SUNUCU- Diplomasi, uluslararası ilişkiler pek çok kişi tarafından coğrafyadan alıntıyla engebeli arazide düzgün bir yol bulmaya benzetilir. Bu hem Türkiye için, hem de bütün dünya için özellikle son dönemde uygun bir tarif gibi görünüyor.
Günaydın. Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nın bahçesinde Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla birlikteyiz.
Haber Global’e hoş geldiniz. Ayrıca, bizi burada ağırladığınız için de teşekkür ederiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Erhan Bey, siz de Ankara’ya, Bakanlığımıza hoş geldiniz.
SUNUCU- Sağ olun.
Suriye’yle başlayabiliriz. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi ziyaretinin ardından Şam’la diyalog konusu bir kez daha gündeme geldi, zaten muhalefet tarafından da uzun süredir gündemde tutuluyordu. Görüşmelerin ya da temasların istihbarat örgütleri arasında yapılmakta olduğunu zaten biliyoruz. Ayrıca, Sayın Erdoğan’ın; “Suriye ile daha ileri adımları temin etmemiz gerekiyor” ifadesi var aklımızda. Şam’la diyalog konusunda görüşmelerin istihbari seviyeden siyasi alana taşınmasını bekleyebilir miyiz, örneğin bakanlar seviyesinde bir temas olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum tekrar.
Şimdi Suriye’de 11 yılı aşkın süren bir iç savaş var, yansımaları zaten ortada, insani dramlar, diğer taraftan terör örgütlerinin halen mevcudiyeti, DEAŞ gitti, ama PKK-YPG güçleniyor. İnsanlar evlerine dönmek istiyor, halen dönemiyor. Rejimin kontrol ettiği yerlerde de rejim korkusu ve rejimin şu anda dönen insanlara yaşanan sıkıntılardan dolayı destek veremediği için tereddüt edenler var, yeniden inşası söz konusu. Yıllardır savaş devam etti, ama en başından beri biz Türkiye olarak en önemli sürecin siyasi süreç olduğunu söyledik, yani tek seçeneğin siyasi çözüm olduğunu söyleyegeldik, o nedenle de çok inisiyatif aldık. Fakat bu inisiyatiflere baktığımız zaman bir tek Astana formatının ayakta kaldığını görüyoruz. Uluslararası Suriye Destek Grubu vardı, yine Fikirdaş Ülkeler Grubu vardı, Astana’ya alternatif olsun diye bazı ülkeler Küçük Grup diye bir grup ortaya çıkardılar, onların da bir etkisi olmadı. Yani bugün Anayasa Komisyonu toplanabiliyorsa; bu Türkiye’nin, Rusya’nın ve İran’ın katkıları sayesinde oluyor, seven-sevmeyen herkes bunu görüyor, ama bir netice çıkmadı. Yani burada rejim gerçekten siyasi sürece tam olarak inanmadı. Ama rejimin de artık görmesi lazım savaşarak-çatışarak ülke bölünecek. PKK’yı destekleyen Batılı ülkeler var, başta ABD olmak üzere. Sonuç itibariyle, bir taraftan PKK’yla mücadele, bir taraftan bu uzlaşı dediğimiz, yani bir anayasanın hazırlanması ve ülkeyi seçime götürmesi; BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı bunu kapsıyor. O nedenle zaten muhalefet de, bizim de desteklediğimiz muhalefet –güçlü bir şekilde desteklediğimiz- Müzakere Heyetini kurdu, yıllardır müzakere ediyorlar. Muhalefet iyi niyetli, yapıcı, muhalefet aynı şekilde olgun tavır sergiliyor anayasayla ilgili, her toplantıda yapıcı yaklaşımlar içinde oluyor, ama rejimden kaynaklı bir direniş var ve bir mesafe kat edemediler. Bu süreçte tabii istihbarat örgütleri arasında bir diyalog var, benim kısa süreli böyle tesadüfen denk geldiğimiz ayaküstü bir sohbetim oldu, ama öyle ayarlanmış bir görüşme değil. Yani Suriye’nin istikrar ve barışının tam olarak tesis edilmesi gerekiyor. Bu yönde, zaten Astana formatında bir masanın etrafındayız. Aynı şekilde Anayasa Komisyonu Toplantısında biz de varız, bu tür temaslar oluyor. Sonuçta Suriye’de kalıcı bir barış için adımlar atılması lazım, biz de bunları söylüyoruz. Biz her zaman muhalefetin… Terör örgütleri terör örgütleridir, ama muhalefeti rejimin terör örgütü olarak görmemesi gerekiyor. Ve muhalefetin her zaman destekçisi olduk, her zaman yanında olduk ve her zaman onların Suriye’nin geleceği konusunda olumlu adımlar atması, yapıcı adımlar atması konusunda da teşvik edici olduk ve güvene dayalı bir şeyimiz var muhalefetle de.
SUNUCU- Bu diyalog eğer ivme kazanırsa herhangi bir şart yahut şartlarımız var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi yani diyalog için şart olmaz, ama diyaloğun ya da bu görüşmelerin amacı ne? Biraz önce özetledim; ülkenin teröristlerden temizlenmesi lazım, bizim sınır güvenliğimiz son derece önemli, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi bütünlüğü son derece önemli, insanların güvenli bir şekilde ülkeye geri dönebilmesi aynı şekilde önemli. Tabii ülkenin yeniden inşası, biz şu anda terörden arındırdığımız bölgelerde sağ olsun İçişleri Bakanlığımız, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ilgili kurumlarımız AFAD’ımız, arkadaşlarımız çalışmalar yapıyorlar, yani oradan bir göç baskısı olmasın, dönmek isteyenlere de bu imkânlar verilsin diye, ama kapsamlı tabii bir yeniden inşası söz konusu. Bu da barış olursa, ülkede bir istikrar olursa uluslararası toplum bu yeniden ülkenin inşasına katkı sağlayabilir. Yani sonuçta diyalog için illa bir şart değil, ama amacı ve hedefi nedir, o daha önemli ve sonuç odaklı olması gerekiyor. Bugüne kadar bizim yürüttüğümüz Suriye siyaseti de hep bu anlamda sonuç odaklıdır, Suriye’nin istikrarı, huzuru, barışı ve insanların geri dönebilmesi ve de komşumuzda terör örgütlerinin sınırlarımızın ötesinde barınmaması.
SUNUCU- O harekâtı da soracağım size, ama buna geçmeden evvel kısa süre önce gündeme gelmişti, kısaca sorayım onu da. İran’ın yarı resmi haber ajansı bir iddiayı ortaya atmıştı. Şangay İşbirliği Teşkilatı toplantılarında bir Üçlü Zirve olabileceği söylenmişti Sayın Erdoğan’ın…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, doğru değil.
