SUNUCU- Az Önce Konuştum’a hoş geldiniz. Bir Pazartesi akşamı canlı yayında karşınızdayız.
Sevgili seyirciler, Türkiye, seçime giderken iç siyasetin gündemine kilitlenmiş durumda, ama dışarıda da bizi çok ilgilendiren, tam da bizimle ilgili çok önemli gelişmeler oluyor. Biz de bugün hem iç siyasetin gündemini, hem de dış politikada olup bitenleri Türkiye Cumhuriyeti devletinin dışişleri konusundaki en üst düzey yetkilisiyle konuşacağız. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bugün konuğumuz.
Sayın Bakan, hoş geldiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk, iyi yayınlar.
SUNUCU- Nasılsınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gayet iyiyim, biraz sesim bozuk ama…
SUNUCU- Tam Antalya’dan gelmiş insan yüzü var sizde, böyle hafif bronzlaşmış. Seçim çalışmalarından dolayı olsa gerek.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.
SUNUCU- Size seçimi soracağım, Antalya’da nasıl gittiğini soracağım, ama bugün 24 Nisan. Tabii 24 Nisan, 1915 olaylarıyla ilgili Amerika’da ne söylenecek, Avrupa’da ne konuşulacak, soykırım denecek mi, denmeyecek mi, bu tartışmalarla geçer. Son 2 yıldır, bugün de galiba, Biden yine soykırım dedi. Siz de bir cevap verdiniz Twitter’dan buna. Bir palavranın arkasından bütün dünya gidiyor mu, gitmiyor mu, bütün Türkiye bunu takip ediyoruz. Bugün itibariyle yine bir 24 Nisan’da yine aynı tartışmalar var.
Tabii bizim de kendi açımızdan bu meseleyle ilgili biraz daha dışarıya dönük işler yapmamız gerektiğine çok inanıyorum. Bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama. Biz kendi içimizde zaten 1915’te ne olduğunu biliyoruz. Belgelerden biliyoruz, kaynaklardan biliyoruz. Hatta yanılmıyorsam, ilk kez 10 sene önce Sayın Cumhurbaşkanı Başbakan iken bir çağrıda bulundu, dedi ki “gelin arşivlerimizi açalım”.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 2005 yılında yanılmıyorsam.
SUNUCU- Evet, siz o zaman Avrupa Komisyonu’nda mıydınız? Ben yanlış mı hatırlıyorum?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeydim.
SUNUCU- Özür dilerim, Konseydeydiniz, oranın Başkanıydınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hatta o çağrıdan sonra yazılı bir deklarasyon yayınladı Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis’ten alınan bu karardan sonra ortak bir komisyon kurma teklifini çok olumlu karşılamışlardı. Ama biliyorsunuz bu işler maalesef siyasetçilerin çok sevdiği işler, her konuyu başka ülkelerin aleyhine kullanmak. Tarih bilgileri çok zayıf, ama tarih konusunda da ders vermeyi de çok seviyorlar.
Aslında kimin ne dediği çok önemli değil, yani bunların herhangi bir hukuki bağlayıcılığı da yok. Geçen sene Biden önceden aradı Cumhurbaşkanımızı, “ben bu kelimeyi kullanacağım” dedi. Cumhurbaşkanımızın da tepkisi: “kullanırsa kullansın” oldu. Demokles’in kılıcı gibi her zaman üzerimizde sallandıracaklarına, her sene diyecek mi, demeyecek mi. Dese ne olur, demese ne olur. Hukuki bir geçerliliği yok. BM’nin şartı ortada. Soykırım tanımı ortada. Sonuçta birçok parlamentoda karar alındıktan sonra hükümetler de açıkça “biz bu meclisin ya da senatonun, parlamentonun aldığı kararları tanımıyoruz” dediler. Sayın Merkel’in de çok güzel bir açıklaması olmuştu. Bir mahkeme kararının olması gerektiğini söylemişti. Almanya Parlamentosu Bundestag’da böyle bir deklarasyon kabul edildikten sonra çok net bir şekilde, bir devlet insanı gibi güzel bir açıklama yapmıştı.
Aslında biz dışarıda tezimizi çok iyi anlatıyoruz. Biliyorsunuz 2015’te, bu olayların 100. yıldönümünde Ermeniler çok çalıştılar. Ermenileri destekleyen ülkeler var, başta Fransa, Amerika -hatta Rusya bile- biliyorsunuz birçok konuda Ermenistan’dan yana her zaman tavır almışlardır. 2015 aslında Ermenistan için bir hayal kırıklığı oldu. Dünyanın her yerinde karar kabul edeceklerini söylediler. Biz gerek -objektif-tarafsız yazarlar dahil- yayınlar olsun, gerekse kendi tezlerimizi anlatma konusunda gayet iyiyiz. Ama bu işlerde sizin ne kadar iyi olduğunuz değil karşı tarafın ne düşündüğü önemli. Sonuçta özellikle Karabağ Zaferi’nden sonra, Ermenistan’ı da biraz teselli etmek için bu yönde karar alan ülkelerin sayısı biraz arttı.
SUNUCU- Ne yapıyorlar? Ne yapmaya çalışıyorlar? Sonuçta 1915 olayları tarihçilerin, belgenin, evrakın ışığında bağımsız tarihçiler tarafından tartışılsa-konuşulsa; bu talebi de taraflardan biri olan Türkiye dile getirmişken ne kaybedilir ki? Ne masaya yanaşıyorlar, ne de siyasetin dilinden bunu çıkarmak istiyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O zaman ellerindeki bu siyasi unsur gidecek, o yüzden yanaşmıyorlar. Ermenistan da bu yüzden yanaşmıyor. O zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın mektubunda şöyle söylüyordu: Ortak bir komisyon kuralım, tarihçiler, insan bilimciler, herkes gelsin, sadece Türkiye’den ve Ermenistan’dan değil Rusya’dan, Fransa’dan, Amerika’dan -yani bu anlamda Ermenistan’a daha yakın olan ülkelerden- herkes arşivini açsın. Sadece bizdeki ve Ermenistan’daki değil, o ülkelerde de -mesela Rusya’nın elinde de arşivler var tabii- belgeler var, herkes açsın ve otursunlar çalışsınlar. Biz buradan çıkacak kararı, peşinen söylüyoruz, kabul edeceğiz. Bu kadar net bir davetti bu, maalesef buna yanaşmadılar.
SUNUCU- Ama size bir şey söyleyeyim mi Sayın Bakan; biz burada birazcık - tabii sizin düzeyinizde, yani diplomasiyle ilgilenen insanların, özellikle devlet kademesindekilerin bu konuda bilgi sahibi olması normal ve beklenen bir şey- ama bence ortaokullarda, ilkokullarda kendi çocuklarımıza da öğretmeliyiz 1915’te aslında ne olduğunu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle.
SUNUCU- Ben mesela okulda öğrenmedim. Siz de muhtemelen okulda öğrenmediniz. Tarihte okumadık, ama bizim merakımız vardı, ben gazeteciyim diye. Bizim saklayacak bir şeyimiz yok ki. Orada tabii ki bir dram var, korkunç şeyler yaşanmış. Bunları çocuklara olduğu gibi öğretmek lazım, çünkü yarın öbür gün yurt dışına gittiğinizde, bu tartışmalarla karşı karşıya kaldığınızda… Bir grup var, yalanları ezberlemiş bir grup. Mavi Kitap diyorlar, ne olduğundan bile haberleri yok. Öğrenmişler bir-iki cümle, içinden iki satır okumuşlukları yok. Biz sizce de kendi çocuklarımıza 1915 olaylarını anlatmamalı mıyız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence tarihimizdeki birçok olayı bizim okullarda, kitaplarda objektif bir şekilde anlatmamız lazım. Bu konuyu da öyle. Neden tehcir oldu mesela. O zaman ne oldu, ne yaşandı? Yani kısaca “oldu, olmadı” demektense bunları anlatmak lazım. Yurt dışına okumaya giden çocuklarımızın da hazırlıklı olması lazım, çünkü lisans, master, doktora için yurt dışına öğrencilerimiz gidiyor. Mesela ben LSE’de, London School of Economics’te okurken, okulda Rumlar ve Yunanlılar Kıbrıs’ta Türkiye haklı mı haksız mı oylaması yapıyorlardı. Onlardan 300 öğrenci var, Commonwealth’e üye oldukları için, bizden toplam 40 öğrenci. Ben “böyle olmaz, gelin bir tartışalım bunu, kim haklı-kim haksız” dedim, kabul ettiler. Öğrenci Birliği de devreye girdi. İki-üç gün kala Rumlar “biz buna hazır değiliz” dediler. Ben de dedim ki, savaşa mı hazırlanıyorlar, neticede fikirlerimizi ortaya koyacağız. Sonra döndüm Öğrenci Birliğine: “bir daha böyle oylama yapmayın, yani burada netice belli zaten sayısal olarak”, bak tartışmaya bile gelemediler.
Bu tarih konusunda, soykırım konusunda, siyasetçilerin ahkâm kesmesi son derece yanlıştır. Ben 2009 yılında, Ukrayna’da 1932-1933 yıllarında Stalin döneminde açlıktan ölen insanlarla ilgili, Holodomor’la ilgili bir rapor yazdım. Ve Ukrayna’ya, Rusya’ya, Belarus’a ve Kazakistan’a -Kazakistan’da da çok sayıda insan öldü- gittim. Tüm bu çiftçilerin ellerindeki hayvan, ürün, ne varsa alıp onun karşılığında silah alıyordu Stalin. Neticede Ukrayna’da 8 milyon civarında insan öldü. Ben Ukrayna’ya gittiğim zaman o günkü Cumhurbaşkanı benden bu olaylarla ilgili soykırım dememi istedi. Ben de ona dedim ki: “bakın sakın yanlış anlamayın, ben bir siyasetçiyim, ben çalışacağım, dokümanlara bakacağım, çoğu Rusça”. Yanımdaki uzman kişi de zaten yarı Rus yarı Ukraynalıydı. Sonra bize bilim adamlarından oluşan bir heyet kurdular. Daha doğrusu bir heyetle toplantı düzenlendi, sanırım yaklaşık 10 kişiyle. Anlattılar, anlattılar. Ben en son dedim ki: “size net bir soru sormak istiyorum, sizce bu olay soykırım mıydı değil miydi?” Bunların yüzde 30’u soykırım değil dedi, yüzde 40’ı da fikrim yok dedi. Gittim Cumhurbaşkanına, dedim ki: “Sayın Cumhurbaşkanı, sizin belirlediğiniz bilim adamları bile karar veremedi, ben nasıl belirleyeceğim”. “Çok haklısın” dedi. O zaman ben Parlamenterler Meclisi’nin Başkan Yardımcılığını da yapıyordum, Türk Heyeti Başkanı olarak. Sonuçta tarihi objektif yazmak lazım. Bizde de mesela geçmiş olaylarla ilgili tarih kitaplarına baktığımız zaman, biz yenildiysek başka türlü anlatmışız. Farklı kaynaklardan da okumak lazım, ama bu olayı özellikle çocuklarımıza anlatmak lazım.
