu
biliyoruz, ama onların ismini burada veremem.
AHMET HAKAN- Dün Türkiye Ege Denizinden yeni bir NAVTEX ilan etti
yayımladı. Sakız Adası’nın 1923 Lozan Anlaşmasıyla belirlenen gayri askeri
statüsünün ihlal edildiğinin açıklanması dikkat çekti. Bu ne demek, benim
anlayabileceğim bir dile çevirebilir misiniz bunu ne yapmak istiyorsunuz
yani bu navtexle?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Yunanistan Lozan Anlaşmasına göre
ve de 1947 anlaşmasına göre yani İtalya’nın Yunanistan’a devrettiği, daha
önce İtalya’yla bizim anlaşmamıza göre de silahsızlandırılmış adalardan
bahsediyoruz, bazıları da Lozan Anlaşmasına göre silahsızlandırılmış
adalar. Şimdi Sakız Adası da bunlar bir tanesi Lozan Anlaşmasıyla
silahsızlandırılmış bir ada. Dolayısıyla, Yunanistan burada bir tatbikat
yapacağını navtexle bildirdi. Biz de tabii başka bir navtex yayınlayarak
bunun Lozan Anlaşmasına aykırı bir hareket olduğunu söyledik…
AHMET HAKAN- Yani bu şu demek mi, eğer siz orada tatbikat yaparsanız biz ne
yaparız demek yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-Tabii uyarımızı yapıyoruz biz buna
karşıyız.
AHMET HAKAN- NAVTEX ilan etmek ne anlama geliyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu Yunanistan’ın yapmak istediği esasen
tatbikatın uluslararası hukuka ve Lozan Anlaşmasına aykırı olduğunu ve
yapmaması gerektiği konusunda bir uyarıdır bu.
AHMET HAKAN- Bir uyarıdır, sen hukuksuz bir iş yapıyorsun demektir.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet elbette. Şimdi Yunanistan tabii bu
adalarla ilgili adaların silahsızlandırılması ya da silahlandırılmasıyla
ilgili de son zamanlarda hani sanki bizim dönemimizde bu adalar
silahlandırılmışta biz de AK Parti Hükümetleri olarak buna sessiz kalmışız
gibi muhalefetten de gelen yorumlar var, vatandaşlar da gelebilir ama bu
doğru değil. Yunanistan 1960’dan sonra bu adaları, yani Lozan Anlaşmasına
göre ve 1947 Paris Barış Anlaşmasına göre silahsızlandırılmış adaları
silahlandırmaya başlıyor ve Türkiye uyarılarda bulunuyor ve Yunanistan bunu
hep inkar ediyor. Hayır, diyor ben burada herhangi bir silahlandırma
yapmıyorum, silah göndermiyorum. Ne zaman bunu kabul ediyor? 1974. 1974’te
yani hukuk dışı, hukukla hiç bağdaşmayan gerekçelerle Yunanistan buraları
silahlandırdığını kabulleniyor. Ve tabii Türkiye olarak hep buna itirazımı
geçmişte yapmışız, burada geçmiş yönetimleri suçlamak için söylemiyorum,
ama bu adaların da ne zaman silahlandırıldı? İşte Meis’e bir gemiyle geldi
bu geminin de derhal çekilmesi gerektiğini şimdi söyledik. Diğer taraftan
bu adaların silahlandırılmasıyla ilgili Yunanistan hatta geçmişte NATO’nun
özellikle güvenlik planlarına dahil etme çabaları var…
MURAT ÇELİK- Kara birlikleriyle getirdiler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii tabii hayır NATO’nun güvenlik
planlarına. Güvenlik planı nedir? Üye ülkelerin karşı karşıya kalacağı
tehditlerde en son işte biraz bizim planla da tartışmalar oldu ya Baltık
Devletleriyle. Buna benzer NATO kapsamına almak istemi, biz hep itiraz
ettik ve bu kapsama sokmadık. Ama Yunanistan şimdi uluslararası hukuktan ve
mahkemelerden bahsediyor, hani Türkiye gitmek istemiyor diye. Oysa
Yunanistan Uluslararası Adalet Divanına her 5 yılda bir ülkeler gözden
geçirir, yani yargı yetkisini tanımadığını, beş yılda bir gözden geçirerek
ilan eder ya da ben tanımıyorum artık diyebilir, bizim geçmişte yaptığımız
gibi. Oysa Yunanistan burada üç konuda rezerv koymuş bir, işte kendi
güvenliğiyle ilgili diye güya buraların silahlandırılması, yani savunmayla
ilgili atacağı adımlarla ilgili, sivil havacılıklarla ilgili yine son
günlerde hani mahkemeye gidelim diyor ya bize deniz yetki alanlarıyla
ilgili konularda Uluslararası Adalet Divanının yargı yetkisini tanımamış
Yunanistan ve tanımıyor bugünde, yani böyle numaralar çekmesin. Hatta
istikşafi görüşmelerde biz demişiz ki, kardeşim yani tabi bu
silahlandırmayla ilgili itirazlarımızı, çabalarımızı sürdürürken kaldır bu
rezervini götürelim oraya, yok onu da kaldırmadı.
MURAT ÇELİK- Bu silahlanma konusunda demin söylediğiniz benim kafama
takıldı biraz açmanızı rica etsem, hangi bir Fransız bakanın şehrinden bir
silah firması, çünkü Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’dan sonra
dünyada en çok silah satan üçüncü ülke ve en çok yükselten hatta son
dönemde, son yıllarda. O Fransız Bakan ve şehir, o firma biraz daha detay
verebilir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Fransız savunma sanayinde olan
firmaların listesine bakarsanız en çok … hangisi o bakan da hangi bölgeden…
MURAT ÇELİK- Savunma Bakanından mı bahsediyorsunuz peki?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani eski Savunma Bakanından
bahsediyorum.
AHMET HAKAN- Orada anlamlı bir şey mi görüyorsunuz siz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii şimdi bunların hepsi tüm planları
Yunanistan’a da diğerlerine de satmak, özellikle bu bölgeden en çok silah
satışı olduğuna göre bu işi yürüten kişilerin de, tabii Libya’da da aynı
şekilde, yoksa Libya’da daha önce 2011’de biliyorsunuz o zaman da aynı
şekilde çok silah sattı Fransa ve daha sonra yine Hafter’e destek vererek
Mısır’a, ondan sonra aynı şekilde Abu Dabi’ye, yine onların aracılığıyla
onların ödemesiyle Mısır değil de Abu Dabi’nin ödemesiyle Hafter’e verilen
silahlar bunların hepsi.
MURAT ÇELİK- Yemen’le ilgili de iddialar vardı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aynı şekilde tabii tabii. Yemen’e kime
veriyor? Abu Dabi’ye veriyor.
AHMET HAKAN- Adaların silahlandırılmasını şu günlerde, bugünlerde bir büyük
mesele haline getirip gündemleştirmeyi düşünüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz bunu tabii ki uluslararası toplumun
gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Ayrıca bu istikşafi görüşmelerinde
esasen kapsamlarından biraz önce de söyledim amaçlarından bir tanesi de bu
sorunu da çözmektir. Esasen Yunanistan o rezervini kaldırırsa Uluslararası
Adalet Divanına oraya da bunu götürmek isteriz, onun için de bastırıyoruz
ve tabii ki bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz, arttırarak gündemde
tutmaya devam edeceğiz. Yayınladığımız NAVTEX gibi böyle bir giriş, gerçi
orada sessiz sedasız o işi kapattılar onu söyleyeyim Midilli’nin etrafını.
AHMET HAKAN- O navtexin caydırıcılığıyla mı oldu yoksa?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onu artık bilemiyorum.
AHMET HAKAN- Yani sessiz sedasız kapattılar demek…
DİCLE CANOVA- Sonrasında da Miçotakis’in bir açıklaması.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sessiz sedasız geçiştirdiler belki de bu
provokasyonun yaptıkları bugüne kadar kışkırtmanın bir parçası da olmuş
olabilir, ama ne olursa olsun ister göstermelik olsun, ister olmasın biz
tabii ki bu itirazımızı yapmak durumundaydık.
DİCLE CANOVA- Şimdi efendim, Yunanistan Başbakanı da diyor ki, Ege
adalarının silahlandırılmadığını söylüyor kabul etmiyor hala ve bunun
istikşafi görüşmelerde de ele alınmadığını ve alınmayacağını halen
söylüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biraz önce de söyledim Yunanistan
Başbakanı ya istikşafi görüşmelerin ne olduğunu bilmiyor ya da doğruyu
söylemiyor başka bir seçenek göremiyorum burada.
DİCLE CANOVA- Peki, şimdi ben tekrar Merkel görüşmesine döneceğim bu
noktada…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Merkel görüşmesiyle ilgili
söyleyebileceklerimi söyledim, hatta Yunanistan ve Rum Kesimi diğer
ülkelere de buna benzer çok yalanlar söylediler. Örneğin, Türkiye’nin
uluslararası mahkemeye gitmek istemediğini de söylemişler. Oysa
Yunanistan’la deniz yetki alanları dahil mahkemeye gidebilmemiz için kendi
aramızda özel bir anlaşma yapmamız lazım bunu müzakere etmemiz lazım ona da
yanaşmıyor. Ayrıca çok ilginçtir, Kıbrıs’ta biliyorsunuz gelir paylaşımıyla
ilgili bir mekanizmanın kurulması gerektiğini biz kime anlattıysak herkes
hak verdiler. Tabii Rum Kesimine dönüp sormuşlar, kardeşim Türk tarafının
sen sondajlara devam ettin bugüne kadar, ama Türk tarafının hakkını garanti
altına alacak bir mekanizmaya niye yanaşmıyorsun, bunu niye çözmüyorsun?
Bunu 2017’de Crans Montana’da çözdük demişler. Crans Montana’da bir çözüm
olmadı ki, yani masa kapandı, devirdiler masayı. Genel Sekreter bir sonuca
gidemeyeceğimizi anlayınca Rum tarafının geri adımları sayesinde yani
herkesin bildiği bir konuda bile dürüst davranmıyorlar sorun bu.
MURAT ÇELİK- Uluslararası Adalet Divanı konusunda demin söylediğiniz hani
rezervi var diyorsunuz ya, bir taraftan Türkiye’yi uluslararası yargı
platformuna gitmemekle suçlayıp nasıl bir rezerv koyuyorlar orada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İşte bunu söylüyorum, doğruları
söylemiyorlar, biraz dürüst olmaları gerekiyor. Bu sorunları esasen
çözebilmemiz için bir, samimi olmaları gerekiyor. İki, maksimalist
yaklaşımlardan özellikle şu Sevilla haritası dediğimiz haritadan
vazgeçmeleri gerekiyor. Yani bu söylediklerinin hepsi bak gerçekler ortada,
biraz önce demişler ki, istikşafi görüşmelerde bunlar gündeme gelmedi, oysa
istikşafi görüşmelerde biz bunu gündeme getirince biz bunu sizinle müzakere
etmek istemiyoruz bu bizim milli meselemiz demiş, milli bir mesele değil,
bizi ilgilendiren bir konu.
AHMET HAKAN- Silahlandırmıyoruz diyor, adaları silahlandırmıyoruz demiş.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Silahlandırıyor da bunu kendi iç
meselesi gibi görmeye çalışıyor bu doğru değil.
AHMET HAKAN- İkisi farklı Sayın Bakanım yani silahlandırmıyoruz diyor
yalanlıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir kere silahlandırmıyoruz demesi
de aynı şekilde dürüst bir yaklaşım değil. 1974’te bu adaları
silahlandırdıklarını söylediler. Aynı şekilde gerekçe olarak da daha sonra
da Türkiye’den bir tehdit geldiği için. Oysa bu adalara hiçbir zaman
saldırı olmadı dolayısıyla, bir tehditten bahsediyor. Ayrıca yani
Türkiye’den bir tehdit ya da başka bir hamle gelecek olursa askeri bir
hamle buradaki silahlardan da bir faydası olmaz, o yüzden gerçekten
gerekçeleri de çok komik. Şimdi tutup da tüm dünyanın bildiği, kendilerinin
de daha önce kabul ettiği bir konuda biz buraları silahlandırmadık diyorsa
o zaman yani ben ne diyeyim başka?
AHMET HAKAN- Yapacak bir şey yok. Peki, Sayın Bakan silahlandırmadan kast
ettiğimiz nedir? Mesela ben doğrusu Meis Adasına o fotoğraflarını
gördüğümüz olayı bir silahlandırmadan ziyade bir komedi gibi gördüm.
Ellerinde silahlar 7-8 tane asker feribotla yolcuların arasından giriyorlar
bu mu yani, silahlandırma dediğimiz şey nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır o değil, diğer adalarda baktığımız
zaman ağır silahlarda getirmişler. Yoksa biz daha önce de söyledik burada
Meis Adasında iç güvenliği sağlamak için orada jandarmadır, polistir, özel
kuvvettir nedir önemli değil, onların günlük kullanabileceği silahlar
silahlandırılmış olmuyor silahlarla.
AHMET HAKAN- Silahlandırma derken onu kast etmiyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aynı şekilde şimdi bir Cumhurbaşkanı
geldi adasına tamam mı? Maalesef adası diyoruz, çünkü geçmişte vermişiz
yani bu adayı Meis’i İtalyanlara, İtalyanlar da Yunanistan’a vermiş.
AHMET HAKAN- Yanı başımızda hemen…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yanı başımızda vermişiz bu adaları.
Şimdi geçmişteki anlaşmaları büyük bir başarı öyküsü olarak ders
kitaplarında bize ilkokullarda, ortaokullarda anlatmaya çalıştılar, ama
maalesef işte görüyoruz. Ama kendi adasına geldiği zaman bir
cumhurbaşkanının güvenliğini sağlamak için nereye giderse gitsin bizim
Cumhurbaşkanımız da öyle gerekli tedbirler alabilir, ama bizim kastımız bu
değil Ahmet Bey. Daha sonra zaten Yunanistan rutin bir nöbet değişimi
olduğunu da söyledi, açıklamak durumunda kaldı bizim tepkimiz basına. Biz
zaten ne dedik? Basına yansıyan bilgiler dedik, doğruysa dedik. Onlar da
bunun rutin bir değişim olduğunu söylediler, ama bizim bahsettiğimiz o
değil. Bizim bahsettiğimiz Ege’deki o silahsızlandırılmış anlaşmalarla
silahsızlandırılmış adalara 60’dan bu yana özellikle 74’te kabul edinceye
kadar yaptıkları konuşlandırdıkları silahlardan bahsediyoruz biz.