SUNUCU- Böyle bir şey yok değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Böyle bir şey yok, Esad da oraya davetli değil.
SUNUCU- Tamam.
Gelelim şu operasyon konusuna. Bütün bu siyasi süreci konuşurken bunun yanında Suriye’ye yeni bir operasyon planlandığını biliyoruz, hatta Eylül ya da Ekim ayı işaret edilmişti. Suriye yönetimi bu operasyona karşı çıkıyor, denge bu durumda nasıl kurulur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok ilginçtir, PKK-YPG’ye yönelik bir operasyonumuza birbirine tamamen zıt olan, birbirine karşı olan ülkelerin hepsi karşı çıkıyor. İran da karşı çıkıyor, ABD de karşı çıkıyor, İsrail’de karşı çıkıyor, rejim de karşı çıkıyor, Rusya’da karşı çıkıyor. Zaten bildiğimiz bu PKK-YPG’ye destek veren ABD başta olmak üzere bazı ülkeler de karşı olduğunu söylüyorlar sürekli. Bugün yine Sözcü’nün bir açıklamasını gördük. Hemen sonunda diyorlar ki: “DEAŞ güçlenir”. Bir DEAŞ kisvesi arkasına saklanmışlar, yani esasen bizim yaptığımız operasyonlar aslında Suriye için çok önemli, Suriye’nin bütünlüğü bakımından çok önemli, ülkenin terörden arındırılması bakımından da önemli. Ama rejim derse ki; yani ben bunu yapacağım, senin yapmana gerek yok, ara-sıra Adana Mutabakatını da hatırlatıyor Rusya vesaire. Böyle bir gücün varsa şimdi niye yapmıyorsun, biz de destek verelim, yapacak gücün yok senin. Bu terör örgütü yarın biraz daha güçlendiği zaman seni bölecek. Arkasında Amerika var, Amerikalılar orada, Fransız orada, başka ülkeler orada destek veriyorlar, Rusya da ara-sıra bunları barıştıracağız diye uğraşıyor, çaba sarf ediyor. O da olmuyor, çünkü Amerika’nın desteğiyle bunların bölücü bir ajandası var. Bu bölücü ajanda devam ettiği sürece, rejime bu PKK’nın bir faydası olmaz, tam tersine hepimize zararı olur. Ama rejimin şu anda bunu yapacak gücü yok. Dolayısıyla bazı ülkelerin karşı çıkmasını anlıyorum, ama rejimin karşı çıkması… Toprak bütünlüğümüze ihlali gibi söylüyor, ama burada terör örgütüyle mücadele özellikle bize saldırdığı için uluslararası hukuktan kaynaklanan bir haktır bizim için, bu mücadeleyi bizim yapmamız lazım. Rejimin de bunu yapacak şu anda gücü yok maalesef.
SUNUCU- Yani burada herhangi birinin görüşüne bir ihtiyaç yok ya da bir denge bulmaya ihtiyaç yok diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, görüşüne ihtiyaç yok. Yani ilginç olsun diye söyledim; yani birbiriyle kavga eden ve birbirine düşman olan ne kadar ülke varsa hep birlikte bizim harekâtımıza karşılar. O nedenle harekâtımızın da, bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra yapacağımız harekâtların da, operasyonların da ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.
SUNUCU- Suriye konusunda sizin yaptığınız bir açıklama vardı. O açıklamanın ardından bir kelime sebebiyle yanlış hatırlamıyorsam Türkiye’ye müzahir grupların kontrolünde olan bölgelerde birtakım gösteriler yapıldı, hatta bayrağımıza saldırıda bulunulmuştu. Bu olayı…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nedir o kelime?
SUNUCU- İki kelime arasındaki fark, siz söyleyin lütfen.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben, her zaman söylediğimizi söyledim. Yani Anayasa Komisyonunda olduğu gibi, müzakerelerde olduğu gibi rejimle muhalefetin uzlaştırılması gerektiğini söyledim. Barışmak başka bir şey, yani siz…
SUNUCU- O iki kelimeydi değil mi; uzlaştırmak ve barışmak.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Siz insanlarla bir ülkenin geleceği için… Uzlaşının amacı ne? Yeni bir anayasa, ülkenin adil, şeffaf bir şekilde seçime götürülmesi BM gözetiminde; 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı bunu söylüyor. Bu çerçevede zaten Müzakere Heyeti kuruldu, bu çerçevede Anayasa Komisyonu toplandı, yani 8 defa toplandı bir netice olmadı ama. Yani bununla ilgili uzlaşma olmazsa rejimle muhalefet arasında nasıl anayasayı yazacaklar ya da tadil edecekler, nasıl ülkeyi seçime götürecekler? En nihayetinde bu çerçevede adımlar atılırsa, seçim olduktan sonra kararı kim verecek? Suriye halkı verecek. Sonuçta bu çerçevede uzlaştırılması gerekiyor. İnsanlar birbiriyle düşman da olsa, savaşan ülkeler için de geçerli, en sonunda ateşkes olur, uzlaşır. Ama barışır-barışmaz, o ayrı bir şey, ona biz baskı yapamayız, gönlünden barışır-barışmaz, ama ülkenin geleceği için en önemli tek çözüm yolu siyasi çözümdür, siyasi süreçtir ve de uzlaşıyla bunun sağlanmasıdır. Kimin arasında? Şu andaki rejimle muhalefet arasında bu uzlaşının olması gerekiyor. Ama bundan dolayı niye böyle bazı gösteriler oldu? İşte provokasyon her yerde var, kötü niyetliler var. Bir cümleyle bir günde ortaya çıkabiliyorlarsa, bunun arkasında başka şeyler var. İstihbaratımız, diğer ilgili birimlerimiz zaten bunun arkasında ne var, onunla ilgili gerekli çalışmaları yapıyorlar.
