SUNUCU- Evet Kahraman Poyrazoğlu, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu’yla birlikteyiz, sağ olsun bu yoğun dönemde bize zaman ayırdı.
Şimdi hem Türkiye’yi ilgilendiren dünyada çok önemli olaylar var birebir
Türkiye’yle ilgili ve tabii Sayın Çavuşoğlu son dönemde Türkiye’nin dış
politikadaki en önemli aktörü, o yüzden vereceği cevaplar oldukça önemli.
Sayın Bakan, öncelikle zaman ayırdınız çok teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
Şimdi bu Amerika’da Minneapolis’te başlayan olaylar başta New York ve
Washington olmak üzere tüm kentlere yayıldı ve en son Trump orduyu da
göreve çağırabileceğini söyledi. Nasıl bakıyorsunuz, nasıl görüyorsunuz
olayları?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun farklı boyutları var, o yüzden
farklı açılardan değerlendirmek istiyorum müsaadenizle. Ama öncelikle bu
fırsatı için çok teşekkür ediyorum, sizinle beraber olmaktan mutluluk
duydum.
SUNUCU- Sağ olun, biz teşekkür ederiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce polisin herhangi bir
insanı, yani ırkı, dini, inancı ne olursa olsun bu şekilde öldürmesi kabul
edilemez. Amerika’da beyaz polisin bir siyahi Amerikan vatandaşını
öldürdüğü de ilk defa görülmemiştir, daha önce de oldu, yakın yıllarda da,
geçtiğimiz yıllarda da aynı şekilde yine olaylar patlak verdi. Maalesef bir
ırkçılık var, devam ediyor. Dolayısıyla bu cinayeti işleyen polisle ilgili
de herkesin vicdanını rahatlatacak bir şekilde adaletin işlemesi gerekiyor.
Bu şeklide bir vatandaşa muamele ve bu şekilde öldürmek kabul edilemez,
yani öldürmenin hiçbir şekli kabul edilemez de, şunu söylemeye çalışıyorum:
Suçlu mu, suç mu işlemiş veya ihlal mi etmiş, takarsın kelepçeyi
götürürsün, ondan sonra süreç zaten işler. Yani bir insanın boynuna dizle
basıp öldürmek kabul edilebilir bir durum değil; bu bir. Dolayısıyla burada
adaletin yer bulması gerekiyor.
Diğer taraftan, bu cinayetin vandalizme dönüşmesi de doğru değil ve çok
tehlikeli. Kim olursa olsun sadece Amerika’da değil başka bir ülkede de bu
şekilde vandalizme dönüşmesini biz desteklemeyiz, doğru da bulmayız. Bir an
önce inşallah sağduyu hakim olur. Yani buradan itidal çağrısında elbette
bulunuyoruz. Askerin, polisin, tabii bir ülke güvenliğiyle ilgili tedbirler
alır ama, tabii bu süreçte vatandaşla temas halindeyken de dikkatli
olunması gerekiyor, daha fazla gerginliğin atmaması gerekiyor. Böyle
krizleri vandalizme dair fırsata çevirmeye çalışmak isteyen gruplar da
olur, bunu Amerika’da da görüyoruz.
Diğer taraftan bu Antifa’yı Trump terör örgütü ilan etti, yani bu bir
ülkenin kendi kararıdır. Ama aynı Antifa gelip de Suriye’de Türk askerine
silah doğrulttuğu zaman ve PKK-YPG safına geçip bize saldırdığı zaman da
Amerika gibi müttefiklerin de aynı hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Yani
bana dokunduğu zaman terör örgütü, ama Türkiye müttefik de olsa,
ilişkilerimiz iyi de olsa, şöyle de olsa, böyle de olsa veya başka bir
ülkeye dokunduğu zaman, gerek yok, yapsın; bu doğru bir yaklaşım değil.
SUNUCU- O zaman Antifa’yı yapıyorsa YPG’yi de yapsın.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, çünkü bunların hepsi aynı
ideoloji. Bunları biraraya getiren ne? Kendisi diyor ya, aşırı işte sol
diyor. Bizim Türkiye olarak, yani ben şahsen de öyle, bizim sağmış, solmuş,
bu ideolojilere takıntımız yok, herkesin görüşüne saygımız var. Ama
ideolojiyi bahane ederek terör örgütü etrafında ya da terör merkezli
birleşmeye karşıyız biz. Aşırı sağ veya aşırı soldaki siyasi partiler de
kendi ideolojilerine yakın terör örgütlerine destek veriyor, bunu Avrupa’da
da görüyoruz, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde, Avrupa Parlamentosu
içinde. Ülkelerin meclislerinin, ulusal meclislerin çatısı altıda da
özellikle aşırı sol partilerin aynı ideolojiye sahip oldukları için PKK’ya
destek verdiklerini görüyoruz ve ben bunları yaşadım, orada görev yaparken
de yaşadım. Terör örgütüyle görüşün ne olursa olsun mesafeyi koyacaksın.
Siyasi partiyle terör örgütü arasında fark olması lazım. Siyasi platformla
terör arasında keskin bir çizgi olması gerekiyor, Türkiye’de de işte
maalesef bu sorunu yaşıyoruz, terör örgütünün güdümünden çıkamayan siyasi
parti de var biliyorsunuz.
Dolayısıyla burada Antifa terör örgütü olabilir, ilan edebilir, ama bize
saldırırken de, bize karşıyken de bu hassasiyeti göstermeleri gerekir.
