SUNUCU- Sağlıklı günler sayın seyirciler, haber programı Yüksek Tansiyon’a
hoş geldiniz.
Yüksek Tansiyon ’un bu akşam çok özel bir konuğu var sayın seyirciler,
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu birazdan
karşımızda olacak sayın seyirciler ve Türkiye’deki gelişmeleri, dış
dünyadaki gelişmeleri ve özellikle pandemi sürecinde Türkiye’nin durumunu
dış dünyadan ve içeriden kendisi değerlendirecek sayın seyirciler.
Hemen kendisine bağlanıyoruz. Sayın Bakanım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İyi akşamlar.
SUNUCU- İyi akşamlar efendim. Antalyalılar sizi bekliyor, iki gündür çok
yoğun bir şekilde sizinle ilgili programımızın tanıtımını da aktardık
efendim ve Antalyalılar, Alanyalılar, sesimizin gittiği herkes sizden
gelecek önemli açıklamalara kilitlenmiş durumda efendim.
Nasılsınız, öncelikle hoş geldiniz programımıza.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ederim, sağlığımız da iyi,
çalışıyoruz yoğun bir şekilde. Ben de bu akşam sizler aracılığıyla hem
sizlerle, hem de tüm Antalyalı hemşehrilerimizle beraber olmanın
mutluluğunu yaşıyorum. Sizlerden gelecek soruları da memnuniyetle elimden
geldiği kadar cevap vermeye çalışacağım. Umarım tüm hemşehrilerimizin de
haz alabileceği güzel bir sohbet olur.
SUNUCU- Efendim, bildiğiniz gibi tüm dünyada Çin’in Wuhan şehrinden
başlayıp tüm dünyayı saran bir koronavirüs salgınıyla karşı karşıya geldik
ve pandemi sürecinde Türkiye önemli ölçüde bir sınav da verdi ve 10
Mart’tan sonra özellikle ilk vakanın görüldüğü 10 Mart’tan sonra Türkiye
dünya ülkelerindeki tutumun ötesinde farklı bir tutum sergiledi, farklı bir
siyaset gözeterek biz bu işin üstesinden geldik. Mutlaka bu başarıda sizin
de payınız büyük efendim.
Pandemi süresinde Türkiye’nin durumunu değerlendirebilir miyiz efendim,
dünya ölçeğinde diğer ülkelere göre de bir bakabilir miyiz efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Bu pandemi başladıktan sonra gördük ki hiçbir ülke muaf değil, yani zengin
fakir, doğu batı, sıcak bölge soğuk bölge. Dolayısıyla tüm dünyadaki
ülkeler etkilendi, en korunaklı ada ülkeler bile etkilendi. Ama görüyoruz
ki süper güçler daha da fazla etkilendi. Esasen bu dönemde kimin ne kadar
parası var, kim ne kadar ekonomik olarak zengin değil kim iyi tedbir aldı
ve kimin sağlık sistemi daha güçlü, yani fark buydu esasen. Biz Türkiye
olarak her şeyden önce bu pandemi başlar başlamaz işi ciddi bir şekilde ele
aldık ve ciddi kararlar aldık. Bazı kararlarımızdan başlangıçta
hoşlanmayanlar oldu, ama sonra herkes gördük ki bu aldığımız tedbirler,
kısıtlayıcı tedbirler özellikle vatandaşlarımızı cezalandırmak için değil
tam tersine vatandaşlarımızın sağlığını korumak için. Ve daha olayın
başında Çin başta olmak üzere pandeminin geldiği ülkelere de yardım etmeye
başladık bir an önce bu pandemi kontrol altına alınsın diye. Ama gördük ki
birçok ülke bu işi ciddiye almadı. Ciddiye almadığı için de çabuk yayıldı
ve vaka sayısı, ölüm sayısı çok ciddi bir şekilde arttı. Bu dönemde biz
özellikle sağlık sistemimizin gücünden bahsettim biraz önce. Sağlık
sistemimizdeki gücü tüm dünya gördü. Herkes daha önce de Türkiye’nin sağlık
sistemini başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere örnek gösteriyordu, ama bu
dönemde ne kadar başarılı olduğumuzu ve bugüne kadar sağlık konusunda,
yaptığımız yatırımlar konusunda da ne kadar Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
öngörülü ve haklı olduğumuzu da başta vatandaşlarımız olmak üzere herkes
gördü. Görmek istemeyenler için bir şey söylemeye gerek yok, kötü niyetli
olanlar için bir şey söylemeye gerek yok. Ama bu siyaset üstü bir şeydi,
dolayısıyla sağlık her şeyden önce. Ve bugün tedavi olmak isteyen, test
yaptırmak isteyen hiçbir vatandaşımız kapıdan geri çevrilmedi. Dünyada
görüyoruz ki çok sayıda vatandaşımızı da yurt dışında arıyoruz, görüyoruz
ki dünyada, özellikle Avrupa ülkelerinde belli bir yaşın üstündeki
hastalarla hiç ilgilenmediler. Ancak yoğun bakım ihtiyacı duyan hastaları
hastanelere aldılar. Aksi takdirde, evinizde kalın, kendi kendinizi tedavi
edin dediler, ama Türkiye’de öyle olmadı. Özellikle 65 yaş üstü
vatandaşlarımız ya da çok yaşlı ya da hasta vatandaşlarımızın hiçbiri
yalnız bırakılmadı, ama dünyada öyle olmadı. Hatta çok yorumlar çıktı,
yaşlılar ölsün de nüfus ortalaması gençleşsin diye farklı politikalar
uygulanıyor diye haberler, yorumlar da çıktı. Bunlar ne kadar doğru ne
kadar yanlış, bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum Dışişleri
Bakanı olarak.
Diğer taraftan, tabii bu dönemde sadece hastanelere değil sağlık
ürünlerinin üretilmesine yaptığımız, tıpkı savunma sanayinde yaptığımız
yatırım gibi yaptığımız yatırımın da faydasını gördük ve dünyada 135 ülke
bizden tıbbi malzeme talebinde bulundu. Bazısı hibe, bazısı satın alma
talebi. Bu dünyadaki ülkelerin üçte ikisinden fazladır Ali Bey. Ve bunların
81 tanesinin ihtiyaçlarını kısmen de olsa, bazılarını kısmen diyorum,
karşıladık. Şimdi diğerlerine de nasıl yardımcı olabiliriz bunun üzerinde
çalışıyoruz, Sağlık Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız birlikte
çalışıyoruz, Cumhurbaşkanımızın talimatları oluyor. Ve Türkiye’de tabii
kendi vatandaşımızın ihtiyacını önce garanti alıyoruz ki bugün maske
dağıtımında bazı ufak tefek gecikmeler oldu, ama onun dışında sadece
hastanelerdeki yatak değil hiçbir tıbbi ilaç ya da malzemede sıkıntı
çekmedik hamdolsun ve fazlasıyla vatandaşlarımıza veriyoruz. Sağlık
Bakanımız Kabine toplantılarında anlatıyor, bir günde test yapma
kapasitemiz 200 binin üzerinde, belki daha da fazladır şu anda, her geçen
gün artıyor. Ama günlük görüyorsunuz, ortalama 30 bin civarında testler
yapılıyor ihtiyaca göre. Ama her türlü ihtiyacımız var. Onun dışında
ürettiklerimizden de tabii ki ihracat yapıyoruz. Şimdi solunum cihazlarını
da üretiyoruz.