SUNUCU- Suriye faslını kapatmadan evvel son olarak o konuyu da kısaca soralım; Astana süreci yavaş mı ilerliyor, yoksa sizce olması gerektiği gibi mi gidiyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Astana süreci şu anda ayakta kalan tek süreç ve bugün Cenevre süreci varsa, bu da Astana süreci sayesindedir. Ama işte biraz önce anlatmaya çalıştığım gibi, sonuçta Astana sürecinin amacı ne? Aynı şey, siyasi çözüm. Siyasi çözüm için ne yapmaları gerekiyor? Belli konularda anlaşmaları gerekiyor. Rejim bugüne kadar niye 8 toplantıda anayasanın yazımı konusunda olumlu bir adım atmadı? Toplantının başında güzel şeyler söylüyor, orada sivil toplum da var, 50 kişi sivil toplumdan, 50 kişi muhalefetten, 50 kişi rejimden, 150 kişi var, tabii kendi aralarında bir yazım ekibi falan oluşturdular. Sonuçta rejim maalesef siyasi süreç konusunda adım atmadığı için istediğiniz neticeyi vermiyor. Güven artırıcı adımlar bakımından karşılıklı adımlar atıldı, esirlerin takası konusunda adımlar atıldı, bazı konularda adımlar atıldı, orada bile mesela muhalefetin istediği isimleri rejim yok bulamadık diyor, vermiyor. Muhalefet teslim ediyor, rejim orada bile samimi davranmıyor. Maalesef Astana süreci şu anda elde kalan tek platform, en son Tahran’da Liderler Zirvesi de oldu, sonuçta o Zirve de son derece başarılı geçti, ama esas hedefimiz Suriye’de siyasi çözüm.
SUNUCU- İsrail’le devam edebiliriz. Normalleşme adımlarının atılmaya devam edildiğini biliyoruz. Karşılıklı Elçilerin atanması aşamasına geldik değil mi? Bu ne zaman gerçekleşecek Sayın Çavuşoğlu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Biz şu anda bir kararname hazırlıyoruz…
SUNUCU- Önümüzdeki günlerde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kapsamlı bir kararname hazırlıyoruz, sadece İsrail için değil; önümüzdeki süreçte geri gelecek-dönecek Büyükelçilerimiz var, yerine atayacağımız Büyükelçiler var. Arkadaşlarımızla çalıştık, Bakan Yardımcılarımızla Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz, daha sonra da tebliğ etmeye başlayacağız.
SUNUCU- Bir süre vermek mümkün mü, önümüzdeki günler dediniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledik, Özel Kalem Müdürümüz Hasan Bey’e de söyledik, ilk fırsatta biz arz edeceğiz. Şu anda aşağı yukarı bizim taslak çalışmamız bitmek üzere.
SUNUCU- İsim var öyleyse değil mi Sayın Bakanım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani isimler var, biz değişik alternatif her ülkeye göre hangi arkadaşımız yapabilir…
SUNUCU- Özellikle İsrail için kast ederek sordum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir arkadaşımız mesela birkaç ülke için de uygun olabilir. Özelliklerine göre daha önceki yaptığı görevler, merkezdeki yaptığı görevler, arkadaşımızın bildiği dil vesaire bir sürü kriterler var. Bu çerçevede biz çalıştık arkadaşlarımızla Sayın Cumhurbaşkanımıza taslağı arz edeceğiz.
SUNUCU- Madem İsrail için isim alamadık o zaman tarifi soralım mümkünse, yani diplomasi ve kariyer mi öne çıkacak, yoksa siyasi ağırlıklı bir atamanın mı gerçekleşmesini beklemeliyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bakın, bu siyasi ağırlıklı atama ya da diplomasi merkez ya da meslekten arkadaş ayrımı yapmak çok doğru değil bu son derece yanlıştır. Neticede yıllar önce çıkmış bir kanunumuz var ve dünyanın her yerinde böyledir. Amerika’nın Büyükelçilerinin büyük bir bölümü dışarıdan atanan insanlardır, doğru mu?
SUNUCU- Doğru.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda Flake ABD Ankara Büyükelçisidir, daha önce Kongre üyesiydi. Hiç kimse diyor mu Türkiye’de bu siyasetçinin ne işi var Türkiye’de Büyükelçi olarak diye? Bu ayrımı yapmak doğru değil. Biz insanların, arkadaşlarımızın Büyükelçi olma yeteneği var mı, liyakati var mı, eğitimi var mı bunlara bakarız, yani içeriden, dışarıdan ayrımı doğru değil. İçerideki arkadaşlarımızı da en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Dışarıdan atanan arkadaşlarımız da var, son derece uyumlu bir şekilde biz bu işi götürüyoruz. Ben bu ayrımı doğru bulmuyorum. Dün CHP Sözcüsü Dışişleri Bakanlığı AK Parti’nin arpalığı demiş, son derece terbiyesizce bir söz ne demek arpalık? Burada ne rantı var? Herkes maaşını alır, içeride, dışarıda arkadaşlarımız yani sonuçta bir yolsuzluk, bir usulsüzlük mü var da arpalık diyorsunuz? Bunlar iyice böyle her konuda baktılar dış politikada Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde ülke iyi şeyler yapıyor, tüm dünya Türkiye’nin dış politikasını gıptayla izliyor, hemen nerede güçlüysek orayı zayıflatmak için saçma sapan iftiralarda bulunuyorlar, yalanı da hiç çekinmeden söylüyorlar. Kusura bakmasınlar bu konuda diplomatik olamayacağım son derece sinirlendim, ne demek yani AK Parti’nin arpalığı? Biraz üsluba da dikkat etmeleri gerekiyor. Yani sonuçta içeriden, dışarıdan ayrımı olmaz biz her ülkeye, o ülkeye uygun ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek arkadaşımızı Büyükelçi olarak görevlendiriyoruz. En son kararnamemizde de gördüğümüz birçok genç arkadaşımızı da Büyükelçi yaptık. Aynı şekilde Başkonsoloslarımızı da hem meslek memurlarından hem de konsolosluk ihtisas memurlarından, daire başkanlarından, bazen de merkez memurlarından bile seçiyoruz, çünkü halka Başkonsolosun görevi o ülkede yaşayan vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza, o ülkenin vatandaşlarına konsolosluk hizmetlerini en iyi verecek kişi demektir. Çalışma arkadaşlarımızla beraber biz buna çok önem veriyoruz ve Bakanlığa da adalet getiriyoruz.
Eskiden ekipçilik vardı bu Bakanlıkta herkes işte belli grup diplomat sadece iyi yerlere giderdi, Batı’ya giderdi ve onlar Ankara’ya geldiği zaman görev alırdı. Merkezde de hangi müsteşar yardımcısı ya da müsteşar varsa onun ekibi hep kayrılırdı. Şimdi herkes her yere gidiyor, her yerden gelen herkes de Ankara’da hak ediyorsa, iyi çalışıyorsa önemli yerlere geliyor. Şimdi mesela Kamboçya’dan dönen arkadaşımız Ayda Hanım’ı Kültür Genel Müdür Vekili olarak hemen atadık. Kamboçya’ya baktığın zaman Asya’da gelişmekte olan bir ülke, güzel bir ülke ama sonuçta eskiden buralara giden, Afrika’dan dönen 3-4 tane benim genel müdürüm var şu anda, Ortadoğu’dan gelen arkadaşlarımız var. Biz ayrım yapmıyoruz, ekipçilik yapmıyoruz, liyakate göre uygun isimler atayacağız, İsrail’e de en iyisini atayacağız merak etmeyin.