SUNUCU- O zaman da terör örgütüydü.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama esas konuya gelelim. Şimdi
Amerika’da ve dünyada ciddi bir ırkçılık var. Benim öğrencilik yıllarımda
da ırkçılık vardı, siyaha karşı da vardı, Latin Amerika’dan gelenlere karşı
da vardı, Asyalı’ya karşı da vardı o zaman Türkler ve Müslümanlar gerideydi
ırkçılık listesinde 11 Eylül’e kadar, ama bu ırkçılığı o zaman gördük,
şimdi ise yine bu ırkçılık devam ediyor. Yani en liberal New York’ta bile
–ben New York’ta okudum- ırkçılığı görebiliyorduk bundan 30 sene önce
yaklaşık. Ama bugün geldiğimiz çağda ırkçılık yeniden hortladı, Amerika’da
da hortladı, Avrupa’da da, Batıda da, dünyada da. Her türlüsü var, yabancı
düşmanlığı var, Müslüman düşmanlığı var, antisemitizm zaten var, o biraz
bastırılmış, aynı şekilde göçmen düşmanlığı var, kendisinden olmayana karşı
bir nefret eğilimi var. Ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeleri ve
dünyayı birleştiren örgütlere ve onun değerlerine karşılık da var, yani
karşı olma da var, aşırı sağ, mesela Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’nin
ortak değerlerine karşıdır şu andaki Avrupa’daki ırkçı partiler.
Dolayısıyla bu olay umarım en kısa zamanda sakinleşir, durulur, biz
kimsenin kötülüğünü istemeyiz başkaları gibi, ama aklıselim bir şekilde
dünyanın bu ırkçılık belasıyla, illetiyle nasıl mücadele edeceğini
konuşması gerekiyor.
Bakınız, ECRI, yani Avrupa Irkçılıkla Mücadele Komisyonu Avrupa Konseyinin
bünyesinde geçtiğimiz günlerde raporunu yayınladı, dün baktım şöyle,
Avrupa’daki Müslüman karşıtlığı ve göçmen karşıtlığından duyulan endişeyi
vurguluyor raporunda. Bu ırkçılıkla mücadele için kurulmuş bir örgüttür.
Dolayısıyla Amerika’da yaşanan bu olayın birçok boyutu var ve her açıdan
değerlendirip, ama sonuçta buna sebep olan ırkçılıkla da ortak mücadele
etmek gerekir.
SUNUCU- Efendim, bir başka sıcak başlık da Libya. Dün sanırım Milli
Güvenlik Kurulunda da konuşuldu bu konuşuldu bu konu ama, an itibarıyla
orada durum nedir Libya’da?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Libya’da Hafter tarafı halen siyasi
çözüme yanaşmıyor, bunu yanaştırmayan da ülkeler var destekleyenler, Abu
Dabi bunlardan bir tanesi, işte Mısır aynı şekilde destek veriyor, Fransa
destek veriyor. Rusya’nın orada Wagner şirketi var, çekildi çekilmedi,
çatışmaya giriyor girmiyor, değişik haberler var ama, Rusya’ya da
biliyorsunuz bir heyet gitti bilmiyorum takip ettiniz mi, Ruslar davet
etti, Serrac’ın yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Siyala davet edildiklerini
ve gideceklerini, hatta bugün belki orada olacaklar. Dolayısıyla Hafter son
zamanlarda saldırganlığını artırdı. Bunu gören Serrac hükümeti, ki tek
meşru hükümettir orada, karşı atakla artık Hafter tarafını püskürtmeye
başladı, önemli kritik yerleri ele geçirdi. Trablus’tan Tunus’a kadar sahil
bandının ele geçirilmesi, uluslararası hava alanlarının ele geçirilmesi ve
havadan ve karadan ilerleme kat edilmesi esasen gösteriyor ki, Hafter bu
savaşı kazanamaz.
SUNUCU- O zaman Hafter eski gücünde değil, doğru mu anlıyorum?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hafter zaten dışarıdan destek almasa,
özellikle de Abu Dabi’nin verdiği uçakları, Mısır’ın verdiği uçakları
kullanmasa da Hafter’in hiçbir gücü yok, olamaz da zaten, hiçbir ilerleme
sağlayamaz. Burada dengeyi kim sağladı? Biz sağladık. Yani onların verdiği
destekle eğer Hafter Trablus’a girseydi bu bir sokak savaşına dönüşürdü ve
sokak savaşına döndüğü zaman da yıllar sürerdi, Libya harap olurdu sadece
Trablus değil, felaket olurdu. Biz esasen gerçekten…
SUNUCU- Türkiye’nin rolü belirleyici oldu o zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok belirleyici oldu, tüm dünya kabul
ediyor ki Türkiye dengeleri değiştirdi, Türkiye belirleyici oldu, bizim de
zaten başından beri amacımız buydu. Siyasi partilere Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla gidip de neden tezkereye ihtiyaç duyduğumuzu anlatırken bunu
vurguluyordum. Anlaşıldı ki, daha sora açıklamalardan da gördük bunu,
inanmadılar, biraz daha alaysı yaklaştılar. Burada vizyon ortaya koymak
lazım. Bizim orada çıkarlarımız var, Akdeniz’de çıkarlarımız var, bölgenin
istikrarı bizim için önemli. Burada bana ne dediğiniz zaman yarın bu
sorunlar size gelir. O yüzden yaptığımız hamleler zamanlıca oldu, Sayın
Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve liderliğiyle ve etkili de oldu, şimdi tüm
dünya konuşuyor. Tüm dünya bizim savunma sanayindeki başarımızı da
konuşuyor, askeri stratejimizi de konuşuyor. Bizim hiç kimsenin toprağında
gözümüz yok veya durup dururken hiç kimseye saldırma gibi bir niyetimiz
yok, ama çıkarlarımızı savunmak konusunda da gerekli adımları zamanı
geldiği zaman atıyoruz, attık ve bundan sonra da atacağız.
Dolayısıyla burada esasen askeri bir çözüm değil, siyasi bir çözüme gitmek
lazım. Bu dengenin sağlanması, hatta şu anda meşru yönetim Serrac tarafında
dengenin, yani üstünlüğün geçmesini bir siyasi çözüm olarak, bir fırsat
olarak görmemiz lazım. Hafter’i destekleyenler de artık sözde değil gerçek
anlamda siyasi çözüme Hafter’i ikna etmesi gerekiyor. Biz barışı
destekliyoruz, ateşkesi destekliyoruz diyorlar, ama perde arkasından çok
güçlü destek veriyorlar.