Şimdi benim Bakanlığa gelen her konuğumla görüştüğümde -Ermenistan Dışişleri Bakanı da geldi depremden sonra- toplantı salonunun hemen çıkışında büyük bir duvar var, 1700’lerden itibaren –bazılarında fotoğraf yok- Dışişleri Bakanlarımızın fotoğrafları var. 1912-1913 yılları arasında Osmanlı’nın Dışişleri Bakanı Gabriel Noradunkyan Efendi. Ona da gösterdim, hepsine gösterdim. Bakın diyorum soykırım düşünen bir devlet 1915 olaylarından iki sene önce bir Ermeni’yi Dışişleri Bakanı yapmazdı. Bizim tarihimizde soykırım diye bir şey yok. Biz her yeri fethetmişiz, yönetmişiz, ama ihya etmişiz ve oralarda büyük eserler bırakmışız. Herkes de diniyle, diliyle, etnik yapısıyla bağımsızlığını kazandıktan sonra bunları koruyarak yaşamaya devam etmiş.
SUNUCU- İletişim devri tabii, iyi anlatmak, elinizdeki bilgiyi, belgeyi dünyayla, insanlıkla paylaşmak, doğru anlatmak; bunlar çok önemli.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle.
SUNUCU- Aksi halde bir yalana bütün dünya inanabiliyor ve arkasından gidebiliyor. Her 24 Nisan konuştuğumuz bu. Oysa keşke bir 24 Nisan’da mesela gerçekten belgeleri konuşabilsek, İttihat ve Terakki’nin yazdığı mektupları, çıkarılan yayınları, o dönemin Hükümetinin kanunlarını, işte o limanlardan nakledilen insanların sayılarını. Resmi evrak var yahu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlar hep tartışıldı, oturumlar da düzenlendi.
SUNUCU- Tabii.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özellikle Cumhurbaşkanımızın bu ortak komisyon teklifinden sonra Türkiye’de bunlar açıkça çok konuşuldu, tartışıldı, belgeler ortaya konuldu. Cumhurbaşkanımız Başbakan iken de, Cumhurbaşkanı iken de, o gün ölen Ermeni vatandaşlarımızın acısını açıkça paylaştı. Biz burada gayet açık bir şekilde olanları da inkâr etmiyoruz, ama bunun bir soykırım olmadığını da belgelerle gösteriyoruz, herkesle de bilimsel araştırma konusunda işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu da söylüyoruz.
SUNUCU- Sizi yakalamışken bol bol dış ilişkilerde neler oluyor, dışarıda ne oluyor sorasımız var, ama bir yandan da seçim gündemi var, onu da sormadan geçemeyeceğiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru.
SUNUCU- Böyle bir oraya, bir buraya gide gele yapacağız programı, o yüzden sizden de bu nedenle anlayış rica ediyorum.
Siz AK Parti’nin kurucularındansınız, yani partiyi ilk 2001’de kuran ekiptensiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, 73 kurucudan biriyim ben.
SUNUCU- Evet, neredeyse 10 senedir de Bakansınız benim bildiğim kadarıyla. Değil mi? 9. seneye yaklaşıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 8,5 sene Dışişleri Bakanı, bir 8 ay da Avrupa Birliği Bakanlığım var, dolayısıyla 9 seneyi geçti.
SUNUCU- Şu 20 senede memleketin görmediği badire kalmadı her anlamda. Az kalsın Rusya-Ukrayna ile Dünya Savaşı da görecektik. Şu 20 seneye geri dönüp baktığınız zaman… Sizden başka bir kişi daha var değil mi Cumhuriyet tarihinde sizden daha uzun süre Bakanlık yapmış olan, siz ikincisiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, Tevfik Rüştü Aras var 1925-1938, 11 Kasım’a kadar. Yani Atatürk vefat ettikten 1 gün sonra yeni Bakan görevi devralıyor. Dolayısıyla 13 sene 8 ay, 25’ten 38’in sonuna kadar, Kasım’a kadar Bakanlık yapmıştır. Ben ikinci sıradayım şu anda.
SUNUCU- Ve siz çok stratejik bir Bakanlıktasınız, Dışişleri Bakanlığı gibi, ülkenin kalbi orası. Ne görüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Son 20 yılı mı anlatayım?
SUNUCU- Hayır, bugünü anlatın bana. 2023’te nasıl bir Türkiye görüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Son 20 yılı özellikle anlatmamızı istemiyorlar da o yüzden söyledim. Biz geçmişle elbette kıyaslama yapıyoruz, ama rakamlarla kıyaslama yapıyoruz. Geçmişle hesabımız yok. Cumhuriyetimizle gurur duyuyoruz, 100. yılını idrak ediyoruz, ikinci 100 yılına girdik ve bir hedef koyduk.
Tabii 14 Mayıs seçimleri, ülkemiz için kritik bir seçim olacak. Seçimin kimler arasında geçtiği de açıkça ortadadır. Bir tarafta Cumhur İttifakı, bir tarafta da Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu altılı, yedili, bazen sekizli de diyorlar bir ittifak. İki ittifak arasında geçiyor.
Sonuçta, seçim sonuçlarını biz gayet iyi görüyoruz. İlk turda inşallah 14 Mayıs’ta Sayın Cumhurbaşkanımız tekrar kazanacak, anketler de böyle söylüyor.
SUNUCU- Öyle mi? Anketler ilk turda bitiyor diyor mu size? Bizim gördüğümüz anketler ilk turda bitiyor demiyor çünkü.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sizin hangi anketleri gördüğünüzü bilmiyorum, ama biz 4-5 tane ankette ve yabancıların yaptığı anketlerde görüyoruz.
SUNUCU- Yabancıların yaptığı derken?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Burada Büyükelçilikler de anket yapıyorlar sürekli.
SUNUCU- Niye yapıyorlar bunu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çünkü Türkiye’deki siyasi tabloyu görmek istiyorlar.
SUNUCU- Bu rutin bir şey midir, yaparlar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, yaparlar. Başka zaman da yaparlar. Yerel seçimlerde de yaparlar. Ülkelerine bilgi vermek isterler, ona göre herkes pozisyon alır, dolayısıyla görürler. Hatta geçenlerde bir arkadaşımız, yurt dışında, ismini vermeyeyim, “durum kötü mü” dedi. “Yok” dedim, “nereden çıktı?”, “Euronews’ta bir anket yayınladılar, arada 20 puan fark var” dedi. Dedim ki; “doğru bilgiyi almak istersen” … ben bir tarafım neticede, AK Parti’nin kurucu üyesiyim, Cumhurbaşkanımızın Dışişleri Bakanıyım, ülkemin Dışişleri Bakanıyım, AK Parti’de siyaset yapıyorum. Dolayısıyla, “sizin Büyükelçiye sor” dedim. Bu kişi Dışişleri Bakanı değil daha üst düzey görevde olan birisi. “Diğer ülkelerin Büyükelçileri paylaşıyor, birkaç Batılı ülke yaptırıyor bu anketleri, onlar size daha sonra sağlıklı bilgiyi verir” dedim. Üç gün sonra döndü, “öğrendim” dedi, “hiç öyle yayınlandığı gibi değil”. Tabii Euronews’ta biliyorsunuz eski FETÖ’cüler var vesaire, onlar taraflı şeyler yapabilir. Türkiye’de de bakıyorum, Cumhurbaşkanımız ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında 20 puan fark gösteriyorlar, yani buna çocuk bile inanmaz. Neticede bizim gördüğümüz ve yapılan anketlerde inşallah bu ilk turda milletimiz--
SUNUCU- Bu anketleri yapan Batılı ülkelerin arasında Amerika yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerika sürekli yapar, Almanya da yapar.
SUNUCU- Peki, nasıl Büyükelçileri Sayın Kılıçdaroğlu’yla görüşüyor? O zaman onların anketlerde Sayın Kılıçdaroğlu mu çıkıyor önde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Belki destek olmak için yapmıştır.
SUNUCU- Sizin iddianız o çünkü, siz diyorsunuz ki--
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Seçim zamanında görüşmesi doğru değil. Taraf tutuyor görüntüsü vermek doğru değil. Normal zamanda herkes herkesle görüşür, onda bir problem yok. Bizim Büyükelçi de görüşür. Ama seçimden önce seçici davranarak bir adayla görüşmesi doğru değil.
SUNUCU- Bunu Amerikan Büyükelçisi Amerikan Başkanından bihaber yapıyor olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bihaber yapabilir. Amerikan Başkanından böyle konularda izin alıp-almadığını bilmiyorum ama Amerikan Başkanının zaten bir tavrı vardı, kimseyle görüşmeyin seçim zamanında diye. Mesela seçim atmosferinde, herkeste -kim kazanırsa kim Dışişleri Bakanı olacak gibi- isimler dolaşır. Ama herkes ekibine seçimden önce kimseyle görüşmeyin der. Biden da öyle söylemişti. Ama Biden’ın atadığı Cumhuriyetçi kökenli Büyükelçi Flake, seçim öncesinde sadece Kılıçdaroğlu’yla görüştü.