Bir de, yurt dışında yaşayan vatandaşlar var, her ülkenin vatandaşları var
ve hiçbir vatandaşımızı yurt dışında bırakmamak için, yani geçici olarak
giden, öğrenci olsun, ailesini ziyaret etmek için giden veya iş görüşmesi
için giden, turist olarak giden hiçbir vatandaşımızı da bırakmamak için
yoğun çaba sarf ediyoruz. Bugüne kadar 115 ülkeden 70 binden fazla
vatandaşımızı ülkemize getirdik. Ve biraz önce ABD Dışişleri Bakanı Mike
Pompeo’yla telefonla da görüştük. Onlar bizden 4 bin civarında vatandaşını
götürdü, aynı şekilde o rakama yakın vatandaşımızı da biz değişik
eyaletlerden, şehirlerden ülkemize getirdik, bu konuda da birbirimize
destek oluyoruz.
Bir de maalesef yurt dışında tabii ölüm de oluyor, özellikle Avrupa
ülkelerinde vatandaşlarımız vefat etti ve bugüne kadar 535 vatandaşımız
hayatını kaybetti Ali Bey maalesef yurt dışında yaşayan. Tek tek ailelerini
arıyorum ve hepsi de sağlık sisteminden vatandaşlarına gösterilen ilgiye
kadar devletin ne kadar güçlü ve şefkatli olduğunu gördüklerini
söylüyorlar. Bazıları da şunu söylüyor, evet, size oy vermedik, belki bir
daha vermeyiz, ama gerçekten çok teşekkür ediyoruz, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin ne kadar güçlü olduğunu ve potansiyelinin ne olduğunu gördük
diyorlar. Ve bugüne kadar 438 cenazemizi de ülkemize getirdik. Bazı
vatandaşlarımız orada defnetmek istediler, tüm ailesi orada, her yer
Allah’ın toprağı. Ama Türkiye’ye göndermek isteyen vatandaşlarımızın
cenazelerinin hepsini Türkiye’ye getirdik, getiriyoruz kargo uçaklarıyla.
Yani sonuçta, Türkiye olarak gerçekten sağlık sisteminden yine kovid-19’a
yönelik aldığımız tedbirler normalleşme süreci ve yurt dışındaki
vatandaşlarımızın getirilmesi, cenazelerimizin getirilmesi dahil, yaşlı
insanlarımıza yönelik yine hizmetlerimiz dahil bugün bir model oldu ve
Dünya Sağlık Örgütü de Türkiye’nin bu başarısından bahsediyor, tüm ülkeler
bundan bahsediyor, sürekli konuşuyoruz. Ve tabii bu süreçte bir taraftan bu
virüsle mücadele, diğer taraftan da Türkiye’nin geleceği ve kovid sonrası
ne olacak, bunun üzerine de tabii kafa yoruyoruz, çalışıyoruz efendim.
SUNUCU- Şimdi efendim, sizin de az önce söylediğiniz gibi pandemi süreci
aynı zamanda dünyadaki ülkelerin bir sınavı haline geldi. Yani buradan siz
de az önce anlattınız, dünyanın neresinde olursa olsun bir vatandaş yardım
isterse, büyükelçilikler aracılığıyla, sosyal medya aracılığıyla bir yardım
istediği zaman gözünüzü kırpmadan gönderdiniz ve vatandaşımızı getirdiniz,
her türlü bakımı da yapılıyor şu anda. Dünyanın neresinde olursa olsun
hastalar veya hasta olmadan da Türkiye’ye döndüler. Yani vatandaşımıza
nasıl yaklaşımda bulunduğumuzun da bir örneğiydi bu, her ne kadar
arkasından speküle edilen bazı açıklamalar da olsa. Ama pandemi süreci
gerçekten bir sınavsa eğer, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye’ye ne ölçüde destek
oldu veya Türkiye hangi ülkelere ne kadar yardımda bulundu efendim bu
konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten bu dönemde her bir vatandaşımıza yardım elimizi uzatmaya çalıştık
özellikle yurt dışında. Bazı vatandaşlarımızı değişik sebeplerden dolayı
getiremedik, ama o vatandaşlarımıza kalacak yer dahil, iaşe yardımı dahil
her türlü yardımı yapıyoruz. Arkadaşlarımız, Büyükelçilikte çalışan
arkadaşlarımız, Büyükelçiler, Başkonsoloslarımız, arkadaşlarımız o
bölgedeki varlıklı vatandaşlarımızla beraber, bizim arkadaşlarımız da kendi
maaşlarından da katkı sağladılar, biz de Ankara’dan ilave bütçeler
gönderdik hemen vatandaşımıza yardım edelim diye.
Diğer taraftan, bugüne kadar bu yıl içinde 34 vatandaşımızı ambulans
uçaklarla yurt dışından getirip tedavilerini burada Türkiye’de yaptık,
yapıyoruz. Geçen sene 70 küsurdu. 2018 yılında 80 küsur, şu anda tam rakamı
hatırlamıyorum, 83 84 civarında vatandaşımız yine ambulans uçaklarda
dünyanın değişik yerlerinden alıp getiriyoruz.