SUNUCU- Şimdi Fayiz Es-Serrac herhalde yarın geliyor Türkiye’ye Sayın
Bakanım, bir siyasi çözüm önerisiyle mi geliyor, durum değerlendirmesi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Durum değerlendirmesi elbette yapılıyor,
ama her görüşmemizde, Serrac’ın her gelişinde bizim yaptığımız temaslarda
işbirliğimiz tamam, Doğu Akdeniz’de işbirliğimiz var, kıta sahanlığımız,
deniz yetki alanlarımızın belirlenmesi, anlaşmamız vesaire bunlar var. Ama
diğer taraftan siyasi çözüm konusunda biz her zaman telkinde bulunuyoruz,
sadece telkinde bulunmuyoruz, adımlar da atıyoruz. Dolayısıyla bizim
Serrac’la görüşmelerimizde Cumhurbaşkanımızın tavsiyesi, bir taraftan
kararlılık, diğer taraftan tüm Libya’yı kucaklayacak bir siyasi çözüm ve
Libya’ya istikrar ve huzurun, barışın gelmesidir.
Moskova’ya beraber gittik Serrac’la biliyorsunuz, niçin gittik? Bir ateşkes
anlaşmasını imzalamaları için gittik; imzaladı mı? İmzaladı. Aynı şekilde
bizim yine telkinlerimizle Berlin’de Konferansa, yani aynı salonda değildi,
ama yanda bekledi, ortak deklarasyona, orada çıkan kararları Serrac
destekledi mi? Destekledi. Hafter?.. Hayır, belgeye de imza atmadı, oradaki
ortak deklarasyona, Amerika’nın, Almanya’nın, Fransa’nın, Rusya’nın,
herkesin içinde olduğu, BAE’nin, Mısır’ın da içinde olduğu, diğer ülkeler
ve örgütler de vardı, herkesin kabul ettiği bir ortak deklarasyonu bile
kabul etmedi Hafter. Dolayısıyla biz zaten bir taraftan işbirliğini
sürdürürken, diğer taraftan siyasi çözüm konusunda da sadece tavsiyede
bulunmuyoruz çaba sarf ediyoruz, çünkü Suriye’de de, Libya’da da tek çözüm
siyasi çözüm.
SUNUCU- Libya’da şimdi Türkiye ve Rusya dışında başka sayabileceğimiz
aktörler var mı Sayın Bakanım aktif?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen çok fazla konuşulmuyor ama.
önemli aktörlerden bir tanesi Fransa.
SUNUCU- Fransa.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, Abu Dabi var, Mısır var ve
bölgeden gelen savaşçılar var, komşu ülkelerden. Ama yine parasını kim
veriyor? Abu Dabi veriyor. Silahı kim gönderiyor? Onlar satın alıp
gönderiyor. Fransa açık açık destek veriyor, ama Avrupa hiç Fransa’yı
konuşmuyor, bir tek biz konuşuyoruz Fransa’nın verdiği desteği.
SUNUCU- Dün akşam MGK bildirisinde de yansıdı, Türkiye Libya’da eğitim
desteği vermeye devam edecek. Pozisyonumuz bu mudur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim Libya meşhur yönetimle
anlaşmalarımız var, mutabakat zaptımız var, geçmişte imzaladığımız askeri
ve güvenlik işbirliği anlaşmasını revize ettik, mutabakat zaptını revize
ettik ve tekrar imzalandık, onaylandı. Bu çerçevede tabii ki biz şu andaki
meşru yönetimle işbirliği yapıyoruz, eğitim ve benzeri çalışmalarımız var,
bu da gayet doğaldır ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde
yapılmaktadır. Biz başkaları gibi korsan bir darbeciyi desteklemiyoruz.
Meşru bir yönetimle, BM Güvenlik Konseyi kararıyla meşru ilan edilen, yine
Libya’daki çok farklı tarafların Fas’ın Skhirat şehrinde imzaladığı anlaşma
diyoruz zaten ona, dolayısıyla bu anlaşma çerçevesinde meşruiyet kazanmış
bir hükümetle, yönetimle çalışıyoruz.
SUNUCU- Efendim, Doğu Akdeniz meselesi yine Milli Güvenlik Kurulu
bildirisine yansıdı, karanlık sürecek dedi, onun özellikle altı çizildi.
Siz de Bakanlık olarak Birleşmiş Milletlere yeni sondaj arama noktalarıyla
ilgili bilgi verdiniz. Şimdi an itibariyle bu Doğu Akdeniz’de bizim
pozisyonumuz nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Doğu Akdeniz’de pozisyonumuzun iki
ayağı var. Birinci, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını savunmak. İkincisi,
kendi kıta sahanlığımız içinde tabii ki kendi çıkarlarımız için gerekli
adımları atmak, buna sismik araştırma da dahil, sondaj çalışması da dahil,
yani denizin içindeki zenginliklerden faydalanılması için atılması gereken
adımlar ve bunların da korunması. Ve Libya’yla imzaladığımız deniz yetki
alanlarının belirlenmesiyle ilgili anlaşmanın da amacı bu, esasen her iki
taraf. Şimdi Libya’nın kıta sahanlığında da gerektiği zaman buna yönelik
işbirliği yapabiliriz veya başka ülkeyle de yapabiliriz. Dolayısıyla bizim
burada amacımız gerçekten herkesle işbirliği yapmak.
Rum kesimi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle bir kere anlaşması lazım.
Ne için? Bu Kıbrıs etrafındaki zenginliklerin…
SUNUCU- Onu kameraya gösterirseniz Sayın Bakanım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu etrafta zenginliklerin hakça
paylaşılmasıyla ilgili. Şimdi bizim Doğu Akdeniz’de daha önce kıta
sahanlığımız belirliydi, ama şu batı sınırları belli değildi. Libya’yla
anlaşma imzalamadan önce biz kıta sahanlığımızın, askerlerimizle de oturduk
haritayı beraber çizdik, kıta sahanlığımızın batı sınırlarını da
belirledik. Ve burada dikkat ederseniz Yunanistan bunun kendi haklarını
ihlal ettiğini söylüyor, şu adaların 6 millik kara sularını da ihlal
etmedik, gayet hassas davranıyoruz. Yani burada adaların kıta sahanlığı
yoktur, ama karasuları var 6 mil, bunu çizerken de buna da riayet ettik.