SUNUCU- İsrail’e kim görevlendirilirse görevlendirilsin çok önemli sonuçları olacak değil mi bu adımın normalleşme adımları içerisinde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette.
SUNUCU- Türkiye’nin bunun yanında Filistin meselesine bakışı ortada son derece hassas bir konu. İsrail’le normalleşme sürecine acaba Filistin nasıl yaklaşıyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Filistin gerek Fetih kanadı yani Cumhurbaşkanı Abbas, El-Fetih kanadı, gerekse Hamas tarafında bizim İsrail’le ilişkilerimizin normalleşmesini istiyorlar, yani diyalogun kopmamasını istiyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki bu diyalog sayesinde Filistin davasını daha iyi şekilde savunacağız. Diyaloğun olması, ilişkilerimizin İsrail’le normalleşmesi demek, Kudüs konusunda, Mescid-i Aksa konusunda, Filistin davası konusunda Türkiye’nin taviz vereceği anlamına gelmez. Geçtiğimiz toplantılarda, temaslarımızda Filistin tarafı Cumhurbaşkanımızla da en son benim ziyaretimden önce, Ramallah’a gittik, bana da diğer arkadaşlarımıza da, aynı şekilde Hamas tarafı da İsrail’le ilişkilerimizin kendileri için de önemli olduğunu söylediler, söylüyorlar. İşte bugün Sayın Abbas Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanımızın misafiri olacak. Sonuçta bu diyalogun faydasını da görüyoruz. Mesela ben Ramallah’a gittikten sonra orada Abbas’la yaptığım görüşme, Dışişleri Bakanı Riyad Malki kardeşimle yaptığımız görüşmede Filistin tarafının sitemleri de vardı, talepleri de vardı, bazı sorunlar da vardı. Ve daha sonra Lapid’le Başbakan ve Dışişleri Bakanı Lapid’le yaptığımız görüşmede ve diğer Bakanlarla yaptığımız görüşmede bu konuları aktardığımız gibi yazılı notlar da verdik. Ve daha sonra bazı olumlu gelişmeler de oldu. Ramazan ayında biliyorsunuz eski bir gelenek vardı son 10 günde Mescid-i Aksa’ya Müslüman olmayanları sokmuyordu Filistin, izin vermiyordu İsrail girmesine. Fakat geçtiğimiz yıllarda maalesef bu Netanyahu zamanında bu uygulamayı bozdular. Yine bu Ramazan ayında gerilim oldu, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanı Herzog’u aramasından sonra İsrail yine böyle bir karar aldı. Yani bu diyalogun her anlamda faydası olacaktır. Filistin davamızın da savunulması bakımından da etkisi olacaktır. Tabi bölgesel istikrar, barış, Doğu Akdeniz meselesi birçok alanda olumlu etkisi olacaktır.
Biz şuna inanıyoruz: tamamen her konuda hemfikir olmasanız bile diyaloğun devam etmesi gerekiyor. Ve hemfikir olmadığımız konuları da açıkça tartışıp, görüşlerimizi de aktarmak lazım ve bu şekilde ancak ayrı düşündüğümüz konularda bile bazen orta yolu bulma konusunda adımlar da atılabiliyor. Sonuçta bu ilişkilerin normalleşmesinin bölgemiz için de faydalı olacağını düşünüyorum ben.
SUNUCU- Yunanistan faslını ayrıca soracaktım, ama siz Doğu Akdeniz dediğiniz için araya alabiliriz bu konuyu da. Haber geldi Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de şu meşhur tartışmalı altıncı parselde hidrokarbon yatakları bulduğu ifade ediliyor. Peki, bizim Doğu Akdeniz’deki tavrımızı nasıl anlatırsınız, bundan sonra ne yapacağız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi öncelikle bazı gazetelerde haber bizim kıta sahanlığımızla örtüşen bölge diye verilmiş, ama o doğru değil. Bizim kıta sahanlığımız doğru bu parsellerden de geçiyor, ama ortasından geçiyor. Bu çalışmalar sismik araştırma çalışmaları ya da sondaj çalışmaları.
SUNUCU- Düzeltiyorum Güney Kıbrıs bu arada bulan, Yunanistan dedim düzeltiyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim kıta sahanlığımızın güney sınırının güneyinde kalıyor. Yani bizim kıta sahanlığımızın içine bu şekilde girmelerine biz zaten izin vermiyoruz. Geçen sene 1 yıl içinde Yunanistan ve Rum kesimi 9 defa bizim kıta sahanlığımıza değişik yöntemlerle gemi gönderme teşebbüsünde bulundu. Gerek aldığımız askeri tedbirlerle, güvenlik tedbirleriyle gerek diplomatik girişimlerimizle - bu gemilerin bazıları üçüncü ülkelerin gemileriydi - kıta sahanlığımıza girmelerine kesinlikle izin vermedik. Şimdi bir İtalyan gemisi bilimsel araştırma için izin istedi bizden. Bu olumlu bir şey bizden izin istemesi. Bilimsel araştırmanın şartları var gemide. Türk görevlilerin olması ve bilimsel çalışmaların neticelerinin bizimle paylaşılması gibi konular var. Bu konuda biz işbirliği yapabiliriz ama bizden izin alınması gerekiyor, aksi takdirde izin vermiyoruz. Sonuçta bizim katı sahanlığımızın güney sınırı ve batı sınırları belli. Batıda Yunanistan adalarına 6 millik kara suları da bıraktık uluslararası hukuka uygun hareket ediyoruz. Ve kendi kıta sahanlığımızın içinde gerek sondaj çalışmaları, gerekse sismik araştırma çalışmalarımız da devam ediyor. Daha önce sismik araştırma gemilerimiz belli bölgelerde çalışmalar yaptı, bulguların olduğu yerlerde şimdi dördüncü sondaj gemimiz Abdülhamid Han biliyorsunuz Gazipaşa açıklarında sondaj çalışmalarını başlattı. Nerede bir rezerv tespit ediliyorsa, bunun garantisi yok ama sondaj çalışmalarında olasılık yüksekse, gemilerimiz orada yapıyor. Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bize ruhsat verdiği alanlar var. O ruhsat verdiği alanlarda da çalışmalarımız geçmişte de oldu, elbette gelecekte de olacaktır. Ama burada Doğu Akdeniz meselesi sorununun çözümü aslında Kıbrıs’ta gelir paylaşımına bağlı, yani yüzde 50’sinin çözümü.