SUNUCU- Biden’ın Başkan olmadan önce bazı konuşmaları vardı biliyorsunuz, yani Biden’ın AK Parti Hükümetine, Sayın Cumhurbaşkanına çok da sevgi dolu bakışlarla bakmadığını artık bütün dünya biliyor. Yani siz Dışişleri Bakanı olarak tabii bunu nasıl söylersiniz onu bilemem ama sürpriz de değil yani çok fazla galiba.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Cumhurbaşkanımız ile Biden’ın kişisel dostlukları da var. Geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımızı evinde de ziyaret etmiştir. Bir ameliyat olmuştu Cumhurbaşkanımız yıllar önce, o zaman ziyaret etmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da geldi ve Külliye’de görüşmeleri oldu. Göreve gelmeden önce tabii. Sanırım New York Times’daydı, editörlerle buluşurken konuşmaları son derece… Kendi seçimlerinden önce biliyorsunuz birçok siyasetçi bunu yapar ama son zamanlarda Avrupa’da da azaldı Türkiye aleyhtarlığı, bizim seçimlerden önce de azaldı. Herhalde ters teptiklerini gördüler, bir strateji yapıyorlar. Sonuçta seçimden önce yapmıştı bunu yılbaşında, seçildikten sonra Biden’ın kendisi söyledi. “Ben Başkan olsaydım, şu anda yaşadığımız PKK, YPG, CAATSA yaptırımları, FETÖ’yle ilgili problemlerin yüzde 80’ini yaşamazdık” dedi. Ve o yüzden Roma’daki G-20 Zirvesinde stratejik mekanizmayı kurmayı teklif etti Sayın Cumhurbaşkanımıza. O mekanizma şu anda işliyor. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızı geçen sene Kasım ayında Bali’deki G-20 Zirvesinde Washington’a davet etti. Sayın Cumhurbaşkanımız da “biz seçim atmosferine giriyoruz, seçim öncesi gelmem doğru olmaz, yanlış yorumlanır” dedi. Herkes Washington’a gitmek için can atar, ne lobiler yapar. Yani sonuçta Biden onu demiş, bunu demiş veya Amerika’ya yakın-uzak, böyle bir kompleksten kurtulan bir Türkiye var, bu da Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda izlediğimiz bağımsız politikalarla oldu.
SUNUCU- Siz Dışişleri Bakanısınız, Amerikan Büyükelçisine sormadınız mı? Yani seçim arifesindeyiz, yarışan 4 lider var, 4 isimle de eşit mesafede olmanız gerekiyor. Madem görüştünüz, niye 4 isimle de görüşmediniz, böyle bir şey sormadınız mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben şahsen sormadım, o benim muhatabım değil. Bizim Genel Müdürümüz var, onun muhatabı, bizim Bakanlıktaki arkadaşlar--
SUNUCU- Sordu mu Bakanlık?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii.
SUNUCU- Ne cevap vermiş?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nezaket ziyareti vesaire. Biz, biliyorsunuz, herhangi bir konu olduğu zaman, o ülkelerde Türkiye’yle ilgili aleyhimize bir durum olduğu zaman Bakanlığa çağırırız. Herhangi yanlış bir şey gördüğümüz zaman bazen yazılı nota da veririz. Fırça atılması gerekiyorsa fırça atılır, uyarılması gerekiyorsa uyarılır. Kendi başkentlerine mesaj gönderilmesi gerekiyorsa, o da yapılır.
SUNUCU- Tırnak içinde, siz söylediğiniz için söylüyorum, Amerikan Büyükelçisine seçim sürecindeki bu ziyaretten dolayı bizim Dışişleri Bakanlığında fırça atıldı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, yani gerekli uyarılar yapıldı, Bakanlığa çağrılmadı.
SUNUCU- Biz, mesela dışarıdan bakıldığı zaman, herhangi birini görmesinde ben anormallik görmüyorum…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aslında bu uyarıya da gerek yok. Bir Büyükelçinin, hele hele siyasetçi bir Büyükelçinin bunu çok iyi bilmesi lazım. Diğer taraftan, seçim öncesinde iktidardaki partiyi ya da Başbakanı, Cumhurbaşkanını destekliyor görüntüsü vermemek için ziyaretler gerçekleştirilmez. Seçim sonrasına ertelenir zaruri bir toplantı yoksa ya da çok taraflı bir toplantı yoksa.
SUNUCU- Türkiye Mısır’la, İsrail’le, Suriye’yle normalleşiyor, değil mi? Yani bizim gördüğümüz, sizleri takip ederken anladığımız bir normalleşme süreci var. Sayın Bakanım, biz madem normalleşecektik, niye bu adamlarla yıllardır papazız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Yunanistan’la… Sizin kelimenizle söyleyeyim, yani--
SUNUCU- Yanılıyor muyum bu arada, değil miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan’la ilişkilerde çok inişli çıkışlı dönemler yaşadık, sadece bizim dönemimizde değil. Yani mevcut sorunlar çözülmediği sürece bu gerginlik artar, azalır, sizin tabirinizle bazen “papaz olursunuz”, bazen diyalog ağır basar, daha pozitif atmosfer olur, pozitif gündeme odaklanırsınız, işbirliği alanları vardır. Ama yıllardır çözülemeyen sorunlar var, o sorunlar çözülmediği sürece gerginlik devam eder. Kardak Krizi oldu mu, oldu. Sonra, istikşafi görüşmeleri başlatalım dedi o günkü yönetimler, biz de bunu devam ettirdik, çünkü olumlu bir adım, bu sorunları nasıl çözeceğimizi görüşüyoruz. Ama şimdi 6 millik kara sularının üstünde 10 millik hava sahası talep ettiğiniz zaman bizim uçak o hava sahasına, o 4 mile girdiği zaman -onların iddia ettiği, ama uluslararası hukuka aykırı- bu sefer başlıyorlar işte siz ihlal ettiniz. Aynı şekilde aidiyeti belli olmayan, anlaşmalarla kime ait olduğu tam net belirlenmeyen -1923 Lozan ve 1947 Paris Anlaşmasından bahsediyorum- adacıklar var, kayacıklar var. Şimdi biz, bizim diyoruz haklı olarak, Yunanistan da bizim diyor, bu sefer gerginlik oluyor. Geçen sene de biliyorsunuz 14 Mart’ta Cumhurbaşkanımız Miçotakis’le İstanbul’da bir yemek yemişlerdi ve o yemekten sonra da artık kendi aramızda diyaloğu artıralım, başka ülkeleri aramıza katmayalım, yani bu işin içine girmesin, sorunlarımızı ikili düzeyde çözmeye çalışalım dedik. Diplomasiyle mi olacak, müzakereyle mi, mahkemeyle mi?
SUNUCU- Deprem de biraz herhalde--
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geçen seneden bahsediyorum.
SUNUCU- Ha öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama Miçotakis gitti Washington’a, bizim F-16’ların aleyhine lobi yapınca, tabii Cumhurbaşkanımız ister istemez sinirlendi. Şimdi depremle beraber yeniden bir yumuşama dönemine geçtik. En son görüştüğümüzde -onlarda da bizden bir hafta sonra seçim var- seçim bittikten sonra bu işleri nasıl çözeceğimizi daha samimi bir ortamda görüşelim dedik, yani bir mutabakat sağladık. Ama yarın başka bir şey olur, gerginlik olur, mesela bugün onların da üzerine vazife gibi sözde soykırım konusundaki açıklamaları oldu. Hem Cumhurbaşkanları yapıyor, hem de Savunma Bakanı yapıyor. Savunma Bakanı geçenlerde Türkiye’yi ziyaret etti. Yani sonuçta ilişkilerde inişler çıkışlar olabilir, Yunanistan’la bu sorunlar çözülmediği sürece bazen sizin tabirinizle “papaz oluruz”, bazen biraz daha pozitif atmosfer olur.
Şimdi Mısır’la da darbe girişiminden sonra ilişkilerde bir kopukluk oldu. O zaman en sert eleştirileri yapmak bizim hakkımız. Biz darbelere karşıyız. Belki diyaloğun kopmaması daha faydalıydı, şimdi her zamankinden fazla, şu dünyanın içinden geçtiği sürece bakın, çok çetin konular devam ediyor, görüş mesafesi kısaldı, rekabet var, ama işbirliği ortamı da var, dolayısıyla her zamankinden daha fazla bu ülkelerle işbirliğine ihtiyacımız var.
Suriye’yle sadece biz ilişkileri kesmedik ki, tüm dünya kesti. İslam İşbirliği Teşkilatı’nda halen üyeliği askıda, Arap Ligi’ne dönecek mi, dönmeyecek mi, üyeliği donduruldu…
SUNUCU- Tüm dünya kesmedi, ama yapmayın. Rusya kesmedi, hatta tam tersine Rusya daha çok sahip çıktı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İstisnaları var, İran ile Rusya hariç. Ben tüm dünya derken, tüm İslam dünyası kesti mi kesti, tüm Arap dünyası kesti mi kesti. Afrika’dan da bazı ülkeler temas etmişti, devam ettirmiş olabilir. Ama İran, Çin, Rusya, bu tür ülkeler kesmedi, ama tüm Batı dünyası da kesti. Sonuçta geldiğimiz noktada sorunlar çözülmedi. Biz Suriyeli göçmenleri döndürmek istiyorsak Esad’la angajmana girmek faydalıdır. Terörle daha etkin mücadeleyi sürdürmek istiyorsak, özellikle de Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için sürdürmek istiyorsak -bu bizim için de kritik-hassas bir güvenlik meselesidir- bu angajman önemlidir. Sonuçta Suriye’nin siyasi birliğini, bütünlüğünü sağlamak için birçok platform oluştu, ama geçenlerde de anlattım, hepsi akamete uğradı, bir tek biz kaldık şu anda bu işi sürdüren. Belki bizim bu angajmanımızla biz Suriye’yi seçime götürecek o siyasi süreci daha da canlandırabiliriz, Anayasa Komisyonu dahil. Ve ülkede bir istikrar olur. Burada istikrar olmadığı sürece bize bedeli ağırdır. Şimdi bizden 550 bin Suriyeli döndü, ama Esad’ın kontrol ettiği yerlere nasıl döndüreceğiz, bunun için de angajman gerekiyor ve bunun için de çalışıyoruz şu anda. Sonuçta evet inişler çıkışlar olur, ülkelerle ilişkiler iyi olur, kötü olur--
SUNUCU- Suriye demişken, unutmayın sözünüzü. Suriye meselesinde özellikle bu göçmenler konusuyla ilgili AK Parti’den TİP’e kadar bütün partilerin ortak vaadi, Suriyeli göçmenleri geri göndereceğiz. Yani sizin partiniz de, muhalefet partileri de, hepsi diyorlar ki, Suriyeli göçmenleri göndereceğiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Burada nüanslar var yalnız, onu söyleyelim. Bir kere hiçbir ülke, hiçbir devlet kapısını açıp da buyurun gelin bize, çok memnun oluruz demez. Ama şartlar öyle gelişti ki yani ölümden kaçan, fosfor bombalarından kaçan insanlar Türkiye’ye geldi, doğru. Şimdi bunun birçok boyutu var, siyasi boyutu var, ekonomik boyutu var, kültürel boyutu var, sosyolojik boyutu var, bir de insani boyutu var. Şimdi bu insanların dönmesi lazım, ama bazılarının söylediği gibi ben ertesi gün hepsini iterim geriye bu şekilde döndürürüm tavrı insani olmaz, uluslararası hukuka da aykırı.