Türkiye uluslararası hukuka uygun hareket eder, ama çıkarlarını da korur.
SUNUCU- BM’ye de bu yüzden ilettik değil mi Sayın Bakanım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunu biz BM’ye kaydettirdik,
anlaşmayı imzalamadan önce kaydettirdik, daha sonra Libya’yla anlaşmayı
imzaladık ve bu anlaşmayı da Birleşmiş Milletler’e resmi bir şekilde
Dışişleri Bakanlığı olarak gönderdik.
Şimdi daha önce, bu batı sınırları belli olmadan önce şu kırmızı alanlar
bizim parselasyon çalışması yaptığımız ve de gemilerimizin gerek sismik
araştırma, gerekse sondaj çalışmaları yaptığı alanlar. Şunlar ise Rum
tarafının yaptığı parselasyon, şu sarı çizgiler. Ve dikkat ederseniz burada
bizim kıta sahanlığımızla çakışıyor, dolayısıyla biz bu bölgelerde de
bugüne kadar sondaj çalışmaları yaptık, yapıyoruz.
Biz yıllardır diyorduk ki, kardeşim, Türk tarafının haklarını garanti
altına alacak bir çözüme varmadan tek taraflı sondaj yapmayın. Onlar
diyordu ki, Türkler Barbaros Hayrettin Paşa gemisini gönderir, bir sismik
araştırma yapar, gemi gider. Beklemiyorlardı ki biz sondaj gemilerini
alacağız, gidip oraya çakıp sondaja başlayacağız; sondajlarımıza başladık.
Şimdi ise bu sınırlar belli olduktan sonra şu alanda, yani bizim esasen şu
andaki sınırımız bu, şimdi şu boşluk gördüğümüz alanla ilgili de yine
parselasyon çalışmaları yapıldı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla resmi
gazetede yayınlandı ve bu bölgede de şimdi bizim gemilerimiz inşallah önce
sismik, sonra da sondaj çalışmalarını yapacak. Yani bu neyi gösteriyor? Biz
Doğu Akdeniz’de herkesle işbirliğine varız. Ama bugüne kadar diğer ülkeler,
Yunanistan, Mısır, İsrail, işte diğer ülkeler bölgedeki bizi dışlayarak Rum
kesimi kendi aralarında işbirliği yapma girişiminde bulundular, bizi
dışlamaya çalıştılar. Biz de onlara diyorduk ki, Türkiye’nin olmadığı
hiçbir anlaşma geçerli değildir, Türkiye’nin olmadığı hiçbir işbirliği de
sonuçta netice getirmez diyorduk ve bunu da attığımız adımlarla da
gösterdik. Şu anda da diyoruz ki…
SUNUCU- Yani oldubittiye izin yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Oldubittiye izin yok, eğer Doğu
Akdeniz’le işbirliği yapmak istiyorsanız da bize gelin. Londra’da bizzat
Sayın Cumhurbaşkanımız Miçotakis’e gelin burada birlikte işbirliği yapalım
dedi. Ama Yunanistan ve Rum kesimi bizimle işbirliği yapma, Rum kesimi
tabii KKTC’yle, bizimle işbirliği yapma yerine bizi sağda-solda şikayet
etmeye tevessül etti. Avrupa Birliği’nden destek alacak da güya bize
üstünlük sağlayacak; bunun böyle olmadığını, olmayacağını anlattık,
gösterdik.
SUNUCU- Ve uluslararası hukuka uygun olduğunu yaptığınız işlerin…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette. Attığınız her adım uluslararası
hukuka uygun olmalıdır. Uluslararası meşruiyet olduğu zaman biz kendimizi
de çok iyi anlatırız ve attığımız adımları da garanti altına alırız ve her
zaman da bunu biz öncelikli olarak benimsiyoruz ve uluslararası hukuka
uygun bir şekilde kendi haklarımızı koruruz, ama işbirliği yapmak
isteyenler varsa da onlarla da işbirliğine açığız.
SUNUCU- Efendim, bir başka önemli başlık da, bu Suriye’de özellikle Barış
Planı Bölgesi. Şimdi Amerika ve Rusya’yla bir mutabakat imzalandı Barış
Pınarı sürecinde, YPG’nin bölgeyi terk edeceği söylendi. Bir kere bu
mutabakata uyuldu mu, hala YPG güçleri var mı? Çünkü gelen haberlerde
mesela konvoyumuza saldırılar ya da sızma girişimleri önlendi, daha dün
Savunma Bakanlığından açıklama geldi. Bu tam olarak terk etmediği anlamına
mı geliyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özellikle bu korona sürecinde korona
sürecini de, salgını da bahane ederek bu terör örgütünün sivillere yönelik
saldırılarını sizler de paylaştınız, verdiniz haber olarak. Askerlerimiz ve
istihbaratımızın verdiği bilgilere göre, yaptığı açıklamalara göre ve
toplantılarda da yine verdikleri bilgilere göre buradan tamamen çıkış yok.
Ama bulduğumuz hedefleri de vuruyoruz; havadan, karadan vuruyoruz. Zaten
hem ABD’ye, hem Rusya’ya eğer bu teröristler buradan çıkmazsa biz vururuz
dedik. Hatta Sayın Putin, Cumhurbaşkanımıza da; eğer YPG buralardan
çıkmazsa biz kenara çekiliriz, siz de gereğini yaparsınız demişti bizzat.
Dolayısıyla buradan tabii ki tercihimiz bir an önce bu ülkelerin bu
teröristleri buradan çıkarması bir Münbiç yol haritası konusunda mutabakat
sağladık imzaladık Sayın Tillerson’la, esasen Tillerson’la hazırlamıştık
Pompeo’yla. Fakat 90 gün değil 1,5 sene geçti hiçbir şey olmadı. Şimdi
Ruslar devraldı orayı, Ruslar da yine Soçi’de mutabakat zaptına bakarsanız
Tel Rıfat’tan ve Soçi’den YPG’liler çekilecek. Ama Tel Rıfat’tan da Afrin
bölgesine sızmalar var. Dolayısıyla bu terör örgütlerinin bu iki ülke
tarafından belirlediğimiz sınırların altına, yani 30 km bir güvenli
bölgenin altına çekilmesi gerekiyor. Aksi takdirde biz gereğini yaptık,
yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağız; burada hiçbir tereddüdümüz yok.