Bu dönemde tabii ki biz biraz önce söylediğim gibi 135 ülkenin 81’ine
malzeme desteği verdik ve 12 uluslararası örgüt de Türkiye’den aynı şekilde
malzeme desteğinde bulundu. Bazı ülkelere, tabii ki bütçesi sıkıntı içinde
olan Filistinli kardeşlerimiz gibi ülkelere de ayni nakdi destek vermeye
çalışıyoruz. İşte Somali’nin içine düştüğü durum ortada. Dolayısıyla biz,
bizden ihtiyaç duyan tüm ülkelere bu yardım elimizi uzatırken, bugüne kadar
Dünya Sağlık Örgütü’nden veya IMF’den tıbbi malzeme olsun veya diğer işte
IMF’den son zamanlarda bahsediyorlar, onun için söylemiyorum, hiçbir
talepte bulunmadık. Ne yaptık? Bizim de biraz önce de anlatmaya çalıştığım
gibi bazı konularda yardım ederken, tıbbi malzeme konusunda örneğin solunum
cihazını üretiyoruz ve solunum cihazının bazı parçalarını biz Amerika’dan
ithal ediyoruz, biraz önce bunu da konuştuk. Ve diğer taraftan solunum
cihazının bazı parçalarını da Türkiye üretiyor, biz de Amerika başta olmak
üzere ithal etmek isteyen ülkelere kendi ihtiyacımızı karşıladıktan sonra
gönderebiliyoruz. Bazı ilaçların ham maddesi ya da kimyasallar farklı
ülkelerde üretiliyor. Onların da ülkemize getirilmesi için tabii ki
Dışişleri Bakanlığı olarak Sağlık Bakanlığı’mızdan gelen bu talepleri
karşılamak için biz de gece gündüz çalışıyoruz. Ve bu konuda da gerçekten
bazı Avrupa ülkelerinden, yine bazı Asya ülkelerinden kimyasallar getirdik.
Kardeş Pakistan’dan örneğin bu sıtma ilacı dediğimiz ilaçta da kullanılan
bu klorokinin diye bir ham madde var kimyasal, bunların gelmesi konusunda
tabii ki gerekli girişimlerde bulunduk. Biz Çin’e ilk yardım yapan ülkeydik
Japonya’yla beraber, onlar da bizde de başlayınca bazı kendiliğinden
jestler yaptılar. Örneğin dost Japonya bazı kendi denedikleri ilaçlardan
bize de gönderdiler, kendilerine de teşekkür ettik, bu, dostların birbirine
yaptığı jest. Ama onun dışında biz diğer ihtiyaçlarımızda hani muhtaç olup
da gidip de maddi veya diğer bakımdan bir ülkeden veya herhangi bir
uluslararası örgütten bir desteğimiz olmadı.
Şimdi UNICEF’le onların talebi üzerinden Ali Bey, tüm dünyadaki çocukların
ihtiyacını karşılamak için maske ve benzeri bazı ürünlerin Türkiye’de
üretilmesi konusunda da mutabakata vardık.
SUNUCU- Çok güzel.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ve bu tabii önümüzdeki yıllara sari bir
proje ve bu ürünün taşımasını da Türk Hava Yolları kargo yapacak. Yani bu
şunu gösteriyor, Türkiye bu anlamda işte kimyasal vesaire bazı ilaçlara
ihtiyaç duyabilir, onları satın alır getirir, ama esas tıbbi malzeme ve
diğer konularda güvenilir bir kaynak ülke haline geldik, güvenilir bir
tedarikçi olduk. Bu ekonomimizin ve ihracatımızın geleceği bakımından da
önemlidir.
SUNUCU- Çok güzel bir konuya değindiniz, uzun vadeli de olsa UNICEF’le
beraber Türkiye’nin bu yönde yatırım merkezi haline gelmesi gurur verici
bir olay, gerçekten çok güzel.
Az önce Amerika Dışişleri Bakanı Pompeo’yla görüştünüz. Bu ölçekte şunu
sormak istiyorum, Başta Amerika olmak üzere dünya ölçeğinde gördük ki bu
pandemi süresinde asker ordusu ve silahı olan değil de sağlık ordusu ve
ilacı olan ülkeler kazanıyor, bu gerçek de ortaya çıktı koronavirüsle
beraber. Dünya bu süreç, bu koronavirüs olayı bittikten sonra ki inşallah
bitecek tamamen, yeni bir şekillenmeye girer mi size göre?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle girer. Söylediğinizde
haklısınız. Evet, askeri güç önemli, yeri geldiği zaman bunu da etkin
kullanabilmelisiniz tıpkı Türkiye’nin şimdi yaptığı gibi, hem sahada, hem
masada. Yeri geldiği zaman gerek Suriye’de, gerekse ötesinde terörle
mücadelede içeride-dışarıda askeri gücümüzü kullanıyoruz. Ve savuma
sanayinde de Türkiye artık en önde gelen ülkelerden bir tanesi oldu,
insansız silahlı silahsız hava araçlarından tutun da birçok ürüne kadar
kendi ihtiyaçlarımızın yüzde 70’inden fazlasını biz artık Türkiye’de
üretiyoruz, bu önemli. Ama bugün sağlık sektörü her şeyden önemli, eğitim
hepsinden önemli, bunlar birbiriyle de ilintilidir, doğrudan bağlantılıdır.
Dolayısıyla sağlık ordusu güçlü olan bugün kazanıyor. Ve biz hastaneler,
şehir hastaneleri, aynı şekilde özelliği olan eğitim hastaneleri,
üniversitelerle de afile ediyoruz tıp fakülteleriyle. Ve Antalya’mıza da
inşallah bir şehir hastanesi kazandıracağız, uzun süre yeriyle ilgili,
imarıyla ilgili işlemler devam etti, şimdi ihale aşamasında, inşallah onu
da Antalya’mıza kazandıracağız.
Ama onun dışında bizim gerçekten tıp eğitimimiz de çok güçlü, özel
üniversiteler, devlet üniversiteleri ve hastanelerimiz. Bugün çok şükür
sağlık ordumuz, buradan hepsine gönülden çok teşekkür ediyoruz. Ve hasta
olan sağlık personelimize Allah’tan şifa diliyoruz, vefat edenlere de
Allah’tan rahmet diliyoruz.
Gördüğünüz gibi yeni bir hastanemizin adını da kısa bir süre önce yine
koronavirüsten dolayı kaybettiğimiz bir Hocamız, Profesör Doktorumuzun
adını verdik, Cumhurbaşkanımız açıkladı.
Dolayısıyla sağlık ordumuza ve Sağlık Bakanlığımıza, sağlık
çalışanlarımıza, doktorundan teknisyenine, temizlik yapanına kadar hepsine
ne kadar teşekkür etsek azdır.
Tabii dünya bundan sonra Ali Bey, farklı bir dünya olacak, hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak. Bir taraftan ekonomik büyüme nereden nereye gidecek,
diğer taraftan küreselleşme belki devam edecek ama, içine kapanma da
olacak, herkes kendi kendine yeterli olmaya çalışacak, ama bu mümkün
olmayacak. O zaman ne olacak? Bölgeselleşme olacak. Bölgeselleşme ne demek?