Burada biraz önce söylediğimiz gibi, zaten bizim kendi güvenli bölgelerimize dönüyor insanlar, 550 bin insan böyle döndü, ama kendi geldikleri şehirlere, özellikle demografik yapıyı korumak için ülke içinde oralara insanların dönmesi için mevcut yönetimle işbirliği yapmak zaruridir. Bir kere bunların can güvenliğinden emin olacaksınız, döndükleri zaman başlarına bir şey gelmeyecek.
Peki, döndü. Ne yapacak? Ne yiyecek? Ne içecek? Okul var mı? Su var mı? Hastane var mı? Temel ihtiyaçları karşılanıyor mu? Bunlar insani konular değil mi? Geri ittirdik, tamam, herkes bıkmış Türkiye’de boşta gezen Suriyelilerden… Bir taraftan da Kumluca’ya gidiyorum, seralarda Suriyeli lazım diyor. Geçenlerde organize sanayiye gittim. Sanayi Odasını ziyaret ettim Ankara’da. Hepsini göndermeyin diyorlar, bize lazım olan da var diyorlar.
SUNUCU- Kim diyor bunu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sanayiciler söylüyor bunu.
SUNUCU- İş gücü anlamında katkıları var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii tabii, iş gücü anlamında söyleyen de var, ama neticede kontrolsüz olmaması lazım. Türkiye’de şu anda, geçen gün İçişleri Bakanımız Süleyman Bey açıkladı, 3,9 milyon Suriyeli var yaklaşık. Bunların hepsinin kaydının düzenli olması lazım ve bunları geri gönderirken de aynı şekilde bir işbirliği çerçevesinde olması lazım ve BM’yle de işbirliği yapmak lazım. Avrupa Birliği gibi onlara katkı sağlayabilecek, temel ihtiyaçlarını karşılamak için yardım edebilecek kurum ve ülkelerle de işbirliği yapmak lazım, yani bunu bir plan çerçevesinde döndürmek lazım. Biz de evet bunların dönmesini istiyoruz, özellikle Türkiye’de fazla olanları, ve bu şekilde dönmesi daha sağlıklıdır. Irkçı bir yaklaşımla döndürmek doğru bir şey değil, bunun bize de bir faydası olmaz. Ama işte siyasetin gözü kör olsun derler ya, seçim öncesi bu tür söylemler olabiliyor.
SUNUCU- Şimdi Suriye’yle iletişime geçme anlamında çok ciddi bir sorunumuz var bana sorarsanız, çünkü Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde görüşüldü değil mi en son?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.
SUNUCU- Henüz sizin düzeyinizde bir görüşme olmadı. Fakat bizim bildiğimiz, haber kaynaklarından aldığımız, Suriye’nin bir şartı var, Suriye diyor ki, Türk askeri Suriye topraklarından çekilsin görüşmek için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İlk defa söylemiyor ki bunu, her konuşmalarında söylüyorlar.
SUNUCU- Masada duruyor bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunu söylüyorlar, doğru. Şimdi muhalefet de söylüyor bizim değil mi, buradan çekileceğiz diyor. Yurt dışı operasyonları durduracağız diyorlar değil mi? Şimdi biz şu durumda buradan çekildik, buralardaki boşluğu kim dolduracak? Terör örgütleri. Şimdi biz 30 kilometre aşağıda bu teröristlerin büyük bir bölümünü tutuyor muyuz? Tutuyoruz. Bunlar, çekildiğimiz zaman, sınıra geldiği zaman her gün Türkiye’de bir şey patlar Allah korusun. O yüzden bizim ulusal güvenliğimiz her şeyden önemli. Biz burada bedeller de ödüyoruz. Niye ödüyoruz? Kendi topraklarımız güvende olsun diye bedeller ödüyoruz biz burada, keyfimizden değil veya Suriye’nin topraklarına göz diktiğimiz için değil. Sonuçta buralarda tam bir güvenlik tesis edildiği zaman, bu da biraz önce söylediğim o siyasi süreç işlerse, iç huzur sağlanırsa olabilir, o zaman ancak bunlar gerçekleşebilir. Şu anda bizim böyle bir adım atmamız mümkün değil, çünkü bizim için ulusal güvenlik meselesi. Ciddi tehditler olur. Şu anda bile biliyorsunuz, geçen sene de bazı -biz de havadan nokta atışıyla birçok yeri dağıttık, yok ettik- tehditler oluştu Türkiye’ye yönelik.
Yani biz herkese şunu söylüyoruz, Rusya’ya da söylüyoruz, İran da -sonradan dahil oldu- Suriye’ye de söylüyoruz: Biz böyle bir ön şartla bu süreci yürütmeyiz. Bir yol haritası üzerinde mutabık kalırız, atılacak adımlar bellidir. En sonunda Suriye’nin bu anlamda istikrarı tesis edilir, o zaman gerekli adımlar atılır. Ama şu anda muhalefetin bu söylemi de son derece tehlikelidir, onlar biliyoruz HDP’yle, PKK’yla onlardan destek aldıkları için bunu söylüyorlar ve onların da taahhüdü bu yönde, çekileceğiz, yurt dışı operasyonları durduracağız diyorlar.
Irak’tan da şu anda çekilmek ve operasyonları durdurmak, Suriye’den de çekilmek ve operasyonları durdurmak, harekâtları durdurmak demek, teröristlerin tekrar sınır kapımıza dayanması demektir, bu bizim bekamız için son derece tehlikelidir.
SUNUCU- Amerikalı mevkidaşlarınıza, muhataplarınıza şeyi söylüyor musunuz peki? Yani Suriye’yle biz böyle bir diyaloğun içerisine girmek istiyoruz ve önümüzde ciddi bir terör tehdidi var…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sordukları zaman anlatıyoruz, ama gidip--
SUNUCU- Bahsettiğimiz terör örgütünün, yani YPG’nin dünyadaki şu anda bir numaralı hamisi Amerika değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.
SUNUCU- Ne diyorlar buna?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlar tabii rahatsız olduklarını söylediler bizim Suriye rejimiyle angajmana girmemizden dolayı, ama biz onlara gidip de izahat vermek için, bir açıklama yapmak için anlatmıyoruz. Sordukları zaman da söylüyoruz. Kardeşim, benim için ulusal güvenlik meselesi. Sen Suriye’nin topraklarını bölmek isteyen bir terör örgütüne destek veriyorsun, eğitiyorsun onları. Dolayısıyla Suriye’nin toprak bütünlüğünü biz destekliyoruz. Ayrıca bize buradan terör tehdidi geliyor, ayrıca göçmenlerin dönmesi lazım, bunun yükünü biz çekiyoruz. Dolayısıyla başka platformlar da yok oldu. Sizin içinde olduğunuz Uluslararası Suriye Destek Grubu ne oldu? Çekildiniz gittiniz. Bir küçük grup kurdunuz Astana’ya alternatif olarak, ne oldu? Hiç. Bir daha toplanamadı. Fikirdaş Ülkeler formatında da biz biraraya geliyorduk Amerika, bazı Körfez ülkeleri, Avrupa ülkeleri, ne oldu? O da dağıldı gitti. Sonuçta kim yapacak, bu haliyle kalacak mı Suriye? Bedelini kim ödüyor? Siz orada onları eğitiyorsunuz, biz bunu yapmak durumundayız.
SUNUCU- Suriye meselesiyle ilgili günün birinde Sayın Cumhurbaşkanıyla Esad’ın görüşme ihtimali var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var.
SUNUCU- Buradaki şartlar neler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani herhangi bir şart olmasına gerek yok, ama bunun hazırlanması lazım, o zirvede neler konuşulacak? Biraz önce söylediğim siyasi süreç dahil, terörle mücadele dahil, ülkenin istikrarı dahil bu yol haritası üzerinde bizim hazırlık yapmamız lazım, o yüzden zaten aşama aşama oluyor.
Şimdi Mayıs ayı içinde bazı tarih önerileri oldu. Bir tanesi seçime çok yakın, dolayısıyla biz Ruslara söyledik daha erken bir tarih olursa değerlendiririz seçimden önce. Tabii aynı anda herkese uyması lazım. Mayıs’ın başında bir teklif gelmişti, İran Cumhurbaşkanı Reisi Şam’a gidecekmiş, o tarih uymadı, dolayısıyla şimdi bir tarih üzerinde çalışıyorlar.
Biz bu toplantılarla, Bakan Yardımcıları düzeyinde belki bir toplantı daha yapılacak, bu hazırlıkları yapmamız lazım. Tamam, biraraya geldik, fotoğraf vermek için değil netice almak için, yani liderler düzeyine çıktığı zaman bazı şeylerin olgunlaşması lazım.
SUNUCU- Biraz önce Mısır’la ilişkilerle ilgili belki de ipleri koparmamak lazımdı dediniz, aynı şeyi Suriye’yle ilişkiler için de söylüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriye’yle belki o zaman zordu, yani öyle olsaydı, böyle olsaydı demek zor, o zaman herkes kopardı, ama yine de komşu ülke olarak bizim pozisyonumuz belki farklı da olabilirdi, ama o günkü şartlar tabii çok değişikti, yani tüm dünya bağları koparmıştı, biraz önce sizin de saydığınız ülkeler hariç.
SUNUCU- Şimdi siz Antalya’dan Milletvekili adayısınız, bu kaçıncı Antalya’dan Milletvekilliği adaylığınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 22, 23, 24, 25’te 3 dönemden dolayı olmamıştım, 26’da oldum, 27’de olmuştum, ama Bakan olarak tekrar görevlendirildiğim için tabii Milletvekilliğine devam edemedim.
SUNUCU- Antalya’yı temsil eden en yetkili devlet adamı sizsiniz diyebilir miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türk siyasi tarihinde mi?
SUNUCU- Hayır, şimdi, güncel.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- En yetkili demeyelim, yani tek başımıza yetkili demek değil de, ekip olabilmek önemli.
SUNUCU- Peki, Antalyalılar şimdi size en çok neden şikâyet ediyorlardır?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Antalyalılar şu anda Antalya’daki kira fiyatlarının yüksek olduğundan şikâyet ediyorlar.
SUNUCU- Tam olarak onu soracaktım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biz doğruya doğru, yani var olan bir soruna yok demeyiz hiçbir zaman. Enflasyon yüksek mi? Evet, yüksek. Bununla da mücadele etmesi gereken kim? Biziz. Antalya’da kira fiyatları yüksek mi? Evet, yüksek. Ve özellikle Ukrayna savaşından sonra Antalya’ya hem Ukraynalı geldi, hem Rus geldi. Depremden sonra da yine çok sayıda vatandaşımız Antalya’ya akın etti, biz otelleri açtık, yurtları açtık. Yurtları da halen ziyaret ediyoruz, bayramda da gittik bayramlaştık ama, evlere çıkanlar da oldu. Dolayısıyla bir de fırsatçılar yüzünden, esas fırsatçıları ekleyelim, ev fiyatları yüksek.