SUNUCU- Bunu taraflara ilettiniz mi Sayın Bakanım, yani Amerika ve Rusya
tarafına iletiyor musunuz; bunlar uymuyor diye.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sürekli, her ihlal olduğu zaman, her
görüldüğü zaman. Biz de gördüğümüz zaman onları etkisiz hale getiriyoruz ya
da sızma girişimi olduğu zaman. Zaten sahada biliyorsunuz Ruslarla ortak
devriyeler var, Amerika’nın da orada halen mevcudiyeti var, azaltsa da,
başka yerlere kaydırsa da. Dolayısıyla sahadaki askerlerimizi de
istihbaratımız anlık bir şekilde Amerikalılarla ve Ruslarla zaten
paylaşıyor ve daha sonra resmi bir şekilde de bunu paylaşıyoruz.
SUNUCU- Suriye’nin genelinde çözüm için yeni bir süreç başladı mı, o konuda
umutlu musunuz Sayın Bakanım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani hem umutluyuz, ama aynı zamanda da
kolay olmadığını da biliyoruz, öyle söyleyebilirim. Neden kolay değil? Bir
ülkenin düzeni bozulduktan sonra toparlaması kolay olmuyor. 10 yıldır
birbiriyle savaşan tarafların oturup bir anayasa yazması çok kolay olmuyor.
İlk toplantı çok güzel geçti, ikinci toplantıda rejim saçma sapan, kabul
edilemez, anayasayla ilgisi hiç olmayan ön şartlarla geldi. Örneğin,
anayasa için, birlikte oturup da anayasa yazmak için bir araya geldiği
muhalefetten kendisini, yani muhalefeti terör örgütü ilan etmesini istedi;
olacak şey değil. Dolayısıyla kolay değil, ama kolay değil diye de
bırakmamak gerekiyor. Bu Korona sürecini de fırsata dönüştürüp insani
özellikle sorunları da ön plana çıkararak Anayasa Komisyonunun bir an önce
toplanmasını sağlamamız lazım, Astana sürecini devam ettirmemizin sebebi
bu. Önümüzdeki günlerde video konferansla bir zirve de düzenleyebiliriz,
mutabık kaldık, tarihini şimdi bekliyoruz, İran ev sahibi olduğu için
onlardan tarih bekliyoruz. Lavrov’la da konuştuk telefonda, yine İran
tarafına da ilettik Cevad Zarif’e ve diğerlerine. Dolayısıyla Astana
sürecini devam ettiriyoruz. Pedersen’dan gelen bilgiye göre ise, her iki
taraf da Anayasa Komisyonu toplantısına hazır, bundan da memnuniyet duyduk
esasen. Biz zaten muhalefeti sürekli teşvik ediyoruz, onlara destek de
veriyoruz. Yani gidip de komisyonda uzmanlık desteği değil de her türlü
lojistik destek dahil veriyoruz. Dolayısıyla siyasi çözüme odaklanmamız
lazım. Uluslararası toplum tam anlamıyla siyasi çözüme destek verirse
esasen işimiz kolaylaşır. Ama biz Türkiye olarak yine Suriye’de de tek
çözümün siyasi çözüm olduğunu düşünüyoruz.
SUNUCU- Efendim, bu Ayasofya’da İstanbul fethinin yıldönümü nedeniyle bir
Kur’an-ı Kerim okundu, ama Yunanistan’dan çok sert tepkiler geldi, gazete
manşetlerine de yansıdı. Ne diyorsunuz bu tepkilere?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi gerçekten şaşırmıyorum, ama bazen
de inanamıyorum. Yani bu kadar yüzsüzlük nasıl yapılabilir, nasıl açığa
vurulur inanamıyor insan.
Şimdi, bir; Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları içinde ezanın nerede nasıl
okunacağını veya Kur’an-ı Kerim’in nerede ne zaman okunacağını başkası
belirleyemez, Yunanistan belirleyemez. Kur’an-ı Kerim’in nerede okunacağını
biz Yunanistan’a mı soracağız veya başka birisine mi soracağız? Orası her
şeyden önce Fatih Sultan Mehmet’in bize emanetidir ve biz buna uygun bir
şekilde koruyoruz. Bakınız biz ayrıldıktan sonra, terk ettikten sonra
geride bıraktığımız camilerin, medreselerin, külliyelerin nasıl tahrip
edildiğini, nelere dönüştürüldüğünü görüyoruz. Hoş bizde tek partili
dönemde de buna benzer şeyler oldu, o ayrı bir konu. Ama biz bugün
baktığınız zaman farklı inançlardan toplumlar var, topluluklar var. Hepsi
de haklarını en iyi şekilde kullanıyor ve özellikle de son 20 yıldır bizim
iktidarlarımız döneminde gerçekten tüm haklarını verdik, veriyoruz. Ve iki
sene önce biliyorsunuz demir kilisenin restorasyonu yapıldı Borisov’la,
Cumhurbaşkanımız açtı. İstanbul’da Süryani cemaatinin camisi yoktu,
Vatikan’ın itirazı vardı yerle ilgili Vatikan’daki işlemlerini bile devlet
olarak takip ettik büyükelçiliğimizle Bakanlık olarak hallettik ve şimdi
yapılıyor, yani bizde hoş görü var. Şimdi her şeyden önce Yunanistan’ın
Türkiye’de yani Yunanistan’a bağlı değil Ayasofya, Türkiye Cumhuriyetinin
bir mülküdür ve fetih edilmiştir. Bazılarının söylemeye çalıştığı gibi
işgal değil, içimizde var, fetih etti.
SUNUCU- Maalesef.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu bir. İkincisi, bize bu
konularda akıl verebilecek en son ülke Yunanistan olmalıydı. Neden?