AHMET HAKAN- Orada ağır silahlar mı var?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette ağır silahlar. Yani anlaşmaya
uygun olmayan, bu statüye uygun olmayan ve ihlal eden silahlardan
bahsediyoruz.
AHMET HAKAN- Peki, son 18 yılda yani AK Parti Hükümeti döneminde bazı Yunan
adaları silahlandırıldı mı? Sizin döneminizde bu konuda yani hiç mi bir
silahlandırma olgusu olmadı? Çünkü bu konuda da çok iddia var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu iddialar doğru değil, neden
doğru değil? Yani sonuçta bazen işte gemilerle veya uçaklarla bu anlaşmayı
ihlal eden adımlar attığı zaman biz de karşı tedbirleri alıyoruz, ama esas
itibariyle buradaki silahlandırma çok eskiden yapılmış silahlandırmadır.
Diğer taraftan yine adaların fiili yapısıyla ilgili, hukuki olarak ve fiili
olarak daha önce sizin programınızda söyledik Kardak krizinden sonra
adaların bu anlamdaki ihlal ve statüsünde değişiklik olmamıştır. Yani o
yüzden burada AK Parti iktidarlarını kimsenin suçlamaması gerekiyor.
AHMET HAKAN- Kardak krizinden sonra hiçbir ada silahlandırılmamış mıdır?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kardak krizinden sonra şimdi hangi adaya
ne kadar silah gittiğini ben tabii bunu askerlerimizin cevap verebileceği
bir cevap da ama genel anlamda söylediğim benim buraların öncesinden ta
60’lı yıllardan daha sonraki sürece kadar silahlandırıldı.
AHMET HAKAN- Peki. Murat. AB birde değil mi esas?
MURAT ÇELİK- Şimdi onu söyleyecektim, demin Fransızlarla ilgili yani
Fransa’nın sadece Türkiye özelinde de değil, bölgesel anlamdaki hedefleri
bağlamında anlattınız. Bu tabii Avrupa Birliği içinde AB dengelerini de
zehirleyen bir noktaya taşındı ve Almanya’yla o meşhur Fransa, Almanya
ekseninde nano eksende zorlanıyor Fransa’nın tavrı sebebiyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece Fransa’nın değil yalnız, diğer
ülkelerin de öyle.
MURAT ÇELİK- Bazılarının.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Fransa’nın tavrından dolayı mı
Almanya zorlanıyor, yoksa Fransa mı Almanya’dan dolayı o kısmını tam
anlayamadım?
MURAT ÇELİK- Hayır Fransa’nın bu tavrı Almanya’yı Dönem Başkanı olarak
zorluyor diyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru zorluyor.
MURAT ÇELİK- Dolayısıyla, Avrupa Birliği’nin içini de bir anlamda hani
çünkü Avrupa Birliği hani kulüp olarak kurulmasına baktığınız zaman hiçbir
zaman böyle gerilimden yana değil, tam aksine uzlaşıyı öne çıkaran bir
kültürün tezahürü. Yani o temel niteliklerini zedeleyen bir tavır var
Fransa’nın tavrı şu anda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru Fransa’nın tavrı öyle, ama sadece
Fransa’nın tavrından değil, son zamanlardaki akımlardan dolayı, ülkelerin
Avrupa Birliğini rehin almasından dolayı Rum Kesimi ve Yunanistan. Kendi
politikalarında bugün başarısız olduğu için, genişleme politikasında
belirsizlikler olduğu için ve artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı
sebebiyle bahsettiğiniz o birleştirici değerler erozyona uğradığı için çok
ciddi sıkıntılar yaşadığı bir gerçek.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, şimdi siz neyi bekliyorsunuz yani Yunanistan’la
müzakere konusunda 24 Eylül’de mi Avrupa?
MURAT ÇELİK- 24 Eylül.
AHMET HAKAN- Gözünüzü 24 Eylül AB toplantısına mı diktiniz, yoksa hani
Yunanistan’ın o süreye kadar müzakereye açık bir tutum sergileyebileceğini
mi düşünüyorsunuz beklentiniz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Ahmet Bey, yani 24-25 Eylül’deki
toplantı bir zirve. Ne çıkar buradan çıksa çıksa en kötü? Türkiye’ye
yönelik bazı yaptırımlar çıkar. Geçmişte de gemimizle ilgili veya
şahıslarla ilgili bazı yaptırım kararları aldı. Yani biz burada gözümüzü
bir zirveye dikerken aman bize karşı bir şey yapmasınlar diye korku içinde
mi yaşayacağız? Yoksa Doğu Akdeniz’de yaşanan biraz önce sebeplerini
anlatmaya çalıştığım bu gerginliğin kalıcı bir şekilde çözümüne mi
odaklanacağız? Esasen çözümüne odaklanalım. Şimdi 24-25 geçti karar
aldılar, almadılar peki bu sorun devam ettiği sürece bir sonraki toplantıda
da gerginlik olacak. Bir sonraki Dışişleri Bakanları toplantısının da
gündemine Yunanistan ve Fransa bunu getirecek, her toplantıda bu gerginlik
devam edecek. İlk defa ya da son defa toplantı yapmıyor Avrupa Birliği yani
zirve olarak liderler zirvesi olarak. Sonuçta gerek bu zirvede, gerekse
diğer toplantılarda esasen Avrupa Birliği bir, bu sorunun çözümünde dürüst
bir arabulucu olmak istediğini ve olduğunu, olacağını göstermesi lazım bu
sorunu çözmek için.
İki, Avrupa Birliği Türkiye ilişkileri açısından baktığımız zaman tamam
üyelik sürecinde başka sorunlar var, Karadağ’la ilgili de son fasla
geldikleri zaman durdurdular, yavaşlattılar başka sorunlar var. Bizim
üyelik sürecimizde de maalesef 18 Mart mutabakatında olmasına rağmen bir
ilerleme olmadı, bunu bir kenar a bırakalım. Vize serbestisi söz mü? Söz.
Aynı şekilde yine Gümrük Birliği Anlaşmasının modernizasyonu var mı? Var.
Diğer taraftan terörle mücadele birçok konu var. 18 Mart göç mutabakatının
yenilenmesi gibi konular var. Yani tüm bu özel konularla beraber Türkiye-AB
ilişkilerinde ne yapacaklar, ne yapağız, birlikte ne yapacağız? Buna
odaklanması gerekiyor 24-25’te. Yoksa Fransa’yla veya Yunanistan’la
yaşadığımız sorunun bugün iki günde, üç günde, dört günde çözemeyeceğimiz
aşikar.
MURAT ÇELİK- O zaman sizin beklentiniz o liderler zirvesinde yani Sadece
Türk-Yunan geriliminin gündem olması değil, çok daha fazlası aslında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette özellikle Almanya’nın Dönem
Başkanlığında vize serbestisi ve Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi
konusunda somut adımlar bekliyoruz 18 Mart.
AHMET HAKAN- Yaptırım bekliyor musunuz, yaptırım gelir mi peki?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yaptırım gelir gelmez o konuda bir şey
diyemem, ama bugüne kadar hani bu konuda Türkiye’nin de yalnız olduğunu
iddia edenler var bunu da buradan söylemek isterim, başka örnekleri de
verebilirim de Volkan Ağabey’in seçilmesinden, ondan sonra son zamanlarda
işte Venezuela’daki oynadığımız rol, diğer ülkelerle ilgili yani Türkiye
çok gerçekten bizim de bazen göremediğimiz yoğun tempo içinde Türkiye
gerçekten çok önemli bir aktör oldu. Yani oyun kurucu olarak da, oyun
bozucu olarak da çok önemli bir aktör oldu Libya’daki etkinliğimiz dahil,
böyle bir dışlanma falan yok. Ama Avrupa Birliği içinde de baktığımız
zaman, bugüne kadar birçok toplantı oldu, Yunanistan istediği kararları
çıkarmadı, Fransa aynı şekilde çaba sarf etti. Örneğin, Normandiya 7’lisi
toplantısında da Fransa Türkiye’ye karşı yaptırım beyanı, yani orada bir
yaptırım olmaz da, Avrupa Birliği’ne böyle götürecekler, destek almak
istedi. Ama Fransa, Rum Kesimi ve Yunanistan’la yalnız kaldı, diğer ülkeler
karşı çıktılar.
AHMET HAKAN- Peki, bu durum yaptırım kararının çıkmama ihtimalinin yüksek
olduğunu gösteriyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi ülkelere baktığımız zaman Almanya
başta olmak üzere ve üye ülkelerin çoğunluğuna baktığımız zaman, Türkiye’ye
yönelik bir yaptırımı istemiyorlar, karşılar, Borrell de çok karşı. Bunu da
zaten Avrupa Parlamentosu’na hitabında, diğer konuşmalarında da söylüyor.
Ama bir de madalyonun öbür yüzü var, biraz önce söyledim, en nihayetinde
tercih etmek zorunda kalırsa kimi tercih eder?
AHMET HAKAN- Yunanistan’ı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun adına da üyelik dayanışması
demişler, yani saçma bir dayanışma. Haklı olduğun zaman dayanışma göster,
ama haksız olduğu zaman…
AHMET HAKAN- Haksızken bile dayanışıyor yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Haksızken bile dayanışma gösteriyorlar.
Ama dayanışmanın ötesinde, şimdi Avrupa Birliği başka konularda da karar
almak istiyor. Örneğin Belarus’ta seçimden sonra yaşanan olaylarla ilgili
karar almak istiyor. Yunanistan ne diyor biliyor musunuz Rum Kesimiyle
beraber, siz bizim önerilerimizi desteklemezseniz, Türkiye’ye karşı
yaptırım kararı almazsanız biz de Belarus kararını veto edeceğiz veya başka
bir kararı veto edeceğiz.
AHMET HAKAN- Tıkıyor yani AB’yi aslında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece tıkamıyor, rehin alıyor,
ilişkileri rehin alıyor. Şimdi bu da işte konsensüsle kararlar alınır
ilkesinden ya da kuralından kaynaklanıyor. Dolayısıyla şu andaki gördüğümüz
tablo böyle, ama en sonunda bunlara Avrupa Birliği mahkûm olursa, olabilir,
yani olabilir, illa bir karar çıkmaz demiyoruz, ama biz yaptırımla ilgili
bir kararın çıkmayacağını düşünüyoruz.
MURAT ÇELİK- Sizin diplomaside hani o tabir, meşhur tabir var ya, ihtiyatlı
iyimserlik, ben sizde ihtiyat bölümünü fazlasıyla görüyorum da, iyimser pek
göremedim, yanılıyor muyum bilmiyorum?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İyimserim, olmayacağını söylüyorum, ama
gerçekçi de olmamız gerekiyor.
AHMET HAKAN- Belarus kararını veto ederim derse…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani neden çıkmayacağına örnekler de
verdim, bugüne kadar çabalar, işte Fransa, Normandiya. Ama şimdi gerçekçi
olmamız lazım, en kötü senaryoya da kendimizi hazırlamamız lazım. Ama
sonuçta ne dedim? Ben yaptırımla ilgili bir karar çıkacağına inanmıyorum ve
beklemiyorum dedim.
AHMET HAKAN- Peki, Yunanistan’la sıfır temas içinde miyiz şu anda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan’la tabii danışmanlar
düzeyinde biliyorsunuz görüşmeler oluyor. İbrahim Beyle Başbakanın
danışmanı, aynı şekilde Hecker, daha önce de görüşmeler oldu, esasen bu
daha önce bir jest yaptık demiştik ya diplomasi için, geçici bir jesti, o
dönemden sonra danışmanlar bir araya geldi ve ortak bir açıklama taslağı
üzerinde sonra birlikte çalıştık. İki dışişleri bakanlığı olarak bu
açıklamayı yapacaktık. Sonuçta o düzeyde temaslar var. Nikos Dendias da
benim esasen çok yakın arkadaşım.
MURAT ÇELİK- Şimdi onu söyleyecektim, sizin bir kırmızı hattınız yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, şu anda bir kırmızı hat yok. Bu
dönemde maalesef birden böyle esasen Başbakanın da Türkiye’ye yaklaşımı,
ailesinin de yaklaşımı biraz daha pozitifti diğerlerine göre.
AHMET HAKAN- Miçotakis’in.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Oysa Çipras döneminde Koçiyas’la
sık sık gayri resmi olarak bir araya gelirdik, bu konuları da konuşurduk.
Bazen ben Yunanistan’a giderdim, bazen o Türkiye’ye gelirdi. İstanbul’da,
Ankara’da, Antalya’da, nerede olursa olsun bir araya gelip gayri resmi bu
işleri konuşurduk. Dendias biz hazır değiliz bunlara deyince Cenevre’de
Aralık ayında, daha sonra telefon görüşmelerimiz oldu, selam gönderiyor,
selam gönderiyoruz, yardımcısı da aynı şekilde.
MURAT ÇELİK- Ama siz Dış İlişkiler Komisyonuna konuşmaya gittiğinizde
mesela o gelmekten vazgeçti.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O gelmekten vazgeçti, yardımcısını da
göndermiş, yardımcısını da Avrupa Konseyinden tanıyorum. Hatta bir
raportörlük için yarışmıştık ve komite beni seçmişti o zaman. Ama olabilir
öyle yarışmalar, tanıdığım bir kişi. Ama o gün konuşmasına baktım
retorikten başka bir şey değil, Türkiye diyor, Hamas diyor, o diyor, bilmem
ne diyor, hiç Doğu Akdeniz’de nasıl haklı olduğunu izah etmemiş. Ben
haritalarla, belgelerle izah edince orada rahatsız olanlar da oldu, ama çok
fikir değişti Avrupa Parlamentosunda, Büyükelçimize de söylemişler, biz
belki sizi desteklemeyiz, ama çok farklı boyutları da öğrendik diye.