SUNUCU- Kaynakların adil paylaşımı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kaynaklarının, gelirlerin adil bir şekilde paylaşımı. Biz bu konuda BM’ye de, Avrupa Birliği’ne de gerekli telkinlerde bulunduk. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2011’den bu yana defaatle önerilerini yineledi. En son bu Temmuz’un başında da 1-8 Temmuz’da da biliyorsunuz işbirliği alanlarını açıkladı, tekliflerini tekrar masaya koydu. Ama işte Rum kesimi ve Yunanistan, Avrupa Birliği’ne güvenerek bu tür hakça paylaşım yerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarını gasp etmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Buna geçmişte izin vermediğimiz gibi, bundan sonra da izin vermemiz sözkonusu değil.
SUNUCU- Siz de işaret ettiniz Yunanistan’la Avrupa Birliği’nin ilişkilerinin vaziyeti ortada. Bunun yanında bizim Avrupa Birliği’yle ilişkilerimiz de yılan hikâyesine dönmüş durumda. Sayın Erdoğan’ın Yunanistan için söylediği bir söz aklımızda, bir daha görüşmeyeceğini söylemişti. Yunanistan’la da önümüzdeki dönemde bir yumuşama beklemeli miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Yunanistan’ın bir kere bu yalan dolan siyasetinden vazgeçmesi lazım. Yani kara propaganda. Her yerde Türkiye’nin aleyhinde onlar. F-16 aleyhine lobi çalışmaları yapması. Kaldı ki İstanbul’da Sayın Cumhurbaşkanımızla öğle yemeğinden sonra hemen kısa bir süre sonra bunların başlaması… Zaten Yunanistan’ın samimiyetsiz siyasetini biz biliyoruz da… Yemekte konuşulan şeyler ortada: “Üçüncü ülkeleri araya sokmayalım, sorunlarımızı çözelim diyalog yoluyla çözelim. Eski adıyla istikşafi, yeni adıyla istişari görüşmelerimiz sonuç odaklı olsun. Gayet güzel, daha sık diyalog içinde olalım.” Bir gün sonra Miçotakis kovide yakalandı. Cumhurbaşkanımız -ben de oradaydım- telefon açtı, gayet samimi bir telefon görüşmesi. Aradan bir hafta geçiyor, ondan sonra Türkiye aleyhine propaganda başlıyor.
Bir de, uluslararası hukuka uymaları gerekiyor. Hep uluslararası hukuk diyorlar. Batı Trakya Türkleri zulüm altında, onların haklarını ihlal ediyorlar. Aynı şekilde silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ediyorlar. Avrupa Birliği’ne güvenerek yapıyorlar, ama bizim de elimiz boş durmuyor. Sonuçta Yunanistan’ın bu tür politikalardan vazgeçmesi lazım. Türkiye gibi önemli bir komşunun kıymetini bilmesi lazım. İşbirliği içinde olurlarsa kazançları ne, tersine olursa kayıpları ne; bunun da hesabını çok iyi yapması lazım, başkalarına da güvenmemesi gerekiyor.
SUNUCU- Yani önümüzdeki dönemde bir yumuşamanın şimdilik en azından beklenmemesi gerektiği sonucunu çıkarıyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Yunanistan bu politikayı sürdürdüğü sürece yumuşamanın bir faydası yok. Biz kalkıp da Yunanistan’la her gün kavga etmiyoruz, ama samimiyet yok. Samimi olmayınca da diyaloğun ne faydası var? İşte benim kendi şahsi arkadaşım, 2004’ten bu yana tanışıyoruz. Geldi Ankara’da basın toplantısından önce bana, ben olumsuz bir şey söylemeyeceğim, sizden de aynı şeyi bekliyorum dedi, ama öyle olmadı.
SUNUCU- Ama öyle olmadı, öyle yapmadı yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama öyle olmadı ve iki dakika içerisinde samimiyetsizliği ve yalanı ortaya çıkacağı halde. O samimiyetsiz tavırları onların çok meşhur. Mesela toplantı öncesi gelir biz dostuz-komşuyuz, sarılır öper. Yani hepsi, parlamenterler de öyle, diğerleri de öyle. İçeri gireriz, hemen el kaldırır Türkiye aleyhine saymadığını bırakmaz. Hep böyle. Bunları alışkanlık haline getirmişler. Sonuçta biraz dürüst ve samimi olmaları gerekiyor.
SUNUCU- Peki.
Bu arada Haber Global izleyicisine bir not; bahsettiğimiz kişi Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’tı, değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet evet, Dendias, Ankara’ya geldiği zaman işte.
SUNUCU- Yunanistan deyince Dedeağaç’a Amerika Birleşik Devletleri yığınağı aklımıza geliyor. Bunun yanında sizin de Yunanistan’la bağlantılı olarak işaret ettiğiniz Türkiye’ye F-16 satışı konusu var ABD ile ilişkilerimizin içinde. Orada da bize destek olan var, karşı çıkan var. Lindsey Graham ya da Bob Menendez’i kast ediyorum. Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri’nde Türkiye karşıtı gruplar da F-16 satışına engel olmaya çalışıyor. Aşılabilecek mi bu engeller, ne dersiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunan lobisi içinde olanlar, biliyorsunuz Yunanistan kökenli bir Kongre üyesinin bir girişimi oldu Kongre’de, o bağlayıcı bir kanun değil tabii, bir karar. Sonra Senato’dan bir karar çıkacak, iki kararın ikisini birleştirecekler, daha sonra yasallaşacak. Yani sonuçta Amerika yönetimi olumlu bakıyor, askerler arasında teknik görüşmeler gayet iyi seyrediyor, yönetim de istiyor. Ama yönetim de şunu biliyor ki; böyle şartlı, elimizi-kolumuzu bağlayacak şekilde biz F-16 veya başka bir ürün almayız, sonuçta biz alacaksak kullanabileceğimiz şekilde alırız. Kullanamayacağımız ürünü de niye alalım? Ve F-16 konusunda şu ana kadar yönetimin olumlu yaklaşımının Kongre’yi ikna etme konusunda da devam etmesini bekliyoruz.
SUNUCU- Peki. Tekrar normalleşme gündemine dönebiliriz. Konuşmadığımız, açıkta kalan bir ülke oldu, Mısır’la ilişkiler. O ne olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır’la normalleşme süreci başladı, ama yavaş seyrediyor.
SUNUCU- Hızlanmasını bekleyelim mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hızlanmasını beklemek lazım tabii, bekleyelim, hızlandırmamız lazım.