Avrupa’da camisi olmayan tek başkent Atina’dır. İki, bu Yunanistan halkın
seçtiği müftülere namaz kıldırdığı için bak herhangi bir başka bir yetki
değil, camide namaz kıldırdığı için hapis cezası ve para cezası veriyor.
Üç, koronavirüsü bahane ederek Yunanistan Batı Trakya’da ezanı susturmak
istedi, biz tabii devreye girdik koronayı bahane ediyor. Şimdi sen ezanı
susturmak için girişimde bulunacaksın sonra da Türkiye’de Kur’an-ı Kerim
okundu diye bas bas bağıracaksın, bunlar samimi değil. İnsan Hakları
Mahkemesinin Yunanistan’ın Batı Trakya’da ihlalleriyle ilgili kararları var
bunların hiçbirisini de uygulamamıştır.
Bir şey daha söyleyeyim size, Sayın Cumhurbaşkanımız New York’ta BM Genel
Kurul marjında Miçotakis’le görüşmesinde bir teklifte bulundu. Gelin dedi
Türkiye’de işte Rum azınlık var, Heybeli Ada var, diğer konular var biz bu
kadar şey yaptık, ama siz hiçbir şey yapmadınız bugüne kadar, tam tersi
olumsuz adımlar atmaya devam ettiniz. Batı Trakya Türklerinin,
Müslümanların haklarını kısıtlamaya devam ettiniz cami yok. Gelin bu
konuların hepsi hakkında birlikte çalışalım ve birlikte adım atalım dedi
Sayın Cumhurbaşkanımız. Ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'la
beni görevlendirdiler. Daha sonra ben Nikos Dendias'la buluştum dedim ki,
Nikos, bak Cumhurbaşkanımız ve Başbakanınız bizi görevlendirdi hadi bu
konuları çalışalım ve birlikte çözelim. Ne dedi biliyor musun? “Biz hazır
değiliz” dedi bu konuda.
SUNUCU- Hazır değiliz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hazır değil, hiçbir zaman da hazır
olmadılar, hazır da olmayacaklar. Şimdi böyle bir Yunanistan’ın Ayasofya’da
Kur’an-ı Kerim okundu diye yani sesini çıkarması gerçekten saçmalık ve
haddini aşmadır.
SUNUCU- Efendim, bu Koronavirüsle mücadele döneminde en aktif
bakanlıklardan biri de sizindi hakikaten çok böyle sadece benim söylediğim
değil, dünyanın takdir ettiği işler yaptınız, özellikle Türk
vatandaşlarının Türkiye’ye getirilmesi noktasında. Tam olarak kaç kişi
getirdiniz, ne yaptınız, kaç ülkeye yardım ettiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten bu korona sürecinde Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hükümet olarak, devlet olarak atılması
gereken ne varsa adım olarak onu attık, onu yaptık. Ve sadece dışarıda
yaptıklarımız değil, içeride de sağlıkla ilgili, yine ekonomiyle ilgili,
aynı şekilde hayatı tamamen durdurmadan salgının yaygınlaşmasını ya da
bulaşmasını önlemek için alınan kısıtlamalar, tedbirler. Tabii ki
vatandaşlarımızın, milletimizin desteği olmadan bu yapılamazdı, ama
milletimiz de güveniyor ki devletine, hükümetine alınan tedbirlere uyuyor.
Herkes tüm bakanlıklar, kurumlar ne gerekiyorsa onu yaptı. Biz de Dışişleri
Bakanlığı olarak tabii ki öncelikle bir koordinasyon ve destek merkezi
oluşturduk. Yurt dışındaki faaliyetlerimizi koordine etmemiz lazım, başka
ülkelerle koordine etmemiz lazım, oradaki sivil toplum örgütleriyle,
misyonlarımızla. Birde içerideki farklı bakanlık ve kurumlarla da yine
faaliyetlerimizi sürdürmemiz lazım. Örneğin, yurt dışından gelen
vatandaşlarımız, İçişleri Bakanlığımız geldikten sonra. Kredi Yurtlar,
Gençlik ve Spor Bakanlığımız yine aynı şekilde Ulaştırma Bakanlığımız aynı
şekilde Sağlık Bakanlığımız ve ilgili diğer bakanlıklarımız ve
Kızılay’ımız, AFAD’ımız tüm kuruluşlar işin içinde. Bir cenazemiz geldiği
zaman aynı şekilde yine İçişleri Bakanlığımız, Valiliklerimiz,
kaymakamlıklarımız, belediyelerimiz hep birlikte çünkü uçak yok, kara
yoluyla gitmesi lazım aileleri yok ya da gelmek istemiyorlar koronadan
dolayı vefat ettiği için cenazeye devlet olarak birlikte yapmamız lazım. O
yüzden bu Koordinasyon ve Destek Merkeziyle birlikte biz öncelikle yurt
dışındaki vatandaşlarımızın yanında olduk, onların ne ihtiyacı varsa
karşılamaya çalıştık. Geçici kalsın, orada kalıcı olsun.
Geçenlerde mesela bir tane hanımefendi New Jersey’de oturuyor bana sosyal
medyadan yazmış Sayın Bakanım ben hiçbir yerden maske ve dezenfektan
bulamadım ve çaresizim ne olur bize yardımcı olun. Hemen aynı gün saat
farkından dolayı da yine aynı gün Başkonsolosluğumuz maske ve dezenfektanı
hanımefendiye ismini hatırlayamadım şimdi bağışlasın beni İzmirli bir
hanımefendiydi. Daha sonra da İzmir’de sanırım bir yakını da yine
basındaymış haber de oldu ve hemen ulaştırdık yani bu basit bir örnek. 8
saatlik uzaklıkta, 800 kilometre uzaklıktaki, 1000 kilometre uzaklıktaki
vatandaşlarımıza gittik ulaştık, Lapaz örneğini verdik. Bakınız bir
gemicimiz eşinden böbrek nakli yapılmış böbreği de eşi bağışlamış vermiş.