Sonuçta diyalog olabilir, olması lazım. Dışişleri bakanları ne için vardır?
En zor çetrefilli…
MURAT ÇELİK- İşte onu diyorum, sizin ikiniz arasında bir, çünkü geleneksel
olarak ön adıyla hitap eden bir ilişki vardır ya…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Murat Bey, başka bir örnek vereyim ben
size, Borrell dedi ki, Dendias’la görüşmeye hazır mısın? Ben de tabii ki
dedim, ön şartsız görüşmeye hazırım. Ama bu öyle görünüyor ki Yunanistan’da
olmaz, Türkiye’de de olmaz, ama Avrupa Birliği’nde de olmasın, sanki bizi
oraya davet etmiş veya çağırmış gibi olmasın. Cenevre olabilir, başka bir
Avrupa Birliği üyesi ülkede de olabilir, ama ben hemen görüşmeye hazırım
dedim. Ama Dendias ne demiş? Hayır, ben görüşmeye hazır değilim demiş.
Bizden kaynaklanmıyor görüşmeme, neden görüşmeyelim. Diğer ülkelerle
sorunlar yaşamıyor muyuz? Yaşıyoruz. Bazen gerginlik oluyor mu? Oluyor. Ama
en gergin ortamda görüşmezsen bunu nasıl azaltacaksın, nasıl çözeceksin?
Temasın mutlaka olması gerekiyor.
DİCLE CANOVA- Şimdi efendim, ben bunları dinleyince, ben biliyorsunuz
Kıbrıslıyım, Kıbrıslı Türküm, endişe ediyorum, yani Kıbrıs için peki bu
tabloda böylesi iletişimsizliğin sürdüğü bir dönemeçte ne olacak, ne
öngörüyorsunuz? Tabii diğer yandan enerji havzaları ve benzeri gerilimlerin
arka planında Kıbrıs’la alakalı farklı planlamalar olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen bu sondajlarla ilgili sorun çok
basit bir şekilde çözülebilir. Biraz önce söylediğim gibi, gelirlerin
paylaşımı, hakça paylaşımı konusunda bir mekanizma kurulabilirse bu sorunun
yüzde 90’ı çözülür, yani sondaj, gerginlik vesaire. Bu nedir? Oradan
hidrokarbon zenginliklerinden elde edilen gelirin Rum tarafı ve Türk
tarafıyla hakça paylaşımıdır. Bunun için illa iki taraf arasında anlaşma
olmasına gerek yok, çünkü birbirini tanımıyor. Bu bir mekanizma olabilir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir komisyon teklifinde bulundu. Avrupa
Birliği bünyesinde, BM bünyesinde herhangi bir komisyon, ortak bir şirket,
bu konularda biz esnek olduk, yani çözümler de ürettik, tekliflerde
bulunduk. Ama Rum Kesimi, Kıbrıs Türk halkının hakkını kabul etmekle
birlikte bunu bir karara bağlamak istemiyor, sorunun sebebi bu.
Diğer taraftan Annan Planı, en son Crans-Montana, ondan öncesi yaşadığımız
süreç, tüm çabalarda Yunanistan ve Rum Kesimi çözüme yanaşmadığı için
maalesef kalıcı bir çözüme ulaşamadık Kıbrıs’ta.
Şimdi ne yapmak lazım? Tabii kuzeyde seçim var. Kuzeyde seçimden sonra önce
gayri resmi bir araya gelmek lazım. BM, aynı şekilde üç garantör ülke, bir
de adada iki taraf, 5+1 BM ile beraber. Önce bundan sonra neyi müzakere
edeceğimizi bir belirlememiz lazım. Çünkü geçmişte özellikle siyasi eşitlik
vesaire önemli kesimlerde güç paylaşımı gibi Rum Kesimi hep geri adım
attığı için, Yunanistan da onları desteklediği için bir çözüm gelemedi.
Şimdi neyi müzakere edeceğiz? Anastasiadis farklı fikirler ortaya attı,
sonra vazgeçti. İki devletli dedi, konfederasyon dedi, gevşek federasyon
dedi, federasyona tekrar döndü vesaire vesaire, neyse ne, ondan sonra bunun
çerçevesini belirlememiz lazım, yani referans belgesini oluşturmamız lazım.
Siyasi eşitlik gibi önemli unsurları bir kere baştan oraya koymak lazım.
Bir de, zaman belirlemek lazım, sonuç odaklı belli bir zaman içinde bu işi
bitireceksek o zaman müzakerelere başlamanın bir anlamı var. Aksi takdirde
Crans-Montana ve Annan Planı gibi başarısızlıkla sonuçlanacaksa zaman
kaybıdır, hiçbir anlamı da yoktur. Biz Türkiye olarak Kıbrıs sorununun bu
şekilde, adil bir şekilde çözümünden yanayız.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, şimdi önünüzde haritalar var, siz bu haritalarla
anlatmasını da seviyorsunuz. Benim çok canımı sıkan bir harita var,
herkesin canını sıkıyor. Geçen gün sizin elinizde gördüm, ha dedim ya, işte
bu kadar net, hiç öyle net çizilmemişti harita, yani çok hoşuma gitti,
herhalde o haritaların içinde böyle çıkardınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hemen size göstereyim, bu Yunanistan’ın
maksimalist yaklaşımlarını gösteren harita, şunu kastediyorsunuz değil mi?
AHMET HAKAN- Evet, bugün biz bunu Hürriyet’te de manşet yaptık bu haritayı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onu daha da geniş göstermek istersek
başka bir renk, bu da aynısı.
AHMET HAKAN- Ama bu daha…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu daha çarpıcı, ama burada Rum Kesimine
verdikleri alanı da gösterdiğimiz zaman, diğer taraftan da Türkiye’ye
şurada bir şey kalmadığını daha da net bir şekilde görebiliriz. Esasen şuna
gelelim, bu haritayla gösterelim.
AHMET HAKAN- Şu gayet net bir şekilde görünüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ekrana da arkadaşlar bu haritayı
getirebilirlerse.
AHMET HAKAN- Şu anda ekranda zaten. Siz bu haritayı uluslararası
görüşmelerde, hani Avrupa Birliği’nde çıkarıp gösteriyor musunuz, yani bu
vicdana sığar mı, bu hakkaniyete sığar mı demiyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Diyoruz.
AHMET HAKAN- Ne diyorlar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hatta şunu söyledik en son Avrupa
Parlamentosuna hitap ettiğimiz zaman. Aranızda böyle bir haritayı ülkesi
için kabul edecek var mı?
AHMET HAKAN- Kim kabul eder ya bunu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle haklısınız diyorlar. Hatta
hatta bazıları diyor ki, biz hukukçuyuz, bazı dışişleri bakanları, biz
hukukçuyuz, hiç anlatmana gerek yok, bu saçma sapan bir şey diyorlar. Ama
diyoruz ki, bugün Yunanistan’ın itirazı nedir? Yunanistan’ın itirazının
sebebi, temeli bu haritadır, yani sözde Sevilla haritasıdır. Avrupa Birliği
dedi ki, biz bu haritayı tanımıyoruz, bizim için geçerliliği yoktur dedi
siyasi ya da hukuki olarak. Yunanistan da diyor ki, efendim, ben bunu resmi
olarak… Ama Yunanistan’ın bugüne kadar taleplerinin sebebi budur, yani
kaynağı budur, temeli budur. Geçenlerde bir teklifte bulundular hatta,
dediler ki, sizin gemi efendim belli bir süreliğine tarafsız bölgeye
gitsin…
AHMET HAKAN- Sayın Bakan gösteriyor harita üzerinden. Neresiymiş orası,
nereye gidecekmişiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi dediler ki, efendim, gemiyi geçici
olarak bu sorunsuz bir bölgeye gönderir misiniz, işte bir kere daha
deneyelim. Neyi kastediyorsunuz diye merak ettik. Kastettikleri yer neresi
biliyor musun, şurası, şu üçgen olan şu kırmızı yer…
AHMET HAKAN- Türkiye’ye ayırdıkları yer.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aynen öyle ya da şu haritada gösterecek
olursak şu bölge. Şurayı, yani bu tarafa da geçme diyor, burası Rum
Kesiminin, bu taraf da Yunanistan’ın, şu arada kal diyor.
AHMET HAKAN- Ya olacak şey mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunu siz nasıl söylersiniz kardeşim
dedik.
AHMET HAKAN- Teklif bile edilmez bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu saçma
sapan Sevilla haritasını kabul etmek demektir, burası tartışmasız bölge
olacak.
MURAT ÇELİK- Bir de lütfeder gibi oraya gidebilirsiniz.
AHMET HAKAN- Hakaret gibi yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aynı şekilde Ahmet Bey, şurada da o
haritayı üçlü gösteren bir harita var Meis Adasını. Şimdi burada da bu
kırmızı bölgeyi yine bize bırakmışlar. Şimdi Yunanistan’ın anakarasından
570, hatta 580 olması gerekiyor, 580 kilometre uzaklıktaki, bize 2
kilometre uzak olan ve 10 kilometrekarelik Meis Adasına 40 bin
kilometrekare kıta sahanlığı talep etmesinin sebebi de esasen bu Sevilla
haritasıdır. Yani biz diyoruz ki şimdi, Yunanistan bu haritayı kabul
etmediğini bir kere açıklaması lazım.
AHMET HAKAN- Tabii, bence evet.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu harita durduğu sürece soruları
çözmemiz mümkün değil. Bugün geçici başlarız, istikşafiye başlarız, başka
görüşmeye başlarız. Eee nasıl çözeceğiz? Yunanistan diyecek ki, buralar
benim, sen buradan çıkacaksın öyle çözeceğiz, bu mümkün mü? Hayır, bu
mümkün değil.
AHMET HAKAN- Bu harita olduğu müddetçe müzakere olmaz mı diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu harita olduğu sürece müzakere
de olmaz, müzakere olsa da sonuç elde edemezsiniz. Sonuç elde edemedikten
sonra laf olsun diye, dostlar alışverişte görsün diye bir araya gelmenin
faydası yok. Buradan hani müzakere istemiyoruz yorumu çıkmasın, biz
müzakere istiyoruz, ama müzakereler sonuç alıcı olsun ve hakkaniyet
çerçevesinde olsun.
AHMET HAKAN- Bir kısa ara verelim, ondan sonra devam edelim. Çok
teşekkürler. Aslında şu haritayı iyi ki yaptırmışsınız, hani bayraklı falan
olması da çok önemli, çünkü haksızlığı çok açık gösteriyor. O kadar apaçık
gösteriyor ki, hakkaniyet sahibi, vicdan sahibi herhangi bir dünya
vatandaşı şunu gördüğünde der ki, gerçekten saçmalık, ayıptır falan der
yani, demeli.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu harita da Cumhurbaşkanımızın fikri.
Biz bu haritayı böyle gösteriyorduk, ya dedi, şimdi burası Yunanistan böyle
mi, koyalım Yunan bayrağını buraya, bize ne kalıyor. İşte koyduğumuz zaman
da sonuçta bize kalan kırmızı yer. Bunu hangi devlet, hangi uluslararası
hukukta bu var, hangi devlet kabul edebilir…
AHMET HAKAN- Hangi vicdan kabul eder bunu ya?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hangi vicdan kabul edebilir, doğru.
Maalesef sorunun tüm sebebi bu.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, bir kısa ara verelim, devam edeceğiz.
AHMET HAKAN- Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu konuğumuz, önemli
açıklamalar yapıyor, sorular var, daha çok sorular var, konuşacağız, bütün
konuları konuşacağız. Yunanistan krizini konuştuk, birazdan Doğu Akdeniz’i
bütünüyle ele alacağız ve daha sonra da yine Amerikan seçimlerini,
Rusya’yla ilişkileri konuşacağız.
AHMET HAKAN- Şimdi tekrar birlikteyiz. Ankara’dan bu akşam tarafsız bölge
sizlere sesleniyor, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu önemli açıklamalar
yapıyor. Şimdi tekrar bence büyük ölçüde Yunanistan ve AB meselelerini
konuştuk, biraz da Doğu Akdeniz, yani aslında birbiriyle bitişik konular,
iç içe geçmiş konular, ama biz Doğu Akdeniz’de ne istiyoruz, onu biraz daha
belki belirginleştirmek lazım. Amacımız ne, biz orada ne yapmak istiyoruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce biz Türkiye
Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin ve de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve
Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak istiyoruz. Bu eğer kıyıdaş ülkelerle
birlikte işbirliği içinde olmayacaksa, onlar gibi biz de tek taraflı
adımlarla bunu yapmakta kararlıyız. Ama kıyıdaş ülkeler başta Yunanistan
olmak üzere Doğu Akdeniz’de hakça paylaşım konusunda hazırlarsa biz de
Türkiye olarak bunu herkesle oturup konuşmaya da hazırız, bu kadar iyi
niyetliyiz, ama aynı zamanda o kadar da kararlıyız hakkımızı korumak için.
Bizim istediğimiz bu. Zor bir şey mi? Zor değil. Basit mi? Evet basit, ama
karşı tarafta da aynı anlayışın olması gerekiyor. Biri bazen, efendim
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de ne işi var, neyi görüşeceksiniz diyenler de
de var. Şimdi gerçekçi olmak lazım, yani adaları kaldırsan bile anakaranın
ucuna baktığımız zaman Akdeniz’e geliyor. Dolayısıyla hani Ege var,
bazıları işte artık Ege’ye de Akdeniz diyelim diyorlar, bu tür söylemler
olabilir. Ama bizim söylemek istediğimiz, biz haklarımızın peşindeyiz,
kimsenin de hakkında gözümüz yok. Uluslararası hukuka uygun bir şekilde
haklarımızı ya müzakere ederek alırız. Müzakerelerde masada değişik
anlaşmalarla ya da platformlarla bizi bugüne kadar yaptıkları gibi
dışlamaya devam ederlerse, bu sefer bizim de bugüne kadar yaptığımız gibi,
özellikle 2018’den bu yana sondaj ve sismik araştırmalarımızda da sahada
gösterdiğimiz gibi kendi hakkımızı kendimiz alırız.