Diğer taraftan, elektrik altyapısı, enerji altyapısıyla ilgili daha yapmamız gereken çok şey var, çünkü Antalya çok büyüyor, çok yatırım yapılıyor, oteller vesaire. Bir de, yıllar önce yapılan yatırımlar, işte ağaç direk, mesela elektrik direği eskimiş, hatlar gevşiyor, ister istemez rüzgâr, fırtına oluyor eskimiş olanları yenilemek lazım, bir de yer altına almak lazım, dolayısıyla sürekli yatırım yapmak lazım. Çarşamba günü mesela elektrik şirketinin sahipleriyle kendi arkadaşlarımızdan tüm ilçelerden sorunları da not olarak istedik muhtarlardan, özellikle kırsal kesimden, buna benzer eksikliklerimiz elbette var.
Şimdi otoban Haziran ayında, 6 Haziran yanlış hatırlamıyorsam ihaleye çıkacak Antalya-Alanya, yani ulaşım konusunda da demir yolu projemiz var. Ama şu anda milletin en çok şikâyet ettiği konu kiraların yüksek olması.
SUNUCU- Antalya’da bu kiralarla ilgili bir tavan fiyat belirleme fikri gündeme gelecek mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda zaten güçlü mesajlar verdi. Bir kere bu fahiş artıranları yakından takip ediyor Ticaret Bakanlığımız, ilgili Bakanlarımız, cezalar da yazılıyor, sadece Antalya’da değil diğer şehirlerde. Aslında kanun açık, yüzde 25 artırabilirsiniz diyor…
SUNUCU- İş yerlerinde değil ama mesela, o konutlarda sadece, yani evlerde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, onu söylüyoruz.
SUNUCU- Bize yazan Antalyalılar arasında iş yeri fiyatlarından da çok şikâyet edenler var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bizde daha çok konutlar, mutlaka emlak fiyatı yükselince tabii hepsinde artmış olabilir, ama zaten bir yüzde 25 var. Yani öyle görünüyor ki, hani demokratik diyoruz ya, Almanya’da mesela, Avrupa ülkelerinde de böyle katı sınırlamalar var. Seçimden sonra öyle görünüyor ki bu konuda bir yasal düzenleme yapılabilir.
SUNUCU- Temmuz’da bitiyor galiba değil mi bu yüzde 25 tavan kira sınırı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, şimdi işte seçimden sonra, aslında kanunlar belli, daha katı bir kanun ihtiyacı görülüyor.
SUNUCU- En azından bir sene daha, çünkü çok büyük bir afet yaşadı bölge…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece afet için değil, bu konularda kira, özellikle herkesin barınma ihtiyacı var ve bu dönemde çok keyfi uygulamalar da oldu, bu keyfi uygulamaların önüne geçecek bir yasal düzenlemeden bahsediyoruz.
SUNUCU- Tabii tabii, orada çok büyük eksiklik var, yani yüzde 25…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii bunu tüm siyasi partilerle filan Meclis’ten seçimlerden sonra gruplarla görüşüp burada ortak bir düzenleme yapmak ihtiyacı var.
SUNUCU- Cumhurbaşkanının Sisi’yle görüşme ihtimali var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var, o da var, o da seçimden sonra olur.
SUNUCU- Galiba Esad’la görüşme ihtimalinden daha yüksek ve daha kısa vadede olacak bir şey.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, öyle gözüküyor.
SUNUCU- Planlamanız seçimden ne kadar süre sonra olacak, yani yaz içerisinde mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herhangi bir tarih belirlemedik, ama biz 2 defa görüştük, deprem bölgesini de sayarsak 1,5 ayda 3 defa görüştük, yani her 15 günde görüşmüş olduk Dışişleri Bakanı’yla. Artık şartlar oluştu, zaten Doha’daki görüşmede de öyle mutabık kalmışlardı, biz görüşeceğiz, sonra liderler görüşecek. İşte bir de Büyükelçilerin ataması var, en son Sameh Shoukry geldiği zaman ya Cumhurbaşkanlarına bırakacağız, gecikirse Cumhurbaşkanlarının görüşmesi, ortak bir eş zamanlı açıklamayla bunu kamuoyuna duyuracağız.
SUNUCU- Siz 10 gün önce, 15 gün önce Büyükelçi atayacağız, ama henüz zamanı değil dediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Ya Cumhurbaşkanlarına bırakacağız seçimden sonra erken görüşürlerse ya da biz eş zamanlı bir açıklamayla kamuoyuna duyuracağız.
SUNUCU- Sayın Bakan, benim asla tahmin edemediğim seçim bölgesi hep Antalya’dır. Tam derim ki ben, CHP kazanacak, AK Parti kazanır. AK Parti kazanacak diye önde görünür, CHP kazanır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Genel seçimler için mi diyorsunuz bunu?
SUNUCU- Hepsi için söylüyorum bunu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Genel seçimlerde -2002 hariç biz o zaman yeni partiydik tüm seçimlerde- AK Parti, yani Parlamento seçimlerinde hep açık ara birinci olmuştur.
SUNUCU- Belediyede çok enteresan ama değil mi? Belediyede bir türlü kestirmek mümkün olmuyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Antalya tarihinde herhalde üst üste seçimi kazanan Belediye Başkanı olmamıştır.
SUNUCU- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben hatırlamıyorum.
SUNUCU- Niye acaba yani Antalyalı dostlarımızın haletiruhiyesi mi acaba, mesela CHP-AK Parti, CHP-AK Parti birileri bir şeyi yanlış yapıyor ki vatandaş oyunu değiştiriyor çünkü.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Antalyalılar bilinçli seçmendir. Sonuçta bir şeye kızıyorsa, bir yanlış görüyorsa, şu oluyorsa, bu oluyorsa vermez oyunu, yani CHP’li de vermez CHP’ye. O yüzden vatandaşı suçlamaktansa bizim kendi eksikliğimiz ne ona bakmamız lazım. Ama herhalde bir gelenek oldu üst üste.
SUNUCU- 15…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 17.
SUNUCU- Kaça kaç şu an ki dağılım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda biz 6’yız şu an 15’ti 16’ydı şimdi 17’ye çıktı yeni seçimlerde.
SUNUCU- Bir önceki dağılım nasıldı en son seçimde genel seçimdeki milletvekili dağılımı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yanlış hatırlamıyorsam 6-5-3-1-1’di tam hatırlamıyorum.
SUNUCU- Şu anda anketler ne diyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu andaki anketlere göre biz epeyce öndeyiz bir 7-8 puan önde gözüküyoruz, Allah izin verirse en az 8 alırız diye düşünüyoruz şu andaki anket sonuçlarına göre. Halkın teveccühü çok iyi Cumhurbaşkanımıza da çok iyi, partimize de çok iyi, Cumhur İttifakına da halkın teveccühü çok iyi.
SUNUCU- Bir reklama gidiyoruz, reklamlardan sonra Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na sorularımızı sormaya devam edeceğiz.
…
SUNUCU- Az Önce Konuştum’a devam ediyoruz, canlı yayında konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.
Sudan’dan tahliye edilen vatandaşlarla ilgili çok fazla sorun var oradaki son durum nedir? Bize bir son güncel gelişmeleri ve olayları anlatır mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ederim. Biz yakından takip ediyoruz süreci. Her şeyden önce bu geçiş süreci uzun sürdüğü için kendi içlerinde bir böyle kaynama var. Biz iktidarda kim olursa olsun her zaman Sudan’la iyi geçiniyoruz. Bu çatışmalar başlayınca Sayın Cumhurbaşkanımız Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan’la, yine Hızlı Destek Kuvvetlerinin Başı Hemetti’yle telefonla görüştü, temennimizi iletti ateşkes konusunda. Birkaç defa ateşkes dediler, ama maalesef çatışmalar devam etti ve de şehrin içinde sokak çatışmalarına döndü. Bizim Büyükelçiliğimizin hemen yakınında çatışmalar devam ediyordu. Hatta karşı binada bir sokak ötesinde bir vatandaşımız vardı, onu bile Büyükelçiliğimize getiremedik çünkü çok risk vardı. Hatta bizim cama da bir kurşun değdi, yani bize yönelik bir saldırı değil de serseri kurşun. Aynı şekilde Yunus Emre’ye yönelik bir şey oldu, bir roket değdi çok fazla hasar yok. Maalesef deprem bölgesinden giden bir ailenin evine de bir uçak savar mermisi düştü ve 2 yaşında Aylin adında bir kızımız hayatını kaybetti. Tabii bu zor şartlarda öncelikle vatandaşlarımıza dedik ki, olduğunuz yerde kalın. Yiyecek-içecek ihtiyacınız varsa onları size göndermeye çalışacağız. Biraz bayram sebebiyle ateşkese riayet edilince -halen tam riayet edildiği söylenemez- vatandaşlarımızın tahliyesine başladık. Nasıl tahliye edebilirsin? Hava yoluyla tahliye edebilirsin. Zaten başkente hava sahası kapalı, ama diğer taraftan Port Sudan var hemen Kızıldeniz’in kenarında, önemli bir şehirdir, bizim de orada miraslarımız var. Oraya vatandaşlarımızı otobüsle götürelim dedik, orada hava sahası açık fakat bu sefer sigorta şirketleri izin vermedi, ben bu riski alamam, yani ödeyemez bir şey olsa falan dediler. Orası 18 saat sürüyor. Addis Ababa da, Etiyopya, 20 saat sürüyor. Bir de Port Sudan’a gelip oradan gemiyle Cidde’ye geçme durumu var. Biz tüm bu alternatifleri çalıştık. En son Etiyopya üzerinden tahliyenin daha iyi olacağını düşündük ve 1490 kişiyi otobüslerle yola çıkardık. Bunların 640’ı Etiyopya’ya ulaştı, 189’u sınırı geçti, Addis Ababa’ya doğru gidiyor. Uçak planlamamızı yapıyoruz. Şu anda 850 kişi halen yolda. Kalan vatandaşlarımız varsa, yarın onları da otobüsle gönderiyoruz.