Ve gemide gidiyor ilacı bitiyor böbreğin düşme tehlikesi var ilaç olmadığı
için, kaybetme tehlikesi var. Ve hemen diplomatik kargoyla uçakla ilacı
Malezya’ya gönderdik Kuala Lumpur’a. Gemide bir limana şu anda limanın ismi
aklımda değil 2-3 saatliğine uğrayacak ve gece yarısı uçak vardı oradan
ilaç alındı ve o ilaç yine o limana götürüldü ve vatandaşımıza saat sabah
5’te 5 civarı ulaştırıldı bu bizim görevimiz, biz bunu memnuniyetle
yapıyoruz. Ve bugüne kadar 100…
SUNUCU- Ama bu Türkiye’de geçmişte olmayan şeyler, o yüzden böyle şeylere
bakıyoruz, hayranlıkla?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii inanın burada kendimizi övmek için
söylemiyorum, ama bize oy vermeyen çok sayıda vatandaşımız, ben arıyorum
hepsini tek tek, mesela bir ihtiyacı olan, bize yazan ya da yakını vefat
eden vatandaşlarımızı tek tek arıyorum. Orada da söylüyorlar, size hiç oy
vermedik, ama ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu kadar büyük
olduğunu hissettik, çok teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza da selam
söyleyin, saygılarımı söyleyin. Gene oy vermeyiz, ama hakkınızı teslim
etmek zorundayız diyenler var. Başka türlü siyasi olumlu ya da başka türlü
söyleyenler de var, ama şimdi burada insani bir konu olduğu için siyasete
çekmek istemiyorum konuyu. Ama bu dönemde sadece biz değil, yani
vatandaşlarımız değil tüm dünya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğünü
gördü. 126 ülkeden 75 binden fazla vatandaşımızı Türkiye’ye tahliye ettik.
SUNUCU- 126 ülke.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
en büyük tahliye operasyonudur.
SUNUCU- Büyük bir rekor bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok büyük bir rekor. Şimdi tahliyeler
devam ediyor tabii. Çünkü 3, 5, 10, değişik yerlerde var. Bir de sağ olsun
vatandaşlarımız son dakikada vazgeçiyor, bir hafta sonra ben yine fikir
değiştirdim, beni götürün diyor. Vatandaşımıza da sen niye fikir
değiştirdin, kal burada diyemiyorsun, çünkü şartları da uygun
olmayabiliyor.
SUNUCU- Ama o üç beş kişi için de uçak kaldırmıyorsunuz hakikaten yani…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şöyle yapıyoruz, onları bir yerde
topluyoruz yakın ülkelerde olan vatandaşları, şartlar uygunsa, o ülkede
kesin sokağa çıkma yasağı yoksa ya da istisnai olarak izin alıyoruz, bir
yerde topluyoruz oradan getirtiyoruz. Güzergah üzerinde birkaç ülkeye daha
uğruyor uçağımız, hepsini birden alıyor. Koskoca uçağı da tabii uzak bir
yere 10 vatandaş için göndermek de doğru değil. Ama farklı yöntemlerle
vatandaşlarımızı taşıyoruz. Bazı adalardan örneğin Kore’ye geldi, bazı
şimdi yolcu uçakları kargo olarak kullanıyor ya, o ülkenin sivil havacılık
kurumu izin verirse, biz orada 5 vatandaşımız var örneğin, dönerken o yolcu
uçağı, kargo uçağı olarak kullanıyor, ona vatandaşımızı bindiriyor
getiriyoruz. Ama öyle olmadığı zaman farklı güzergahlardan vatandaşlarımızı
getirdiklerimiz de oldu. Bugüne kadar maalesef 562 vatandaşımız vefat etti.
SUNUCU- Kaybettik.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayatını kaybetti koronadan dolayı.
456’sının cenazesini Türkiye’ye getirdik. Bazıları yaşadıkları ülkede ve
şehirde defnetmek istedi, orada yaşıyorlar ve getirmek isteyen herkese
yardımcı olduk. Bu süreçte Avrupa’da özellikle bu cenaze fonu diye bir fon
oluşturulmuş içinde Diyanet’in de olduğu, Diyanet Vakfı’nın da olduğu.
Gerçekten bu fonların da çok faydasını gördük, vatandaşlarımıza onlar da
çok yardımcı oldu. Büyükelçiliklerimiz, konsolosluklarımız, tabii bu
süreçte sadece vatandaşlarımız değil dünya nereye gidiyor, ne gelişmeler
var, ticaretin aksamaması lazım. Lojistik ulaşımın, aynı şekilde
taşımacılığın önündeki engelleri kaldırmamız lazım, hayat devam ediyor,
devam etmesi gerekiyor. İşte dünya ekonomilerini nasıl etkilediğini
rakamlarla görüyoruz. Hamdolsun biz ilk çeyrekte rekor kırdık, 4.5 büyüdük.
Ama ikinci çeyrekte bizi de etkilememesi mümkün değil. Ama her şeye rağmen
yine Hazine ve Maliye Bakanımız da güzel haberleri veriyor, çok da güzel
çalışıyorlar, çok önemli tedbirler alıyorlar. Özellikle Türkiye’ye yönelik
bu döviz kuru dahil her türlü saldırıya karşı da zamanlıca hamleler
yapıyorlar, kendilerini kutluyoruz, teşekkür ediyoruz.
Ve Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde aldığımız yine tedbirler, faizlerin bu
dönemde düşük olması, inşallah yıl sonunda yine Türkiye küçülmeyecek,
büyüyecek; bunun için de çalışıyoruz. Ama dünyada ekonomi küçülüyor.
Diğer taraftan bu dönemde yardımlaşma çok önemli ve diplomasi işliyor.