En yakınından tedarik etme çabaları. Ve küreselleşmede de, bölgeselleşmede
de anahtar ülkelerden bir tanesi Türkiye ve Türkiye olacak Allah’ın izniyle
biraz önce anlatmaya çalıştığım sebeplerden dolayı. Ve herkes ürünlerinin
kaynağını çeşitlendirirken Türkiye’yi listesine koyuyor, hem de ilk 5’e
koyuyor bunu görüyoruz her alanda. Dolayısıyla geleceğe yönelik gerçekten
tercihler de değişecek, turizm konsepti de değişecek, belki bunu da
konuşuruz biraz sonra. Dolayısıyla insanların öncelikleri ve ihtiyaçları da
çok değişecek. Şu 2 aylık işte karantina süreleri, sokağa çıkma yasakları,
evde kalmalar vesaireler, çok şey değişti, hepimizde değişiklikler oldu.
Yarın bizim beklentilerimizin boyutu da değişecek devletten veya
uluslararası küresel sistemden beklentilerimiz de değişecek, dolayısıyla
buna göre kendimizi adapte etmemiz lazım. Önümüze hangi zorluklar çıkacak,
hangi fırsatlar bizim önümüze çıkacak ve bunları nasıl değerlendirebiliriz?
Bunların hepsine kafa yoruyoruz. Ve korona sonrasında nasıl bir dünya bizi
bekliyor ve neler yapmamız lazım, bu konuda kafa yoruyoruz, akademisyenlere
soruyoruz, aydınlara soruyoruz, yazarlara, çizerlere soruyoruz ve
Türkiye’de çok sayıda düşünürün kaleme aldığı bu konuyla ilgili makaleleri
bir kitap haline getirdik. Şimdi dünyadan birçok düşünürden aynı şekilde
görüşlerini istedik hazırlıyorlar, önümüzdeki günlerde onlar da gelecek,
onu da bir kitap haline getireceğiz.
SUNUCU- Beyin fırtınası estiriyorsunuz anladığım kadarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, hazırlamamız lazım. Esasen Ali
Bey, geçen sene Büyükelçiler konferansımızda dijital diplomasi girişimini
başlatmıştık ve bugün dijital diplomasinin ne olduğunu tüm dünya görüyor.
Türkiye’nin ortaya koyduğu vizyonu anlatmak için söylüyorum, eğer Mart
sonunda gerçekleştirebilmiş olsaydık Antalya Diplomasi Forumu olarak biz
Antalya diplomasi forumunun temasını da dijital çağda diplomasi olarak
belirlemiştik. Önümüzdeki günlerde Antalya Diplomasi Forumuyla birlikte
diğer buna benzer inisiyatiflerle beraber tabii dijital ortamda
çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve inşallah gelecek Mart’ta da Antalya
Diplomasi Forumunu gerçekleştireceğiz. Bu sene ertelemek durumunda kaldık,
her şey hazırdı, mükemmel bir şekilde hazırlamıştık. Türkiye biliyorsunuz
zirvelerin ve toplantıların en iyisini yapar, Antalya en iyisinin de en
iyisini yapar.
SUNUCU- Kesinlikle. Şimdi turizmle ilgili sorularım olacak birazdan ama,
onun öncesinde pandemi sürecinde askıya alınan bazı sorunlar var. Mesela
bugün Hakkari Çukurca ve Kars Kağızman’da şehitlerimiz var terörle ilgili,
mekanları cennet olsun şehitlerimizin de. Dış sorunlarla nasıl baş edildi
efendim bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii sorunlar bazıları belki halının
altına süpürüldü ya da bazıları adeta böyle biraz yavaşladı gibi ama,
esasen temelde bu sorunlara çözüm bulunmadığı için bu sorunların devam
ettiğini söyleyebiliriz. Örneğin artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam
düşmanlığını her vesileyle gündeme getiriyoruz. Neden? Gerçekten artık çok
tehlikeli bir boyuta geldi. İşte bugünlerde bile, şu mübarek Ramazan ayında
bile Avrupa’nın değişik ülkelerinde İslam düşmanlığını görüyoruz, yabancı
düşmanlığını aynı şekilde gözlemliyoruz. Bununla ilgili bugün bir açıklama
da yaptık, Almanya’da camimize yönelik bir saldırı ve tacizden sonra
açıklama yaptık.
SUNUCU- Paylaşımınızı gördük efendim bu konuda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dolayısıyla şimdi biz bununla mücadeleyi
sürdürmemiz lazım.
Ayrıca, yanı başımızda Suriye’de kalıcı bir barış henüz gelmedi.
Dolayısıyla İdlib’de şu anda ateşkesi devam ettirmek istiyoruz, kalıcı hale
getirmek istiyoruz ama, bu işin zorluklarını da biliyoruz. Biraz önce siz
söylediniz, içeride ve dışarıda terör bu pandemiyi bir fırsat olarak
kullanmak istiyor, dikkatler başka yerdeyken saldıralım diye, tam haince,
yani terör örgütlerine, PKK’ya, YPG’ye yakışır bir şekilde haince
saldırıyorlar. Onlardan zaten ne bekleyeceksiniz? İşte yardım için kapı
kapı dolaşan Vefa Grubu mensuplarına da aynı şekilde saldırıyorlar. Diğer
taraftan, Suriye’de de biliyorsunuz yine PKK, YPG sivillere saldırdı,
dolayısıyla terörle mücadele devam ediyor. İşte Libya’da Hafter’in
saldırganlığı artarak devam ediyor. Bu konuyu da muhataplarımızla
görüşüyoruz. Cumhurbaşkanımızın bugün Putin’le görüşmesi oldu, aynı şekilde
Genel Sekreter Stoltenberg’le görüştü, diğer muhatlarıyla görüşüyor. Yarın
Almanya Dışişleri Bakan Heiko Maas’la sabah video konferansla görüşüyoruz.
Dolayısıyla dünyada sorunlar devam ediyor. Biz de bu sorunlara çözü
bulabilmek için, fiziken olmasa bile video konferans aracılığıyla, telefon
diplomasisiyle bu sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz, diplomasiyi sonuna
kadar işletiyoruz. Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri sürekli İletişim
Başkanlığınca paylaşılıyor, kimle ne zaman görüştü, neler konuşuldu.
Dışişleri Bakanı olarak ben de pandemi başladıktan sonra bugüne kadar biraz
önceki görüşmeyle beraber 85 görüşme yaptım, birebir görüşme.
Diğer taraftan, çok taraflı toplantılarımızı da yapıyoruz. G-20 Liderler
Zirvesi oldu, Türk Konseyi Liderler Zirvesini gerçekleştirdik, NATO
Dışişleri Bakanları Toplantısını yine video konferans sistemiyle
gerçekleştirdik. Bizim davetimiz, çağrımız üzerine İslam İşbirliği
Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısını gerçekleştirdik ki İslam dünyası
ve İslam İşbirliği Teşkilatı da bu konuda duyarlı olmalı, birbirine destek
olmalı, özellikle muhtaç ülkelere ve Müslüman topluluklara yardım etme
konusunda öncü olmamız lazım, bunu gündeme getirdik.