SUNUCU- Yakın zamanda yeni bir adım ya da adımlar var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Mısır’da kapsamlı bir hükümet değişimi oldu. Mısır biraz kendi iç siyasetine de odaklandı son zamanlarda, yanı başında biraz Libya’yla da yakından ilgileniyor. Fakat herhangi bir olumsuzluk yok, biraz daha ivme kazanması lazım.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle yaşadığımız hızı, Mısır’la henüz yaşayamadık işin doğrusu. Benim Samih Şukri ile en son İslamabad’da görüşmem oldu. Öncesinde de görüşüyorduk sürekli. Telefonla arada mesajlaşıyoruz bayramlarda. Ama sonuçta istihbaratlar arasında görüşme var. Bakanlarımız uluslararası toplantılar için gittiler. Bir olumsuzluk yok, ama istediğimiz ivmeyi yakalayamadık henüz.
SUNUCU- Ukrayna’ya geçebiliriz. 6 aydır orada savaş devam ediyor. Diğer taraftan Türkiye’nin araya girmesiyle tahıl krizinin çözülmesi ve o koridorun açılması son derece önemli. Cumhurbaşkanı, Eylül’deki Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarını işaret etmişti ve uluslararası destekten ısrarla bahsediliyor. Bu destek eksik mi şu anda sizce?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ateşkes konusunda mı, tahıl konusunda mı, hangisi?
SUNUCU- Tahıl konusunu ayrıca konuşuruz. Savaşı kast ederek sormaya çalışmıştım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi başlangıçta Antalya’da ilk toplantı olduğu için orada bir netice hemen beklemiyorduk işin doğrusu, ama ilk defa bir araya getirmek önemliydi. Ama İstanbul’daki görüşmeden sonra umutluyduk işin doğrusu. Çünkü iki tarafın pozisyonları gittikçe birbirine yaklaşmıştı. İstanbul’a gelinceye kadar zaten gerek Polonya’da, gerek çevrimiçi olarak defaatle kendileri de görüşmüşlerdi ve belge değişimi de yapmışlardı. Sonuçta İstanbul’da kendi açıklamalarında da vurguladıkları gibi bir yaklaşım sözkonusuydu, fakat birden her şey değişti. Irpin, Bucha’dan görüntüler geldi, sonra birden atmosfer değişti ve masadan yavaş-yavaş uzaklaştı, hatta hızlı bir şekilde uzaklaştılar.
SUNUCU- Kırılma noktası o muydu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence kırılma noktası oydu. Sonuçta şu an geldiğimiz noktada uluslararası toplumun tabii ki ateşkes konusunda nasıl olacak, adil bir ateşkes, Ukrayna’nın sınır ve toprak bütünlüğünü koruyan bir ateşkesin olması lazım ya da bunu amaçlayan bir sürecin olması gerekiyor. Biz Türkiye olarak gerek Kırım konusunda, gerekse bu Rusya’nın saldırısından sonra da Ukrayna’nın sınır ve toprak bütünlüğüne en güçlü destek veren ülkelerden birisiyiz. Ama diğer taraftan da her iki tarafla ilişkilerimiz iyi, bunu da iki ülkenin yararına bir şekilde, yani barışa kanalize etmeye çalışıyoruz. Savaşın devam etmesini isteyen ülkelerin olduğunu geçmişte söylemiştik, bu bir gerçekti.
SUNUCU- Uluslararası toplumu mu kastediyorsunuz, yani ABD mi, daha açık sorayım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Batı’dan savaşın devam etmesini isteyen ülkeler vardı, NATO üyesi ülkeler vardı.
SUNUCU- NATO demek, ABD demek.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece ABD demek değildir, üyesi ülkeler diyorum dikkat ediyorsanız, ülke demiyorum, ülkeler diyorum. Hatta tahıl anlaşmasını sabote etmek isteyenler de vardı, ABD değil yalnız onu söyleyeyim. ABD’nin orada şöyle katkısı oldu: Ukrayna tahılının ihracatının karşılığında Rusya tahıl ve gübresinin de ihracatının önündeki engellerin kaldırılması, limanlara ulaşması, servis, sigorta ve bankacılık işlemleri gibi. Hatta dün ya da ondan önceki gün bir açıklama da yaptı ABD, orada ABD’nin katkısı oldu işin doğrusu. Ama Avrupa’dan bunu sabote etmek isteyen ülkeler de vardı.
SUNUCU- Avrupa’dan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa’dan vardı.
SUNUCU- Büyük ülkelerden biri ya da birkaçı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Büyük ülkelerden evet, küçük ülkelerin zaten böyle bir teşebbüsünün bir faydası da olmaz, onun da olmadı gerçi de.
SUNUCU- Benim aklıma iki ülke geliyor…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi ülke ismini saymayalım, ama vardı, bunu BM Genel Sekreteri de çok iyi biliyor. Sonuç itibariyle, şimdi tahıl, ona geleceğiz dediniz değil mi?
SUNUCU- Geleceğiz ya da isterseniz buyurun oradan da devam edebiliriz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi barış konusunda, yani ateşkes konusunda elbette şu tahılla ilgili anlaşmanın sorunsuz bir şekilde işlemesi aslında çok önemli bir güven arttırıcı önlemdir iki ülke arasında ve tüm dünya bunu görüyor. Barış olduğu zaman neleri yaşamayacağımızı da insanlar anlamaya başladı ateşkes olursa, kalıcı bir ateşkes. Nihayetinde şu anda çok kolay değil, neden kolay değil? Çünkü İstanbul görüşmesinden sonra çok şey değişti, her iki taraf için de değişti. Dolayısıyla şimdi Ukrayna için de o kadar kolay değil, kendi toprakları işgal edilmiş bir ülke şu anda Ukrayna. Sonuç itibariyle ateşkesten sonraki süreç de çok önemli. Ateşkes oldu, bundan sonra ne olacak? İşte Kırım’ın statüsü var, Donbass bölgesinin statüsü var, Kherson ve şu anda Rusya’nın kontrolünde olan Ukrayna toprakları var, limanları var vs. Bir de, tarafsızlık var, tarafsızlığın karşısında Ukrayna’nın talep ettiği güvenlik garantileri var. Şimdi bir çalışma grubu var, Volkan Bozkır, 75. Genel Kurul Başkanımız, eski AB Bakanımız, İstanbul Milletvekilimiz Volkan Ağabey de burada. Şimdi diplomat olup da siyasetin içinde olanlar da var.
SUNUCU- Volkan Bozkır iyi bir örnektir, Sayın Bozkır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İYİ Parti’de de var, CHP’de de var, var, bizim arkadaşlarımız var. Yani diplomat siyaset yapamaz, siyasetçi diplomat olamaz diye ayrım yanlış bir şey.