Geçen sene Büyükelçiler Konferansında dijital diplomasi inisiyatifini
başlatmıştık, Antalya Diplomasi Forumu’nun da ana teması o olacaktı ve o
temayla da şimdi faaliyetlerini sürdürüyor. Zirveler, Cumhurbaşkanımızın
katıldığı G-20 Zirvesi, Türk dünyası, Türkçe konuşan ülkeler, işte Türk
Konseyi ya da zirvesi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Dışişleri Bakanları
Toplantısı ki yine bizim çağırımız üzerine bu İsrail’in son aldığı
kararlara karşı yine tepkimizi göstermek için, kararlar almak için bizim
çağırımız üzerine toplanacak. Aynı şekilde biraz önce söylediğim Astana
formatındaki toplantı. Türkiye, Fransa, Almanya, İngiltere dörtlü
toplantılar. Türkiye, Polonya, Romanya üçlü toplantılar. Yani çok sayıda
faaliyetlerimizi sürdürdük, sürdürüyoruz. Yine Kanada’nın inisiyatifiyle
kurulan Uluslararası Koordinasyon Grubu içinde en aktif ülkelerden birisi
Türkiye. Ve sonrasına kendimizi hazırlıyoruz dünyada en olacak? Globalleşme
devam mı edecek, içe kapanma mı olacak? Bölgeselleşme mi hakim olacak? Bize
göre bölgeselleşme daha hakim olacak, küreselleşmede biraz sıkıntılar
yaşayabiliriz. Ama biz gelecekte bizi neler bekliyor buna da kafa
yoruyoruz. Şöyle bir kitap var bilmiyorum gördünüz mü? Kovid sonrası
küresel sistem eski sorunlar yeni trendler diye. Türkiye’de çok sayıda
düşünür, yazara görüşlerini yazmalarını istedik, onun dışında ve kitap
haline getirdik. Şimdi ise sözünüzü hemen kesmeden daha doğrusu siz
konuşacaksınız sözü size vermeden yeni bir çalışma daha yapıyoruz onun
hakkında da bilgi veriyoruz. Onun belgesi sizde miydi arkadaşlar?
SUNUCU- Efendim, son 2-3 dakikamız bu Türkiye Rusya ilişkilerini de bir
konuşalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ona da gireceğiz. Şimdi ise tüm dünyadan
çok önemli aydınlar, Nobel ödüllü yazarlar, eski devlet başkanları,
düşünürlerden yine dünyanın geleceğiyle ilgili Kovid sonrası bizi neler
bekliyor makale istedik hepsi de gönderdi, şimdi onu kitap haline
getireceğiz, Türkiye’de çevireceğiz.
Evet, buyurun.
SUNUCU- Türkiye Rusya ilişkilerinin 100. yıl dönümü. Şimdi Rusya tarafı çok
önemsiyor sanırım biz de önemsiyoruz bu yıl dönümünü ne söylemek
istersiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen Rusya’yla ilişkilerimiz 1491 o
günkü Çar’ın İkinci Beyazıt’a ticareti geliştirmeyle ilgili yazdığı
mektupla başlamıştır, ama tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşuyla o günkü Sovyet Rusya’sıyla diplomatik ilişkilerimizin
başlamasının 100. yılını kutluyoruz şimdi. Tabii korona sebebiyle ortak
etkinlikler yapılamıyor, mesajlar, karşılıklı mektuplar gönderildi, Lavrov
bana gönderdi, ben gönderdim, belki bu yıl içinde bazı etkinlikler
yapılabilir. 100 yılı baktığımız zaman esasen inişler çıkışlar çok olmuş.
Biraz önce söylediğim kitabın başlığı da bu, şimdi daha basılmadığı için.
Yani korona sonrası dünya işbirliği mi rekabet mi başlığı bu. Bunu Türkçeye
de çeviriyoruz şu an da kitabı inşallah yakında basıma girecek. Sonuçta
Rusya’yla ilişkilerimiz 100 yılda da inişler çıkışlar yaşadı, son 20 yılda
da inişler çıkışlar yaşadı. Ama soğuk savaş döneminde bile tam dünyanın
kamplaştığı bir dönemde bile biz Rusya’yla ilişkileri belli bir seviyede
tuttuk, işbirliğimizi geliştirdik, bu dönemde de aynı şeyi yapıyoruz.
SUNUCU- O işbirliğini hep sıkı tutmak istiyor ama, yani Ruslar da
Türkiye’yle o ilişkileri sürekli sıkı tutmak istiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi iki komşu ülke Karadeniz’in üst
tarafı, bu tarafı baktığımız zaman hinterlanda yani işbirliği burada
kaçınılmaz, bunu Avrupa’ya Batı’ya da söylüyoruz bazen işte siz Ruslara mı
yaklaşıyorsunuz? Ruslara yaklaşıyoruz diye bir konu yok. Benim Ruslarla iyi
ilişki kurmamın size zararı yok. NATO konusunda ise NATO’ya en çok destek
veren ülkeyiz tüm faaliyetlerine dolayısıyla, bu sorgulanamaz bile. Ama
benim Rusya’yla ticaret yapmam veya Suriye’de ateşkes için çaba sarf etmem,
Libya’da karşı taraflarda olsak bile yine ateşkes için birlikte çaba sarf
etmemin kimseye bir zararı yok. Yani katılmadığımız konular var, işte uçak
düşürme hadisesiyle gerginlik oldu, Kırım konusunda, Ukrayna konusunda,
Karadeniz konusunda, Gürcistan konusunda Gürcistan’ın toprak birliği
konusunda katılmadığımız konular var, rejim konusunda, Esad konusunda Beşar
Esad konusunda da katılmadığımız konular var. Hafter’in yanında durdular,
ona katılmıyoruz. Ama tüm bunlara rağmen diyaloğun devam etmesi, sorunların
diyalogla çözülmesi ve işbirliği alanlarının da aranması önemli, karşılıklı
saygı ve çıkar temelinde. Onlar bizim çıkarlarımıza saygı duyacak ve aynı
şekilde bize saygı duyacak biz de tabii ki her ülke gibi onların
çıkarlarına saygı duyacağız. Karşılıklı çıkar ve saygı çerçevesinde devam
ediyor.
SUNUCU- Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum çok sağ olun zaman
ayırdınız, var olun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.
SUNUCU- Evet, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla çok önemli
konular Türkiye’yi ilgilendiren çok önemli konular işte Suriye, Libya, Doğu
Akdeniz, Amerika’daki olaylar bütün bunları konuştuk. Bu olayları daha çok
tartışılacak, tabii özellikle bir kez daha vurgulamak isterim, Mevlüt
Çavuşoğlu son dönem Türk Dış Politikasındaki çok önemli bir aktör,
söyledikleri önemli not edilmeli.