Diğer taraftan, sadece İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında değil,
MİKTA dediğimiz, Meksika, Endonezya, Kore, yine Türkiye, Avustralya, G-20
içinde bir oluşumumuz var, bir ortak bildiri yayınladık ve dayanışma
konusunda neler yapılabilir?
Diğer taraftan, BM Genel Kurulunda iki tane kabul edilen kararla eş sunucu
olduk.
Aynı şekilde dar kapsamlı toplantıları da sürdürüyoruz Ali Bey, Türkiye-
Polonya-Romanya 3’lü toplantısını gerçekleştirdik. Astana yine 3’lü
Dışişleri Bakanları Toplantısını gerçekleştirdik, bugün Putin’le
Cumhurbaşkanımız Erdoğan mutabık kaldılar, önümüzdeki süreçte Liderler
Zirvesini de inşallah gerçekleştireceğiz.
Yarın Heiko Maas’la görüşeceğimi söylemiştim, Yarın öğleden sonra
Finlandiya’yla beraber eşbaşkanlığını yaptığımız Barış İçin Arabuluculuk
Toplantısını uluslararası yine Barış Enstitüsü ve Antalya Diplomasi Forumu
birlikte koordine ediyor, ikisinin ortak inisiyatifi. İsviçre Dışişleri
Bakanı da katılacak, Afrika Birliği Örgütünün Komiseri katılacak, BM Genel
Sekreter Yardımcısı katılacak bu toplantıyı gerçekleştireceğiz. Yine yarın
akşamüstü Türkiye, İngiltere Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa dörtlü
Dışişleri Bakanları toplantısını gerçekleştireceğiz. Yani pandemi var nasıl
olsa hepimiz evdeyiz deyip oturup yatmıyoruz. Cumhurbaşkanımız çok
çalışıyor, bizleri de çok çalıştırıyor, ama şikâyetimiz yok. Bunları da
eğer bugün yan gelip yatarsak bu dönem de korona bittikten sonra
hazırlıksız yakalanırız ve adeta ofsayta düşeriz.
SUNUCU- Evet, efendim siz Dışişleri Bakanısınız ama Antalyalıların, daha
doğrusu Akdeniz bölgesindeki birçok kişinin her konuda, her yönde
Bakanısınız. Başı ağrıyan sizi arar bu konuda özellikle son dönemde
turizmciler de neler olacağını ve pandemi sürecinden sonra nasıl bir turizm
politikası izleneceği konusunda merak içindeler. Bugün de Cumhurbaşkanlığı
Kabinesi Toplantısı vardı acaba önümüzdeki süreç turizm süreci nasıl
işleyecek efendim? Antalya turizmde başkent tarımın olduğu kadar, nasıl bir
süreç izlenecek efendim sizden duyabilir miyiz bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ali Bey, şimdi biraz önce dünyadaki
gelişmelere göre yani korona sonrasında nasıl bir dünya bekliyor bizi buna
göre kendimizi hazırlıyoruz demiştik, ama aynı zamanda korona sonrası için
Türkiye’yi de hazırlıyoruz. Ve yaklaşık 2-3 haftadır biliyorsunuz bu
konuyla ilgili, normalleşmeyle ilgili attığımız ve atacağımız adımlar
hakkında kabine toplantılarından sonra bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız
milletimize bilgi veriyor, aldığımız kararları duyuruyor. Bayram sonrası,
şimdi bayramda da inşallah biraz daha işi sıkı tutacağız, dişimizi biraz
daha sıkacağız kolay değil. Herkes büyüklerini görmek ister, aileyle
birlikte olmak ister, yakınlarını, akrabalarını ziyaret etmek ister, ama bu
sene artık evde duracağız, biraz daha sıkı tutacağız. Neden? Bayram sonrası
normalleşmeye daha çabuk geçelim diye, yani tam normalleşmeye geçelim.
Dolayısıyla, inşallah Türkiye’de de normalleşmeyle ilgili önümüzdeki
süreçte atacağımız adımlar olacak. Bu tabii ki korona virüs ile yaptığımız
mücadelede aldığımız neticeye bağlı her şey, rehavete kapılmaya gerek yok.
Tabii bunun için de turizm de var, iç turizm var, dış turizm var. Ve
turizmle ilgili de planlamayı Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Ersoy çok
güzel bir şekilde yapıyor. Gerçekten sadece hemşerimiz olduğu için
söylemiyorum, sektörden gelen ve işini çok iyi bilen çok başarılı bir
Kültür ve Turizm Bakanımız var ve vizyonu var. Ve bu konuda yaptığı
çalışmaları kabine toplantısında da her seferinde paylaşıyor ve birlikte
çalışıyoruz. Tabii sağlık turizmi, aynı şekilde sağlık diplomasisi, ekonomi
diplomasisi, turizm diplomasisi bunların hepsi bir bütün, bunu da birlikte
yürütmemiz lazım. Şimdi ne zaman havaalanlarını açacağız, uçuşları nasıl
başlatacağız, turistler gelecek ama nereye gelecek? Hangi otellere gelecek,
hangi şehirlere gelecek? Buralarda aldığımız tedbirler ne? Bu tedbirlerin
garantisi ne? Sertifikasyon. Yani işin içinde Alman firması TÜV’de var
sertifikasyonda. Bunlara uyan otellerimiz tabii ki turistlerini alabilecek.
İlçe ilçe çalışmalar var, hangi ilçede ne olacak, ne yapılması lazım? Kemer
için ayrı, tabii Belek daha çok Antalya merkeze bağlı gibi gözüküyor, ama
yine o bölgemiz, Manavgat bölgemiz, Alanya Gazipaşa bölgemiz yani hepsi
veya diğer işte Bodrum veya diğer şehirlerimizdeki ilçeler, bunların
planlaması hep yapıldı ne zaman açılacak?
Peki, gelecek misafirlerimizin onlar için yapılacak testler, o ülkelerde mi
yapacağız, havaalanına geldiğimiz zaman mı yapacağız? Yine karayoluyla
gelirse sınır kapılarımızda yapılacak testler, alınacak önlemler.