AHMET HAKAN- Yani biz Doğu Akdeniz’de sismik araştırmaya da, sondaja da
devam edecek miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette, bizim hakkımız saklıdır, onu
başından beri söyledik. Şimdi Oruç Reis Gemisi bakım ve onarım için ya da
ikmal için limana çekildi, bunun kendi programı var. Şu anda Yavuz Gemisi
sondajına devam ediyor mu? Ediyor. Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma
çalışmalarına devam ediyor mu? Ediyor. Yani tüm faaliyetlerimizi sanki
durdurmuşuz gibi hava estirmeye çalışanlar da var taviz veriyor Türkiye
diye, o da doğru değil. Zaten faaliyetlerimize, bakımı yapılan gemi tekrar
sahaya dönüyor. Ha biz bunu yaparken de herkesle işbirliği yapabileceğimizi
de aynı şekilde söylüyoruz. Bununla ilgili de fikirler var, işte ortak
konferanslar düzenleyelim, Avrupa Birliği işte AB Birliği işte AB üyesi
olan kıyıdaş ülkelerle Rum Kesimi hariç, biz her zaman Rum Kesimi hariç
diyoruz, onların muhatabı Türk tarafı diyoruz. Sonuçta bazı buna yönelik
girişimler de yok değil. Ama bizim somut adımlar görmemiz lazım. Yani bizim
haklarımızı garanti altına alacak, yani masada somut adımları diğer ülke,
kıyıdaş ülkeler tarafından da görmemiz lazım. Aksi taktirde biz kendi
hakkımızı kendi gücümüzle koruruz alırız.
DİCLE CANOVA- Bu kendi adımlarımızı atarız’ın içerisinde Kıbrıs’ta hava ve
deniz üssü kurma planı var mıdır? Ve Maraş’la ilgili, kapalı Maraş’ın
açılması noktasında plan devrede midir hala?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kıbrıslı olduğunuz belli oluyor, tüm
soruları Kıbrıs’a bağlıyorsunuz. Şimdi bizim zaten garantör ülke olarak
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki mevcudiyetimizi biliyorsunuz. Ayrıca
Geçitkale’de biliyorsunuz insansız hava araçlarımızı da konuşlandırdık.
Zaten bizim Akdeniz kıyılarından veya İç Anadolu’dan 10-15 dakikada
ulaşabileceğimiz bir bölge, ihtiyacımıza göre oradaki mevcudiyetimizi
arttırırız.
En son Amerikalılara ve Pompeo’ya da söylediğimiz gibi, siz eğer Rum
Kesimine. Onlar diyor ki, öldürücü olmayan askeri malzeme veriyor, silah
vesaire olmayacak, mühimmat olmayacak diyorlar. Biz de, eğer siz bunu ihlal
ederseniz biz de oradaki desteğimizi, mevcudiyetimizi daha da arttırırız,
bu gerginliği arttırır. Dolayısıyla dengeyi bozmayın, eşitliği bozmayın
diyoruz. İhtiyaca göre gerekli askerlerimiz, geçen gün Milli Savunma
Bakanımız ve kuvvet komutanlarımız, tüm askerlerimiz oradaydı, tatbikat
yaptılar, mesajları verdiler. Bu konudaki kararlığımızda zaten hiçbir
tereddüt yok. Başka ne sormuştunuz?
DİCLE CANOVA- Maraş’ı sormuştum ama…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Maraş’la ilgili, Maraş bölgesi
uzun zamandır kapalı. Burada Türklerin de mülkiyeti var, Rumların var,
üçüncü ülke vatandaşlarının var, vakıfların var, hatta bazı üçüncü ülke
devletlerinin burada mülki var. Şimdi atıl duruyor. Biz dedik ki, bunu
açalım, burada hiç kimsenin hakkı da kaybolmasın. Yani mülk sahipleri,
onların varisleri kimse ölmüşler varsa, vakıfsa vakıf, burayı açıp aynı
şekilde ekonomiye kazandırmak gerekiyor. Vatandaşlar yıllardır, Rum
vatandaşları da dahil buradaki haklarını kullanmak istiyor. Dolayısıyla
esasen biz önemli bir adım atıyoruz. Şimdi bununla ilgili adımları attık.
Bir envanter çalışması yapılıyor, hangi mülk kimin, sahibi duruyor mu,
satmış mı, devretmiş mi, ölmüş mü, varislerine geçmiş mi, işte hangi vakfa
ait, bunlar nasıl olabilir diye. Dolayısıyla herkesin hakkını koruyacak bir
şekilde kapalı Maraş’ı biz açmak istiyoruz. Böyle güzel bir yerin kapalı
olması, bu kadar güzel binaların ve yerin böyle atıl kalması ve yok olup
gitmesi de doğru değil.
DİCLE CANOVA- Efendim, Pompeo dediniz, o da dönemli, müsaadenizle bunu
sormak istiyorum, Pompeo Güney Kıbrıs’taydı, hemen arkasından da sizinle
bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Orada da bir mutabakat zaptı imzalandı
yine savunma alanında işbirliğine dönük. Ne konuştunuz, ne mesaj verdiniz,
ne yanıt aldınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi her şeyden önce Rum Kesimine gidip
Türk tarafına gitmemenin doğru bir yaklaşım olmadığını söyledik. Çünkü daha
önceki yetkililer, Kerry Dışişleri Bakanı olarak, aynı şekilde şu anda
Trump’ın rakibi olan Biden Başkan Yardımcısı olarak adaya gittiği zaman
kuzeye de geçerek oradaki yetkililerle, Türk yetkililerle görüşmeler
yapmıştır, diğer ülkeler de yapmıştır bunu. Birçok lider, birçok Dışişleri
Bakanı, uluslararası örgütlerin liderleri-temsilcileri zaten yapıyor. Ama
maalesef Pompeo bu ziyaretinde kuzeye geçmemiştir. Tabii bunun böyle olması
gerektiğini hatırlattık kendisine. Yani Amerika bir kere, yani çözümü de
başından beri destekliyordu. Objektif olması lazım, dengeli olması lazım,
bir de eşitliği bozmaması gerekiyor, Amerika’nın tutumu burada önemli.
Ayrıca, biraz önce söylediğiniz gibi ambargonun kısmen de olsa, 1 yıllığına
kaldırılmasının da eşitliği bozacağını kendisine söyledik.
Bir de, Yunanistan’da Batı Trakya’da bir tatbikat bilgisi almıştık. Daha
sonra kendisi dönerek, bilgi sahibi değilmiş, bilgi göndererek
Büyükelçiliği aracılığıyla, bunun tankların bulunduğu bir merkezde
yapıldığı, dışarıya hiçbir şekilde çıkmayacağını, hatta o tatbikatın da
başladığını, rutin NATO üyesi ülkelerle bu tür tatbikatları yaptıklarını,
Batı Trakya Türklerini kesinlikle rahatsız etmeyeceklerini, gelecek sene de
hatta bizimle planlamışlar, onu da hatırlatarak, bu sadece orada bir üs de
değil tabur gibi bir yer tankların bulunduğu, oranın kendi içinde
yaptıkları bir daha önceden planlanmış bir tatbikat olduğunu ve kesinlikle
Batı Trakya Türklerini rahatsız edecek, dışarı çıkmayacak bir çalışma
olduğunu söylediler, bunları konuştuk, yani gayet şey bir ortamda.
AHMET HAKAN- Doğu Akdeniz’deki doğal gaz arayışımız devam edecek dediniz,
ediyor dediniz hatta. Size bir Dışişleri Bakanı olarak şunu sormak
istiyorum. Türkiye Doğu Akdeniz’de bir rezerv bulursa kriz daha da
derinleşir mi? Yoksa krizin çözümü daha da kolaylaşır mı, hangisi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Ahmet Bey, bizim kıta
sahanlığımızda herhangi bir Karadeniz’de olduğu gibi doğal gaz rezervi
bulursak tabii ki bu bizim egemenlik hakkımıza girer. Ama…
AHMET HAKAN- Ama orada tartışma yok mu, tartışmalı bir durum?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama kesinlikle gerginlik olacağı kesin.
AHMET HAKAN- Gerginlik olur.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Yunanistan bu maksimalist
iddialarından vazgeçmediği sürece ya da oturup tüm kıyıdaş ülkelerle ortak
bir mutabakata varmadığımız sürece gerginlik kaçınılmaz, bunu söylemek
lazım.
AHMET HAKAN- Karadeniz’deki gibi olmaz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Karadeniz’deki gibi olmaz. Çünkü orada
herkesin kıta sahanlığı belli, hatta münhasır ekonomik bölgeleri belli.
Sonuçta…
AHMET HAKAN- Tartışma yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Burada bir şeyi daha açıklamak
istiyorum, bazen soruyorlar, biz neden münhasır ekonomik bölge ilan
etmiyoruz diye. Şimdi Karadeniz’de bunu ilan etmişiz, Akdeniz’de etmemişiz.
Neden? Yeraltı zenginliklerinin değerlendirilmesi konusunda kıta sahanlığı
size yeter.
AHMET HAKAN- Yetiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yetiyor tabii, yeraltı zenginliklerinin
değerlendirilmesi konusunda kıta sahanlığı size yeter. Ama siz suyun
içindeki zenginlikleri de değerlendirmek istiyorsanız, o zaman münhasır
ekonomik bölge ilan etmeniz gerekiyor.
AHMET HAKAN- Ne demek bu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu ne demektir biliyor musunuz?
AHMET HAKAN- Yani doğalgaz nereye gider?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğalgaz kıta sahanlığına girer.
AHMET HAKAN- Kıta sahanlığı yeter, çünkü denizin altından çıkartılan bir
şey. Peki neyi çıkartırsak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mesela balıkçılık.
AHMET HAKAN- Ha o münhasır ekonomik.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ya da suyun içinde diyelim ki kayalıklar
var rüzgâr enerjisi veya suyun akıntısından enerji elde etmek istiyorsunuz,
o zaman münhasır ekonomik bölge önemli.
Bir de ayrıca, şimdi kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgede siz
seyrüsefer konusunda da tedbirler almanız lazım. Şimdi kıta sahanlığınızda
sizin açık denizlerde tatbikat yapılabilir. Nitekim Ruslar da yaptı,
diğerleri de yapabilir, burada sıkıntı yok. Ama başka ülkelerin sondaj ve
sismik araştırma gemileri giremez. Münhasır ekonomik bölge ilan ettiğiniz
zaman balıkçı tekneleri de giremez. Biz hani Akdeniz’de balıkçılığı ön
plana çıkaracaksak olabilir. Yani burada bir taviz verilmiş değil, burada
hidrokarbon zenginlikleri için kıta sahanlığı yeter. Karadeniz’de niye ilan
ettik? Çünkü balıkçılık orada önemli bir sektör. Yani suyu içindeki
zenginlik dediğimiz balıkçılık önemli bir sektör. Ha ne oluyor bu sefer?
Bazı tedbirler de almanız gerekiyor. Şimdi Karadeniz’de münhasır ekonomik
bölge herkese ilan etti, bizim tekneler mesela bazen karşı tarafın,
Gürcistan’ın, Ukrayna’nın ya da Romanya’nın, Bulgaristan’ın bölgesine
girdiği zaman alıp götürüyorlar, çekiyorlar, biz de telefon açıyoruz,
bırakın diyoruz vesaire, ceza-meza, biz de aynısını yapıyoruz.
AHMET HAKAN- Peki, ama burada şöyle bir anladığım husus var, biz Libya’yla
münhasır ekonomik bölge anlaşması yaptık, eğer sadece kıta sahanlığı
yetiyor idiyse neden yaptık?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Deniz yetki alanları kıta sahanlığı
anlaşması yaptık Ahmet Bey.
AHMET HAKAN- Münhasır ekonomik bölge anlaşması yapmadık.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, münhasır ekonomik bölge anlaşması
imzalamadık, deniz yetki alanları anlaşması imzaladık ve her iki ülke de
kıta sahanlığı belirledi. Onu haritada da gösterebiliriz şurada size,
bakınız şu hat, burada ortay hattın bulunması için Türkiye’nin Libya’yı
nasıl gösteren sarı. Burada farklı renkler olduğu için bu hattı bazen başka
renklerde de gösterebiliyoruz, arkadaşlar da ekrana getirebilirlerse
burası. Şu bölge bizim iki kıta sahanlığımızın birleştiği, kesiştiği nokta.
Bizim Libya’yla anlaşmadan önce…
Arkadaşlar, o haritayı ekrana getirebilir misiniz Libya’yla imzaladığımız
anlaşma, o sarı hatlarla ortay hattın da gösterildiği? Şimdi bu noktada
kıta sahanlığımız birleşiyor, bu ortay hattın…
AHMET HAKAN- Şu anda ekranda, gayet güzel anlaşılıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şurada birleşiyor D-E şeyinde.
Diğer taraftan, bizim Libya’yla imzaladığımız anlaşmadan önce kıta
sahanlığımızın batı sınırlarını belirledik biz, yani şu gri bölgeyi,
ekranda biraz açık yeşil, ama burada gri gibi görünüyor, burayı belirledik,
yani şurayı. Eskiden şu kırmızı bölgeydi bizim kıta sahanlığımız, güneyi
belliydi, doğusu belliydi, ama batısı açıktı, şuralar açık görünüyordu,
böyle çizgiler yoktu. Bu parsel parsel işte…
AHMET HAKAN- Orayı belirlemiş oldu Libya Anlaşması.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, şurası, gri bölgeyi belirledik.
Yani burası, şu kırmızı artı şu gri bölge şu anda bizim Birleşmiş
Milletler’e de kaydettirdiğimiz kıta sahanlığımızın sınırlarıdır. Ve bu
batı sınırlarına baktığımız zaman da Ahmet Bey, şurada Yunanistan’ın
adalarına, Rodos, ondan sonra Girit Adasına baktığımız zaman bunlara da 6
millik karasuları bırakmışızdır su hukuka saygımızdan dolayı.
AHMET HAKAN- O zaman bu alanda yapılan her türlü sondajla elde edilen
tartışmasız Türkiye’nin midir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle. Bizim daha önce şu kırmızı
bölgelerde, hatta şu Rum Kesiminin sözde parsellerin olduğu yerlerde,
şuralarda şu anda mesela faaliyetlerimiz devam ediyor, dolayısıyla bu kıta
sahanlığı içindeki her şey bizim egemenlik hakkımızdır.