SUNUCU- Tamam, peki.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sonuç itibariyle biz bazen şakalaşıyoruz, yani siyasete giren arkadaşlar da çok değişiyor falan diye böyle kendi aramızda. Sonuç itibariyle Volkan Bey de bunun içinde.
Burada güvenlik garantileri ne olacak? Yani çok karmaşık konular var, garantörler kim olacak? Şu anda P5+Türkiye’ye her iki ülke de evet diyor. Bu P5’in içinde Rusya da var, yani Ukrayna’nın güvenliğinin garantörlerinden bir tanesi de P5 olduğu için Rusya olacak, Rusya Federasyonu. Sonuçta biz ama umudumuzu kaybetmedik, çabalarımızı sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız samimi çabalar sarf ediyor. En son Soçi görüşmesinde, daha önce Tahran görüşmesinde, telefon görüşmelerinde olduğu gibi Sayın Putin’e bir an önce Ateşkesin tesis edilmesi yönündeki telkinleri paylaştı ve Sayın Zelenski’yle de telefon görüşmeleri oldu, en son Lviv’de de yine görüşmesinde Ateşkesin önemini vurguladığı gibi iki lideri de bir araya getirmeye arzu ederlerse hazır olduğunu Cumhurbaşkanımız tekrar hatırlattı. Ama gerçekten kolay değil.
Tahıl konusu sorunsuz işliyor. Şu ana kadar…
SUNUCU- Bir pürüz yok orada, değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu ana kadar 33 gemi işledi. Bazen teknik görüşmelerde tabii bu koordinasyon merkezinde iki heyet var, ama ciddi bir sorun yok şu ana kadar arkadaşlarımızdan aldığımız, Milli Savunma Bakanlığımızdan aldığımız bilgilere göre, Ulaştırma Bakanlığımızdan da arkadaşlar var. Yani teknik konularda ufak-tefek şeyler oluyor, ama onu hallediyor bizim arkadaşlarımız. 33 gemi şu ana kadar Ukrayna limanlarından ayrıldı ve aşağı-yukarı 723 bin ton buğday, tahıl taşıdılar. Afrika ülkelerine de gitmeye başladı. Özellikle ihtiyacı olan ülkelere gitmesi tabii önemli. BM’nin de burada o ihtiyacı olan ülkelere buğday dağıtması da, sıkıntı içinde olan ülkelere önemli, biz de bunu destekliyoruz.
SUNUCU- Peki.
Vakit daralıyor, onun için muhtemelen son konu olabilir. Azerbaycan ve Ermenistan’ı sormak isterim size. Karabağ savaşından sonra Ermenistan’la da bir süreç yürüyor ve bunun Azerbaycan’la da temas halinde devam ettiğini biliyoruz. Özel Temsilci Sayın Serdar Kılıç’ın muhataplarıyla yaptığı örneğin bazı görüşmeler vardı. Sürecin pozitif ilerlemekte olduğu görülüyor. Ama Ermenistan’ın provokasyonları ve saldırıları devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, daha kısa süre önce tansiyon yeniden yükseldi. Ermenistan askerlerini çekilmesi gereken yerlerden ya çekilmediğini ya da çekilirken yakıp yıktığını görüyoruz, buna şahit oluyoruz. Orada son durum nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim özel temsilcilerimiz dört defa görüştüler. Özel temsilcilerin görevi, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin aşamalı bir şekilde normalleştirilmesi. Azerbaycan’ın zaferinden sonra biz Güney Kafkasya’da kalıcı bir barışın tesis edilmesini hedefliyoruz ve o yönde adımlar atıyoruz. Şu ana kadar görüşmeler oldu, bazı güven artırıcı adımlar atıldı; işte uçuşların başlaması vesaire, hava sahamızın açılması gibi, ticaretle ilgili bazı adımlar atıldı. Sınırda işte karşılıklı ortak fizibilite çalışmaları yapılsın, ileride normalleşme olursa, sınırların açılmasına karar verilirse hazır olsun diye bazı sınır çalışmaları var. Ama diğer taraftan tabii bizim bu yürüttüğümüz süreci Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki süreçten bağımsız görmek gerçekçi bir yaklaşım değil. Neden gerçekçi bir yaklaşım değil? Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış, esasen asıl Ermenistan ile Azerbaycan arasında imzalanacak kapsamlı bir barış anlaşmasıyla gerçekleşebilir. Bizim de desteklediğimiz. Azerbaycan bir teklifte bulundu, uzun süre Ermenistan buna olumlu cevap vermedi. En son Brüksel görüşmelerinde iki dışişleri bakanına yetki verdiler bunun üzerinde çalışsınlar diye. Ortak sınır komisyonu kuruldu, sınırda da yeniden işaretlenmesi gereken yerler var, bölgeler var. Bu çalışmaların yapılması gerekiyor. Bir de, biliyorsunuz Zengezur Koridoru var. Ermenistan bunları söyleyince rahatsız oluyor. Kardeşim, bunlar sizin imzaladığınız anlaşmalarda var, üçlü anlaşmada Rusya’nın da işin içinde olduğu. Sen gerçekten bölgede işbirliği, barış istiyor musun-istemiyor musun, bunu söyle. İşgal ettiğin topraklar Azerbaycan topraklarıydı, sanki Azerbaycan Ermenistan’ın topraklarını almış gibi bazen davranıyorlar. Ayrıca, bu anlaşmaya göre bölgede Laçin Koridorunda biliyorsunuz Rusya’nın Barış Gücü var. Bu anlaşmaya göre Rusya’nın Barış Gücü bölgeye girerken, girdiği anda Ermenistan kuvvetleri buradan tamamen çekilecekti, çünkü Barış Gücünün buraya girmesinin sebebi o. Ama 2 yıl geçti halen orada Ermeni askerleri var, siviller de var. Şimdi mevcut Laçin Koridoruna paralel bir şekilde yeni bir yol yaptı Azerbaycan kısa bir süre içinde. Bu Barış Gücü de buraya kayacak, niye? Öbürü Laçin kasabasının, şehrinin içinden geçiyor ve yerleşim yerlerinden geçiyor. Şimdi bu yerleşim yerlerinden çekilirken en son Azerbaycan’ın bir müdahalesi oldu, haklı bir müdahalesi oldu. Buraları yakıp yıkıyorlar, tıpkı Karabağ Savaşında çekilirken her yeri, tarihi eserleri, zaten camileri affedersiniz ahıra çevirmişler, hayvanları sokmuşlar, yani ne kadar insanlığın utanacağı şey var ise onları yaparak çekildiler maalesef, geçmişte yaptıkları gibi; yani Ermenistan’ın bunlardan ders alması lazım. Bizim Ermenistan’la normalleşme konusunda samimiyetimizi herkes görüyor, ama herkes de şunu biliyor: Ermenistan da bilsin ve yadırgamasın, böyle dediğimiz için hemen işte Özel Temsilcimize ya Çavuşoğlu niye böyle söylüyor, Erdoğan niye böyle söylüyor… Bizim Azerbaycan’dan ayrı-gayrımız var mı? Yok. Ama Azerbaycan’la Türkiye’nin şu anda iyi niyetinden şüphe var mı? Yok. Biz barış istiyoruz. Azerbaycan’ın kendi topraklarında tam hakimiyeti kurması gerekiyor, çünkü kendi toprakları ve buraları kalkındırması gerekiyor. Bu bölgede yaşayan Ermenilere de buyurun gelin dönün diyor, tüm haklarınızı kullanacaksınız diyor. Kapsamlı barış anlaşması teklifinde bulundu. Azerbaycan ne yapsın, Azerbaycan başka ne yapabilir ki? Tek derdi topraklarını geri almaktı, topraklarını aldı, şimdi kalıcı barış diyor. Biz de bunu söylüyoruz, Ermenistan şeyin arkasına sığınmasın; yani diaspora baskı yapıyor bize, içeride fanatikler var. En son seçimde Ermenistan halkı çok güçlü bir destek verdi Paşinyan’a. Yurt dışında sesi çok çıkıyor Amerika’da, Fransa’da, ama yani o sesi çok çıkan grup aslında diasporanın çoğunluğu değil azınlık. Sesi çok çıkıyor. Yani onların arkasına sığınmasınlar, Paşinyan’ın arkasında güçlü bir destek var. Gelin Güney Kafkasya’yı işbirliği ve barış bölgesi yapalım, herkes kazansın, en çok da Ermenistan kazansın.