Dolayısıyla, tam böyle kapsamlı bir gerçekten çalışma içerisindeyiz. Sağlık
Bakanlığımızla, Turizm Bakanlığımız bu konularda çalışıyorlar. Kültür ve
Turizm Bakanımız Mehmet Bey 70 muhatabına mektup hazırladı, bu mektupları
Dışişleri Bakanlığı olarak muhataplarına ilettik ve hemen muhataplarımızı
aramaya başladık. Lavrov’la ben görüştüm, Kültür ve Turizm Bakanımız kendi
muhatabıyla görüşüyor, Alman muhatabıyla geçenlerde görüştü. Aynı şekilde
yarın Alman Dışişleri Bakanıyla özellikle turizmi konuşacağız, yani esas
görüşme sebeplerimizden bir tanesi bu, çünkü Cumhurbaşkanımızla, Merkel
bunu konuştu ve Dışişleri Bakanlarımız bunu görüşsünler, Turizm
Bakanlarıyla da koordine etsin dediler. Çünkü Almanya’nın da yine aynı
şekilde havaalanlarını açması lazım. Avrupa Birliği içinde birlikte ne
yapabilirizi de konuşurlarken Türkiye kenarda kalmasın. Almanya’da da
herkes söylüyor ki en güvenilir, yani turizm destinasyonu bu sene Avrupa’da
Türkiye. Tabii Türkiye deyince de herkesin aklına Antalya geliyor,
Antalya’mız, yine Muğla’mız, Antalya’mız da bundan inşallah kazançlı
çıkacak. Yani önümüzdeki süreçte iç turizm ve dış turizm bakımından
gerçekten Türkiye’yi hazmedebilmek için yani bugüne kadar biraz kaybımız
oldu, ama en azından bunu telafi edebilmek için en az zararla bu seneyi
kapatabilmek için ya da en az hasarla diyelim kapatabilmek için biz
gece-gündüz çalışıyoruz, Bakanımız çalışıyor, biz de kendisine yardımcı
oluyoruz. Ben her zaman söylüyorum Dışişleri Bakanıyım, ama bugün Kültür ve
Turizm Bakanımızı dört tane Bakan Yardımcısı var ben de Beşinci Bakan
Yardımcısıyım. Bölgemiz için de ne kadar ülkemiz için ne kadar önemli bir
gelir kaynağı olduğunu da biliyoruz, sektörün önemini biliyoruz. Tüm
işletmecilerimiz ve çalışanlarımız müsterih olsunlar. Evet, büyük bir kriz
yaşıyoruz, İkinci Dünya Savaşından sonra yaşanan en büyük kriz. Yani 11
Eylül’de böyle olmamıştı, herkes bu kadar etkilenmedi. 2008 krizinde bile
Cumhurbaşkanımız teğet geçecek demişti, doğru teğet geçti çabuk toparladık,
ama şimdi tüm dünyayı kasıp kavuran bir pandemi. Ama Türkiye olarak gerekli
adımları attık atıyoruz turizm sektörü için de çalışıyoruz, hemşerilerimiz
müsterih olsunlar.
SUNUCU- Sayın Bakanım, sizin de söylediğiniz gibi küresel ölçekte bir kriz
yaşıyoruz elbette, ama biz ülkesel ölçekte 5 yıl önce bir kriz yaşadık Rus
uçağının düşürülmesinden sonra. Rus uçağı düştü Antalya özellikle bu bölge
tarım ve turizmin başkenti derken bir kriz yaşadık. Yani bu da belli
ülkelere bağlı kalmanın acısını da yaşadık. Tamam tarım konusunda siz
devreye girdiniz, domates konusunda tonlarca alım yapıldı, ama nazlanarak
alındı. Ama turizmdeki büyük krizde yine sizin alternatifleri hemen
açmamızla ilgili, yeni projeler üretmekle ilgili. Krizi sizin de az önce
söylediğiniz gibi fırsata çevirmekle ilgili bir oluşum sergilendi ve sizin
talimatınızla sağlık, spor, alternatif turizm fuarı kuruldu, hemen
HESTOUREX hayata geçti o dönemde. Peki, o döneme ait stratejik olarak bir
bakış açısı vardı, kovid-19 sürecince bu çok daha önem kazandı HESTOUREX’in
geçerliliği, alternatif turizmin ülkeye ne kadar çok getirisi olacağı da
önem kazandı. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, o uçak düşürme hadisesinden sonra
Rusya’dan ülkemize çok az sayıda turist geldi. O dönemde yine kaynak
çeşitliliği konusunda çok iyi bir çalışma yapmıştık ve o güne kadar
Türkiye’ye turist göndermeyen ülkelerden ya da gelmeyen ülkelerden gelen
turist sayısı çok arttı, yakın coğrafyamızdan tutun da uzaklara kadar
arttı, Çin de bunlardan bir tanesi. Ve tabii Türkiye’de o terör
saldırılarından dolayı da klasik böyle İskandinav ülkeleri dahil bazı
Avrupa ülkeleri de dahil buralardan gelen turist sayısı da artmıştı. Ama
bize işte o zaman bir şeyi öğretti bu yaşananlar, yani sadece belli
ülkelere bağlı kalmayayım. Aynı şekilde yine turizm çeşitliliği bakımından
da sadece deniz, kum, güneş turizmine de bağlı kalmamamız gerektiğini
öğrendik. Dolayısıyla, o farklı ülkelerden turistleri getirebilmek için
Türkiye’nin cazibelerini ortaya koymamız lazım.
SUNUCU- Kesinlikle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlardan bir tanesi de sağlık turizmi.
Niye sağlık turizmi? Biraz önce konuştuk. Türkiye’deki sağlık sistemi
dünyada ki sağlık sistemlerinin içinde en iyilerden bir tanesi ve ciddi bir
potansiyelimiz var. Sadece hastaneler, sadece özel hastanelerden
bahsetmiyorum bir diş polikliniğinden tutun da, göz muayenehanesine kadar
yani bir doktorumuzun muayenesinden bahsediyorum başarılı bir doktorumuzun
tüm dünyada hastaları cezbetti. Ama bu çalışmaları iyi koordine etmemiz
lazımdı bizim. O nedenle 4 sene önce başlayan HESTOUREX çok önemli bir rol
oynadı ve Antalya’mızda başladı. İlk sene Bakanlığımızın himayesindeydi. Ve
buradaki rakamları Sayın Cumhurbaşkanımıza anlatınca Cumhurbaşkanlığı
himayesine aldı bu girişimi. Çünkü daha ilk yılında 4 binden fazla
Türkiye’den satın alma heyeti geldi ve çok ciddi sayıda iş görüşmeleri
oldu, sözleşmeler imzalandı. Ve ikinci yılında 5 binden fazla yine
katılımcı oldu. Aynı şekilde üçüncü yılında daha da fazla katılımcı oldu.
Ve imzalanan anlaşmalara bakıyoruz 30 milyar TL’leri buluyor bunlar çok
ciddi rakamlar. Hastanelerimizin yıllara sari birçok sigorta şirketiyle
imzaladığı anlaşmaları gördük, yani buna eğitim araştırma dahil devlet
hastanesi de var, özel hastaneler de var.