Diğer taraftan, Port Sudan’dan da 23 vatandaşımız bize başvurdu. Onlarla dünden bu yana irtibat da kesildi, tekrar geri geldi. Onlarla da temastayız. Yarın akşam 21.00’de Cidde tarafına geçecek bir feribota bindireceğiz. Cidde’den Daimi Temsilcimiz ile Başkonsolosumuz karşılayacak. Onları da tarifeli uçaklarla döndüreceğiz. Sınır geçişlerini kolaylaştırın diye bugün Etiyopya Dışişleri Bakanı’yla da görüştüm. Kendisi Tanzanya’daydı ancak akşamüstü görüşebildim. Sudan Dışişleri Bakanı’yla da sürekli temastayız. Tabii burada hiç kimse tahliye yapamıyor ve birçok ülke bizden yardım istiyor. Biraz önce saydığım 1490 kişinin içinde 110 kişi var şu anda. Bunlar 13 ülkeden. Kim var? Filipinler’den de var, Katar’dan, Macaristan’dan, Meksika’dan da var. Sırbistan var, Suriyeli de, Uygur Türk’ü de var. Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olan Uygur Türkleri kardeşlerimiz var. Etiyopya komşu ülke olduğu halde onları da biz tahliye ediyoruz. Cezayirli, Eritreli, Afrikalı var. Yani Latin Amerika’dan Asya’ya kadar her ülkeden var. Onlara da elimizden gelen yardımı yapıyoruz. Tahliye konusunda bir marka olduk. Kovid zamanında 100 bin vatandaşımızı birçok ülkeden getirirken başka ülkelerin vatandaşlarını da tahliye ettik. Afganistan’daki tahliyeyi hatırlarsınız. Ukrayna’dan 18 bin vatandaşımızı ve de kardeş ülkeler başta olmak üzere farklı ülkelerin vatandaşlarını, Ahıska Türklerini, Kırım Tatarlarını tahliye ettik. Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri ülkemizde. Burada kalanlara inşallah vatandaşlık vereceğiz. Diğerlerini ülkelerine gönderdik. Sonuçta önce can güvenliği. Vatandaşlarımızın burnu bile kanamadan ülkemize getirmek önemli. Her yerde çatışma olduğu için tahliyemiz biraz gecikti. Anbean takip ediyoruz.
Cumhurbaşkanımız da bu kadar yoğunluğunun içinde takip ediyor. Bu sabah yine sordular. Biz de kendilerine son bilgileri arzettik. İnşallah vatandaşlarımızı bu şekilde tahliye edeceğiz. Diğer ülke vatandaşlarına da yardımcı olacağız.
SUNUCU- Şimdi bu Rusya’yla Ukrayna arasındaki tahıl anlaşması, tahıl koridorunda Türkiye çok ciddi bir arabuluculuk yaptı. Kovid sonrasında bütün dünyada gıda tedarik zincir kırılmışken; enflasyon sadece bize değil herkese bela olmuşken, dünyada da bunun çok büyük sıkıntısı çekiliyordu. Bu, bütün dünyaya bir nefes aldırdı. Fakat son dönemde birtakım haberler çıktı. Rusya bu tahıl koridorundan çıkacak, çünkü Rus tahılının ihracatı başlamadı, daha çok Ukrayna tahılı ihraç ediliyor. Ruslar çok rahatsızlar. Hatta sizin geçen Rusya Dışişleri Bakanıyla görüşmenizde bunun gündeme geldiği söylendi. Bunun ne kadarı doğru?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şöyle: Bir kere bu tahıl anlaşmasıyla biz dünyadaki her bir haneye -en zengininden, en fakirine kadar- katkı sağladık. Gıda krizi önlenmiş oldu ve gıda fiyat endeksi yüzde 9 düştü. İnsanlık için bu büyük bir katkıdır. Tabii BM’yle beraber yaptık, ama burada esas Cumhurbaşkanımızın izlediği liderler diplomasisi belirleyici oldu. İki defa uzatıldı. İlkinde anlaşmada olduğu gibi 120 gün, ikincisinde Rusya dedi ki, 60 gün. Sebep ne? Rusya şu anda tahıl ihraç ediyor, gübre de ihraç ediyor. Biz de alıyoruz, yeniden ihracat yapıyoruz. Ama ne olarak? Daha çok un ve makarna olarak ihraç ediyoruz. Sonuçta, biz artık ihracatta birim başına değeri artırarak ihracat yapıyoruz. O başka bir detay. Ama Rusya başka ülkelere, Batılı ülkelere fazla satamıyor. Neden? Aslında tahıl ve gübre yaptırım listesinde yok. Birincisi, gemilerin limana erişimi yok. İkincisi, sigorta şirketleri zorluk çıkarıyor. Üçüncüsü, malı sattınız. Ödeme neyle olacak? Rus bankalarını SWIFT sisteminden çıkardılar. Rusya’nın bir talebi var: onların Ziraat Bankasının SWIFT sistemine dahil edilmesi. Bunu kolaylaştırmak aslında BM’nin yükümlülüğü. Ama biz burada arabuluculuk görevimizi devam ettirdiğimiz için en az BM kadar çaba sarf ediyoruz.
Şimdi en son, BM Genel Sekreteri’nin, Türkiye’den bankalar yardımcı olabilir mi diye bir teklifi oldu. Biliyorsunuz Emine Erdoğan Hanımefendinin Sıfır Atık Projesi BM politikası haline dönüştü. Büyük bir toplantıya katılmak için New York’taydık, o görüşmemizde söylediler. Bizim bankalarımızın da herhangi bir yaptırım ya da zorlukla karşılaşmayacağına dair taahhüt almamız lazım. Şimdi Bankalar Birliğiyle BM bunun üzerinde çalışıyor. Amerikalı ve İngiliz mevkidaşlarımla da bunu NATO’da görüştüm.
Sonuçta, Rus amonyağının Odesa üzerinden ihracatı, Batılı limanlardan ihracatı, sigorta konusunda sorunun giderilmesi, ödemeler konusunda sorunun giderilmesi... Ukrayna üzerinden bir boru hattından amonyak ihracatı konusu var. Burada Ukrayna diyor ki: bu sefer esir takasını da bu işin içine dahil edelim. Ukrayna’nın bir talebi oluyor, Rusya başka bir şeyi dahil etmek istiyor. Biz BM’yle beraber bunlara söyledik. Cumhurbaşkanımız iki lidere de, Putin ve Zelenski’ye, bu konuları ayrı ayrı tutalım diye söyledi. Zaten esir takası konusunda müzakereleri devam ettiriyoruz. Ama bu tahıl meselesi tüm dünya insanlığı için önemli ve bu konuyla diğer konuları, nükleer santral konusunu falan karıştırmayalım.
Ve şu anda Rusya’nın taleplerini karşılama konusunda çalışıyoruz. Eğer bunu yapabilirsek -ki yapacağımıza inanıyoruz, çabalarımızı yoğunlaştırdık- Tahıl Anlaşması bir daha uzar, uzaması gerekiyor. Aksi takdirde kriz olur. Kovid sonrası zaten tedarik zincirleri vesaire her yerde--
SUNUCU- Dünyanın hiç hazır olmadığı ve istemeyeceği bir şey.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, ama biz bunu aşacağımızı düşünüyoruz.
SUNUCU- Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı ve dedi ki: iktidara gelirsek, cumhurbaşkanı olursak, 3 ay içerisinde Avrupa Birliği’ne vizesiz girişi sağlayacağım. Siz de cevap verdiniz. Dediniz ki: mümkün değil.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır mümkün değil demedim.
SUNUCU- Yani siyasi bir karar almazsa mümkün değil dediniz. Avrupa Birliği’nin siyasi bir karar alması lazım dediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mümkün değildir demedim. Burada dedim kararı Kılıçdaroğlu vermiyor. Avrupa Birliği’nin vermesi lazım. Avrupa Birliği’nin 72 kriterinden 67’sini karşılamışız. 5 tane kriter kalmış. Avrupa Birliği, son zamanlarda, bu 5 kriterin müzakereleri için bize bugüne kadar yaklaşmadı.
SUNUCU- 3 ayda, Sayın Bakanım, o fasılları açıp kapatacak, onay verecek ve sonra vize mi başlayacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir kere, üç ay içinde bunun karşılanması çok gerçekçi değil.
SUNUCU- Mümkün değil demiştiniz aslında da siyasi olarak diyemiyorsunuz şu anda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İkincisi, bu kararı onlar verecekler. Sonuçta siyasi karar derken şunu kast ettim: Mesela Ukrayna bu kriterlerin hepsini karşılamadan “Avrupa Birliği siyasi karar veriyor” dedi. Avrupa Birliği işine geldiği zaman böyle şeyleri yapar. Ama bize gelince maalesef yapmaz. Eğer böyle bir siyasi söz verildiyse, o zaman bizim zaten bildiğimiz bir şeyin haklılığı bir kere daha ortaya çıkıyor. Son 6-7 aydır kovidi de bahane ederek, kovid bittiği halde yaklaşık bir senedir Batılı ülkeler, Avrupa Birliği ülkelerinin önemli bir kısmı, birçoğu, aslında yarıya yakını bizim görüşmelerimizden sonra vize konusunda yardımcı oldular, hızlandırdılar. Ama vize başvuru tarihlerini 6 ay sonrasına veriyor, 1 sene sonrasına veriyor. Bunu, bizi siyaseten zora sokmak için yaptıklarını biliyoruz, çağırdık…
SUNUCU- Bunu biliyorsunuz değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii tabii…
SUNUCU- Yani vatandaş bunu çok net yaşıyor, size de yazıyorlar hatta şu an.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Büyükelçilerin hepsini çağırdık, Batılı ülkelerin yüzüne de söyledik. Aynı şeyi Blinken’a da söyledim, diğer ülkelerin Dışişleri Bakanlarına da söyledim. O zaman, Kılıçdaroğlu’na böyle 3 ay içerisinde vereceğiz diye bir söz verdilerse, bu durum, bu gecikmelerin kasıtlı olarak bize yönelik bir tavır olduğunu da gösteriyor.
SUNUCU- Doğru anlıyorum, değil mi? Kovid’den sonra Batılı ülkelerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik uyguladıkları bu vize tavrının -tavrı diyeceğim çünkü bu bir tavırdı aynı zamanda- Hükümetinizle alakalı olduğunu düşünüyorsunuz. Size karşı bir şey yapılıyor diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle, bizi zor durumda bırakmak için.