SUNUCU- Peki.
Normal süremizi de aşacağız, ama yanıtı da kısaca rica ederek mutlaka sormam gerekiyor, çünkü bize de çok sorulan bir soru.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri vizesi almakta zorlanıyor, zorlaştırıyorlar daha doğrusu bu işi. Çözülecek mi Sayın Çavuşoğlu bu sorun?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi maalesef ABD ve bazı Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği üyesi olmayan Batı ülkeleri vatandaşlarımıza randevu süresini…
SUNUCU- 1 yıl sonraya veriyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Verdiği süre 1 yıl, 6 ay, 7 ay, 8 ay… Aynı şekilde ret oranını da yükselttiler. Şimdi bu planlı ve kasıtlı. Vatandaşımız bunu görüyor. En son Alman Dışişleri Bakanıyla İstanbul’da yaptığımız görüşmede, Büyükelçileri de oradaydı, ona da söyledik. New York’ta Blinken ile Büyükelçi Flake de oradaydı, ona da söyledik. Yani biz burada kasıt arıyoruz, yani kasıt görüyoruz daha doğrusu, arıyoruz değil görüyoruz. Halkımız da böyle görüyor. Yani seçim öncesi AK Parti iktidarını zorda bırakmak için yapılan adımlar olarak değerlendiriyoruz biz bunu. Önümüzdeki günlerde şimdi birçoğu tatilde, Eylül başında büyükelçileri, Batı ülkelerinin büyükelçilerini Bakanlığa arkadaşlarımız çağıracaklar, gerekli uyarıları yapacaklar. Eğer bundan sonra da düzelmezse, bu sefer biz de karşı tedbirler alacağız, kısıtlayıcı tedbirler. Onlar nasıl kısıtlayıcı tedbirler alıyorlar…
SUNUCU- Mütekabiliyet esası, karşılıklılık esasında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mütekabiliyet uygulayacağız. Mesela İstanbul’da geçen bir Banka Genel Müdürümüze hem randevu veriyorlar, hem böyle girerken biraz bekletmişler vesaire. Şimdi biz de gereken şeyi verdik, onların da faaliyetlerini kısıtlayacağız, yani bunu kasıtlı yapıyorsunuz çünkü. Ben, personel yok, Kovidmiş, bu bahanelere inanmıyorum. Bunların çözümleri var, çözümlerini kendilerine de söyledik. Burada yerel personeli de artırabilirler. Ayrıca hepsi vize şirketleriyle çalışıyor. Bizim de yoğun böyle vize döneminde mesela vize şirketleriyle çalıştığımız birçok ülkede vize şirketleriyle çalışıyoruz biz de. Vize şirketlerinden takviye personel alıyor bizim Başkonsolosluğumuz ya da Büyükelçiliğimizin konsolosluk birimi. Orada biz konsolosluk vize başvuru kendi web sayfamızda sistemi ayırdık. Oraya giren birisi Bakanlığımızın diğer çalışmalarına ya da bilişim alanındaki diğer bölümlere erişemiyor, sadece vize bölümünde yardımcı oluyor.
SUNUCU- Yani isteseler çözebilirler, öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İsteseler çok rahat çözerler, burada kasıt var, yani kesinlikle kasıt var, biz bunu görüyoruz. Ve kendilerini işte önümüzdeki hafta Eylül’ün başında arkadaşlarımız çağıracaklar, Bakan Yardımcılarımız, zaten bazılarıyla da görüştüler, Amerikalı ve diğerleriyle. Yani bu çok kolay çözülecek bir konu. Belgesi yetersizse veya istenilen şartları yerine getirmediyse bunu ret edebilirsiniz, doğal, biz de reddediyoruz. Ama her türlü imkanı var, her türlü imkanı olmasına rağmen reddedildiğini de görüyoruz, orada da bir objektiflik yok. Bu kadar uzun süreli randevu vermeleri ve her türlü belgesi olmasına rağmen, imkanların olmasına rağmen, yani gittikten sonra döneceğinin garantisi olmasına rağmen reddettikleri de oluyor. Yani burada kasıt olduğunu düşünüyoruz, görüyoruz. Uyarılarımızı yapacağız, uyarılarımızı dinlemezlerse, zaten bazı uyarıları yaptık, gerekli tedbirleri biz de alacağız, almak durumundayız.
SUNUCU- Peki. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, teşekkür ederiz, sağ olun tekrar hem bizi burada ağırladığınız için, hem de bu yayına katkı için sağ olun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ederim, hoş geldiniz tekrar.
SUNUCU- Bu teşekkür bizi bu yayının sonuna götürüyor. Akşam olduğunda bu kez İstanbul’dan ana haber bülteni için tekrar birlikte olacağız.
Hoşça kalın.
* Interpress deşifresidir.