Aynı şekilde spor turizmi ve alternatif turizm. O HESTOUREX zamanında
ortaya çıkan yine turizm çeşitliliğinden bir tanesi de karavan turizmiydi,
bugün herkes karavan turizmine önem veriyor. Ve o günkü görüştüğümüz bu
karavan turizmiyle ilgili önde gelen vatandaşlarımızla çok iyi bir diyalog
oluşturduk ve bugün artıyor dolayısıyla, bu çeşitliliği artırmak gerekiyor.
Biz geçen sene tüm dünyadaki Büyükelçilerimize bir talimat gönderdik ve
dedik ki, o ülkede, o ülkenin spor ve sağlık turizmiyle ilgili potansiyeli
hakkında çalışma yapın, yani biz nasıl faydalanabiliriz ve kimlerle
çalışmamız gerekiyor? Devletle mi, çatı kuruluşlar mı var, STK’lar mı var,
doğrudan bireysel mi çalışacağız, yani hastaneler ya da işte efendim işte
diğer kuruluşlar olabilir ve hem sağlık turizminde hem de spor turizminde.
Arkadaşlarımız çok güzel raporlar getirdiler geçen sene Büyükelçiler
Konferansında bunu ele aldık ve ilgili Bakanlarımıza da dağıttık başta
Kültür ve Turizm Bakanımız olmak üzere, Sağlık Bakanımıza. Kabine
toplantılarında bu konular gündeme geldi. Dolayısıyla, HESTOUREX gerçekten
önümüzdeki süreçte de devam etmeli. Tabii bu pandemi yüzünden Nisan ayında
gerçekleştiriyorduk ertelendi. Bu işin öncüsü olan arkadaşlarımızla
oturacağız, konuşacağız hangi mevsim ve ne zaman uygun, hangi ay uygun?
Bunun korona sonrasında inşallah gerçekleşmesi için biz de elimizden gelen
desteği vereceğiz bu bizim için önemli bir fırsattır bunu da çok iyi
değerlendirmemiz gerekiyor.
SUNUCU- Yani bir sonbahar gibi diyebilir miyiz bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi ben Dışişleri Bakanı olarak tabii
arkadaşlarımız adına tarih verirsem doğru olmaz, gerçekçi de olmaz. Şimdi
arkadaşlarımızın öncelikle bu HESTOUREX’i organize eden arkadaşlarımızın
bugüne kadar gelen kişilerle dünyanın her yerinde 165 ülkeden bahsediyoruz.
Yani 193 ülke var BM’ye kayıtlı, BM’ye kayıtlı olmayan ülkeleri de
saydığınız zaman 95-96. Dolayısıyla, arkadaşlarımızın buralardaki
temaslarından edindikleri bilgi ne? Çünkü bizde sadece koronanın bitmesi
yetmez, o ülkelerde de normalleşmenin tam olarak hayata geçmesi gerekiyor,
yani kuru kuruya yapmamamız lazım. Arkadaşlarımızla otururuz istişare
ederiz, onların edindiği izlenim ve bilgiler ışığında tarihi yine birlikte
belirleriz biz de arkadaşlarımıza yani HESTOUREX’e destek veririz. Aynı
şekilde Cumhurbaşkanlığı himayesinde başarılı geçmesi için gereğini
yapacağız. Geçen sene biliyorsunuz Gençlik ve Spor Bakanımız sahip çıktı,
Sağlık Bakanımızla görüşüyoruz, yani her sene teması da değişiyor o da iyi,
ama bir şey değişmiyor ki yani esas olarak bildiğimiz turizmin dışında
sağlık, spor ve alternatif turizme odaklanacak bundan sonra da.
SUNUCU- Peki, efendim bildiğiniz gibi Antalya’da 4 yıl önce Uluslararası
EXPO Fuarı yapıldı ve Antalya ev sahipliği yapmıştı, fakat bugün EXPO alanı
çok atıl durumda. Uluslararası Pandemi Hastanesi veya Sağlık Üniversitesi
yapılacağı yönünde bazı duyumlar da var. Bu konuda en yetkili ağız olarak
efendim Ankara’da önemli bir makama sahip birisi olarak siz ne görüştesiniz
efendim, EXPO alanı ne olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- EXPO alanının bugüne kadar atıl
kalmasından inanın çok üzüntü duyuyoruz. Bir de katılımcı ülkelere onların
milli bahçelerinin korunacağı sözünü de verdik. Tabii bugün maalesef atıl,
Tarım Bakanlığımızın himayesinde ve Tarım Bakanlığımız burayı canlı tutmak
için elinden geleni yapıyor, kendilerine de çok teşekkür ediyoruz. EXPO
alanıyla ilgili çok farklı fikirler geldi, geçmişte birçok şirketten de
farklı teklifler geldi. Fakat buranın sadece bir pandemi hastanesi olarak
değerlendirilmesi doğru olmaz benim bu kişisel fikrim, çünkü her gün
pandemi olacak diye bir şey yok. Ama zaten bizim Antalya’da devlet
hastaneleri, aynı şekilde özel hastaneler, yine kamu üniversiteler, özel
üniversitelerin hastaneleri dahil bugün pandemiyle sadece pandemiyle daha
doğrusu pandemi konusunda tedavi yapabilecek çok fazla iş düşmedi
Antalya’da çok şükür, rakamlar çok düşüktü vaka ve ölüm sayıları. Bugüne
kadar kapasitesinin çok azını kullanabildiler. Önümüzde turizm geliştiği
zaman yine bu gelen kişilerde test yapılacak, ola ki bir vaka olduğu zaman
buna yönelik de kapasitemiz var. Yani o nedenle eğer işte Antalya’da bazı
işte hastaneler var küçük onlar da gerekirse sadece pandemi için tahsis
edilebilir. Ama pandemiyle beraber yine ilave başka tedaviler de görüleceği
için tam kapsamlı bir hastane olması ya da o hastanenin tam kapsamlı hale
getirilmesi lazım, şu ana kadar Antalya’da böyle bir ihtiyaç olmadı.
Dolayısıyla bir sağlık üniversitesi için de orası çok büyük. Değişik
fikirler var, bunların üzerinde çalışıyoruz. Buranın işte bizim de daha
önce biliyorsunuz Antalya’ya bir vaadimiz oldu, yani Antalya bir Silikon
Vadisi gibi, bir teknokent, teknoşehir kurulması gerekiyor. Burası belki
bunun için bir merkez de olabilir, bu konuları da görüşüyoruz. Ama şu an da
net şu olacak, bu olacak dersek Antalyalı hemşerilerimize yanlış bilgi
vermiş oluruz. Bu gelen teklifler ve üzerinde durduğumuz fikirler üzerinde
inşallah pandemi sonrası biraz daha odaklanacağız. Burasını bir cazibe
haline getirmemiz lazım, Antalya’ya bir katma değeri olması lazım, geniş
bir alan, 1000 dönüm, 1 milyon metrekare mi oluyor 1000 dönüm? Dolayısıyla,
çok geniş bir alan dolayısıyla 1000 dönümden de fazla bir alan burayı çok
iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.