AHMET HAKAN- O zaman münhasır ekonomik saha ilan etmeye gerek yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi burada biz balıkçılık yapacaksak
da suyun akıntısından dolayı enerji elde edeceksek, suyun içindeki
zenginliklerden -altındaki değil- istifade edeceksek, Karadeniz’de
balıkçılıkta olduğu gibi münhasır ekonomik bölge de ilan edebiliriz.
Münhasır ekonomik bölge olarak ilan etmemizin önünde de hiçbir engel yok.
Ama şimdi burada örneğin ilan ettik, hemen şu Girit’in güneyinde veya
Mısır’dan gelen veya İsrail’den gelen, oradan gelen hiçbir balıkçıyı da
buraya sokmamamız lazım bizim, balıkçı teknesi giremez münhasır ekonomik
bölgeye.
AHMET HAKAN- Siz buna gerek duymuyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani şu anda yeraltı zenginlikleri için
ihtiyaç duymuyoruz. Ama balıkçılık ve diğer suyun içindeki zenginlikler
konusunda yarın ileride ihtiyaç gördük, bir dakikalık olay ilan etmek, yani
bunun önünde bir engel yok. Ama söylediğim gibi kıta sahanlığı hidrokarbon
zenginlikleri için kâfidir.
AHMET HAKAN- Şimdi siz Türkiye’nin alanını gösteriyorsunuz, yapılan
anlaşmalarla Birleşmiş Milletler’e kaydettik diyorsunuz. Yunanistan bunu
tanımıyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan bunu tanımıyor. Biz şu
kırmızı bölgeyi esasen daha önceden bildirdik, yani 2004’te b bölgeyi biz
BM’ye kaydettirdik. Bu bölgelerde, şu anda Oruç Reis’in sismik araştırma
yaptığı bu bölgeye 2009 ve 2012 yıllarında lisans vermişiz ve o yıllardan
bu yana da bu ülkelere demişiz ki, bizi dışlayan faaliyetlerde bulunmayın,
burada bizim hakkımız da var, sizin imzaladığınız anlaşmaların ya da
attığınız adımların bir hükmü yoktur demişiz, bunlar da dinlenmeyince işte
buralarda sondaj ve sismik araştırma faaliyetlerimizi başlattık.
AHMET HAKAN- Biz diyoruz ki, burası bizim, kaydettirdik, araştırmamızı da
yapıyoruz diyoruz, defacto olarak şey bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Şimdi tabii burada Rum Kesimi
mesela Mısır’la, İsrail’le 2003’te, 2010’da anlaşmalar imzaladı, aynı
şekilde bu Girit’in aşağı güney kısmında Yunanistan bilahare ilan ettikten
sonra aynı şu parseller gibi, şu yeşil bölgede ve şuralardaki parseller
gibi Rum Kesiminin yaptığı gibi buralara lisanslar verdi sondaj çalışmaları
için. Yani gerçekten bugüne kadar bizi dışlayıcı ve kışkırtıcı o kadar adım
attılar ki, şimdi sanki her şeyi başlatan Türkiye’ymiş gibi yaygara
koparıyorlar, Avrupa Birliği de buna alet oluyor, bizim de itirazımız bu.
Sonuçta, bizim burada hakkımız var mı? Var. Kıbrıs Türk halkının hakkı var
mı? Var. Buralarda biz eğer hakkımızı yok sayarlarsa, adımlar atarlarsa
bugüne kadar yaptıkları gibi, kendi adımlarımızla biz hakkımızı koruruz.
Yok, bizim çağrımıza kulak verip de tüm kıyıdaş ülkelerle gelip burada
herkesin hakkını koruyacak bir şekilde ortak bir çalışmaya varız derlerse
biz buna da yanaşırız, o zaman bu zenginliklerden herkes faydalanır.
AHMET HAKAN- Bu arada Akdeniz’den bir müjde gelirse ne olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi müjde gelirse, bu bizim kendi kıta
sahanlığımızın içinde herhangi bir rezerv bulunursa gaz ya da petrol, bu
bizim hakkımızdır, biz bunu değerlendiririz.
MURAT ÇELİK- Ama tartışma yaratacak belli ki.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tartışmanın yaratmaması mümkün değil.
Sismik araştırma çalışmalarımız tartışma yaratıyorsa, o da tartışma
yaratır.
MURAT ÇELİK- O daha büyük tartışma yaratır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki yaratacak, ama yaratıyor diye
de biz hakkımızdan vazgeçecek değiliz ki.
AHMET HAKAN- Ben şeyi anlamıyorum, yaratılan tartışma nasıl bir tartışma
olur? Yani Türkiye’ye karşı böyle hani güçlü bir, AB, Yunanistan falan
hepsi birlikte güçlü bir itirazda bulunacaklar? Yani ellerinde ne var, ne
yapabilirler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onlara sormak lazım, yani ben şimdi
varsayımlar üzerine onların tepkilerini şimdiden ölçemem, ama karşı
çıkacakları doğru, yani bir gerçek bugüne kadar çıktıkları gibi. Ama
burada…
AHMET HAKAN- Yani bir savaşa götürür mü Türkiye’yi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Ahmet Bey, biz ulusal egemenlik
hakkımız söz konusu olduğu zaman, kim ne kadar karşı çıkacak, kim ne kadar
karşımızda olacak veya ne çıkaracaklar diye hesap yaparsak, o zaman çok
zafiyete düşeriz. Yani biz burada kararlıysak, hakkımız neyse hakkımızı
almak için ne gerekiyorsa, diplomasiyse diplomasi, müzakereyse müzakere,
herkesle anlaşmaysa anlaşma, ama bu olmuyorsa da kendi adımlarımızla tek
taraflı olarak bunu yapmak durumundayız, bu bizim egemenlik hakkımız.
MURAT ÇELİK- Şu ortamda mesela Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı bir
Yunanistan gazetesine dün bir makale yazdı, yani eşzamanlı iki dışişleri
bakanının yazdığı. Hani sizin orada verdiğiniz mesajlar yine o programın
başında bahsettiğimiz işte ön koşulsuz gelin oturalım masaya vesaire.
Bunların iç politikada da size dönüşü var, yani ana muhalefet çıkıp
diyebiliyor ki, dış politikada işte Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hatta
başında bulunduğunuz Bakanlık, tırnak içinde Hariciye bir de dışlanıyor,
devre dışı bırakılıyor ve işte Cumhurbaşkanını kast ederek tek bir kişinin
aldığı kararlar uygulanıyor vesaire diye.
Bu iç politika dengesini nasıl gözetiyorsunuz? Mesela, hani tamam, dış
politikada Fransa’yla böyle bir gerginlik yaşarken Afrika seyahati
yapıyorsunuz, 3 Fransız eski sömürgesine gidiyorsunuz. Bunların hepsi tabii
ki bir mesaj içeriyor tahmin ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani biz hiçbir ülkeyle böyle yarışır
duruma düşmeyiz. Ama bizim tabii o ülkelere yaklaşımımız Fransa’nın da eski
sömürgeci ülkelerin yaklaşımlarından çok farklı, biz daha çok yardım…
MURAT ÇELİK- Ama o seyahatin de bir anlamı var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi o seyahati daha sonra konuşalım
ama, isterseniz, ilgi duyarsanız o seyahati de anlatabilirim.
Ama iç politika konusuna gelecek olursak, şimdi bunlar milli mesele mi?
Evet, milli mesele ve milli meselede iç siyaset kaygıyla hareket etmek
doğru mu? Doğru değil. Bu milletin beklentisi var, beklenti hepimizden.
Dolayısıyla Türkiye’nin haklarının korunması konusunda iktidar-muhalefet
birlikte hareket etmemiz lazım. Yani biz oraya gittiğimiz zaman, ne işiniz
var deyip, sonra da bakım için geldiği için taviz verdiniz diyorsanız, o
zaman çelişirsiniz, biz bu çelişkiyi yaşıyoruz. Maalesef bazı siyasi
partilerden, bazı siyasi partilerin genel başkanlarından ara ara
destekleyici beyanlar da gördük, yani burada herkesi bir şeye koymak
istemiyorum.
Diğer taraftan, şimdi Dışişleri Bakanlığını etkisiz ya da yok demek,
gerçekten kedi bünyelerinde de emekli büyükelçi arkadaşlarımız var, yani bu
bir saygısızlıktır.
Şimdi biz Dışişleri Bakanlığı olarak Cumhurbaşkanımızın da verdiği yetki ve
güvenle tüm çalışmaları yürütüyoruz. Şimdi bizim Sedat Bey Bakan
Yardımcımız Rusya’yla Libya konusunda, Suriye konusunda 3’lü, yani
İstihbarat, Dışişleri Bakanlığı ve de Milli Savunma Bakanlığı, karşı
taraftan da öyle, müzakerelerde başkanlık yapıyor mu? Başkanlık yapıyor.
Yani şekilde Libya konusunda böyle mi? Böyle.
Yine Avrupa Birliği’yle ilgili tüm bu süreçleri Bakan Yardımcım Faruk Bey
götürüyor. Biz Borrell’le konuşuyoruz, tüm müzakereleri Borrell’in
yardımcısıyla Bakan Yardımcımız götürüyor. Daha önce yine Avrupa
Bakanlığında da çalışmış bir arkadaşımız, herkes liyakatine göre
görevlendirilmiş. Yavuz Beyin keza işte tüm bu insani yardımlardan tutun da
bu koronavirüs dahil konsolosluk konuları, diğer konular, hepsinde yardım.
En son görüşmeler genel müdür düzeyinde oldu, bizim genel müdürlerimiz
heyet başkanlığını yapıyor. Yani şu an da yürüttüğümüz tüm müzakerelerde
hepsinde Cumhurbaşkanımızın bize duyduğu güven ve Dışişleri Bakanlığının
yetkileri çerçevesinde biz varız. Ama dış politika öyle bir geniş alan oldu
ki, bugün tek başına Dışişleri Bakanının, Dışişleri Bakanlığının yürüteceği
bir alan değil, burada koordinasyon içinde olmamız lazım. Parlamenter
diplomasi önemli mi? Her zamankinden daha fazla önemli, bizim
söyleyemediklerimizi onlar söyler. İş dünyası işin içinde mi? İşin içinde.
Aynı şekilde dış politikanın alanlarına baktığımız zaman kültür var mı?
Var. İnsani yardım var mı? Eğitim var mı? Ekonomik işbirliği var mı? Askeri
işbirliği ya da savunma sanayinde işbirliği var mı? Var. Şimdi yerine göre
sahada olacaksınız, yerine göre masada olacaksınız, masayla sahayı birlikte
yürüteceksiniz. Dolayısıyla, Milli Savunma Bakanlığıyla, askerlerimizle,
İçişleri Bakanlığı, göç konusu, aynı şekilde sağlık, bugün sağlık turizmi
diyoruz. Turizm ve Kültür Bakanlığımızla turistlerin gelmesi diyoruz. Diğer
taraftan, diğer Bakanlıklarımızla yakın işbirliği içinde çalışmak
durumundayız. İstihbaratla yakın işbirliği içinde çalışmak durumunda mıyız?
Evet. Her Cumhurbaşkanının yanında diğer sistemlerde başkanlık
sistemlerinde de işte Amerika’da da diğer yerlerde de danışmanlar var mı bu
işlerle ilgili? Var. Oradaki arkadaşlarımızla biz bir Cumhurbaşkanlığı
sisteminin amacı nedir? Tüm bu eskiden Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, yetki
paylaşımı, kavgalar, tartışmalar ta tarihten bu yana olmuştur. Hepsini bir
bütün çatı altında birleştirip uyum içinde bu işlerde beraber çalışmamız
lazım. Şimdi ben Cumhurbaşkanlığındaki arkadaşlarımızı ben rakip olarak mı
görmem lazım, çalışma arkadaşı olarak görmem lazım. Burada fitne yapmaya ne
gerek var? Biz bunları hep beraber yürütüyoruz. Şimdi bir ülkenin
Cumhurbaşkanının ya da başbakanın danışmanıyla benim mi doğrudan görüşmem
uygundur, Cumhurbaşkanımızın bir danışmanın görüşmesi daha uygundur? Veya
seviyesine göre dolayısıyla, bu doğru değil. Ayrıca bilgilendirmeden
bahsettiniz.
MURAT ÇELİK- Yani öyle bir ihtiyacı var muhalefetin demek ki hani böyle bir
eleştiri olduğuna göre.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bakınız Murat Bey, ben Meclis
konuşmalarımda da, diğer konuşmalarımda da her zaman şunu söylüyorum. Ne
zaman isterlerse biz muhalefeti ve muhalefetin genel başkanlarını
bilgilendiririz. Örneğin tezkere zamanında da gittik bilgilendirdik. Destek
verir, vermezler ayrı bir şey. Şimdi bu Akdeniz konusunda, daha önce adalar
konusunda biz muhalefeti her zaman bilgilendirmek istedik. Meclis’e de şunu
söylüyoruz. Gazi Meclis, Yüce Meclis ne zaman emrederse biz gideriz ben
uzun süre de milletvekilliği yaptım, Antalya’mızı temsil ettim
Meclis’imizde. Dolayısıyla, milletvekilliğinin ve Meclis’in önemini de
hepimiz biliyoruz. Ben de milletvekilliği yaptığım için çok iyi biliyorum.
Cumhurbaşkanımız da zaten gönderiyor. Meclis bizi davet etmesi lazım ne
zaman isterse bilgilendir diye. Meclis emretsin biz gideriz Meclis’imizi
bilgilendiririz davet etsinler. Aynı şekilde hangi partinin genel başkanı
olursa olsun bilgilendirmek istediği zaman biz bilgilendirme istediği zaman
biz bunu yaparız. Bunu genel başkan yardımcılarına da hep söylüyoruz.
Ayrıca bu partilerin içinde şunu da söyledik o arkadaşlara genel başkanlara
da daha önce de söyledik gittiğimiz zaman. Sizin arkadaşlarınız var, yani
belki sizin her zaman vaktiniz olmayabilir, bu bizim eski çalışma
arkadaşlarımız.