SUNUCU- Sizin Hükümet yüzünden biz vize alamıyoruz yani anladığım kadarıyla, o mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani sonuçta bunlar seçim öncesi şeyler…
SUNUCU- Peki ne diyorsunuz mesela? Çağırdığınızda ne söylüyorsunuz? Yani, bu çok, vatandaşa--
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz bunu biliyoruz. Eğer bu keyfi uygulamalarınız devam ederse, bizim de karşı adımlarımız olacak. Bu arada, biliyorsunuz biz 2013 yılında -bunu daha önce de açıklamıştım- 16 Aralık’ta, Geri Kabul Anlaşmasıyla Vize Serbestisi Anlaşmasını beraber imzaladık. 2013’te ben Genel Başkan Yardımcısıydım. İmzaladığımız zaman, önce Geri Kabul Anlaşması uygulanacaktı, 6 ay sonra Vize Serbestisiydi. Şimdi baktık, geri kabul uygulanıyordu, vize serbestisini geciktirdiler. Geri Kabul Anlaşmasını da ben askıya aldım. Bir yazı yazdık. Geri Kabul Anlaşması ne? Türkiye’den Avrupa ülkelerine gittiği kanıtlanan kaçak göçmenin Türkiye’ye gelip oradan işbirliği içinde kendi ülkelerine gönderilmesi. Biz onu da askıya aldık. Şu anda Türkiye’den kaçak gitmiş-gitmemiş fark etmez, ispat edilse de biz geri almıyoruz onları. Çünkü vize serbestisini geciktirdiler. Sözlerinde durmadılar. Beş kriteri karşılamak çok mu zor? Çok zor değil. Ama Avrupa Birliği bir kelimeye takılıyor. Vermemek için yapıyor bunu tabii. Vize serbestisini uygulamamak için…
SUNUCU- Siz, Kılıçdaroğlu’na böyle bir söz verildiğini düşünüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kılıçdaroğlu’nun açıklaması lazım. Varsayım üzerine konuşmuyorum. Eğer böyleyse, bu, bize yönelik kasıtlı tavrın başka bir kanıtı olmuş oluyor dedim. Yani Kılıçdaroğlu’nun sloganlarına baktığımız zaman, gerçekçi sloganlar değil. İşte 300 milyar getireceğim diyor. Nereden getireceksin? Kimden getireceksin? Nasıl getireceksin? Hangi şartlarda getireceksin? Faizli mi faizsiz mi? Borç mu? Bedava mı? Hibe mi? Bunları söylemesi lazım. Aynı şekilde 3 ay içinde yapacağım diyor. Nasıl yapacak? Boş şeyler. “Sana söz” sloganı gibi. İçi boş. Şeffaf değil. Nasıl yapacağını da anlatacak. Biz ne yapıyoruz? Ne yaptığımızı anlatıyoruz. Bundan rahatsız oluyorlar. Ama anlatmak zorundayız. Çünkü yaptıklarımızla gurur duyacağız. Ama bunun yetersiz olduğunu kabul ederek gelecek için de neler yapabileceğimizi söylüyoruz. Türkiye’nin ikinci asrının Türkiye Yüzyılı olması gerektiğini söylerken -bu bir slogan değil- hangi alanda neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. O yüzden, bu 3 ay ya da 300 milyar, vesaire; bunlar boş vaatler.
SUNUCU- Amerikan medyasında sürekli, Türkiye’nin, alacağı F-16’lar için İsveç’in NATO üyeliğini onaylamak zorunda olduğu yönünde haberler ve yazılar çıkıyor. Böyle bir zorunluluğumuz var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yönetim böyle bir zorunluluk olmadığını söylüyor. Dışişleri Bakanı Blinken en son Euronews’le bir mülakat yapmıştı. Orada da bunların apayrı şeyler olduğunu söylüyor. Menendez gibi bazı senatörler bir bağlantı kuruyorlar. Ama biz bunların tamamen ayrı olduğunu, bizim açımızdan birbirine ön şart olmasının mümkün olmadığını söylüyoruz. Çünkü İsveç’in terörle mücadele konusunda atması gereken adımlar var. Bu, benim için hayati mesele. Ben F-16 yerine başka alternatifler de buluyorum. Kendi savaş uçağımı da üretiyorum. Şimdi testler yapılmaya başlandı. Ama terörle mücadele bizim için hayati mesele. O yüzden ikisi birbirine ön şart olamaz. Bunu da Amerikalılara söyledik.
SUNUCU- İsveç tarafı, biz ne isteniyorsa yaptık, diyor. Finlandiya’ya onay verdiler bize vermediler, diyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ne yapmışlar? Açıklama yapmışlar. Doğru. Kararlıyız dediler. Kararlı olduklarına da inanıyoruz. Fakat kaç tane PKK’lıyı iade ettiler? PKK’lılar İsveç sokaklarında, merkezde, belediyenin önünde propaganda yapıyorlar mı? PKK için para da topluyorlar, insan da devşiriyorlar. Yasa şimdi 1 Haziran’da yürürlüğe girecek. Göreceğiz o zaman bir adım atabilecekler mi. Şimdi öyle veya böyle, bu, daimi ortak komite var ya, o aslında üye olsalar da devam edecek bir komite. Mesela Finlandiya üye oldu, İsveç’le beraber bir sonraki toplantıya katılacaklar. Bu toplantılarda, biz, bir tarafta mutabakatı koyuyoruz muhtırayı, bir tarafta da onların attıkları-atmadıkları adımları koyuyoruz, mukayese ediyoruz. Yani İsveç’in böyle somut adım atması mümkün değil. Hatta son NATO Dışişleri Bakanları Toplantısında bir arkadaşımız, Letonya Dışişleri Bakanı, dedi ki: inşallah onlar da yakında olur. Benim de samimi düşüncem bu konularda, terörle mücadelede, somut adım atmaları. Dedi ki: üye olduğu zaman Türkiye’yle İngiltere arasında oturacak. İngilizce alfabetik sıra: Türkiye-UK. Ben de dedim ki: bir düzeltme yapayım, benimle İspanya arasında oturacak. Biz ülkeden ismini değiştirmesini istemiyoruz, biliyorsunuz Makedonya 11 sene bekledi, ismini değiştirmek zorunda kaldı. Biz sadece terörle mücadelede somut adım atmasını bekliyoruz dedik. Bu adımları atmadan üye olmaları mümkün değil.
SUNUCU- Ben bir şeyi anlamıyorum, Fransa’da PKK terör örgütü değil mi? Yani Fransa’nın terör örgütü listesinde PKK yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var. Almanya’nın da var.
SUNUCU- Peki, nasıl oluyor? Fransız’ın iktidar partisi PKK’lılarla fotoğraf çektiriyor. İsveçliler o zaman bize “al kardeşim bunlar da yapıyorlar” demezler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben söylüyorum onları. Şimdi biz İsveç’e böyle bir şart koştuk. Ama İsveç dönüp de--
SUNUCU- Fransa, Avrupa’nın göbeği işte…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mevcut NATO üyesi ülkelerde bu oluyor derse haklı diyorum. Çünkü biraz önce Amerika’nın desteğinden bahsettik. Suriye’yi de sadece ABD desteklemiyor ki. Suriye’de ve Irak’ta Fransa da var. Yani kuzey Suriye’de özellikle Fransa var. Fransa, Macron, bize niye taktılar geçmişte? Yani birkaç sene önce, PKK-YPG’ye yönelik harekâtlarımızdan dolayı taktılar. İlişkilerimiz ondan gerildi bizim. Her yerde karşımıza çıktı. Neymiş efendim, biz onlardan izin alacakmışız. Yok efendim, Elysee’de de karşıladınız bunları diyor milletvekilleri. Maalesef terörle mücadeledeki tablo bu.
SUNUCU- Fakat benzer bir tablo tam burnumuzun dibinde, komşumuzda da var. Ben yanlış bilmiyorum değil mi? Irak da PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmiyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, henüz değil. Rusya da mesela…
SUNUCU- Henüz mü? 40 yıl geçti Sayın Bakanım…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Henüz değil dediğim, yani Rusya’nın terör listesi yok…
SUNUCU- Ama Rusya’nın, bravo, terör listesi yok. Şimdi Irak’ı…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlar mesela DEAŞ’a terörist diyor. Ama PKK’ya demiyorlar. Onların terör listesi olmadığı için. Sonuçta bizim zaten Irak’tan beklentimiz bu; PKK’yı terör listene al, mücadeleyi beraber yürütelim. Biz senin DEAŞ’la mücadelene destek verdik, Irak’ta 800’den fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik, 3 bin civarında da Suriye’de etkisiz hale getirdik. Sonuçta terörle mücadelede bizden samimi başka bir ülke yok. Afrika ülkelerine de çok destek veriyoruz. Somali’den, Mali’den, Burkina Faso’ya kadar terörle mücadelelerinde çok ciddi destekler veriyoruz.
SUNUCU- Çünkü en çok bizim canımız yanıyor tabii, bir de o var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, samimi olmak lazım. Bu terör başa bela. Yılan herkesi sokar. Sonuçta Irak önce terör listesine alacak, sonra Sincar Anlaşmasını hemen uygulayacak. Erbil ile Bağdat uygulayacak. PKK’yı oradan temizleyecekler. Kuzey Irak’a baktığımız zaman, Süleymaniye’ye, artık PKK çarşıda, Talabani’nin partisini kontrol ediyor. Daha önce de söyledim, her yere hükmediyor. Havaalanına sızdılar. Biz o yüzden havaalanını ve oradan kalkan uçaklara hava sahamızı kapattık. Oraya Türkiye’den uçan uçaklara da, Türk Hava Yolları’na, Pegasus’a da söyledik. Onlar da uçmuyor. Çünkü uçuş güvenliği tehlikede orada. Maalesef öyle. Burada yanı başımızda Irak, arada açıklamalar yapıyorlar PKK’ya yönelik herhangi bir operasyon yaptığımız zaman. Ama kendi içlerinde DEAŞ’a karşı hassas. PKK’ya karşı henüz daha bir şey yapamıyorlar, bölünmüşler. Haşdi Şabi Sincar’da PKK’yı kolluyor mesela. PKK’yı Erbil’e karşı kullananlar da var. Yani üçüncü ülkeler var Erbil’i zayıflatmak için PKK’yı Türkiye’de olduğu gibi önce Kürt kardeşlerimize karşı kullanıyorlar.
SUNUCU- Türkiye NATO’ya mı daha yakın, Rusya’ya mı diye size bir soru sorulmuş? 2023 yılında, bugünden, Mayıs ayından bakıp da Sayın Dışişleri Bakanına sorar mısınız diyorlar. Bizim dış politikamız Rusya’ya mı daha yakın, NATO’ya mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz tam bir NATO üyesiyiz. NATO’nun en güçlü üyelerinden bir tanesiyiz, en büyük ikinci kara gücüne sahibiz. NATO’nun misyonlarına, harekâtlarına en çok katkı sağlayan 5 ülkeden bir tanesiyiz. Genel bütçeye de en çok katkı sağlayan 8 ülkeden bir tanesiyiz. NATO içinde de her zaman, NATO’nun genişlemesi dahil, NATO’nun faaliyetlerini siyasi olarak da destekleyen bir ülkeyiz.