SUNUCU- Efendim, pandemi süresinde takdir edersiniz ki sizin de
desteğinizle Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun önderliğinde Antalya iyi
bir sınavdan geçti bu konuda, hem ölüm sayıları, hem de müdahale konusunda
sağlık sektörleri açısından da iyi bir süreç atlattık efendim. Bu konuda
görüşünüz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Katılıyorum, gerçekten Sayın Valimize ve
tüm kurumlarımıza ve hastane yöneticilerimize çok teşekkür ediyoruz. Aynı
şekilde Emniyetimize, Jandarmamıza, yani ilgili tüm kurumlarımıza çok
teşekkür ediyoruz. Giriş çıkışlarla ilgili tedbirler, aynı şekilde sağlık
tedbirleri, duyuruların zamanında ve yerli bir şekilde yapılması ve sokağa
çıkma yasağı döneminde yine aynı şekilde sosyal mesafenin korunması,
alınacak tedbirler ve de vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması
konusunda Ramazan öncesi ve Ramazan’da da.
Ve Antalya’da da gördüğümüz bir şey var, uyum var, burada gerçekten
Valilikle belediyelerimiz, Büyükşehir dahil, Kepez dahil, yani
belediyelerin de uyumu çok önemli. Başka yerlerde bu konuyu siyasete
götürdüler, esasen doğru değil. Yani her belediye burada tabii ki yardım
etmek ister, ama devletin de kuralları var, nizamı var. Oysa gelseler,
burada yine valiliklerin çalışmalarına destek olsalar, güçlerini
birleştirseler, hem dublikasyon, yani bir kişiye herkes gidip yardım
yapacak, bunların önüne geçilebilir, hem de daha etkin bir şekilde bu
destekler verilebilir. O yüzden Valimize çok teşekkür ediyoruz.
Gerçi Antalya bu dönemde maalesef bazı sansasyonel haberlerle de çok çok
karşımıza çıktı, onları da sizler de takip ettiniz, ama onlar olur. Önemli
olan, Antalya’nın bu sınavdaki başarısı. Neden önemli? Çünkü bugün Türkiye
ve Antalya neden güvenilir bir destinasyon olarak gösteriliyor Avrupa
ülkelerinde özellikle şimdi? İşte bu başarılardan dolayı. O yüzden
arkadaşlarımıza, başta Valimize olmak üzere çok teşekkür ediyorum. Biz de
milletvekili arkadaşlarımızla beraber elimizden gelen desteği Antalya’mıza
verdik veriyoruz Kültür ve Turizm Bakanımızla beraber. İnşallah hak
ettiğimiz yere ülke olarak da, Antalya’mız olarak da geleceğiz.
SUNUCU- Efendim, katılımınız için çok teşekkür ediyoruz. Yarın 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramı, Kadir Gecesi ve hemen arkasından da Ramazan
Bayramı geliyor. Her ne kadar sokağa çıkamayacak olsak da ondan sonra
inşallah güzel günler bizi bekliyor diyeceğiz. Ve son olarak neler söylemek
istersiniz efendim sesimizin gittiği her yere?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Öncelikle çok teşekkür ediyoruz Ali Bey,
sizin aracılığınızla özlediğiniz Antalya ve Antalyalı hemşerilerimize hitap
etme fırsatı bulduk. Yoğun tempomuz içinde bizim için de bir dinlenme
vesilesi oldu, samimi söylüyorum bunu.
SUNUCU- Çok sağ olun efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii yarın tevafuk hem mübarek Kadir
Gecesini idrak edeceğiz, hem de Milli Bayramımız, yani 19 Mayıs’ı
kutlayacağız, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlayacağız. Yarın büyük Türk
milletinin özgürlük meşalesini yaktığı gün. Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bu mücadeleyi veren, kurtuluş
mücadelesini veren tüm ecdadımızı bu vesileyle saygıyla minnetle yad
ediyoruz.
Yarın tabii Kadir Gecesini de idrak edeceğiz. Şimdiden tüm hemşerilerimizin
ve tüm ümmetin Leyle-i Kadirini tebrik ediyorum. Ve bin aydan daha hayırlı
olan bu gecenin hayırlara vesile olmasını, şu içinden geçtiğimiz zor
günlerden kurtulmamıza vesile olmasını niyaz ediyorum.
İnşallah yine bayram da Pazar günü başlayacak. Her bayramı mümkün olduğunca
zorunlu bir başka görev olmadığı sürece Antalya’da geçirmeye çalıştık,
hemşerilerimizle, ailemizle bayramlaştık. Bu bayramda da sokağa çıkma
yasağı olsa da öncesinden gelerek yine geleneği bozmak istemiyoruz, bakalım
nasip, ne olacağı belli olmaz, çünkü yoğun bir tempo içinde de çalışıyoruz.
Ama şimdiden eğer görüşemezsek de sizin aracılığınızla mesajımızıı yine
yayınlarız ama, şimdiden tüm hemşerilerimizin mübarek Ramazan Bayramını da
canı gönülden tebrik ediyorum.
SUNUCU- Fragmanımızın yayınlandığı andan itibaren birçok Antalyalının da
size selamı var efendim, hem sizi görmüş oldular bizim aracılığımızla, hem
de üzerimizde kalmasın, selamlarını size iletiyorum.
Çok teşekkürler efendim, programımıza katıldınız ve önemli açıklamalar
yaptınız, çok sağ olun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben çok teşekkür ediyorum.
Ben de tüm Antalyalı hemşerilerime selamlarımı, sevgilerimi ve hürmetleri
buradan sunuyorum.
SUNUCU- Sağ olun efendim. Evet sayın seyirciler, haber programı Yüksek
Tansiyon burada sona erdi. Konuğumuz bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanı Sayın
Mevlüt Çavuşoğlu’ydu sayın seyirciler, önemli açıklamalar yaptı, hem dünya
ölçeğinde, hem Türkiye ölçeğinde, hem de Antalya ölçeğinde önemli
açıklamalar yaptı. Bu programın tekrarını bu yayınının hemen ardından ve
hafta içinde de yayınlayacağız sayın seyirciler. Yayında ve yapımda emeği
geçen tüm arkadaşlarım adına sağlıklı günler diliyorum, hoşça kalın.