MURAT ÇELİK- Emekli diplomatlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, emekli diplomatlardan
bahsediyorum. Gelsinler Bakanlığımıza, açsınlar telefonu hangi konuda bilgi
istiyorlarsa her düzeyde biz bilgi vermeye hazırız. Ama burada bir sitemimi
de iletmek istiyorum. Uzun zamandır özellikle bu aidiyeti belli olmayan
adalar hangi işte öyle oldu, sizin zamanınızda oldu, verildi gibi konular
gündeme bazen muhalefette getiriyor. Bu konuda CHP Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirmek istedim, randevu talebinde bulundum. Öztürk
Yılmaz vardı o zaman kusura bakmasın isim konusunda biraz zayıfım. O zaman
Öztürk Bey’e de söyledim dedim ki, Sayın Genel Başkan davet etsin ben
geleyim sizi bilgilendireyim Genel Başkanı bilgilendireyim. Meclis’teki
konuşmamda da bunu söyledim Genel Başkanınızdan randevu istedim alamadım.
MURAT ÇELİK- Kılıçdaroğlu size randevu vermedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, ben gidip Sayın Kılıçdaroğlu’nu
bilgilendirmek istedim, çünkü bu hassas bir konu, milli bir konu, her
siyasi partinin bu konuda bilgilendirilmesi gerekiyor. Daha sonra yine
diğer Genel Başkan yardımcıları geldiği zaman da biz yine bilgilendirmek
istedik, maalesef o konu da olmadı. Mesela Meral Akşener bir gün bu konu
gündeme gelmiş partide, ben de Ankara dışındaydım, telefonla görüştük, izah
ettik. Sayın Çavuşoğlu, ben konuyu gayet iyi anladım dedi. Orada da iki
tane emekli büyükelçimiz var, bu konularda bilgilendirmeme gibi bir konu
yok. Biz siyasi partileri ve Yüce Meclis’i, Gazi Meclis’i ne zaman
isterlerse bu konularda bilgilendiririz, bundan da hiç çekinmeyiz.
AHMET HAKAN- Siz Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’de muhalefetin ortak bir
duyarlılık içinde olduğunu söylüyor musunuz yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tam değil. Yani destek veren siyasi
partiler de oldu, ama Ana Muhalefet Partisine baktığımız zaman son derece
çelişkili açıklamalar da gördük. Buralara niye … diyenler de oldu, bazen
işte haklı davamız diyen de oldu, ama tam bir destek ve mutabakat görmedik.
Yani aynı şekilde tamam biz iktidarız yürütüyoruz doğru bu milli meseleyse
neden biz nasıl yardımcı olabiliriz, ne yapabiliriz? Çıkıp da ey Yunanistan
sen bu maksimalist haklarından vazgeç, Sevilla haritası ne anlama geliyor
diye sordular mı? Veya aynı şekilde Fransa’ya. Fransa bir kere
Cumhurbaşkanımızla ilgili Macron ve artık Fransa’da dememek lazım Macron
demek lazım. Açıklama yaptığı zaman yine CHP’den Macron’u eleştiren bir
açıklama geldi, yani olduğu zaman da söylüyoruz. Ama bu bir milli meseleyse
bu kadar mücadele verirken iç siyasete malzeme etmek yerine gelip de
arkadaş biz nasıl destek verebiliriz? Biz de bu işin içinde varız dediler
mi? Niye tamam iktidar partisinden beklenti daha fazla olabilir, ama benim
de muhalefetten milli meselelerde aynı Milliyetçi Hareket Partisinin ve
Sayın Devlet Bahçeli’nin de diğer siyasi partilerin hepsini bahsediyorum
gösterdiği hassasiyeti göstermesini bekleriz. Eğer fiili bir şey
yapamıyorsan da sözlü bir şekilde, net bir şekilde duruşunu göster ve
desteğini göster. Bizi bu konuda özeleştiri yapmak istiyorsan Türkiye
olarak onu da yap. Ama iç siyasete malzeme ederek bu konulara yaklaştığın
zaman o zaman millet gerçeği görüyor.
AHMET HAKAN- Çok özür dilerim bir şey soracağım, bir 5 dakikalık bir
zamanımız var reklama gideceğiz. Şu konuda çok fazla seyircilerimizden
mesaj geliyor diyorlar ki, Amerikan seçimleri var önümüzde biliyorsunuz siz
Biden’ı mı istersiniz, Trump’ı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi esasen bunu Amerikalılara sormak
lazım.
AHMET HAKAN- Siz hani hangisiyle daha iyi çalışacağınızı düşünürsünüz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biden Başkan Yardımcısıydı.
AHMET HAKAN- Siz ikisini de tanıyorsunuz aslında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İkisini de tanıyoruz, darbe girişiminden
sonra da geldi, o görüşmeleri de çok iyi hatırlıyorum. Ama Ocak ayında
esasen sonradan da öğrendik ki o kesimin desteğini almak için bayağı
Türkiye’ye karşı işte seçimle, darbelerle yenilmedi, dolayısıyla seçimle
muhalefeti destekleyerek başarmamız lazım diyerek abuk sabuk da konuştu.
Sonuçta eskiden bir tabir vardı ne diyorduk? Kim seçilirse seçilsin fark
etmez, bir devlet politikasıdır, NATO müttefikiyiz. Dolayısıyla, Türkiye
Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri etkilenmez diyorduk, ama bugün
farklı. Bugün kimin seçildiği fark ediyor, fark etmeye başladı son
zamanlarda. Esasen başkandan çok ekipler çok önemli A takımı. Yani
hangisinin ekibi iş başına gelecek, hangisi bu konularda bize yakın ya da
yakın işbirliği yapacağız, yapmayacağız. İşte Trump’ın da bazı danışmanları
döneminde ilişkilerimiz gerilmedi mi? Gerildi. İşte Bolton’un neler
yaptığını görüyoruz, işte kendisi de sonra kitaplarda da zaten bir sürü
şeyler yazmış, aslı astarı olmayan şeyler de yazmış. Dolayısıyla, burada
hangi başkanın hangi ekiple çalışacağı daha önemli. Ama Amerikan
seçimleriyle ilgili benim şimdi onu tercih ederim, bunu tercih ederim demem
doğru bir şey olmaz yani onu Amerikan halkına da saygısızlık olur, bir
faydası da olmaz. Yani bizdeki seçimlerde de Erdoğan’ı isterim ya da X
kişiyi isterim demesi birisinin demesi de doğru olmaz kim olursa olsun.
AHMET HAKAN- Peki, Biden seçilirse çalışamayız böyle bir abuk sabuk
konuşması var o konuşma bir bagaj oluşturur mu dersiniz, yoksa…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizde başka bir tabir var taç giyen baş
uslanır. Şimdi devlet sorumluluğuyla yani hiçbir sorumluluğu olmayan daha
adaylığını da ortaya koymamış bir kişinin ya da devlet sorumluluğu
üstlenmiş bir kişinin elbette söylem ve eylemleri daha farklı olacaktır,
yani sonuçta kim olursu olsun herkesle çalışmaya çalışırsın. Ne kadar
çalışabilirsin, ne kadar başarılı olursun oy ayrı konu ama…
AHMET HAKAN- Trump’la iyi çalışıyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi şöyle, Trump’la Cumhurbaşkanımız
arasında gerçekten samimi bir dostluk var ve yerde, yer platformda biz
olalım, olmayalım Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanımızı da över, bunu birçok
kişiden duyuyoruz. Hatta birçok kişi de bunu bildiği için bir mesele olduğu
zaman çözümü konusunda Trump’ı arıyor, yani Erdoğan seni sever kıramaz
diye.
AHMET HAKAN- İkna edersin belki diye.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İkna edersin diye böyle bir samimi
dostluk var. Ama Trump’ın Türkiye sevgisi esasen göreve seçilmeden önce
başlamış. Yani ailesi, kendisi, vesaire böyle bir Türkiye’ye karşı bir
sıcak şeyi var ve bunu da hiçbir zaman gizlemedi, en gergin ortamda bile
Türkiye’nin hakkını teslim etti…
AHMET HAKAN- Ama bazen şey diyor, Biden diyor seçilirse diyor bu Erdoğan’la
baş diyor baş edemez diyor Erdoğan diyor çok diyor bunu diyor mahveder
diyor bu öyle şeyler söylüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onlar iç siyasetle seçim öncesi
propagandalarına yorum yapmamız doğru değil tabii ki. Seçim atmosferinde
söylemler biraz daha farklı olabiliyor.
AHMET HAKAN- Dicle Canova.
DİCLE CANOVA- Ben Mısır’ı soracaktım aslında. Şuradan Mısır’ı soracaktım.
Muhalefetten gelecektim, çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mısır’la görüşülmeli
yönünde bir çıkışı oldu. Hatta şöyle de bir eleştiri getiriliyor. İşte
Mali’ye gidiliyor, darbe sonrası hükümetle konuşuluyor sizin seyahatiniz
işaret ediliyor, neden Mısır’la görüşülmüyor Doğu Akdeniz süreci kapsamında
ve tabii benim ekleyeceğim, bir de İsrail’le olası bir temas canlanma
süreci görebilir miyiz önümüzdeki dönemde?
AHMET HAKAN- Sayın Bakanım, cevabı reklamdan sonra verir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olur olur memnuniyetle.
AHMET HAKAN- Bir kısa reklam arası verelim ardından Dicle Canova’nın Mısır
sorusuna cevap alacağız.
AHMET HAKAN- Tekrar birlikteyiz, devam ediyoruz. Dicle neyi sormuştun?
DİCLE CANOVA- Mısır’la görüşür mü Türkiye Doğu Akdeniz marjında?
AHMET HAKAN- Yasin Aktay da görüşülüyor diye bir açıklama yapmış galiba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Mısır’la görüşülmüyor değil.
Cumhurbaşkanımız da söyledi, istihbarat düzeyinde görüşmeler var. Dışişleri
Bakan Semih Şükrü’yle geçmişte kaç defa biz görüştük. Geçen sene New
York’ta BM marjında da görüştük Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bilgisi
dahilinde. Hatta daha önceki görüşmemiz de yine kendisiyle böyle bir none
paper dediğimiz, hani bir yol haritasıyla ilgili de neler yapılabilir
bundan sonra. Tabii onlar Mısır’la ilgili gelişmelerde, darbe ve sonrası
gelişmelerle ilgili bizim yaptığımız eleştirilerden çok rahatsızlar, yani
en büyük engellerden bir tanesi o oldu. Ama biz de doğruları söylemek
durumundaydık, doğruları söyledik, herhangi bir yanlışlık yok.
Diğer taraftan, bu deniz yetki alanlarıyla ilgili bizim Mısır’la
görüşmediğimizi kim söyledi? Esasen geçmişte de bu konu gündeme gelmişti.
Ama bizim biraz önce bahsettiğimiz esasen Libya’yla imzaladığımız
anlaşmadan sonra da benzeri bir anlaşmayı da Mısır’la yapabileceğimizi
söyledik. Bu arada biraz önce sorduğunuz soruda, yani Libya’yla
imzaladığımız anlaşma konusunda işin içinde eğer yarın biz münhasır
ekonomik bölge, yani suyun içindeki balıkçılık dahil zenginlikleri
değerlendirmek istiyorsak, ilan edersek, o anlaşmaya bu da dahil oluyor. Şu
anda kıta sahanlığımız olduğu için iki tarafta da, iki tarafta da kıta
sahanlığı, kıta sahanlığı üzerine. Ama anlaşma münhasır ekonomik bölgeyi de
kapsıyor eğer ilan edersek kapsıyor tabii. İlan ederiz-etmeyiz, o bizim
bileceğimiz iş, sonuçta önünde bir engel yok.
Diğer taraftan, bizim Genel Müdürümüz buradaki maslahatgüzara sizinle de
böyle bir anlaşma, Libya’yla imzaladığımız anlaşma gibi bir anlaşmayı
imzalayabiliriz’i de söyledi.
MURAT ÇELİK- Mısır’a?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır’a tabii ki. Çünkü neden? Mısır, şu
anda Yunanistan’la imzaladığı anlaşma, Rum Kesimiyle daha önce imzaladığı
anlaşmalara göre bizimle ve bizim Libya’yla imzaladığımız anlaşmalarla daha
fazla kıta sahanlığı elde ediyor, yani Mısır’ın da çıkarına. Esasen burada
Mısır’ın da bu anlaşmaları yaparken Mısır esasen bizim kıta sahanlığımızı
hiçbir zaman ihmal etmemiş. Örneğin şu anlaşma, Rum Kesimiyle bu anlaşmayı
imzalamışlar, şu çizgi esasen bizim biraz önce gösterdiğimiz Türkiye’nin
kıta sahanlığının güney çizgisini gösteriyor.
AHMET HAKAN- Saygılı davranmışlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani saygılı davranmış. En son
Yunanistan’la imzaladıkları o apar topar anlamada da yine Mısır bizim
alanımıza kesinlikle girmemiş. Yani şu haritada. O Lübnan’la imzalanan
anlaşma arkadaşlar, Mısır’la Rum Kesiminin imzaladığı anlaşmadan
bahsediyoruz biz.
Örneğin şu, bu haritada da var aynı şekilde veya şu haritada da
görebiliriz, şu çizgiye baktığımız zaman bizim kıta sahanlığımızın
sınırlarının içine Mısır girmemiş.
MURAT ÇELİK- Onu gözetmişler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gözetmiş. Yani burada Mısır’ın yine
biraz önce söylediğim şu anlaşmada da imzaladıkları Rum Kesimiyle daha
önceki anlaşmada da bunu gözetmişler ve bizim şu kıta sahanlığımızın şu
güney çizgisidir şu imzaladıkları anlaşmanın kuzey çizgisi. Dolayısıyla
Mısır burada…
AHMET HAKAN- Buradan ne çıkar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır burada bizim haklarımıza esas
saygılı davranmıştır, şimdi ilişkilerimiz, siyasi ilişkilerimiz çok iyi
değil diye haksızlık yapmayalım. Dolayısıyla yarın Mısır’la da böyle bir
anlaşma imzalarız. Ama gerçekçi olmak lazım, bu anlaşmayı imzalayabilmemiz
için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım. Bunun düzelmesi için de işte
istihbarat düzeyinde benim Semih Şükrü’yle geçmişte yaptığım görüşmeler
var. Tabii bir kere bozulduktan sonra düzelmesi de o kadar kolay olmuyor.