Yani bu tabii merak edilebilir, ama biz tereddütsüz bir NATO üyesiyiz. NATO içinde gördüğümüz yanlışları, mesela terörle mücadeleyi dahi Madrid Zirvesi'nde NATO’nun gerçek gündemine sokabildik. Yani NATO için 2 tehditten bir tanesi terör şu anda.
Sonuçta biz NATO’nun yanlışlarını da söylüyoruz ya da NATO üyesi başka müttefiklerin. Fakat bizim dış politikamızın son 20 yılda temel felsefesi, girişimci ve insani dış politika, aktif olma, ayrıca birini diğerine alternatif göstermeden 360 derece dış politikadır. Bu 360 derecenin içinde Rusya da var, Körfez de var, İslam dünyası da var, Asya da var, Kafkasya da var, Orta Asya da var. Afrika açılımı, Latin Amerika açılımı, dünyanın her yerinde varız biz. Ben herkesle ilişkilerimi iyi tutmak zorundayım.
Başlangıçta bizim Rusya’yla ilişkilerimizi sorgulamak için, biraz doğuya falan da ilgi göstermeye başlayınca eksen kayması var demeye başladılar. Şimdi, iyi ki aramızda Rusya’yla, Ukrayna’yla eşit derecede konuşabilen bir müttefik var diyorlar. Birçok ülke, mantıklı olan herkes bunu söylüyor. Biz Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını reddettik. Ukrayna’nın sınır ve toprak bütünlüğünü desteklediğimizi söyledik. BM’de ve her yerde çıkan kararları destekledik, eş sunucu da olduk. Kırım’ın ilhakını tanımıyoruz. Yani biz Rusya’yla ilişkilerimizi sürdürüyoruz diye ilkelerimizden, temel politikalarımızdan taviz vermiyoruz ki. Yaptırımlara katılmıyoruz, İran’a karşı da yaptırımlara katılmıyoruz. Niye katılalım? Bana faydası ne? Şimdi muhalefet yine diyor ya, biz gelirsek NATO üyesi, müttefiki olduğumuzu göstereceğiz diyor, yani Rusya’ya karşı yaptırımlara katılacağız diyor. Peki bunun benim için faydası ne, zararı ne? Bunu hesapladın mı? Niye ben Batılı ülkelere yaranmak için herkesin imrendiği tarafsızlık politikamdan vazgeçeyim? Arabuluculuğu ben yapıyorum, herkes buna imreniyor. Tahıl Anlaşması biz olmasaydık mümkün değildi. Durup dururken birilerine yaranayım diye, hoş görüneyim diye neden bu ilkelerimden, politikalarımdan vazgeçeyim, taraf tutayım, bize faydası ne? Turist açısından mı faydası olacak, ihracat açısından mı faydası olacak, doğal gaz açısından mı faydası olacak, hangi açıdan? Tam tersi, her açıdan Türkiye bundan zarar görür. Hiç kimse de senin zararını telafi etmez, hele hele Batılı ülkeler hiç etmez, gerçekçi olalım.
Şimdi biz diğer ülkelerle de ilişkilerimizi iyileştiriyoruz. Normalleşme sürecinde, ilişkilerimiz kötü olanlarla da ilişkilerimizi iyileştirmeye başladık. Niye kötü olalım biz? Herkesle iyi olmak durumundayız. Ama biz NATO üyesiyiz. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden bir tanesiyiz. AGİT’in içinde varız. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesiyiz. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyesiyiz. D-8’i D-20 yapmak için çalışıyoruz, şimdi Azerbaycan da başvurdu. Yani üyesi olduğumuz, kurucusu olduğumuz teşkilatları da güçlendiriyoruz.
Ayrıca, kendi teşkilatımızı kurduk. Türk Konseyi, şimdi Türk Devletleri Teşkilatı oldu. Amacımız, uluslararası saygın bir teşkilat haline getirmek, kendi birliğimizi, beraberliğimizi kurumsallaştırmak. Diğer tüm kurumları da aynı çatı altında topladık. Türk dünyasının daha güçlü olması gerekiyor. Buna baktığımız zaman şimdi, Avrupa ülkelerine bakarsak, yani buraları sorgulayanlara bakarsak, bunları yapmak mümkün değil. Ben onların ne düşündüğüne bakarsam bir adım atamam.
Başka bir örnek daha vereyim size son olarak. Şimdi ekonominin gücü nereye kayıyor? Asya’ya kayıyor ciddi bir şekilde. Asya şu anda dünyadaki üretimin yarısını yapıyor. Şimdi benim köküm orada, Asya’da hiç yok değilim. Ama ekonominin gücü, güç merkezi burası olduysa, bütüncül bir yaklaşımla yeniden Asya diyerek Asya’ya tekrar döndüm ben. Bu, sırtımı Batı’ya döndüğüm anlamına gelmez ki. Orada çıkarlarım var benim. Şu anda binden fazla somut eylem planıyla tüm ülkelerle işbirliği yapıyoruz, ASEAN’la işbirliği yapıyoruz.
SUNUCU- Siz Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak sırtınızı Amerika’ya dönebileceğinize inanıyor musunuz, güveniyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nasıl?
SUNUCU- Güvenecek anlamda. Niye soruyorum biliyor musunuz? Şimdi siz demin dediniz ya kesmeyeyim diye bölmedim cümlenizi. NATO’nun çok önemli bir üyesiyiz, şüphesiz teknik olarak öyleyiz, ama bizim NATO’nun çok önemli bir üyesi olduğumuzu acaba müttefikimiz bilmiyor mu? Türkiye’de hangi terör örgütünü kaldırsanız taşın altından Amerika çıkıyor. Türkiye’de nerede bir kan dökülse, bir şey olsa arkasından hep Amerika çıkıyor ve Amerika’yı konuşuyoruz. Darbe girişiminde bile Amerika’nın dahlini konuşuyoruz. Bu birazcık sizi zorlamıyor mu Dışişleri Bakanı olarak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi şöyle: Elbette Amerika’nın YPG’ye, PKK’ya desteği var, ama biz Türkiye olarak Türkiye Yüzyılı diyoruz ikinci asrımızda. Bizim kimseye sırtımızı dayamamamız lazım, kendi kendimize yeterli olmamız lazım, kendi gücümüze güvenmemiz lazım. Başkalarından medet umarsak yanılırız, aldanırız. Kendi gücümüzle yapmamız lazım. Tam tersi, kendi gücümüzü de insanlık için, uluslararası sistemin reformu için, iyilik için kullanıyoruz. Önümüzdeki süreçte güç paylaşımı, güç rekabeti daha da artacak. Çünkü tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru geçtik. Ciddi belirsizlikler de var. Tehditler devam edecek, terör devam edecek, göç problemi devam edecek, İslam düşmanlığı devam edecek. Elbette yapabileceğin ülkelerle işbirliği yapacaksın da, bu güç rekabetinde sen nerede olacaksın? Bunun için güçlü ve istikrarlı olman gerekiyor.
Terörle mücadelede ben Amerika’ya güvenemem tabii, niye güveneyim? Fransa’ya da güvenmem, açıkça söylüyoruz. Çünkü çifte standart var, ikiyüzlülük var.
SUNUCU- Ama bunlar bizim müttefikimiz Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef.
SUNUCU- Müttefikimize güvenemem diyorsunuz farkında mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi şöyle söyleyeyim: Avrupa Birliği de neredeyse siyasi birlik değil mi?
SUNUCU- Evet.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu siyasi birliğin içinde de sürekli birbirine sırtını dönemeyen ülkeler de var. Bu reel politik, bir gerçek bu.
SUNUCU- Ne muhteşem bir dünya düzeni bu böyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet zaten diplomasi bunun için var. Bunları bileceksiniz ona göre adımlar atacaksınız, ona göre stratejiniz olacak. Ben Latin Amerika açılımı diyorum, şimdi Latin Amerika’da her ülkeyle aynı derecede mi ilişkiler? Hayır. Ama ticaretim yılda 800 milyon dolardan 20 milyar dolara çıkmış tümüyle. Afrika’yla 4 milyardan 40 milyar dolara çıkmış, 20 yılda. Ben bunlara bakarım.
SUNUCU- Bizim Dışişlerinde duvarda şey yazıyor mu bu Kissinger’ın lafı var ya ben bayılıyorum yani hakikaten diplomasiyi bundan daha iyi anlatan bir şey yok: dost ve düşman yoktur, milli menfaatler vardır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, yani bizim duvarda yazmıyor da…
SUNUCU- Yazsak iyi olur bence, en çok bizim yazmamız lazım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir de biliyorsunuz uluslararası ilişkilerin, diplomasinin temel kurallarından birisi. Sürekli dost da yoktur, sürekli düşmanlık da yoktur, öyle.
SUNUCU- Son soru, bu kadar yıldır Bakanlık yapıyorsunuz, Kabinenin içerisindesiniz, iktidar partisinin kurucususunuz, hadi bir seçim tahmini yapın?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani seçim tahmini ben bugüne kadar--
SUNUCU- İlk turda cumhurbaşkanlığını mesela.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İlk turda Cumhurbaşkanımız en az yüzde 52’yle kazanacak, en az diyorum.
SUNUCU- AK Parti sizin partiniz ne alır?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- AK Parti de yüzde 40’ın üstünde alır 41-42’yi geçer diye düşünüyorum. Şu anda o civarlarda gözüküyor, ama her geçen gün desteğimiz daha da artıyor anketlere baktığımız zaman. Yani çoğunluğu tek başımıza, Meclis’te 300’ün üzerine inşallah çıkarız. Bu son düzenlemeyle beraber, ittifak içinde bir partiden artan oylar diğer partiye de gitmiyor önde olan parti, D'Hondt sistemi var. Hesaplamalar yapılıyor bir yüzde 1 falan daha da artırabilirsek 320’nin üzerine inşallah çıkarız. Ama ben tahminlerde yani matematiksel olarak çok gördüğüm tabloya göre yapıyorum, tahmini yapmıyorum.
SUNUCU- Bütün herkese soruyorum burada bütün muhalefetten, iktidardan bütün…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bilseydim daha hazırlıklı gelirdim.
SUNUCU- Öyle mi? Güncellemek isteyebilirsiniz, program içerisinde daha sonra tekrar şey yaparız alt bant geçeriz Bakan bir şey ilave yaptı diye.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Küsuratlarıyla beraber.
SUNUCU- Çok teşekkür ediyoruz katıldığınız için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben çok teşekkür ederim, sağ olun.
SUNUCU- Sevgili seyirciler, Az Önce Konuştum bitti.
Görüşmek üzere, hoşça kalın.
----- / -----
* Interpress deşifresidir.