AHMET HAKAN- Yavaş yavaş.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, ama bunu bizim Mali’ye yaptığımız
ziyaretle kıyaslamamak lazım. Neden? Mısır’daki darbe ve ondan sonraki
yönetim tarzıyla Mali’deki farklı. Biz Mali’de darbe olduğu zaman Mali’deki
darbeyi sert bir şekilde eleştirdik, çünkü prensip olarak biz darbelere
karşıyız. Ayrıca, gittiğimiz zaman karma bir heyetti, içinde diplomatlar da
vardı, yine konseyin üyeleri askerler de vardı. Orada da bir kere daha
prensip olarak darbelere karşı olduğumuzu net bir şekilde söyledik. Ama
niye gittik? Burada Mali ECOWAS, Batı Afrika Örgütü bu, Afrika kıtası
içinde beş tane bölgesel örgüt var Afrika Birliği’nin dışında. Ve Afrika
Birliği BM’yle beraber bir müzakere süreci başlattılar. Ne için? Geçiş
dönemi ve anayasal düzenin tekrar tesis edilmesi ve bu konuda da bir de
şunu söylüyorlar. İlk defa giden siyasetçi Çavuşoğlu, bu da doğru değil.
Şimdi ben anlamıyorum, yani böyle çok bilgili köşe yazarlarının bile bunu
söylemesi. Çoğu teşvik etmek için söylemiş, iyi niyetli, ama benden önce
Cezayirli gitti, diğerleri gitti, bölgesel ülkeler de gitti. Ve bu müzakere
sürecinde bizler bu geçiş sürecinin hızlı olması, bir. İki, geçiş sürecinde
Cumhurbaşkanının ve Başbakanın sivil olması, hükümette önemli
Bakanlıkların, yani milli savunma, içişleri vesaire hariç sivil olması
konusunda. Ve de ECOWAS’la özellikle işbirliği içinde, ayrıca bu süreçte
sivillerle yakın işbirliği içinde çalışmaları gerektiği konusunda
tavsiyelerde bulunduk ve ECOWAS başta olmak üzere bölgesel örgütlerle ve
BM’yle yaptıkları çalışmada da Türkiye olarak destek vereceğimizi söyledik.
Ve bu örgütler, önce onlarla görüştük zaten gittiğimiz zaman, BM’yle,
Afrika Birliği’yle, sonra komşu ülkelerle gittik onlarla da
değerlendirmeler yaptık. Ve bu temaslarımızın, telkinlerimizin çok
faydasını gördük. Ve şimdi bizim de söylediğimiz gibi, telkinde
bulunduğumuz gibi geçiş süreci planlanandan daha kısa olacak, 1,5 sene
yaklaşık, tamamen sivillerin hepsi bunu henüz kabullenmiş değil, ama
bölgesel örgütlerle en azından böyle. Yine Cumhurbaşkanı ve başbakan
sivillerden olacak. Sivillerle toplantılar yaptılar. Yani biz darbeyi
desteklemek için değil darbe sonrasında sivil yönetime geçmek isteyen bir
çabayı teşvik etmek için ve desteklemek için ve dostane tavsiyelerde
bulunmak için.
AHMET HAKAN- Aynısını Mısır’da yapamaz mıydınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Mısır’da nasıl yapacaksınız? Adam
geçiş dönemi diye bir şey konuşmadı. Her gün darbeyi yaptıktan sonra
binlerce-onbinlerce insan öldürüldü. Yani sivil demokrasiyi isteyen herkes
öldürülmeye devam etti. Yani Mısır’da böyle bir geçiş dönemi olmadığını
gördük. Daha sonra işte…
AHMET HAKAN- Teşvik edilecek bir tarafı da yok diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşvik edecek bir şey kalmadı. Esasen
olabilirdi, ama…
AHMET HAKAN- Meydanlara çıkan insanları kurşunladılar yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, ama öyle bir ortam maalesef
Mısır’da olmadı.
DİCLE CANOVA- Ama az önceki sözlerinizden anladığım yavaş yavaş olacak
gibi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi şimdi deniz yetki alanları, yani
ortak çıkarlar söz konusu olduğu zaman birbirimize de bu şekilde saygılı
olacaksak olur.
İsrail’le de, bu İsrail’e bağlı her şeyden önce, İsrail’e bağlı. Yani
İsrail politikalarını değiştirirse ve bizimle yine aynı şekilde Kudüs’le
ilgili, Mescid-i Aksa’yla ilgili politikalarını değiştirirse, Filistin’le
ilgili politikalarını değiştirirse, yapıcı bir politika izlemeye başlarsa
neden olmasın.
AHMET HAKAN- Peki, süre çok kısaldı, sorular var. Şeyi gördün mü Murat,
Dicle, size de sorayım. Mesela S-400 aktif mi-değil mi, siz biliyor
musunuz?
MURAT ÇELİK- Henüz değil bildiğimiz kadarıyla.
DİCLE CANOVA- Henüz değil bildiğimiz kadarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, henüz değil. Çalışmalar var, ama
henüz değil.
AHMET HAKAN- Kılıçdaroğlu aktif hale getirin diyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bunu aktif hale getirmek için
yapılacak çalışmaları tabii ki askerlerimiz bilir. Bu pandemi döneminde,
daha Rusya’dan gelecek parçalar var-yok, bunu tabii ki askerlerimiz izah
eder. Ama biz bu sistemi esasen ihtiyacımız olduğu için aldık, yani acil
ihtiyacımız olduğu için aldık. Batılı müttefiklerimizden karşılayamadığımız
için aldık. Dolayısıyla bu teknik çalışmaları da arkadaşlarımız sürdürüyor.
DİCLE CANOVA- Libya da çok önemli, Libya’da ne oluyor Sayın Bakan. Dün
yanılmıyorsam Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkan
Yardımcısıyla görüştünüz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Görüştük.
DİCLE CANOVA- Ama bir taraftan da Ulusal Mutabakat Hükümeti içerisinde
birtakım sorunlar mı var gibi sorular geliyor.
MURAT ÇELİK- Serrac istifa ediyor diyorlar.
MURAT ÇELİK- Evet, bu akşam edecek diye bir…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, ondan dolayı değil orada yanlış
bilgi var.
AHMET HAKAN- İstifa diye bir şey yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim. Her iki
tarafta da kolay değil tabii, bir ülkenin düzeni bozulduğu zaman anlaşmayla
da bir araya getirseniz ulusal mutabakat hükümeti, ama kendi içlerinde
görüş ayrılığı oluyor, herkesin farklı oluyor, Başağa ile ilgili bir
problem yaşadı, tekrar göreve getirdiler. Diğer taraftan Akile Salih ile
Hafter arasında, diğer gruplar arasında, Tobruk’taki Meclis’te Akile
Salih’in başkan olduğu mecliste çok az kişi kaldı, kimisi Mısır’a gitti,
çoğunluğu Trablus’a geldi, kimisi Tunus’ta, bazıları üçüncü Avrupa
ülkelerinde vesaire böyle bir dağınıklık var gerçekten. Allah hiçbir ülkeyi
ve milleti böyle bir duruma düşürmesin. Ama son zamanlarda görüşmeler de
var, bir taraftan Fas’ta oldu biliyorsunuz, diğer taraftan İsviçre’de
görüşmeler oldu. Yani iki taraf arasında bir ateşkes için görüşme var. Bu
tabii Berlin Konferansı çerçevesinde, BM çalışmaları çerçevesinde oluyor,
bizim de desteklediğimiz kalıcı bir ateşkes ve sonra siyasi bir çözüm, bunu
isteriz. Zaten Serrac da böyle bir mutabakat sağlanırsa ülkeyi seçime
götürürken istifa edebileceğini söylemiş. Yani bu ileriki bir aşamada
fedakârlık yapabileceğini söylemiş ülkesinin geleceği için. Yani herhangi
bir şeyden canı sıkıldığı için bugün istifa edeceğim diye bir açıklama yok.
Zaten bu haber geldiği zaman Yardımcısı Ahmet Maytik’la beraberdik,
görüşüyorduk, o da bu bilgiyi yine Libya’dan teyit etti.
DİCLE CANOVA- Yani istifa etmiyor şu aşamada.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır.
AHMET HAKAN- O yanlış anlaşılmış, ileride bir fedakârlık gerekirse ben
yaparım demiş.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Anlaşma olacaksa, iki tarafı da
birleştiren bir anlaşma olacaksa seçimlere giderken ben istifa edebilirim
demiş. Bunu…
DİCLE CANOVA- Rusya’yla görüşmeler devam ediyorum efendim Libya konusunda,
o hangi aşamada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Rusya’yla bugün heyetlerimiz Suriye’yi
görüştüler, dün ise Libya’yı görüştüler. Rusya’dan bir heyet geldi. Biraz
önce söyledim, genel müdürler seviyesinde oldu, yine 3+3. Bu görüşmenin
daha önceki görüşmelere göre daha verimli geçtiğini söyleyebilirim. Yani
Libya’da ateşkes, ateşkesten sonra silahsızlandırılacak bölgeler vesaire,
ondan sonra atılacak adımlar konusunda daha önce belge, none paper
dediğimiz kâğıt alışverişinde bulunmuştuk, yani iki taraf da kendi görüşünü
gayri resmi, resmi bir şey olmadan iletmişti, bu sefer biraz daha
yakınlaştığını görüyoruz. Yani sonuçta Rusya’yla da amacımız Libya da bir
ateşkes. Onlar diğer tarafta, biz ise resmi, meşru yönetim tarafındaydık.
Sahada gelişmeleri biliyorsunuz, onlara girmeyeceğim. Ama Suriye’de olduğu
gibi farklı taraflarda olmanın avantajını bazen iyi kullanabiliyoruz ve
burada son görüşmelerde görüşlerimiz biraz daha yakınlaştı ateşkes ve
siyasi süreçle ilgili.
AHMET HAKAN- Peki Sayın Bakan, bir noktayı size daha sormak istiyorum,
Macron, konuştuk gerçi, ama şu anda epey bir süredir sıfır temas değil mi,
yani bir temas yok Türkiye ile Fransa arasında, nasıl bir ilişki var? Bir
de, Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğünde, mesela son görüşmeyi ne
zaman yaptı, nasıl bir hava oluyordu o görüşmelerde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok farklı görüşme ortamları oldu. Yani
Macron eğer kibirli olursa, kibirli olduğu zaman Cumhurbaşkanımız da
gerekli dersleri zaten veriyor.
AHMET HAKAN- Kibirli mi olurdu genelde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bazen böyle haddini aşarak bir
havaya büründüğü zaman, tabii Cumhurbaşkanımız siyasetteki tecrübesini de
kullanarak kendisine bazı hatırlatmalarda bulunuyordu. Esasen eskiden daha
yakın görüşülüyordu, sık sık da arardı Cumhurbaşkanımızı ve
Cumhurbaşkanı’yla görüştüğünü de herkese anlatırdı. Ama bu Barış Pınarı
Harekâtından sonra, bir de Libya’da başarısız olduktan sonra histerik bir
hale büründü, her yerde bizim karşımıza çıktı, aleyhimize kararlar
aldırmaya çalıştı. Başka bir konuyu konuşalım diyoruz, hadi İdlib’i
konuşalım, ama önce Barış Pınarı Harekâtını konuşalım, niye girdiniz,
bizden niye izin almadınız gibi bir havaya girdi, oraya nedense çok
bozuldu. Ondan sonra yalnız yine görüşmeler oldu, Londra’da işte dörtlü
oldu, daha sonra video konferans yöntemiyle de dörtlü oldu, bazı telefon
görüşmeleri de oldu, ama son zamanlarda bu temaslar azaldı işin doğrusu.
Yani Macron’un biraz daha aklıselim olması gerekiyor. Bunların Fransa’ya
da, Macron’a da, Macron’a hiçbir faydası yok, iç siyasette de bir faydası
olmadığını da bugüne kadar görüyoruz, anketler de sürekli düşüyor. O yüzden
uluslararası platformda da Türkiye gibi güçlü bir ülkenin desteğini alırsa,
biraz önce söylediğim o her konuda bir rol oynamak istiyor, o zaman daha
güçlü olabilir esasen. Yani belki yine Avrupa’nın lideri olamaz,
Ortadoğu’nun lideri olamaz, kesin olamaz, o bu anlayışla olmaz da…
AHMET HAKAN- Niye olmaz, çap açısından mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani politikası da yanlış, yani öyle bir
şeyi de yok, yapısı da yok yani. Siz ona çap dediniz, ama diplomatik bir
tabir bulmaya çalışıyorum, öyle bir şeyi yok.
AHMET HAKAN- Ben diplomat olmadığım için direkt çap dedim…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, sizin tabirinizi yani tırnak
içinde kullanmış olalım.
AHMET HAKAN- Ödünç almayın, tırnak içinde kullanın.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tırnak içinde kullanmış olalım. Yok
gerçekten, yani bazen Fransa deyince millet gülmeye başlıyor artık ya da
Macron deyince, Macron’un böyle bir inisiyatifi var deyince Avrupa ülkeleri
bile gülmeye başlıyor. Sonuçta bu hani zorlamayla olmuyor, bir de tek
başına da olmaz, mümkün değil. Tek başına Macron’un ya da Fransa’nın tüm
Avrupa’nın ya da bölgenin lideri olması mümkün mü? Değil.
AHMET HAKAN- Gülenler Avrupalılar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çoğunlukla Avrupalılar gülüyor.
MURAT ÇELİK- Suriye, az önce biraz temas ettiniz, yani şu anda halen Suriye
topraklarında devam eden operasyonlar vesaire var. Sadece Milli Savunma
Bakanlığının, Silahlı Kuvvetlerin şu anda sıcak mesai verdiği bir yer, aynı
zamanda sizin alanınızın da devam ettiği. Hani arka kapı diplomasisi Suriye
konusunda da devam ediyor mu ve bir şeyler değişebilir mi? Çünkü bu kadar
askeri operasyonun nihayetinde bir diplomatik sonuç doğurması gerekir
herhalde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Suriye konusunda öncelikle bu
İdlib bölgesindeki ateşkesi bizim muhafaza etmemiz lazım. Burası devam
ederken bile siyasi süreç, Anayasa Komisyonu toplantıları çok verimli
geçmiyor, yani şu anda sükûnet olmasına rağmen göreceli olarak eskiden. Bir
de bu ilerlerse siyasi süreç tamamen bitebilir, o zaman askeri çözüm, gene
çatışmalar dönebilir, bu bir.
İkincisi, tabii kuzeydoğu Suriye’de Amerika’nın attığı adımlar, PKK’yla
imzaladığı anlaşmalar, Rusya’nın göstermelik iki oradaki sözde PKK
güdümündeki sözde konseyle orada yerel bir siyasi parti arasında bir
anlaşma imzalaması, bunun da bir değeri yok, ama Rusya’nın bunu yapması
doğru değil. Tüm bu gelişmeler, yani esasen baktığımız zaman, bir, sınır
bütünlüğünün iyi korunması lazım.
İki, ateşkesin devam etmesi lazım. Üç, Anayasa Komisyonuna siyasi sürece
biraz daha fazla odaklanması lazım, uluslararası toplumun da biraz daha,
Libya önemsiz demiyorum, ama 10 yıla vardı, biraz daha bu sürece destek
vermeleri gerekiyor.
Bu arada, bir sitem demeyeyim de, yani dünden beri baktım, bana saldıranlar
var. Niçin saldırdılar? Efendim, Suriyeli kardeşlerimize yardım
ediyormuşuz. Şimdi ben bunu niye söyledim, ne zaman söyledim? Suriye içinde
El Bab’a yakın bir bölgede Kızılay’ımıza bir saldırı oldu. Kızılay’ımıza
yapılan saldırıyı kim yaptı? Bizim orada oraya, sivil insanlara
verdiğimizden destekten kim rahatsız olur? Terör örgütleri, ya PKK, ya
DEAŞ’tır. DEAŞ da temizlendiğine göre büyük olasılıkla PKK. Daha henüz
kimse üstlenmedi, araştırmalar devam ediyor.
Şimdi benim Suriye içinde Suriyelilere verdiğimiz desteği getirip de iç
siyasette ırkçı ve faşist bir yaklaşımla yorumlamalarını ben anlamadım.
Rahatsız olanlar PKK derken kendinizi onlarla aynı şeye niye koyuyorsunuz?
Ayrıca diyorsunuz ki, Suriyeliler gitsin Suriye’ye. Peki, biz borada
terörden temizlediğimiz bölgelerde onların temel ihtiyaçlarını
karşılamazsak Kızılay’ımızla, AFAD’ımızla, diğer kurumlarımızla elektrik,
su gibi, uluslararası toplumla bazen işbirliği yapıyoruz, çoğu zaman da
destek vermiyorlar, bu insanları nasıl döndüreceğiz? İşte Kızılay’ımız gibi
kurumlarımızın oradaki benim de kıskanıyorlar dediğim faaliyetleri
sebebiyle bugüne kadar Türkiye’den 420 bin Suriyeli gönüllü olarak bizim
terörden temizlediğimiz bölgelere döndü. Bizim gayemiz ne? Gönüllü bir
şekilde orada bir şeyler yaparak sahada o insanları döndürmek. Yani bundan
niye rahatsız oluyorsunuz ki? Ben terör örgütünü hedef aldım, ses bizdeki
bazı sözde milliyetçi geçinen böyle ırkçı kafalar.
Yani bir de biz Avrupa’da ne diyoruz? Irkçılığın artmasından çok
rahatsızız, göçmen düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlerden, İslam
düşmanlığından rahatsızız, ama son günlerde bakıyorum, ben bunu sadece
seçim öncesi propaganda amacıyla kullandı zannediyoruz ama, bazı
siyasetçilerin de kafası aynı bizim Avrupa’da eleştirdiğimiz veya kişilerin
ırkçı kafa olmaya başlamış, bu Türkiye için esasen…
AHMET HAKAN- Sizin hangi cümlenize böyle bir şey söylediler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben dedim ki, şimdi terör saldırısı oldu
Kızılay’a, öncelikle başsağlığı diledim, geçmiş olsun dedim.
AHMET HAKAN- Alçakça bir saldırıydı o.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Alçakça bir saldırı dedim. Öyle
anlaşılıyor ki, bizim Suriyeli kardeşlerimize verdiğimiz destekten rahatsız
olanlar var, ama biz bu desteğimizi vermeye devam edeceğiz Suriye’de.
AHMET HAKAN- Bu cümle nasıl anlaşıldı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu cümle, efendim işte tüm gelirlerimizi
Türkiye’deki Suriyelilere harcıyorsunuz, evet, rahatsızız, Türkiye’deki
Suriyelilere destek vermenizden de. Sen bizi mi kast ettin rahatsız
bazıları derken, vesaire vesaire.
AHMET HAKAN- Aslında biz orada Kızılay aracılığıyla orada kalsınlar
insanlar…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ve buradan da gitsinler, ama gitmeleri
için oralarda onlara bir şeyler vermeniz lazım. 420 bin insan boşu boşuna
gitmedi. Demek ki gittiğine göre çoğunluğu dönmek istiyor, ama orada da
güvenlik başta olmak üzere gerekli altyapıyı hazırlamamız lazım,
Kızılay’ımız da zaten onun için var diğer kurumlarımız gibi.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum, vakit ayırdınız bunca
yoğun mesainiz içerisinde. Var mıydı bir şey?
MURAT ÇELİK- Yok, bir tek belki sizin hani diplomasi şapkanızın dışında iç
politikada Antalya özeliniz olduğu için memleketiniz, kovid tablosunda da
Antalya biraz kötü durumda, öyle gözüküyor. Bilmiyorum takip ediyorsunuzdur
eminim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Takip ediyoruz. Esasen çok kötü
demeyelim de, biraz artış var. Maalesef işte turistlik bölgelerde insanlar,
yani Ankara’da olduğu gibi orada da hem hareketli, hem de dikkat
etmiyorlar, eğlenceydi, işte denizde vesaire. Biraz bu konularda daha
duyarlı olmamız lazım. Antalya’da da tabii Almanya’dan turistler geliyor,
her yerden turistler geliyor, dolayısıyla hem kendi güvenliğimiz için,
sağlığımız için, hem de gelen misafirlerimizin sağlığı için sertifikasyon
var, her türlü tedbiri alıyoruz ama, herkesin biraz daha duyarlı olması
gerekiyor.
AHMET HAKAN- Belediye Başkanının durumuyla ilgili bilginiz var mı Muhittin
Böcek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O gün ziyaret ettim hastanede, oğlu
vardı, kardeşi vardı, sohbet ettik, doktorlarla sohbet ettik, durumunun
daha iyiye gittiğini söylediler ve bugünlerde, yani birkaç gün içinde
solunum cihazından çıkarabileceklerini söylediler, sevindirici bir haber
tabii. Neticede herkese tabii şifa diliyoruz. Muhittin Bey de önce
iyileşmişti, sonra birden tekrar fenalaştı, esasen testinin de sanırım
negatif çıktığını da söylemişlerdi, fakat işte o verdiği tahribattan dolayı
özelikle solumla ilgili sıkıtılar yaşadı, ama değerlerinin her geçen gün
daha iyiye gittiğini duymaktan memnuniyet…
AHMET HAKAN- Siz pandemi sürecinde birçok ülkeye gidiyorsunuz, Afrika’ydı,
işte Güney Amerika, pandemi var, ne yapıyorsunuz, böyle aşırı titiz,
dikkat, maske, maskesiz çıkmıyorsunuz herhalde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maskesiz, basın toplantılarında tabii
çıkarıyoruz maskeyi, açık havalarda bazen çıkarıyoruz.
AHMET HAKAN- El sıkışıyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, hayır. Bazen refleks olarak
uzatanlar oluyor, gönül selamını, bunu da çok yaydık tüm dünyada.
AHMET HAKAN- Birde böyle…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazen uzatıyorlar tabii o da bir gelenek
oldu. İlk başta ayağını uzatanlar falan da vardı.
AHMET HAKAN- O biraz saçma ayak…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama bunun en güzeli bu gönül selamı.
Sayın Cumhurbaşkanımız Brüksel’de sizler de gelmiştiniz orada NATO Genel
Sekreteriyle başlattı, şimdi tüm dünyaya yayıldı hemen selamımızı
veriyoruz. Bazıları da öğrenmiş biz daha vermeden veriyor en güzeli bu
gönülden gönle selam vereceğiz.
AHMET HAKAN- Aman dikkat eden bütün o ülkeler gerçekten…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi sürekli işte kolonya yanımızda
ondan sonra dezenfektan, maskemizi ihmal etmiyoruz uçakta da öyle.
AHMET HAKAN- Bende de var kolonya ya hepimizde var değil mi yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sürekli bir şeye dokunuyoruz, sıkıyoruz,
bir kalem alıyoruz sıkıyoruz, masaya oturacağımız yerlere yani insan
gerçekten paranoyak oluyor.
MURAT ÇELİK- Ekstra bir şey yiyip içiyor musunuz hani bünyeyi güçlü tutmak,
bağışıklık sistemini güçlendirme var mı böyle bir sır?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avokado.
MURAT ÇELİK- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Alanya avokadosu.
MURAT ÇELİK- Bölgesel mikro.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bölgesel değil doğru yani her sabah
yiyorum yani.
DİCLE CANOVA Spor yapıyor musunuz Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Spor yapıyorum, yürüyüşte yapıyorum,
artık eskisi gibi golf oynayamıyorum vakit fazla yok yani fırsat bulunca
bir iki vuruyoruz vesaire. Fırsat bulunca sabah erkenden kalkıp yine de
oynamaya çalışıyorum, çünkü golf oynarken tüm stresi unutuyoruz, oraya
odaklanıyoruz, kötü vuruyoruz sinirleniyoruz, iyi vuruyoruz yürüyüşümüz
değişiyor vesaire. Eskiden futbol oynuyordum, iyi de futbol oynardım,
lisede voleybol takımının kaptanıydım değişik sporları yaptım, ama şimdi en
fazla yürüyüş yapabiliyoruz evde eşimle beraber, bazen kızımda katılır
hızlı tempolu yürüyüş, bazen köpeklerle beraber yürüyoruz, üç oldu bu arada
köpek sayısı.
AHMET HAKAN- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birde kuzumuz var şimdi yeni kuzumuz var
adı bulut. Gagavuzya’ya gittim biliyorsunuz Moldova’da Kişnev’den sonra
orada ki Başkonsolosluğumuzu açtık yeni Başkonsolosluk açtık orada tek
Başkonsolosluk bizim olması gerektiği gibi. Öyle tam gelirken bir kuzu
hediye ettiler beraber uçakta getirdik.
DİCLE CANOVA- Onu oradan buraya getirdiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Getirdik.
DİCLE CANOVA- Adı Bulut.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Adı Bulut, beyaz.
AHMET HAKAN- Kediniz yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kedi çok var her yerde kedi var, çünkü
bahçe geniş olduğu için sarmaşıkların içinde bazen köpeklerle falan
hırlaşıyorlar ama kediler daha baskın geliyor, kedi var bahçede çok var.
AHMET HAKAN- Son soruyu ben sorayım mı?
MURAT ÇELİK- Lütfen.
DİCLE CANOVA- Tabii ki.
AHMET HAKAN- Golf bir zengin sporu mudur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi esasen çok da zengin sporu değil,
neden? Herkes oynuyor. Ama tabii bir set almanız lazım, bir ayakkabı
kıyafet, ama futbol oynarken de bunları almanız lazım futbol topu
alıyorsun, her sporda almanız lazım. Aldığınız bir golf setini 5 sene, 10
sene de kullanabilirsiniz mesela eğer böyle moda düşkünlüğü ya da telefon
çıkar millet kuyrukta bekler ya öyle bir şeyiniz yoksa düşkünlüğünüz yoksa
olabilir, ama yani belli bir para da lazım. Ama görüyorum golf sahalarında
oynayan profesyoneller, çocuklar, oynayanlar, hocalar, Tunceli’den çocuklar
mesela bizim Tunceli’den hepsi pırıl pırıl kardeşlerimiz. İstanbul golf
sahasında var, Kemer Contry’de, aynı şekilde Antalya’daki golf sahalarında,
Bodrum’da her yerde o çocuklar var. Antalya’da bakıyoruz golf oynayan
çocuklara bakıyoruz hepsi bizim Serik’ten Antalya’dan köyden çocuklar.
Tabii destekler veriliyor ama yani ne tam böyle hiç kimsenin oynamayacağı
bir spor da değil, ama her şeyde sudan ucuz da demek de o da doğru değil,
ama bazı ülkelerde gerçekten zengin sporu. O golf sahasında oynayabilmeniz
için 50-60 bin Dolar bir kere üyelik parası vermen lazım.
AHMET HAKAN- En önemli şey o zaten evet.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz zaten yurt dışına gittiğimiz zaman
sabahları vakit olursa birçok golf kulübünden davet geliyor herkes biliyor
golfçü olduğumuzu, yani onların sahasında oynayabilmek için böyle yani
böyle abone olmamıza gerek yok. Ama bazı golf kulüpleri var onlar da oraya
üye bir kişiyle ancak gidebilirsiniz oynamak için. Yani Trump bile gidip
referanssız oynayamaz. Yani değişiyor, ama bizim Türkiye’deki golf
sahalarında herkes oynar, öyle çok paraya ihtiyaç yok.
AHMET HAKAN- Trump’ta meraklı değil mi golfe?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Meraklı.
AHMET HAKAN- Golf muhabbeti yaptınız mı mesela?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yaptık maç teklifinde bulundum ama henüz
belki seçimden sonra. Cumhurbaşkanımız da söyledi Bakanım iyi oynar
oynarsan bir gün dedi. Obama’yla da oynayamadık maalesef.
AHMET HAKAN- Katıldığınız için sağ olun. Murat, Dicle çok teşekkürler.
MURAT ÇELİK- Teşekkür ederiz.
DİCLE CANOVA- Biz teşekkür ederiz.
AHMET HAKAN- Hepinize iyi geceler, hoşça kalın.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkürler, iyi geceler.